6 Kasım 1950 Suikast teşebbüsü münasebetiyle Truman'ın kızı AHTİYAR bir tesadüf, — Truman'ı hem Birleşik Amorika — Milletine bağışladı, barışa — yürekten Görünmez bir kn ret, en büyük insan suçunun bileğini 'zamanında büktü. Gazetelerimiz Yenldünyadan gelen haberlerle d dür. Bunlardan bir tanesi dikkatimizi çok derinleştirecek bir ehemmiyette- Ki onun. üzerinde bağlı mülletlere. der azin ikmet. üğün — Pantheon'una gire İsrali Yalvacı Süleyman der başlangıcı Tanrı korkus 'çok daha Til biri ise başka ti Şünerek hizmeti, anlayış. v E nluğunu; hâdikeler karşısında duy düğumüz hayretle, merakla başlamış Sayar. Ona göre hayret ve merak, fikir yolünün — başlangıcıdır. ve biz kendimiz. büyük Saadi Bizim anlatmak istediğimiz şey, ne Süleyman, ne Sokrates, Ne Piotinus, ne deSaadi gibi, yolu büyük hika 'rden geçen bir hâdise değildir. Bu, aha çok, baba ve kız arasındaki en yakm münasebetleri ilgilendiren bir konudur. ve batı ile doğunün dünya tehlikekinden kurtulduğunu. müjdele- yen haber yığını arasında, ehemmi- yetsiz saylldığı için, basılmayanı su- dür: “Sahneye > çıkmak üzere iken ölüm Cehlikesi atiattığı müş gibi konserin haberi okuduğumuz zaman her vazi- fe kahramanlığı karşısında, olduğu ister İstemez hayranlık düydi vardır. Oklu eliyle gömdükten sonr heyecanını demir iradesiyle y vafan görevini yapan ordulularımızı biliyoruz. Bu büyük vazife — fazileti Türk ordusunun, öteden b diri kahramanlık değerleri Bu yapıct faziletin, dilediğim halk arasına yayılamamış. oluşu, cok sebeplerle igilidir. Doğu dünyasının tuhaf bir heyecan Gisiplinsizliği. vardır. — Sokakların meydanlarımız gihi, / benilğimiz Çıklık, feryat ve vaveyla — içindedir. Biz, bunu, zamanla, iç-yaşayışımızın bir geleneği haline getirmişizdir. Or- dümuz, öteden beri, kendi başına bir teşkilât Dalinde — yaşadığı için, ilk yurttan getirdiği dünya ve hayat xö- Tüşünü, kahramanlık anlayışını büs- bütün şarklılaşmaktan ve varlık ger- çgekliklerine yabancı kalmaktan ken- dini, ehemmiyetli ölçüde, kurtarabil- miştir. Fakat biliyoruz ki, ordumuz. çok yakın zamanlara değin, tam mi nasiyle, bir halk ordusu olamamıştır. Halk ordusu, ancak, askerlik hizmeti. nin, her vatandaşı icine almakla ku- Yulmüş. sayılabilir. Halbuki, — bizde, askerlik yalmız en düşkünlere yara- şan ağır bir angarya sayılmış ve en 'de Yüksek sosyal Yazifenin mânası - bir fürlü anlaşılamamıştır. — Askerlikte kurtulmak için bedel verilen zaman- Jarı hatırlayanların sayısı, buzün bile henliz çoktur. Eski cemiyetin en şe- refli fikir zümresini teşkil eden med- reseliler askerlik yapmazlardı. Vazi- fe sezgisinin yaratıcı bir kudret h: line gelememesinde bu durümün hiç de küçümsenmiyecek tesirleri olmuş- fur. Aydınlarını yalnız asker kaçak- Jarından seçen bir cemiyetin, birleş- firlci büyük vazife duyguları bakı: mından, çok zayıf düşebileceğini tah. min etmek kolaydır. Milli bir hayat, ancak, milli değerlerin, milit vazife- n millE sorumlulukların — İçimiz. den — düyülmasiyle, — yaşanmasiyle bir — türlü kozmopolit aydın zümrenin, nesli ar- ftık unutulmuş bir Homunculus sürü- sünden hiçbir farkı yoktur. Hele böy- le bir zümre, yüksek mücadele fazilet- leri üzerine kürülmüş cemiyetlern hayat mühtevaları vermek, kılavuz- Tuk etmek yetkisini eline / geçirime, Osmanlı Devletinin neden bir. yıldız hiziyle soysuzlaştığım anlamak- bün- bütün kolaylaşı Bizim şimdi, bir halk ordumuz var- dır. Ordü, mükadderat birliği bakı- mundan, vatandaş eğitiminin bir baş: Ka konağıdır. Vatandaş, buradan ay- Yazan 1 rıldıktan sonra, farkıı 'döner, evlenir ve getirdiği ruh, yavaş, aileye yerleşmeye baş- udan getirilen şeylerin başın. a bizl de yau- Siyle vazife Ve dini gel lğini söylemeye bile Tüzum. yoktur. Dikkatle araştıracak olursak görü- Tüz Ki, bütü gelmii Ha erişebilmek için, elbette, geniş za- Mmanlara ihtiyacımız vardır. Yüzyıl darın sosyal benliğimizde yaptığı yı. kamı hemen gidermek elimizde değli- dir. Vazite ve disiplin; topluluğumu belkemiği — haline geldiki Kurtulüş. Savaşı zaferle Danald fıçı- dellitini kapatabiliriz. 'bu çeşit bir zaferi ir cemiyeti h Bizlm de ölüm fitremeden vazifesini yapmasını Bİl miş bir kazımız, Tistadımız var- dır: Ferdi Statzer'in eşi Bedin. fnsan ne kadar olgunlaşır ve sos- yal sorumluluğunu düyarsc, tehlike e felâket karşısında da o kadar sert. Teşebilir. Gönül acısı çığlıktan, fer- ir. Onun £ çin dir, sızdır. Gene on T felâketlerinden henüiz. öğrenemen arasındaki en büş , İKi gönül böl sındaki temelli ayrılıktan doğmuştur. Doğrusunu isterseniz, batı ve doğu Kavramlarını bizlm. tasniften hoşla- nan beynimiz yaratmıştır. Her — iki kavramın insanı da birdir. Bunlardan biri çağının insanı olabildiği halde ö- teki uzak bir gelişim konağına sapla- mp kalmıştır. Yarın 6 da/ çığlığının karanlık kozasını — parçalayabilirse, sosyal olgunluğunun hür / göklerin: bir kelebek gibi akmak bahtiyarlığına üş olacaktır. Bunun, büyük in- sanlık gelişiminde yeni bir doğuş sa- yılacağına şüphe yoktur. Nietzsche der kit “İnsan, uçurum Üstüne gerli- miş bir iptir., Kendi kendimizi aş- mak, kendimizin üstüne çıkmak, yal- muz Bu ipten, kendimizin - ortasından 've uçurumlarımızdan gecmekle müm- kündür. Tehlikeli bir yol.. Lüzumsur, nirlerimizi döndüren, güz karartan bir heyecan canımıza, mânevt benli- #imize malolabilir. Geçmeliyiz ve nş- Malıyız. Fakat nasıl? Yenilmeyen ve Ürpermeyen irademizle. Biz bu eşsiz küdreti yalnız içimizden, cemiyetimi- zin Mdenllerinden, / olgunluğumuzdan alabiliriz. İnsan böyle sağa, sola ba- kınmayan bir iradeyle büyük yolune çağımıza dökülen yolunu / aşmıştı Biz makıl dürabiliriz. şimdi” in İçin, şark, mil- o ders alması iştir., Batı ve doj K ae Vagonlar 1951 den itiharen D.D.T. ile dezenfekte edilecek Sıtma mevsimlerinde bataklık sa- halardan geçen Veya - istasyonlarda duran tren Vagonları sivrisineklerin hucumlarına maruz — kaldıklarından bu hal yolcular arasında sıtma vaka- larına sebebiyet vermekte ve sinek naklini kolaylaştırmaktadır. Şi: kadar vardıkları istasyonlarda gerçi trenler ilâçlanmakta ise de bu ted- birin kâfi gelmediği — alâkadarlarca tesbit edilmiştir. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakan- ının teklifi üzerine Ulaştırma Ba- kanlığı 1961 yılından itibaren yolen vagonlarının büyük hareket istasyon” larında yük vagonlarının da vardık- ları yerlerde boşaldıktan sonra D.D.T. püskürtmesine tabi olmalarına karar vermiştir. Püskürtme yapılan vagonlar işa- retlenecek ve bu işaretler. İstasyon. larda kontrol edilecektir. Bir Amerikan askeri taşıt gemisi limanımızda Mac Millan komutasında bulunan Birleşik Amerika donanmasına men- sup Colonel Willlam İ. O'brlen tsimii askeri bir taşıt gemisi dün sabah saat 9 da Jlmanımıza gelerek Dolma çe önünde demirlemiştir. Şehir köşesi Toptan temizlenmek Buya kavuşacağıs. Şunun gu- t en büyük ve resmi mar ar 1950 #enesi — sonunda, ü9 gehirden iklsinin, / Tstanbul Beyoğlunun, —muhakkak — bol tuya kavuşacağımı beyan, teyit ve fekld ettiler. Üsküdar, bir müddet daha bekliyecek. — Elmalı — suyunun hasretiyle dir. müddet daha kavrulacak. Fakat bol suya intlearen, e lerimizde, apartmanlarda ban. Manlarında su verildiği baha- nesiyle muntasaman suları kes. mekte, kiracıları inlotmekten Gdeta 'acvk duymaktadırlar Hakikatte, ev sahibi bundan bir kâr umuyor, kapıcı ise, Yer 'i Camlin meşhur frikçisi gibi, otoritesini deniyor. Evvelki gün, bir apartmanın Kapısında bu mevsuda bir kav- gaya şahit oldum. Hamam kız yafetinde biri —zemin kat ki- Tacum olacak— Kkapıcıya çıkışı vordu. O, her Mtimale karşı, aokak kapısının önüne gelmiş, yalişik bir. eda. (ile: — Ne hiddetleniyormun. be- vim. diyordu, senelerce yıkana madınsa, iki ay daha - sabret. Toptan temizlenirsin? BİR İSTANBULLU (SEHİR HABERLERİ ) Ünesco'dan iki radyo ve film mütehassısı gelecek Ayrıca, 1951 yılında Gazetecilik Enstitüsü Için de bir mütehassıs gönderilecek Milli Eğitim Bakanlığı Dış Müna: vo yapmı büsbürün Ortadan kalk sebetler “Müdürü — ve — Türkiyenin Hele, vu param cusahibi ta- || ÜNESCO'daki temsilcisi Emin yafından ödenen binalarda. Zi- | | kimeti dün uçakla Paristen gelmiş. Fa, ev sahibi veva onun sadı tir. mümeesili. / kapıcı, | 'muhtelif Emin Rekimeti kendisi ile hava “—1 Parlatâ UNESCO 1050 yılına alt TTürkiyedeki faaliyet raporunu Verdim. Yakında memleke- timize UNEBCO dan İki radyo ve bir film mütehasmısı gelecektir. merkezine Ayrıca yeni faaliyete geçen İstan- bul Üniversitesi Gazetecilik Enatitü- #ü için 1951 yılında bir Mütehassıa öndereceklerdir. Hayskul'un 100 üncü yıldönümü kutlanacak Şehrimizdeki İngiliz Kız Ortaoku- lu Hayakul'un kuruluşunun yüzüncü Yılı Münasebetiyle salı günü Beyoğ- Tundaki okul binasında bir tören yı Pilacak ve ökul müdizesi Misa TThompos tarafından bir çay veri cektir. wTimer ve wLifevin sahibi geldi Amerikanın en tanınmış mecmua- larından Time, Life ve — Fortune'in zahibi Mr. Henry Lüce dün uçakla, Romadan gehrimize gelmiştir. Avru: pada bir tetkik gezisine çıkmış olan Mir. Henry Luce memleketimizde bir hafta kalacak ve Ankaraya da gide- cektir. Türkiyı e 1920 senesinde bir kere M.P. nin yeni ocağı Millet Partisini na bağlı Gedikpası törenle açılmıştır. İl Başkanı Lütfü Bornavalı kısa bir hitabeyle töreni açmış ve müten- kiben söz #lan Mmühtelif hatipler D. P. yi ve C. H. P. yi şiddetle ten- Kid etmişlerdir. KÜÇÜK HABERLER * İ Ü. T. B. Bezacı Okulu Talebe cemiyetinin yıllık kongresi 16 kasım 1950 perşembe günü sant 1380 da Marmara Lokalinde yapılacak, idare heyetinin çalışma raporunun " okun: masından sonra seçimler lera edile- cektir. * UNESCO'nun Körler Eğitimi Mü- gŞaviri Sir Glutha Mackenzle - bugün Sant 15 te Gazeteciler Cemiyetinde bir basın toplantımı yapacaktır. Güneydoğu Akdeniz seferini yapan stanbul vapuru bu sabah saat 9 da Hmanımıza dönmüş olacaktır. 'Gene Batı Akdeniz seferinden 48- 'nen Ankara vapuru da yarın 14 te li- Kumkapı bucağı- semt ocağı dün manımıza gelecektir. Mr. Henry Lüce, şehrimirde daha gelmiş olduğunu söyleyen Mr. Luce, Time'in son satışının 2, Life'in 5 buçuk milyona yükseldiğini bildir. miştir. Otel dâvamızın halline doğru Amerikanın en büyük otel şirketinin sahibi şehrimizde YEDİ KİŞİLİK BİR HEYETLE GELEN Mr. HİLTON, İSTANBULDA EN AZ 300 ODALI AMERİKAN TİPİ BİR OTELİN KURULMASI New-York'un en meşhur otellerin: 'den Waldorf Astoria v Plapa ile be. Faber Amerikanın en büyük 16 oteli: ne sahip bulunan Hilton Şirketinin Reisi Mr. Hilton dün beraberinde mühendialerden ve girketin ileri ge- lenlerinden müteşekkil 7 kişilik bir eyetle şehrimize gelmiştir. Mr, Hilton'u hava meydanında Ba- fin “Yayın. ve 'Türizm Umüm — Mü. rürlüğü adına Nazif Bölükbaşı, A: merikan Konsolosu Mr. Lewis ve A: merikan Haberler Bürosu — Müdürü Mr, Carter karşılamışlardır. 'Dün Park Otelde bir basın toplan- fımı yapan Mr. Hilton, memleketimize İstanbulun otel durumunu tetkik için geldiğini söylemiş ve bu mevzudaki Alâkasını gu gekilde izah etmiştir: “— Bundan bir. müddet evvel gir- ketimizin ikinci başkanı Mr. Housor Türkiyede bir ötel yapmak imkânı hususunda tetkiklerde bulunmak üze- Te memleketinize gelmişti. Bizim gi ketimiz sermaye ve mülk bakımın. dan Amerikanın en büyük şirketidir. Sermayemiz 30 milyon dolardır. Şir- ketimiz / Amerikanın — haricinde de öteller yapmakta ve işletmektedir. Mr, Houser'in yapmış olduğu tet- kiklerin neticesini mahallinde görmek fizere ben de gehrinize gelmiş bulu- Suyorum.,, Bundan sonra toplantıda hazır bu- dunan Mr, Hilton, tetkiklerinin neti: cesinin müspet olup olmadığını soran Arkadaşımıza gu cevabı vermiştir. Tetkiklerime dair. yolladığım Fapordan sonra Amerikadan şirketi- Mizin relsinin de dahil bulunduğu 7 kişilik mühim bir heyet geldi. Bur 'Nun mânası işin ne kadar elddi tu- tulduğunu gösterir.., Mr. Hilton ötelin yapılıp yapılmı- yacağına datr şimdiden bir yey söy. lemenin imkânaız olduğunu kati neti: cenin önümüzdeki hafta — yapılacak temaslardan sonra belli olacağını söy- lemip ve gu izahatı vermiştir: Otelin en #z 300 odalı olmasını nüyoruz. Yeri için henliz. veril. & Sivil Havacılık Konferansı yarın nihayete eriyor Yarın sona erecek olân — İ.CA.O. Milletlerarası Sivil Havacılık Kone ransında bazı komitelerin çalışmam gona ermiş bulunmaktadır. Bu fir- sattan istifade ile çalışmalarını bitir. Miş olan delegelere dün Devlet Ha: vayollarının bir uçağh ile — İstanbul Üüzerinde bir gezi yaptırılmıştır. İÇİN TEMASLARDA BULUNACAK miş bir karar yoktur. Mamafih bu hafta içinde bunu da tesbit edeceğiz. Ötel Amerikan tipl - olacaktır. Yani Açinde barı, lokantası, dansingleri v daha birçok eğlence yerleri de bulur hacaktır. İçinde bir kaç orkestra bir. den çalacaktır. İcap ederse Amerika- dan da orkestra getirecekiz. Otel yapılmaya karar verilirse tak riben iki buçük sene #onra tamam- Janacak ve 6 - 7 milyon dolara mal olacaktır. 'Türkiyenin ötel ihtiyacı çok büyü 've mühimdir. Biz de bunun ehem- Miyetini takdir ettiğimiz için 7 kişi lik bir heyetle geldik, Meşhur Fransız piyano virtüözu dün geldi Meşhur. Fransız piyano virtüozu Samson François dün şehrimize gel miştir. - Kendisiyle — görüştüğümüz virtüoz gunları söylemiştir. “Türkiyede flk defa konser ve- receğimden iftihar ediyorum. — Dün sabah Atinada Devlet orkestrası re fakatinde bir konser verdim, bunu müteakıp uçakla İstanbula Bareket ettim. İstanbulda Üç konser verece. ğim. Virtüoz Samson Françols, Alfred Cortesu nezaretinde çalışmış ve meş- hur Margucrite Long'un sınıflarına devam ederken entermasyonal — bir Mmükâfat kazanmıştır. Üç sene A merikada bulunduktan sonra İngfi: tere ve Fransada Salle Pleyelde bir Çok konserler vermiştir. Bevdiği bes. fekârlar arasında, Beethoven, Bach Ravel vardır. Bu akşamki programda Bach, Chopin, Debusay ve Ravel'den parçalar vardır. Virtüoz, Bach'ın iki koralini, bir prelude ve fugue'ünü ça- İacak Ve son olarak da Ravel'in “Le Kibet” ve “Escarbo” sunu dinlete- Sektir. Förâbi için bir seri pul çıkarılacak P. T. T. İdaresi tarafından bu ay sonunda yeni bir hâtıra pulu çıkarı- lacaktır. Büyük Türk mütefekkiri Fârâbi'nin Tesmini ihtiva eden bu seri 15 » 20 - 60 ve 100 kuruşluk olmak üzere dört Parçadan (barettir. 18 kuruşluk pullardan 200 bin, 20 kuruşluktan 125 bin, 60 kuruşluktan 100 bin ve 100 kuruşluktan da gene 100 bindir. Bu dört serinin olacaktır. yekünu 325 bin Mensucat işçileri bir çatı altında birleşiyorlar | anbulda mevcut mensucat iöçilerini bir çatı altında tople at Sanayli İşçileri Sendikanı, İstanbı sucat Sanayli İşçileri Sendikasından ibaret bütün mensucat sendikalarının bir araya acak olan İstan Hür Mensucat Sanayii İşçileri Sendikası, Beyoğlu Men- ul Tekstll Sanayll İşçileri Sendika- gelmesiyle - teşekkül — eden mensücat sendikasının llk kongresi dün saat 1L de Eminönü Halkevinde yapılmıştır. Yukarıdaki resimde kongreye iştirak eden işçilerden bir kısmı görülmektedir. Bir tekzibi tavzih Bedia Statzer, kocasından ayrılma haberini bizzat kendisi — bildirmiştir. Dünkü sayımızda, Şehir Tiyatrosu- nun tanınmış sanatkârlarından ve kurul fzasından Bedia Statzer'in sev: ci Ferdi Statzerden ayrılmaya karar verdiğini bildiriyorduk. “Dün çıkan akşam gazeteleri, Bedla Statzer'e mü- Tücaat ederek bu hususta. tamamlı yıcı malümat istemişler, sanatkâr ise bu haberi tekzip etmiştir. Böylece Küzetemiz de yanlış bir haber vermek gibi bir duruma düşmüştür. Fakat bu haber şöyle meydana çıkmıştır: Evvelki sabah, Şehir / Tiyatrosu Müdürü Zeki Coşkun, sanatkâr İ. Ga- Jp Arcan, Muharrir Fikret Âdil. mu- harrir ve Üniversite profesörlerinden bri Eant Siyavuşgli, Şehir Tiyatro- #u salonunda bir arada görüşürlerken Bedin Statzer yanlarına — gelmiş ve kendisine has zarif hareketlerle; Çocuklar, demiştir. ayrılıyorum. Bundan sonra da bu beklenmedik haber karşısında hayrete düşen dost- Jarına bazı husüsi malümat vermiş. tir. Böylece, haberi veren bizzat sa- natkârın kendisidir. Şayet, evvelki sabah ile gece arasında, kıymetli sa- natkâr zevci ile anlaşıp barışmışlar. #a bundan ilk memnüniyeti duyacak olan bizleriz. Ancak, Bedin Statser bu havadisi bir balon olarak uçurup kendinden bahsettirmek istemiş ise, bunda da muvaffak olduğundan, ken- disini tebrik ederiz. Fakat her iki hal. de de, gazetemiz, havadisi bir rivı yet halinde duymuş — değil, — bizzat kendi ağzından ve gahit huzurunda işiterek yazmıştır. Taksimdeki dispanserin ışaatı ilerliyor Taksimde, Sıraservilerde inşa edül- mekte olan dispanser binasının birine Ci katı “Taksim Dispanseri,, , ikinei Katı “Dünya Sağlık Teşkilâtı 'Verem Tedavi Yurdu,., , üçüncü katı da “Ve remle Savaş Derneği, bürosu olaralı kullanılacaktır. Yakınşark verem mütehassısları kursu bu. binada, önümüzdeki ay içinde açılacaktır. Ayrıca taşradaki — doktorlar için açılacak olan üçüncü verem kursu 13 kasımdan itibaren, Sultanahmette- ki Birleşmiş Milletler. dispanserinde fahliyete Keçecektir. ÖLÜM Bay Seyfullah Yakubof'un oğlu YAKUB YAKUBOF üzün süren - hastalıktan - kurtulamı yarak 19 yaşlarında iken hayata Közlerini yummuştur. Cenazesi bugün Büyükhendek Ke- neset İsrall Sinagogundan saat 13.30 da kaldırılacaktır. TEŞEKKÜR Eski / Mutasamıflardan — Mustafa Hulüsi Beyin refikamı olup 28 ekim 1880 tarihinde ölen #nnemiz Sabiha Hanımın vefatı dolayisiyle hâtırasına Tabita Ve bizlere alâka gösteren ve bu üretle bizzat ve yazılı olarak tazi Şetle bulunan akraba ve ahbapları. Miza açıkça teşekkürlerimizi. bildir. Menizi rick ederiz ÇOCUKLARI İzzet, Mediha, Şemsi Balkut ve Ferrih Ağan YENİ İSTANBUL SİYASİ İKTİSADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi * YENİ İSTANBUL NESRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SARLICA “Yazı işlerini fillen idare eden Tmesul müdür: Sacld ÖGET Neşredilmiyen yazlar dade edilmez. Banldığı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI- LIK LİMİTED SİRKETİ MATBAASI PEYAMİ SAFA ven ÜaKi Başka bir şey?.. Belki bil.. Var tabil Oradan gelen bir arkadaş, '— Bu bir hayal fakat, hay azzam, koskocaman bir gerçeki — Bu bir ân. Bir sürükleniş fığımızın imtihanını içinde varız veyahüt yokuz. Tada bütünleşir ve tam lıldarı kargılar. Sürü Rarsak varız. Çünkü samı © kadar iradesiz geçiririz. O Bamim odada dola YALNIZIZ Benim Parise karşı zaafım. bana Parisi getiri. 'yor. Ondaki parçamla orada yaşamış gibi o. Tuyorüm. Gürürünü ve zevkini düyüyorüm bu. çek sevgiler ve kıymetler âlemi var. Bu ha- | - Yal onlara nasıl baskın çıkabiliyor? ü dolgunluğu içinde zt hiçiz, çöpü değiliz. şahsiyetsiz misin? yaline soruyordu. dekiz misin? Bvet.. Ta. ruyordu; Yalan söyledin? Be Ötede mu- e çindekt hayalimin Anı, Ayak- anlarımızın ba, Dur.., Bt ucunda durüyor, karşımna çektiği Meralin ha. - Söyle, 0 kadar iradesiz misin? Ve onun yüzünü donduran hislerin harran. gürası içinde, kuvvetli bir utancın kılavuzlu. Biyle doğacak İdraki bekliyerek tekrarlıyordu. “— Sen o kadar şahsiyetsiz misin? İra. * Ve tam bir nefrete çevrilmek için onun bir. yanlış ve küçük Jestini bekleyen öfkesinin 6. Janca şiddetiyle devam eden fırtınası içinde so. ”— Mecbur muydun? Söyle bana, gitme- Re mecbur muydun? Niçin. etme, Bu his, beni seviyorsan, benim senin renlitemden gizlemen için bir sebep değildir. “— Benin fikirlerinden çekindim. Benim fikirlerim. fikirlerim yok, Bunlar sosyal nizamındır, 4.- du. Neydi bu? Uta Hemap istiyor. İzzeti nefis. Ve gimdi onun suf. kader görü, bile Hele niçin bana laş. ni üzmek istemediğini idâla bildiği bir hakikati benm gını Burnda- “benim' Bonra bu münakaşa hayalinde, onu kendi ha l SN « 'nefsine karşı küçülten ve her sevginin insan- ruh dan ikide bir istediği değer kontrolu ihtiyacına yöklu daya benzeyen karanlık bir duyguya doğru kayıyor- ok ımaya da benziyor. Gali. irurda bir layan hazırlığı leştiş 215 le ettiklerini kendi kendine söylüyor: yorsun. Bu kız senin onu çıkarmak istediğin büyük ihtar var. bunu anlamıyorsun. Meral senin Meralin de. Bil. Onun sahicisi senin hayalinin yanında sah. te görünüyor sana. Yalancı senin hi En büyük yalanı sen kendi kendine söylüyor. sun? Bana tanıdıkların ve tanıya “Görü: jmeden çok aşağılara düşüyor. Anlamıyor, iyörsun. İnat ediyor. Bu katılıkta sana en Realite haykırıyor. Sen de yalindir. Kendi hayaline kendini kandırmağa çalı. gıyorsun, Böyle bir Meral yok. Asıl Meralin küçük realit 4 seni bir saniye düşündürmeğe değmez. Sen onu birak da benimle hesap- Kendi ölçünü bu kadar nasıl şaşırabiliyı İleceklerinin unda en liyakatlisinin Meral olduğunu söy. liyebilir misin? Samim, ayakta, hareketsiz dürürken, ba. sağa eğdi ve omuzlarını kaldırıp indirerek içinden kendi kendine cevap verdi: Şimdi, hayır. Şimdi. haklısın. Jarım kendiliğinden gitti, sürüklendi. O zaz hengindir. Bunlardan çekinseydin, gitmezdin fin kuyusu içinde, dikkati inhisar altına alan Ona. — Unun zamanlardan beri nasıl aldanabil. hayallerin cazibesiyle kuşatılmış bir ruhun, bir #— Gidiverdim. işte, din? Böyle bir hâdise olmasaydı bile, senin toz An süren büyü âleminde, başka değerleri ha- SENN Çai aai Glyle' e beydak zerresi halindeki işaretleri bile mânalandıran tırlamasına imkân var mı? Senin böyle sürük. v © anlayışın, gerçek Merali kat kat aşan bir ha- lenişlerin yok mudur, Samim? y yale Çevrilmekten niçin alıkoyamadı? Bu bir “— Ben o kadar gahsiyetsiz misin, irade. aldanmak ihtiyacı ise, hayal kırıklığı / daha *— Canım, biz işte o anların içinde var. #iz misin? hafif ve senin tarafından idealleştirilmeğe da- lâyık mevzular bulamaz mıydın? Bu, eski meselelerini yeni bir tecrübenin ığığında lamak ihtiyacı ise, daha Jâyık — vesileler muydu? Samim bu lsyanın terkibine giren sayısız his kırıntılarının gururun etrafında nasıl küme- igini, gimdi, bir kere daha açıkçı Börü. xa yordu. Meraldekinin tam aksine, burada kö: püren duygülar “birinci”ye mensuptular. Gu- Für burada benliğin Üstüne fırlayan ideailerin elçiliğini yapıyordu. Bir an için, şuurun sat- hında yüzen bütün arzu - fikirleri silip süpür. dü ve diktatörlüğünü kurdu: dedi, onunla münaka; aydası yok. Ne - söylersen, kendi kendisi olmaktan kurtulamayacak. — Ferihayı yine arıyacak, ona mektup yazacak ve onun tiksindirici çirkinliğini görmekten Aciz kala- cak, Samim oturdu ve ayaklarını uzattı. Yarın ona gitmiyeceğim. Selmin telefon eder. Gel- mesin. Burada bitsin artık. Kaç defa söyledim ana, kaç defa. Bütün heyecanlarımla ça; halinde ruhuna boşaldım. '— Kaç defa yalvardım sana, Meral, beni yalanın mevzuundan, sebeplerinden ve netice. lerinden ziyade kendisinin çıldırtabileceğini a. 'a kaç defa anlattım. Aşkta mâsum yalanların suçlularından daha tehlikeli olduklarını, daha doğrusu, en iyi niyetli, fakat gizli tertiplere dayanan yalanın, masum veya suçlü hiç bir çeğidine aşkın tahammülü olmadığını anlattım. Bu gizliliklerin, ileride, #amim! taraf lehine bir. yrılık hazırladıklarını, çünkü onun mahrum olduğu bir huzur ve emniyeti ” kaybetmekten pervası olmadığını, fakat aldatan tarafın emin olduğu bir sevginin bütün hazlarından ve gu. rurundan mahrum kalmak işkencesine uğraya- cağını anlattım sana, Evet, yarın Selmin, yarın sabah, yarın aabah, Selmin ona telefon etsin ve bir daha beni göremiyeceğini haber versin. Çünkü — bu defa, ileri sürebileceği — mazeretlerin hiç biri, aT yı ve al Ferihaya merhamet veya Parise muhabbet, hiç biri münakaşaya değmez. Zıtlıklara perende attırmağa çalışan bir his mantığının - çevikli. Binden başka müdafaası olmayan Meralin he. yecan — kıvranmalariyle kendisini ve Samimi yormasına lüzum yok. Ayrılığın sebebi mey. danda: “Kimsiniz?”, “Ben.. Meral, siz kim. #iniz?”, “Samim”, Çat Bitti. Telefon kapandı. O kapanış bu kapanış. Artık ben bir rüya gibi kaybolmalıyım. Samim başını arkaya dayadı ve ayakları- u biraz daha uzattı. Gözlerini kapadı. Verdiği kararın ferahlığını göz kapaklariyle emiyordu. Bu gece aylardan beri hasretini çektiği en gü- zel uykuyu uyuyacaktı. Oh, şimdi Simeranya. da istediği kadar kalabilirdi. Orada bir tek Pa: riha ve onun hiç bir arkadaşı yoktu. Strato: fer kadar temiz bir mânevilik havası içinde nefes alanların şeffaf vicdanı.. Samim birdenbire doğruldu. Zihninin ka- ranlığında, başka koldan ilerleyen fikir göl geleri birdenbire şuurun aydınlığına çıktı. Şüp- hesiz Ferihaya merhamet ve Parise muhâbbet bu yalanı izah etmez. Deminden beri niçin başka sebepler aramıyorsun? Ne olabilir baş. ka sebepler? Samim ayağa kalktı. Ne olabilir? Ne olabilir? Yatağının baş ucuna gitti ve düğmeye bastı. Ne olabilir? Odanın ortasına doğru gel Gi durdü. Ne olabilir? Ne olabilir başka se. bepler? Ferihanın yanında Aşıkının bir arka. dağı. Hayır, Paristen böyle bir adamla gelmiş olamaz. Otelde de çarçabuk onu bulamaz. Baş- ka ne olabilir: (Dovamı var) x8