( Bataklı Damın Kızı Gemil arı Ulusal ay Roman Düğün Yapildi Ali Vicdanile Çar- pışıyor Göz Yaşlarını Zor Tutuyordu derin buruşukluklar örülü- ve iz ciğe bakıyordu. Bela bir iki Elma ağacı vardı bahçeçiğin öbir tarafında bataklıklı bir yer vardı ki ilk baharda burası $u birikintileri ile dolar, e ku: nun bataklığa gittiğini gördü. la ayakkplarını, çoraplarını bir şey ek üzere arabayı koşuyorlardı .Ko- şumları takarken Avluya ba- bası uğradı: akımları mile w —T e Di itti. Çünkü gerek e şk kirli idi Ali mıni- Li e rek ve temizlenmemişti. ak: Düşünecek başka şeylerim ei iri » hiç bir temizliğe gile ye Bataklı. Damm Kızımla: ettirdi. Akşam komşulardan ve AZ yele bir alay de i- mi Ali son rk ii Meniere bir sahne lerdi. Gece yarısına kadar ey- lenildi. oynandı zıplandı. bir çok içecekte rad Fakat “e irine el sürme: e kimse; ağzını açıp bir söz söylemeli Yalnız oyuna kalktığ çılgın Si e Arada keskin a koparıyor ve ile gülüyo Fa- kat niçin silen kimse anla- mıyotdu. Misafirler gece yarısından sonra saat üçte dağıldılar. El ayak eki Ali doğruca evin arkasındaki bataklığa git- ti. Ayağından o kunduralarını çekti, paçalarını dizlerine ka- e sıvadı ve suya daldı. Ber- rak bir yaz gecesi idi ve ba- bası perdenin ari lunu üzetlyorda.. suyun üstüne eğile- rek, bir gece evel olduğu gibi, birşey aradığını gördü. Zaman zaman ümitsizleniyor, ve yusane tekrar kıyıya gidiyor, fakat bir müddet sonra, bik suyun içine dönüyordu. Bir azal ahıra gitti, bir kova ge- se ve inim zi san- iyor gi- bi ii ügizdi Fakat çamurdan ve balçıktan bir ili da çı ğını h yine vaz geçti ve koray ln v kat çamurdan bağla bir ie bel ği Ancal evdekiler ve Kisağa ay dıktan e ra ye sipee di. O k idi ki yürük” oyunmadan kizi vururken babası e bi yer endini çiizo Re sapsarı idi. ME vi ilana bi çalık iz yanıyordu. Fakat onlar liyi bugünkü kadar üzel ve parlak g; armemişlerdi. v Yüzünü pe çizgileri ba- tini bir şule ile aydınlanmış gibiydi. O böylece karşılarında dikilirken, artık etten ve kan değil belki akil mali ilat tan yapılmış vücut gibi duru öd — Sonu Var — Yeni asır Ödemiş - Ipea Yurdumuzun Bu Cenuet Kadar Gür- zel mlm Hakkında Bir Tetkik rinin eserlerini len alı- TUZ, İşte Ödemişe 4—35 kilometre mesafede Dadbey köyünün bu- ğu ie kadar mi tı e Çı rilmiş olan Şarl Teksi nam mü- ifi: rinden alıyoruz. allinde yaptığı * tetkikat ve müşahedatını inde aynı ii mızliğı yüzün ünden bi tarihi bel denin bilin ği R ta dan 1840 WE e- mişte yapılan Geri klise ve mektebin inşaatın. irem mıştır ki Rum me net yapılan Venüs heykeli | pi el İzmi, ripta o kadar gayret göstermiş- dir ki nakli kabil olmıyanlarını yerinde pi kireç istih- sali im istifade etmişler dir. Bn bu haraberde ME er sarmıştır, Bi Klee ilede larca bu ni ekte olan bir kitabede eski Yunan siyle * şel in İpea yazılı oldu- ğunu gördüm. Diğer bir kita- de de ire İyoniyenler- den (İpidoriyen) (kabilesinii yerleşmiş olduğunu ihsas eden bir yazı vardır. tabeyi min etmiştim, Arap harflerinin hiyeroglifik | şekilleri ibi yanlışlıklara tamı Fakat ee Suat Şehrin adının zamanda latin harflerile ie HYPPİPA) şeklinde yazmıştır. Buna baka- O MİRER küçük Asya ki- tabının aslında olduğunu kabul bir Taki e ve şii di oe) hakiki ismi olan e sai siri ir yazıyor. Rumların kini bilemeyecegiz. Fakat Ta- kelimesinin Tür 0e Tü şivesine uygun bi lime (o olmadığ ydandadır. Türk ahali bura- ya Dabboy diyorlar. Bunun vaktile adaki . binalardan birini kelimesini ifade eden debboy olarak kı - ei b Mi — ol- ası İâzımgeldiğini ha- şal gitmeden eni et- miştim, Sebep te şu idi. Bir gün ibtiyarlardan biri Datbey- deki büyük bina harabelerinin eskiden kalma birat bharası olduğunu söylemişti. Yunanca atın mukabili İppos dur. İpea da > at meşheri mana- sını ifade Harak e giderek yukarda zikri geçen kitabede İpea ya- zısını okuyunca bu tahminimin doğru çıktığı anlaşıldı. Eski Elen O müverrihlerinin bir İran mabedi oldu; ğunu bil- are İyo- niyenler tarafından haraya çev- rilmiş olması muhtemeldir. Mü- zama; ni laklığını > kaybetmiyen İz Bun: lardan yalniz Gölcük merasi 2000 dönümden fazla'bir hayı işgal ediyordu. Gölü: ğün Cumaönü mev ve konak önü derlermiş ba sebebi vaktile Manisa De- gebelerin Gölçükte at ge lerine bakan adam. masına mahsus bir keki VE lundur mış. Bundan dolayı — devirlerdenberi © atlarile eşbur bir şehir olduğu ve sök dahi bund olduğuna hühmedebiliriz. Esa- rakı lalarında eski sürü Bozdağın Çinde yarama bugün bile şekilde şı boş gezen at Bunlar vahşi hayvan taarruzuna uğ! dıklkrı zaman başbaşa eli kendilerini ile müdafaa e a anla- simli şahsi- lie “ Yukarda Şarl Teksinin eserindeki le lardan (o bahset pa çok. e bi anlataca) ki «bi şudur: Frkeiya ami daki eski ezani şehrinden bah- sederken vaktile büyük bir kıt- lığa uğramı: hir halisinim; Ezanideki meşhur biz mabuda: Kıtlıktan kurta- rılmaları için hediye olarak bir kirpi ve bir tilki verdiklerini (Aix) dişi geçi ve (Snos) mer- kep demektir. Müellifin bunu rpi ve tilki olarak tercüme etmesi şaşılacak şeydir. İnsan- da bir malüma- tım yı gr mz tilkinin hi- ek ii olduğunu her es bilir. Buna bakarak Ke ie müellifinin Yunanca; vakıf olmadığına Hilali lâzımdır. receye kadar itimada şayan olduğunu kestirmek güç aliniz gerektir. Bozdağ ve İni yo imera Cum et hüküme! arafından sre az olan bar iü dağıtılmıştır. Buralarda şimdi. milyonlarca kilo patates yel ihraç edilmekte- dir. Köylüler bu zengin toprak- lara sahip olmakla fakrü za; rete ebediyyen veda etmişler- vE dir. xBu hareket Gazinin ve | yapmak hususundaki azmine —. özlü bir örnektir. toprakların dağıdılması köylüyü ve memleketi yalnız iktisaden kazan, kal- mamıştır. Anadolunun İsviçresi sayılan Gölcük yaylasının €şsiz tabii güzelliğini ve Manzarası” m bir misli miştir, Bu topraklar ama kadastrosu yegâne arazi parçası ii Gölün simal sahilinden e Sara: lu namile a pi e m 5-6 kilometre uzunln- düm. düz bir cadde ile manzarası adeta bir ta: şeklini al sn Briammdz Di gi çimeı örtülmi izel Mimi zimüst ii emyeşil bir manzaa arze- di ,Patates tarlaları (o çiçek açmağa başladıktan sonra ye- şil, beyaz, mor renklerin ka- rişmasından hi il olan bak- makla doyulmaz bir manzara teşkil etmektedir. pa tatesler akgöz. kırmızı cek ve saire gibi muhtelif cil bayırlardaki O kestane, ceviz, söğüt, kavak ağaçları- nn çok el mi takıp ettiği için o burasını irmemiş ve kısaca (Cazokl) namile bir göl olduğunu zik- retmiştir. & em müntehasını İsviç- 19 Könunuevv İ ! Konya Kadınlığı mii son temasları t bir netice vermiş oluyor. mİ hrinde yeni bir baraj yapılacağı, bazı kanalların te elalz işinde sulama al. e ren endiliğinden tebellür Mi ser yor. Zirai ve iktisadi bünyesi son mevzii gerim haylı sarsılmış olan Konyanı boş brc Eği bir inanç b Esirgeme Türk Maarif Cemiyetinin Kon- yadaki telebe yurdunde otuz dar ye vi bu ku: un ımız kolu yıldan yıla biraz daha genişlemektedir. eme, kurumu: Konya: kolunda “umular canlılık yo! Bugünilk mek A. Evren Türk - Elen Ticaret Anlaşmasının e er Birinci Kânun. dan itiba- 1 — Canlı hayvanlar, taze ha — Yam 'umurtâ, hububat, kü- mes m ayl peynir, yağan, bon, sucuk v 3 — Pamuk, yün. za — kl tuzlu konserve balıklar. — Diğer Türk mahsulleri esi, ca iki numaralı liste yal nda ya" zılı miktarlarda ihraç edilebi- lecektir. şi kısma giren malları Yunanistana ihracından müte- velit alacaklardan yüzde elli" sinin serbestçe tran: Yi yapı" cak dö Me bön İ. Er. Silan eme i f