TETKİKLER | İSTANBUL — 6 Temmurz 1080 Hakikat mı, propaganda mı? AĞDAŞ politika hayatının en bü- yük desteği, söz ve yazıdır. Belli başlı bir amaca erişmek için, den düşünülerek söze ve yazıya ve- Filen açık veya kapalı istikametlere, propaganda denilir. Propagandalarda, genel bakımdan, gerçeklik payı, du- Fumlara göre, boyuna değişebilir. O- Hün için gerçeklikle propaganda »- Fasındaki nispetleri tâyin etmek, a: muldığı gibi kolay bir 1ş değildir. Din- deyenlerde ve okuyanlarda, hakikat- deri dile getirir gibi görünen pro- Pagandalarda, — hakikatin — izlerine Fastlanılmıyabilir. Fakat bunun ak- #i de doğrü. olabillir. derimizi uyandıran sözlü veya zılı propagandalarda da büyük haki- Kat payları bulunabilir. - Onun için politika hayatında iç ve dış durumla- Tın tablolarını veren yazıları ince- lerken, içimizde ister istemez bir so- ru belirir. — Hakikat mı, pr ganda mı? Zamanlarının politika ve tarih ©- daylarını bilmeyenler, ne eski Elen dünyasının — büyük söz Üstadı De- TMostenes'i anlıyabilirler, ne de Ro- malı Cicero'yu. Çağlar, çok değiş- miştir, ama, henliz değişmiyen bir tey varsa o 'da propagandanın mahi- yetidir. Dün, propaganda: vasıtaları bakımından, — zamanımıza göre çok fakirdi ve - yayılma çevresi ölçüsüz bir nispette dardı. Bugün ise, yonlara kolaylıkla hitabetmek, ses- Jenmek imkânlarına sahip bulunuyo- rüz. Demek olüyor ki, propaganda, toplülük hayatımızda, bir. zamanlar Ansan hayalinden geçmemiş olan bir ehemmiyet kazanmıştır. Propaganda, Tadyolarla, evimizin içine kadar gir- miştir. Bu eşsiz yayma kudreti, bizi her yerde bulabilir. Halbuki çok de- fa, hakikatle propaganda — birbi- riyle karişmış, giriftleşmiş bir. hal- dedir. Doğru yolu bulmak ve ona Göre hareket etmek ihtiyacını duyan çağdaş Insan, bu yüzden, — oldukça Büç bir duruma düşmüştür. Cemiyetimize karşı olan — vazife. lerimizi tam bir. vatandaş gibi ye- Tine getirmek İstiyorsak, — hakikat- leri, elimizden geldiği kadar, — pro- pagandadan kurtarmak zorundayız. Bunun da © kadar kolay olmadığını flk bakışta — anliyabiliriz. — Her Tüşkülün — kendine — göre bir çö- Zülüş — yolu — vardır. " Bizi ” haki- kate — götüren yollar da — olmalı Gır. Biz, memleketimizde olanları ve bitenleri ne kadar yakından öğrenir ve tanırsak, bu yola o kadar yak- daşmış — oluruz. - Demek oluyor ki, çağdaş — vatandaşlık vazifesi, — her geyden önce, yurdun büyük düvala- Yını anlamak — ve bilmekle başlar. Biz bu dâvalarla ne kadar az ilgile- nirsek Vazifemizi o kadar eksik yap- mış Ve Hpropagandalarin ağtarına © Kadar düşmüş oluruz. Müli olgunlu- ğun ölçüsü, denilebilir. ki, millt dâ- yalara karşı gösterilen ilgiden baş- ka bir şey değildir. Bu ilgi kuvvet- dendikçe, yurt politikası da daha ya- Fatıcı bir gelişmeye kavuşmuş olur. Çok partili bir politika hayatında yatandaşların ayrı ayrı fikir zümre- lerine bölünmesi pek tabiidir. Pakat bu bölünüş duygudan, — kırgınlıktan ziyade fikirleri — ve kanaatleri dile getirirse yurt için faydalı olabilir ve ancak böyle zümre istikametleri, po- İltika — çerçevesi — içine — girebilir. Demokrasi — hayatına — yeni — ka- tılmış — Tülletlerin — tecrübeleri, hiç güphesiz, — büyük — değildir. ve dürümün — böyle — oluşu — propa- gandanın yanlış anlaşılması ihtimal- derini ehemmiyetli bir ölçüde çoğaltır ve onü, sırasında, tehlikeli bir silâh baline getirebilir. Dâvalarımı iyi kav- ramış bir millet tarafından giddetle kontrol. gören propagandalar, haki- kate daha çok yer vermek zorunda- ırlar. Çünkü, —hakikat — ölçülerini kaybeden propagandalar, halk yığın- larında mutlaka — tiksindirici ve u- zaklaştırıcı duygular uyandırabilirler. Dâvalarına bağlı zümrelerin yersiz propagandalara karşı - gösterdikleri fepkiler, modern — politika tarihinin her safhasında, çok büyük olmuştur. Onun için çağdaş politika, her pro- paganda — faaliyetini inceden inceye Güşünmek ve hesaplamak zorunda Kalmıştır. M. NERMİ tecrübesizliğini göz önünde bulundurarak, yalnız he- yecanı fik plâna alan ve hakikat pa- yına ehemmiyet vermiyen propagan- da ise her zaman halka yaranmak, asan ve vatandaş avlamak tarzında soysuzlaşmıştır. Bu çeşit davranma- lara ve propagandalara, b dehilir. Biz buna politika kalpe Zanlığı adını da verebiliriz. Para kal- Halk yığınlarının pazanlığı, bir memleketin ekonomik emniyeti için ne kadar tehlikeliyse, Politika kalpazanlığı da demokrasl: nin, halk idaresi devlet — sisteminin gelişimi için o kadar — tehlikelidir Propagandanın — halk — yardakçılığı geklinde soysuzlaşmıya başladığı. l- kelerde * politika — emniyetsizliği de başlamış sayılâbilir. Bunun bir millet için ne büyük bir sosyal tehlike ol duğünü belirtmiye lüzum yoktur. Bir Ülkenin politikası — gerçekliğe göre değil de, yalnız disiplinsiz ve yıkıcı Guygulara göre Ayarlanırsa, bundan doğabilecek neticeleri Önceden sez: mek kolaydır. Eski Yunanlılar, daha doğrusu Elenler; - politika hay, demazojide haklı olarak Ürkerler. ve bunu, top- kulük İçin bir çöküş ve yıkılış alâ- i sayarlardı. Aradan çağların ak- miş olmasına rağmen, demagoji, bu- gün de korkulacak bir şeydir, sosyal bir vebadır. Hele demokrasi görgüleri ve tecrübeleri az, devrimlerden yeni çıkmış milletler, bundan daha çok korkmalıdırlar. — Demagojinin millet hayatında eşsiz bir afet oluşu, bil. hassa genç ve yaratıcı fikirlere mu- Sallat olarak milli dinamizmi kurüt- masındadır. Biz bu tehlike devrini henüz at Jatmış sayılamayız. Onun için prope banda edebiyatına karşı son derecede düygülü olmak zorundayız. Başlıca hayat davalarımızı çok yakından bil- mek şartiyle, büyük bir salgın hali- 'ne gelmesi her zaman mümkün olan demagojiyi, çekirdeğinde boğabiliriz. Elverir ki, biz her propaganda kar- gısında kendimize —bu yol gösterici sorüyu yöneltelim: — Hakikat mı, propaganda mı? 've bunun cevabını verebilecek sosyal bir olgunluğa erişmiş olalım. S00 üncü yıl hazırlıkları Fatih âbidesi, Türk sanatkârlarına yaptırılacak İstanbulun 300 Üncü Yılını Kutla- ma Derneğt Anıtlar Komitesini teşkil eden yüksek mimar, — mühendis ve heykletraslardan — mürekkep zevat, İdare Kurulundan birkaç üyenin de iştirakiyle dün öğleden sonra ikinci toplantısını yapmıştır. Bu. toplantı- da inşa edilecek Fatih âbidesinin mi- marf ve plastik şekil ve mahiyeti - üÜzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Haber — allığımıza göre — komite, Abidenin müsabaka ile Türk sanat- kârlarına — yaptırılması — hususunda prensip kararı almış bulunmaktadır. Sanatkârlarımız evvelâ bu Abidenin bir maketini hazırlıyarak — Derneğe sunacaklardır. Bazı mahtillerde hi kim olan kanaate göre Fatih gibi bü- yük ve milli bir Türk kahramanının Şanına Jâyık bir âbide vücude getir. meleri hususunda sanatkârlarımızın bütün liyakat ve kudretlerini göste- receklerine şüphesiz nazariyle bakıl- maktadır. Yüksek Denizcilik Okulu Makine talebelerinin stajı Yüksek Denizellik Okulu — makine “Akustosa kadar Dev Kaçakçılıkla mücadele kanunu hazırlandı Devlet Denizyolları Umum Müdür iükü, dış hatlarda çalışan gemilerdeki kaçakçılığı tamamiyle önlemek. mak- Sadiyle hazırlamakta — olduğu kanun Teklifini önümüzdeki günler icinde Bakanlıka arzedecektir. Bu yeni kanuna göre, Denizyolları gemilerinde kaçakçılıkın bemen he Men tamamiyle önlenmesi Kabil ola Marshall Paviyonu Atarshani dağıtılan bir brogür, “Tekerleği Plâmı paviyonunda İkim cat etti” diye soruyor. Ce- vap verelim: Laedri! Bunun & çin, tekerlek bütün — imaanların Mmah olmuştur, ve beşeriyet yuz Marahali Plâmı, ieminden de anlaşılacağı veçhile bir Ameri- kah tarafından toat edilmiştir. Maksadı bu plâna dahil 18 mül- det arasında — karşılıklı yardım temin ettikten sonra Amerika- ni yardımını getirmek ve mad- di, manevi mütekabil men/aat temin etmektir. Tertip itibariyle, İkinok İ tanbul Bergisinin en kolay an- Jaşılır görünen ve en çok tesir yapan paviyonu burasıdır. Pa- viyonu gezerken verilen izahatı, redilen rakamları ” dikkatle fakip edenler, Avrupanın kal- kınma plânında mühim bir ror oynamış bulunan bu teşebbüsün Amerika için de feyisli olduğu u göreceklerdir. Marshall / Paviyonunu gezer- ken minnettarlık hisel duyulü- 'yor, fakat tercihan — Laedri'yi BİR İSTANBULLU Bebek Sergisinin gördüğü rağbet Umumi arzu üzerine bebeklerin bir kısmı satışa arzedildi. YENİ İSTANBUL'un okuyucularına hediye edeceği bebekler geniş alâka uyandırdı Mühtelif #anat mektep ve enstitü- leriyle diğer sanatkârlarımız tarafın. dan Kayet nefle gekilde imal edilmiz op Kınlaya hediye edilen üç yüzü Mütecaviz bebek Jüri tarafından kö- Tülmüş, birinciden onuncuya kadar derece'alanlar tesbit edilmiştir. Bu bebekler, sergi propagandası ve hâtirası olmak Üzere” gayet ucuz T- yatlarla satışa bugünden iüibaren ç karılacaktır. Ayrıca gazetemizin güzel bebekleri secenler arasında tertip ettiği kurada 'Türk bebekçiliğinin ü Müfittin 3, Esir Germen'in FPotossar aet 'adide bebeki hediye edilecektir. Kore gönüllülerinin sayısı 3.000 ( geçti Kızılların tetilâsına uğrayan Güney Kore Cumhuriyetine yardım için gö nöllü kaydına başlayan İstanbul Mi letvekli Senihi Yürüten'in oklu Tevfik Yürüten, bu gönüllülerin Köre'ye sev: Ki işiyle mesgul olmak üzere bir ce miyet kurmaktadır. Tecavüze —uğrayan hür mülletlere, Türk Halkından Yardım Cemiyeti x: dim taşıyan dernekin nizamnamesi vi: düyete verilmistir. Dün akşama kadar gönüllü kaydolmak üzere şifahen ve Diker taraftan İstanbul Savcılığı bu gönüllü kaydı 18i üzerinde durmakta, Kanunlara aykırı olup olmadığını tet: kik etmektedir. Mr. Russell Dorr, Ankaraya gitti i eçen Kün gehrimize gelmiş — olan Marahali Plâni Türkiye fcra Komitesi Relsi Mr. Russeli Dorr dün Ankaraya hareket etmiştir. Mr. Dorr Ankarar a son konferansta alınan neticeler hakkında Bakanlarla temaslarda bur Tunacaktır. Mr, Dorr, Ankaraya gitmeden önce İstanbul. Sergisini gezmiş ve sanayi tesinlerinin blhassa, Sümerbankın pe Viyonlarını çok bekendiğini ifade 'et miştir. Deniz Fabrikaları için yeni talimatname hazırlandı İstinye ve Haliç dokları ile Deniz. yollarının 'diğer 1ş verlerinde çahışan İzcilere ait talimatnamenin değiştiri Mesine ait çalışmalar tamamlanmıştır. Bu defaki talimatnameye işçi ile tdan Mmünasebetlerini tayin ve 1 şartlarını İsçiler dehine korüyan hükümler ilâ- $ŞEHİR Gen HA üriyet Abidesinde PAKİSTANLI GENERALİN DÜNKÜ TEMASLARI I lzde bulunan Pâkistan Gene- rali Nevvapzade dün ssat 18 te BL Tinci Ordu Komutanını, İ Be diye Başkanını da ziya: etmiştir. General, refakatinda Pâkie: fan Büyükelçisi de bulunduğu ha Ve İstanbula lik ayak bastığı dakika- dan “tibaren hakkında gösterilen Gak kabüle karşı çok mütehassls ol. dukunü beyan etmistir. General, bu Küzel gehrin Valisini ziyaretle baht Tt etliği devlet ricali İle Ankaralılar farafından bir kardes gibi kabul gör. Emniyet Müdürünün şehrin asayiş durumu hakkında beyanatı 'Polis, namuslu vatandaşların korktuğu değil, sevdiği bir insan olacaktır"” İstanbulun yeni Emniyet — Müdürü Kemal Aygün dün saat 17 de gaze- tecilere, şehrin Asayişine ait çalış malar hakkında gu İzahatı vermiştir. — Vazifemizi kanunlar tayin et- miştir. Şehrimizde vatandaşın tam bir huzur ve emniyetle gezmesi, evin- de rahatça oturması ve eğlencesini temin için kanunt hükümleri tam bir titizlikle kullanacağız. Kanun — dişi hareketlere aslâ müsaade etmiyece- Biz. Buna mukabil iş sahiplerinin mü- racsatleri yakınlık ve samimiyetle karşılanacak ve intaç edilecektir. Po. ÜS namuslü vatandaşların korktuğu değil sevdiği bir insan olacaktır. Be- ni tanırsınız, vatandaşlarla olan me- saim imtihandan geçmiştir. - Bütün mesal arkadaşlarım halka benim gi- bi muamele edeceklerdir. Tek gaye- miz vazifelerimizi iy£ bir. — şekilde yapmaktır. Şehir içinde arama ve taramalara devam edeceğiz. Kadıköy mıntaka. Sında süvari — devriyeleri çıkardık, şehrin diğer yerlerinde devriye mik- farını arttırdık. Basının — senelerden beri vazifemi kolaylaştıran yardımı- na karşı bilhassa şükranlarımı bi lirtmek. isterim. Emniyet Müdürü şehrin asayiş iş- deri hakkında Bakanlık ve Emniyet Umum Müdürlüğü ile temaslarda bu. Tunmak Üzere yarın akşam Ankaray hareket edecektir. Rockfeller Ortaşark Mümessi Rockfeller Ortasark Mümesslil Dr. W A Melntosch 13 temmuzda Anka: 've 23 temmuzda İstanbulda bu. K ve sağlık merkezlerini geze. Yunan gazetecisi, dün Ankaraya gitti Birkaç günden beri #ehrimizde bu- yunan Yunanistanın en büyük gazete- lerinden "Akropolis" 'in sahip ve baş Mmuharriri M Botsis, dün Ankaraya Hareket etmiştir. Xf Botsis, Ankarada Bakanlarla” görüşmeler yapacaktır. Güğünü ve İstanbulda da Türk alle Siyle tanışmakla bahtiyar olacağını, İatanbulun müze ve saraylarla kültür Temlştir. Vali ve Belediye Başkanı da aahasında kendileriyle son zamanlar da çok #iki temaslarda, bulunulduğu. Nü Ve yakın münasebetler tesisi için Türk-Püklstan — Dostlük Cemiyetinin de merkezi - bulunmamı ” itibariyle Pakistan Generalini burada selâmlar makla mütebassis olduğunu ve İstan bulda bulunduğu müddetçe kendisine gehrimizi tanıtmak hususunda “her türlü kolaylıklar göstermenin bir zevk Bundan sonra Pakistanlı General sant 1715 te Taksim Âbidesine gide Tek bir çelenk koymuştur. Sant 19 da gehrimizde bulunan İngiliz Büyükelçi &1 Sir Noel Charles, Kenerali ziyaret ederek kendisi ile bir müddet görüş: Müştür. General Nevvapznde 22 de Park Ötelde - bir resmi kabul ftertip edilmiştir. Kabulde şehrimizin tanınmış diplomatik ve askeri gaha yetleri ile İstanbul gazeteleri, basya arkadaşımıza çarpan otomobil henüz bulunamadı Evvelki — gece sabaha kargı evine dönmekte 'olan yazı İşleri ailemizden Seyfeddin Orhan Çağdas, Fatihte AL sokağından gecmekte iken meç. huf Bir otomobilin sadmesine maruz| kalarak müntelif yerlerinden ağır bir #eklide yaralanmıştır. Kazayı yaptıktan sonra yoluna de- 'vam eden hususi, siyah renkte ve üstü Açılır kapanır #por araba henüz bulu- BERLERİ Ticaret gemilerinin nizamnameleri değişti Bir haftadan beri şehrimizde toplanmakta olan komisyon mesaisini bitirdi Bir müddetten beri İstanbul Liman Dalresinde toplantılarına devam. et. mekte olan ticaret gemilerinin istiap haddi ve gemi adamlarının tâbi ola cakları hususlara ait talimatnamele- Tin tadili işiyle meşkul olmakta olan Kkomlayon mesalsini bitirmiştir. Komlsyona riyaset etmekte Ulaştırma Bakanlığı Liman ve De niz İşleri Datresi — Başkanı — Faruk Kardam, gazetecilere gu izahati ver- miştir. “— Komisyonun çalışmalarında ge- mt adamlarının yeterliği ve gemile- Fin teknik durümu hakkındaki tali: matname gözden geçirildi. Bugünkü Ahtiyaçlara cevap verecek ve deniz ticaretimizi kolaylaştıracak ve geliş. mesini sağlayacak bazı tadilât kabı edildi. Devlet Şürasının tetkikinden ve Bakanlıkça tasdikten — geçtikten sonra bu talimatnameler meriyete gi- recektir. Komlayonun çalışmalarına Bakan- lk uzmanlarından başka — Marmara bölgesi Sürvey Kurulu / Azalarından başka, Devlet - Denizyolları Umum Müdürlüğü, Armatörler Birliği, mo- törcüler temsilcileri iştirak etmişler- dir. Gemilerin iatiap haddi. arttırıl. mış, gemi adamlarının hem adet, hem ehliyet bakımından tAbi olacakları hususlar, yeni esaslara — bağlanmış- tar” İstanbul ilkokul öğretmenlerinin terfi ve kadro listeleri hazırlanıyor. Üc senelik kidem müddetini doldu- Fan ve bu Üç yıl içinde müspet rapor Alan öğretmenlerin terfileri ” hakkın. daki listeler tamamlarımış ve Bakan. hi tasdikine sunulmak Üzere bu. Bu arada 30 yıl hizmet / edenlerle yaşları bakımından tekaüde sevke dilmeleri icap edenlerin de lsteleri hazırlanmaktadır. Sihhi durümlari dölayisiyle İst n ökretmenlerin ta Dün Valiyi ziyaret 'samimi Şehrimizde bulunan Amerikada bi yük öteller sahibi ve otelcilik müte- Kasmısı Mi Taylor, Vali ve Belediye Başkanını ziyaret etmiştir. Beki bir Yatandaşımız olan Mr. Taylor. Valiye İstanbulu ziyaret etmekle ikinci bir yatanı 'olan Türkiyede - bulunduğun madan evvel ” birinci Vazifesi, onun Yalisini Siyaret etmek olduğunu ve 4: Merikaya gelecek Türkleri de kendi. Tine ait kadrolar da yapılmakta ÖTELCİLİK MÜTEHASSISI TAYLOR'UN DÜNKÜ T(MASLAII' I den otel karalı Taylor'un Prof. Gökay ile 'bir pozu sinin Türk usulü olarak misafir ede. Ceğini ve bu seyahatinde bu güzel memlekete faydal olmak / istediğini söylemiş ve gördüğü mlisafirseverlik- ften çok mütehassls olduğunu ifade eylemiştir. Vali ve Belediye Baskanı da verdiği cevapta sehrin kendi yük- sek tecrübelerinden faydalanmak t ftediğini ve burada kalacağı üç hafta zarfında kendisine İstanbulun. gezdi. Tileceğini söylemiştir. — KKD MA hareketleri Sanat BEYOĞLUNDAN SONRA, DEVLET TİYATROSU TEMSİLLERİNE KADIKÖYÜNDE DEVAM EDECEK Kapalı salonlar için tiyatronun en fena mevsiminde, “Devlet Tiyatromu İstanbulu ziyarete geldi. Derhal ha- ber verelim ki bu ziyaret pek sesaiz oldu ve İstanbul halkı da misafirle- Fini Jâyık olduldarı veçhile ağırlıya- madılar. Halbuki, kaymetli sanatkâr. ların buradaki temsilleri cidâ 1di. Fakat “Ses,, Tiyatrosunun bu en acak mevsimde hem tahammülferse hem de hücrevi salonuna — sayfiye yerlerinden seyirci getirmek, sayfiye- yanları biraz nefes almak çin kendilerini açık havada bir yer- lere atmalarına mâni olmak, İstan bulluların Sanat aşklarını zorlamak demekti. Buna rağmen, temsiller, bu artlar altında küçümsenmemei 1â- zim gelen sayıda seyirci buldu ve öne lar, Devlet Tiyatrosu sanatkârlarını, bütün hemşehrileri adına da alkışlar dilar. fik olarak Goldoni'nin " “Yalahcı, komedisi verildi. Bu temall, Lello ro- İünde Nuri Altınok için bir muvas. vakiyet teşkil ettl. Bu rol sanki kendisi için yazılmıştı, o derece in- tibak etti. Melih Cevdet e/ Oktay Rifat'ın, acemi veya “esnaf, aktörler elinde fiyaskodan kurtulmak imkânı pek aZ olan bir komedisi, Devlet Tiyat rosu sanatkârlarının ikinet temsiller ini teşkil etti. “Kıskançlar” da AM Cin rolünde Ulvi Uraz bir “er6atlon” yaptı. Nüri Sekmez rolünde Ragıp Haykır ve Sevim'de Jale Türkân A yata kendisine müsavi birer partnen oldular. Üçüneti temsii, merakla beklediğik miz Antigone idi. Orhan Veli'nin mük kemmel tereümesiyle de bir humusle yet Iktisap eden Anoulih'in bu güzel eserinde, “Antigone” da Yıldız Ken- 'ter meslek hayatının belki de enmu- vaffakiıyetli rolünü oynuyordu. — Bu Kenç sanatkârı tebrik ederiz. Devlet Tiyatrosunun bu üç temebk Hini, Nermin Elgüli, Salm Alpago, Zik ya Demirel, Agâh Hün, Şahap Aka Hin, Haşim - Hekimoğlu, rejisörleri Mahir Canova ile birlikte teşkil et tikleri heyet ile çerçevelediler ve mus vatfakıyette Amll oldular. Bu akşamdan itibaren ayna kadro, Kadıköyünde Halkevi Tiyatrosunda temsillere başlıyor. Yukarıda bahset- tiğimiz Üç eser, birer defa olmak Ü- 'zere mırasiyle oynanacak. Devlet Ti- yatrosu sanatkârlarının bu temsi Ti Kadıköy cihetinde oturanlar için cldden birer fırsattır ve tiyatro se- 'ven herkesin görmesi lâzım gelen #erlerdir. — fa. ÖLÜM 'Türk Ticaret Bankası Müfettişi Se- mih Uman, Güzin Uman, Cebeci Ot taokul öğretmenlerinden Mevhibe Mman, Niğde yargıclarından Yusuf man; İstanbul İeçi Hastabanesi he kimlerinden Doktor Hüsnü Uman'ın 've Salme Uman'ın eşi T.C. 8 temmuz 1850 de Ankarada Hakkın hmetine kavuşmustur. Kederli aile. ine başmağlığı dileriz. — (8070) BİYASİ İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi 1 YENİ İSTANBUL NESRİYAT| LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü; Kemal H SARLICA Bu sayıda yan işlerini 'hen tüsre edeni Sacld ÖGET Neşredilmiyen yazlar dade edilmen. Banldığı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI- ——— ——— ——— ——— REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri mahkemı oynatarak bizim — Hangi sızlık ederler ne 'Adam edeceğine cudam ediyor etmişiz de cudam olmuşlar? Şunu anle de mürafaa olur Ömer sopasını sallayarak: birini söylersin baba, dedi, dükkânına girerler ne? hir- an bağına bahcasına dan geçersem anam avradım. olsun. Ben beyle/ geye mimi sokakta gelemem efendim. bulmadım. efendim. buyurdun. Ne| — | verdireceksin? Hanı bana pirinç tarlalarının ta-| — | sırtım aivazinyor ve kavga âdeta göz yaşları |— | bu işi yalım. pisini. virsen nafile. içinde sona eriyordu. v Müftü sözü Hacı Ömere söylüyor, — fakat Ve kendinden geçmiş bir halde bağırmağa İkisi de ihtiyarlamışlardı fukaraların! gibi. kaşını, gözünü | — | başladı yüzlerimize — bakıyordu. Hacı — İstifa, istifa, istifa... Duyduk düymadık XXXVI olmaktan demeyin... İstifa.. Bir daha o Yurdun sokagın. MUVAKKITHANE VE İLK kalklar: Yine en eski günlere MÜŞTERİLERİM ve Müvakkıthaneye beceremiyeceğini görerek kitapları tala- le partiye devretmiş ve Muvakkıthanenin bir. camekânında ancak bir kaç hatıra alıkoymuş- tur. Sonradan bana anlattığına göre bu iş güç ziyade kazalı idi. “Yahu eski yazılı bir kaç kitap falan- köyüver de kolayca okuyalım' Halbuki Mürtü Muvakkıthanenin içinde eski ya z İle mektup okunüp yazılmasını bile şiddetle Tuzü kurü bazı u- diyorlardı. y Hacı Ömerin davetine clddi bir çehre te: — Yok Hacı Beyi! Öyle şey olmaz. Mesele ciddidir. Şikâyeti yapan sensin. Sen anlatacak. sin, dedim. Hacı Ömer beni bir kere de bir söz rüşveti le yemlemeğe çalıştı. ” Canim efendim! Benim güvvayı hitabe. tim seninkine benzer mi? — Benzer; benzer. Murad ettin mi hepimiz. den iyi konuşursun,, Hem bu öyle hitabet me- #elesi değildir. Şikâyetini söyliyeceksin... 'Hacı Ömer kısa bir tereddütten sonra Mürtüyü işaret etti: — O söylesin bakalım. Ben diyceeğimi de- yine âim. Müftü benden iyice cesaret almıştı. Hafız- Jiktan kalma bir itiyat ile Hacı Ömerin biraz evvelki sözlerini kelimesi kelimesine tekrar ede. Tek başlac “Ümmeti Mühammedin. çocuklarını top- İadik adam edelim diye" buyurdun. değil mi? Ümmeti Muhammedin çocuklarını adam edelim deyi toplamadık. Gırda bayırda gürt guş yime- Sin deyi topladık; akşam zabah gursaklarına bir kepçe sicak çorba gitsin deyi topladık. Gunah Ti ettik ki? Bu bir. “Velâkin bu adam onları a Müftü artık burnundan solumağa başlamış- tı. Her şeyi göze almış vaziyette kollarını kal- dinp sallayarak — Hırsızlığı büyükler de ederler, dedi. Be. nim polisim, cendermem yok... Yedi sekiz on kestene çaldılar deyi asamam ya bu yumurcak. ları, Hacı Ömer beklediği havanın hâsıl olmadı- fını görerek yine sopasını salladı: — Canım çocuklarda ahlâk galmadı benimle beraber gikâyet edenler sizler misiniz? E ahlâkı çocuklara kim — örgetecek? Başlarındaki büyükler... Dogru mu degil mi? Hacı Ömer etrafındakilere ve bilhassa bana bakarak Adeta gözleriyle yalvarıyordu. Bir kıs- mimiz “Evet” mi “Hayır” mi olduğu — anlaşı- n bir takım sekler çıkardık. O zaman Ha- € Örmer devama mecbur oldu — Yani gu Yurtta iki aaat hep garkı din. ledik. Bunlar da iyi emme hep - beyle olur mü Baba? Bu adam gunlara birez dinlerini, diya- netlerini örgetse, namaz nasıl gılınır, aptes na Bi alınır, Allah gorhusu nedir? Müftü birdenbire yerinden fırladı ve umul- maz bir giddetle Hacı Ömere saldıre — Yoo Hacı Bey... Affedersin ama biz med- rese açmadık; lâyığ Cümhüriyet yürdü. - açtık. Yani sen aklınca bana ulümiye diniye dersi mi 112 deyi değil 'dan Memet gibi leşimi garge Tendim. İstifa.. Tstifa, Müftüyü hiç bir zaman bu kadar perişan bir. dürümda görmemiştim. Vücudunun — bütün zemberekleri boşanmış gibi her tarafı titriyor; ceketinin, pantalonunun ceplerini boşaltıyor, üs- tünde ne kadar defter, kâğıt varsa ortadaki ma. sanın Üstüne atıyordu. — Biçare şaşkınlığından kendine ait bir buruşuk kâğıt Jira ile bir kaç nikel beşliği de onların arasına karıştırmıştı. Hacı Ömer yaptığının gayet İyi farkında ol- duğü halde aahte bir saflıkla etrafa bakarak- Ne didim ben bu adama yahu?, Aklını mi cıldırdı bu adam beyle? Diye gülmeğe uğraşıyordu. Parti relsiyle hatırlayamadığım. bir. başka- m hizla sokağa yürüyen Müftünün arkasından koşarak geri çevirdiler. Yeniden — çaylar, kara dut gerbetleri ismarlandı. Herkes bir şey söyle- Gl. Yüze yakın mikrop gibi çocuğun kendi baş- Jarına kaldığım dehşetle gözününe getiren Kay- makamla Parti Relsi Müftüye birer resmi te. gekküir ve tebrik mektubu göndermeyi vadettiler. Biraz sonra sokakta — ayrılınırken — Müftü “Allah seni başımızdan ayırmasın” diye — Hacı Ömere dün Hadı bakalım; hadi bakalım... Seni de eyle seni de eyle" diye onun 8 Gönüyorum. Evvelce de anlattığım üzere İstiklâl Mah- kemesi dönüşü, Müftü için Avrupa dönüşü gibi bir şey olmuştu. Eski Fetvahane Muvakkıthaneye çevriliyor, hattâ yeni dil cereyanı başladığı za- man adı kısa bir müddet Kurum Evi oluyor, ye- ni ruhün ve inkılâp hareketlerinin âdeta bir İle- Fi karakolu yahut daha doğrusu follugu haline gelmeğe başlıyordu. Meselâ; 27 de yeni yazı ka- nunu çıktığı zaman İlk dershane orada açılmış, Jâtin harflerini — kara tahtaya İik yazan onun titrek elleri olmuş, okumayı pek becerememekle beraber, eski hattatlığın yardımiyle yazıyı ça- bucak İlerletmiş, hattâ evvelce de galiba söyle- diğim gibi hati sünbüliyi yeni harflere tatbik suretiyle bir de yazı icat etmiştir. Dershaneden birinellikle ilk diplomayı alan odur. 'Yeni yazıdan sonra yeni di ve öz türkçe cereyanı aşlayınca Müftü onda da yine kasa- baya Ön ayak olmak şerefini kendinden başka mna kaptırmamak istemiş, bir çok — öz türk- çe kelimeler derleyerek Ankaradaki ilk Dil Ea- gümenine göndermiştir. Daha sonra Müvakkithanede bir Kitaplık mey dana getirmeğe uğraşmış, partiye ve daha baş. ka yerlere başvurarak iki yüze yakın kitap mec- mua ve saire tedarik etmiştir. Fakat sonradan 174 yazak ediyordu. Nihayet yine bazı münasebetsizler yeni kitap ve mecmuaların öte berisini okumağa çalışıp sök. türemeyince eski yazıyı methe — kalkıyorlardı. Hattâ inkilâp işlerinde önayak olması — lâzım gelen Kaymakam bile bir gün âdeta lâtin harf- derine küfretmişti. MÜftü bunu anlatırken: — Herif çoluğun çocuğun ortasında; dim okunür mu Bu meret yeni yazı” diye ban- gır bangır bağırdı; dedi, sonra elini ağızına ka- payarak ve ağızını kulağıma yaklaştırarak ilâve etti: Eten- — Sanki eskisini okuyabiliyormuş — gihi kerata!. O yarın öbür gün defolup gider; kabak benim başıma patlar.. Sonra efendim kitap ne olsa kitaptır; içindeki de fikir.. Yanl ne tarafa çeksen gider.. “Parti gönderdi” diye de kendini kurtaramazsın.. Parti sahifesini — kendi mührü fle tasdik etmiş olsa dahi... Politikedir bu... Bi karsın yarın parti fikir değiştirir; eski yazdır. dığını unutür, senden hesap sorar. Sonra efne: dim, elin İti bakarsın bir halteder, - sordukları zaman: “Kitapta okudum 1di” der. Bundan başka genç mektep talebeleri fle yaşlıları bir arada oturtmak da kazalı bir me- sele idi. (Devamı var) 178