Sayfa 2 [ Zaman zaman | İnkılâpta istikrar Asırların diş memleketlerden ge- den harp ” hareketleriyle / sillelerini yemiş olan Türk Milleti düştüğü aciz zamanlarında en fena düşme hare- ketlerini saraydan görmüş, dünyada Allahın gölgesi olduğunu iddla eden Zavallı sultanlar kendilerinin en — bü. yük yardımcısı olan hocalardan aldı: ği küvvetlerle bu memleketin / geri kalmasına, dünyanın en zeki insan. darı olan 'Türk Milletinin bedbaht ve bilgisiz bir hale gelmesine sebep ol- müştür. Biz şuna eminiz Ki bu işde gahsi menfaati olmayan veya bilki: Sizliği yüzünden işi takdir edemiyen hiçbir kimse bu sözlerin ifade ettiği hakikati inkâr edemez ve bunun ak- sine bir misal gösteremez. Yirminci asrın bütün dünyada hu- güle getirdiği değişiklikler zaten tit- zeyen bir gölge gibi kalmış olan Tür- kiyeyi devletler camlası arasında ya- şayan bir uzuv olmaktan çıkarmıştı; olsa, olsa o, ecnebi devletlerin menfa atleri için birinden diğerine peskeş Çekilecek bir yer olmustu. Dünyada Allahın gölgesi olduğunu kendi de inanmasa bile lddin eden saray ise zaafi arttıkça zülmunu — çoğaltıyor, onun küvvetini halkın - cehaletinden istifade ederek tezyide çalışan hoca- Jarsa, zavallı menfaatleri için her şeyi Şapmakta bir cesaret görüyorlardı. Ben kendi hesabıma bunların büyük bir kısmını zavallı addederim, çünkü bunların da büyük bir kısmı bilgisiz. ligin derinlikleri içine gömülmüş ko- €a eahiller idi. Gençilgimin hentiz çocukluktan rılmış devresinde tesadüf beni med- reselerin gömüldükleri cehaletten ay- rılmaları için kurulmuş olan (fünunu cedide) dershanelerine hoca yapmış- fı. Orada on beş sene medrese içinde yaşamış Konyanın herhangi bir kaza- Sından olan halis Türk evlâdı kırk ya- Şinda - kadar (talebel ulüm) deni- den insanlara rastgeldim ve — bunlar, bana hiç sıkılmadan türkçe yazmayı bilmediklerini, arapça yazacaklarını söylemişlerdi. Cumhuriyet inkılAbının '€n güzel tarafı bu yerinde olmayan Kküvveti ortadan kaldırmış olmasıdır. Dumlupınar zaferi ve Lozan mun: hedesiyle büyük ve küçük bütün dev. letler arasında yer almış olan Türki- ye Cumhüriyeti artık başlı başına müştakli bir camla olmuş ve onun bugün — beynelmilel — müzakerelerde mevkll büyük bir ehemmiyet kazan- maştır. Bunu yapan zafere hiçbir. Türk evlâdı şükrandan başka bir sey Söyliyemez ve ona dokunmak kimse- 'nin hakkı değildir. Zaferler milletlerin hayatında gel- zalş ve geçmiştir. Bütün tarih hep bunların - tafsilâtiyle doludur. Za- Serlerin yaşaması ve kiymetlenmesi ancak ondan sonra yapılacak inkılâp- Ja olmuştur. Mustafa Kemal ve ar- kadaşlarının en büyük hizmeti de bu- dür. İnkılâbı yapanların ve inkilâbı yapana yardım. edenlerin, ya bizzat kendi kalblerinde yahut da ailelerinin muhitinde, bilerek veya bilmiyerek, Barbaros, Kanuni ve Yavuzun 'da türbeleri açılıyor 'Türk büyüklerinin türbelerinin a. çılması hakkındaki kanun hükümleri Gniresinde 18 nisan salı günü aat 12,20 de Barbaros, 19 nisan çarşamba günü 12,20 de Kanunl Süleyman ve Zi nisan cuma günü saat 12.20 de de Yavuz Selimin türbeleri törenle halkın ziyaretine açılacaktır. 'Evvelce açılmış olan Büyük Reşit Paşa, Gazi Osman Paşa, ve Mimi Sinan türbeleriyle bu hafta açılacak olan Barbaros, Kanuni ve Yavuz 8: Tim türbeleri çarşamba ve cumartesi günleri 14-17 arasında halka açık bu- Tandurulacaktır. B. C. nin Doğu Avrupa Müdürü Ankaraya gidiyor Bir müddetten beri gehrimizde bu- dunan BEB.C. nin Doğu Avrüpa mü: dürü Mir. Greene bu sabah Ankaraya Bidecektir. Mr. Greene Ankarada Bar San - Yayın ve Türizm Umum Müdü- Tü Ahmet Şükrü Esmer ile ve #sir Biz, tamamen bitaraf ve müstakil bir insan olarak şunu söyliyebiliriz ki, Hükümetin ve idare teşkilâtımızın son hâdisede büyük hataları olmuştur ananeye dayanmış bir fedakârlık WW zumunu icap ettirdiğinden bu nokta- darda dahi çok ciddi davranılmış ve bu üretle bilhassa hoca denilen ve büyük bir kısmı bilgiden uzak olan İnsanların hareketlerinin önüne ge- gilmiştir. Biz yukarıda söylediğimiz zafer ve İnkalâbın büyük rükünlerinden — biri olan Sayın Mareşal Fevzi Çakmak'ın Cenaze merasimi esnasında İstanbul Kibi bir gehirde yapılan hareketleri gördüğümüz zaman, itiraf edelim. ki, Bir çok düşüncelerin içine daldık ve yirmi yedi sene gibi bir zamanda in- kılâdın ne kadar İstikrar peyda ede- bildiğini kendimize sormaya başladık. Bugünün otuz beş ve hattâ kırk ya- gina kadar gelen bir Türk evlâdi ta- Mmamen Cumhüriyet rejimi içinde ve- tişmiş bir nesildir. Onun dinine ve i- Jahi kuvvete bağlılığını muhafaza et. mesi güphesiz Ki, çok iyi bir şeydir Zaten insanı Allahından ve saf iti- kadından — ayıracak hiçbir. kuvvet yoktur. Fakat Cumhuriyet evlâdının" hep bir ağızdan okuduğu tekbirleri bilmesi kabil değildir, çünkü o bunu Türkiyede eğer öğrendiyse — türkçe öğrenmiştir ve o çok Iyi bilir ki dinin Jlsanı yoktur. Kendi kendime düşün- düm, yirmi yedi sene evvelki softanın gimdi ağarmış saç ve Sakalı ile bu cemaate şeyhlik edip etmemiş olması keyfiyeti beni korkuttu. 'Biz tamamen bitaraf ve müstakil bir insan olarak şunu — söyüyebiliriz ki, hükümetin ve idare teşkilâtımızın bu hususta büyük hataları olmuştur. Hükümet bu gibi tedbirleri evvelin- den alır ve kararlarını verir, fakat verdiği kararı artık değiştiremiyerek tatbik etmekle mükelleftir. Herkesin. mal ve canı hükümete emanet edil- diği için bizim en çok istediğimiz şey hükümetin kuvvetli olmasıdır. Hükü- metin aldığı tedbirin doğru olup olma- düğt ayrı bir tetkik mevzuudur. Ma- 'dem ki hâkimiyet müllettedir, onun timsali olacak Millet Meclisi, Hükü- metini seçer, fakat ona riayet etmek, onun kararlarını dinlemek ferdin ve cemaatlerin en büyük vazifesidir. Ak- Si halde heyecanlı dakikalarda, hal- kın harekete geçmesi memleket ni- Zamını bozar ve eski tâbiri ile ka- zan kaldırma veya “-istemezlik” usu- İünü ortaya çıkarır. Bilhassa bizim burada nazarı dikkatimizi / celbeden ve bitaraf bir gazete olarak söyle- mekten çekinmediğimiz nokta bu he- yecanlı hareket esnasında cürüm vaki ise cürmü işleyenlerin cürmümeşhut halinde yakalanmış olmalarının lazım gelmesidir. Bunun sonradan yapılma- bir çok iftira ve tezvirlerin ortaya çıkması ihtimalini verir. Herhalde biz burada hükümetin deraatını tenkid- den ziyade istediğimiz, hiç olmazsa bu hâdiseden sonra tedbir ve ihtiyat h hareketlerimizi yalnız hükümet kuvveti ve sakin insanların korkula- Tının izalesi için değil, rejimin mu- hafazası için yapmanın artık zamanı geldiğini tekrar etmektir. 'Tarsus” vapuru, 24 nisanda Hayfaya turistik sefer yapacak Tarsus vapuru, 24 nisanda hareket ederek İstanbul, İzmir, Hayfa, Limı #ol, Rodos, Pire, İzmir, İstanbul ara- Tinda türistik Bir sefer Yapacaktır. 'Diker taraftan Devlet Denizyolla. Tiyle Amerikan — Ekapres — Seyahat Şirketinin Katolik hacılar için müse İereklen terüp eyledikleri turlatik S Terler 10 temmüzda. başlıyacaktır. “Albatros” İsveç mektep gemisi limanımıza geldi Stajiyer deniz ücaret. gersonelinin bilgilerini “küvvetiendirmek ” veya Tecrübelerini arttırmak üzere devri Âlem seyahati yapmakta olan İsvec ârmatönlerine ait Albatros talim Şemisi dün eksam sant 17 de 27 tar İebe 've 00 ton yükle İlmanımıza gelmiştir Evvelce de Jimanımıza gelmiş olan hu gemi yarta şehrimizden ayrılacak- ŞİE M YENİ İSTANBUL M HO A IB 1E R L IE IA T çrsmee Sınânın büstü Teknik Üniversite Mimari Faktlte- #i Talebe Cemiyetinin teşebbüsü ile aymı fakültenin 4 üncü sınıf öğrenci- lerinden Can Egeli tarafından yapı: Jan Mimar Sinanın alçıdan bir büstü dün saat 15 te Teknik Üniversitede yapılan bir törenle açılmıştır. Talebe Cemiyeti adına Doğan Tekelinin yap- 'tağı bir konuşmadan sonra Teknik Ü- niversite Rektörü Ord. Prof, Hulki Erem, genç sanatkâr ve öğrenci Can Eğelinin muvaffakıyetini takdir tebrik ederek büstü açmıştır. Can Eğeli bu büstü 24,5 iş saatin- de ve 4 gün gibi kısa bir zamanda yapmıştır. Ayrıca küçük ebatta tek- Sir edilen büstler Talebe Cemiyeti ta- rafından satışa çıkarılarak Fakülte holündeki büyük büstün tunç haline getirilmesi sağlanacaktır. Yukarıda büstün resmi görülmek- tedir. İstanbul Radyosunda yaz programı tatbik edilecek Radyo Müdürü: “Halkın rağbetine mazhar olmaya çalışmaktayız,, — diyor İstanbul Radyosu Müdürü —Hasan Refik Ertuğ, radyo — programların: a yapılacak değişiklik hakkında dün kendisi ile konuşan bir arkadaşımıza demiştir. ki: Z Yaz mevsimi dolayisiyle —30 nisandan itibaren radyoda yeni prog- Yamın tatbikına başlanacaktır. Yeni programda — alaturka ve alafrangı Müzik nevilerinin yerleri değişecel tir. On beşer dakikalık programlar yirmişer dakika olacak, bunun neti- çesinde aat başları düzeltilecektir. Meselâ 16, 15.15, 15.30, 15445, 16 yer Tine 15, 18.20, 1540, 16 olacaktır. Bu yaptık; ganlı dekişikliği gü düşünce ile 15 dakikalık program, bilha: Müzikte iyi netice vermiyor, zirı natkâr bu müddet zarfında adapte olamıyor. Bundan başka solistlerin 45 er dı kikalık programı 30 dakikaya indi rilecektir. Cumartesi geceleri, kome- di eserlerinden seçilmek Üzere yarım Anatlik bir akeç temsil otunacaktır. klen yapılan apor yayınları eskisi gibi devam edecektir. Sinema saati, Mevsimin bitmesi dolayısiyle bu ha tadan itibaren kalkacaktır. Yukardaki değişiklikler daha zi- yade mevsim icabı olarak yapılmıştır. Bunun haricinde kaliteyi mümkün ol- duğu şekilde düzeltip halkın rağbe- tine daha ziyade mazhar olmiya her an çalışmaktayız. 'Bundan sonra fstanbul Radyomunun dalgalarında bir değişiklik — yapılıp Şapılmıyacağı syaline cevaben Ha- Zan Refik Ertuğ demiştir ki: — Çalışmakta olduğumuz dalga- da kalmak hususunda ısrar ediyoruz. Esasen bu hususta henüz bir şikâ- yet olmamıştır. Vaziyet yeni Milletlerarası anlaşma kadar bu şekilde devam edecektir. Meşhur bir filmci şehrimize geliyor Amerikanın en büyük film sirket- derinden “Paramount” un” sahiplerin: den biri olan Mir. Meclintoch önümüz. Geki hafta şehrimize gelecek ve 3 Şün kalacaktır. bir yapılıncaya | Nümayiş hâdıselerinin sorgularına Mareşal Fevzi Çakmak'ın vefat et- 'Uği günden, ebedi — İstirahatgâhina tevdi edildiği âna kadar vukun gelen hâdiselerden sanik olarak tutulanla- Fın sorgularina 'dün -de- devam edil- miştir, Bilhassa Radyoevi önünde ce: reyan eden hâdisenin ilk tahkikat bitmek Üzeredir. Bu mevzudaki/ bü- tün deliller dün geç vakte kadar top- Jasmış bulunmaktadır. Arapça kamet getirnlerle ezan ©- kuyanlar hakkında da açılan tahki- kata devam edilmektedir. Bilhasna bu suçlular hakkında savcılık elindeki Bütün imkân ve vasıtalarla ve büyük bir hassasiyetik - durmaktadır. — Bu hareketlerin failleri ve işledikleri suç- darı Üzerinde ayrı ayrı tetkikler ya pılmakta, işin mahiyet ve şümulü in. Ceden inceye araştırılmaktadır. Suç falllerinin teker teker ifadeleri alın- maktadır. Savcılık tahkikatın bir an evvel bitirilmesine çalışmaktadır. Ünlversite Talebe/ Birliğinde * Dün akşam geç vakit kendileriyle teman ettiğimiz İstanbul Üniversit Talebe Birliği mümessilleri, iki ar- kadaşlarının daha nezaret altına alın- diğini bildirmişlerdir. — Ayrıca Bir- lik, mevkuf bulunan arkadaşlarının Müdafaalarını Üzerlerine alacak olan avukatları tesbit etmiştir. Bu avu- katlar arasında bir de Üniversite profesörümüzün. olduğu — öğrenilmi Ür. 'alinin beyanatı Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Körlat Gökay dün gazetecilere şunları Söylemiştir. Fransızlar size Bütün Fransız tersanelerini temi den gehrimizde bulunan M. Lemâres- Güler bir müddetten beri D. Deniz- yolları ile temasta bulunmaktadır. M. Lemaresguler dün bu hususta kendisi ile görüşen bir arkadaşımıza demiş- tir Ki “— Devlet Denizyolları, büyük bir 'gemi inşaat programı” hazırlamış- 'tır. Bu programda ufak römorkörler, otomobil. taşımak için feribotlardan Şehirlerarası vapurlara kadar muh- felif tip emiler vardır. Türk hükü- meti bu gemilerin inşası için bütün Avrupa endüstriyellerini davet etti Buügüne kadar İngiltere, Holânda, İ- ftalya, Danimarka ve biz, yani Fran- aa bü davete uyduk ve projelerimizi yolladık. Şimdi mesele Denizyolların: Ta, Cemil Parman'ın riyasetinde kur Tulan bir heyet tarafından tetkik edil- mektedir. Bizim. yaptığımız. teklifte baz tip gemiler için diğer tekliflere Hazaran daha ucuz, bazıları için de daha pahalı fiatler verilmektedir. Bu Vaziyette kanaatimce, — Denizyolları bu inşaat işini, her tip gemi için ya- Pilan en müsalt teklifi nazarı itiba- YA alarak mühtelif hükümetlere tak- #lm edecektir. Seçilen komlsyon ka- Ü hal taraını bir an önce Kararlaş- firacaktır. Çünkü hükümet bu. ge- Milerin İnşaatı için önümüzdeki ha- ziranda mali yılı bitecek olan ahai plânı yardımından — faydalan- mak istemektedir. Bundan sonra M. Lemarösgüler va- ziyet belli olduktan sonra gemileri 2 Ha 21/2 sene zarfında teslim etmek imkânı bulunduğunu — söylemiş / ve Türk yolcu gemilerinin Akdenizdeki dürümüna temasla demiştir. kir “— İki yıldan beri Türk vapurları Akdeniz seferlerinde - hemen hemen Üniversite Talehe Bi bugün bazı mühim kararlar verecek Devlet Denizyolları, gemi tahkıkatı neticeeniyor Suç faillerinin dün de devam edildi irliğinin İdare Heyeti, VeT tecemmünt kanlımuna Muhalif ola Miğ, bunlar Adliyeye verilmistir. Bütün Taydanmın. Sevkalade vamıta ' ve. ted: çlörin, sinema ve eğlence yerle rinin Mütem& İştirakini teminde tehdit Yoluna gitmemeleri “için hadlseleri ya- kamdan fakip ettik; tahrik ve İarar yo: Tuna düzenlere müdahalede - bulunduk. İatanbulda böyle büyük bir törende xa- Muhtelit. çev Fanı bildirailer. Özrendiğimize iler bana memnunlukla göre İçişleri Bakanı Emin Erişirgii son nAdiselerde İstanbul Zabıtasının ” hastaslyetini — teşekkürle Karşıladığını Valiye bildirmiştir. YENİ İSTAND miyetinin beyannamesi buna bir cevaş Teskll vetmekledir. YENİ İSTANBUL Çaretesinin tek hedefi memleketin her farafında olduku. cibi bilhi Balık bir şehrimir olan İstanbulan ni Zam ye ntizamın teminldir. Devlet ve Hükümet "otoritesinin. kendini göntere: Ceği, ancnk bu çibi aamar Bir dekrar temenni ederie Ki Cu İi el kenesini çeçirirken bir dahm buz. ha 'mümasli hadiselere maruz kalmıya. li ——— Fransız tersaneleri temsilcisinin beyanatı “Akdeniz seferlerinde, İtalyan ve rakip oluyorlar,, inşaat programını gerçekleştirmeğe - çalışıyor. yalnızdılar. Fakat gimdi İtalyanlar da seferlere başladı. Yakında Fran- Sızlar da Akdeniz servisleri ihdas. e- deceklerdir. Bu vaziyette Türk ge- mileri Akdenizde yalnız kalmayacak- Jarı için vaziyet eskisine nazaran d ha az müsaittir.” Kuruçeşme Kömür Deposu bugün törenle açılıyor Yeni tesislerde 6 gemi aynı anda boşaltılabilecektir Devlet Denizyolları ve - Limanları İşletme Genel Müdürlüğünce vücuda getirilen Kuruçeşme kömür yükleme Ve boşaltma tesisleri bugün saat 11 de Vali ve Belediye Başkanı ” Prof. Dr. Gökayın kısa bir konuşmasiyle törenle işletmeye açılacaktır. 'Tesisler, 35 bin metre karelik- bir saha Üzerine kurulmuş Ve arsa be- deliyle birlikte 6© milyon 600 bin li- /a malolmuştur. Bu tesisler sa- yesinde 370 metrelik rıhtıma yana- Şabilecek 6 geminin 5 büyük vinç ve Mütenddit otomatik basküllerle diğer yardımcı vasıtalar kullanılarak ay- hu zamanda ve saatte bin tonluk bir Süratle tahliyesi ve kara nakil va- Sıtalarına da aymı süratle — kömür yüklenmesi mümkün olacak ve bu Sahada 80 bin tonluk bir stok vücuda getirilebilecektir. Bu suretle şehrin Ve bilhassa güzel Boğaziçi kıyıları» 'zan mühtelif yerlerine #erpilmiş ip- tidal, çirkin, gayrı sıhhi ve gayrı ik- tisadi kömür depolarının büyük öl- göde ortadan kaldırıması kabil olak Saktır, Fatihin heykeli nereye dikilecek ? Heyet, âbide için Saraçhanebaşını uygun görüyor İstanbulun fethinin beşyüzüncü ve müteskip — yıllarını — kutlama. der zefinin teşebbüsü Üüzerine — Vilayet ve Belediye makamı nezdinde vaki Ficam dolayısiyle ' bejetiye' gehirellik Tılltahasasları ile takınmiğ ve: eli hiyettar kimselerden mürekkep veç Te bir heyet Fatih heykelinin; tarih, gehirellik, estetik bakınından şehrin Hansi #emtinde dikilmesi hakkında müzakerelerde bulunmuşlar ve şehir dahilinde gezintiler yaparak. netlce- de tetkik ve mütaldalarını havi bir rapor. hazırlamışlardır. Bu raporu göre beyet — Ayasolya 've Sultanahmet arasında ne büyük. Tükte olursa olsun yapılacak bir Abi. denin tarin noktal nazarından doğru olsa bile şehirellik - bakımından ve bilhassa bu iki muazzam, — kubbeli minareli âbideler arasında — Fatihin azamet ve haşmetini bihakkın tem- ai edebilecek bir anıt yapılmasının Uygun olamıyacağı neticesine — var: muştir. Aynı zamanda veni — gehir plânında burasının — arkeolojik 'saha olarak ayrılmış. olmasının da göz: önünde tutulmaya değer bir. mesele olduğu düşünülmüştür. Saraçhanebaşsında — Belediyece ye- niden yapılmakta olan tevai ameliye. leri neticesinde bir kat daha geniş lyecek olan bu meydanın Yenikapı, Aksaray, Beyoğlu, Beyant, Sultanah: met, Fatih ve Edirnekapı yollarının mültekasında olduğu gibi. turistik bir yol üzerinde de bulunduğu ve ye- ni imar planında Yediküleden Itiba. Fen açılacak yeni büyük bir yolun buradan — geçirileceği ve — gelecekte de İstanbulun en kesif ve işlek bir Yeri olacağı ve Fatih'in cami, tür- besine de yakın bir mıntakada bu. Tunması itibaziyle burasının - uygun olacağı fikir ve mütaldasında bulu- nulmuştur. Fatih monümanının dikileceği yer tespit; Hükümet ve Şehir. Meclisin. '€ce de tasvip Ve kabul - olunduktan gonra dernek, sanatkarlara — monü- man mevzuu hakkında müracaatta bulunacaktir. Bununla beraber der- nek İdare kurulu tanınmış kimse- lerin de fikirlerine müracaat etmeyi bu mevzuda her yurttaşın fikir, ve mülâhazalarım. alenen — istemeyi Uygun bulmuştur. İstanbulun 500 üncü yıldönümü programı neşredildi İstanbulun 500 Üüncü fetih yılının kutlanması için hazırlanan program Bakanlar Kurulu tarafından tasdık edildiğinden, Mi Eğitim Bakanlığı tarafından — neşredilmiştir. Bu. işle meşgül olan - dahili komlsyon yakı da toplanarak programın tatbikı iş- derini inceleyecektir. Mili — Eğitim Bakanlığı kendi sahasındaki — işlere Ait programda yer alan kımmların erçekleştirilmesi hususunda ilgilile- Te gerekli emirleri vermiştir. Progra- ma göre 12 kadar devlet dairesi ve kürüm. kutlama hazırlıklarında, va- zife alacaktın. Seçim propagandası hakkında Valiliğin tebliği “İstanbul Valiliğinden: Yeni Seçim Kanunu gereğince par- tiler ve müstakil adaylarca seçim propagandam yapılacak yerler Bele- Giyece tesbit ve İl seçim kurulunca tasvip olunarak alâkalılara tebliğ e- dilmiştir. Siyasi olgunluklarına emin oldu. kum hemşerilerimin - bu toplantılar- da gözetilmesi icap eden kanuı zularda kendilerine düşen vazi ni yapacaklarına şüphem yoktur.” MEVLİT Profesör Hazım Atıf Kuyucak'ın ka. 1 valideni salihatı nisvandan — Fatma Naz Hanimefendinin. İrtihalinin — kar: kıncı gününe müsadif 16 nisan pazar Künü “öğle namazını müteakip “Teğ. Fikiye Camll şerifinde meviidi nebevi Gkunacağından. akraba ve ahıbbası ile Arau “edenlerin teşrifleri Tica olunur. “Ailesi k ŞEMR —MEKTUBU Karınca Duası B S b ökin u bulabil jlmdi de moda oldu. Nereye git , Karşınıza bir. kaba sofu çıkıe vor. Tramvaya mı bindiniz, kaşlarını çatmış, gözleri bir tarafa — kaymu, dudaklarını kıpırdatarak geçen sön geyrek asrın borcunu: ödermiş ) vidi. Analar tertil'eden ve avmı samanda daracık geçiti tıkıyan insanlar görü. yorsunuz. Geçmek için müsaade ister zeniz, buna cesaret, ne diyorum, e- Tet edecek olsanıs, o sanki masita> daki gözlerinin akını üzerinize göyle bir devirir ve suratınıza geğirir bu herifler!. Madem ki bu Tuyorman Jendi, Der veya diyecekler bulunur. Hay- di öyle yapalım ve bir, neuzüi Bullân otomobile, bu güvur icadına binelim. Oh, Yarabbi şükür! Karşınıza bir di. ni Dütünü Ççıktı, otomobil, otomobil. değil, sevyar mescit. Her tarafı âyet- derle süslü, Yeşil zemin üstüne tas. tir edilmiş fakat ketebesi, nemekam yok. Eh, ne olur, ne olmas!.. Malâm ya, yasak, kanun da var, vakaa pek tatbik edildiği yok amma, bir edile- ceği tutarsa! Fakat o nef Tam yolun ortanında otomobil duruyor. Şoför size: Burada, diyor, ininiz, ben eve gideceğim. Nasil olur. Ben vopura yetişe- ceğim. — Başka bir otomobile Binin, — Fakat ne diye.. İ — Kua kes, Eve gideceği de- dik a. Sinirleniyormunuz, Numarasımı a p, #ikâyet edeceğinizi, cesa yaadıra- | cağımızı — söylüyorsunuz. O, sünneti aenivve üzere kesilmiş hafif bıyıkları" ile tebessim eyliyerek —Malâm ol- duğu veçhile tebesetim namazı bozar amma abdesti bormas— sise göyle cevap veriyorr — Evvrlallah kasanın, cecayı — da öderiz Çaresiz, iniyorsunuz. Seyyar düle kânına âyet asmakla — cennetini te- min ettiğini sanan bu biçarenin bir Derviş Vahdeti'den farkı var mıdır? Vapurunuza yetişiyorsunuz. — Ran gınıza elinde, sürü ile matbua, başlar rında inddiye çocuklar çıkıyor. — Bu “inddiye” nedir diyeceksiniz. - Bunlar rın asıl adı “bere” dir, bir nevi çukar dan yapılmış serpuşlardır. Kenarları yoktur. Bu itibarla kaba sofular onu zapka telâkki etmiyorlar, Avrupada ekseriya talebenin ve #porouların giy- dikleri Du serpuşu, inat / olsun diye givdiklerinden ona bu adı vermişler. Çocuklar Arap harfleriyle basılmış kadar rahatmıt 0- otamobile bininiz beye- âmmeler, lâhatleler filan — satarlar. Hayır, satmaslar, “hediye” ederler. Kaç para diye soracak — olursanız Gönlünüzden ne koparsa” derler, we yar ederseniz hakikatte bir. kuruş dahi etmediği halde “hediyesi — beş kuruş” derler. Geçen gün, Ada vapurunun, Tüke kamarasında bir çocuk böyle bir ge- der satıyordu. i, sözü bütün bir dostun kare gurma dikildi. O almak istemediği halde, ssrar etti. Nihayet, — dostum, kendisinez — Oğlum, dedi, ver Denleyollarına sat. Çocuğun gözleri faltaşı & — Alırlar mı dersin, bey amca? — Elbet alırlar. Sen sattıklarının ne olduğunu bilmiyor musun ? — Bilmez olur muyum.. dua.. — Ne duan? — Ne bileyim bent — Bana söylyeyim. Buna “Karın- ca Duası” derler. Haşerata karıı iyi gelir. Denizyolları şimdi'D.DIT. kul- Tanıyor, kamaralarını, gemilerini öye bunları git, gÜD açık le temizliyor. — Sen gider, bunları teklif edersin. Hem dersin ki, “Ka- Tinca — Duas” — yerli mahsnlüdür. D.D.T. yabancı memleketten ithal e- diliyor, bunları alırsamız, karice dö- 'viz de çıkmış olmas. İnddiyeli çocuk ağar açık dinliyor. dü. Galiba/ dostümun. sözlerine İnandı ki, omu birakıp Koşa koşa gitti. 'Ne günlere kaldık. BİR İSTANBULDU yesmi zevatla görüşecektir. tar. " Fakat biz “vah, vah..” Ahmet Hamdi Tanpınar Sahnenin Dışındakiler -3 - Ama sizin hatırınız yetmez. Arif Efendiyi de götürün!” dedim. İhsana iyi idare etmis. Afe- rin İhsana. — Memuriyet hikâyesi yalan olduğuna göre o Kadar münakaşa niçindi? Gençein, daha anlamazsın! Bazan insanla- ya, haklarında ne düşündüğünüzü söylemek ihti- yacını yenemezsiniz. Maamafih İhsanın elbette bir Güsündüğü vardır. Meselâ sinirlendirmek, çileden gıkarmak için yapmış olabilirler, ”” Ben, dedim, ne yalan söylyeyim, bu sabah Tbrahim Beye acıdım... Tevfik Bey kaşlarını çatarak: — Hüti Orada kal! dedi. - Öylesi insanlara acınmaz. İyi tarafları vardır. Fakat Adi tarafı da goktur. , — Peki, o gidecek adam? — Mühimce bir zat! Yarın sen, zaten onunla mengul olacaksın! Sonra büyük bir elddiyetle ilâ- Ve etti. Yarın Anadoluhisarında Sami Beyin yalı- Sına gideceksin. Orada kendisini bulamazsan evde İhtiyar bir hizmetçi kadın bulursun. O zaman ara- ba nasıldır? dersin. O sana tarif eder. Hisar iz kelesinde arabayı heklersini — çiftliğe gidersin. 186 Bellibaşlı yollarımızdan birisi orasıdır. En aşağı beş yüz zabit, ihtiyat zabiti kaçırdık oradan. Bey- kozdan da malzeme işini hallediyoruz. Maama- fih bakma, her taraftan oluyor bu işler.. bul tarafında İhsanla birkaç arkadaşı var. Muh- Ha Kadıköyde Çalışır, bazan da Beykozda. Asıl evi de Beyoğlundadır. Sami Beyle ben de büra- darı tutuyoruz. Bütün Boğaziçinde köy köy tes- Kilât var. Türkler geceleri mahallelerini bekliyor. lar. Her an bir azgınlık olabilir. — Bari silâh var mı? — Şehir için tabit var. Boğazda herkes asa- A yukarı silâhlıdır. İşgal orduları silâh toplama: Za epeyce çalıştılar. Her gece birkaç kahve ba- Sılıyor, yollar tutularak gelen geçenin Üstü ara: Aiyor amma para etmiyor. Zaten lüzum da gör- Müyorlar. Asıl mücadele öbür tarafta, Anadoluda oluyor. Biz burada sadece herhangi bir ihtimale karşı müdafam vaziyetindeyiz. Vaka, falan çıkar. müyor, belki vaka çıkmasını önlüyoruz. Vatan lesi çıkınca insan oğlu değişiyor. Galatayı futanlar kimlerdir, bilir misin? Polis, sabıkalı. dar, Külhanbeyler, falan. Evet polisle — sabıkalı verdi. Garip değil mi? Ama adı Üstünde, bika falan kal- elel Milli Mücadele bu! Bu ateşte maz, hepsi temizlenir! Tevfik Beyi hayretle — dinliyordum. Bu eski İttihatçıyı hepimiz işinde gücünde, ve biraz da eklencesinde sanıyorduk. İşin garibi böyle idi de, © günlerde Tevfik Bey, ticaretine devam ediyor. yani mukadder bir iflâsa doğru çok muntazam bir şekilde yürüyordu. Karısını, tıpkı yirmi sene evvel olduğu gibi kıskançlıktan çıldırtıyordu. Ü- telik de bu işleri görüyordu. — Yüzüme öyle ne bakıyorsun? İçeride bir fotoğrafım var, al götür; evde doya doya seyret! 187 Bu da doğrü İdi. Öna ilk defa görüyormu. sum gibi bakıyordum. Bili altı, elli yedi yazlı Tında olmalıydı. Bununla beraber kırkından faz- in görünmüyordu. — Esmer yüzü, kara, kalkık kaşları, büyük kestane rengi gözleriyiğ hâl güzel adam denebilirdi. -Bütün yüzünden irade akıyordu. Birdenbire aklıma Sabihayı sormak geldi. ” Bügün, dedim, Bizim mahallede hiç bir yere uğrayamadım! Bizim Süleyman Beylere gi- Gecektim.., İhsan © kadar acele ebti ki, unuttum... Tevfik Bey “bizede mi?” 'der gibi yüzüme baktı, benim #ır sandığım gey epeyce malüm ol malıydı. Çaresiz görmemezlikten geldim. Z süleyman Bey mahallenizde oturmüyor artık! Beyoğlunda bir yerde oturuyor. Karısı öl- düğünden beri vur patlasın, çal oynasın eğleniyor. — Kım, kızi ne oldu? — Kızı, sizin Kudret Beyin Muhtar diye bir çocuk vardır. — onunla evlendi. Ama ne yapıyorlar, nasıldir? - bilmiyorum! O Muhtar da acayip bir adam ya.., Kadıköyüne ge- çince Kudret Beyden sorarsın! O da Talimhane- .de oturuyor gimdi. Eski sütninesinin evinde. Muh- lise sık sık gelip gidiyor. Sen otur, ben gu aşağı- ya bakayım! Rasim neredeyse gelir.. Adamcağı- #a ağzının tadiyle bir rakı içireyim... Bir ayağı, Şaz dolayısiyle enmekânı kaldırılmış mersiveninin bir basamağında ilâve etti: yani istakoz getire cekti. Bulamamış, sünepe herif. Fakat İstrati gü- zel bartuny getirdi. Adamdır çu İstrati vesse- dami, Oturduğum sofa, akşamla — dolmuştu. Karşı tepelerin Üstü bir gahdamarı kesilmiş gibi kan içindeydi. Biraz ileride, aşağıda deniz, kuşbakışı süzülüyordu. Tevtik Beyden akrabasından 188 İçimde garip bir çöküntü vardı. Göztepede o gece Behçet Beye niçin 6 kadar acıdığımı şimdi biliyordum. Ben de onun gibi ebediyen kaybedil- miş şeylerin arkasından ağlıyacaktım! Birdenbire içimde bir ses yükseldi. Sabiha bana kendi. içimdeni '— Şimdi adını öğrendin değil mi? diyordu. Kim olduğunu biliyorsun artık. Unutma! Onu vmeğe mecbur olduğunu unutmazsın değil mi? Jeni sevdiğin gibi seveceksin! Zaten bana vâdet- tin” m Sofayı saran ten rengi ve bulanık —akşam havası içinde Muhtarın çehresini hatırlamağa ça- haiyordum. Benim kendisini gördüğüm zaman. Jar -Kudret Beyin İstanbul dönüşünden sonra, - yiTMİ iki, yirmi Üç yaşlarında sarışın, ince, sarı biyıklı, dar alınlı, dalma kısık göz kapaklarının arasından etrafa bir nevi istiğma ile bakan bir delikanlıydı. Bol ve kıvırcık saçları, çok düzgün burnu ve toplu dudaklariyle kendine mahsus bir güzelliği vardı. Daha o zamanlarda kadınlarla fazla düşüp kalktığı söyleniyordu. Bir aralık da oyun merakından bahsetmişlerdi. Vefayı, daha mektebimiz idadt iken bitir. mişti. Fakat talobe arasında, bilhassa sınıf mu> bassırımız Galip Efendide çok canlı hatıraları yardı. Mektebin bakkalı ise ona borç olarak ver diği kark lirayı hiç unutmadığı için her vesile ile hatırlar, hele, “Nasil yaptın bu isi Ramazan Efendi?.” — dediğimiz zaman, hiç — Üşenmeden, Muhtarın kendisine gelip: “Ramazan, yarın bana kırk lira getireceksin, anladın mif Kırk, otuz dokuz değil!,, deyişini, ertesi günü on beşi karı- #ırın boynundan alınan bu kırk Jirayı ona eliyle 189 teslim ettiğini anlatırdı. deyince kendisini toplar: — O Muhtar Bey, yine istesin, “varsa veri> rim... derdi. Mubassırımız Galip Efendiyi © kadar sinin lendiren şey de Ramazanın bu haliydi. - Biçere bir sıkıntı zamanında kimseden iki lira ödünç ala- madığını yana yakıla söylerdi. Galip Efendinin, elinden g kadar sıkıntı çek- tiği Muhtarda bulduğu kusurlardan biri de âni hiddetleriydi. Ben bir gün bu hiddetlerden, biri. Sine şahit olmuştum. Yüzü birdenbire sararmış. sesi değişmiş, korkunç bir mahlük olmuştu. Muh- tar için İbrahim Beyin, -babamla Kudret Bey Üzerinde konuşurken, - anlattığı hikâye daha kor- kunçtu. Güya daha on, on İki yaşlarında iken #okakta bacaklarına sürtünen ve kendisini o ka- dar seven bir köpeği, kör bir kuyuya bacakla- yından asmıştı. Bunuü ilk defa işittitim zaman tüylerim Ürnermiş, yüzü, kılığı kıyafeti hoşuma giden bu delikanlıya düşman olmuştum. İşte benim, Sabiha ile evlendiği için Be mecbur olduğum insan böyle bir insandı. Sabihanın evlendiğini “M., de, babama gelen bir mektuptan öğrenmiştim, Babam, bu mektubu harbin Üçüncü senesinde İbrahim Beyden almış- ft Fakat Sabihaya nit işlerde o kadar hassas - Jan, dedikoduyu seven İbrahim Bey, beklenme- dik bir şey yapmış, sadece havadisi / vermekle kalmıştı. Zaten mektup daha ziyade İbrahim Be- yin değişen vaziyetini anlatmak için yazılmıştı. Fakirlik, gözü tok, muvazeneli, seciyeli in- sanlarda bir nevi asalete benzer. “Muhteris ve hava-ü hevesine düşkünlerde ise dalm küçültücü olur. İbrahim Bey bu sonunculardandı. ÇDevamı varf 190