Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri b ) G 1950 Dünya Hikâye Müsabakası Gidiş ve dönüş — Bat tarafı dünkü sayımızda — Tren Yaktine pek az kaldığı halde kız meydanlarda” Yoktu. Nihayet kar far istasyona Kirdi. Kompartımanlara Hücum eden halk arasına karıstı. Ar. Tına kadar dolu vagonlardan, vagon- İara geçerek treni bastanbaşa dolastı, kazt aradı, Bulamadı. Şehir İstasyonu: SA indiki zaman trenden boşalan ka Tabalığı bir daha gözden geçirdi. O, Yoktu. İçi burkuldu, üzüntü duydu. 'Dikkati çeken bir hüzünle bürosun- daki mazasına oturdu. Vazifesine ko: Şaldu. Bir türlü zihnini işine veremi Yordu. Yot arkadasının başına gelehi. İrcek bir takım büyük felâketleri di #ünüyor, onun imdadına köşabilmek İçin Tırsatlar yaratmak İstiyordu. Her aybası olduğu gibi icinde hesap pumdlaları Ve aylıklar olan zarflar da katldı. Her zaman parasının hesabını €n küçük teferruntna kadar tetkik e- Gerken, bu defa zarfı Kayıtsızca, bu: Tusturarak yan cebine soktu. Bütün Güsünceni yol arkadaşında İdi. Dalma vürdüm düymaz, büroda b şinden başka bir vey düşünmez olan bu adamın avareliki, dalgınlığı, arka- dazlarının da dikkatinden kaçmıyordu. Onun hayatında bir — fevkalâdeliğin Beçtiğini hissediyorlardı. Her gün bi Fük bir itina ile incelediki dosyaların Felişi güzel birakıldığını gören eli FBugün sende bir gayritablilik “var, yarına kadar istirahat et diye ona İzin vVerdi. O, izin İstemiyordu. Tren asaline kadar Vaktini nerede geçirer Cekti? Bununla beraber ses çıkarma: Gan evrakını topladı ve sensizce Ade İx süzülerek dışarıya çıktı. Şehir p kına giderek tenha bir yerdeki kana: paye Oturdu. Öle Yemeki paketini aç bi karısı iki hamırlop yümürta ile bir Güllm peynir ve bir parça ekmek koy: Mustu, İstahasız bir İKi tokma yedi: Feri kalanları kuşlara serpti. Biraz v- Fukladıktan sonra tren saatine kadkr Bazıbos sehri dolnstı 'Ö Kün yol arkadası kızı göremiye- cekine kanaat getirmişti. Dönüs tre Bini beklemek Üzere İstasyona girdili zaman genç kızın orada ayakta bir Sütuna dayanmış olduğunu hayret ve Sevinçle gördü. Genc kız teemsür için: Ge dalgin yere bakıyordu. Her zaman Fülerek selkmiadiği adamın yaklaştı: Finı Bissetmedi. Ancak trene girerler Ken onu gördü ve mahzun bir tebes gümle selâminı aldı. Adam genç kizda Slakandstü bir durum seziyor. ne o duğunu anlamak. İstiyordu. — “Trende kargı karşıya oturdular, Genç kiz ba- Zan dantel örer, bazan kitap okurdu Simdi ellerine dalmış bir şeyler düsü- Süyordu. Kirpiklerinin ucuna toplanan bir damla yaz, Yanağını ısintarak nsa- B yuvarlandı. Bu kızcakızda ne vardı? Ne oluyor- du? Adam trende, herkesin içinde bir Şey sormaya cesaret edemedi. İstasvo: Fa indikleri zaman Xısa bir tereddit fen sonra yanına yaklaştı: — Cüretimi mazur görün, dedi. Bu anbah sizi trende göremeyince “çok Merak etmiştim. Teemürünüze üzülü: Yorum. “Neniz var? Size bir yardımda Bulunabilir miyim? Genç kız bü sorgu Üzerine büsbütün Kendini koyuverdi. hıçkırmağa. başlar L Kesik, Kesik: — Annem uzun zamandır hasta, de- AI Son günlerde vaziyeti daha fena- İağtı. Bu aabah bir bubran gecirdi. Belediye doktorunu çağırmak mecbu- Tiyetinde kaldım. Kalbinde — zatiyet Varmıs, uzün hir tedavi lâzımmız. Dok- tör enjeksiyon için bazı iâçlar verdi Gene kiz gözyaşlarını sildi. Hıçkıra: Fak sözlerine devam etti: — Bu sahah eczahaneye gittim. re geteyi gösterdim. otuz iira istediler, Ben ancak üc gün sonra haftalıkımı alabileceğim. Bir haftalıkım. bile bu İlâç parasını vermeye kâfi gelmiyor. Ne yapacağımı saşırdım. Bütün - kün döndüm dolaştım. tanıdıklarımdan pa- YA aradım, Onlarda da yok. Parasız hik Yüzünden anneciğimi göz göre zö- Te kaybedecekim. sönüp gidecek. | İlcın her an gecikmesi onu biraz da- a ölüme Yaklaştırıyor. Bilseniz ne Mütsizlik içindeyim. Kızın hikâyesi adamın üzerinde ev velk derin bir teessür, sonra fedakâr Tk bisleri uyandırdı: 'Merak etmeyiniz, dedi. Her şeyin çaresi bulunur. Mademki anneniz bir fedaviden 'sonra iyileşecekmiş, mesele bu bakımı yapabilmektir. — Bugünkü PAra durumunüz annenize almanız lü- Zim gelen ilâçlara Kâfi gelmedikine Köre 'size teklif edecekim Yardımı kar Bul etmenizi rica edecekim. Hayır, ha. yır. Tereddüdünüz doğru değil. Yer. Siz hislere kapılarak annenizi - ölüme Pırakmanız çok günah olur. Cebinden © gün aldığı aylık zarfını çıkardı. İcinden süratle otuz lirasını Ayırarak kazın eline sıkıştırdı. 'Bunu bir borç olarak kabul edi- niz deâl Genç kız küçük bir tereddüt geçir- di. Annesinin hayatını kurtarmak L Çin bu paraya İhtiyacı vardı. Kabı Etmekte zarüret gördü. Şimaiye kadar Karaılasmadığı bu dürümda ne yapı Cakinı şaşırmıştı. Yabancı erkeğe 'ne demeli İdi? Parayı kabul etmiz olmak. fan akıliyordu. “Bir şeyler söylemek istedi, kekeledi. Utanır gibi bir halde Koşarak uzaklaştı. Adam kirk seneye yaklaşan hayatın. da lik defa derin hislerle baklandıkı bir insana yaptığı yardım. zevkinin Sarhoşluğu İcinde, kendinden geçmiş Bir halde görterdiki fedakârlıkın haz Zını damla damla tadıyordu. — Bütün Çin, bu bir İki dakika kadar kiymetli #lamazdı. Geçen hâdiseyi zihninde en Kücük teterruntına kadar tekrarlıyor. her zafhasından ayrı bir halecan du Yüyordu, Bu düsüncelerle, göksü ergin, bazı Gik İstazyon meydanında “nügın, dal- Şin “dürürke niti vakmur damiaları 'Din yüzüne çarpması aklını başına ge- Üirdi. Bir dakika evvelki — duyguları Dünya Hikâye Müsabakası Amerikada tertip edilen Dün- ya Hikâye Müsabakasına en Küzel iki Türk hikâyesini se- Çip göndermek vazifesini üze- Tine alan gazetemiz, teçkil eti B büyük türinin karariyle 'Sam Amca, ve “Merhametli Bir Kadın., — hikâyelerini — seç Miş, tercümelerini yaptırmış ve Amerikaya- yollamıştır. Müsa: Bakaya gönderiler 423 hikâye icinde Jürinin neşredilmek üze- re ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahifede Okuyucularımıza sunüyoruz. Yazan : Hikmet Solahor birden altüst oldu. Biraz evvel nasıl Olmuştu da karısını unutmustu? Şim- Gi otuz Niranın hesabını ona nanıl v Tecekti? Birden üstüne fenalık gelir Kibi Yoldu. Oti Jirasını bulman, “geri Kimalı İdi. Sersem gersem İki tarafı- Murun altında delice koşan bu zavallı Adamın haline saçak altlarına sığın- den dürdü. Nereye gidiyordu? — Kizi yar miydı? Yağmur İliklerine kadar Ha bir mazal uydurmanı İâzımdı. Fa: ğey düsünemiyordu. — Kaçıp — gitmeyi Güründü. nereye eidecekti” Bu buhran: Ti ruh haleti içinde İntiharı bile aklma getiriyosdu, Birden — namıl oldu, zih- Sinde bir işik parladı. Komşusu tah. Sildar da © gün aylıkını almış olacak. Yebilir; karısından gizli borç istiyebi. hti “Tahslldarın bu. borcu vermeyi esirgemiyeceki muhakkaktı. Hi ol Mazsa bu süretle ibir iki gün vakit kazanır, bu arada başka bir çare de Burünabilirdi. Artık siddeti azalmıt olan yal run altında evine doğru. İlerlemeye Başladı. Tahslldarın evine yaklaştıkça bazı fena ihtimalleri de düsünüyordu. Herbangi bir sebeple Arkadasından hu Yavaş,yavas zayıflıyordu. Otuz lira içinden 'bu miktar parayı kaybettiğini Tahsildara nasıl izah edecekti?. Geni Şina Biçbir zaman anlatamazdı. Ken: faşıyan bu hâdisenin ne garip ki ba: kalarınca gülünç bir hafiflik addedile. Ceki kanaatinde tal. ken'ana caddeden patikaya dönen ki ede islak çimenlerin üzerinde bir ck Sim gördü, dikkatle baktı. Bu, açılmız Ve yakmurdan slanmış keten bir cüz: dandı. Dürdü. ekildi. önu aldı. İçinde €peyce bir para vardı. Cüzdan yağmur: dan fazla uslanarak biraz şeklini de- Me ait olduğunu derhal anladı. - Bu, Arkadaşı tahsildarın cüzdanı idi. Be Taber oturdukları zaman, çocukların: dan bitlaf bir yere günderip bir. şey Aldırmak isterken bu büyük, sarı ke fen cüzdanı iç cebinden çıkarır; acar Ve okluna lâzim gelen Parayı İtina 'le Ayıfarak verirdi. Demek zavallı adlam Keçerken cüzdan cebinden fırlamış 0: Tacaktı. Sigortacı islak cüzdanı açtı, tahsil. darin o gün aldığı maası yarı ialanmız bir vaziyette gördü. Sevdiği arkada: Şanın bir aylık çalışması kargılığı 6 İan bu Parayı ona götürüp vermeyi bir an için dahi düşünmedi. Bütün haya finda şeref ve namusu İle yaşamış © İan Bu'adam, bir ailenin bir aylık vız kını içinde taşıyan cüzdanın karşısın: da her şeyini kaybetmisti. Büyük bir iİhtirasla cüzdanın içinden — paraları Çekti, islanmış olan ceketinin. cebine Soktü ve cüzdanı fırlattı, Uzakinra nt İ Korku ile etrafına bakındı, kimse ler Yoktu. Fakat keten cüzdan yirmi Otuz metre ileride lsyan eder gibi ken- Gini gösteriyordu. Çamurlara dalarak 'ma doğru Koştu. Cüzdanı akdbı; görül Miyecek bir yere attı Arkadaşının & Yinin önünden korku ve telâsla geçti Bulduğu paralardan otuz lirasını manş zarfına koydu. geriye kalanı İlerisi | Gin saklamak istiyordu. Hayatla takdire deker bir şeret ve namUSU vardı. artık o 'da kalmamıştı O zayıt bir adamdı SON — Hayat hakkında Güzel fikirler Bir babanın oğlunun — nazarında bir Alim, bir hâkim, bir rehber, bir itimat merkezi ve sözleri dinlenen bir kimse olduğu müddet — kısadır Fakat, kısa'da olsa, bu müddet, ona bağlı olan itimat yüzünden şanlı ve dokunaklıdır. Kısa bir zamanda bu itimat başkalarına intikal edecektir. Aynı mahallede oturan çocuğa, okul öğretmenine, kamp antrenörüne ve daha birçoklarına. Bu intikalin önü. ne geçilemez, fakat arkadaşlık — ve dostlük dalma devam eder. John Mason Browa 'Sabah Yüzleri., kitabından Biz, Amerikalılar, ırk, din ve mil- lüyet farkı olmaksızın vatandaş hak '€ imtiyazlarına hürmet — edildiğini dünyaya ispat ettik. Bununla bera- ber, bugün dünyada intizamsızlık ve karışıklık hüküm sürüyor. Dünya halkının yarısından fazlası esarette bulunuyor. Fen terakki edince, kürel. arzın mesafeleri de kısalmıştır. Bu. gün iyilik ve fenalık kuvvetleri, hür- riyet ve esaret, insanın âtıl bir şey olduğu fikri İle İnsanın, Allahin bir mahlüku olduğu kanaati — arasında giddetli ve çetin bir mücadele men Guttur. “Yeni bir. devirde —Atom devrinde— yaşıyoruz. Sadık vatan. daşlığın vazifesi bugün hür dünya- nin maruz kaldığı bu tehlikeyi tanı- mak ve karşılamaktır, çünkü bu, ha. Kik£ bir tehlikedir. J. Howard MeGrath Birleşik Amerika Savcısı Atom bombasının icadının — insan Hğa hizmeti, dünyada her sınıt ve her gerait altında yaşıyan insanlara, milletlerarası münasebetlerinde har: bin yerine başka bir şeyi bulmanın Tüzümunü tavzih etmesidir. Bu İcat, kendiliğinden ve başka icatlarla alâ kası olmayıp, yeni bir dünya yapa. caktır, ve yeni bir dünya yapmak: faki tesiri herhalde bütün diğer te sirlerden daha Büyük olacaktır. Ta Tihte hiçbir zaman insanlık, yeryül: zünde her İnsanın kendi kendine 'Daha iyi bir dünyanin yapılmasına mağa mecbur eden bir vaziyetle kar. Yazan Bir zamanlar şahsiyet denilen bazı insanlarda- bulunan, olmayan bir hususiyet Bugün psikologlar hin gibi talim, bağlıdır. Şahsiyet iyoruz. Bu kaadı Şahsiyetimiz miz de artar. Emerson bir esanatır ki, kendiniz bir kaç dam- a almadan bir kaza eseri değildir yarattığımız bir eserdir. Şahsiyet de, iüyatla arttırılabilir: yaptığımız İşler kendi kurban etmek pahasına da olsa baş- ve onları Ancak bu gayretin esası hesap makinesine benzememe- lidir. Kendi eneçji ve aaaletimizi kar sılığında bir mükAfat beklemeksizin, başkalarına a Jandığımız takdirde kendimiz snadele ereriz. Harpte savaşmış birine yakın Ja göyle sordum, “sir eden hâdise ne oldu?, 1i bir vaka işitmeye hazırlanıyordum, halbukt kendisi biraz sonra: “İzinli olarak, yemek, llk defa görec görmek hevesi ile Trenden. Üstübaşı nüm İndi, elindekt Üç bavulu taşıma- Görünürlerde hamal olmadığı için ben yardım ettim, ba- yullarını “Metro"'ya kadar götürdüm. Baktım, kadıncağız bu bavullarla der. de girecek! Ben de trene atladım ve kanımı şehrin civarındaki evine ka- dar götürdüm. kalarının yararın hoşlandırmalıdır. 'ya çabalıyordu. düm, fakat o ana kadar öylesine iç. ten gelen bir gükran ifadesine kimsede rastlamamıştım. Bana, israr. civardakt Etrafta otu- İn götürdüğü noda- bira 27 1369 Güneş Öğle Tündı İmsak GELECEK OLAN TÇAKLAR 96 DHY yan. 2” 980 DHY T ikas DELY BEA. (İngiliri X8. (akandina 1800 DALI. n — KS DHY Bursadan. — 1838 D. (Türk) Ankaradan. GİDECEK OLAN UÇAKLAR S0 DHY tanire 1600 DY ma, Münih, YAPU GİDECEK OLAN VAPURLAR tarifi kabil addolunurdu. şahsiyetin de terakki ettirilebileceği fikrindedirler. Şahsiyetin yükselişi, kaları ile ve başkaları için dalma ar- tan sayıda işler yapmayı öğrenmenine kelimesinden bir İnsanın kabiliyet tecrübe 1- le edinilen itiyat ve meharetten doğar. yükseldikçe anadeti. gü gartla arzularımızı duraladıktan kim bir şehri hirpanice bir ha: Fransızca Hicri| 1950 |Rumi Zukaa| — EYLÜL Pazar VARIT VASATI BESİKTAŞ Tanca Casuslar Yuvası, 2 —) ELMAMRA 1 — Boks Kıralı. 2 — Ben Bameri Severim. (G3S05) 1 — Saygon &. ? — Şeytanlar Gemisi SARAY Gi66) 1—Bay Tekin Atom Peyinde (4 kinım tek- ili birdam SUATFARK () 1 — Ak Çanakkaleye. Kara. — 2040 Ankarı Şahsiyeti yükselten ve saadete giden yol Henry C. Link Çeviren 1 ranlara bir Amerikan ankerinin tığını anlatıyor, herken fime içiyor, el çırpı dıriyordu. Bir kadının canını hürat yapılabilirdi. Bu pek basit vaka, bende büyük bir tenir yaptı, yandırdığı tatminkâr he hayatımca hatırlayacağım. Şahsiyetin ve san; tılmak için mevcut olan dedir; fakat bir çoğumuz yanlış an laşılmak korküsü ile alışıl fatlarda bulunmaktan çekiniriz. Mut. dak yanlışlarımız. olacak, bir kimse fnsı Ufak tefek iitifatları kolay âdet hükmüne getiremeyiz. Me. selâ, dostlarının, kum günlerinin, mutlu günlerinin yıl- dönümlerinin tarihlerini hatırını Dale Carnekle: Ekserimizin — kendimizce kiymetli olan — arkadaşlarımızdan müteşekkil mahdut birer mühitimiz. vardır, kat insanoğlunun h olan hisliligini kaybetmişizdir. Muh- taçlara yardım olsun diye bir takım Müesseselere para yardımı GaS02) 1 — Hati ÂN (M394) Tamirat dolayısiy- BARÇESİ 1 — 2 — Sevin Gözler — Son Şehlâ. 2 — SÜMER. (2$51) Tarsan Kara üK 4016 1 — Gönüllü 1 — Fablola. 2 — Af Ölüm Fırtınası ÇEMBERLİTAS 1 — Tarran 2 Z Prenses” O Meliha B. Şarlı 'or, tebrikler yağ. Jarı alacağız; fakat bunlar © nlığa karsı sevgisini ve sandeti de fazlalaşacağına azalacaktır. arkadaşlarının 'n daha İleri bir şahsiyete me miş sayılırlar. Buna rağmen Mizdakine çok şey ifade € günleri hatırımızda tutmak ç 'ne kadar güç gelir hatırda tutmayı itiyat mek İüzumu kadar ga: Ta alınması pekâlâ mümkündür. ulaşmak İçin, fakat etrafımızda gör ümüz muh- hassasiyet göstermeyiz. özümüzün önünde bir takım sefalet Zarası görmeyelim diye bir takım çıkan paralarla fakirlerin emirlerinden Bir başkasının ağ Zından kendi. ismini işitmek, en tatlı müzikten daha hoş gelir yor, fakat postacıyı, hoş etmeden geçip çoktur. Sizce fazla Kıymeti olmayan bir sürü insanın ismi doldurmanın fuzuli bir hareket cağını söyleyebilirsiniz. iyi işlenmiş bir g: Insana karşı alâka duyacağıdır. Dinimizin ndin kadar seveceksin,, sözüne ina- hatırlarını det etmeye kalbimizde Kendi ailelerimiz içinde bile birbi gittişimiz insanlık sevgisi Baba eve geldi- 'in köpelii, aha fazla alâka bu yüzden evin babası gösterdiğinden altı zamanına ka ile yorgun düşmüş olan kafasına ai sinin dertlerini dinlemek bir yük gibi gelir. Diğer bütün münasebetlerde ol- duğu gibi ailede de dostluk ve anya: Buna cevap, ahsiyetin her çeit | cuklarından iar dünya gallei da olduğumuz herşey SİNEMALAR BEYOĞLU CİHETİ 'e 90 (Seri). 2 — Tarsan Çöl £ e Parasit Taburu. 3 hiçların Adaleti 1 © üne 5 P müdkr vede zi Türüce) Sövnlye Fantoma: (20 1 — c Jar Çarpışıyor. Zakı (Renidi), MARMANA DETURA Karşıyaka ğ Z— Renkli RU (286) 1K Salahaddini E, YENİ (Bakırköy KADIKÖY CİHETE GEBECİ ÜRst6) 1 — Nall Halit GAZİNOSUNDA sa0) D gâaTi C EK 1 — Ka D lelmala Kakramaz. A D Üncentz heyelinden). — 1900 ASTANDUL 1 Yo ha sandet vermeğe çalışmalıyız. Bu yol, Arsuladığı bereketli hayala götürecek olan insanlık yoludur. yış, gahsl feragat Ve karşımızdakine göstereceğimiz husust iltifatlara da- Bir gün, bir bankada memur ola- rak çalışmakta olan 58 yaşında bir hanım bana tatil zamanlarında Üze- rine gelen sıkıntılardan bahsetti. Bu hallere uğradığı zamanlarda ise hiç bir geyle meşgul olamadığını anlatt Bu vaziyetin sebebini bu - hanımın Mahdut bir kaç ahbaplığının dar çev- resinde bulduk. Bankada, bazıları lle senelerce beraber çalışmış. olmasına rağmen, bir sürü memurun çoğunun hakkında hemen hiçbir şey bilmiyor- du. Biz ona etrafındaki İnsanlar hak- kında, onların aile lerine karşı alâka göstererek bir şeyler 8: renmesini tavsiye eftik, En son mek- tubunda iki aileye yardımda - bulün. düğünü uzun uzün anlatıyor, kendin. den pek az bahsediyordu. Başkalarını sandete ulaştirirken — kendisi şaadı bulmaya başlamıştı, Günlük islerimizi gören bir sürü in san vardır, kendilerini kıamen tanı: mışızdır; fakat aileleri hakkında en ufak bilgimiz yoktur. Gazete müvez zil çocuğun ayakkabılarındaki delik- leri / gördüğümüz zaman ailesini muhtaç dürümü pek hatırımıza- gel meğ, Asansör memuru kazara bizin katımızda durmamış olsa hemen feia Sözler sarfederiz, belki hasta çocu. Runu düşünüyordur, demeyiz, Son senelerde bir çoğumuz kendi- mizi yeni içtimal anlayışa kaptırmış bir haldeyiz. Vasat bir insanın daha Müreffeh yaşaması için büyük plân- lar hazırlıyoruz, dostluklarımıza bi. gâne kalıyoruz. Düşüncelerimiz eski- sinden başka türlü olabilir, fakat şah. siyetimiz olduğu gibi kalmıştır, hatta daha fena bir duruma düşmüş sayı. hr Hemeinsine benzeyen bir hanım bir di olmasına rağmen birisi ile samimiyet kuramadığından #ikâyet ediyordu. Cazip görünüşü, « peyce de serveti vardı. Onun da şikâ- yeti diğerlerininkinin aymı 1di; görüş. Meye lâyık bulduğu Insanlarla ahbaş lık ediyordu. İnsanlarla onların hatı. rı için değli kendi keyfi için alâkadlar oluyordu;. kendisinin başkaları - için 'ne yapabileceğini değil, başkalarının kendisine ne faydası — dokunacağın düşünüyordu. Cömertcesine her tara- fa saadet saçacağına belirli noktala. Tek çocuğu — olan bir anne bal 'nin 16 yaşındaki güzel kızlarını kaş bettikten sonra keder ve yas içine Mülüp gitmiyerek iki tane — mânevi evlât edinmiş olmaları bir hayli güc Körünmekle beraber bu işi başaran ana, İlk tecrübesi sayesinde evsiz kal. miş Çocukları bir yuvaya yerleştirme. yi kendisine zevk edinmiştir. Bütün tadır; iki evlât edinmekle saadete er- miş-6lan bu hanım kendi tattığı şe, 'den şimdi başkalarına bol bol - ver mektedir. Başkalarını - düşünerek yaptıımız işler, büyük de olsa, küçük de olsa hepai aynı esasa dayanır, saadet ve bizi, hepimizin arzuladığı — bereketli hayata ulastıracak insanlık yoludur. 10 E Ğİ 1050 Edebi musahabe ; Bir teklif Baki Süha- Ediboğlu Vakit vakit kafamı — yorup düşünürüm; benim gibi herkes de düşünür ya: Şairleri parar Sızlıktan — kurtarmanın yolları bulunamaz mi? “Tabil manav dükkânı açarak veyahut bakkallık yaparak de- Rü, kendi sanat — matalariyle, yanl şiirleriyle.. Şiire para ve Ten mecmua bir İki tanedir, onlar da ayda yılda bir iki de- fa çıkarlar, en fazla beş on lira verirler, sonra her şalre para vermezler.. Halbuki kendini şi: İr sevdasina. kaptırmış, yıllar. dan beri bu işde israr eden bir hayil şalrimiz var. Şiir kitap- Jarı satılmaz, — kitapçılar bas. mak istemezler. Eihasıl — bizim memlekette bu yolların hapsi kapalı Üç beş seneden beri bir çok meclislerde, toplantılarda Ş hit olduğum bir hal var: Yiyip içtikten — gayet — mevcut 28 — Mmüzisyenlere — okutup çaldırttıktan sonra, şairlere, ya hut şalr geçinenlere giir okut mak... Hele hanımlar şür ma- tinelerine pek teşne görünüyor. lar, Geçenlerde bir. toplantıda idim. Şiir okumaktaki kabiliye: t ve sesinin tonundaki Üstün yaşıfları dolayısiyle bir şalr ar- kadaşa tam bir saat şiir okut. tular. Hazır bulunanların büyük bir kusmı içki içmiş olduğu hal- de salonda en ufak bir gürültü olmadı; herkes derin bir zevkle sonuna kadar dinledi. 'Tahmin edeceğiniz üzere şalr arkadaşa Şunu okür müsünüz, — bunü okür müsünüz?” cinsinden bir hayli siparişler oldu, fakat ne- şesi yerinde olan arkadaş bu si. Parişlerin hiç birine kızmadı, gevdiği sevmediği birçok güirle. Ti okudu. Bir zamanlar Ankara — Rad- yosunda posta kutusunu İdare ederdim. Bu servise yurdun dört köşesinden gelen mektuplar a. Tasındâ radyoda — “Şiir saati” ihdas etmemizi isteyenlerin sa- yısı pek çoktu. Bilhassa Ana dolunun Ücra köşelerinde otu. Tan münevverlerimiz: “Burala: Ta fikir ve sanat meemuaları gelmiyor, hele giir kitaplarını görmemize imkân yok, radyoda ir saati yapın da neler çı- kıyor, şairlerimiz neler yazıyor. dar öğrenelim..” diye dert yi narlardı. Şilr sanati ile uğraşan, giiri gözü ile görmek isteyen mü. nevverlerimiz hariç, halkımızın Büyük bir kısmı, gilri okumayı değil, dinlemeyi gever, Bütün bu müşahedelerime da- yanarak şalr arkadaşlarıma bi- Taz garip; fakat tecrübe ettik- leri zaman hiç bir şey kaybet- miyecekleri bir teklifte buluna- cağım Sesleri güzel, şilr okuma tek. niğine vâkıf Bir kaç gair bir araya gelip halkımızın sevip beğeneceği bir kaç gilri plağa dolduramazlar inı? Bu teklifim karşısında bir. çoklarının kıskıs gülerek: “Bu plâkları hangi şirket doldurur. ve kimler satın alır?..” diyecek- lerini tahmin ederim. Evet, günde binlerce, hatta yüzbinlerce piyasa şarkısı satan Plâk — şirketlerini bu işe ikna etmek belki kolay değildir. Far kat gilr dinlemeye meraklı bü- yük bir halk - kütlesinin - bu memlekette mevcut olduğu bir hakikattir. Benim aklımın erdiği kadı bizim “Sanat Dostları" Cemi- yet,, ine bu işde bir vazife düşü- yor. Bunun için, ismi geçen ce- miyette küçük bir - komisyon toplanır, evvelk — sermaye işi, sonra da okunacak gülrlerle, şi- ir okuma tekniğine vâkıf güzel #esli sanatkârlar Üzerinde du- rulür. Benim bu hayalimin hakikat olması güç bir iş değildir. Plak Şirketleri belki bu Işi tecrübe etmeğe yaklaşabilirler. Evvela onlarla temasa geçmeli, olma- diği takdirde başka - çarelere başvurmalı, Plâklara şiir doldurma mo- dası bir tutarsa, hem memleke, tin sanat hayatina hizmet edil. miş, — hem de — gairlerimizin cebine birkaç kuruş girmiş ©- bur, a IS de geldiğinden beri Niç dekünül. Mamış olan anlika piyanoda bası parçalar çalmışlır.