24 Mayıs 1941 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

24 Mayıs 1941 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B* İ ir. Dwi - — 2 T “VATAN ÂAvrupada —— 20 Senem—— Nasıl Geçti Kendi kazanıp kendi yemenin büyük zevki | Yazan: Rebia Tevlik BAŞOKÇU | Telif ve tercüme hakkı — 38 — Madam Arno, bu ilk esvap içtn yüz elli mark veröceğini söyledi. O uuRikada yüz elli mark benim için vu' servetti, sevinerek kabul ettim. a veBi günü ayni saatte provaya gel. Mmesini söyledim. Madam Arno, bu kadar çabuk pro vaya gelin deyişimden elbisesinin fe- na olacağından korktu. Giderken An siye: — O kadar acele değil, dedi, Yal. vız iyi dikilsin! Ben de ilk defa başka birisi Üze- rinde yapacağım bir şeyin iyi olup almıyacağmma pek emin değildim. Fakat üç gün sonra Madam Arno, yeni bir modele giren basma entari- sini giydiği zaman bana bir çok ilti. fatlarda bulundu. Ertesi günü de bir gok şeyler getireceğini ve bana kat kat elbiseler yaptıracağını söyledi. Yüz elli markı masanın Üzerine bı- rakarak entarisini aldı gitti. Ben o gün yine öğle yemeği yeme- miştim. Cebimde bir fenik bile kal. mamıştı. Hemen sokağa fırladım. Bir külbastı, yeşil salata ve kiraz aldım. Acele külbastıyı Fritzanm — kokulu mutfağında pişirdim, salatayı yap- tım. Kirazları yıkadım. Daracık kir- tamamile mahfuzdur bir iç çektirmişti, hepsi bu kadar... ıv Madam Arno mübalâga etmemiş- ti. Ertesi günü geldi, ikisi gece, ikisi gündüz için dört kat esvap 1ısmar- ladı. Bu defa getirdiği kumaşlar sö- kük basmalar değil, fakat ağır gü- zel ipeklilerdi. Madam Arno: — Bu elbiseler de bittikten sonra size bir arkadaşımı getireceğim. Ti- yatro artistidir. Pek çok esvap yap- tırır, hem pek çok para da verir. O da tıpkı benim ölçümdedir. Dedi. Madam Arno son dört kat elbise. si bittikten sonra, bir gün tam on beş kat elbiselik ve mantoluk kumaş getirdi. Fakat vadettiği artist arka- daşını getirmedi. Bir müddet sanra tuhaf bir tesadüfle haber aldım ki kendisinin diye bana yaptırdığı on | beş kat elbiseyi zengin arkadaşına, kim bilir nasıl yüksek bir fiyatla satmayı menfaatine daha uygun bul muştu. Bu sebepten bu zengin artis- tin kendisini tanımak bana nasip olmadı. Bu on dokuz kat elbiseyi Fritza- nn bu dar ve tozlu odasının içinde tek başrma dikmek kolay değildi. O- dada yatacak karyola da yoktu. Es- K bir sandık y bu küçük odanm masasının üstüne koy duüum. Anni de karşımda bana bir şey ter anlatıyor ve eline verdiğim bir avuç kirazı yiyordu. Külbastıdan ilk lokmayı kesip ağ- smma koyduğum zaman bunu benim kazanıp da aldığım hatırıma geldi. vanki beynime birdenbire bir elek- irik cereyanı dokunmuştu. Deli gi- si yerimden fırladım. Zavallı Anni- ain cılız omuzlarından tutup bü- tün kuvvyetimle sarsarak: — Anmni, sevgili Anni, artık ben kurtuldum. Yaşryacağım ölmeye lü- Zzum kalmadı. Bu yemeği ben çalı. şarak kazandım. Hayat artık benim dir, Yaşamak için hiç kimseye min- ki kadifeden bir şezlongta geceleri yatıyor, gündüzleri de oturup dikiş dikiyordum. Bir taraftan yaşamak imkânını bulmak, diğer taraftan da Sadiko- fun üç bin markını çabucak iade e. dip kürkümü bir an evvel kurtar- mak için dikişlerin acele yapılması lâzrmdı. Bunun için sabahleyin sa- at sekizde dikişe başlıyordum. Bu çalışmak geceleri ikiye, iki buçuğa kadar devam ediyordu. Fritza gece- leri geç vakitlere kadar elektrik yak tığım için şikâyete başlamış, derhal kirayı arttırmıştı. Ben büyük bir gayretle çalışıyor- dum ama Paristen getirdiğim © sıh- hatli yüz bende kalmamıştı. Gece l ından ve az uykudan göz net iymryacağı hiç kahrını çekmiyeceğim. Hele bugün- kü bu zevki tattıktan sonra ölünce- ye kadar kendim kazanacağım ken- dim yiyeceğim. Odanm içinde çıldırmış gibi zıp- liyor ve tepiniyordum. Anni: — Madamiçka, kendinize gelin, şimdi Fritza gelir, «gürültü ediyor- sunüz» diye bizi kapr dışarı atar. Hem ben size söylemedim mi? Bu bir şey değil, daha ne işler yapacak.. smız. Nahak yere kaç gündür o ka- dar göz yaşı döktünüz... Haydi hay- di, yemeğinizi soğutmadan yeyin, ba kalım. " Orgün ruhumun hürriyetini ve şah y i bana ded. mesut gündü. Bunu ömsümün son kadar ğım yi- ne o gün ilk defa olarak hakiki şah- siyetimi tanıdım. Dünyada beni mes ut edecek en büyük kuvvetin hür yaşamak, hür düşünmek, ve hür ça- Heşmak olduğunu anladım. —Hayatı âdi bir miskin gibi, geldiği gibi ka- bul edecek ve onu değiştirmiyecek in sanlardan olmak istemiyordum. * 'Yaz akşamları Boğazın sakin ha. reli suları karşısında Hisardaki bah- genin bir köşesine çekilip —mahzun ve dalgım yalnız şiir ve hayal düşü- nen, mehtaplr gecelerde hayal ve şi- ir için sabaha kadar gözlerini kapa- mıyan <zavallı hayal perest KRebia» Bu gece hiç bir acı duymadan ölmüs. tü. Bu ölüden şimdi hakikatin ve ça- Tışmanm kadını bir «Bayan Sadi> lerimin etrafı kızarmaya başlıyor- du. l dan epeyce Zzayıfladığımı görüyordum. Fakat neşem yerinde idi. Anni beni bir dakika yalnız bırakmıyordu. Ya. zık ki elinden bir düğme dikmek bi- le igelmiyordu. Yalnız ikimizin de a- ra sıra neşemizi kaçıran şŞey, F'rit- zanın her gün biraz daha artan asa- biyeti idi. 4 Anni ile mutbahta yalnız kaldığı vakit, benim çok para kazandığım- dan, Alman parası yediğimden şikâ- yet ediyormuş. Hattâ bir gün Ma. dam Arno bende prova yaparken birdenbire kapıyı açmış, bağıra ba- ğıra mutbahdaki çöp tenekesine faz- B Z aa ŞEFİİR HABERLERİ Tramvay idaresi memurları imtihanında yolsuzluk varmı” Tramvay idaresi umum müdürü Hulki Eren bu yolda yapılan neşriyata cevap veriyor l a— ——— — Et Safışia?ı_; Kasaplar bugün neden narh “ile satış yapamıyor'ar ? î Fiyat Mürakabe komisyonu, | son on beş günlük piyasa vazi- yeti “ve et fiyatları üzerindeki tetkiklerine devam — etmektedir. Geçende tesbit edilen et narhına, bilhassa perakendeci kasaplar itiraz etmekte ve itiraz sebepleri- le şikâyetlerini komisyona bildir- mektedirler. Kasaplar, bu narh üzerine satış yapmak imkânının mevcut olmadığını söylemekte ve buna sebep olarak da, toptancı- ların toptan et satışında tayin ©- lunan narhla kendilerine et ver- mekten iİmtina ettiklerini göster- mektedirler. İsmi bizce mahfuz bir kasap muharrirlerimzden bi- rine bu hususta bir çok malümat verdikten sonra demiştir ki; «— Toptancılardan bir kısmı mallarını muayyen narhtan fazla. ya sattıklarını saklamak için ka- saplarına fatura vermiyor. Bir kıs mi da verdikleri faturalara narh- tan fazla olan satış bedellerini yazmaktan çekinmiyorlar. Alınan toptan fiyatlarla bugünkü pera- kende fiyat üzerine et satmak unkânı kat'ivven yoktur; Müra- kabe bürosu memurları et fiyat- larını tetkik ettikleri sırada biraz Elektrik. Tramvay, mum Müdürlüğüne alınacak mu- vakkat memurlar - için imtihandan bahseden Son Tel- graf refikimiz, mür liplerden on beş kişi caat eden ta- Tünel U-| yapılan I in seçilerek | hu yazılanları merak etmekte olduklarını - bil- dirmektedir. Bu hususta malümatına müra- caat ettiğimiz Elektrik, Tramvay; tünel Umum Müdürü Bay Hülki, hayretle karşıla- Metro hanında alıkonulduğunu, | miş ve: geri kalan 335 kişinin de imtihan olmak üzere Üniversite konferans salonuna sevkolunduğunu — yaz- dıktan sonra bu tefrik muamele- | sinden müteessir olan taliplerden bazılarının: — Daha imtihandan evvel a- İmacaklar kararlaştırılmış!.. Bey- hude yere imtihana ne girelim?. diye Üniversiteye gitmediklerini ve banların imtihan neticesini merakla beklemekte ve pazartesi günü kazandıkları ilân edilecek- lerin, Metro hanında ayrıılıp ora- da imtihan edilen on beş kişiden mi veya Üniversitede imtihan edilenlerden mi ibaret olacağını e— Müracaat eden talipleri hep bir arada toplamağa müsait geniş bir yerimiz olmadığı için a- iâkadarlar imtihanın gruplar ha- |linde yapılmasım muvafık — gör- müş ve birinci grup olarak on beş kişiyi imtihan mahalline çağır- mıştır. Fakat, bu şekilde icra edi- lecek imtihanlarımn çok uzun sü- receği anlaşılması üzerine Üni- versite Rektörü sayın Cemil Bil- sele müracaatla konferans salo- nunün bu işe tahsisini istedim ve yazıldığı gibi diğerlerinin — imti- hanlarını orada icra ettirdim. İş- te mesele bundan ibarettir.» de- miştir. Üniversitede, imtihan neticele. rinin talebeye bildirilmesine baş- lanılmıştır. Memnuniyetle öğren- diğimize göre, imtihan meticeleri muvaffakiyet nisbetleri bakımın- dan geçen yılki imtihanlardan farksızdır. Y İnız, bu sene tahsil- lerini ikmal etmeleri beklenilen talebeden bir kısmının imtihanla. rını eylâül devresine bırakmaları Üniversitede imtihan neticeleri talebeye bildiriliyor bu yıl mezunları adedinin az gö- tünmesine sebep olmuştur. Bu devrede Tıp Fakültesi 200, Hu- kuk 112, Fen Fakültesi 44, İktı- sat 26, Edebiyat 24 ve Diş Ta- bipliği mektebi de 15 — mezun vermiştir. Bu sene diploma tev- zanin imerasimle — yapılmasına Rektörlükçe lüzum görülmemiş- tir. Buz satışları — Dün buz satışı müteahhide ihale olundu İstanbul Belediyesi şehrin buz ihtiyacını temin için her türlü tedbirleri almış bulunmaktadır. Dün Belediye Daimi encümeni bu seneki buz satışını Tevfik ve Şamil isimlerindeki müteahhitlere ihale etmiştir, Buz bu sene de 100 paradan satılacaktır. Haydarpaşa büfesinde satılan sular Belediye zabıtası Haydarpaşa gar gazinosunda yaptığı tetkikat neticesinde, büfede Çamlıca su- yu olarak satılan sulardan nü- mune alarak tahlilhaneye gönde- rilmesine lüzum görmüştür. İstanbuldan Ankaraya gitmek. te olan yolcuların da bir çok defa şikâyetlerini mucip olan bu su meselesi belediye zabıtası tarafın. dan dikkatle tetkik edilmektedir. Tetkikat neticesinde suların şişe- lere doldurulurken talimatname- ye uygun olarak hareket edilme- diği anlaşıldığından büfe kiracısı iakkında ceza zaptı tutulmuştur. Diğer taraftan Haydarpaşa ga, rının diş büfesinde yapılan kon- da kasanlar elinde bul top- tancı faturalarını gözden geçirse- ler, vaziyetin içyüzü olduğu gibi aydınlarır. ASA MERFSAR K - T Bu yıl, ilk arpa mahsulünü z İzmir yetiştirdi İzmirden aldığımız bir habere göre, bu sene ilk arpa mahsulü- nü Menemenin Ulucak köyünden Hasan Candemir adlı bir çiftçi- miz yetiştirmiştir. Bu gayretli va- tandaşın sekiz çuval arpası İzmir Borsasında takdir ve teşhir edil- dikten sonra kilosu yedi buçuk kkuruştan satılmıştır. Bu vesile ile Borsa idaresinde bir merasim ya. pılmış ve Hasan Candemirin mü- kâfatlandırılması kararlaştırılmış- tır. la çöp attığımdan, benim yüzümdi günde iki kere çöp dökmeye aşağı indiğinden şikâyet etmişti. Bu gü- rültüyü işitince Madam Arno bana: — Burada oturmayın dedi. Benim annemin evinde boş bir oda — var. Hem we güzel bir odadır, balkonu da var. Tertemiz. Hiç bu kadının terbi- yesizliği böyle her gün çekilir mi? Anninin anlatışma bakılırsa Frit- za aşçılıktan gelme bir kadınmış, Kiracılarmı son derece kıskanırmış. Bizim aramızdaki uygunluğu da haz medemiyormuş. Madam Arno her gelişte buradan çıkm, annemin evine gelin diye israr ediyordu. Fakat, ben, Sadikofa olan üç bin mark borcumu ödeyip içim rahat etmeden, bir yere kımıldamak istemiyordum. Hem sonra Anniden de uzak kalacaktım. Bu ne acı bir mahrumiyetti. doğuyordu. Yeni doğanın sevinci es. kisinin karşısında yalnız derin derin (Arkası var) bir numara karşısındaki seyirciler aziy deyiz. Askeri kkid ferin de seyircilerin ilk safında bulunduklarından hiç şüphe etme. mek Tâzınıdır. yadesi, süvarisi, topçusu, nakliyeci- &l hep kendi kemdisinden ibarettir. Görülmemiş cambazhane numarası netice tayyarenin bu ilk büyük im. fih netice ne o- Bir kaç gün içinde halli mesele bundan sonraki harplerde tayyarenin rolü davasıdır. Yirmi her lursa olsun bu tecrübe de dünya- nın,şu en eski hakikatini yine de- F; y bugün Giritte dö- küsur yıldanberi ftan işit- dmiz ve bir Kkısmına göre, tayyare yeni harpte " her şeydir, bazı içtihatlara göre ise v er iHter paraşütle havadan düşsün, ister gemi ile başka yerler- den gelmiş yahut gt gibi adanm mdda, bitmiş bun- © nihayet kara kuv yar- dımcısıdır. Son harbin başlangıcın- danberi gördüğümüz — yıldırım hü- cumfarı upıyııe.mpçu.mkkımınüu. rinde, önünde yürümüş ve onlarla mütemadi iş birliği yapmış bir si- lâhtır. Halbuki şimdi o etrafı deniz- le ve dünyanın en kuvvetli donan- masile sarılr hjr yalnız ada üzerin- da tek başınadır ve her şeydir. Pi- hakiki rolü ü- zerindeki bu bulutu henüz sıyırmış değildir. Şimdiye kuldar tayyare daima bir ucu ana kaynağa bağ- lar bizim bildiğimiz ayni insanlardır ve neticeyi yalnız onların cesare- ti ve münevi kuvveti tayin edecek- tir. Kara ve deniz silâhı gibi hava si- lâhı da nihayet vasıtadır. Dövüş- düşmana hediye edilmiye yaraya- cak bir takım hurdavat ve oyun- caklardan başka bir şey olmadıkla, yı yine bu harbin bize öğrettiği ha. kikatlerdendir. mesini bilmiyenler elinde ancak | * Belediye doktorları vazife mıntakalarında oturacaklar Belediye doktorlarının memur oldukları, muhitten uzak mahal- lerde oturmalarını mahzurlu gö- taşınmalarını emretmiştir. Bu su- haricinde vuku bulacak fevkalâ l ktir. ren Belediye riyaseti, bu doktor- ların vazife mıntakaları dahiline retle doktorlardan mesaji saatleri de ahvallerde daha ziyade istifa- -- Ekmek 20 para ucuzladı —, İstanbul, İzmir, Ankarada kiloluk ekmeklerin 950 gra- ma indirilmesi kararından sonra İstanbul Belediyesi ek- meğin fiyatını yirmi para noksanile 12 kuruş 10 para olarak tesbit etmiştir. Ekmek bugünden itibaren yeni fiyat- 950 gramlık ekmek bugünden itibaren 12 kuruş on paraya la satılacaktır. İstanbul Bele- diyesinin bu husustaki tebli- ğini aynen aşağıya alıyoruz: trolda da büfede Camlıca suyu diye satılan suların üzerinde eti- ket olmadığı görülmüştür. Bu va. ziyet üzerine belediye zabıtası dış büfe hakkında da kanuni mu, amele yapılması için zabıt vara- kası tanzim etmiştir. ——-vo Arkadaşını vurmuş ve kaçmış Dün Cibalide sarhoşluk yüzün- den bir kavga olmuş ve Ahmet isminde bir adam Durmuş adın- daki arkadaşını bıçakla sırtından vurarak kaçmıştır, Dervişin aldı- ğı yara ağır olduğundan yaralı derhal Cerrahpaşa hast i Ahirette bir görüşme | teki dünyanın kBP!”J; çıldı, Nüremberg'l! hann Vild içeri girdi ve v teki kalabalığın içine k: w Bir kaç saatlik bir ac€T çi ten sonra diğer ahiret &| gibi bu yeni hayata alışti vi Ğ rafile alâkadar olmağa bd“ sol” Yanından geçen birisine * — | du: ? — Affedersiniz, y nerede bulabilirim? ai — Acaba hangi M arayorsunuz ? j ' —Vallah bilmem ki size ” sıl tarif edeyim? ; — Salın bu cehennemili Ö teş dalgaları üzerinden ı:d_ v neşriyatta bulunan Marconi | masın SEFEFE. (Erooao. — PETEEL ELÂRPE ? — Muhakkak o olacak, £4 kü dünyada iken de d&? meraklı idi, kısa, orta V€ * dalgalarda çalışırdı. B — O halde, bu bahsettiğ , zat, Ebediyet caddesi, fes sokak 49 numarada © yor. - Nüremberg'li Johann — * g Ebediyet caddesi, Uzun sokak 49 numaranın M B çaldı. 4 Marconi kapıyı açtı. Jo Vild: — Marconi, dünyada Ü4 telgraf ve telsiz telefonu ) mül ettirip radyonun me)” konmasına sebep olan misin? dedi. ı ELEFE,SE, hd SESEELEL EPESEELES T EEELEZEŞRERE LEEDE S ERE !'a'[. versin! J Marconi, o müubarek zakı şırdı: Y — Niçin bana böyle birf ği amelede bulunuyorsun, Nüremberg'li Johann —i Anadolu ajansının 23 m rihile Londradan aldığı $? grafı Marconi'ye uzattı ve * tu: «Yabancı radyo dinle çile Almanyada ilk ölüm G | geçen cumartesi günü berğ'de infaz edilmiştir. bil in haberi kısa bir Jahann Vild'in: ölüm © çarpıldığını ve bu cezanın Ü olunduğunu bildirmektedir" komiserine bir istida vere geldiği yerin dibinden dah$ nir bir yerin dibi varsa “| gönderilmesini rica etti * ricada bulunurken Joharnn bıraktığı bir mektupta ! cAllah beni kahredeydİy, şu radyoyu icat edemez “ j Şi K, kaldırılmış ve tedavisine başlan- mıştır. Ahmet aranmaktadır. ——— Bir limon 15 kuruşa Yerli limonlarımızın. mevsim sebebile azalmasından dolayı li- mon fiyatları on beş gündenberi yavaş yavaş yükselmiş ve bir kaç ündenberi de bir adedi on beş İstanbul Belediyesinden : 24/5/941 tarihinden iti- baren 950 gram olan bir ek- meğin bedeli on iki kuruş on para olduğu ilân olunur. kuruşa satılabilecek bir meta haline gelmiştir. Limon pahalılı- ğı ve azlığı derhal limon tozu ve sirke fiyatları üzerinde tesir yap- dım» dedi.', ğ El uhdetü alerravi. ç KÖR KAH 'u' TAKVİM |.- 24 MAYIS 941 | 'ı: CUMARTESİ AY: ö - GÜN: 144 - Hizifi RUMİ: 1857 — MAYIS HİCRİ: 1860 — Rebiülâlıri 4 VAKİT ZEVALI EZÂ7 GÜNEŞ: 5,35 DU ÖGLE: 13,11 baye! İKİNDİ: ızoo — Ğ AKŞAM: 2028 — Ğ YATSI: 22,22 ; ) İMSAK: 83,25 y de temin edilmis mıştır. — Birinci sualinize cevap vermek biraz güç. Fakat istikamet meselesine gelince kur şunun yüksek bir yerden ve yirmi derecelik nt PSi bir den geldiği k... Kızın ba- cağındaki yara bunu gösteriyor. ı —XY* ve yirmi lik bir za- YEŞİL GÜL — Pek âlâ, Rason, demek ki benim ? idi, öyle mi? —— viyeden dediniz, Byle mi? 'ymı. Belki de tam yanınlta duran uzun boy- lu birisi tarafındapı da. atılmış olabilir. Yazan: Roy Wikers — Aman sizi yanlış bir. yola saptırlmıya> —19— Çeviren: Rezzan A, E. Yalman , Polis müdürü raz sonrar uY , düş t birisi olsaydı görürlerdi. Yaralı dim sorguya çekmek istiyorum. zaman yapabilirim, doktor? düşer ve iyileşir. rak veda edip oraMan ayrıldı. Polis müdürti yalnız kalınca — Şu kurşunu alınız, hemen bi ya götürerek muayene ettiriniz, T na getiriniz. — Peki, derhal gidiyorum. — Bu da mümkün, dedi. Fakal yakında — Yanmda bulunun doktora sorunuz fa. kat bence bunu yarın yapabiliysiniz. Zan- , nederim ki yarına kadar tamafamile ateşi Doktor bu sözler üzerine yerinden kalka- hemlen zili çaklı, birisini çağırdı ve şu sözleri söyledi; Sir William çekmelerden birisinden — bü- yük bir harita çıkarıp muayene etmeğe başladı. Bu harita, Malden sokağının plâ- di. Bi. kızı. ken- Bunu ne du. — Büyük bir şey öğrenmedim. Bir şofö- rü sorguya, çektim. Çok mı? ' söyletliler. Ben e fazla — Peki, şimdilik şöförleri bir tarafa bi- rakalım. Size başka bir ter Ralf Brirli'nin evine zaın elbiselerini muayene kından mı, uzaktan mı tesbit ediniz. — Peki.. — Yarım saat sonra ir silâhçı- aporu ba- Polis müdürü pek nafdir nıyidı. Bir bir taraftan da kendi kenjlinb REŞAT NURİ du: * Na e söyleniyor. Sonra muavini Rason'u . — Malden sokafğlı hakkında yapmış oldu- gunuz tahkikatın neticesi nedir? Diye sor- — Peki başka şöförlerle konuşmadınız — Ötekiler 0 esnada orağlaı olmağıklarını kağının köşesinde buluşalım. Rason hayretle amirinin yüzüne baktı. lerine bizzat giderdi. Bu işin mühim oldu- ğunu ve Sir Wiliam'ın da bunu benimsemiş — Yüksekten ve yirmi denecelik bir za- — olduğunu anladı. Yarım &aat sonra Malden FUN Pikakilli — Evet... — Şimdi şemsiyeme yi bakınız. d Polis müdürü bu sözleri söylerken yesini yere bir ucunu da kalçasına *“) mıştı. Yavaş yavaş yerdeki ucunu ; Sonra gayet yavaş sesle: — İşte, Rason, şemsiyem tam yirzmi recelik bir zaviye teşkil ediyor. ELESETEETELETERE - S Z A şey söylemedi. bir şey sormaldım. iş vereceğim. Mis- gittiniz. Yaralı kı- ediniz kurşunun ya çekilmiş olduğunu rTünüyordu. sizinle Majden 80- olarak vaka mahal — yaralandı? duruyorken... doğru yü Rağon yaptıklarını anlatmağa başladı: — Ev sahitli yoktu. Hastal bakter bana genç kızın elbisalerini gösterdi. Kumaş ne yanmış, ne de zedelemmiş. Sadece kurşu- nun girdiği yerde bir delik akılmış, — Peki, Rason, O Khalde beraber şu kö- şeya kadar yürüyelim. Size evvelâ şunu söy lemek istiyorgum ki kurşun yüksekten ve yirmi derecelik bir zaviyeden attılmış. Sokağın köşesini saptılar. Polis müdürü halinden ve yaptığı işten pek memnun gö- Pikaldiliy'nin sol tarafında, hiç bir bina yoktur. Büyük bir bahçe duvarı sokağın bu kısmmı işgal eder. Polis müdürü ile muavini bir yerde dur- dular. Sir William sordu: — Genç kız tam hangi yerde dururken — Şu sokak fenerinden beş adım ötede şemsiy g Bi tılmış ve fam kızın kalçasına isabet Mademki silâh yüksek yerde çekilmit: ihtimal var. Ya şu duvardan ki bunâ mal yok... Gündüz vakti duvar üstümi y adam durup silâh atsa herkes kel Ş rür. Yahut da şu taraffan, meselâ ŞU nın birinci katından, daha doğrusu ŞÜ cereden... — Hangisinden ? — Şu kunduracı dükkânının tam de bir lJoca var, üzerinde «Terzi MaxiS*” xzaılr.. İşte tam orası durduğum yerler W derecelik bir zaviye teşkil ediyor. sun. mak, insanları sorguya çekmek.. Ha laha ısmarlaklık, Rason, yolunuz aç1F y Şimdi yapacağınız iş şudur, Rason? terzi dükkânma gidlip orada tahkikat yi ” Müdür ayrıldı ve bir otomohile ati vazifesi başına döndü (Aılııı"

Bu sayıdan diğer sayfalar: