| l Sayfa & —YENİ İSTANBUL Haver Talihsizliğe inanmıyorum! EKİZ yaşındayken bir tiyatro mü. bakasına girerek kazanmış ve Ginema imtihanına girmek — hakkını elde etmiştim. O zaman çok talihli olduğuma hükmetmiştim. Fakat an- Rem, normal bir çocukluk geçirmemi istediğini söyliyerek bu talebi red. detti. Ben de çok Üzüldüm. — Fakat gimdi mesut geçen çocukluğumu a- Rarak, annemin çok doğru hareket ettiğini anlıyorum. Şimdi mesleğime daha olgun olarak girmiş bulunuyo- Sekiz yaşımdan beri hayatımda o- Jan vakaları düşünüyorum da, “ta- lihsizlik” diye bir geyin olduğuna 1- Hanmıyorum. — Çünkü, — kanaatimce, gansaızlık, zamanla uğurlu bir hâdise Göğürüye On iki, on Üç yaşlarındayken haf- tada bir kere radyoda çocuk santinde konuşurdum. Haftada iki dolar ka- zZandığım için kendimi pek muvatfak olmuş addederdim. — Her şey mü- kemmel giderken bir gün apandisit gancılarım tuttu. Doktor derhal Teliyat tavsiye etti. Ben, “Olmaz diye tutturdum, “Sonra radyo prog- Tamım ne oğir?” Fakat döktor x: Tar etti ve az sonra hastahâneye git- tim. Ameliyattan sonra, hirden, ak- hma radyo programını hastahanede- Ki koğuştan idare etmek geldi. Rad- 'ye Evinden de bu yeni fikri kabul ettiler. Mikrofonu yatağımın yanına Betirdiler; ben de koğuştaki hasta Çocuklarla konuşarak #ualli cevaplı bir program hazırlamış / oldum. Bu hakiki ve provasız çocuk saatinden benim gibi koğuştaki hasta çocuklar da pek hoşlandılar. Sonradan öğren- diğime göre, dinleyiciler de hoşlan- mış. Bu sayede göhretim arttı. İşte talihsizlik addettiğim apandisit ame- Jiyatı, bana ummadığım yerden şöh- ret getirdi. Bir ara lisedeyken bir piyesin baş rolünü istiyordum. Hem de o rolü Aalacafıma hemen hemen — emindim. Çünkü radyo programlarında konuş- fuğum ve bazı orkestralar ile şarkı söylediğim için, sahne tecrübem ol- dükça genişti. Sonra birden ne oldu bilmem, ilk prova gününde tiyatro hocam benim yerime sevmediğim ve rakibim olan bir kızın adını okudu. Bu vaziyete son derece kızmış ve darılmıştım. Artık mesleğimin söndüğüne ve talihimin karardığına (!) inanıyordum. Fakat gene yanılmışım. Sonradan bana veri- Jen ufak karakter rolü ile seyirciler arasında olan bir sinemacı tarafın. Gan beğenildim. Halbuki eğer baş rol olan o “Tatlı ve Masum Kız” rolünü geçseydim, adam beni görmezdi bile. Beyaz Perde imtihanından sonra bana, Ümit ettiğim gibi, hemence- eik yeni bir filmde baş rol vermedi. ler dünyanın hatım, didindim, yoruldum ve uğraş- tim. Nihayet “Meet the People” fil- minde bir rol aldım ve beğenildim. Hemen ikinet bir film için müracaat ettim. Fakat bana bir karakter rolü yerine “Home in Indıana” da gördü- Bünüz gibi, mavi işçi pantalonu gi- 'yen genç bir çiftçi kızı rolünü ver- Giler. Gene tzülüüm, çünkü o sırada Çok istediğim bir rolü kaçırmıştım. Daha sonra ona benzer bir rolde oy- nayınca, aradan geçen zamanın be- zim teknik bakımdan olgunlaşmam için dcap ettiğini anladım. İşte size böyle binlerce vaka an- Jatabilirim. Talihsiz olduğuma dair Karar verdiğim her hâdise, sonradan falih yolunda sağlam bir adım at mmama vesile oldu. Yazan ı June Haver yat neticesinde öldü. Ben de bir müâ- det artık yaşayamıyacağımı zannet- tim. Fakat zaman ve meşgüliyet pek tabif olarak bu acıyı da hafifletti. Bu tecrübe de bana çok gey öğretti. Hayatta neşenin de, kederin de yeri ir. Üzüntü olmazsa sandet kıymet- lendirilemez ki. Bu mralarda bir arsa buldum. Ne zamandır tahayyül ettiğim küçük bir apartımanı nihayet — yaptırabilecek- tim. Fakat bu arsanın belediye kara rına göre boş kalması lâzımmış. O- 'nun için hiç Üzülmeden bu fikirden yazgeçtim. Nitekim az sonra tekrar münasip bir arsa buldum. Şimdi partmanım bitmek üzere. O kadar çok talibi var ki. Kiracı olmak İsti- yenler kedi ve köpeklerinin bile res- Mini yollıyarak —ne kadar terbiyeli ve temiz olduklarını anlatmak İsti- yorlar. Maalesef, evim bu kadar çok kişiyi alacak derecede büyük değil. İstikbal gimdi - benim için kapalı bir kapı. İçerde ne var bilmiyorum. /Ama hep iyi şeyler olduğunu tahmin ediyorum, hattâ bunlar ara mıra kö- tü görünseler bile, Çevireni Gi M DÖRT YIL İÇİNDE YÜKSELEN BİR SİNEMA YILDIZI Janet Leigh SİMDE gördüğünü Janet, ilerde 1946 d Metre Goldwyn Ma: ndan angale edilmiştir. Californla'da doğup. büyü Lelgh, küçüklüğün: töz olmak bile gelmemişti. Film dün daki İlk senesi, reklâm İçin muhi evliydi. O Stanley Reames ile uzun mi te çevlenmi; diler ve evlen- olan kocası di. Sonradan ge nin bir hata © rek 1948 de bokandılar. Fakat Ho wood'a ilk geldiği sene Janet'in gözü Kocasından pek görmüş de Janet'i basi Hayatı da ona yani 1046, göre basitti. defa olarak resmi bir tuvaleti yoktur; ralamak mecburi bukt bugtn elbisel, iyetinde kaldı. Hal Van Johnson ile çevirdiği Ridge'in Aşk Maç minde Van Johi öpünce, kızcağız adlı ilk fil ol icabi Janet'i gaşkınlığından ne yapacağını bilmez bir hale gelmişti. Halbuki o zamandan Mitehum, Peter Ford, John Wayne ile filmlerde aşk aahneleri çevirmiştir. Filmleri çoğal- dıkça Janet'in sosyal hayatı da de. Bişmiştir. Kendlsi hâla iddin etmesine beri Robert olduğunu İN Nakleden; Güner izer Hollywood'un meşhur are Ve partl. Janet son zamanlarda Arthur Lo Jr. mdh zengin bir bankerin oğlu ile t'in son filmi “Jet Pilot* isim. 1 bir hafiye fümidir. - John Wayne hes tarafından çok — beğenilmiştir. Hattâ Janet Caltfornla'dan, Stockt şehrinden bir mektupla eski arkada; dir. Birdenbire bu m bittikten sonra bir tatll gününde an. haber alan arkada: bir ziyafet çe ve izzet ikram gi â'a döndüğü za kocaman bir anahtar gösterdi. J Wayne, bunun en Janet, Holl dır. min etme: r. Bütün eski sev illleri ona karılarını getirip takdim ettiler. 'Tabil çoğu Janet'in kolej ar- nra mezün olduğu ko. deli gezdiler. Ve o gece de Belediye iye Bi Janet gururla, “Belediye Relsi, bana gehrin anahtarını hediye etti.” dedi. İşte Janet Lelgh dört yıl gibl kı- #a bir zaman zarfında muvaffakıyet divenlerini çıkmıya — başlamıştır. Fakat bütün bunlara rağmen Janet henliz şımarmamıştır. Tabitliğinden bir şey kaybetmemiştir. İştihası ye- rindedir ve vücut ölçüleri de istedi. Bi gibi yemesine — müsande ediyor. HAhA saçları tabit sarı olup, kahve- rengi gözlü, geftali tenli tatlı bir kız- PARİS MEKTUBU : Montparnasse'da sanatkârlar balosu Yazan : HEPİMİZ Parlet sanatkrlar gehiri diye biliriz. Biliriz ama, — bunun mazdan önce ben bilmezdim. Yani lerde, sergilerde eseriyle görülür ma- parça parça işler, şekillendirirse, Pa dana getiriyor, imal ediyor. M rılmış ler, hep atelyeler, Bina- faraf “Atellera d'artisten" yaf taşır, Bir ai tını okursunüz, arada tanıdık islmler de var. Bir ressamın atelyesine girl. ken, altınızda, Üstünüzde, iki yanı nızda daha bir sürü sanatkârın gu anda tezgâhta bulunduğunu düşünü: Ku gibi, el emeğinin yaratıcı, besle dci havası içinde halden saadet, is- Tikbalden İi düyüyorsunuz. Montparnasse'in sanat havasını s0- kaklarında da teneffüs edebilirsiniz kahvelerinde, barlarında. Bir de ba: losu var dediler, Parla'in özlü, katık: sız, gerçek balolarından biri. Pa gecesi olacaktı. Gittim. ece aaat 10 a doğrü bütün ma- bu fevkalâde hâdiseye hazırlan miya başladı. “Dome” kahvesi her geceki müdavimlerinden — başka, bir Sürü insanla doldu. Sokaklarda çift- ler bir aşağı bir. yukarı dolaşıyor. Bir köşede mukavvadan bir kulübe içinde misır patlatılıyor, 200 mumluk bir ampul altında küme küme mısır taneleri beyaz beyaz - parlıyor. Ma- adların arasında satıcılar. sepetlerle fındık, çekirdek gezdiriyorlar. Mont. parnasse kahvelerinde do yüz franka — po ilışan, acayip kılıklı, — nefesi açlık kokan reksamlar yok bu gece, Ama Maskeli, karnaval giymiş adamlar dölaşmıya başladı. — Kırmızı takma burunlar, melon veya klak şapkalar, kolları kesik redingotlar, çizgili ma- yolar... Masa masa gezip maskara- lik yapıyorlar. Ama gayeleri para kazanmak değil bu gece, sokak içinde belediyenin bir miting salonunda ba- 1o var, maksat o balodan, sanatkârln- Fın balosuna müşteri toplamak. Her köşe başında bir. grup bir vazifeyi üzerine almış. Tarzan kılığında genç- ler, Tahitili kadın kıyafetinde güzel kızlar, 1900 kokonası olmuş erkekler, Romalı togasına — & delikanlılar otomobüllerin üzerine bin. miş, halka nutük söylüyor: “Gelin, girin, Paris'in en büyük, en eğlenceli Ve en ucuz balosuna buyurun. Adam başına 500 frank, — sanatkârlar için sade 300. Bedavadır, ne 'nuz. Yer kalmadı, acele edin, baylar bayanlar! sıp bir kaç Belediye Miting Salonu'nun — önü hıncahinç kalabalık. Halk ancak ba- loya gelen maskelilere geçit vermek YENİ BİR BİNEMA YILDIZI MÜSABAKASI eçenlerde Pa: kar da yükarıda resmini” çördüğü Karet muradıma erdim, çok mes düm,, demiştir. MEŞHUR BİR SENARYOCU! BAŞINA GELENLER don — Meliymecü ye hakaret suçündan bir y Yakın zamanlarda çok sevdiğim pişanlım Dr. John Duzik, bir ameli- HOLLYWOOD'UN EN FENA Gİ YİNEN ERKEK ARTİSTLERİ esi olduğunu, bunları BALGIN HALİNİ ALAN ZAYIF- İK REJİMİ axai günde rejime baslı Yaflatmak için uErasıp dürür. RİCHARD TODD AMERİKAYA DÖNDÜ Todü, 1919 da İrtandnda illadir. facllir İkinel Cihan Harbinde | Richard Todd'un son filmi | 6 Temmuz 1880 Ayşe Nur n yapılmış bir kroki. der üçüşüyor. Şeref mevklinde meş- hür ressam Andr& Lhote, bayrağı renklerinde bir kordele ku- şanmış olarak acayip Jestler yapıyor. 'aanatkâr da gençler gibi eğe denmesini biliyor. besbelli. Arada bir, dans durüyor, ni lar seyrediliyor, O zaman kocaman maskelerle süslenmiş sahnenin etra- fında herkes, sahnedeki idareci gen- cin bir işareti üzerine, yere oturüyor, tıt çıkarmadan Mar- tinikli zenci arkadaşlarının şarkısını için açılıyor. Onlar da girmeden 80- kakta bir şaklabanlık iyor. Baloya girmeye ne ha- düşündüm. Balo zaten bör tün mahalleye taşmış, yayılmış. Bü- tün bir mahalle şenlik içinde. Gene İçerisi bir Alem. Ortada dans e- 'e olmiyan kıya- 'yor. Dünyada olan fetlerin hepsi orada, halka olup, suna kadar, tafta ge- en gazete kâfidiyle y Pılmiş peştem Gezip gezip düşün! m çıplak insanlar, bu delice danslar, Zencisi, Çinlisi, böhem muhit, nasıl olur da bu kadar bir hava neşreder? Çocuklar gibi eğleniyorlar. Taşkınlık, münasebetdizlik eden yok. Orta verde bir çift öpüşüyorsa da bazan, metro veya sokakta olduğu gibi kimse al- dırmıyor, onlar da çabucak dansları 'na dönüyorlar. Maksat dans etmek, baloyu yaşamak bu gece, erkekler. kadın. akıllı bir İngiliz genci, bir yanını ka- kek kıyafetine sok- muş. Öyle bir maharetle yapmış ki, bakıp dürüyorsunuz, hakikatte kadın ma, yoksa erkek mi diye karar vere- ın, bir yanını karışık bu temiz, masüm Ne rahat buü insanlar! 'Ne kadar kendi hallerinde! Dünya ve geliyor. onlara gıkılma, çekinme diye bir Neşe, gençlik ve € ortalığı sarmış, yi bancı ne varsa silip süpürüyor. Dans edenler yeni Amerikan tanımıyorlar. Montparnssse sanat mühitinin bu kadar saflık, gençlik, hattâ çocukluk ilham ettiğine şaşa şaşa geç vakit balodan ayrıldım. danslarının çılgınca figürlerini yapmakla mes gul. Balonlar patlatılıyor, serpantin- I DİKKAT—DİKKAT—DİKKAT Yeni İstanbul Okuyucularına bir sürpriz hazırlamaktadır PEK YAKINDA — TAFSİLÂT BEKLEYİNİZ