BSayfa 3 PANAYIR : Vazifelerimize dair Yazan : Fâzıl Ahmet Aykaç — Vaktiyle meşhur (Katon) şöyle dermiş: “Allah, dili hepimize, aklı pek azımıza verdi! Gerek yazdığım, gerek oku: şeylerin yüzde dok- sanı bann eski zaman mütefekkirinin her gün daha tazeleşen sörünü hatır- Tatıyor. Fakat doğrusunu söylüyeyim; kalem adamlarının nicesi gözüme ba- 'zan pek mazur görünmüyor değil! Z seren: — Sebep baslt; hem dünün yarın için faydalı taraflarına dikkatini ka- pamayan, hem de bugünün duygularına zekâsıni açık bulunduran kimseleri büyük kalabalık tanımıyor ve sevmiyor! Hele bu gibiler biraz düşünceli ve şarlatanlıktan uzak yaşarlarsa! Galiba cemiyetler, Çekseriyetle müsbet veya menfi ifratçılarla, hiç bir şeye gerçek sürette bağlanamayan kümeler- den teşekkül ettiği için? Hakikati söylemekten niye çekinelim? Akı, iti- dal, hak sevgisi filân gibi şeyler, ancak küçük azlıkların vehminden üreyehilen bir takım nadir mefhumlardan ibaret! Bunlar çoğunlukların hoşuna her vakit gidemiyor. Onun için işte kalde: İleri dâvalar gütmek es'd aç ıları kadar bor Yoksa düdükleri hiç bir zaman ötemez! — Asla sizin gibi düşünmüyort ret, gerek fikriyat ve siyasette, en © rinde en şamatalı reklâmlar yapılan da ilânlar püskürten, otuz ali Ti düşünün, bir de Fuzuli gibi, Nedim gibi insanlı den neslilerin itimadı, tibarı acaba bu İKi sınıftan hangisinin üstür fazla durmüş ve daha uzun müddet duracak? — Ayrı bir düşüncem daha var; diyorum ki, ya eldden ferazatli bir de- alizm içinde pek yüksek tep üt pek sar'alı İhtiraslar için- 'de en cehennemi çukurlara İnebilecek yaradılışta olmayanlar, kavgalı litika maçlarına atılmamalı! Zira hem, bir çok mağşuş İşi temizliyeceği hem de üstüme başıma hiçbir toz konmayacak,, demek bana hayli - tuhaf görünüyor. Bu'tıpkı, “ben hem kömür nakledeceğim, hem de elim yüzüm hiç kararmayacak!” demek gibi bir iddia! Öyle değii mi? ! — Elbete öyle. Fakat aynı harrirlik hayatında da var. Her- kes istedi Üüyecek ve yazacak; müharrire gelince hayır! Peki '0 da İnsan değil mi?!” Neden âlem ak- İima geleni söylesin de kalem sahibi, dalma doğruyu, dalma hakkı yazmak- Mmükellef bulunsun?! Ancak unutmamalı ki, mesleğin asıl necip ve ulvi farafı da bu noktadan geliyor! Ben sağlığımı korumaya dikkat etmesem bi- de, doktorün bana dokunacak şeyi tavsiye etmeğe hakkı olur mu?! Bence muharrir demek, gazeteci ve edip demek, alelâde bir kalem sa- Bihi olmaktan çok yukarıda bir mevcudiyet demektir. Çünkü bu sınıf In- aanlar, bir cemiyetin, zekâ, ruh ve zevk hıfzıssıhhasını, ühdesine almış ideal fedalleri olmuşlardır. Hayatları, dış manzarasında, en acınılacak mahrumi- yetlerin rahnelerini gösterebilir. Fakat kendileri, asıl Iç Alemlerinde güzel: Tik ve yükseklik İklimlerinin / prensleridirler ve o sebeple / sevgilerimize saygılarımıza gerçek bir isthkak sahlbidirler. Netice şu: Ben kendi naçiz ka- maatime göre bir fikir adamının, maddi sukutlarından ziyade mânevi düş- künlüklerini teessür verici mahiyette n. Aynı kanaattir ki, beni diğer Benim gördüğüm şu ki, gerek tioa- ömürlü rağbetler, mutlaka Üzerle- vrulara Inhisar etmiyor. Sokaklar. bir takım hükümlere göti lesi, ne mizaçta olursa olsun, bi- zim ona karşı llk borcun seven hürmetli bir dile hitap et mek vazifesidir. Meşhur Göte'nin bilmem şu sözünü bilir misiniz? Bu bü: yük Alman dâhisi der ki: Caktur!” — Müsandenizi rica ederim; eğer Göte bu fikrini Insanların geçmişten pek fazla ibret alamadıklarına telmih ederek söylüyorsa İtirazım var. Her günkü vukuat ve okuduğumuz tarihler gösteriyor ki, geçmişin dbret alamamak bahsinde, bir milletin büyük ekseriyeti İle, on an azlık arasında hemen hemen fark yok gibidir! Eğer böyle asırlardan beri olagelmiş şeylerin vücut bulmasına nasıl imkân tasavvur edilebilirdi — Salrin dediği gibi: “Bu da bir şiri muhzini diger!” Fakat bunu bir başka sefer konuşuruz olmaz mı' İzmirde mühim arkeolojik eserler meydana çıkarıldı 7 nci yüzyıla ait olduğu tahmin e “Bir millet ne gençleşir, ne ihtiyarlar; o dalma ço. ralerinden eçkinleri len bir mâbedle mâbudenin inde büyük ilgi uyandıracağı söyleniyor KB iasa Tarsal BB |- zosm v aRa L yaRE A KI AA “Yapılan kazı sonunda aiilttan. ev-| ——— ;Jcî"î;_'ı.î':-î';v"f;.';“ü'._;îğî. Yaa|Karayolları bölge D ae Bd ge| Müdürleri toplantısı Barçaları da elde edilmiştir. NMK Zeti Müdürü Aziz Okan yunları eö zeel Mü 6 kaldırılması, alınan kararlar rk, garp, köy ve şehir ayrılıklarının ortadan P D B aŞ aa arasındadır arkeolojisi namına çok verimli neti- gAA K Göresdiği göre #ali günü, Genel Müdür Vecdi Diker'in etrafl konuşmasiyle baz Bölge müdürleri toplantısı dür Şaptığım tetkikler bana büyük ümlt 221000 kişi aftan | A tamımm istifade ediyor HSA İ SN S l P z n A Fzç yi 7 yaylama tarafında tahliyelere başlandı. | 39 GÜTTANS gahmrarı Toketere olarak tasnif edilen yollarımızın, yek. Ankara, 15 (Husüsl muhabirimiz | dikeriyle muvazi ve ahenkll bir sekllde bildiriyor) — “Adalet Bakanlıkından | yürütülmesi eet kabul edilmiştir. aldığımız malümata göre hâlen ha | " Memleketimizde şark, “garnı — kö bulunmaktadır. - 20546 | Cak olan bu Prensip karariyle, vol d 15 binden fazlası aftan| vamızın yeni ve müsbet bir 'safhaya mektedir imlünün | kireceği muhakkaktır. a asgari yarım emi dar | Bölce müdür K Diker taraftan dâvaları kuf € derimizde 30 Sânmiş bulunmaktadır. İrana askeri yardım yapılıyor Rusyaya — verdiği — cevap notasında — İran, — petrol araştırmalarının bir askeri hazırlık olmadığını bildirdi. Ha Tahran, 15 (AP) — İran Başt 'merkel cezmevinden | n Al Razmara dün, Rusyanın cenup ni bulunduğunu belirtmiştir. Adana — Hapishanesinden —| S GÖT KNN Cüi z 180 kişi tahliye edildi ziyaret esnasında imzalanmış bir an- Cumhurbaşkanının şehrimlzi ziyareti münasebetiyle, bindikleri muhtelif vasıtalarla Marmaraya açılan İstanbullular 'Celâl Bayarı böyle karşıladılar Güney Kore cephesinde Ameri- Bu acıklı bir geri çekilme hi- dıkları acalp taktikler karşı Tak en ufak bir tbprak ParçamnıDen urun. zamanda vermek Amerikan taburunun ve dağ kena- #i talihsizlik Amerikalıların ne altında dövüştüklerinin ufak bir idir. Fakat bu hücumun o kad Acalp unsurları vardır. ki, hemen he nev'i gahana mahsus, öylyeceğim. Amerikan askeri margını borazanla çaldıktar İüve etti: “Omuz omüz Münlet askerleri karsıdan nihayetal bir dalga halinde üst Tiyordu. Durdurmak imkânsızdı. pişma olduğunu Zamanda havan topları ate Sörde Iyi müamele ekli erleri sabahı ar ve ona göre hareket ediyoriz di İngilizce bilen Koreliler acemi A- ikan taburlarına uzaktarı ize İyi muamele edeceğiz OÖhlofu er Charlen Strait e kanan ilk Olduğu Halde intafsizen Bu vansi sahn öldürülen bir arkadaşın 'Gelin. korkmar leri önünde olsun akai emir alıncaya' kar mevklini müdafaa etmek meebi indeydi. Harekât başlarken snva. sonra da hayatta kalan. bilkin korkudan helâk olmuş Üü Metnleketleri cin yararlıkta'bu K Kalde dekilâi. Sade Imzasız gönderilen ihbar mektupları üzerinde muamele Bu bölgelerde sahiplerine inde edilecek çocukları gör. Asabı. bozulmuş, duğından teblik Cdlimiştir Columbia'lı tekmen Edward kendi. ideresini üfrezesi tamamen imha, edildikten mak güPhesiz her Yatandasın hakkı T L £| Portsmotth Umamnda mühim bir infilâk Londra, 15 AA (AFP) Dak kenar Hasil 'olsa onlara malüp olacaktık. Sanlığiı. Bün Bir ricatın acıklı hikâyesi möelin, korkmayın. . Size iyi muamele edeceğiz!,, Bu söze inanan dört Amerikalı, teslim olur olmaz insafsızca biçilmiştir mskerl marşını tanıdım. Hem de pek güzel çalınıyordu. Borazan — çalmaya | — Şafak vakti olan muharebede, Başlar baslamaz düşman meydana çık | man Ve ileri karakolların gerisi, kar. na geçtir . | makarısık olmustu H ve her taraftan hü Omuz omuza! neli Nehir yatağında Üç saatlik bir yü- Şa olmuş İidemli bir çavuş sunları $ | ot Çavuş Brown'a göre, Amerikan top | Böye mevzilerinin etraftan sarılması, bu iş Ge aha tecrübesiz olanları korkutmuş, bir müddet çarpıştıktan sonra ailâh Jarını atarak kaçmışlardır. Komünist ler mühim yolları ve nehir yatakını | ler otomotilin Makineli tüfek ateşine — tutmuşlar kaçan genç Amerikalı Çoğu mermi yağmuru altında yere flimislerdi. Yarallar mecbüren olduğ yerde bırakılmıştı. Kerlerden | Höebüldm adai | < » | D aen aai . re n Yasak hölgelikleri İğriboz'un —tebliği | kaldırılan mıntakalar Tarım Bakanı pilmiyacak Ankara 15 (AA) — Tarım Bakan- Bakanlığım teşkilAtına mensup bazı Kötüyü ve kötülükleri ortaya koy teki Ve muhbirlerin Adren verilmek süretiyle vaki ola- kcik olunarak Âvet ve ibbarlara 'alt ya 'Tarım Bakanı Nihat İ Port leri gerek n Bakanlıklar derpey tamamlanmaktadır. Bu a| — telefon santralıncı kavuştu. Safak vaktinde m 'bir yandan Kore 'e diderlerinin ıslıkları, maki. tüfeklerin k: yaralıların ve üri teşkil ediyordu. Komünist pi Yadesi gözükünce, daba fazla 'üntldi kalmamıştı. O vakte kadar Gayananlar da nehir kenarına doğru kaçmaya başladılar. Yolda çok acıklı Vasiyetlerden birine gahit olan €r Franklin Hagor, 'Gördüküm en fena Sahne, kaçmakta olan iki Am askerinin başına geldi. Kuzey Korelr trafını alınca, Amerk Kalaırdılar. İt mü haykırışla Kalılar ten etliler. Ko Çavuş Brown hikâyesine söyle de | Jar. yam eti "Müfrezemdeki gençlerden | — Takım, bu hücumda, oldukça imha biri yaralanmıstı. Ayağı kopmus. sallar mıyordu. Çalılığın dibine çekerek Vallıya. şöyle dedim: “Seni- götürm 'nin İmkânı yok. İste bir el bombanı, iki Tazım olür!, Çocukcakız, "Peki. | dedi. Çavuş. Zaten buradan — kurtulacakımı | görürseniz ve elinizde de yalnız nnetmiyorum. fakat — onlardan | kac BiF Kaç tanesini belki berab Kati olarak geri karşınızdan tankların geldiğini bombası Ve Bir tüfek varsa lemezsiniz. Yapacakınız kararname, Bakanlar Kurulundan çıktı. ve namı müstearla | Bu husustaki Ağrı yağak böl- 'Kar ilindeki Tica, deki Takaltı, Sordarbulak. 'kularından geçirilen hattın 40 u Kamında kalan. ve icinde 'En büyüğünden en küçütüne kadar | YeSAL, Kölgelerine” vatandasi Ankara 15 bu mintakalara Tine İzin verilmesi ve 'mlere taallük, eden birlerin İçisleri Bakkındaki Bakanlar 'etmiş ve bugünkü Resmi Gazeti Bakanlıklarda tekaüde| ; sevkedilen memurlar | | beplerini an- maştir. Bir sa irlerarası Yeni tâyinler Örgeneral Mu. Faruk Fenik manevrayı anlatıyor Barbarosun çocuklariyle 24 saat denizlerde dolaştık Kulaklarımızda hâlâ dün akşamki top sesleri uğulduyor, burnumuzda barut kokuları var.. içilmiyor. Geminin bütün STANBULA bu sabah donanma ile beraber geldik. — Kulaklarımızda HLA dün akşamki topların uğule tuları, burnumuzda barut — kokuları Barbarosun çocuklariyle beraber 24 aat, denizlerde dolaştık. Celâl Bayarla beraber — İzmirden ayrıldığımızdan. itibaren — donanma- Tün tatbikatı başlamıştı. Pasaport önünde bir gelin alayı gi- bi süzülen muhripler, Narlıdere isti. kametini tuttukları anda, direklerde- Ki işaret bayrakları değişmeğe baş- lamıştı. Sürat gittikçe fazlalaşıyordu. De- nizde çoktandır 20 milden fazlasını görmediğimiz için, bu sürat bize sa- de zevk değil, biraz da heyecan ve- Tiyordu. Harp tatbikatı yapan bir gemide| idik! Başları çelik miğterlerle kaplı kahraman Mehmetcikler top başın- da ve mermiler düşmanın tepesine Yağmak için yataklarında bekliyor- lardı. Başdöndürücü bir süratle — ilerli. yorduk. Mikrofon başında nöbetçi su- Bayı mütemadiyen emir tekrarlıyor- du. Radar, düşman tayyarelerinin fi- Toya yaklaştığını haber verdiği z man dövüşe hazır bütün — kuvvetler Silâh başında idiler.... Denizüstü rz dari, top radarı ve tayyare — radas Müştereken — çalışıyor ve kumandı heyetine saniyesi - saniyesine haber yetiştiriyordu. Gözlerimizin görmediği ve kulak. Jarımızın pervane gürültülerini dahi zaptedemediği bir anda radar tay yareleri yakalamıştı. Sakız Adası istikametinden bir fi- 1o başta Gaziantep muhribi olduğu Halde donanmamıza karşı bir taarru- za geçiyorlardı. Ağır makinelilerin namluları ateşe hazır bir vaziyette idi. Bütün toplar radarın gösterdiği noktaya ayarlan- mıştı. Bir düğmyee basız, daha gör- Mediğimiz tayyareyi gökte parça parça edebilecekti.. Bekledik. — Ra- Jadığı tayyareyi birakmadı. Geminin yanına gözlerimizin gö- dar yal receği noktaya kadar getirdi. Artık iş topçuda idi. Nişangân dairelerinin içinde, ökseye yapışmış gibi çırpınan tayyareleri görüyorduk. Fakat tayyareler de bizim tayya- relerimizdi. Kahraman hava ordumu. zun en güzide evlâtları bu akına iş- tirak ediyorlardı. Çelik kartallar gi- bi üzerimize çullanan, yıldırım çarp. mış gibi koca filoyu tir tir titreten tayyarelerin Saatte bilmem kaç kilo- metre süratle Ve bıçak gibi başımız. dan geşiçleri, — heyecaniarımıza y 'i heyecanlar katıyordu. Celâl Bayar, yanında — Başbakan Adnan Menderes ve — Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut / olduğu halde dürbünle harekâtı takip ediyordu. 'Tayyarelerin pike ile inip birden dikilişlerini seyrederken — Harikulâdet.. Giye mırıldandı ve sonra yanındakilere dönerek: — 'ordumuzla ne kadar iftihar et sek azdır!” dedi. Muhripte bulunan bütün gazeteci- ler, birer kurmaysubay / kesilmiştik. Radar datresinden, harekât dairesine, oradan en mahrem yerlere gidiyor ve her şey hakkında, her subaydan iza- hat alabiliyorduk. 'Celâl Bayar. — Görüyorsunuz ya, dedi. Sizler için burada mahrem hiç bir şey yok. Bu memleketin evlâdından bu. mem- leketin saklayacağı ne olabilir kil, Burada bir subay ne biliyorsa siz de onu öğrenebilirsiniz! Bayar bunları söyledikten sonra eski senelerde başı kaç vakayı anlattı. larak İzmit koyunda balık avlarken memnu mıntaka diye kendisine na- Sil ateg açılmak istendiğinden, Ata: türkü dahi Ertuğrul Yatı ile bü n takada tevkif ettiklerinden bahse ve sonra şunları ilâve etti 'Artık bu memlekette bu gibi a. normal hâdiselerle karşılaşmayacak. Yeni Genelkurmay Başkanı — Nüri Yamut da çok ileri görüşlü bir ku- mandandı. “Askerlikteki eski zihniyetten bah- Bir nehir tersine akar mı? di- ye söze başladı ve ilâve etmeği unut. Mmadı: 'Askerlikte eskiden akıtılmaya çalışılırdı. Fakat bugün her şey de- Bişti. Günün cereyanlarına, askerliği de uydurmak mecbüriyetindeyiz. Es- Ki zihniyetin yerine yeni bir zihni- yet hâkim olacaktır. İzmir Körfezini arkamızda bırak tık. Şimdi sağımızda — Midilli, solu. Muzda Sakız Adaları var Biraz sonra su bombalarını ataca Bz! Gelen keşif raporlarına. — gör Çok — yakınımızda düşman denizaltı Saat 5 e yaklaşıyor. Uçak akınla Fının tesirinden hâlâ kurtulamadık. Havadan tayyare, denizden de, deniz: Radar denizaltıları da — yakaladı. Müthiş bir sadme — ile / Sarsıldık. Geminin' sağından. solundan ve ar: kasından aynı dakikada üç su bom. Bası atıldı. Bombaların havada uçu: Bombalar denizde idi, Şimdi. ikinci Bir tarraka ile sarsıldık. 17 nel met- rede patlayan bomba suları göklere kontrol subayı arka bölmeleri mua" Radarlarımız düşmanı ar bire doğru yakaladık. Ortalıkta işık yok. Sigara - bile kapı ve den kapatıldı. Gecenin karanlığında ürpererek, mefruz düşman gemisine — yaklaşıyoruz. ir — pencereleri Birden... yene ettiriyor. Tazyıkın bizim bölme- lerimizi de parçalama ihtimali v Yanımızda bir subayla konuşuyoruz. — Bu bombalar denizaltıların a: mansız düşmanıdır. Patladığı anda denizaltıyı param parça eder. Süratten hiç düşmedik. Aynı hız ve aynı heyecanla Çanakkaleye doğ- Tu gidiyoruz. Uçak akınları - durdu. Filo dağınık nizamdan gene birbiri arkasına geçtiler. Radarlar çalışıyor. Ufukta düşma. 'na ait hiç bir gey yok. Pek rahat de- #il amma, emniyetle İlerliyoruz. “Akgam saat 8 e doğru Çanakkale- ye geldik. Şimdi Boğazı geçiyoruz. Filoya ratlen düşme emri verildi. n iki sahilini dalgaların tahri- lan kurtarmak için yavaş ya- vaş ilerliyoruz. 'Her karış toprağında bizim için ölenlerin kanları ve hatıraları yaşa. yan yerleri, gözlerimiz dolarak sey- Tediyoruz. 'Nuri Yamut da izahat veriyor. —'Bir millet müdafaasının şahika- Jara çıktığı bu toprakları, yeni bir devrin hamlecileri ile birlikte geçiyo- Celâl Bayar da çok heyecanlı.. A- tatürkten hatıralar anlatıyor. Geli- Boludayız. Artık hava iyiden iyi ka> rarmaya başladı. Şimdi gece tatbi- katına başlanacak. 'Marmarada bir tur yapıyoruz. İm- ralı Adasının kıyılarını — yalıyarak geçtik. İmralı bu akşam bayram yapıyor. Bütün elektriklerini yakmış, Belli ki Af Kanununun sevinci içinde.. Vakit bir hayli ilerledi. Radarlarımız düşmanı ariyor. Sa- at bire doğru yakaladık. Ortalıkta hiç bir şık yok. Sigara bile içilmiyor. Geminin bütün kapır ları ve demir pencereleri kapatıldı. Gecenin — karanlığında — ürpererek mefruz düşman gemisine doğru iler. Hiyoruz. Denizlstü radarı hedefi yakaladı. Topçu radarına telefonla mesafe bil- diriliyor. Şimdi topçu radarı da ya- kaladı. 'Biz karanlıktan başka hiç bir şey görmüyoruz. Amiral izahat veriyor: “Bir geminin arkasına 500 metrelik bir halatla bağlı 20 metre uzunlu- ğunda Ve 5 metre Artifamda bezle kaplı bir hedef, şimale' doğru kayı. Radarda hedefi görüyoruz. Ve ka ranlıkta hiç bir şey yok. Nöbetçi ça- vuşu — hepimize ikişer pamuk ver. Mişti. Onları kulaklarımıza itina ile yerleştirdik. Hepimiz heyecan içindeyiz. Toplar 'nerede ise gürliyecek!. Karanlığın heyecanı topların heyecanına eklendi Bir tatbikatta bile harbin dehşetini düyüyoruz: Saat biri bir hayli geçiyor. Kü- manda köprüsünden top rac teş emri verildi. Müthiş bir farraka ile Bütün toplar bir anda — aydınlatma mermilerini savurdular. Denizin Use tü gündüze döndü. * Uzaklarda hedefi görüyoruz. Aydınlatma — mermilerinin kandil kandil denize inen işaretleri bir bay- ram mehtabını hatırlatıyor fakat ar- kadan top sesleri gelmese!, Güverte yıkılacakmış. gibi sarsılı- yor. Birbiri arkasına müthiş tarra. kalarla toplar gürlüyor. 'Hedetin tarümar olduğunu görüyo- Projektörler hedefe doğru kaydı. Jar, Yavaş yavaş hedefe yaklaşıyo- dığını birakmamış! Gaziantebin - kahraman — topçusu, düşmanın hedef diye kayan bezde- metini bile târümar etmişti. Tlerliyoruz. Hepimizde bir iftihar payı var. 'Türk topçusu attığını vurur der Bibi birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Herkesin gözünün içi gülüyor. Sabaha kadar denizlerdeyiz. Sa- bahleyin Yalova açıklarında mefruz denizaltıların hücumuna uğradık ve onları da bertaraf ederek Ada açık- darıma geldik. Şimdi Haydarpaşadayız! 'afı dolduran yüzlerce motörden ve yaşa sesleri uğulduyor. Ve Sağımızda; başta Yavuz olmak üze- Te kahraman donanmamız, Cumhur- Başkanının önünden resmigeçit parak geçiyor. Düşünüyorum. Bu alkışlar yalmız Celâl Bayar için mi? Şüphesiz ki hayır! Bu alkış tufanında kahraman do- amızın büyük Bir hissesi var. len Kalabalık, Yalnız Celâl Ba. yarı değil, ömürlerini bu vatan ug- Tüna harcamaya and içmiş kahra- man denizcilerimizi de selâmlıyor. Faruk FENİK MUSABAKA KUPONU 1 aralık 1950 de çekilecek büyük “kuramıza iştirak için a sakıdaki kuponlardan - 80 tane getirerek bir kura numarası a İabileceksiniz. Tafallatını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı Yeni İstanbul'un B LA