Bayfa 3 —— Tetkikler Kremlin, Rus halkını nasıl iğfal ediyor? ”Gasuslar, inhirafçılar ve katiller — şirketi” Yazan : Paul Andersen Taninmiş — alyasi tefsirel ve İngiliz Radyosu ile Londrada Çıkan "Öbserver'in eeki muhabiri olan muharrir. aşafıda takalı #ttiğimiz yazısında EÇENLERDE Moskova'da sah- 'neye konup Sövyet basını tara- fından hararetle alkışlanan, ve Maly tiyatrosunu tıkabasa dolduran halkın pek hoşuna gittiği söylenen Piyesin adı pek Alâ “Casuslar, Inhi- rafçılar ve Katliler Şirketi,, olabilirdi. Piyesin hakikt adı "Gizli Harb' tir. Mevzuu basittir. ve gerek mevzu, gerek sahneye vazediliş şekli 19 un- Cu asır piyes ve melodramlarını an- dırmaktadır: Çok kötü bir adam; le- kesiz bir kahraman ve tecavüze uğ- rayıp sonradan intikam alan ve mü- kâfat gören iffet. İşte, bu kadar. Genç bir Sovyet mühendisi olan Tu- manof, ant olarak intihar eder. Tev- kif edilmek ve yargılanmaktan mi korkmuştür? Titocu bir yılan midir? Karısı ve annesi şafak vakti yakala- Dıp bir yere mi sürülmüştür? Yoksa bir köpek hayatı sürmekten bıkmış mıdir? Hiç biri, Tumanof başarılı bir mühendistir. Lükin dürüst bir mühendis değilmiş. Zira, annesi, Rus kurtuluş savaşında gehit düştüğü söylenen cesur bir kı- Zil ordu subayından (Svetlof'tan) mü- “him bir keşfi çalmaya onu teşvik et- miştir. Büçünü İtiraf etmek cesaretdni ken- 'Ginde bulamıyan Tumanof, intihar et- miye karar verir. Takip edilmekte ol- Guğunu bilir, zira piyesin bir numar h kahramanı albay Linaef adında bi- ridir. Albay, “ateşli bir. vatansever ve korkusuz bir muhariptir. Sovyet yurduna düşmen olanları amansız bir. gekilde takip eder”. Bir Moskova ga- zetesinin tiyatro münekkidi onu böy- le tarif etmektedir. Minaef'in âmiri, general Lavrof'tur. Bu zat gizli polis teşkilâtına mensup- tur, Bu adamlardan kurtulmak. için, yegâne çare, Tumanof'un beynine bir. kurşun sıkmasıdır. İyi veya kötü başka şahıslar da vardır, Jâkin umumiyetle hepsi pek Kötü insanlardır. Oyunun üçüncü kah- Tamanı meğer harpten sağ kurtulmuş. olan Svetlof'tur. Meğer, Amerikalıla- Tın elinde esirmiş. Bu zatın nasıl ve 'e zaman ve nerede Amerikalıların giine esir Güştüğü mesküt gecilmekte, Tâkin esareti esnasında tarife sızmaz işkencelere maruz kaldığı belirtilmek- tedin İtiraf ederim ki, bu piyesi şahsan Börmedim. Sadece, Sovyet basınında onun hakkında çıkan methiyeleri o- kudum. İki sene kadar evvel Moskovaday- ken, buna benzer bir “şaheser” sey- Tetmiştim. Semonof'un “Rus Mesele- #” adlı meşhür piyesiydi. Mr. Hearst adında bir gazete sahibinin emrinde çalışan basit kafalı bir Amerikan mu- habiri “Rusya neden harb istiyor?" adında yalan dolu bir kitap yazmak üzere Sovyetler Birliğine gelir. Lâkin Keldiği vakit bu budala genç ne y Par, dersiniz? Sadık bir gazete mu- habiri gibi mi hareket eder? Hayır. “Hakikat ışığını” görür, ıslahı nefs eder, ve "Rusya'nın harb istememesi- nin sebepleri” diye bir kitap yazar. Bunun üzerine Amerikada kızılca kı- yamet kopar. New-York'a - dündügü vakit, elinden apartmanını, tayın ve- sikasını alırlar, ve eserleri Birleşik Amerikada yasak edilir. Üstelik, ismi kara listeye geçer, ve karısı ondan boşanır. O da ne yapacağını şaşırıp kalır. Bu “ateşli” dramı Moskovada bir gazete muhabiri sıfatiyle seyretmiş- fim, ve yanımda İntourist seyahat acentasının resmi bir tercümanı (ve aynı zamanda gizli polise mensup) Olan sarışın, güzel, ve takriben 22 ya- gında bir kız vardı. O, piyesi, büyük bir heyecanla takip ediyordu. Binaen- di vgr kafasında, dünya hakkında nami tera at bâml olduğunü. göntermektedir. bir piyesi heyecanla — seyrettiklerini yazdıkları vakit, ne demek istedikle- Fini biliyorum. Lâkin unutamıyacağın? bir. nokta var: piyesten sonra otomobille evle- rimize dönerken, sarışın tercümanım acı acı içini çekti, ve memleketimiz- deki durümün hakikaten - böyle feci olup olmadığını sordu. Kendisine ha- kikati anlatmaya çalıştım. Gazeteci- lğin anane ve serbestisinden, basın hürriyetinden, bahsetmeye başladım. Mevzuu hayli karıştırdığımdan kor- karak, sadece, birdenbire batı âlemi- 'nin korkunçluğu karşısında titrer gi- bi olan kıza gü sunli sordum: “Siz mükemmel ingilizce biliyorsu- 'nuz. Neden Londra veya Washington- daki Sövyet Büyük Elçiliğinde bir işe talip olmuyor sunuz?” Gözleri parlıyıverdi, ve gülerek şu mükabelede bulundu: *O benim en büyük arzum ve h yalimdir" B.B.C. Radyosunun * türkçe yayınları B. B. C., Rio'da yapılacak olan maçları da - türkçe yayınlamak tedbirlerini alıyor İngiliz B.B.C. Radyomunun Avrupa servisinin müdürü Mr. leton Greene İstanbulda bulunmak: tadır. Kendisi cumartesi günü —An: karaya hareket edecek Ve ziyareti esnasında Basın - Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğü ve ayni zamanda resmi makamlarla temaslarda bulu- Bacaktır. Mir. Greene, dün kendisi İle konu- şan bir arkadaşımıza demiştir. ki — Bir kaç ay evvel, Türkiyeye yapılan neşriyatın Doğu Avrupa ser- Visine alınmasına karar verilmişti. Türkiyenin Avrupa Konseyin alını. g, bizi bu değişiklii. yapmaya sev. ketti. Zira evvelce Türkiye doğrudan Doğu doğruya Doğu servisine dahildi. Bu dekişiklikten sonra Türkiye — servisi başka binalarda çalışacaktır. Ha Gis bültenlerinde de değişiklik ola- caktır. Rusyadan ve bilhassa Rusya- mun dahili durumlarından, Balkanlar- dan daha fazla bahsedilecektir. - Bu arada İngiltereye sığınmış olan bazı Kızılordu. mensuplarının da konüş- malarını yayınlıyacağız. Türk dinleyicilerimize, henüz ta- hakkuk etmemiş olmakla beraber, bir müjde vermek isterim. BEB.C. nin Türkçe servisi Rio'da yapılacak olan dünya futbol şampiyonasında 'Türk takımının oynayacağı maçları yayın- İamak için imkânlar araştırmakta. dir. Bu tahakkuk ettiği takdirde t kımınızın oynuyacağı maçları - daki- kası dakikasına takip etmek imkâ- 'nana kavuşacaksınız. Ben buradaki ziyaretlerimde Türk dinleyicilerinin, BEB.C. — programla- rından neler istediklerini tesbit et- miye çalışıyorum. Bu hususta YENİ İSTANBUL'un mutavassıt rolü oy- namasını rica edeceğim. Bundan sonra Mr. Greene, Ameri- kan ve İngiliz radyo istasyonlarının seslerini ” Rus halkına duyurabilmek için işbirliği yapmakta- olduklarını #öylemiş ve demiştir ki: “— Rusyaya yaptığımız neşriyatın ından duyulmasını önlemek le Ruslar mütemadi suret- te parazit yapmaktadırlar. Bunu te- Jâfi için Amerikalılarla işbirliği yap- tık. Ayni zamanda mühtelif frekans- Jardan neşriyat yapıyoruz. Bu şekilde parazit usulünü bütün — frekanslara fatbik edemiyorlar ve hür dünyanın ŞİER NL Ü IRR MABERLERİ Pakistan elçisinin hgvanalı Pakistan, Hindistanla dost olmayı bütün kalbiyle ister Pakistan Büyük Elçisi Mian Beşir Ahmet dün sabahki ekspresle Anka: Fadan şehrimize gelmiştir. Büyük El. gI, Delhide Pakistanla Hindistan ara- Sında imzalanan anlaşmaya — dair sağıdaki beyantı vermiştir SİUBiz kelime dekii, tatbikat is- üyoruz. Her iki tarafın da taahhüt ettiklerini yapacaklarını ümit ediyo- Tum. Paklistan, bütün kalbi ile, Hin: Gistanla dost olmayı ister. Ümit ede. İlm ki #on anlaşmada bir neticeye varılamıyan Bengal meselesi de kısa bir zamanda halledilsin. Zira, anlaş- manın asıl Mevzuu, Bengal meselesi dt Bu halledilemediğine göre henüz Yapılmış müspet bir iş yoktur. 'Bundan sonra Pakistan ile — Tür- kiye arasındaki ticari münasebetlere temas eden Elçi henüz mühim - bir gelişme olmadığını, bunu temin için her iki memleketin birbirlerine ticari ataşeler ve heyetler yollamasının i- Cap ettiğini söylemletir. Mian Beşir'in bildirdiğine göre 21 nisanda Ankarada Pakistanın en bü yük şairi İkbal'in ölüm yıldönümü Münasebetiyle bir tören yapılacaktır. Vali, Patrikhaneye giderek Athenagoras'ı tebrik etti Vali ve Belediye Relsi Fahreddin Kerim Gökay Paskalya münasebe- tiyle dün Patrikhaneye giderek Pat Tik Athenagoras'a şahsl tebriklerini sunmuştur. Diğer taraftan Valinin çektiği teb- rik teline Athenagoras şu cevabı ver- miştir. 'Biz ve Sen Sinod Azaları zati â- lilerine candan teşekkürlerimizi izhar eder Ve sihhat ve âfiyetiniz için hi 'Yır dünlar ederiz' “Uludağ” gemisini teslim alacak heyet, bugün idiyor İtalyada Ansaldo — tezgâhlarında inmaatı biten Uludağ gemisinin. seyir tecrülbesinde bulunmak üzere Sinasi Benker'in başkanlıfında gemi subayı Jarından 5 “Kişilik bir. Erap. bugün Vçakla İtalyaya hareket edecektir. 'Gemiyi getirecek ülğer mürettebat ve ubaylar 15 nisanda Ankara va: Püriyle yola çıkacaklardır. “Tarsus” vapurunun yapacağı yeni seferler Tarsus vapurunun yapacağı / sefer programı bugünlerde kati olarak tes- Bit olunacaktır. Şimdiki halde Tar- susun Akdenizdeki gezi seyahatinden dönmesini müteakıp Hayfaya bir se- fer yapması için talep vardır. Bun- dan sonra geminin Amerikadan. ge- lecek olan eski vatandaşları getir. mek Üzere Avrupa limanlarına uğ- rayarak bir sefer yapması ve müte- akıben Hirlstiyanlığın mukaddes yılı dolayısiyle tenimüz başından ağustos Sihayetine kadar Akdenizde iki kru- yazyer yapacaktır. Bundan — sonra Mühtemel olarak — Türk Hacılarını Hayfaya götürecektir. Tekel Bakanı geldi Gümrük ve 'Tekel Bakanı Dr. Fâ- zl Şerefeddin Bürge dün — sabah Trakyadan gelmiştir. - Bütün gün Gümrük,” Muhafaza ve Tekelde meş- gul olan Bakan bu sabah saat 8 de Stomobille Ankaraya hareket ede- cektir. Konser tel Kadıköy Halkevinde Emine Erel ve Ferdi Statzer taraflarından — bu akşam verilecek olan konser Mare- ı dölayisiyle tehir edil- miştir. Yeşilköy Hava Alanındaki terminal binasının inşasına yakında başlanıyor Yeşilköy Hava Meydanında yapıla- cak olan Terminal havagazı binası- 'nun bütün malzemeleri Amerikadan gelmiştir. Binanın montajı — 1.250.000 liraya bir Amerikan şirketine — ihale edil- miştir. Mukavelenin Bakanlıkça tas- dikinden sonra derhal inşaata başla- Atlı polis müfrezesi toplantıyı dakıtmağa ikraşıyor. Dün öğleden sonra, Üniversite T debe Birliği Lokalinde, Mareşal Fei zi Çakmağın ölümü karşısında, hü- kümet makamlarının gösterdiği alâ- kasızlık ve milli matem günü ilan e- dilmemesi dolayısile bir protesto top- dantisi — yapılmıştır. Türkiye — Mi Talebe Federasyonu adına konuşan I. Başkan Orhan Fersoy bu kayıp- tan mütevellit umum! teessürü be lirttikten - sonra, İstanbul - radyosu İdarecilerinin neşriyatın tatili husu- sunda yaptıkları müracaata — Hükü- metin “Devam edeceksiniz” şeklinde- Ki emri karşısında, — neşriyatı tatil etmeye aalâhiyetleri olmadığını — be- Tirtmesi, umumt bir reaksiyon yarat- miştir. Daha sonra Türkiye — Milli Talebe - Federasyonunun, dün yayın- Jadıği teessür beyannamesi, Talebe Birlifi Genel Sekreteri Faik Güven tarafından çkunmuş, bu büyük ka- yıptan duyulan teessür son haddini bulmuştur. Bundan sonra Üniversite Talebe Birliği Başkanı Babür Arun aşağı- daki kısa konuşmayı yaparak - ez- etimle demiştir. ki: Türk tarihinin ve TTürk milletinin büyük kahramanı, eşsiz hâdimi Ma- reşal Fevzi Çakmağın — ölümünden henli yirmi dört anat geçti. Bu bü- yük hâdisenin acısı yüreklerimizde, elemi gözlerimizde iken, şahsl kin ve nankör politika hayatının tesiriy- de, bu büyük ölüden esirgenen alâka Kösterilen kayıtsızlık karşısında duy- duğumuz teessür büshütün artmış. fır. Tâkin unutulmasın; her zaman örnek almakla iftihar ettiğimiz, tut- tukları meş'ale ardında yürümeye çe hştığımız siz büyükler, unutmayın, tarih ezeli bir tekerrürdür. Varsın, günlük politika hayatının. bir türlü Silmeye muvaffak olama- dikları izleriyle dalâlete sapsınlar. Süriye, Lübnan, Yunanistan radyo- ları tâzim sükütuna geçtikleri hal- de, varsın bizimkiler radyolarını en şakrak havalarla doldursunlar. Sen ey fazilet ve fedakârlık örne- gi.. Sen, küdret ve tevazuun timsa- K büyük adam.. Manevi huzurunda hürmetle eğiliyor, seni unutturmak için her şeyi yapmaktan çekinme- yenleri Jânetle anıyorüz. Artık mü hayyel Alemlerinizden ayrılıp, bir an için bizlere dönün. Millet önünde, rih önünde sizleri itham ediyoruz. Teessür ve teessüflerimiz. büyük- tür, Başımız sağ olsun. Bunu takiben, Mareşalin cenaze töreninde bulunmak Üzere şehrimize gelen 1500 Ankara Üniversite - ve Yüksek Okullar talebesi adına ko: nuşan Cahit Yılmaz, Mareşalin ha- indan örnek olacak hâtıralar nak- letmiş, alâkadar makamlar tarafın. dan gösterilen kayıtsızlık karşısında İstanbullu kardeşlerinin teessürleri. 'ne iştirak ettiğini bildirerek, başınız sağ olsun demiştir. 'Saat üçte toplantıya nihayet veril- Bu esnada, Talebe Birliği Lo- muhasara altına alan atlı po- S Ve asker müfrezeleri, talebe kalir Jis, p (MİLLi KAHRAMANI BUGÜN TOPRAĞA VERİYORUZ ) Mareşala matem tutulması için gençlik büyük tezahürat yaptı Taksim Meydanında Üniversite Talebe Birliğinin Be: yazıttaki Marmara Lokalinde tertip ottiği toplantıdan çıkan gençler, kar fileler halinde Taksim " Meydanına Bitmişler ve İnönü Gezisinde toplan: Mak İstemişlerdir. Fakat bu sırada Polis ve jandarmanın #iddetli muka: vemeti ile topluluk dağıtılmak isten: miş ve talebelerin bir kısmına kau- Çuk sopalarla ve dipçiklerle. vurul. Muştur. Bu vaziyet Karşısında genç. ler hep bir ağızdan İstiklâi Marşını söyliyerek taarruza — mâni olmaya çalışmışlardır. — Marş biter bitmez Yaya ve atlı emniyet mensupları tek Tar harekete geçmişlerse de bu taz- yik birdenbire kesilmiş. ve meydan kordon altına alınarak — gençlerin 'Plu halde Geziye girmelerine mü- sande edilmiştir. şezinin ortasında bulunan âbide temeli Üzerine çıkarak heyecanlı bir Hitabe irat etmek isteyen bir genç arkadaşları tarafından susturulmuş ve her an biraz daha kalabalıklaşan kafile (Radyoevine.. Radyoevine) - vazeleriyle - Harbiye — istikametinde akmağa başlamıştır. Radyoevine doğru Bu “sırada Raâyo binası esaslı bir şekilde kordon altına alınmış bulur Zuyordu. Emniyet Müdürü ile muh: telif gube müdürleri de vaka yerine Relmişlerdir. Burada da — polis ve Jandarma İle kafile arasında karşır hiklı münakaşalar olmuştur. Bazı kimselerin atlı polise toprak attığı görülmüstür. Cadde o Kadar Kalabalıklaşmıştı. ki, bunların kimler tarafından yapıldığının tesbi- © dahi kabil olamamıştır. Mezkür yerde alınan sıkı emniyet tertibatı sayesinde - başkaca bir ha diseye meydan verilmemiz, fakat ka- balık 40 dakikaya yakın bir müd. det dağılmadığı için seyrüsefer. ta mamile durmuştur. Bu arada cadde: nin ortasındaki ağaçlara — tırmanan bazı gençlerin hitabeler irat ettiği görülüyordu. Vaziyetin ehemmiyeti- ni gözününde tutan emniyet, Raâyo: evine itfaliye müfrezeleri de celbet: işse de bunları kullanmak icap et memiştir. Mareşalın evi önünde Burada da uzun müddet bekleyen kafile (Mareşalin evine..) nidalariy. le yürüyüşüne — devam etmiş ve en önde Çakmak'ın büyük — kıtada bir Tesmi “ve ellerde yarıya inmiz. Sayraklarla, büyük kıtada muhtelif yazılar olduğu halde, Nişantaşındaki apartmanın önüne gelinmiştir. Bura- da gencler S dakika ihtiram duruşu Yapmışlar ve hep bir ağızdan İstik: Jai Marşım söylemişlerdir. Bu sırada apartmanın yanında — bulunan. polis. karakolunun bayrağı yarıya. indirii- miştir. Mareşalin Ösiresinin balkonuna çı: kan ailesi erkânı ayrı ayrı ağlıya: Fak gençlere (Var olun gencler, Pa: Şanın kalbi sizin hareketinizle 'müs- taş ve terih olmuştur). demişlerdir. Bu ara- da Şefik Çakmak da kısa bir hita: bede bulunarak merhumun — nâşını ziyaret etmek istiyen — gençlere: — Hepinizin başımız üstünde yeri- niz var, Fakat buna maddeden şim- di imkân yoktur. Onun için aranız: dan bir heyet ayırmanızı rica ede- Tiz.” demiştir. Bilâhare balkondan söz alan bir genç de arkadaşlarına evin önünden geçmek suretiyle vazifelerini yapma- Tarını istemiştir. 'TTaksim meydanında 1000-1500 kişi civarında bulunan kafile, Mareşalin apartmanı önüne kadar tahminen 4000 kişiyi bulmuştur. Sinemaların kapatılması Mareşalin evini ziyaretten — sonra nümayişi yapan gençler küme küme tekrar Taksim meydanına gelmişler ve açık bulunan elence yerlerini ka- patmağa teşebbüs etmişlerdir. " İik önce sinemalara gidilmiş ve afişlerin kaldırılması, seansların tatil edilme: Si istenmiştir. Bunun Üzerine sinema müdüriyetleri afişleri — kaldırmışlar, 630 seansı için satılmış olan biletle. rin bedellerini sahiplerine lade etmi lerdir. Sinemalar, gençlerin arzusu Üzerine perşembe gününe kadar ka- palı kalâcaktır. Bü arada Lâle sine: ması müdüriyeti ilk anda gençlerin isteğine mukavemet ettiğinden sine- manın bazı vitrinlerinin camları kı- rılmıştır. Bundan sonra “Mareşala hürmet' diye bağıran kümeler Beyoğlundaki diğer eğlence yerlerine gitmişler, iç. kili Jokantalarda içki verilmemesini, reklâm şıklarının / söndürülmesini istemişlerdir. Bu arada Narin lokan- tasında. içki içmekte olan bir. kaç kişi ile münakaşa olmuştur. Beyoğ- Tunda bütün müessese ve binalara gençliğin arzusu Üzerine yarıya in- Miş bayraklar asılmıştır. Bütün bu nümayiş esnasında za- bita küvvetleri — müdahalede bulun: mamış ve kayda değer bir hâdise ol- mamıştır. Ancak gençler Taksim meydanında bulunduğu sırada — bir Kazınoda oturmakta olan bir vatan: Gaş, tezahiratta bulunan gençler i- çin “Serseri güruhu” yollu bir söz Sarfettiği için biraz tartaklanmıştır. Bütün bu hâdiselerden dolayı Be- yoğlunda gerek nümayişçilerden ge- Tek anları seyreden — meraklılardan mürekkep büyük bir kalabalık top- Jandığı için yollar tıkanmış ve sey- Tüsefer Uzün müddet İnkıtaa uğra- Dün gece... Gece Taksim meydanında toplanan| mühtelif gruplar âbide önünde te- zZahürat yaptıktan sonra Radyoevine yürümüşlerdir. - Dağılmamakta — ve bina üÜzerine yürümekte ısrar eden nümayişçi grupu Üzerine itfaiye ta: yafından su sikilmiş Ve göz yaşı bombası atılmıştır. Bu da kâfi ge- kala jandarma müfrezesine havaya ateş emri veril- 12 Nisan 1686 Kısa sanat haberleri Üç heykeltraş sergi açıyor 14 nisan cuma günü, heykeltraş M. Barry, Nermin — Farukl ve Nusret Suman, Beyoğlunda Sanat Dostları Cemiyetinin galerisinde — heykel ve desenlerinden - mürekkep — müşterek bir sergi açacaklardır. Sergi, her gün sant 17 den itiba- ren bir hafta müddetle açık bulu- ktır. Bedri Rahminin resim sergisi Tanınmış ressamlarımızdan - Bed fi Rahmi Eyüboğlu, 15 nisan martesi, Taksimde, Fransız Kon: hanesi sergi salonunda - bir “teti pectif” sergi açacaktır. Bedri Rahmi Eyüboğlu, bu. serzi: de yirmi seneden beri yaptığı eserli den parçalar tephir edecek, böylece, dik resimleriyle son eserleri bir ara: da görülerek bir mukayese imkânı elde edilmiş olacaktır. Prihoda'nın keman resitali İki seneden beri memleketimizi zi- yaret etmemiş olan Prihoda, 10 nisan pazartesi günü Saray Sinemasında bir renital verecektir. Şark musikisi konseri Tanınmış kemençe — Üstadı Kemal Niyazi Seyhan, 14 nisan cuma günü Türkân — Aran ve piyanoda Şefik Günmeriç'in refakatiyle, Sanat Doste ları Cemiyetinde bir konser vereceke tir. Programda Süzinâk ve Kürdilie hicazkâr şarkıları ile Ferahfeza pepe Tevi ve sazsemaisi vardın Bir caz konserl “Atinalı Şarkıcı” ismile tanınmı caz şarkıcısı Manyatakis, şehrimize gelerek 24 nisanda Saray Sinemasıne da bir konser verecektir. Programda Türkçe parçaların da bulunacağı has ber veriliyor. miştir. 100 € yakın mermi atıldıktan gonra gruplar dağılmış yarım saat sonra da âsayiş iade edilmiştir. Pos lim tarafından yakalanan 30 dan faze Ja kimseden hemen hemen hiç bi rinin talebelikle alâkası olmadığı ane laşılmıştır. O sırada caddeden geç mekte olan halk ve civarda oturane lar heyecan ve korku geçirmişlerdin. altıda bazı dükkânlar rın camları da kırılmışta Radyoevindeki polis ve Jandarma kordonu sabaha kadar devam etmişe dir. Mareşalın evinde 'Dün saat 16,30 dan itibaren Mare- galin evi, ailesi tarafından ziyarete Açılmıştır. Ziyaretler gece geç saate lere kadar devam etmiş ve bir ara: lik izdihamdan pencerenin. camları kırılmıştır. Akşam üzeri Kur'an ©. kunurken içeri girmek Üzere gelen 2000 kişilik bir talebe grupu izdiha- M önlemek maksadiyle geri Çevrii. miştir. Mareşalin nâşi başında İstam Bul ve Ankara Talebe — Birliğin” a gençler dörder kişilik gruplar h de sabaha kadar 15 et dakika ara : > öbet beklemişlerdir. Mareşalın vefatı dolayısi, Ankara radyosunun hususi programı Ankara 11 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Mareşal Fevzi Çak- mağın ölümü dolayısiyle bugün An- kara radyosu 24 aaatlik özel bir program — hazırlamıştır. — Radyoda Maregalin hayatı, hizmetleri anlatı- Iacak, Atatürkün Mareşal hakkında- ki ifadeleri okunacak ve ölümü do- Jayisiyle Türk matbuatinda intişar eden yazılar aksettirilecektir. Ayrı ca konuşmalar dışında ağır müzik neşriyatı / yapılacaktır. Bu program İstanbul radyosu tarafından da nak- dedilecektir. İZMİR GENÇLİĞİ TEESSÜR İÇİNDE İzmir 11 (Husust muhabirimiz bi- diriyor) — Mareşal Çakmağın üfulü haberinin İzmir Gençliği üzerinde u- yandırdığı tepkiler çok derindir. Yf sek Ekonomi ve Ticaret Okulundan 60 kişilik bir kafile büyük ölünün cenaze töreninde bulunmak Üzere A- dana vapuru ile İstanbula gitmiştir. Kendileri beraberlerinde büyük bir çelenk götürmektedirler. aleyh, Sövyet münekkidleri, halkın | sesi Rus halkına / düyürülüyor. nacaktır. Üzerinde nâhoş tesir yaratmıştır. —— ——— a — Okumiyacak mısin — Hattâ zenginim, diyebilirim. Ve onlara — Tbrahim Bey sizinle beraber miydi? da küçültecekti. Kiymetleri muhafaza etmenin Ahmet Hamdi Tanpınar — Hayır, okumuyacağım. Böyle geylerde in- | —| gelirken babamın, sanki ayrılışımızın acısını an- L giayer! “Yülma'bğü 'de, Muslisi de çolkmever. imkânsızlığı! Onun için birdenbire bütün iskele Sahnenin Dışındakiler — ök — odama mavi, — üstü ısığı altında Sabi- Bu gaşkınlığın içinde yaldız hâreli duvar kağıdına, ha ile beraber o kadar gece geçirdiğimiz — bü- Yük, Mmavi abafurlu. çalışma lâmbasına, — dü- Yardaki sarısı ve açık — pembesi bol — hahsına kadar her gey, acaba onlar da mi / değiş- tiler? der gibi şüphe ile bakıyordum. Ne kadar hâtıranın hücumu altında idim ve bana bu aca- yip insanlar hepsini nasıl unutturmuşlardı! Sabi: Ka, biz odaya İhann yokken, girmişsek sağ taraf- taki aynanın önünde şöyle bir saçlarını düzeltir. Gi. Orada büyük lâmbanın ve hemen masanın Arkasındaki halının akisleri arasında - başının Yüzmesine bayılırdım. İhsan, sanki içimden ge- genleri biliyormuş gibi ” Daha çok şeyler görürsün! dedi., Sonra Mühlis Beye bakarak ilâve etti: — Epeyce yorulduk değil mi? Asıl fenası ne- dir piliyor musun? İnsanın farkında olmadan Mmünakaşaya girmesi.. Nihayet bizim için mese- le onları buraya getirmek ve bu zarfı ellerinden almaktı. Muhlis Beyin uzattığı zarfı aldı ve hemen oracıkta yakmaya başladı. im san ne kadar az şex bilirse o kadar rahat eder. Ben esarette iken insan mukavemetinin derece ni anladım. — Bu işi nerden öğrendin? — Tevfik Beyden... Şimdi aşağıya inelim, yemek yiyelim! Yemekten sonra Cemal, Tevfik Beye gider, haber verir. Aşağı yukarı hâdiseyi gördün. Nakledersin. Şimdi Kandillide, kız kar- deşinde oturuyor. Bu gece sen orada kalırsin! Burada yatmanı isterdim ama, ne olur, ne olmaz, semtte bir iki gün görünmiyeceğim. Yine Muhlis Beye dönerek sordu: — Mesudun işini yaptın m? Mesut bizim kiracımızın adıydı. Mühlis. Be- yin başını sallıyarak / “Daha değili,, demesine içimden Üzüldüm. İhtiyar kadının o korkunç ağ- Jaması daha sürecekti. 'Yemekte İhsan, beni tam' bir sorkuya çekti. Ona babamdan, kendimden bahsettim. Altı sene- nin tam bir hesabını verdim. Tıbbiyeye gireceği- ai söyleyince, Muhlis Bey — O kolay... dedi. Ben oranın Ziyaeddin E- fendiden sonra en kıdemli talebesiyim, Ona ehem- miyet verme! Fakat Behçet Beyde kalmanı hiç tavsiye etmem; rahat edemezsin. O — yalnızlık. Sonra biçare adam çok çöktü. Yer de uzak. En iyisi Kadıköyünde — sana bir pansiyon - bulalım! Daha iyisi benim oturduğum yere gel! Yeldeğir- meninet 'Ben onlara asıl Ümidimin evimizin kirasında olduğunu, halbuki kiracının vaziyetine bakılacak olursa, ondan Ümit kesmek Jâzım geleceğini söy- dedim. Muhlis Bey: İhsan, — gazetelerde Şimdilik paran var yal, sana bir iş bulur. 172 ik cömertliğiyle unutacakmışım gibi ceplerimi nasıl mütemadiyen para ile doldurduğunu anlat- tim; — Hattâ, dedim, pantalonumun kemer rine dikili bir kaç altın bile var.. İhsan: “Cevdet Bey bu! Fakat seni nasıl oldu da biraktı..., dedi. Muhlis Bey: — Pansiyonda pantalonunu Ütüye verirken © altınları çıkarsan fena olmaz! Ben Madam Elekciyandan eminim ama, hizmetçisi için taah. hüde giremem, dedi. Sonra bana evin adresini verdi: — Ben yarın akşam orada olayım, olmiy yım, yerin hazırdır. Hem eğlenceli evdir. Beraber de oluruz. Giderken bana Tevfik Beye / söyliyeceğim geyleri tekrar öğrettiler. Zarf geriye alınmış ve yakılmıştı. Öbür adamı derhal kaçırırsa mesele hallolurmuş. Ben daha ziyade Sabihadan hiç bir havadis alamadığımı düşünerek: Ş — Bir şey öğrenmiş olmadım! dedim. Thsan, Tevfik Beyin bana lüzüm görürse işi anlatac u, belki de bazı talimat vereceğini söyledi. artık bizimle çalışacaksın!, Ayrılmak için yanına girdiğim zaman İhsa- 'nin annesi “Kalmadığına çok Üzlldüm. Sana ak- şama gözleme yapacaktım',, dedi. İhsan anne- 'Sen Gözlemeni her zaman yiyebilir! Şimdi git- mesi lâzım, Hem bu akşam o tam ziyafettedir Tevfik Beyin yemeğini biliyorsun. Kimbilir belki a rala da içirir, hele misafiri yoksa, beheme- hali Ayrılmadan evvel aklıma gelen bir şeyi sor düm; 113 Şimdi o müthiş zengin. Nasıl para kazandı bili- yor musun? Babandan Kudret Beye olan borcu- 'nu ödemek için aldığı altmış yedi altını vermedi. Kudret Beye bu borcu affettirdi. Onunla bir hak- kaliye dükkânı açtı. Sonra seferberlikte geker l derine filân girdi. Hulâsa yapmadığı kalmadı. — O Muhiddini Arabi falı? — İnanır. Galiba bizde bu cins eski kitapları en iyi anlıyanlardan biri. Haydi artık yeter. Böylece, Sabihanın nerde olduğunu öğrenmek için geldiğim evden ona dair tek bir sual sorma dan çıktım. İhsan beni annesiyle yarını aat baş başa biraksaydı, ne olurdu? Bunünla — beraber memnundum. Boğaza gidedeğim ve bilhassa Tevfik Beyi göreceğim için sevinmiştim. Fakat Köprüde şahit olduğum bir hâdise bu sevincimi Adeta bıçakladı. Kadıköy iskelesinde başlarında bir çavuş bulunan iki Senegalli nefer bir bahriyelimizi iki kolundan tutmuşlar ite kaka götürüyorlardı. Bu, — benim şlarımda bir çocuktu. Kendisini hırpalıyanlar 'Siz birakın, ben gelirim!,, gibi bir şeyler söylü- yerek, Ve büyük bir gayret sarfetmeden, galiba sadece sözlerinin mânasını anlatmak için hafif hareketlerle kollarını kurtarmaya çalışıyor, bir taraftan da onlara dostça gülüyordu. Kimbilir belki de neşe ve hayat emniyeti için. de felâketin bile kendisine güler yüzle gelmesini istiyordu. — FPakat küvvet, © kadarcık olsa bile dostlüğü ve müsavi müameleyi kabüle vazı de- fildi. Ona zaferinin maddi üstünlükleri yetmiyor- du. Ayrıca bu zaferin mânevi istismarını da ya- pacak, hayatına hâkim olduğu şehri ve insanlarını l4 halkını şaşırtan bir tokat şakladı. Bunun arka- sından bir, bir tane daha geldi. Hemen arkasın- /dan da düdük sesleri işitildi. İskele nerden çık- tağını bilmediğimiz işçal kuvvetlerine mensup za- bit ve askerle doldu. Dudağından ve burnundan akan kanlara rağ- men gülümsemesini hiç terketmeden kendisini tu- tanlardan kurtulmaya çalışan bu çocuğun yüzü. 'nü hiç unutamıyacağım, ne de onu dövenin göz- lerindeki zalim ve haşin parıltıyı! 'Tam, efendi to- katıydı bu. Onları atanın bir gün insanlığı ken” disinde yeniden bulabileceğinden — şüphe edilebi dirdi. İşte o zaman ikinci hâdise oldu. İhtiyar, urur boylu, kurü ve zayıf, parmakları elmas y lerle dolü bir kadın, “Seni domuz herif' riye atıldı ve elindeki kalın topuzlu dövenin tam yüzünün ortasına — iki dera indi Bütün bunlar bir an içinde olmuştu. “Seni don herif, ne istiyorsun zavallı çocuktan!,, Bütün iz- kele halkı şemsiyenin sapının bu ecnebi çehresin- de İki parça olduğunu gördük. O âna kadar asa- biyet ve çaresizlik içinde çırpınan halk harekete geldi. Örtalık tekrar karıştı. Her şey düzeldiği zaman ne ihtiyar kadını, ne de bahriyeliyi göre- bildik. Halk ikisini de kaçırmıştı. Bununla bera- ber bu iki dövme hâdisesinden başka hiç blr şey olmadı. Vapura bu hâdisenin heyecaniyle girdim. K4 dinin vaziyeti, mor çarşafı içinde hiddetle irkili. çavuşun şaşkınlığı hakikaten komikti. Komik ve vlvi! (Devamı var) vT6