20 Nisan 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

20 Nisan 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayfa ( 20 Nisan 1080 Moskovadan bir haber çıkmayınca Churchill sabırsızlanmaya başladı “Moskovada General Deane'i teletiple bulup derhal Stalin Leahy: Bu kadar Churehlli: Burada — radyo göndermek biraz uzun sürüyor Leahy: Ben elde etmeye çalışaca Bim. Anladınız mi? Churehlll: Bvet, Leahy: Joe Amcanın tasvibini al mak için elimden gelen gayreti sarf #deceğim. Derhal, Moskovadaki A merikan Askeri Misyonu Şefi General Denne'i arayacağım ve onun vasıta- giyle meseleyi halletmeye çalışaca #im, İsterseniz siz de Joe Amca ile temasa geçin, sonra 11.30 a kada; yani iki aaat sonra müspet bir haber alırsanız bizi telefonla arayın O za- man, öğleyin, müşterek bir beyanattı bulunabiliriz. Churehlli; müspet bir cevap alabi- deceğinizi hiç zannetmiyorum. Leahy: ben de tahmin etmiyorum. Fakat âmirim, Joe Amcadan müspet bir cevap almadıkça harekete geçe- miyeceğini — tasrih etti. Benim için yapılacak başka bir şey kalmıyor. Churehili: çok müteessirim. Çünkü her geyi hazırladık. Saat 18 de resmi beyanatta bulunulacak, aaat 21 de de Kıral bir konuşma yapacak. Her gey hazırlandı, artık geri dönmenin imkânı yoktur. Bilhassa Almanlar neşriyata başladıktan sonra Ruslar kendi basınlarını mutlak bir şekilde kontrol edebiliyorlar diye onlara a- yak uyduramayız. —Hür memleket- Jerin hür gazetelerinden böyle bir şey beklenemez— Meselenin — Amerikanı basınına aksetmiyeceğini bana garan- ti edebilirmisiniz? Eğer bana böyle bir teminat verebilirseniz ben de ha- reket tarzımı değiştiririm. Fakat hor gey gazetelere aksedecek buna emi- nim. Leahy: Rivayetler, tabil İgazetelere aksedecek. Fakat aldığım talimata Köre, burada resmi bir. beyanat ya- Pilmiyacaktır. Diğer tarafın muva- fakatini bekliyeceğiz. Şimdi, elimden geleni yapıp Joe Amca ile temasa Beçmiye çalışacağım. Chürehili: Nasıl yapacaksınız? Leahy: General Denne fle aramız- da teletip irtibatı var. Derhal Deane ile temasa geçip Staline haber ver- Mesini ve onun muvafakatını istih- sal etmesini istiyeceğim. Joe Amca hayır derse biz de kararlaşan zaman- dan önce hiç bir resmi beyanatta bu- Tunamayız. Churehili Demek Ki hiç bir res- af beyanat yapılmayacak Tebliği ya- rın gazeteler verecek. Leahyı Bugün için Joe Amcanın muvafakatını alamazsak, resmen ilân Aşi yarın sabah saat 9 da yapılacak- tır. O eaatten evvel diğer tarafın iz- ni alınmadan hiç bir şey yapamayız. Churehili: Joe Amcadan ne cevap alacağınızı pek merak ediyorum. Fa- kat, ben Stalin ile görüşmeden hiç bir beyanatta bulunmamayı taahhüt e- demem. Bütün dünya meseleyi öğ- Tendi. Gecikmenin sebebini anlamı- yorum. Çok gülünç bir durumdayız. Leahyi Samimi konuşmak lâzımsa 'ben de gahsen sizinle aynı fikirde- yim. Size sadece bu mesajı tekrar ettim. Churehllir Pek âlâ Maç Leahyı Hemen harekete geçeceğim. ç EMMM SOLDAN SAGA B dlan stan * — 0« aDlyeti Kesin GKi kelimen & — Pıriz B ae lene 5— Gni v BK Bi aP zi D Ö 0 ÖN Kismzş sesanak H aKi harflerden birinin akunma. v0 Bi kaymaz. Teni bir kadız el & — Terti eti terafı yaabalık N Kaliman. ' — İstinat etirme Mü: YEZ Ban ian YUKARIDAN ASAĞI : 1 — Büyüklüğü mevcut. 2 — Faali- yete fasila - ver. Su. 3 — Yaramaz Terai futbolda bir tabir. 4 — Ortak TTersi dini merasim. 5 — Nefer. Gözet demek. 6 — İyi, Mescidi. T — Bil ginler topluluğuna alt. 8 — Uğrunda Can verilir. Tersi bir hayvan. 9 — 8o- nundaki harfi atarsanız. Chatenu rland'ın meşhür bir eseri olur. 10 Eibisesi fena DÜNKÜ BULMACANIN HALLI SOLDAN SAĞA 1 — Karamazof, 2 Libar - Küle, & — Ell Rakı < Av. 6 — Fi - Badakat Bivil - Ka: & — Darago - As. 6 — La- hana - Ece. 10 — Anadol 'YUKARIDAN AŞAĞI 1 — Kileri dolu. 2 3 — Kibar - Saha. 4 — Ama 5 — Mema - Avanak. 6 — At AĞ 7 — Kavala, & — Onur Fala bak. 10 — Cet - Tane, As - Maç, 3 'Toraca: 5 Imran Cadı BEN — Yazan: Oramiral William D.Leahy DE ORADA İDİM ? Çeviren: “Halük TANSUĞ 12 e temasa geçmesini istedim.y Churehill; Bravo, Eğor.. fakat bu-| — Leahy: Hemen yalnız telefonla de- a razı olamam, Almanlar haberi ya- | #i teletiple, Hemen şimdi kendisini yınladıklarına göre ben de İngiliz | arayacağım, milletine durumu doğrü da olan, yan- | —— Chürehlli: Pek Alâ, ben de ararım. hiş da olsa açıklamalıyım. Gecikmeyi | Ben de hemen Joe Amcaya durumu kabul edemem, anlatmaya çalışırım. Telefonları artık Leahy; Joe Amcadan bir cevap -| kapayalım. Bu kadar lursanız bize bildirir. misinia Leahy: Bu kadar efendim. Hoşça Churehili; Tabii, Serbest hat Üze- | kalın, En kisa bir zamanda dürümü rinde konuşabiliriz. Bütün dünya me- | Ka Südiriniz. geleyi öğrendi. Leahy: Haklısınız efendim. Herkes | — Baskan telefonu kapar kapamaz Moskovadaki General Desne'e teletip ettim ve durumu kendisine izah ede- k Stalin'le temasa geçmesini iste- dim, gimdi. öğrendi. Mesele — resmi beya- natta bulunmaktır. Her halde hemen simdi faaliyete geçiyorum, Churehili: Joe Amcaya telefon mu edeceksiniz? (Devamı var) 1948 Olimpiyadı şeref listesi İngilterede Wembley Stadyumunda 14 nisan tarihinde bir merasim ya- pılmıştir. Bu merasim, 1948 Olimpiyadında derece almış olan sporcular için tertip edilmiştir. İngiltere spor teşkilâtı, 14 üncü Ollmpiyatta derece almış bütün milletlere mensup sporcuların ismini bir mermer üzerine yazdırmış ve Wembley Stadyumunun kapısına asmıştır. Bu merasimi Olimpiyat Komi- tesi başkanı Lord Burghley idare etmiştir. Mermer üstünde su Türk sporcu- Jarının ismi bulunmaktadır. SERBEST GÜREŞ S2 Kilo Olimpiyat — 2 cisl — Halit Balamir & « 1 eisi — Nasuh Akar #i 'i 1 cisl — Gazanfer Bilge H » 1 eisi — Celâl Atik 18 1 cisi — Yağar Doğu 19 2 cisi — Adil Candemir GREKO - ROMEN #i e 2 cisi — Kenan Olcay DN 8 cüsü — Halil Kaya ' — Ğ 1 cisi — Mehmet Oktav ŞAİ 2 cisi — Mühlis Tayfur Akırda 1 cisi — Mersinli Ahmet mpiyat 3 cüsü Ruhi Sarıalp. Muhsen'in gözleri kamaşır gibi oldu. Am- - casının kızını beş senedir. görmemişti. Ne kadar değişmişti o zamandan beri! Akıl ve hayaline getirmediği güzelliği ile karşısında dikilen genç kız, yaldızlı çiçeklerle bezenmiş Çarpıyor, kendinde bir nevi sarhoşluk hisse- DA di sün ördee ü mikamni ni7 ) kavemet edilemez bir sesle devam etti: Öldürme onu. Benim sevgilimdir; kar- — VArdı; zaten hayli sarsılmı hafif tazyikın altında billür deşelrim arasında en çok sevdiğim odur. Se- ni de geverim. Hattâ seni daha fazla severim. Beni al onun yerine. Beni al, olmaz mı? Eşin olurum, senin malın olurum, gittiğin yere pe- tinden gelirim. İster misin ? ganlının bütün varlığına hu birimizden isteç bakıyor, bakıyor, kendini mesut ve manda Muztarip hissediyor, düşünmüyor. fa kat seviyordu. Bu sessiz temaşa içinde büsbütün gaşyolmuştu ki, Cemile, pek Jâtif bir hareketle Arkaya - doğru' eğildi ve duvara - anyanı: Tak iki elini başının arkasına götürüp bağ'adı. Sonra, delikanlının Üzerine o güzel gı sıcak zıyasını akıtır gibi oldu; buna artık da- yanamıyan Mühsen büsbütün çıldırarak ba. Şini eğdi; o kadar eğdi ki düdakları kırmızı bu yeni tanrısına lâyık oli zumu kâadar tapam ©O hâlA diz Küçük ayağını hissetmekte kaldırdı; ciddi bi eda ile Tamamen / seninim, Buradan geç ki, entarinin kenarına kadar yaklaştı; ve mesinler; neredeyse gelirler kanlı, eteği eliyle tutup öptü. O zaman Cemi- —men caiz değil; hayatımsın çıplak Ve Küçük ayagını kaldırarak, ses — — Ayağını çekerek Muhse çıkarmaksızın — köleliğini kabul etmiş - olan kaldırdı. O, kendini birakmı gencin omuzuna dayadı. oğlunu evin dip tarafına, İşte 0 zaman vurulmuşa döndü; bu sl- — kapısına götürdü ve ortalıkt hirli temasta mükavemet edilmez bir kudret — dığini dinledi. Hakikat şu N Jdayıp döküldü ve açtığı gediklerden genç Af- €sİ görülmemiş bir sevinç dağıldı. i, yeryüzünde en çok sev- kendisine fedil Mühsen. intikamını, hürriyetini ve kendisini dahi ver- Bunları söylerken Muhsen'e doğru ha- GiRİmİZ. geyleri fitçe eğildi. O ise kendinden Keçmişti, me gi. Fedakârlıkta bulunulacak nokta yalnız o, ve duğünü, ne yaptığını bilmiyerek diz çöküp, *evdiğimiz vakit de feda üzerine eğilmiş o nefis hayale — hayranlıkla — Ğ* #adece odur. baktı. Sanki gözlerinde gök yüzü vardı.. Bu — telâkkisini, kadar güzel bir şeyi tasavvur bile etmemişti; — G, terketti. hattâ daha ne hunün derinliklerinde aradı. diğini gördü. ökmüş, omuzunda Cemilenin Kenç kız da halecan içinde bakarak TALEBENİN oturdüğü. yer ada eline geçen para İle mütenaaiptir. rannın da burada had bir şekil aldı let, gehir belediyeleri veya hususl ser mayeler tarafından talebeye verilen bursların tutarı — senede 50,000 (14 )00 frank arasındadır. Bu para on zim para ile ayda aşağı yukarı 50 HİA 90 Hira geçer, Tabü bu para Pa 'ca para kazanmak dir UNEF'in talebeye iş bulmak için bir İş Bürosu vardır. Fakat Fransadaki el emeğinin bolluğu karşısında tale- benin para kazanabilmesi çok zordur. çenlerde Figaro gazetesi bu derde çare arıyarak, do Jatıp eski gazeteleri ranı ve eskicilere satmalarını teklif. eti Bu acayip fikir talebe muhitlerinde kahkahalarla karşılandı. / Memleket lerinden döviz alan ecnebi talebelerin vaziyeti Pransızlara nazaran çok iyi- dir. Türk talebesi, çok intizamsız bir şekilde olmakla beraber, ayda 40.000 frank almaktadır. Allesi Pariste bu. lunmayan talebeler için iki imkân yardır: Cit& Universitalre'de yer bul: mak, Parisin muhtelif mahallelerinde bulunan talebe yurtları, pansiyon ve- mecbüriyetinde; talebelerin ev ev ya otellerde bir oda kiralamak. Bunu da ilâve edeyim ki, Paris bir üniver site gehri olmakla beraber, Fransız aileleri İsviçre veya Almanyada çok görüldüğü gibi, evlerine talebe alma: yı Adet edinmemişlerdir. Talebe otel- leri ise son derecede pla, bazan en ip- tidal, konforu eksik harap yerlerdir ÜNEF'in oda talep ve tekliflerini der iyen bir servisi vardır. Genç muha. tabımın söylediğine göre, bu servis talebeye 3.000 İA 5.000 frank arasında bazan akar suyu olan kalo- riferli bir oda temin edebilirmiş. Bun. gan başka 1947 de Paris genel evle Finin kapatılmasiyle, bu binaların ba zları talebenin — kendi idare — ettiği yurtlar haline getirilmiştir. Cit Uni versitaire'in 25 evinde ise ancak 24400 talebeye yer vardır. Tiyatrosu, spor Ve fimnastik saha- darı, pisini, muazzam Tokantası, bal ve müzik salonları ile Cit& Universi- taire tipkı Amerikan kölejleri örneği Üzerine kurulmuştur. Devletin muh telif milletlere bahşettiği arazi Üze: rine inşa edilen 25 paviyona tercihan paviyon inşa eden milletin vatanda: Jarı talebeler alınır. Bu arazilerden bir tane vaktiyle Türkiyeye de ayrıl: dığı halde, biz inşaatı yapacak kadar para temin — edemediğimizden, Cit Üniversitaire'de bir Türk - paviyonu yoktur. Buna mukabil bir tahlili ta: lebemiz Milletleraram paviyonda, 14 tane de mühtelif milli evlerde olmak Üzere halen 15 talebemiz Cit Uni- versitaire'de oturur. Fakat Cit Universitaire Paris ta- lebesinin ancak küçük bir azınlığını barındırabilir. Üstelik de alabildiğine boş bir yeşil saha Üzerinde — çeşiti renk Üslüpla inşa edilmiş bu yurt Jarın mimarisi ve havası heranedense Paris Üniversite muhiti ile tezat ha- ündedir. Bana öyle geliyor ki, tale benin gerçek sosyal dâvaları Cite Universitaire'in haricinde cereyan et- mektedir TALEBE LOKANTALARI Lokanta işleri, her üniversite şeh- rinde bir şubesi olan “Comit& des Ocüvres" (Yardım İşleri Komitesi) teşkilâtının idaresi altındadır. Bu ko- mite talebelere ucuz yemek ve oda temin etmekle uğraştığı gibi, konser ve tiyatrolarda tenzilât görmelerini, yabancı talebe kafilelerinin kabulünü ve muhtaç talebelere para yardımla- rinın yapılmasını Üzerine alır Komitenin gayretleri sayesinde, 60 franga yemek veren talebe lokanta Jarı açılmıştır. Bunlar devletten yar dim görür, yani her yemek başına devlet 30 frank öder, böylelikle tale- be 60 frank Vererek 90 franklık ye- mek yemiş olur. Paris'te bu gibi 10- kantalar 10 tanedir. — Bunlara tabii yalnız yemek kartı olan kimseler ka- bul edilir. En ucuz lokantalarda bil bir kap et yemeğinin 100-120 frank olduğu Paris'te 60 franga yemek yiyebilmek büyük bir nimettir. Bu yemeklerin pek parlak olmadığı ta- bildir. Talebet umumiyetle şikâyetçi: dir ve mevcut istekleri arasında, son zamanlarda görülen fiyat yüksekli- Kini karşılamak için, — devletin 30 frank yerine 40 frank vermesi talebi * Paris Hususi Büromuz - bildiriyor ı Pariste üinversitelilerin sosyal durumu Mesken dertleri rdır. Devlet payını 5 frank art- — bil başka sebeplerden. Fransız tale tırmaya razı olmuş ise de, lokanta- — bei devletin kendisine verecefi ücret ların zararı bir türlü kapatılamamak. — mukabilinde — hürriyetlerinden zerre tadır. kadar fedakârlık etmek niyetinde de- PEŞİN ÜCRET MESELESİ kildir. Bu ücretin talebeyi siyasi bir Fransiz talebesinin istekleri ara- — baskı veya aşırı bir. köntrele tAbi gında en çok dikkati — çeken nokta — tutmaması gart koşülüyor. — Talebe 'prö-anlaire” (peşin Ücret) meseleni- — bu kanunun ancak kendisine eskisi dir. Talebe kendini cemiyetin henüz — kadar siyasi ve Iiçtimal hürriyet bı. Astihsal vermiyen fakat müstahsil akacaksa çıkmasını — İstiyor ve bu dık görünüşü, mıya hazırlanan bir İşçisi telâkki et- — zihniyetle çıkması için mücadele edi- Alle yuvasında geçen çocukluk ça kiyle cemiyette bir işi olan müstahsil İnsan çağı arasında, modern terak- mektedir. Bu nazariyeye göre; talebe- nin bura, yardım veya hibelerden ya- şaması doğru değil, memleketin mt tahall İ nunla tesbit edilmiş bir Ücret alması — kilerin giteide uzattığı bir arslık, bir cap eder. Devlet her ilim ve fen #a- — boşluk devresi vardır: Yüksek tahsil hasında müayyen şartları halz, va- — devresi. Bu devre aileler için de, ©- tandaş talebeye bir peşin-Ücret ver- — kuyan genç icin de bazan çok sikin- meyi kanunla taahhüt ederek, Üniül —ti ve Üzücü olur, çünkü genç ha- zersite tahsili meselesini nizamlıya- — yata atıldığı halde henliz para kazan- ak ökünden halledecektir. Bu — maz, ailesine muhtaçtır. Bu yüzden peşin Ücret her Vatandaşın hakkı ol- — bir çok ailelerde ihtilâflar, meseleler çıkar, Peşin-ücret kanunu her ne ka: dar yeni ve alışılmamış bir fikir ör- taya atıyorsa da, bu gibi meselelerin makla, Üniversite tahsili zengin veya orta halli sınıfların bir a ol maktan çıkacak ve henüz pek az bir nispette yüksek tahsil görebi Pariste Üniversite sitesinde Rockfeller tarafından yapılan ve talebe ikametgâhı olarak kullanılan binanın Kökünden halline doğru mühim bir Fransız talebesinin bu meseleyi her cepheden görmek, doğurabileceği ne- ticelerin hepsini hesaplamakia zihniyetine ne derecede sahip oldu. Aüna hayran oldüm doğrüsu. Konuş- vermeden, — mühatabima harb sonrası talebesinin çalışma du. 4 hakkında ne düşündüğünü sor- Talebe deralere, kütüphanelere ediyor mu, yoksa dalma geç- mişi özliyen bazı kimselerin — iddia ettiği gibi gününü kahvelerde mi ge- çiriyor? Muhatabım bana saat üç sur Jarında Güartler Lâtin'in — mühtelif fakliltelerine bağlı hiç bir kütüphane. de tek boş yer olma: erlerinin talebenin oğalması — içim alışma canla başla çalıştığını temin etti. Son harb seneleri talebede zeve zeklik ve züppelik zihniyetinin izle rini Bilip süpürdü. Fransa talebesi hiç bir zaman bu kadar elddi ve ol- gün. olmamıştı, dedi. — Anlattıklarınız da bunu İspat eder, Cemiyet te mesuliyetini bilir, akür Ve faydalı bir unsur olmak yolunda hak ve vazifelerinizi yaşı- Jacak bir aydınlık ve şuutla tesbit etmişsiniz. Bu işi başarmanızı dile- zİM, diyerek ayrıldım. İçim güneşli, adımlarım kanatlı, Paris talebesinin “Boul Mich” dediği caddeyi/ tırmandım. Çi sınıfı için Fransada yüzde 2-3 nis- petinde) işçi ve köylü — sınıflarının P çocuklarına da yüksek tahsil imkâ- HIKÂYE dini verecektir. Bu proje — Pransiz | | —— Parlamentosuna - biri sösyaliat, b MRP, biri komünist olmak üzere üç mebus tarafından Üç tasarı halinde vleti büyük bir mas- afa sokmaktan başka, âdilâne tat biki bir çok müamele — ve teşkilâta 'OYUNLAR sürü halinde iler- İüzum gösteren bu kanun için Parla Jiyor, faxat mezbahanın neg- mento müuhitlerinde kampanya baş- etliği kan kokusu hududuna gi lamıştır. Genç muhatabim. kanunun | | rince meleyerek ayak diriyorlar- d sene ar çıkması hususunda O zaman, çobanlarle araların Ümitli idi. ÜNEF bu hedefe Varmak İ ga aa aa an Tan Mürulmüa e. için Fransanın her tarafında miting- || kiz, on mefhumdan ibaret konuş. ler yağtığı' gibi, şimdiden talebenin | | ma' dili tesirini kaybediyor, bü. çok çocuklu aileler gibi otobüs, met- 'üükler için garip lâkin iptidal ol- duğundan çocuklara hoş gelen tü: rütürüler, dehlemeler havayı bey hüde dolduruyordu. Koyunlar ölmek. istemiyorlardı İstemiyorlardı amma o gün mez- ro ve trenlerde yüzde 50 tenzilât gör- mesini de talep etmektedir. Peşin-üc- ret gibi muazzam bir sosyal devrimi göze alan bir memlekette talebenin nakliye tenzilâtından henüz faydala- HF T AAi namayışı - garip görünse —dahi, bu, | | skler. baytarlar, memumlar! Ki Fransada nakliye şirketlerinin henüz | —| saplar, sakatçılar, — dericiler, e tamamen devletleştirilmemiş olma. förler ve halk bekliyorlardı. Ne inatçı hayvanlardı bunlar! Bu ka- dar İnsan, onlar istemiyor diye siyle izah olunur. Her neyse, Fransa talebesi bütün ha kllyarasl a1 Haai ol Ka u hakları elde etmek ve modern | | iecekler, ne diye müşkülât çıkarı. dünyada bir zaruret halini almış 0- yorlar? Jan yüksek tahsile büyük mikyasta Çobanlar son bir gayret sarfe- yatandaşını ulaştirabilmek, ve Uni derek koyunlara bir daha hitap yersite talebesinin hayatının tahsil | | ettiler, lakin boşuna! sanki. bir- devresini sefalet ve mahrumiyet için- denbire kara cahil kesilmişlerdi. ağıllarda, zamanlı dikler 'kürt tehlikesi — olduğu a pekâlâ anlayıp dinle- bu dili - unutüvermişlerdi. koş- tuğu maddi refah içinde geçirebilme- Si için büyük bir mücadeleye girmis | | yerlerinden bir adım — daha ileri bulunuyor. Pransız talebesi, talebe ha Ytzek aati yatının ortaya koyduğu sosyal prob. Nihayet son çareye başvurul- lemleri büyük bir ciddiyetle kavra- mış ve benimsemiştir. Bir noktay işaret etmek isterim ki, peşin ücret meselesi tahsil çağını geçmiş insanlar arasında olduğu gibi, talebe muhitle. rinde de endişe uyandırmaktadır. Ta- Mezhahanın ahırından besili bir koyun getirildi. O, daha karşır dan sürüyü görür görmez mele- meğe başladı. Sürü dikkat kesil. Mmişti. Acaba neler söylüyordu? KÖSEMEN Fikret Adil Bilinmez. Vakaa koyunca konuşu- yordu amma, çobanlar ki, bu di Tin Aşinası idiler, onlar dahi ai layamıyorlardı. — Dilin bu kadar farisisine vâkıf değillerdi. Besili koyunun sözleri tesirini göstermişti. Vakaa #ürüden bir kaç itiraz melemesi — yükselmedi değil. Fakat besili koyun hemen Onların yanına vardı, — ötelerini, herilerini kokladı. susturdu. Son: ra sürünün içine daldı, şöyle bir dolaştı, —nihayet başa — geçerek Mmezbahanın kapısına doğru yürü- di Koyunlar, onu koyun gibi takip ettiler ve mezbahadan içeri girdi. ler, 'Yarım saat sonra her şey olup bitmişti. “Ayaklariyle - girdikleri bu yerden, koyunlar, şimdi önlük- 1ü adamların kollarında çıkarılıp cenaze otomobillerine benzer kam- Yönetlere yükleniyordu. Besili koyun ie, bir köşede 8- nüne atılan bir. kucak otü ye- mekle meşguldü. Yanımda duran birine sordum 'Bunu neden kesmediler? Adam yüzüme tuhaf tuha£ bak- tı. güldü. £ © Kösemendir. * Bilmem nasıl oldu da, döner- ken ihtiyar kayıkçıya bu Köse- menden bahsettim. O da yüzüme, deminki adam gibi baktı: — Beyim, dedi, bunda şaşacak 'ne var? Dünya bu! Hayvanlardan da böyleleri bulunur. ASYA HİKÂYELERİ Kandehâr Âşıkları kırmızı bürümcükten bir entari — taşımakta ının altında dünyaya hâkim padişahlar seril- İdi; 0 güzel — saçlarını gümüş sırmazı ve bir meli. Ben neyim ki? Bir köpek. Beni nasıl Bülün de daha çok revnak verdiği şeffaf ma- sevsin? Vi örtülere sarmıştı. h ğ n " 5 T Burnunu elleriyle kaplayıp acı ci ağlı Mühsen cevap veremedi; kalbi. giddetle — | Yazan: A, de Göbineav Çeviren : Reşat Nuri Darago | — , yakat zihninde MANI 'bir müsikinin hati uş Glan gürürü © T parçası gibi çat- hiyı öptü ve: dütsüz bir saadet, Aşkan her etmemizdir. etmek istediğimiz Damus — dü; verebileceğini ru- O dakikaya ka: diği geylerin bile imadığını, ona 1 başka bir şekil, iken başını biraz — kadar istediği, veya- sevmediği, geyleri artık yalnız hayal meyal hatırlıyordu. - tağından kalkmadı, Vücudünü kaplayan o ga- dedi. Şimdi git — Cemile her geydi; dünyayı o doldürüyor, ken- — rip kesikliği hissederken — yakında öleceğine babam seni gör- — disine o can veriyordu; onsuz hiç bir şey de- hükmedip seviniyordu. Gözünün önünde dur- Senin ölmen öl- — gil, hiçbir şey bilmez ve yapamazdı. Onsur madan Cemileyi görmekte, onun, artık bü: benim! herhangi bir şeyi İstemek ve ummak korkunç tün hayatına hâkim olan “Seninim” sözleri- in elinden tutup — göründü. ni işitmekte, sonra genç kızın kendisine, 1â- uştı. Cemile, amca Acı acıt yık olduğunu. bildiği hakaretli gözlerle bak. oradan bir sokak —Ne yaptım? diye düşündü. Gittim. Ne tğini sanmakta ve © zaman saadetsiz bir ta ses olup ölma- — alçakmışım! Korktum! Sahiden korktum mu? — ömrün nihayet bulmasını dilemekte idi. idi ki, ölüm teh- — Neden gittim? Şimdi o nerede? Ah, görebil- Devemi var Hkesiyle sarılmış bulunuyorlardı. madan evvel kolları arasına atılarak delikan- — Gidiyorsun, ah! Gidiyorsun, Evet, ge- Jlerinde benim verdiğim mâna yoktu. belki. ninim, Hem de ebediyen senin, anladın mı? — Ah, ölebilsem! O, kardeşini kurtarmak. isti Evin içinde ayak sesleri duyulunca Cemile yordu, Başka bir şey değil. Beni çileden çı> kapıyı hemen açarak; karmak, benimle eğlenmek istedi; kadınlar Git! diye fısıldadı, delikanlıyı dışarı” Yalancıdır. Pekâlâ, eğlensin benimle, beni çi- itti. Muhsen kendini dar ve ıssız sokakta bül- Jleden çıkarsın, deli etsin. Canı öyle istiyorsa kapı kapanmıştı. ben mi mâni olacağım? Ben ki, onun kölesi, Yalnızlık onu teskin etmek şöyle dursun, snin kızını görünce kapıldığı. şaşkınlık başka bir istikamet aldı ve herhalde hafiflemedi. Ona şimdi Cemileyi öte- den beri sevmiş, şu geçen dakikaların ömrünü ihtiva ediyor Jlardan evvel yaşamamıştı; aradığı. Şibi gelmekteydi. On: — Sına aldı; o da başını dizlerine dayadı; gece- Bir saat öncesine nin bir kısmını konuşmadan, uyumadan ge- tazarladığı, sevdiği — Girdi. Ateş içinde yanıyordu. beğenip beğenmediği bütün — Ertesi sabah büsbütün hastalanarak ya: Z. N sem! Yalnız görebilsem! —Ne zaman acaba Hiç bir #aman. Hiç bir zaman göremiyeceğim. Soramadım. Sevdiğimi söylemeğe bile cesaret edemedim. Beni beğenmiyordur! Benim gibi bir zavallı hakkında ne düşünebilir? Ayaklı İ Tası uyanmıştı. Bana “Seninim!, — dedi... Dedi mi? Sahiden söyledi mi? Nasıl söyledi? Ne vakit? Niçin? Ebediyen benim mi? Benim aklıma gelenler belki onun aklından geçmemiştir, söz Kapıyı aç ayaklarının tozuyum! Ne yaparsa yapsın, be- 'ni parça parça etsin, hepsi kabulüm. Ah, Ce- mile, Cemile Evine, benzi atmış, âdeta — hasta döndü. Bunun farkına varan annesi, onu kolları ara- 2 KİSAN 7 1366 B - Ha ÂR ah SİYASI İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED. ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A, SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fillen tdare eden Sacld ÖGET Basıldığı yert YENİ İSTANBUL MATBAACILIK MİTED ŞİRKETİ MATBAASI İkinci sayfamızdaki siy si, Üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamız- daki iktisadi başmakaleler- de ileri sürülecek - fikirler tamamiyle yazarlarına ait tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: