Sayfa € YENİ İSTANBUL 15 Temmuz 1050 (DEMİR PERDENİN GÜNEYİNDE) Sakin sabah memleketi: KORE Birleşik Devletler — Hükümeti tarafından bir ümi heyet müşa- viri olarak 1948 de Koreye gön- derilen B. de Chetelat, Washing- ndaki milli coğrafya kurumu- Koreliler, fevkalâde zeki ve sevimli, fakat aşırı Uzakşarkın âdabına ve nezakel kaidelerine saygı gösterildiği takdirde, işbirliğinden hiç de kaçınmadıkları görülür derecede insanlardır. *“ferdiyetçi hatıra ve (nfıbalarını neşretmek: tedir. Bu pek meraklı ve etrafi yazının en müdim — kısmlarını fercüme ederek okuyucularımı ÖRE'nin, Japon askerlerini daha kolay silâhsızlandırmak — maksa diyle Amerikalılarla Ruslar tarafın. dan Kuzey ve Güney bölgeleri diye ikiye Bölünmesi memleketin felâketi. e sebep oldu. Siyasi bir “perde, İle Büsbütün ayrıldılar. ve her İki parça ©a birbirlerinin kaynaklarından mah: Tüm edildi. Kuzey Korede maden, kereste pek boldur; ağır sanayil ve hldroelektrik küvvetleri ülkenin yukarı kısımların. da toplanmıştır. Güneyde ise, biraz Sanayi ve maden Mevcut — olmakla Beraber, en ziyade gıda — maddeleri Çıkar; ziraat ve balıkçılık alanıdır. Başşehir Seul da Güney Koredir. Seul'a 1948 martında vardım. Şe- hir pek kalabalıktı; halkı bu son on gene içinde iki misline yükselmişti. Granit dağlarla çevrilmiş olan Seui fevkalâde güzel bir mevkidedir. Ge- niş caddeleraiyle Japonlar tarafındar İnsa edilmiş modern — binalar gehre Bir garp manzarası verir, Fakat so- kakların çoğu kaldırım döşeli oln dığı gibi her iki taraflarında pek mü- fevazı ve fakir dükkânlar sıralanır. Caddelerde her türlü nakil vasıtaları. a rastgeldim: Öküz arabaları, e- Ki püskü Japon üç tekerlekli otomo- Bili, rikşalar, yepyeni Amerikan ©- fomobilleri, türlü renklerle boyanmış etobüsler Ve her tarafına yolcu asılı tramvaylar. Seul'ün Cerkek. ahalisi ” kismen garplı, kusmen milit kıyafetlerle do- dasır; fakat kadınlar hAlâ, / asırlar dan beri değişmiyen elbiselerini ta. #ımaktadırlar. İhtiyar yahut yaşlıca Kadınlarınki beyaz olup bunlar baş- larına kadife takkeler / geçirirler, Kenç kadın ve kızlar mavi yahut Penbe esvaplar kuşanır, çoğu da kü- Çük çocuklarını sırtlarında amlı ola- Fak. gezdirirler. Şehrin birkaç umum! bahçesi var. Gır. Bu güzel bahçelerin ortasındaki Köşkler ve mabedlerin Üslübu, Ko- Te mimarisinin kat't ve asırlık tesiri altında kaldığını göstermektedir. Koreliler fevkalâde zeki ve sevim. H, fakat aşırı sürette “ferdiyetçi” in- sanlardır. Uzakşarkın Adabına ve ne- Zaket kaldelerine saygı / gösterildiği fakdirde işbirliğinden hiç de kaçın- madıklarını gördüm. Şahat haysiyet Ve itibar meselelerine çok ehemmiyet Verir, üzerinde âdeta — titrerler. Bir yabancı tarafından, hele başkaları Önünde tenkid edilmeğe bile taham- Mülleri yoktur; böyle bir hareketi bakaret sayarlar. Memleketin başlıca — dertlerinden| biri nüfus fazlalığıdır. 38 inci para-) lelin güneyinde harpten önce 15 mil- yon kişi yaşamakta iken gimdi 20 Milyon bulunmaktadır. Bu artış bir| faraftan doğum nisbetinin yüksekli- İinden, diğer taraftan da müllteci ve yurtlarına dönenler akınından ileri geliyor. * Koreye, Birleşmiş Milletlerin neza-) Teti alında yapılacak olan seçimler- den iki ay önce geldim. / Seçimler, 3848 mayısında olacaktı. Aynı yılın başında Birleşmiş Mületler. teşkilâtı farafından Koreye gönderilen heyet, Küzey Koreye gitmek —müsadesini Ruslardan alamadı. Ben de heyetin çalışmalarına yar- dima memur edilmiştim. Seçim. gü- Hünden birkaç gün evvel Seul'dan hareket ederek akşamüstü Rus hattı. 'a 8 mil mesafede bulunan Çönçon kasabasına vardık. 38 inci paralele Kadar uzanmak fırsatını da buldum. hemmiyetini de anlamıyan yoktu. 9 mayıs sabahi, güneş tutulmasını seyretmeğe davet oluhduk. Seçimler| Bu semavt hâdise doleyisiyle bir gün sonraya bırakılmıştı. Bir köyden ge- çerken, halkın güneş tutulmasını ır- Makta yahut su birikintilerinde sey- rettiğine şahit olduk. Oradakilere is- H camlarla bakmanın daha rahat ol. duğünü söyledim: bunun Üzerine bü- tün köy ahalisi cam parçaları ara- mağa çıktı. Koreliler umumiyetle pek dindar insanlar değildir. 14 Üncti asrın son- Jarına kadar hâkim olan Budizm, nü- fuzünü çok / kaybetmiş — bulünüyor. Yüksek tabakalara mensup Korelile- rin çoğu Konfuçyus'un akidelerini ye. Fine getirmeğe meyletmektedir. Daha/ Ziyade kadınlara hitap eden Budizm, bir takım batıl itikatlar yüzünden bo- zulmuştur. Halk arasında hâkim olan din bir nevi animizmdir. Seçimler bittikten sonra bir Kore ziyafetine davet olunduk. Memleke- tin misafirseverliğini ilk defa deneye- fakat hiç bir Rus görmedim. Uzaktan | cektim. Hepimiz hasır döşenmiş bir. görebildiğim adamlar herhalde Rusr | odada yere oturduk; / odanın içinde dar tarafından talim görmüş Koreli| bir kadem * yüksekliğinde, uzun bir masadan baska eşya yoktu.. Tecrü- man, ikram edilen bir mayli içmeme- nin ayıp olduğunu ve herhangi bir kim Sskerlerdi. Mayısın T sinde Piyongçang kasa- bazına vâsıl olduk; bizi valinin evine genin uzattığı fincandan içmek mec- burt bulunduğunu anlattı. Bunun üze- rine davet eden heyet âzasının hepal bana fincanlarını uzatmağa başladı: lar. Otuz fincan sıcak sake (pirinç kısı) içmek lâzım geleceğini hesap ettim. Bereket versin, bunun nasıl at İatılacağını bir Kisang kızından öğ. rendim (bunlar, Japonyadaki geysa lar gibi ziyafetlerde ikram ve sohbet işlerini üzerine alan kadınlardır). Kız, kendisine sunulan her fincana duda: ıi değdirmekle iktifa etti. Ben de öyle yaptım. * Birkaç gün gonra Sangdong'da bu. mefe giderken yolda öğle yemeğini yemek için mola verdik. Karşımıza orta Yaşlı, nazik bir adam çıkarak bizt çiftliğine davet etti ve yemeğimi: zi mtabileceğimizi söyledi. Bir köylü evi görmek arzusiyle kabul ettir Çiftgi, ahalisi pek fazla kalabalık ol- mayan bir mintakada — oturan hali vakti yerinde bir kimseydi. Çiftlikte #et set ekilmiş fevkalâde güzel pirinç farlaları vardı. Başka bir kısmında #öya, arpa, kenevir Va. ekilmiş bu Tunuyordu. Güney Kore halkının — dörtte üçü çiftçilikle uğraşır. Kendi gıdasını ek- #iksiz temin eder; kadınlar pamuk, Yükarıda — Köre'de yapılar son seçimlerde, —halk — sandık da — Kore'nin kırlarından bir görünüş. bit * ipek ve kenevir dokurlar. Hemen her Köyün bir çömlekçisi bir de demircisi vardır. Bizi davet eden çiftçinin ailesi, yas alâmeti olan beyaz elbiseler giyin: Mişti (Bir sene önce ölen dayılarının yasını tutuyordular). Bu yas Üç sene tutulduğuna göre Kore aileleri ekseri zaman beyaz elbiseler taşır. Erkekle- Tin üzerinde beyaz bir pantalonla bir cepken vardı; kadınlar, gehirde gör: Güklerimden daha kısa beyaz eteklik. ler ve gayet dar yelekler taşıyordu. lar, Ötede beride çıplak çocuklar oy naşıyordu. Evin kadınları bize, ısit tıkları yemeklerimizi ve alçak sofra. Jar getirdikten sonra — kayboldular Köylü kadınlar, ailesinden olmayan erkeklerin yanına hiçbir zaman çık- Güney Koreyi dolaşırken bir de Wonju kasabasını ziyaret ettim. O rada, bir Kore alayında müşavirlik eden Amerikalı genç bir zabite mi- Safır oldum. Bu zat, alayın Koreli zabitlerinden birinin düğünlne davet edilmişti; beni de götürdü. Düğün, yüksek tabakaya mensup bir muhitte geçiyordu; eski Adetlere rinyet edilmekle beraber bazı garp Adetlerinin de yer bulduğunu gör. düm. Meselâ gelin, müstakbel kocası ile çok evvel tanışmış bulunuyordu ki, bu, garp âdetlerini kabul etmek sa- yılırdı. Gelin, kırmızı eteklik ve yeşil bir cepkenden mürekkep harikulâde gü- zel bir elbise giymişti. Cepkenin kol- Jarı pek geniş olup Üzerleri sarı ve karmızı yollu İdi. Fakat / dikkatimi çeken şey, kızın yüzü oldu; yüzünü gayet koyu bir beyaz pudra ile âdeta Maskelemiştiler. Merasimden sonra hem gelin, hem de ailenin kadınları ortadan Kaybolup bir daha görün. Mediler. Eskt âdetlere göre güvey karısının evinde Üç gün kalır ve on. dan sonra kendi evine gider. Bir erkeğin asıl “erkekliği” evlen. dikten sonra başlar. Bir bekâr, 70 ya: Şında bile olsa sözünü geçiremez! Çünkü Konfuçyu akidesine göre ev- Jat sahibi. ve hele erkek evlât sahibi olmak şarttır. Bir gün, Koreli — bir dostum beni bir kır yemeğine davet etti. Koreliler günlerini serin ve gölgeli ormanlık İSanai hareketleri : HEYNİ Topkapı Sarayında eski sanatkâr- Jarın tevazu ve sükünü içinde çalışan bir atöyle vardır. Buramı, hakikatte Güzel Sanatlar Akademisinin — Şark kat Akademi yanalı iki buçuk — sene olduğu halde henüz yapılmadığı için minyatlr ve tezhip talebeleri, hoca- ları Profesör Doktor Süheyi Ünver ile buraya dehalet etmişler, Müze dürü Tahsin Öz kendilerine sadece bir atölye tahsis etmiş olmakla kal. mamış fakat müzenin hazinelerini de eğilecek bir olgunluk — göstermiştir Böylece, hâlen Topkapı Müzesinde, garp Alemi müzelerinde ve ezelimle Louvre Müzeninde olanlara benzer bir mektep nüvesi de atılmiş bulunüyor. Türk Minyatürü ve Süsleme Atöl- yesi adını taşıyan b Jar, zaman zaman sergiler En son sergi, Levni'ye tahsis edildi ve 6 temm Halk tabakaları için olduğu kadar de “meçhul” olar deketimizde flk olarak Süheyi Ünve Fin geçen yıl Milit Eğitim Bakanlığı tarafından nepredilen bir monografi- #i İle ikinci zannedersek ebedi ha: yatına kavuşmuş oluyor. Yalmız 8- izda açıldı. ar — görünenlerimize bu sanatkâr, İüim tarihi malüm olan Levni —1732 de vefat etmiştir— — hakkında, elde Pek az malümat vardır. Hangi ta- rihte ve nerede doğduğu malüm de- Bildir. Yalnız kendisinin ”- Edirneden geldiği, asıl adının — Abdülcelil - ve Nakkaşhaneden mezun olduğu, tez- hip, sonra da tasvir İle meşgül b dunduğu, giirle iştiğal eylediği bilini- yor. Bir de, kendisinin 18 inci marın 'en değerli ve velüt aanatkârlarından olduğunu gösteren eserler var. Bun- Jarın başında, Üçüneü Ahmedin şeh- zadeleri için yaptığı meşhür sünnet düğünÜNÜ anlatan — galr. Vehbi'nin Sürnâme isimli eserinin illustration- Jarı gelir. Topkapı Sarayı Müzesinde bu eserden İki nüsha vardır, ikisi de minyatürlerle tir. Birisin- de 137, diğerinde 140 resim, ve bun- ların Levni'ye ait olduğuna dair kuv vetli emareler vardır. Levni, iki haftadan fazla devam € den düğüne gelenleri, eğlenceleri za- manının husüsiyetleri ile bu minya türlerde göstermiştir. Bu itibarla, İs. tanbul hayatını ayniyle aksettiriyor ve sanat kiymeti dişinda İçtimat bir kaymet e taşıyor. Bunun haricinde Levni'nin padişah tasvirleri vesair eserleri vardır. ki Kün geçtikçe ve araştırmalar netice Sinde sıra İle meydana çıkarılıyor. Levnt sergisinde, kendi eserlerin. 'den başka onün mühtelif eserlerinin kopyaları da mevcut. Bunlar atölyede Levnf üzerinde çalışmalar yapan Ay: ten Büke, Mihriban Sözer, Hidayet Tanyer, Nazmiye Moraltoğlu, Güzin Akıncı, Ratf Tünçay, Suhandan Yü cel, Nezihe Ayaydın, Muallâ Şeren, Sitare Gökmen, Muallâ Soylu, Sü- heyi Ünver ve Müzaffer — Batur'un 'çire desti-i meharetleri”dir. Vesikalar Levni'nin saray musavvi. Fi ve nakkaşı olduğunu gösteriyor. Buna göre hayatında oldukça - refah koşlanırlar. Gittiğimiz yerde, beni da- vet eden zatın karısı bekliyor, getir. diği yemekleri hazırhyordu. Dört ta. 'ne de Kisang kızı vardı. Bizler yedi erkektik. Tikönce Kore yemekleri — geldi ve Mmerasimle yenildi. Ondan sonra Ki- sang kızları şarki söylemeğe basla dilar. Eski Kore halk şarkılarıydı. Koreliler muüsiki seven insanlar- dır. Çinlilerin tesiri altında kalmış ol Makla beraber Çin yahut Japon mu:- sikisi gibi kaba değildir. Oyunları da bir çok remizlerle dolu olup garplı: larca kolay kolay anlaşılmaz. - Kore çalgıcıları yalnız kendi mülli havala- Fını değil, garp havalarını da çalar, ve daima 'hassasiyetle çalarlar, fakat Şerlerde yiyip içmekle geçirmekten Msul, ve “makam,, bilmezler. SERGİSİ abilir. Fakat hakikat ifadesi olacaktır. Sanatkârın Atlik bir kasidesinin son mus. | şayamıyacağına bir misal daha. raları bunün aksini gösteriyor. Topkapı Sarayı atölyesinde, Lev- büyük sanatkâr, bakınız ne diyor: | ni'yi kendilerine usta ve pir edinmiş 'Ne cepte harçlığım vardır, ne bay- | olan hayranları, hâlen mezarı kay- Tama llbasım var — Bana gülmek | / bolmuş bulunan büyük sanatkâra bir yaraşmaz, dalma gönlüm. kasa mezar taşı da yaptırmışlardır. Türk bu gehri mübarekte —Zünüba maf- | güphesiz bundan sonra bir çok gae firettir, hem küdüretten selâmettir.” | natkâra ilham da verecek olan Lev- Kasidelerde tazallum veya medih | ni'nin ruhu gecikmiş de olma bu ka> bir âdet olduğuna göre, pek ciddiye | dirşinaslıktan büyük bir haz d almasak dahi, elbette bunlarda bir | n a. Levni'nin eserlerinden bir minyatür Hindistandan röportajlar Hindistanda 42 milyon Müslüman ' 2.500 camide ibadet ediyor oruç tutarlar. Baba fle oğul, şehirde meyva Satarken karımı evde ev iş- leri ve iftar yemeği — hazırlamakla Mmeşguldür. Akşam olunca da topün atılmasiyle, bütün alle orucunu bo- zar ve ondan sonra da evde bir ra- mazan havası esmeye başlar. Şimdi de, zengin bir aileyi ziyaret edelim: Zenginler, günde yedi veya sekiz aat devam eden İşlerine ve yazıhanelerine giderler. Günün geri kalan zamanını da ibadet ve istira- hatle geçirirler. Hindistanda hafız adedi, tahmin edildiğinden — çok — fazladır. yi sesli olan hafızlar, Delhi'deki 2500 camide ramaszanın otuz günü Kuran okurlar. Büyük camilerde ise, hatim indirenlerin sayısı pek çoktur. Del- hi'nin büyük camilerinden biri olan runda olan yar meyvacıyı ti | Juma Masjid camlinde 12 hafız bir- pik bir misal olarak ele alalım: Del- | den Kuran okumaktadır. Fatehpuri Bi elvarındaki Gail Kasım Jan'da 6- | camlinde ise hafız sayısı 9 dür. turan Ali Dayı, ailesini geçindirmek | — Camilerdeki ibadet bittikten son- için her gün sokakları dolaşarak | ra İstirahat ve uyku zamanı geli- meyva satmaktadır. Karısı, 20 ya- Lâkin saat 2 de mahalle bekçi- gında oğlu ve iki küçlük çocuğu olan müslümanların kapılarını vura- bu alle, en küçükleri hariç, hepsi de| rak onları uyandırıyor ve — sahura kaldırıyor. — Delhi'de sahura kaldır. İİNDİSTANDA yaşamakta olan 42 milyon müslüman, dünyanın diğer memleketlerinde ya: Mmüslüman kardeşleri gibi onlar da oruç tutuyor. ve camilere giderek ibadet ediyorlar. Hindistandaki müslüman kültürünün merkezi olan Delhi'de her akşam 1f- tar topunun atılmasiyle müslüman- lar iftarını yapıyor ve ondan sonra da teravi — namazını kılmak Üzere 2500 camil hıncahınç dolduruyorlar Dini akidelerine sadık olan bütün Hintli müslümanlar, ramazan ayın- da oruç tutmaktan büyük manevi rahatlık Zenginler bu ay içinde, oruç tutan ve aynı zamanda çalışmak mecburiyetinde olan işçiler için, iftar zamanında kapılarını on- lara açarlar Çalışarak hayatını kazanmak- 20. duyarlar. leri, misafir ettiler. Memleketin usulüne Köre yapılmış yer yatağında yat- fik; tek bir yorganla hasır üstünde uyumağa alışmadığımdan ilk gece gaa çeğe , Mnateda biraz kemiklerim ağrıdı. Ertesi günü, mera bi yiheli, t Bitada herkesin çalışmakta olduğunu, seçim Tini yalnız değerli kalemiyle tes> hazırlıklarına yardım. ettiğini gör- Bit etmekle kalmamıs, aynı sa dük. Memlekette ilk defa olarak ser- hize çok Kaymetil bir re- Yurttan Resimler Soldar Toroslarda #Tahtacı kadınları örm nda çalışırlarken. Yukarıda; rabeleri, yerde kalmış bir sanat eseri. Soğda: Adapazarında "Çark” mevklinde su ve gölge güzelliği Antalya Alanya arasında “Side” — ha- mak, İki veya üç kişinin yüksek ses- de İâhiler okuması ve yolları üze rindeki kapı tokmaklarını vurmak süretiyle yapılıyor. Köylerde ise, 80- kaklarda davullar çalarak gezilir ve bu süretle köy halkı sahura kaldırı bır. dd'in seyahat dönüsü — getirdiki Şurtlanı Teslmleri nesre baslıyor Tür fik resimleri aşağıda bul; Caksınız.