Sayfa 4 Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri Şerefl OK sesli — başgardiyanın sesi dü- yuldu: Z 'Haydi, dedi, yolün açık olsunt Buna benzer sözleri, Onu diş kapı- len bir İKi an #sından kapandı, sürgüler sürüldü. İKi d TaRayılsızca dönüp Oarkasına baktı. SESTARZ TaRava sikintik. ölye düşündü, ne AT T S EAR İA KA “Körküsiyle doldürüyordu. Adım. Güşürüyordu. Szayan sakalını Kasıdı. Kasketinin iki Yanındaki saçlar bembeyaz. kesilmle İ Ceketinin yenleri, — pantalonunun paçaları yenmiş, Nf lif olmuştu. Bura- harı Kaç kere makasla düzelteyim de- Gi ama. düzelttikçe daha da boter da- Şüdı Kunduralarının altı delik oldu. Hu için ne kadar toz toprak varsa içeri simıyor, çorap topuklarının ken- Ginden olmayan yaması bir iki par> ak dığarı çıkıyordu. n İki alçak yapılı evin arasında kü- Çük, eimenlik bir arga vardı. Buradan Karlı yela daha “kolay. geçilebilirdi. Bu arsaya girdi. Adımını 'atar atmaz Bir karınca yuvasiyle karşılastı. Ka- Fıncaların pek telâğli halleri vardı Tavruları henüz kanatlıydı. Anaç kar Tıtealar bunların arasında” dolanıyor. Salkre yürümeki, Yavara Şleperi Sımayı ğretiyorlardı. — Sevimli. yara. İiklardı gu karmcalar. — Küçük bir tümsekin sol yakasında iki gün önce Şağan yakmurlar bir su birikletisi Simuştu Kahramanımız — suyun yü Sünde bir aha Kanadı karnca Siğsi gördü. — Yeni düzen Bir İKi tanesini kurtarmak için dizinin üstüne çömel- A bulanık Sudan . karıncalı Glkarı biraktı. Biraktı mmar pantalo: Sunun 'zaten üzülen — dizkapağı büs ütün açıldı. “Bir gün önce yahut bir a 'ne zarar” diye Güşündü Tik şaşkır Gönmüşterdi. Seye kadar oldukları yerde durduinr. Bonre yavasça beyarz-mavimsi kanat- karını kıpırdatarak, ” nemli toprakta, Çimenler arasında yürümeke Basladı. far. Arsadan çıktıktan sonra artik rıncaları düşünmüyordu. — Yolun çaç fallandığı yere geldiği zaman, en Bi Yüğü İ&iS yazlarında var-yok dene. Zek kizlrerkekli bir kalabalık gördü. Bir sehpaya oturtulmuz. simit tabla- Sının etrafına halka olmuşlardı. Ba Zan İçlerinden biri bir gey söylüyor. ölekiler yüksek #esle gülüşüyorlardı. Kabramanımız, Kalabalığa. yaklaştıkı. iralarda — çocuklardan biri halkayı Yararak kaçtı. Arkasından, çok kıs Boylu bir kambur onu kovalamaya ça- işiyor, gocuklar. hep bir ağızdan: "Yaşa, Bekir kalfa, toti" diye bağırı iyorlardı. — Kambur, simit tablasını Şeride kalanlara güvenip bırakmadı. Bi için ne kacanin 'arkasından gidiyor, Be de sehpanın başına dönebiliyordu. Bimarık mahalle çocuklarından biri, Onun şahadet parmafiyle kaçanın ar: kanından tehdit #avurduğu, arkasına Bakmadıkı anı firsat bilip sehpanın yağINa çelme taktı. Çelme takma e almit tabiamnin devrilmesi bir idu. Çocuklar bağrıtarak çil yavrusu ibi dört bir yana kaçıştılar. 810 yar Jarında görünen çelimsiz, yalın ayak Bir kız çocuğu, simitlerden ikisini kap- fikı KiDİ hepilnden önce dönemecte kayboldu. Ortada, patlak gözleri büs Bütün yuvalarından fırlamış — Bekir kalfa ile, artık iyice yaklaşmış olan Kahramanımız. bir de tozlu yola sar Çılan simitler vardı. Köse bazlarında Şoculdar hâlâ bağırışıyorlar, "Tut, Ne- Fiman'ı tut!” diyorlardı. Kahramanımızın birden acıma duy- guları kadardı. Ağlamalı bir balle Gönenip duran Bekir kalfaya yardım #diyor, yerden simitleri alıp tablaya Sıralıyordu. " Yan gözle de kamburu üzüyordu:. Bildikimiz ölçülere göre Pey Kısaydı. Çıkik, lüzumundan Tz İk uzun çenesinin — Üstünde yer yer Karmızımaı, siyah küçük kırçıl tüyler fakırmıtı. Uzaktan bakılınca da, we Çilen yüzünün — buruşukluğunu. belki Ge küçük yaşta — yakalandığı çiçek, Süsbütün berbat etminti. Dişleri Yok. u. Sivri, kavisli burniyle uzun çene #i öfkelendiki anlarda birleşecek gi Bi olurdu. Tükürdükü zaman gayet tükrük çenesine - değmiyecek oluran, Müutlaka göksüne düşerdi. Yüzüne ba: kıp yaşını tahmin etmeğe imkân yok tü Hem sırtından, hem> göfeünden Kamburdu. Birti sert bir geye dokun Dünya Hikâye Müsabakası Amerikada tertip edilen Dün- ya Hikâye Müsabakasına en Çüzel iki Türk hikâyesini se- Çi göndermek vazifesini üze- Fine alan gazetemiz, teşkil etti. fürinin / karariyle ve “Merhametli hikâyelerini — seç. fi büyük "Sam Amca, Bir Kadın,, miş, tercümelerini yaptırımış ve Amerikaya yollamıştır. Müs bakaya gönderilen 422 hikâye içinde fürinin neşredilmek üze- Te ayırdığı diğer 28 hikâyeyi Ge sıra ile her gün bu sahifede Okuyucularımıza sunuyoruz. Hinnsid Gükü zaman, kaplumtağaların tokur. m kırmı hatırlatırdı. İnsanda tiksinti Hyandlracak “kadar “cirlek ebel. aynı Grdn'en ince kafin “sesiyler'sa'lok GPMek. aei arazında - değişiterir, bar SAA Busbükün aizalir, he Gedili anlar Blmazdı. GÜlMÜZÜ zamanlar, sim Ku Klanak Kadar açirdı Tanm Be Ki kalaya'alın #dina “bir gey ver Memişü. Verdii Yerde da cenesinin MĞdiNA, tüylerle Kaplıyar Seğrek maç h hef halda kadığları imrendlrecek Hurumda. Geğildi. Bacakları ei ml, Seriyal. Yanı bazında, işine burmi yabancı Dir adam görünce Tera tera baketı: — Sen kimsin bet dedi Kahramanımız bir an duraladı. 1 yi Yapmak İstemiş, yaranamamız: a Örkeyle kamburun' Üstüne yürüdü, Burun buruna gelip de gözleri kartı Taşınca, Bekir kalfanın koyu kahve Tengi Fözlerinde © Pek seyrek görülen Hüzünle kanışık acındırma dalgasının Yanıp söndükünü gördü. İnce, biçakia kesilmiş kadar ince dudaklarının ke- marında garip bir. gülümseme belir: Mmişti. Bir gözünü kırptı. duyulur dü- Yulmaz bir seele fısıldadı. — Aldırma seni — Böylesi daha Iyi oldu. “Böyle olmasa Neriman © iki mi- Mti alabilir miydi? Yazan ü sokan nirlendi. Ne karısı- Kahramanımızın sıkilan / yumruğu havada kaldı. Böyle olacakını düsüne- memle bü yarı mecrup - kamburun karşısında, simdiye kadar hiç düşme diği'bir utanç düygüniyle ezilecekini hiç tahmin etmemizi. Elini yelekinin Cebine soktu, ne kadar parasi varsa Tablanın. Üstüne attı İKi elmit alıp uzaklaştı. Bekir kalfa bir yandan söyleniyor, bir yandan tozlu yoldan topladığı ak mitleri Üfüre üfüre fabinya yerlestiri.. Şordu. Kamburun. halinde yapmacık- İ hesaplanmış düzmece bir taraf yok- tü, Karamanımıza öyle geldi ki, bar Teketi yüzde yür samimidir. Acaba kür Çük kım, yöksul, yardıma muhtaç mi Fuluyordu?. Şayet böyle Güsünüyor. Snün günde İKi simit kapısını bir çe Sit hoş görürlükle — kargılıyorsa, u: hun adına yardım denemezdi. Bu dü Kusunu başka türlü yerine getiremez, Güpedür yararlı olamaz mıydı? Yola dökülen elmitler karşısında kamburun Ağlamalı baline, — kılığına, kiyafetine Bakan birisi onun - epeyce hanis, e- peyce mal canlısı olduğuna "hükme: Gebilirdi. Bu, belki de bir zaaftı. amı bütün kirli dürüncelerden uzak, tıpicı bir akazya ağacının gölgesini 'hiçbir Çıkar düsünmeksizin vermesi gibi bir Bağıstı. Yoksa, Bahtaızlığı beşikten al- miş 'bir kamburun salyalı sözinı, iş Tahla, — söluk, resim. çıkartmalarına Benziyen Nerimanın yanaklarında gör: Mmek tüyler ürpertici olurdu. Ooft Bu maskara kambur da nere- den çıktı yoluna: Kahramanımız bası önüne düsmüs bir halde yürüdü. Her saniye içten * çe bir saniye daha kabarıp taşmak Özere fırsat gözliyen yüreğindeki bü- 'tün yük, Boğazında toplanmıştı. Yut kunamıyor. tükürdüğünü yutamıyor du Acrtallı” geçmiş günleri düşün dü Yer yer yüreği çiçeklendiren, 'ver yer karartan, birbirinden kopup ayrıl Masi, tek başına / düşünülmesi müm- Kün “olmayan vaka zincirleriyle. Ki- Mi vicdan azabı. keder; kimi usanc veren, kimi “avutan hâtiralar halinde Zelip” bastırmıştı. Şimdi, — rütübetii, kalın duüvarlar arkasında gecirdiği beş buçük yi dan,'ne yandan bakarsan bak, asina Çizgileriyle, traşları uzamış, oturmar kalkmasını hattâ konuşmasını ünütmüş bir yığın insan çehresi. bir dente suratları halinde geliyordu. Bunları, yevmiye, vizite, cedvelleri tamamlıyordu. ralar sık sik ziyaretine gelen Ti geyrek- izmetçinin ya- 'göndermekle fik karısının zamanla ziyaret Teşmla, ikinet yılında, Sina kattığı Çocukları yetinmişti. Üçüncü yılda mahkemeden Boşanma ilâmı çikageldi. O geceyi hiç unutmaz. Cezaevi kt- bi ilkmi uzattığı zamap hava kararı vor, basık tavanlı yazıvodasının pen: Ceresinden soğuk kış akşamının son kirli aşıkları giriyordu. Kâtip onun, maklariyle şakaklarını dü. Yüzü renkten - renge giriyordu. Birden defterin Üstüne, kapandı. hıç- kıra hiçkara aklamaya başladı. KAtip, inden kalktı, yanına geldi. TaNA sarmla 'nikla: Ellni omuzunu koydu. Orada, kumaşın. altında tap: iaze bir yara açıldığını nereden bil. Evle, barkla, bütü: kası Kesilmim — yaşıyan bir perde çeklimişti. Tutunacak bir dal vcu bile kalmıyordu. Artık yapa. Yalnızdı. Ama zamanla / her gey unutülür. Tedirgin olan ruhta her gey yerli ye. Tini bülur. Zamanla, kendi kendine bü- 'üklük verdiği. üstüne ttrediki ta Sazının asil sebebi, feselli sebebi olu. erir. Onda da öyle oldu. “Bir kötüye dür mesin!” diye üzüldükü karısının bir Başküsiyle Yevlenmesi — teselii vesilesi oldu. Gün geçtikçe bunu da düzüne- medi. Sürüp Eiden yaşayış tarsı, “cün: Tük endişeleri onda Bir. bikkinlık u- yandırdı. Hat bu bakkınlık zaman Zaman yerini öfkeye, öç alma duygu- Jarına birakıyordu. Yaptığına pişman deklidi. Biraz da kadere, alın yazısına İnaniyordu. Böyle dalgin, düşünceli hali epey- ce eürdü. Arlk kenar mahallenin git- kçe ufalan evleri bitmek Üzereydi. Burevlerin - sonunda, yer yer kırılan camlarına gazete parçaları yapıstı miş Bir bakkal dükkânı gözüne 1 Renk renk leblebi, halka gekerleri konmuş cam kutular uzaktan donük donük parlıyordu. Raflara yerlestiril- miş mukavva kutuların bir karış toz Jarina bakılırsa, yıllardır el sürülme di anlaşılıyordu. Kirik mermer tez Zâhin 'bir tarafiına tahin helvası, & Te tarafına zeytin dolu çinko bir kap Konmustu. Daha geride sicimler, sü- Pürgelere karısıyordu. Küçük yaştay ken gittiki her yerde neler arar bu. Türdü O günlerde Olsaydı böyle bir bakkal dükkâmı bu çocuk tecesailsün: dem asla kaçmazdı. Tlk gençlik yıllar ında böyle mahalle aralarındaki bak. kalların. vakitlı. vakitsiz ziyaretcileri de “Cikkatini çekmisti. Bunlar, bir Allm pastırma Yahut katı bir yumur: (a İle teneke maşrabalarla ayak Üze Ti açık şarap içerlerdi. -rYEnt Sağlık Bahisleri: Dişleri ftutma Yazan: Charles Freeman “NORTHWHSTERN” Üniversitesi Dişçilik son zamanlarda, bahalıya mal olan fakat çök pratik faydalar 'temin eden. bir anketten büyük ie- tifadeler sağlamıştır. Üç sene evvel Amerikada Northwestern Üniversite- sinde başlıyan tecrübeler neticesinde 'her yemekten sonra dişlerin fırça- danması,, sayesinde diş çürümesinin && 50 - 60 nispetinde azaldığı ispat edilmiştir. Kimya- profesörü — Dr. — Leonard Fasdlek'in idare ettiği bu ilmi teo- rübe bine yakın talebe üzerinde de- nenmiştir. 828 öğrenci, dişlerini her yemekten sönra alelâde diş macunu ile fırçalamış; /bunlar, herhangi bir sebepten dolayı, yemekten sonra diş- lerini temizlemek imkânını bulama mışlarsa mutlaka bol su ile çalkala: mışlardır. Diğerleri ise, mütad veç hile, sabah ve akşam, dişlerini fır. Çalamakla Iktifa etmişlerdir. Bir sene sonra yapılan umümt inu- ayene neticesinde ikincl grupta bulu- 'nan gençlerde çürük diş nispeti 2.2 olarak tesbit edilmiş; halbuki birin- &l gruptakilerde bu nispet — aadece 08 olarak kalmıştır. Diş çürümesi “medeniyet hastalı- A dır. İptidat kavimlerde dişin çü- TÜĞÜğÜ nadir görülür. Tarihten ön- ce yaşayan insanlara ait kafatasla- Havacılık müzesi New-Yorkta La Günrdin Hava Ala- 'nında dalmi bir havacılık müzesi a Çılmıştır. Büyük bir yolcu hava ala. ında, lik olarak açılan bu. müzede, Bazıları ziyaretciler tarafından. işleti den bir çok şeyler teshir edilmektedir. Düğmeler vasıtasiyle modern ucak makineleri ve hava alanı elektrik te: sisatının ufak modelleri çalıştırılır. ve rdurulur. Hava alanı tenvirat modeli. uçağın 180 Mmetre irtifaında ve 32 kilometre uzak olduku zamandan karaya inince: Ye kadar işaret isıklarının pilota nasıl görüldükünü gösterir Baska bir düğmi tertibatı, New-York ile dünyanın her Hangi büska bir gebir arasındaki me- #afeyi Ve Ucuş zamanını gösterir. Ay- 9i zamanda; büyük yolcu uçaklarının Ve uçak parçalarının modelleri teşhir Söne, sağlam İSTANBUL — 11 Eyidi 1060 k için Hulâsa ederek çeviren 1 E. A. rnda ise dişlerin tamamen sağlam olduğu görülür. Medeni insanlarda geker, — gekerii ve karbon hidradlı maddeler istihiâ. Ki arttıkça, diş hastalıkları da al Miş yürümüştür. Bugün kati olark #abit olmuştur Ki dişleri çürüten, g- dalardaki, tatlı, reçel ve guruplar. daki gekerin tahammürüdür. Bu ker pek seri bir gekilde asitleşmek- te ve dişleri tahrip etmektedir. Buna karşı tabil mücadele vamta- © ağızdaki salyadır. Af muyu, aa miktarda şeker yiyenlerde vazife gö- rebilmekte fakat fazla gekerli maâ- de istihlâk edenlerde mülessir olabil mek için kifayetsiz kalmaktadır. Sabah ve akşamları fırça kullan- mak dişleri temizler ve ağızda hoş bir rayiha birakır, fakat diş çürü- mesine mâni olamaz. Bunu önlemek için yapılacak yegâne gey her ye- mekten sonra dişleri fırçalamak ve ağızda biriken şekeri #u vamtaniyle temizlemektir. Son tecrübemize dayanarak diş çü- rümesini önlemek için tavsiyelerimiz yunlardır. 1— Mütadınız. veçhile — aabah ve akşam dişlçrinizi fırçalayınız. Buna İlâveten her yemekten sonra kabll- se diş macunu ile, değilse mu ile, tek- Tar dişlerinizi. fırçalayını 2 — Her yemektan ve arada geker veya gekerli madde yeğikten sonra — yanınızda fırça bulunma- dığından dolayı fırçalamak imkânı. 'DiZ olmazaa — o zaman mutlaka ağ- zanımi iyice su İle çalkalayınız. Bu Sün için müslüğa kadar gitmenize İüzüm yoktur. Ağmınıza bir İki yü- düm su ahp çalkalayınız ve sonra yütünüz. Bu basit ameliye ne zah. metlidir, ne de nazarı dikkati celbe- der. Bu #ayede ağrınızın içinde ve dişlerinizin arasında kalmış — bütün şekerleri eritmiş ve teşekkül etmek- te olan asiti gidermiş ve temizlemiş olursunuz. Tavsiye ettitimiz ağız temizleme usülünü sebatla tatbik edecek olan: Jarda diş çürüme: ya azalacaktır. aimde yin Güzel Sanatlar Fikret Ürgüp'ün bir manzarası. Müreccel Özsever'den manzara, 3 genç ressamın Sergisi Mevaimin ilk resim sergii erken olduğu halde Beyoğlunda, Tak- Fransız Konsolosluğu bi- nasInda açılmış bulunuyor. diyoruz, zira Fransız dostlarımız aa. lonlarını bu işe tahsis etmeseler, he men hemen şehirde resim #ergisi aç. mak kabil olmayacak. sanatkârın elliye ihtiva etmektedir. gunlardır: Mükaddes Brol, Müreccel Özsever ve Doktor Fikret Ürgüp. hentir — Sergi 'ç yakın tablosunu Bu üç sanatkâr Mukaddes Erol ile Müreccel Özse- Akademisinin yetiştirmiş olduğu İKL kiymetli ka- Yine Öğrenmek (Eteri| 19 5 0 İRumi| Zamsa| EYLÜL |acan || caxazan 28 29 l e se'tearn 'ei A aF Pazartesi fe kapalı: VAKIT VASATI EZANI BEŞİKTAS Tanca Can İcme —a Xu GELECEK OLAN CTürkçe), UÇAKLAR MELER 1 Taglliz) Atina, Roma, — Nix Landraya. — 840 DH Y. (Türk Bursaya. — 800 AF İ ler; OPranınz) Atina, Roma, Parise | YILDIZ. ( <800 DH Y. CTürk) Ankar | PSnan S , Sivaa, Blazığ, Diyarbakır. | y matpağ Vana, — 1008 D H Y. (Türk Afyon, Konya, Adana, G. An: 630 Btrüak.Bursa, Bandır. mmadan, — 2000 Marakas, Mu: GELECEK OLAN 900 Tarmas — 1810 Ankarı (Sonu yarın) — 5L0 Doğu ekapresi, ATLAS (40888) 1 — Port Sald, 2 İKi Yavru, Kadın İntikamı, (Türkçe) 9 — Arslanlar Yolu YENİ: 1 — Margle. 4 — Kör düğüm. 9 — Düşmen Kardeş: GSN 1 — Yıldızlar| ”MLAS Xavler Cugat orkestram Ça SİNEMALAR ÖLÜ CİHETİ —— | Deniz Kizi 2 — Prensen O- (asan 1 — Hati | rürkı EMNE 1 — Mayat Güzeldir. 1” Tarsan Çol Tamirat dolayasiye | hçların Adate, 1.— Leylânin Aşlı 4 — Faraşüt Taburu. 3 — Ki HALK 1 — Demgalı Doktor. İSTANBUL GD0 1— Ka 'BANÇESİ 1 —İra Bahtm (1 kinm), 2— af Yuvamı, 2 — | Sövalye Fantoma. Balahaddint Eyyubi v — dönür Kimi ge | Sererleri (türuçer. G dan ÜLUR (a00) Sihirli Ser. GAR GAZİNOSUNDAL Yan ve İspanyol Revüleri. ÇEĞTN Z düm Fartinanı BOL CİHETİ SS0 1 — B klıkları 2 — Kara Ş 15 Şarılar ” a X0 Program ve LEOEK Ol. kapanış İSTANBUL 1 Dinleyici let S20 ASA K l Ankare | | rzer Açılıa ve programlar, — 1300 Haber. | nn garicı AA Z der, — 1516 Hafif öğle müsiği (Pl.) — 1345 DECEK ÖL Şarkalar, — 1020 gerbert maat — 1430 Şar: aS0 1 — Casur- SÜNER (W0TA) Robenson A- Ba Süare Tanca Güzel İr. Çarpınyor / 2 < Korten H BRAMRA I SŞ scaran | A 'Ralak Fti Te gn Bameni Sörerm " aRtARA n 1 ge ee di İNÖL v o nalsan Katinler | Saller Kalesi, S” Renkii ü PeRtinAar Sde İi | ealeb li S öüğe L y Z Ha Fi a a yadaygmn| izim örüeak 2 A yalak LALI 43808) 1 — Baygon | Kurtaran Aslan (türkçe). 3— Haçi YENİ (Bakirköy 16-126) 1 — 350 D.H.Y. (Türk) İzmir. —| Atom Peşinde CW kın Aşkları. b REE Dön ae A ZADIROT otmukt Ka Ç SUATPARK (83143) 1 — İki Slksığ, Malatya, Kayseri, An- | SULTKARA g Meçhül Ka | HALE (G0l12) 1 — Pranga aa a yRan | Rane DA çarma Kare| GESRA N' Siral ÇAS DA nrüm) Len | Keğara Ka , — gönüne | SÖREETA (amD n Bi &a BEĞ Kahraman. ? — Vatan Kahra- | hatin Sonu. 2 — Güzellik fi n DEZ ee Maştdi| B S RAA, (Amarlkanı | ÇA a 400 D0 T. CTürk Bal- | ONAL (a) 1 —BayTala K L ll 1 — Vatan Kah. DAT K Dü | KAT AT İ SER gn 1 eg KENİ (0040) Modera Veştn TAYYARE 1 — Lonüra Bu- 1280 Vistor. Silve DAS a) — 1830 Küâsik müzik dinl ekleri Üü m) — 181 Semprini ve piya: 530 Tack White ork " 211s Promanad. Konsarle. — 45 Dans müsipi, EMİNÖNÜ L Mehmet Kâzım TEmindnü) — Hikmet Güney (Küçükpazar) — Sırm Rasim TAlamdar) — Haydar Yeni ialelin, BEYOĞLU: Beyoğlu — Gler Kez) — İetiklâi” (Merken) — Taksim — Merker “(Galatay FATIN, tatanbul. Beyoğtu Anadolu yakamı izmir Gini Merker (Kasmpaya), İbrahim. Balmumcu (Şehzadebaşı) — Sarım Çit Si ÇAkaaray) — Yedikule (Sa- Batya) — Nüzhet Onat Temini) — Gündoğdü. (Ka: gümrük) — Güleeren Sipahi: SRlu (F enan). EYÜP: Eyüçsultan. BEŞİKTASI TOrtaköy) — Arnavutköy (Bedeki. KADIKÖY! Halk — Ku BOYURADA! HEYBELİADA: Heybulinda. vidin — ihtiyacında olduğumuz herşey '#üza “lamir zeza Üsküder 60048 K. köy SovTa Karşıyaka- 15058 LK 80826 zası | 'Hasköy — veni BÜYÜKADADI Merkez. AT A Hayrel 5e) Ti Çeşmelik (Eşretpa. 40 — Sıhhat (Kemerali) — ANRARA: Anafarlalar — Merke Sağlık. ' gö'de Filmlerden müzik (PL) uçhan 4 — Çalınan Taç ĞN gee rüno e ea ser e | R OA Y İ Z Te D eT DT üağka ea saz | aai Tünle DeRRler GU DSK Taşmenlar ve KBŞ . Berler. — 800 Hatif müzik (P1) — S25) heveli YAPURLAR Kapanış, 180 Radyo Klâsik Türk | Musikiai Birliği çe Khi Kamlgdlil || ASA G eşaN — ee HO ma l ae L rindan danyadan. — 2230 Bandırma, | | yor (PL) — X€00 Kapanış. 2248 Haberler, — 200 Dana müziği (PL) — Bandırmadan. IT Açılış ve program. — 1800 M 8. A- İ 230 Programlar ve kapanış. yarı — İR08 Dana müzlği () — MK90 KO GEDECEK OLAN Tüşma “Kitap eati — 1845 Polkacilar | LONDAAL YAPURLAR. (D — 2800 M 8 Ayan ve haberler. — di 9B Tarihlen biz yaprak. — 1829 Sarkiler. | oçogramı: — 9-18 Jack Trafa FlAkları Tei 400 Bandırma, Bandırmaya. | | - 1045 'rarihi 'Türk müsiti — 2015 Radyo Sreae S Geklley GOS n el gu — S00 Takenderun, Tamire” — | | S z15 Konuşma ““Radyo hartam Güümüaz | MAzİRL — 1100 Promenad / Konmerlerinden Faik Fenik) — 2130 Dana müsiği Cel) — | Plâkla yayı Wünama din ressamımızdır. Doktor Ürgüp ise Tesmi sevmiş, ona kendi kendini ye- tiştirmek suretiyle varmak arzusiy- le işe koyulmuştur. Bu itibarla üç sanatkârın birleşerek açtıkları sergi, her geyden evvel bir resme muhab. bet ve hürmet havası veriyor. Mukaddes Erol arkadaşlarına na- /zaran daha az eser teşhir ediyor. Onun bâriz vasfı yüksek — derecede bir hassasiyet ve samimiyettir. Pore trelerinde olsun, kroki ve manzara- Jarında olsun, bu âdeta maddelesmiş bir gekilde göze çarpıyor. Mukaddes Erol bu hassam aayesinde bir takım farz araştırmalarından — kendini va- reste kılarak hitap etmesini biliyor. Desenleri sade ve küvvetli Müreccel Özsever, — manzaraların. dan ziyade portrelerindeki — renlizm ile kendini gösteriyor. O da, arkada- M Mükaddes Erol gibi, / denemelere pek girişmeden kendine seçtiği tarz- da tekâmlli yolundadır. Eskislerinde, hilerinde vardığı seviye sarih ve açık bir ruh hassasiyetinin — ifadeleridir. Doktor Fikret Ürgüp, — bazan ro- mantik, bazan realist, bazan her Iki temaytilü mezceden — denemeleri ile bir araştırma içindedir. Kendini ye- tiştirenlere mahsus - cesaretle girdi- #i bu yolda, eli bir çok kere, tasav- yurlarını Jera — hususunda geri kal- maktadır. Bununla beraber heves ©- nu bazı tablolarının bazı kısımların. da kiymet ifade eden teferrunt res metmeye Kadar / götürmüştür. Bu yüzden, teşhir ettiği tablolar gayrı- müsavidir. Bu Üç sanatkârın büyük bir samt- miyetle açtıkları serginin yarın kı panacağı ilân edilmiştir. Uzatilace İh da söyleniyor. Bunu temenni edi rir. fa Mukadddes Erol'un bir portresl Havacılık Bell X- I, ses seyrinden daha hızlı uçuş yapıyor Birleşik Amerikanın bir araştırma gubesi olan Havacılık Mülf Müşave: Te Komltesi tarafından. bildirildiği. he göre, Beli X-t sesin fevkinde . Ço sağlayan fik Amerikan uçağı: Gir. Bu dürüm, vesin fevkinde 'vey Teden uçakların müessir bir pekilde kontrolu. bakımından büyük ölçüde gelişme — kaydedildiğini belirtmekte dir. Beli X- uçağı, kooperatif hükü. met endüstri programının bir kumı olarak sesin fevkindeki uçuşların ön- ayak oldukları meseleleri incelemek geyesiyle inşa edilmiştir. Uçak, su seviyesinde saatte — 1220 kilometre süratle uçuş yapmaktadır. Dört ro- ketle mücehhez bulunan uçağın araş- tırma işleriyle uğraşanlara muvaze, 'ne, pekil değişiklikleri, hava yükü ve dinamik Amiller - hakkında bir çok bilgi sağladığı komite — tarafından açığa vürülmüştür. KİTAPLAR ARASINDA BERGAMA TARiHi Yazan: Cevdet PERİN aşında bulunduğum talebe kati. lesiyle birlikte, — Bergama'ya gitmek Üzere sabahın erken san. finde İzmirden yola çıktık. Ta> mir edilmekte olan bir kaç yeri Müstesna, oldukça muntazam bir görede” İlörleyen otobüsümüz, bir Ti beş bin yıllık bir. medeniyet ften kalan “harabeleri - görmeye götürüyor. Türk inkılâbının Ker. Belâsı Menemen'den geçerken ya- vaşlıyoruz, başlar hep birden sol taraftaki tepede yükselen, taas- #üp kurbanı Kubllây'ın Abidesine doğru dönüyor. — Gözler — nomlr Yanımda oturan ve bizo bu Tet kik gezisinde izahat vermek üze. Te Tefakat etmek Jatfunda bulu. nan İzmir Erkek Lisesi Felsefe öğretmeni Bay Rahmi — Balaban, genç Üniversitelilere dönerek; bo: Fuk bir sesle: “Talebemdi! diyor. Melünler, başını / şürade, — şimdi Atatürk'ün heykeli bulunan yerde Kesmişler... Gariptir, tepede onu gömdüğümüz yerde, eski — devir. lerde yaşamış bir. kabramanın mezarı çıktı.., Başımı — çevirip bir daha baktıktan sonra, golöre “Çek! diyorum, Kubilây'in ” ruhu iyaNmaSINI: Sonra ona nami he p veririz ... Menemen'den sonra yol, yamaç- Jarı zeytinliklerle örtülü tepeler arasından uzanıyor. Bizi misafir €den Türk Eğitim Derneği Yur- dunda, bir gün evvel Rahmi Ba- Jaban'ın çevresinde geri le İr mir tarihi (1), Osman Bayatlı'nın Bergama (2), Halük — Eibe'nin Bergama'yı Sevmek (3) adlı bro- #ürlerini talebelerle birlikte oku- Muştuk, a çok hazırlıklı gidiyo- İşte, lk akropolialerden — biri 'olan Larissa'nın önünden geçiyo- Tuz Yarım asat sonra, Aliağa Çirtlline varıyoruz. Buram, Mi- Jattan önce beşinci yüzyılda ya- şayan Grek filozofu " Demokrit'in Memleketidir. İnsanlığın hali kar- fırında dalma gülen bu / filozofa Bayalimde canlandırırken, yanım- (âa oturan değerli“ meslektanım Bay Rahmi Balaban'ın da yüzün. de dalmi bir tebessüm olduğunu Güşünüyorum. Sanki li bin beş yüz yıl sonra, Demokrit'i görür Bibi oluyorum. Nihayet Bergama'ya yaklaşıyo- ruz. Osman Bayatlı'nın Bergama Tarihi'nin (4) ikinct etidinin ik sayfalarını açıyorum: — “İskender ölürken: —İmparatorluğu “kt bırakıyormun? sorusuna: —En 1â- İyik olana! demiş. Generallerinin kepsi de kendilerini en lâyık gö- Tüyordu. İskenderin: - —General Jerim benim için kanlı — cenaze Alayı yapacaklar! sözünü “yerine Betirir gibl boğuştular. Otut dört parçaya ayrılan ge- ni$ ülkesinde, yirmi yıl sonra baş- hca gu devletler ortada - kaldı Masirda Ptolemalos'lar, - Suriyede Seleukos'lar ve Makedonyada An: tinganos'lar ç büyük kırallık kurdukları gibi, Anadoluda Ber- gama, Bursa dolaylarında Bithy- nlo, Ankara dolaylarında Galatya Kayseri dolaylarında - Kapadokye, Trabzon — golaylarında — Pontos, İranda Part ile küçük, büyük da: ha bir takım devletler meydana geldi. Bunlar arasında, — tarihte Önemil rol oynayanlardan biri de Bergama oldu. Büyük İskende- rin generallerinden - Lysimachos' vn, Bergama kalesine yerleştirdi. #i devlet hazinesi bunda en büyük Amll olmuştur.., “Lyeimachos yeni işzal / ettiği ülkede Bergama'nın stratefik duü- rumunu önemli buldu. Sarp ve yuvarlak tepeyi askeri ü haline getirdi., Bütün vâdiye hâkim olan Ber- gama akropolisini gezdikten son- Fa, İskenderin generaline hak yeriyorum. Buralara kadar gelip Ge biri dokuz yıl, diğeri on yıl gü küçük evde yaşayarak Berzama- nın tarihini yazan Profesör Wel- gand ve Profesör Chazman'a hak Şeriyorum. Rahmi Balaban bu büyük âlimle birlikl Tabeler arasında, mehtaplı gece- lerde nasıl dolaşarak tarihi y dettiklerini anlatıyor. hem — onu Ginliyor, hem de birden de birisi Kayatını vakfetmesini temenni e- diyorum. Fakat, — ikindi — üzeri, Halkevinde, Müze Müdürü Osman Bayatlı ile tanıştıktan sonra, bu temennime lüzum kalmadığını an- kyorum. Yirmi yıldan bert bu sa- hada çalışan bu eski meslekta- #ım, benim ve talebelerim üzerin- e cidden büyük bir tesir yaptı. Bergama'nın — Askliplon'u, bir çok defalar bamlan Şifal otlarnı, Fikir Adamları, — Efsaneleri we Adetleri, ve daha bir çok kitap- dar hep onun çalışmalarının mah- sülüdür. Rahmi Balaban nasıl ki, Bana Demokriti — hatırlattı tse, Osman Bayatlı da, bunun aksine kur çehresi, biraz - bedbin ve gamlı Bakışlariyle, İnsanlığın ha- Tine ağlayan Efez'in Heraklit'ini hatırlattı. İkt Grek / filorofu bu İki Bergamalının varlığında sanki canlanmış! Otobüsümüz Bergama Müresi önünten hareket Cetmek üzere İken, Osman Bayatlı hakiki ilim Adamlarına ve sanatkârlara has Çekingen bir tavırla, samimi bir tevazula bana büyük bir sarı zarf uzatıyor: İçinde yirml yıllık fera Şatli çalışmasının mahsulüi olan ezerler var. Bu efsanevi - diyara tekrar dönmek Ümidiyle ayrılıyo. () Dost Basımevi, İzmir, 1946. (2) TTecelii x4 (8 Altıok Bastimevi, — Berenma, 1945 (Bergamayı Sevenler Cemiye ti yayınlarından). 8) Osman — Bayatlı, Tarihinde fik Çağ, 1940, Bergama Tarihinde Kıralık Devri, 1980 Matbaası, İstanbul,