Üç Elma Beyin Masalı Bana bu masalı, tamam yüz yir- mi yaşında bir akbaba anlatnıştı. Eğer bu masalda / inanmıyacağınız| geylere tesadüf ederseniz günahi ak. babanın boynuna, Belki yüzlerce sene evvel ihtiyar bir kadın, bir de bunun kocası var . Bunlar bir ormanın ortasındaki evlerinde rahat rahat yaşıyorlardı. Ancak komşuları olmadığı için çok. yalnızlık duyuyorlardı. Fa- Kat buna alışmışlardı. Bunların genç bir kızları vardı. Onu evlendirmiş der, uzak bir köye yollamışlardı. Bir | igün hiç beklemedikleri bir haber al- | dılar. Zavallı kızları ölmüş, küçük bir çocük birakmıştı. Bir kaç gün bu çocuğa bakan eski bir dostları| bir hafta sonra küçüğü kendilerine getirip tesiiin edeceğini bildiriyor: Gu. İi ihtiyar kızlarını kaybettikleri için çok üzüldüler. Acaba küçük to- Tunları — onları teselli mi - edecekti. Yoksa senelerdenberi yalnız başına #ürdükleri hayatlarının şeklini değiş| tirerek rahatlarını altüst mü ede- cekti? , Nihayet ağustos ayının güzel bir. gününde torunları geldi. Daha bi Kaç gün içinde bu mini mini yavru Onların kalbinde büyük bir yer tut- muştu. Bu yavrunun pembe bir yü. zü, ipek gibi sarı saçları, başında da Yalnız bir #eye çok üzülüyordu. Boyu çok kısa | idi. O zamana kadar bunun gibi kısa | bir çocuk asla görülmemişti. Büyük annesi: — Senin adın ne | yavrum? Diye sordu. Küçük: — Efendim, beni herkes (Üç Elma bey) diye çağırır. Cevabını verdi. - Büyük annesi Bülmeğe başladı. — Hakikaten de ancak üç elma Boyundasın. Sana bundan güzel bir isim olamaz dedi. Artık dedesile ni- 'esi de bunu (Üç elma bey) diye ça. #ınyorlardı. Üç elmacık burasını o kadar çok| Bevmişti ki.. Her gördüğü şeyden istifadeye çalışıyor, her şeye dikkat | ğlyor, her şeyi öğrenmek istiyor. Bir gün bahçede dolaşıyordu. Gü zel pamuk, tulumbanın koluna otur- muş koşları gözlüyordu. Tavşan kar deş ise bir demir kafes içinde lâhana kabuklarını geveliyordu. — Derken Küçük bir saksağan sıçrıya sıçrıya Üç Elma bayin ayakları üstüne çık- ©a. Yaramaz, alaycı bir hal ile yüzlü. G6 bakmağa başladı. İki dakikada Akisi de can ciğer arkadaş olmuş! . Evin bahçesinde onun hoşuna gi Gen bu kadar güzel geyler vardı. Fa. kat acaba ormanın biraz daha ileri. #inde daha güzel şeyler yok mu idi?, Bunları öğrenmek için öyle şid-| Getli arzular duyuyordu ki, Büyük annesi bir gün onu bir sa-| “nan yığını üzerine oturtmuş, dalgın Gdalgın uzaklara bakarken ve bir şey-| ler düşünürken gördü. Ne düşündü. Günü sordu:. Üç Elma bey: — Bvimizin etra-| fını kaplıyan gu ormanda neler ol Guğunu öğrenmek için çıldırıyorum. “Ah bir kere gidip öğrensem.. Büyük annesi: — Sakın oralara Kitmeyi aklına getirme yavrum; or- Man, yırtıcı, vahşi hayvanlarla dolu- dur. Sonra kurtlar, tilkiler, yılanlar, Gana hücum ederler. Eğer uslu du- Tursan bir kaç gün sonra kuru odun. toplamağa giderken seni de beraber götürürüm. dedi. Büyük annesinin bu sözleri onun anerakını bösbütün arttırdı.Ormana Bidecekleri günü sabırsızlıkla bekli: yordu. Nihayet Üç elma beyin dört gözle beklediği bu gün geldi. Pakat Artık sonbahar olmuştu. Ağaçlar boyusumu bükmüş, yapraklar sara-| P tolmuştu. Üç elmacık büyük annesinin izin- den ayrılmıyordu. Büyük anne kuru odunları toplyor, bunlardan demet yapıyordu. Derken Üç elma beyin| çanı sıkıldı. Çalıdan çalıya aıçrıyan | bir sincap gördü. Bunu kovalamak-| tan kendini alamadı. Sinoabın arkı sından koşmak onu çok eğlendirdi. Fakat geri dönmek istediği zaman da yolunu bulamadı. Büyük anne - ralarda değildi. Zavallı Üç elmacık kaybolmuştu. Birdenbire: — Gün aydın Üç Et ma beyi, Diye arkasından - bir ses Başını çevirdiği zaman - kibar bi tavşan gördü. Tavşan alaylı alaylı kendisine bakıyordu. — Gün aydın tavşan kardeş! Fa kat benim ismimi nereden biliyorsu: “Tavşan kardeş: — Sizin isminizi| bilmek için sizi görmek yetişir kü- çük dostum; fakat sizde garip, saş- kın bir hal görüyorum. Bunun sebe- bi nedir? Ah, büyük annemi — kaybet. tim, yahut ta büyük annem beni kay betti. Artık siz nasıl derseniz deyi- Cicianne (Devamı var) gzsasszma n Keskin_'sirkenin 1 — Bay Enişteyi 3 — Hızım umiyan keçi de var güncesleliğinin cezasını caniyle öde “Kerkin Zararı Küpünedir. fün azgın bir keçi kovalamaya başladı. 2 —| Bay Enişte can havliyle kendini bir ağaca dar at . Görüyorsunuzya çocuklar YENISABA Ayılarda A Dişi kedilerin yavrularımı ağınla- | vına alarak öteye, beriye taşıdıkları- m tabil görmüşsünüzdür. Bundan anlarız ki kedi gefkatli| bir anadır ve küçüklerin emniyetli| bir yerde bulunmaları için onları ica- bında ağzına ahır ve hiç bir yerlerini| incitmeden gizli yerlere götürür. Kö- pekler de, tpkı kediler gibi yavru- larını ağızlarına alarak öteye beri- e taşırlar ve her hangi bir tehlike- Gen korumak isterler. Fakat şimdiye kadar kutuplarda| yaşıyan ayıların tıpkı kediler ve kö- pekler gibi yavrularını ağızlarına a- hp köşeye, bucağa taşıdıkları görül- memişti. Son zamanlarda Hollanda- Bilmece Oyunları — Benim demir dişlerim - var yerken daima bağırırım, ve ekseriye| bana yiyecek verenleri de warırım. Ben neyim? — Ben suların üzerinden en ağır cinimleri geçirirm. Fakat hiç Ba | ahat cimem; ben öi | — — köprü. a eli b başai a. Soğukken ben ücnğim, ncak ken ben soğuğum, ben — Mahzen 've ağaca tırmandı. küvvetiyle kafasını ağaca - çarptı keçi inadının ve dü- ledi. Hiç bir zaman İrkenin zararı küpünedir HAYVANLAR ÂLEMINDE YAAAALILLELLLEEELEELİELİEEİĞİLEEĞELİRELLLİSLLLIIKKLILI. gere 15, 20 adım bir mesafe birakırlı — Destere. Daha mevkilerini almından içlerinden | * birisi ebe olur. E lardan bi-| — Yengeç canlı iken siyah, ölü| risine arkasını döner ve o sıradan iken kırmızıdır. Ben bilâkis kırmızı | bir oyuncu topu atar. Top| iken bana dokunmayınız, sonra cu-| kendisine değdikten sonra ebe arkı Tanizi yakarım. Ben neyim? sına dönüp tavırlarından, vaziyetle- — Kömlür. Finden, bakışlarından topu kendisi 2 lışır. Bilirse topt atan ebe olur. Bil- Faydalı Bilgiler İ —— Sultan Aziz devri Baş 6 ncı sayfamızdadır KSai na Şefkati daki "Rhenen,, hayvanlar bahçesin- de dişi bir kutup ayısı yavrulamış ve ayıların yavrularına çok düşkün bir hayvan - olduğu — anlaşılmıştır. Hayvanlar bahçesindeki bu iri ayı ana olduktan sonra yavrularını ge- yircilerin gözlerinden uzak bir yere #aklamağa çalışıyor ve şayet mini mini ayıcıklar köşelerinden çıkarak öteye beriye koşuşurlarsa anneleri hemen onları ağzına alıp büyük Bir dikkat ve ihtimamla yine bir köşeyo Bizliyormuş. Yukarıdaki resim dişi ayının yavrularından birisini ağzına İmış seyircilerden kaçırırken çekil- miştir. Çocuk - Oyunları Topü kim zti? Bu oyun büyükçe bir lâstik top- Ja oynanır. Oyuncular karşı karşıya iki sıra ünerine dizilirler. Aralarında | mezse bu sefer ırtını diğer sıraya çevirip o sıradanı bir oyuncu tapı atar ve bu Suretle oyun devam eder Topü atmamış olan - oyuncular| kendilerine topu atmış süsü vererek | ebeyi şaşırtırlar ve bu şaşırtmalar | 'da ne kadar muvaffak olurlarsa 0- yun da o derece zevkli ve kahkahalı | Nisan Dalığı âdeti nereden çıktı? Frenklerin “Nisan balığı,, dedik- keri bir âdelteri vardır: Nisanın bi. rinci günü yalan yanlış bir haberle karşısındakini aldatmak. Hattâ ga- zeteler bile ogün saçma sapan bi havadis verirler, okuyucularını alda. tırlardı. Tabi ferdası günü o yalan havadis tekzip olunurdu. Bu âdet artık yavağ yavaş unu- tuluyor amma, aslının ne olduğunu, bu tuhaf âdetin nereden geldiğini öğrenmek faydadan — hali değildir. 'Nisan balığı, nın menşei hakkında| iki üç rivayet vardır. Pakat en ma- kulü gudur: (1584)) yılına kadar Fransızlar- da yeni yıl nisanın ilk günile başlar h. O zaman Fransa kralı olan Do-| kuzuncu Şarl bir irade çıkardı v. yılbaşı gününü son kânunun birinci günl olarak tayin etti. Bu değişme Üzerine yılbaşı hediyeleri son kânu. 'nun ilk günü dağıtlmıya başladı ve eski yıbaşı günü olan 1 nisanda da halk birbirine muziplik yapmak, bir birini şaşırtıp aldatmak yolunu tut. Pehlivanları İkat v | ÇOCUK HİKÂYESİ Çorap Belli belirsiz bir delikti. Delik bile denmezdi. Felâket gu ki, Füsun, Ççorabının arkasındaki bu deliği gör- memişti. Fakat çorap siyah ipekten olduğu için göze batıyordu. Füsun bir çocuk ziyafetine gidi- 'yordu. Kendisi çok güzel giyindiğini zannediyordu. Hakikaten ayakkabı- Jarı gıktı, pelerini güzeldi, sarı, ipek | #açlarını itina ile taramıştı. Ziyafete Fahir de gelecekti. Fa- bir ilk tahsilini henüiz bitirmiş oldu- ifundan kendisine oldukça ehemmi- yet verirdi. FPahirle Füsunun arası gok iyi idi./ Fahir, herkesten - fazl onunla oynardı. Çocuk danalarında Gaima onu davet ederdi. Füsun ziya- fete gidiyorken orada iyi eğlenece #ini, Fahirle dansedeceğini düşüne- Tek neçeleniyordu. Kendini küçük bir genç tanıyas. #ik, kibar Fahir, hemşiresi Ferhan- Ja Füsuna yetişmek için acele edi. yordu. Fakat Füsuna yaklaştığı s1- Tada çorabındaki deliği gördü. Pü- #un yürürken, çorabındaki delik, bir yıldız gibi pırıldıyor, gözleri kendine gekiyordu! Çorabında bir delik bulünan bir. insan iyi giyinmiş sayılamaz. Hel bir kızın çorabinda bir delik bulu- nursa o kıza dikkatli denilemez. Bu| mini mini kusur, çocuğun zarafetini ihlâl ediyordu. Füsun birdenbire Pa- hirin gözünden düştü. Fahir bütün elbisesine, bilhassa çoraplar ha dik ırdi. Ömründe delik bir çoraplı| gezmemişti. Onun için Füsunun bu halinden utanmıştı. dansa davet etmemeğe karar. ver- mişti. Çünkü davet edecek Glursu herkes onun çorabındaki deliği gö-) recekti. Fahir F Ki d Jiği gördükten sonra ona yetişmek. ten Vaz geçmişti. Fakat çocuk kapı Onu ziyafette | nn zilini çalarken arkadaşları da o 'na yetişmişlerdi. Ferhan: — Füsun 'ne kadar güzelsiniz, ne kadar mü- | kemmelsiniz. dedi. Ferhan Füsunun €n sevgili arkadaşlarındandı. Fakat içinden onu kıskanırdı. Onun için bemen gu sözleri ilâve etti: mükemmelsiniz! Fakat..., sonra sü zünü bitirmeden kulağına iğilerek 'Çorabınızda bir delik var. Göze Piyor., dedi. Füsunun nefesi durdu, yüzü rardı, bütün neşesi bir anda kaylı Nisan *Ayı Kötü yürekli kraliçe Karbeyazı tutup bir zinadana hapsetmiş. ıcı toprakaltı yolları zindana karmakarışık v Deliği du. Yer açılsa' da kendini yutsa, z idi. Füsun, çorabının deliğine bak mağa cesaret edemedi. Onu çok bü- Yük sandı. Çocuk, hiddetinden çı- dıracaktı. "Ben çoraplarımın delikli olmasını severim!, / diyecek - oldu, çünkü biraz da kibirli bir kızdı. Ço- Tabının delikli olması gururunu ez- mişti. Hemen evine dönmeyi düşün- dü. Fakat kapı açılmıştı. Artık dön- mek ihtimali yoktu. O gün, her şey, Fsunun gözüne fena göründü. Bütün çocukların çinde en güzel danseden e idi. Fakat herkesin, çorabındaki deliğe ba) cağını düşünürken nasıl dansedet lürdi!.. Çok kibar, çok zarif bir ço euk olan Füsun bu gün her şeyi kay- betmişti. Bir aralık ev sahibi hanım- Ja konuşuyordu. Zavallı çocuk ço- rabındaki felâket - görünmesin diye diz çöker gibi durmuştu. Pahir ogün hep, Nazan ile oynadı. Zavallı Fü- sun kenarda tek başına kalmıştı. Fa kat ev sahibinin oğlu "Can,, onun imdadına yetişti. 'Can,, henüz ana mektebine gidi. yordu. Kısâcık boyu vardı. Ancak kendi yaşındaki küçük kızlarla oy- miyabilirdi. Fakat bir kaç kere ne- zaket göstermiş olmak için Füsun onunla oynamıştı. Can, Füsunu dan- #a davet etti. Füisun özür diledi. Ba- gının ağrıdığını söyledi ki bu hakt- katti. Küçük Can: — Öyle ise, dışarı çıkalım, biraz hava alırız, dedi. B Dışarı çıkınca Füsunu bir kena- ra çekti, gel, senin çorabını tamir edeyim! Haydi kütüphaneye gide- lim! dedi.. Doğru yükarı kata koş- tular. Can babasının hokkasını aldı Sonra nalbandlar atların ayaklarını nasil tutarlarsa - Füsunun ayağını | öylece tuttu. Parmağını mürekkebe daldırdı. Çorap deliğinden görünen yeri boyadı. Can: — Artık çorabınızın deliği- ni kimse göremez, dedi. Ve yaptığı işe iftiharla baktı. Sonra tekrar aşağıya indiler. Bi rinci oyun bittikten sonra Ferhan Fiüsuna yaklağtı: — Çorabınızı de- #iştirmekle çok iyi ettiniz, dedi. Ferhanın bu sözü Füsunu sevin- dirdi. Ondan sonra Füsun yine bü. 'tün oyunlarda herkesten üstün gel d! Hikâyeci Baba araman Bulmacamız n gidiliyor. Z. döküyor. Siz de bep cüce Ile nlık ve korkunç zindandı ile açık gönderirseniz (30) par yazarak gönderiniz. Bilmece mektuplarınızı post ik posta pulu kâfi gelir. Zarfların üzerine “Bilmece memurluğunu kur'ada hoşunuza Bulmacayı doğru çözerseni