yfa « Ü sonn M7 YENİ İSTANBUL 16 Temmuz 1980 BORC H İ S L ECRSL İ 5 e Fatih'in kabartma heykeli XX. Asrın tlk ön yılı İstanbul'un #anat Aleminde bir dönüm noktasıdır. 1863 de açılan Sanayil Nefise Mekte- bi Alisi 1910 da meyvelerini vermey başladı. Meşrütiyet nesli diyebilece imiz Torahim Çallı, Nazmi Ziya ve arkadaşları mektepten mezun olarak Paris'e gittiler. Birinci Dünya Har- binin başlangıcına kadar orada kal- dilar. Akademik'in ufku kapalı mü- messili Cormont'un atölyesinde © iştılar. Azimli, iradeli bir aşkia geri döndüler. Atölyelerindekt canlı - ter kidleriyle, açtıkları — sergilerle yaklı Boya resmi cemiyetin hayatına. sok- mağa müvaffak / oldülar. — İbrahim Çallı sadece renklerle serbestçe 0) Damasını bilen bir sihirbaz, Feyhe man Duran (1886) realist bir por- treci, Şevket Dağ / (1875-1040) esi cami içlerini tekrar inşaya uğraşan Sabırlı bir işçi, Avnl Lifiğ (1889-1927) *tablatın melânkolik çehresini canlan- Gırmağa çalışan bir romantik Mihri Müşfik (1887) hayat dolu taşkın bir lirik, Namık İsmatl (1890-1935) far teziri mesut flhamını bulduğu. vakit Avi ip Çıkarabilen bir usta sayılamı yacakları gihi Hikmet Onat (1885) ile Nazmi Ziya — (1881-1937) Ruhi (1883-1031) de yalnız huzür içinde- ki Boğaziçi sahillerini ve sayfiyeler Geki kırlar, ağaçlıklı yolları ihyaya Küyret eden manzara ressamı sayıla- mazlar, Zira onlar plâstiğe temaa e- Gen her aahada ve türlü şekülerde e- ger vermişlerdir. Aralarında meselâ İmpresslonnisme'e bütün — hayatında aadik kalan ve bu mektepte en mü- kemmel bir temsilci olan Nazmi Zi- yaş; ölmeden bir ay önce hazırladığı. #ergide 300 parça teşhir edebilmiştir. Müsavi kiymette olmayan. u. irili yfaklı yağlı boyalar, ondaki sanat aşkının ne kadar küvvetli olduğunu belirtmeğe kâfidir. Bugünkü plâstik geviyemizi, hareket — noktasında bu Brupa borçlu olduğumuzu / söylersek Mübalâğa etmemiş oluruz. Bununla beraber, kader onlardan €n kıymetli nasibini esirgedi. Tahsi- e gittikleri vakit Pariste yeni ha- kikatleri seçemediler. Paris; o za- manlar dünyanın yeniliklere gebe o- Jan merkezi 1i. 1860 tan itibaren ms- Fın kark yılını doldurmuş olan İm. presslonnisme; resimde Yunan - LA- nbul Blanzaralaklk — Sergisi dolayısiyle kısa bir muhasebe — 'tin zihniyetine, XIV. Loula devrine, Roma mektebine kargı en sert tephi- yi göstermekte 1di. Manet ile Ciaude Monet'nin etrafında toplanmış olan Renoir, Değaa, Sisley, Pisarro gibi sanatkârlar, geleneğin kaldelerine is- iyan ederek tabiatin huzurunda yalnız Şahsl araştırmaları gaye edinmeyi Bir meslek haline getirmişlerdi. Ce- zanne 1906 da arkasından muazzam bir rayranlar kütlesi bırakarak bu dan göçüp gitmişti, Daha 1000 'de Matisse, C&zanne'ı bir üstat ola- Fak İlân Cetmiş ve Fauves — denilen mektebin relsi / sayılmıştı. - Bundan #onra Cubisme, Expresslonnisme, Fu. türisme, dih. Daha neler / doğmadı Halbuki 1910 ile 1914 arasında bu mühitte yaşadılar ve bu. kaynaşan dünyadan bize hiç bir haber getire- mediler. Lâkin bu nasipsizliğe karşı onlar da başka cins bir eser mey- dana getirmekle teselli — bulmuşlar- dır. Çünkü “Cumhüriyet nesli" diye- bileceğimiz, ressamlarla heykeltrap- Jarı yetiştirenler. onlardır. * Bir bakıma göre; yetiştirdikleri bu talebeler onların öğrettiklerini esasın- 'dan inkâr etmişlerdir. Fakat her ge. ye rağmen; hocalarına, hüsüsiyle İb- Fahim Çallı'ya karşı hayranlıklarını aslâ gizlemezler. Çünkü; onları Av- rupanın mühtelif kültür. semtlerine yollamayı sağlayan, arama » araştır- Ma ihtirasını veren bu ustalardır. 1928 de Almanyadan, — Fransadan dönen gençler “Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği” adı ile, bir KTup tesia ettiler. Almanyadan gelen Ali Avni Çelebi (1904) lle Zekt Kocı memi (1902) Hofman'ın talebeni tdi- der. Cüretle geklileri bozarak çizgi. ye dayanan bir nevi Construetivi, me'i temsil ediyorlardı. -Artık İm- “D. Grüpü kurucularından Zeki F ae Üa Yazan : — Burhan Toprak presstonniste telâkkiden vazgeçilmiş- &. Renklerin cazibesine kargı deren- de yeni inga. kaldeleri — aranıyordu. Fransadan dönen ve pek az sonra ölen Muhlddin Sebati de onlara ka- tıldi. “Müstakiller'in açtığı ilk sergi. derde, derin alâka uyandıran şahsiyet oldu. (1901-1932) Pariste Paul Al bert Laurena'ın atölyesinde çalışmış ti Rüyalarını — hakikatleştirmeden sönüp. gitti. “Müstakliler'in açtıkları sergiler- de; Saim Özeren (1900), Refik Epik- man (1001), Cevat Dereli (1902), Şe. ret Akdik (1800), — Mahmut Cuda (1904), Hamit Görele (1900), Turgut Zatm (1006) türlü mizaç ve temaytil- deri ile memlekette — çağdaş resim yerleşmenine ve gelişmenine çalışmış- dardır. Bu grupun dişinda Şefik Bür- ahi (1008) ile Edip Hakkı Köseoğlu- na (1804); Ahmet Hakkı — Anlı'ya (4903) husüsiyle halkın - hayatında gahat hakikatini bulmak için tecrübi der yapan Malik Aksel'e (1908), Sa- Biha Bozcalı'ya (1904), Tihami De- mirei'ye (1908), Ereüment Kalmıl (1008), Melâhat — Ekinci'ye (1916) gruplar muhasebesinde — halbuki de. Retlerini vermek ve bunun üzerinde durmak zamanı çoktan gelip geçmiş. tir. Bunlar birliklerin sağladığı fay daları dalma ihmal etmiş; / #anatin fertle siki alâkasını zihinlerinden a h çıkarmamış insanlardır. - Burada Ahenktar renklerini daha ilk sergi- derde halka, aydınlara kesif ifadeli melânkolik portreleri fle, huzür için- deki Buraa manzaraları ile sevdiren ve genç yaşında gürbette ölen Hale Asaf'ı teesalrle hatırlamamak müm- kün değildir. ik İzer'in fstanbulda gün batışı Jerinde pek çok hücuma maruz. ka- Jan, D grupu temsilcileri başlangıç- ta: Abidin Dino; (1913), Nurullah Berk (1906), Cemal Tollu — (1800), Zekl Faik İzer (1005) Elif Naci ile heykeltray Zühtü Müridoğlu'ndan 1- baretti. Sonraları bunlara Bedri Rah- mi Eyüboğlu (1911), Eren Eyüboğlu (1913), Eğref Üren (1807), Arif Kap- tan (1006) da iltihak etmiştir. - Bu zümrenin yetişme tarzları, mizaçia- n kültürleri çok değişikti. “Edebi. yatı Cedide” kadar bile, bir mektep bütünlüğü halinde değillerdi. Cemal Tollu, Nurllah Berk, Zeki Faik İzer, Eren Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüb- oklu senelerce Pariste kalmışlar; An- dr6 Lhote'un — Fernand Leger'nin, Crommalre'in, Othon Frles'in atölye. derinde çalışmışlar, Cubisme'in tiha- mi ile; İstanbula rengi gekle bağlı yan daha inşâl bir kompozlayon ge- tirmek arzusuna kapılmışlardır. Bun- darın arasında tamamiyle — kendine hâs bir yolda araştırmalarına devam eden ve bu süretle grup içinde bile sanat anlayışında ayrı kalan Abidin Dino gibi sanatkârlar da vardı. Uzun zamandan beri — Impresslonnisme'in havasına alışmış olan / entelektllel gevrede hiç de Iyi - karşılanmadılar. Fakat devamlı sergilerle, — gündelik gazetelere yazdıkları — makalelerle, LAopol Lövy'in manevt, — cemirane desteği İle dâvalarını yürüttüler ve bir çokları, her memlekette son de. Yece muhafazakâr olan / Akademiye bile hoca oldular. D grupu Azalarının son yıllarda tep- hir ettikleri tablolarda Hezilen te. mayüllere bakılırsa, canlı - genelge yani klâsiğe bağlanmak — istedikleri İnkâr edilemez. Şimdi artık onların; Ansan vücudunu mutlaka öbfektif kıy- metten düşürmek, tabiati döformer etmek, portrelerdeki nispetleri boz- mak, pelntüre'i süsleme — sanatları- MA İrca etmek gibi kaygıları yoktur. Çünkü uzun zamanlar - aradıklarını yani hakikt benliklerini - bulmuşlar- dır. Bunünla beraber — tekâmülün hızi dürmuş değildir. Yeni hamleleri; yu. karda isimlerini sıraladığımız; gah aiyetlerini idrak etmiş sanatkârlarIn birlikte İstanbulda tahsillerini biti rek bir kısmı Parise gitmiş olan Av ni Arbaş, Selim Turan, Fethi Kara- kaş, Türgüt Atalay, Nüri İyem gibi gençlerden beklemekteyiz. Bunlar a- Zabeyleri gibi Avrupada yaşamakta olan türlü eereyanlarla karşılaştıkla. a vakit hiç bir hayrete düşmemişler. dir. İstanbul Akademisinde aldıkları genlş ufuklu kültür pek erkenden on. lart modern sanatta ebedi cevherle, fânl modayı farkedebilecek kabiliye- ti vermiştir. Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey Bedelin. * — Gece Külüpleri| R.RA. (İngiliz) Londra, Ro-| İSTANBUL RADYOSU: Kirahı, 9 2 İnci Korsanları — | ma ve Atinadan. — 1538 SAĞ 1287 Açılış ve prograrolar. —| || MALK O1 — Kaptan. Mefisto | (akandlnav) Oslo, Kopenhaf. | 1200 makerler v G Ze z (88 kınm). 2 — Vahşi Orman. | Hambürg, Franktürt ÖMünin. | ha oyun gavalar, — JS20'bi Z İar İçinde: Boma, Alinadnn. — 1805 DA | ton Promenade Örkestrasından| 2LLL L L İSTANDÜL GA 1 — Karal Y (Türk) Tamiaen < 3) hut meale egiT GaD| | 2 — Bevimli Haydut | DİLY. (Türk) Ankaradan — | Şetkast ai Pa ga 3 X Sevimil Haydudün. İntika- türküler “veCoyun. Bavaları l $) 1866 || GİDECEK OLAN UCAKLAR | Tçds arınk Barif 'müzik (| €| KİSMET (360 1 — Br Meye| — 830 DHY C — 500 Konçerto e. — VASATI ÖKZANI Ü danı ğ küimzele Fan A DALE, (Tark A Kariık S eli ı Z 7 MARMARA Gö860) 1 —. vabgi| a — 1035 DHİY, (Türk) z ig0n 'Programlar Ve kapafı B 80 İ Aimuaa 3 — Tarcanın İntke'| Mi — 20 DEEK (Ai | *400 Prosramlar va Tapalıa. | 8 aa — e | 5 Anlkra Adana, ” İskenderüna | yi LASIM Ve prosramlar. —| y F | Süzat ee 1 — tntikaml — 1500 KLM (Holunda) Ro>| 1ç 4 Saği Yaver Ataman mem| /0 aa 26 | Kürgnar 2? Tarsanın zete'| e Ameterdama Ö BeMN S d e Z mm — 157 İ si S a ae — sandeti » Lorei| AA Cümerikan) Brüksel, EREAAT LA Tlen e Büa SN SĞ 330 680 )) Ttardı. den Bastea,. Hişa-Terkla. e) BEaeN Hati bayram oB — K Gesme, gölk v öi TÜRAN (i 1 — Yümaşı| 1600 DY (Türk İzmire —| S ç aNO Haberler. — 805 üceretiyle ukraanı S — 'Nek Amerika. 2 — Yeylânın Aşkı| 1788 S.A.S. (İekandinav) Atina. | Ajen Roth Korosundan” sevi- | SAnİat; Benzer '3 —- Erkek a itürüçer Boma. Münih, Praskfurt. Ham- | ç 'cas garkıları (pik — 80 ) Sima Terel SGL G — Duller YENİ ” (Bakirköy Burg Kopenhar, Oslya. DD LN . Z Bağ| Tere etena 5 2 eei e BerdoLe Gineri — | BökeKakS'EZ GELECEK OYAN VArURLAR| B 'aradlen Tledier a) | B bir hayvanı Geniş ae ARIN 1 — Kadın Kalbi. 2 - Habilbi verimı HL00 Cumhüriyet. — Karsder | ç, 2430 Meddan v aaee Ha aa aa a ae nir be Kini silahşör 3 — Kini Çele maRAA SRR N sakdende İ fit ara müzizi (pir — zuoa | türen; Tersi Avrupada bir ne. ALKAZAN' (aa 1 — Kaplan | MALK. GNi2) 1 — Korsanlar | GEĞM — İ0 Sür ada gee Rabarleri. — ZL Fami| hit ? Hayır; Göllü bir ti Kadın G5 kasım), 2 — Üç Ah | Kiralı (reniii) 2 — Tarıan Or |d ada nn Mdar. | beyeti konseri. — 200 Dinle | Mizi Seki Rarflerden, birinin bap Çavuşlar, manlar Perisi GeR Yici ietekleri Odask batı mü: | çXunuşu, & — Bir nevi tutaak An GÖMi — Secen Kalb. | ÖPERA (60üü) 1 — Kan Dü ZiRb “DzaS Haberler. © züno | Terel kireç tasfiye eden bir a 4© Yümayan Aslan Genk. | vası 2 — Yalnız Dekilim. | GEDECEK OLAN VAPURLAR | Pa müziei (pi — z30 Hae | Içt * — Uyanı Cea 10 — Gü | Sönevra "eosen 3 2 amler | ae Slarakan Sdanlare |ft gece müniçi ipir — 2ede| ven. ATLAS (085) 1 — Zoro'nun | Üleni Üürkçek 3 — Glüm e: | 1800 alerein. Çanakkalerı | Proframler ve kananız Gzrlan sa İ k GELECEK OLAN TRENLER | YABANCI RADYOLARDAN | Boy atar; Kelimeler katalopu çapı. 2.— Üç Kahraman Silan ANKARA Ze2i2 £30 Ankara, Tyis SEÇME YAYINLAR 5 — Şirinlik (Ekki terim); Ni D âdu 1 ” Sukün Beriz gor. ANKARA (2862) 1 — — 220 Semplon. Hazım ciha za y ELMANDA (009) 1 — Bokak | Siktatir 2 Y nayalat Cei LONDRA: Tliae Hanm hanmıza yarar KA SSDT | BORON bi VS GGT | GiDmceK öLa yüeNLEN | VA Slamict atahlari, | Balğe Sölinmülükk. e Di manlar. — del Kadın 2 — Müthiş Takip |— 820 Semplon. — 1000 Anka- | 1100 Dinleyici iatekleri, — 1800 Rep, Kir L AKN T z Kapa: İNCL1 — V (se YN aavık | a (kotörlü — 1810 Ankaraı: | Rosa Pratt piyanonu, — a| Rakamın kısaltılmısı, 8 — Ma. Cebennem Biyan Ka "? — Mestlür| a aa Si BAA MN a e| aa etlen; B çe a GFEK Ca 1 Kalramin Zei 900 | DAYMNARTACI | Kördine Taemhernın NG İz | Bini allan " Gütrekkep” kal nn G Cani Kaşor p | PARK: Cilan) 1 — zehini vop- | ÖREMERACNEZMI eee ee TEmm TÂLE G3808) 1 — MaRlüp B | Ka z — Yalan. KĞ KNŞ Ü siyeno kesgerlesı e M aei — D : Şilmeyenler. 2 — Usan Devler | süs: (M0T1) Satılık Kadın, ANKARA RADYOSU üziği. — MELEK GiStü) 3 — Teti Mi | SÜRyl Tei L Yal gar | ASZS AO v program. —| ” ğ aa 2 — Sar Menakaler O aa g a gelün T e | do e B Avanı, kalerler e| VEYANA: Gd m) DÜNKÜ BULMACANIN SARAY (41650) 1 — İstikbal | YLUS: (22200) 1 — Birleşen| hava raporu. — 845 Köçekçi 1400 Hafif müzik. — 1448 HALLİ Tedaleri. a z İK Açıkgön | Küblar. ga benin YUSNlAN | et 'e örun havaları Ce GİS | Ökle müsiei. — Tahslldar. YENİ: (14040) 1 Rüyadan | Günün programı. — 915 Bağ- | — 20.00 Operet BUATFPARK — (63143) 1 — Kuy | gonra, 2 — Bitmemiş Dans. lama takımından oyun 2130 Dana müziği. — 2300 1'** Ahmane; Az, Haa Manl Haydat 2 — Gliri Sie Büran vE şihe sak. | Dena müzişi. | N T df Bi FD zanan Büze 1zmiR e “gabiiyas A $ eamar'ı Ca z aai Si KU eee öenel d z İ (UMN) 1 — gimel Ka" URANRA 1 — Öldüren Büzü. (. — 010 Bi GĞ v a c Tölmz SaRiK Gat0) 1 — üipin Ae- | Süyeye Fedalleri 3 — Denla Yık. | EMİNÖNÜ: Sadullah” (Eminö- | “Yakarıdan asakır Rels (türke | dzları nü) — Yorgi (Unkapanı) — A- 1 — Alâkası tam, 2 — Zalim; | Üa Seslhey li ae v faslı (Radyo İncesaz | Tif Neşet (Alemdar) — Salâ-| Ufal. 8 — İzini yoket, 4 — Ma- VZ çh ea mal 25 öelere Azan, 9S | Belan ei eli ea ada 'ünamlpa banAma OA Gigün Hslyenod'dar krsdüma Glrtün ealer, Köreei) Mlare | BEYOOLU: Kinyoli Güerken) | AB G Aniti eli 7 — B KT a 10 vaa | Tümam ı mana metani| GAT A T DN Gderen . —a BARnir e8 1 yann | STT e GN 0 & nn e a Mi — yağl ZaXT Kaarelira Geçiei *7 — | Tan Mücedeleri TU B srmaenlar | Üaha — Ta Zalar Orluru 3 eee Gi melailer D ST Gn | ka'tğan Bi | Bit Cai e aalön saler | Z Si CA pi < sazlla e| ha Besarer Gakin. devami Gi dkds | Zeni azan Güammbane): ÇTAL gden) 1 — S BİREMA 1 — Kapli Do | HN Tepara d gecerdm | Fanei Süneeran SN geh Kadnöy ati Bi yaR SYT serneçi| GA ae argra Bo | Ye Kasan ” S bam0 — Blem Ferter C gaa ü Gömk YA Cinşte MA | Ve sarooun içareil Te di v ) GA . aa GSLAR| YT SA çLek Likos'laya vöne Bi e D | Ti Been eei LA GT cesaz (Muhayyer faslı) — 19.00| — Fuat Bayer (Karagümrlik) d eabram OA |Si ctanm Burün Ta5| Erür Daman” ALLR -H Yarım saat dana (pl). — 19.50 | v e Gin h gorkusur Tn aat dana (o BESİKTAŞI viğiN Deşiktasi GELECER OLAN UÇAKLAR | lşimın vdrme Güğim Gin | PESİKTASI / viğin CDesinlesi | a 2 — Kaptan Kld. D e a T l TeT e e e O — ew SEr Güno ai | 229 banai teraderi eeei — Ça AA RUK eu den S IZ KM Colânda) | 2045 Filim yıldızları geçidi (DD | YALIKÖYi R. Muhtar — Fe- İ-E ALENDAR (M60) 1 — Tarmer| Yükrenden FK BKAMA.İ — SS Küalie vesi t | KADIRÖT! M Muhtar — e| AAT B lam Kürşe | merikani "bamra Şam. 'e | 2200 8por maati (Göbün haber | TePYal <. Brenköy Vi çenkaya (amancan Z ; GA DA Tei e| leni, Tn Dede müniBi G | ee ça HTi GöaRla n y Üİ Ça 1 — Haa mnİ abzun Röae 7 AaLADaR | (© ö M G İNan ve Sabır | OSKÜDAR! Beliniye d ada e n SAD ÇO A lnlr NK Sö ü saaa n | zz ada roğram va kaya | MESBELİA DA Na — (relden) 7 Şila Tremeri BEK kürle ” G : —) Beap' v Küeü . TRİ a | BEYORKDA d ASKARAT Balk STARepa DROADDTTCRLCTACIKTAKARANILARATAAYAKTKNKALAKATCALANLLLOKATATCNLATDAAKATIAKTLCAIKITAAGAYTUKULANUADIATLAUN COKULTAAAANAATAAKAADUDIKAUKUCAKTAKINANIII. AAA ANLATAAN — DALNNMMUNNNNN Laszla ve Hanna Sulner 30 veya daha fazla kupürü / şöyle bir elden geçirdim ve 12 kadarının her halde kötü taklitler olduğunu an- iadim. Kati bir kanaate varabilmek için mikroskopla muayene etmek icap e- deceğini #öyledim. Albay sabırsızla- Tuyordu — Bunlar bizlm. dahilt işlerimize mahsustur. Fazla sihhate lüzüm yok. Şöylece bir muayene ederek kanaati. nizi bildiriniz. Masanın üÜzerinde düran bir per- tavsızı kullanarak, Kardinalin haki. Ki imzamı olarak gönterdiği nümune- ye nazaran, ilk bakışta / hakiki ol duklarını tahmin edebildiğim, muhte- Jf boyda altı imza ayırabildim. Al- bay teşekkür etti Ve ben de çıktım. PERDE ARKASINDA MÜCADELE Albay'la vaki mükâlemeden sonra, Kardinal'ın, henlz niçin tevkif edii. mediğini öğrendiğimi - zannetmiştim. Halbukt sonradan anladığıma göre hükümet bile henliz nasıl hareket e- deceğini tâyin etmemişti. Moskova' nn teklif ettiği mürekkep mahkeme gekliyle İçişleri Bakanı Laszlo Rajk" in talebi arasında mutavassıt bir y İn gidilmesi hususunda küvvetli bir cereyan olduğundan - bahsediliyordu. Rajk, Kardinal'ın hududu geçer- ken nöbetçiler tarafından yahut da herhangi bir. kargaşıklık mırasında öldürülmesini ve Kardinal'ı, “Kiliseye mensup Mürteci vatan hainleri aley- hine umumt efkârın gittikçe kabaran hiddeti'ne karşı lâyıkiyle koruyama: mak mesüliyetini de — siyasi polise Yüklemek istiyordu. Moskova ise, hem Macaristanda komünizme kargı mevcut geniş mu- halefeti kökünden halletmek ve hem de Vatikan ve Amerikanın, Sovyet- der Birliği ile “halk hükümeti”ne kar. # fillen komplo hazırlıyarak. Mindi zenty gibi kilise şeflerini, dahilde l yanlar çıkarmak için kullandıklarını İspat edebilecek gürültülü bir pro- paganda muhakemesinin — Açılmasını istiyordu. Moskova, — hem Rajktı, hem de Oszko'yu, vazifelerinden Uzaklaştır. miya muvaffak oldu. Rajk, Moskove da meşgul edilirken, hükümet, yeni bir — İçişleri Bakanı — tâyin etti ve Oszko da, benimle görüştükten iki hafta sonra vazifesinden azledilerek yerine Macar Polls Akademisi Müdü- Yü Albay George Asztalas tâyin edil- di. (Oszko'nun, Avusturya-Macar hu- düdünün Sovyet kesiminde, Rus nö- betçileri tarafından öldürüldüğü, ©- cak ayında bildirildi.) KARDIİNAL'IN TEVKİFİ 1048 Noel'ini takibeden gün, İç 81 vunma Bakanı General Gabor Peter, küvvetli bir polis kıtasiyle Budapes- te'den 82 kilometre ötede, Esztergon'. da, Kardinal — Mindszenty'nin 'Tuna boyundaki şatosuna giderek, Mindi zenty'yi tevkif etti. Kardinal, Buda- peştede, İç Savunma Bakanlığının si- yasl maznunlara mahsus haplahane- #ine konuldu. Kardinalın tevkifinden iki güfi son- ra, Polis Umumt Merkezindeki lâbo- Tatuvarında çalışıyordum. Yanımdaki kimya İâboratuvarında — çalışan bir arkadaşım, diğer bir dostumuzla bir- likte yanıma geldi. Her Üçümüz de mahrem haberler teati eden grupa dahildik, Komünist olmadığımız için birbirimize itimat ediyor ve muhte- Jf dairelerden elde ettiğimiz haberle. Ti birleştiriyorduk. Kapı Üzerindeki “girilemez” lev sini yaktım. Arkadaşlarım, Mindszenty Dâvası- ni frenlenmesi hususunda rivayetler dolaştığını söylediler. Başlıca bütün dairelerdeki kilit — mevkilerine kendi “müşavirleri'ni — yerleştirmiş — olan Ruslar, İçişleri Bakanlığının umumt efkârını Kardinal aleyhine çevirmek için, alelacele neşrettiği — vesikaları KâfI bulmuyorlarmış ve hariçteki ak- sülamellerden mesul olan — Dişişleri Bakanlığı da hiç memnun değilmiş. Yabancı hükümetlerin, mahkemede müşahit bulundurmayı istemelerinden bilhassa endişe ediliyormuş. Vesikı Jarın tetkik edilmesi ve şüpheli olan- ların meydana — çıkarılması muhte melmiş. Yabancı gazeteciler, muhake- me safahatini ancak uzaktan taki- bedebilirlerdi. Halbuki yabancı dev- letlerin, belki de sahtekârlık f ihtisası olanlar arasından 5 derebilecekleri müşahitler, yılan vesikaları gözden geçirmek l üyecekler, yahut da savcı veya mah keme başkanının, hakikt bir vesikayı dayandıklarını ancak sözle ifade et tiklerini ve bu vesikayı kimseye gös- termediklerini tesbit edebileceklerdi. (Filhakika, muhakeme sırasında da vaziyet böyle olmuştur.) FOTOKOPİLER Tahminime nazaran, İç Savunma Bakanlığının elindeki vesikaların bir kasmı orijinal, diğer kısmı ise foto- kopl idi. Fakat Rumlar / ve Dişişleri Bakanlığı Müsteşarı İvan Boldiszar, yesikalardan memnun kalmamışl , bunların, maksatlarına kifayet dilecek hale sokulmasını İstiyecek- Nem-York Heralâ Tribune bu serin Türkiyede nesir hakkımı YENİ İSTANBUL'a vermist uZ fotokoplsini elde etmişse, bu kop- yeden, “asli” nüshayı — imal etmek ve bunün — döğrülüğünü gü veya bu tasdik ettirmek — mecburiye- tinde kalacaklardı. Eğer “imalât” iyi yapılıran, Kardi- mal bile, vesikaları yazdığını inkârda Müşkülât çekecekti. -Çünkü Minde- zenty gibi çok meşgul bir şahsiyet, bir ay, bir sene yahut da çok daha evvel, gü veya bu notu yahut der- kenarı yazıp yazmadığını veya ken. disine ibraz edilen mektupları alma- dığini hatırlıyamazdı. Eğer taklitler iyi yapılacak oluraa, İç Savunma Ba- kanlığının işi sağlama bağlanmış o- lacaktı! Bütün müşkülât da zaten bu nok- ta üzerinde toplanıyordu. İç Savun. ma Bakanlığının “sözge” mütehassıs. Jarı, teknik kabiliyetlerini tüketmiş. lerdi. Yeni — Jâboratuvarlarının. gefi, yüzbağı rütbeninde eski bir komünist memuru olan Laszlo Bogdanovits, ce- Za Veya hukük mahkemesine ibraz edilebllecek en basit bir vesikayı bile doğru dürüst hazırlamaktan âcizdi. Herken gibi, ben de Rusların, ekse- risi Fransız ve Rumanyalı olan mü- rini biliyordum. Fakat, bundan evvel- Ki vakalarda olduğu gibi, Mindazenty Hadisesinde de, Rusların, kendi mü- tehassıslarını göndermiye veya vesi. kaları Moskovada imal etmeyi red. dettikleri anlaşılıyordu. Bu 1ş, tama- men peyk devletlerine bırakılıyor. ve İç Savunma Bakanlığı da bu yüzden endişe içinde bulunuyordu. ÜMİTSİZLİK İÇİNDE İşbirliğine icbar edileceğim güinün gittikçe yaklaştığını görerek ben de, endişe düymiya başlamıştım. O ge- ce, Hanna ile birlikte, Ümütsiz bir halde uzün üzün konüştuk. — Hanna, İki gün sonra, yıbaşı arifesinde, hu düdü geçmeyi — teklif ediyordu. İm- HİKÂYE Yazan: Jeramo BRONDEFİELD JAVULLARINI da aşağıya yolla- dıktan sonra Helen Tyler için mektubu yazmaktan başka Iç kah Mmamıştı. Yazacağı şeyler kafasın. da hazırdi: Hissiyata — kaçmayan dosdoğru ve kat'i cümleler. Daima kafasiyle $ görmeke alışmış Clinte hitap için bu en doğrusu idi. Çabucak ve sade olarak - yazdı: Bili Kirk'e Aşıktı ve beraberce ka- fiyorlardı. - Meksiko'ya — vardıkla: Tında talâk için müraenat edecek *i ve hiç bir gey onu yolundan alı: koyamazdı. Bu artık kaçınılmaz bir ge olmuştur Ve eker onu Üzdü ine bundan çok müteessirdi. 'Tam düşündüğü gekilde yazmış- t Açık ve sade Mektuyu zarfa Koyup konsol Üzerindeki — vazoya dayadı. Clint içeri girdikinde der- hal görebilecekti. Apartmana son bir nazar atfettikten sonra kapıyı #on defa olarak kapadı. Koridordan — yavasca — asansöre doğrü yürürken, topuklarının z minde çıkardıkı ses hoşuna gitti Bunlar kat'I ve emin adımlardı. Bu kat'iyet Bili Kirk'e olan aşkını ha- tırlattı. Kendisini onun gibi altüst Khi bir adama raslı 'On. sanki kaçınılmaz kaderin em: FNi yerine getirmek için yaratı.. mişlardı. Bunun her parçası Taksl kapıda bekliyordu. Soföre “Hava Meydanına” diye söyledik. 'ten sonra kar'ı seyretmek için kol- takun kenarına yazlandı. Dürgün Havada taneler yollarımı bulmak la- tercesine iniyorlardı. Hiç bir vie- dan azabı hissetmiyordu. Aradıkı, ği bir geyi bilerek, tasarindı a gekilde yapıyordu. “Zavallı, sevgili, çılgın Clint” di. ye düsündü. Belki de onsuz daha mesut olacaktı. HAlâ oldukca genc ve yakışıklı İdi. Belki de arkadaş: larından biriyle hayatını tekrar ye. ni baştan kurardı. Köprüyü geçer geçmez Manbat tan'ın dev ailveti birden yükseldi. Onlara bakarak bir daha ne vakit tekrar görebilecekini düşündü. Bill Bir sene kadar Meksikada kalacak- Jarını söylemişti. Adam sen de, Bili'le beraber olduktan sonra üst tarafının ehemmiyeti yoktu. Bu dü- değildi. buna emindi. Sadece ne is- tediğini biliyor ve ona gidiyordu. Takal durdüğü meydanın giriş - yerinde ine baktı. Ta düşünmekle danin kapısından. girdi. heyecanlanarak mey- 'Hoparlör, Meksiko yolcularının 452 te tayyareye bineceklerini söy dediği zaman sinirli bir. hareketle aaatine bir daha baktı. Meydan Memurlarından - biri yüksek sesle Helen Tyler'in müracant servisin. den arandığını bakırıyordu. Birden otomatik bir hareketle oraya yürü- dü. Kendisine, üzerinde tami yanıl bir zerf uzattılar, Bill'in yazısını tanıyarak — heyecanla zarfı yırttı, Fazla yazmamıştı. lerdi. Eğer polis, asli vesikanın yal- Mektup AANAANIANIDIKININN — çevlren — TİLLLKIUKLINNIK Behçet Cemal Rusya, Mindszenty dâvasında sahte vesika imâl etme işini üzerine almıyor, bunu peyk devlete bırakıyordu kânsız olduğunu — söyleyince, hiç ol mazsa tecrübe etmemizi istedi. İk- tisadi polisteki dostümüz İvan Bin- gert vamtasiyle tanıştığımız. bir ka- gakçı, mehtabın çok parlak olduğunu ve Hanna'nın annesi için mesuliyet derühte/ edilemiyeceğini — söyliyerek talebimizi. reddetti. Hanna'ya dedim kt: — Görlüyorsun yat Hiç acele et miye gelmez! Sabredelim ve ilk piâ- Tamızdan vaz geçmiyelim. Plânımızın başlıca noktası, kayın- valdemi, meşru bir gekilde memleket dığına çıkarabilmekti. — Bunun için, tesir yaptırarak pasaport almak lâ- zamdı. Pasaport vermek aalâhiyeti ise, münhasıran İç. Savunma Bal hi yahut Başkan Arpad Szaknalta'- n elinde İdi. — Pasaport alındıktan sönra da, kayınvaldemin, Amerika- daki oğlunu ziyaret edeceği bahane- siyle, Amerikan — vizesini alabilmesi iktiza ediyordu. Bütün bunlar mce- leye gelir işlerden olmadığı için, Han- 'na boyun bükerek kalmayı kabul etti, MATBUATIN ALET OLDUĞU SAHTEKARLIK Orada, İçişleri Bakanlıı Matbunt Şubesinin, Kardinal Mindazenty Dü vası hakkında matbuata verdiği ile vesikalar, 28 aralıkta — neşredilmiye başlandı. Yılbağı geçti. Matbuat kampanya- 4 her gün birinci sayfalarda, büyük manşetlerle heyecan verici haberler neşri #üretiyle, giddetle devam edi. yordu. Bir gün gazetede bir verikayı 've buna ait izahatı okuyunca, iki ay evvelki bir hâdiseyi hatırladım. Bu vesika, İç Savunma Bakanlığı me- murlarının bana getirdikleri sahte el yazısı tâl. Hattâ, yazıdaki taklit ha- talarını meydana çıkarmak için, ve. sikanın üzerine şakuli çizgiler çek. Miş ve elyazısı cihaziyle bir de tak- ildini yapmıştım. (Vesika F ve G). (Devamı var) Ceviren: İsmet ÖZGEN “Helen, seveilim, Önce beni affetmeni rica ediyo- vüm. Korkarım bu İi yapamıyaca: kız. Bunun her ikimiz için de yan: he bir yol olması beni korkutuyor. du. Eminim ki, aynını sen de dü: sünmüşsündür. Son dakikada bunu Yaptıkım için beni affet. Ben bun- Gan bir evvelki tayyare ile. Arkasını okuyamadı. Sanki bir- den bire bir boşluğa düşüvermişti. Kızmıyordu, gürürü da İncinme- mişti. Onun yerine her geyi sa. kinleştiren dümdüz bir boşluğa girmiş gibiydi. Makineleşmiş gi Bi mektubu bir anda parça parça etti. Dışarı çıkarak taksiye doğru yü- rüdü ve bindi. Dudaklarında acar YİR, #İnirli bir. gülümseme vardı. Soföre adresini söyledi. Ortalık iyice kararmıs, kar siddetini artır. mıştı. Allaha şükür ki, hissiyatını birden açığa vuranlardan değil Vaziyetin bu şekilde — bitmesindi evvel her şey güzeldi. esef etmi yordu. Yine her vey düzelebilirdi. 'Çocuk fablatlı, mahcup Clint” diye düşündü. Senede kırk bin ka- zanıyordu. ve simdiye kadar he arzu ettiğini ona temin etmişti Birden, elektrik etti. Öne doğru ekilerek: — Soför, dedi. biraz daha süre- mer misin? On dakikada eve yetk gebilsek. Beriki başını bile çevirmeden: — Görmüyor. musunuz, etrat. mizdan gel gibi akıyorlar. Bu vazi- yette yarım santten evvel varma miza imkân yok. Köprüyü geçerlerken nehrin 8- bür tarafındaki büyük — binaların asıkları, demin giderken düşündüğü deri hatırlattı. Bir sene sonra göreceğini sandıkı — geyleri yarım #ant sonra tekrar görüyordu. So- Kuk olmamasına rağmen kürkür daha siki. sarıldı. Evlerinin sokağını — Gönet kalbi heyecanla - çarpıyordu mobilin bir anlık duraklamasında dördüncü katın pencerelerine bak ' Oturma odasında işik yanıyore dü. Artık geç kalmıştı. — Geldik, " efendim, diye goför seslendi. Bu sesle kendine geldi. — Acelem var diyordunuz, diye gefür devam otti. Dişarıda kar slddetlenmişti. —'Hayır, dedi; vazgectim: Daha doğrusu artık lüzüm — kalmadı. Şimdi tekrar yola devam edelim. Adre vermiyecek misiniz? Basiyle - reddetti: — Simdi gidelim de. Belki biraz dan aklıma gelir. Bundan bir müddet evvel, dör- düncli kattaki apartman' dairesine, Cüntin satın aldığı geyleri, önüs Ta otomobilden alıp getiren asan: söreli çocuk Joe salonda yürürken, hafifçe dirseki ile konsola çarptı. Konsol Üzerindekt vazonun salian- masiyle bir mektup, sen çıkarma: dan duvara doğru kayarak arkaya Kitti. Çocuk paketleri birakıp var Toyu ve altındaki örtüyü düelttik. ften sonra Clinti selâmüliyarak dışa. n çıktı. (İKİ MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞA EDİYOR| — Kızıl Sahtekârlık Makinesi