Vatan 7 Mayıs 1941 sayfa 2 | Gaste Arşivi

7 Mayıs 1941 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

7 Mayıs 1941 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S bt — 7.5-941 VATAN “mazlardı. . fırladılar, eğer Sarabernar yeniden Avrupada —— 20 Senemz—— Nasıl Geçti Pariste Bir Türk Gecesi Yazan : Rebla Tevfik BAŞOKÇU l 'Telif ve tercüme hakkı —21 Elçilikler, bu dört kardeşe güya babalarından ve büyük babalarından miras kalmıştı. Çünkü bütün aileleri elçilikten geliyordu. Hattâ babaları istibdat devrinde Türkiyede bile el- çilik etmişti. Bu sebepten Türklere sempatileri fazla idi. Bu kardeşlerden J. M. bir gün Fransa hariciyesinden İstanbula bir kaç gün bir vazife ile gönderilmişti. 'Türk evlerinin içini görmek için çıl- dırıyordu. Benden kendisine akraba- larım ve bazı ahpaplarım için tavsi- ye vermemi rica etti. Ben de bir iki tavsiye verdim. Bunların başında hemşirem Rânâ da geliyordu. — Bir taraftan da anneme ve Rânâya ge- lecek Fransız misafire izzet ve ik- ramda kusur etmemelerini rica için hemen bir mektup gönderdim, J. M. İstanbula gittiğinin ikinci günü Hisara gitmiş, Rânâ onu fev- kalâde iyi kabul etmiş, orada gördü- ğü ikram, hele o şirin Türk kızının nezaket ve sevimliliğini ömründe u- nutamıyacağını kardeşlerine — yaz- mıştı. Bu dört kardeş sonradan da uzun seneler zarfında beni ne vakit görseler mutlak: — Küçük mineye benziyen hemşi- reniz nasıldır? Diye sormayı unut- Bu dört M kardeşlerden başka be- raber gezme arkadaşları arasında ve yalnız iradı ile geçinen eski aile- lerden zengin adamlar da vardı. Hanımlara gelince, yaşlıların hepsi benimle kırk yıllık dost olmuşlardı. Fakat genç kadınlar, ben onlara ne kadar yakınlık gösteriyorsam onlar da bana dalma ihtiyatlı bir dostluk- tan başka bir samimiyet göstermi- yorlardı. Zannederim ki, Parisin o ayların- da her yerde ve her tarafta benden gçok gezen bir insan daha olamazdı. Hemen her akşam bizim otelin ö- nünde bir otomobil durur, içinden ahpaplardan birisi çıkar, otelden be- ni alır götürürdü. Otomobilde daima bir kaç kişi beraber giderdik. Ner- min, yahut Nerminin kocasr olmıyan hiçbir davete ben yalnız gitmedim. Artık benim gezmelerimden bütün otel arkadı 1 şikâyetçi dı. Hattâ Sinyor (Bon Serviçi): —Türk kadınları lokum yeyip akşa- ma kadar şezlongta uzanır derlerdi. Siz onların büsbütün aksini ispat e- diyorsunuz. Derdi. Ben de şöyle ce- vap verirdim: — Ancak biz, Kemalist Türkler, Bizin bütün hürafelerle dolu düşün- celerinizi hakikate çevireceğiz. Ben bu gezmelerden, Fransız mil- Tetile bu temaslardan son derece memnundum. Birçok aileleri yakm- dan görüyor, şimdiye kadar yalnız kitaplarla tanıdığımız Fransızları içlerinde yaşıyarak tetkik etmekten pek hoşlanıyordum. Hakikaten fev- kalâde muamele bilen hoş sohbet, za rif insanlardı. Nihayet © krdnr beklediğimiz 'Türk gecesi gelmişti. Bir akşam Ner minle kocası, Müsyü (K) m bej ren- gindeki mükellef otomobili içinde bi- zim otelin önünde beni almak için durdular. Ben yükarı kattaki odamda siyah uzun bir esvabın üzerine çarşafımın yalnız pelerinini giymiş ve yüzüme de iki katlı ince tül peçemi koymuş- tum. Dostlarımın geldiğini görünce ote- 'İin merdivenlerinden inip salonun Ö- nünden geçerken salonda tesadüfen bulunan otel ahbapları yerlerinden dirilip sahneye çıksaydı, bu kadar yorlardı. Artık kim bilir bu çarşaf onlara bu gece ne büyük bir müba- hese menbat olacaktı? tamamile mahfuzdur ŞEFİR HABERLER — Gıda Maddeleri Fiyatlarında Esaslı Bir Tetkik Kapınm iç tarafında beni bekliyen Müsyü (K.) gözlüğünü iyice B gözüne yerleştirmeğe çalışarak, bir elinde eldivenleri beni selâmladı. Ve kapıdan çıktık. Arabanm içinde Ner min de çarşaflanmış gülerek bizi bekliyordu. Müsyü (K) Nerminin kocasına: — Aziz dostum diyordu. Biliyor mrusunuz, bu gece bütün konferans salonu bize haset edecek? Hele ben, madamların kendilerine refakat et- mek şerefini bana verdikleri için son derece iftihar ediyorum. Konferanş salonuna girdiğimiz Za- man orasını himca hinç dolüu buldük. Müsyü (K) m evvelce orada bizim için hazırlattığı yerlere geçtik otur- duk. Benim içimde biraz fazla heyecan vardı. Acaba milletim hakkında ne- ler işitecektim ? İlk konferansa 1914 - 1918 harbin- de Çanakkalede Türklerle döğüşen bir zabit başladı. Ve ilk söz olarak Napolyonun: — Eğer Türk askert benim elim- de olsa dünyayı fethederdim, dedi- ğini tekrar etti. Çanakkalede aç've susuz göğsünü düşmana kale yapan Mehmetcikle- rin nasıl çarpıştıklarını, uzun aske- ri delillerle anlattıktan sonra: — O zamanki hükümetin insafsız- Jiklarma, haksızlıklarına, — tarafgir- Hiklerine rağmen Türk askerinin ce- sareti bir saniye bile sarsılmamış ve nihayet dünyanın en büyük iki imparatorluk kuvvetlerini Çanakka- leden çekilmeye mecbur etmişlerdir. Diyerek sözlerini bitirdi. Alkışlarla yerine oturdu. Üç dört hatip daha birbiri arka- sına Söz söylediler. Hepsinin sözle- ri salondaki heyecanı arttırıyordu. Sonuncu hatip Ankaradan geliyor du. Bit Senedenberi Türklerin Istik- lâl harbindeki harekâtını tetkik et- miş, Türkü asıl yerinde tanımış ve öğrenmişti. İki muharip tarafın a- det ve itibarile bir bu derece farklı oluşu bü harbe dün yanm en ehemmiyetli muharebelerin den birisi şeklini verdirmişti. Türklerin bir tek kırık kanatlı tayyareleri vardı. Topu tüfeği gayet azdı. Askerin ayağında ayakkabı yoktu. Hattâ bazıları :,.yaklarma. Bâ- racak çuval parçası ve o çuvalları bağlryacak ip bile — bulamıyorlardı. Üzerlerindeki esvap parça parça ve mideler de boştu. Fakat yine yorul- madan, bezmeden çarpışıyorlardı... Ben bunları dinlerken — hınçkıra hınçkıra ağlamamak için bütün ener jimi sarfediyordum. Dudaklarımı, i- çinden kanatacak kadar sıktyordum. Fakat yine gözlerimden birbir arka- sına damlalar pelerinimin — üzerine düşüyordu. Hatip sözlerine devam ediyordu: — Türk kadınlarına gelince, şim- diye kadar hiç bir zaman askerleri- ne bu derece eş olduklarını dünyaya ispat edememişlerdi. Bu kadınlar, bi zim tasavvur edemiyeceğimiz mah- rümiyetler içinde yağmurların altın- da dizlerine kadar karlar içinde, a- yaklarında otlar sarılı, küçük çocuk ları birer paçavra içinde sırtlarında asılı, o halde kucakl da büyük 2 Sıhhi Tertibat Alındı Anadoludan İstanbula Gelenler Çoğaldı Son günlerde İstanbuldan A- nadoluya nakledenler olduğu gi- bi Anadoludan İstanbula da ge- lenler çoğalmaktadır. İstanbula gelenlerin — indikleri otellerle umumi ikamet yerleri- nin sıhhi bakımdan daimi bir kontrol altında bulundurulmaları için alâkadarlara kat'i emirler verilmiş ve derhal tatbikına baş- lanmıştır. Kâğıthane Yolu İnşaatı Bitti Kâğıthane yolunun katranlan- ma işi tamamen bitirilmiş bulun- maktadır. Şimdi de Ayazağa yo- lunun inşaat faaliyeti arttırılmış- tır. Bu yolun da bir iki hafta zar. fında ikmali için çalışılmaktadır. Milli Piyango Bugün Çekiliyor Milli Piyangonun altıncı tertip birinci çekilişi bugün Ankarada Sergievinde yapılacaktır. Çekiliş “T6;50 de başlayacak ve 17,30 da nihayet bulacaktır. Çekiliş Sergi- evinden naklen Ankara radyosu vasıtasile neşrolynacaktır. Bü- yük ikramiye 20,000 liradır. Tevzi edilecek ikramiye yekünu 360,000 liraya baliğ olmaktadır. Et Fiyatları Ucuzluyor Et fiyatlarının narhın — tesbit edildiği tarihten on beş gün son- ra tekrar tetkik olunacağını ve lüzüm görüldüğü takdirde fiyat- larda ibir miktar ddaha tenzilât yapılacağını evvelce yazmıştık. Fiyat Mürakabe bürosu piya- sada tetkiklerini nihayetlendir- miş ve fiyatlarda daha bir miktar tenzilât yapılması neticesine var- Ticaret Vekâleti mcm[ekeki-ı mizde gıda fiyatları hakkında | esaslı bir tetkik yapmıştır. 1933 | senesindeki gıda. fiyatlarını yüz saymak ve esas tutmak şartile gida masrafları müş'ir rakamı 1940 senesi sonunda 156 ya çık. mıştir. 1941 senesinin ilk üç a- yında masraflar yeniden *0 8 fir- lamış, 168 i bulmuştur. Bununla beraber yükselme daha ziyade ikincikânun ve şubattadır. Mart- ta bir gerileme görülmüştür. Harbin başlangıcındaki fiyat- lara nisbetle gıda fiyatlarındaki vasati artış yüzde kırktır. Mem- leketin muhtelif taraflarında yü de otuzla elli arasında oynamak- tadır. Vekâlet on yedi nevi gıda maddesini esas tutarak ayda 47 lira geliri olan beş nüfuslu bir aile için bir geçinme tetkiki yapmış- tır. İşçi ailesi tipi diye kabul edi- len bu aileye ait masraf hesap- larına göre aile, 1941 martında gelirinden 2,732 kuruşu gıda maddeleri için sarfetmesi lâzım- Harbin Başlangıcındaki Fiatlara Göre Vasati Artış Yüzde Kırk GÜNDER GÜN Siftah Senden- B vnaf siftah meselesit çok ehemmiyet 10_"" kadar ki, bir çokları, Hnğ müşteriyi kaçırmamak içim " | zancının bir kısmını feda etme” | ğe, hattâ tamamından vlll'çh b sermayesine vermeğe razl olur | dör lar ay” b NŞ dır. Halbuki 1933 senesinde bunları 1,633, 1939 — martında 2,045, 1940 martında 2178 ku- ruşla tedarik edebilirdi. 1933 senesindenberi beş nü- fuslu bir aileye mahsus gıda mas. rafının memleketin muhtelif şe- hirlerindeki artış nisbeti — şudur: Ankarada masraf 1,896 kuruş- tan 2,766 kuruşa, İstanbulda 1,794 ten 2,890 kuruşa, İzmirde 1874 kuruştan 2,867 kuruşa, A- danada 1391 kuruştan 2,763 ku- Yüşâ... Ticaret Vekâletinde — tetkikat yapanlar 5 nüfuslu bir ailenin bir aylık ihtiyacını şöyle tesbit — et- mişlerdir: Ekmek , 66 - kilo, (kuyruk, içyağı, baliık ve tavuk dahil) 8,5 ikilo, şeker ve şekerli maddeler 5 ikilo, kahve 400 igram, çay 50 gram, zeytinyağı 2,5 kilo, sadeyağ 2,5 kilo, pey- nir, süt, yoğunt 3 kilo, zeytin İ kilo, pirinç ve bulgur 3 kilo, ma- karna | kilo, ün ve hamurlu maddeler 2 kilo, fasulye | kilo, nohut | kilo, soğan 5 kilo, pata- tes 5 kilo, yumurta 20 tane.., et Askere Gidenlerin Bugüne kadar asker ailelerine yapılan yandımlarda bir kadının eski kocasından olan çocuklarına yani asker bulunanın üvey ev- lâdına yardım yapılmamakta idi. da Yardım Edilecek Üvey Çocuklarına Bu hususta yeniden tetkiklerde bulunulmuş ve asker ailelerinin üvey çocuklarına da öz evlât gi- bi yardım yapılmasına karar ve- rilmiştir. Mahlüt Kahvelerin Kontrotu - Fiyat Mürakabe lşomisyoniîe İstanbul Belediyesi İkdisat mü- dürlü mahlüt kahve satışlarını esaslı bir surette kontrola başla- mıştır. Hıfzıssıhha kanununun 186 1ın- cı maddesine göre mahlüt olarak satışa çıkarılan 'bir maddenin pa. ketleri üzerine karıştınma nisbe- tinin bir etiketle — gösterilmesi mecburiyeti vardır. Binaenaleyh mahlüt kahvelerde de nohut ve arpa gibi maddelerin karıştırma nisbetlerinin muhakkak — surette gösterilmesi icap etmektedir. Mürakabe teşkilâtı ve Belediye İktısat müdürlüğü buna — aykırı hareket edenler hakkında takibat yapmaktadır. Gıda Maddeleri Ve Ambarlar Nakliyat ambarlarında gıda maddelerinin sıhhi evsafı bozuk | maddelerin yanına konduğu gö- rülmüş ve bunların her ne suret- le olursa olsun ayrı ayrı yerlere konulması için alâkadarlara emir verilmiştir. Kadıköyünde Hava Denemesi Kazalarda hava denemelerile paraşüt tecrübelerinin yapılması. na devam edilmektedir. Önümü Banka Meduatı Bu sene Arttı Artış İki Ayda 42 Milyon Lirayı Buldu 1940 senesinin sonunda ban- kalarımızdaki mevduatın yekünu 274 milyondu. 1941 şubati niha. yetinde bu miktar 316 milyona baliğ olmuş, yani mevduat iki ayda 42 milyon lira artmıştır. Bunun üç milyonu tasarruf he- saplarında, bakisi diğer mevdu- attadır. Memlekette Sınai İstihsalât 1941 senesinin ilk iki ayında memleketin maden kömürü ve linyit istihsalâtı son senelerin en yüksek — rakamını — bulmuştur. Krom ihracatı yine faal bir saf- haya girmiştir. Bakır istihsali ar- tış temposunu muhafaza ediyor. Pamuk ve yün ipliği istihsalâtı da geçen senenin ayni aylarındaki yüksek istihsale nisbetle az da ol, sa artış gösteriyor. Demir cevheri ve çimento İstihsalâtındaki geri- lemeye rağmen sınai istihsalleri- mizin artıcı bir gidiş takip ettiği- ni kabul etmek lâzımdır. Sigorta Hasılatı Yükseliyor 1939 senesinde Mmemlekette ayda vasati dört yüz bin İiralık sigorta primi tahakkuk — etmişti. Bu miktar da 1940 senesinde ay- da 456,000 liraya çıkmıştır, Son senelerde primler hiç bir zaman böyle bir yeküna varma- mıştı. Sebep, nakliye primlerin- deki artıştır. Bu sene içinde ödenen her nevi tazminat, umumi prim tahsi, lâtının ancak dörtte birine teka- bül etmektedir. $ deki pazar günü saat 'onda da Kadıköyünde hava denemesi ve paraşüt tecrübeleri yapılacaktır. Anlaşması Esasları ,— Türk - Alman Dahilinde Mübaya İlk Yedi Aylık Vergi Tahsilâtı 1940 mali senesinin ilk yedi ayına ait tahsilât hesapları ta- mamlanmıştır. Tahsilât yekünu 177 milyondur. Geçen sene ayni topların mermilerini orduya taşıyor- ldr. Anadoluda tren yok, araba yok yol yok. Tarihin iptidalarından kal- ma değneklerden çatılmış kağmmların üzerlerine askere ait eşya doldur- muşlar, tekerlekleri yarıya kadar çamura batmış bu kağnıları Türk kadınları çekip askerlerine eriştiri- merakla seyretmiyeceklerdi. İlk de- fa çarşaflı bir Türk Hanımı görü- yorlar. (Devamı var) ceksiniz ki, akıl ve mantık denen şeyden zerre kadar nasibi — olan insanın bunlara chayır» diye cevap vörmesi mümkün değildir: — İki sene evvel fırtmanın bü- tün dehşetile yaklaştığı ve bütün devletlerin grup grup buna karşı koymağa hazırlandığı gözle görü- Jürken Türkiye, yalnız, hareketsiz ve hazırlıksız kalabilir miydi ? — Karşılıklı iki ittifak grupun- dan açık Yütuhat iddiasında bulu- man ve içine İtalyayı alan tarafa emniyet gösterebilir miydi? ceğimizi kati .Mr prensip kararı o- larak ilândan daha kuvvetli bir de- NL ile te- Yine esnafın bir kısm! i uğuru tecrübe et ) dir. O müşteri, dı&k&n?'" | geldiği, otomobillerine kendilerinden — alışveriş * gün kazançlarının bereketli ©| cağına yüzde yüz imanlari dır. Ben bir şoför tanırım ki, tanıdığım birisinden kat' para almaz ve hergün © müşterisini istediği yere va götürmeğe razıdır. bana yemin billâh anlatti zat hangi gün otomobiline mişse hergün kazandığı paranın en az bir mislini mış ve hiç bir gün de bun! si vaki olmamış. Bana bu mukaddeme! dıran, Habeş İmparatoru Selâsiyenin beş senelik bi retten sonra mutantan bir te Adisababaya girişidir. Neccaşinin bu girişi d lüm a dünyanın bugü ziyetinde bir siftah m Avrupada taç ve taht ayrılan krallar, kraliçeler, leketlerinden cüda düşen " let reisleri tümen tü Bütün bunlar aralarından “jr nin, en kıdemlilerinin, Selâsiyenin memleketine ve ve tahtına kavuşmasını fi olarak telâkki edecekler VE yi hakkak ki içlerinde ümit $" alevlenerek : İ — Haydi ya mubarek, senden, bereket Allahtan! — | , Diyeceklerdir, 5 V N KörRKAD | & KLER * Yiria. AAK DD 0 sril GF n e d -F ”rrrr * | kiye ile Perihan adında , Arkadaşının Yüzünü Tırmalayan Kız Ma - Oldu Bundan ; bir müddet evv? NC kız bir gün kıskançlık yü wf kavga etmişler ve Zekiyt VA dan Perihanın yüzünü tırnâ” (p le tırmalamış ve genç . zünde iz kalacak şekilde yit masına sebep olmuştur. n Mahkeme Zekiyenin gerek kendi itirafı ve geret ti hitler ve Adliye doktoru "i Karanın raporile sabit Sö'dup | den Zekiyeyi bir sene hap$* f küm etmişse de hâdisede letme sebepleri bulunduğ". (f Zekiyenin cezası 5 ay haP'ı, İ VA a VW Y A F K y 7 MAYIS 941 ÇARŞAMBA ) AÂY: 5. GÜN: 127 . HST İ RUMİ: 1357 — NİSAN: HİCRİ: 1860 — ııeıııulâ”"lı | | | L srarnosrrrranrarsrrrarraa re dönmesini emretti. mişti. Genç kız uzaklaşmıştı. Ralf evinin önün- de otomobilden indi. Ve içeri girdi. Bir a- partmanın birinci katında oturuyordu. Uşa- ğı Walter kendisini bu saate kadar bekle- — YEŞİL GÜL —— —— mıştır. Son konulan et narhının müddeti önümüzdeki perşembe İçın ikı Mmu rupu şehrımızde aylanda 159 milyon tahsilât ya- VAKİT ZEVALİ günü bitecektir. Fiyat Mürakabe Almanya ile son bayaat yap üzere pıldığına göre 18 milyon, yanı| | ——— - komisyonu, büro tarafından Vve-|| aktolunan muvakkat ticaret mu- — Pulunmaktadır. Bu gruplar, tütün, | ayda vasati 2,5 milyon liralık | | GÜNEş: 5,51 rilen raporu tetkik ettikten ve hububat alacaklardır. İthalât fir- || artıs wardır. İthalât vergileri 14 ÖĞLE: 13,10 | kasapların da noktai nazarlarını kavelenamesinin tatbiki isin to- malarımız Almanyadan cam, çivi milyon azalmış olmakla beraber | | tkKINDİ: 17,05 #) dinledikten sonra yeni narhı tes- || maslara başlanmıştır. İki Alman — / Cnar mamulât almak için bu || kazanç ve muamele ve istihlâk| | AKŞAM: 20,12 i bit edecektir. Bu defaki narhın || grupu bu anlaşmanın çerçevesi — gruplarla temas halinde bulun- vergileri ve İnhisar hasılatı 32 YATSI; 21,57 ğ son narhtan beş altı kuruş daha || dahilinde mü- ı milyon artmıştır. İşte bu sayede| | iMsAK: 8,53 ÇA k ği tahmin edilmek- |Ç — 18 milyonluk safi artış temin *ÜS tedir. : dilmiştir. /j mesini söyledi. Bu suretle kızın rüdü. Ralf, hemen öteki pencerey? yf yerden uzaklaştıktan sonra tekrar ayni ye- Malden sokağından yürüyordu. BİF b l si otomobili orada duruyordu. BİF doğru ilerledi, binecek gibi bir harek” ” ( ' Sonra Yazan: Roy Wikers —z— Çeviren: Rezzan A, E. Yalman birisi Malden sokağma, öteki ise min edebilir miydik? — Nihayet milletimiz ve tarihi- mize, yaşayan ve bundan sonra yaşı l lere karşı rimizi «bize ilişmezlerse — sonuna kadar sulh, bize ilişirlerse sonuna kadar harp» ten daha namuslu bir formül ve kararla ifade edebilir miydik ? Görüyorsunuz ki, bunların hiçbi. risine «hayır» diye cevap vermek T ve hir harika gibi — Demokratlar uğradığımız takdirde meri olmak bizi memleket dışında hiçbir maceraya sürüklememek ve yalnız taarruza görünen Türk tığı birliği basit akıl ve bakıyordu. Y Valter, ceğim. Bir düğünde şahitlik eden acaba ne hizmet beklenir. Geniş salonuna girdi. Hemen p: koştu. Sokaklarda kimseler yoktu. Ralf'ın salonunun iki büyük penceresi vardı. Bunun Gecenin bu saatinde genç kız ne diye yal- nız dolaşıyordu. O Habeş genci ile ne diye ş bir bardak sodalı viski getirdi. Ralf neşeli bir tavırla: — Haberiniz var mı Valter? dedi. Yarm arkadaşım Mister Bolden'in düğününe da- vetliyim. Hattâ kendisine şahitlik te ede- — İzdivaç yüzüğünü kiliseye getirmesini Pikadiliy u MALDEN SOKAGININ ESRARI nu rüyasında gördü. Ne diye yüzü sütlü kahve renkli bir gençle bir sokak köşesinde buluşmuştu? Ralf, bütün gece genç kızı düşündü ve 0- Ralf, bu kızla duğunu düşündü. tabii bir nezakel gelmişti. Demek Ertesi günü © söyleniyordu: Sülndan — Sanki ne diye beni düğününü düşündükçe kendi kendine şimdi kim bilir ne kadar kalabalık olacaktır. Bir sürü gazeteciler ve fotoğrafçılar da ora- 3 buluşacaktı. Ne göyle d nekşe rengi gözlerile etrafa bakıyordu. bundan ibaretti... Her halde, kızın bu civarda bir tanıdığı 0- lacaktı. Çünkü bir gece evvel de buralara niçin bu kadar alâkadar ol- » Meçhul bir kadına karşr t eseri göstermişti. Mesele re para ki, ayni kimse ile şimdi de diye böyle yapyalnız Pika- de duru- dilly Y yordu? Ya birisi peşine takılırsa.. Fakat böyle bir şey olursa kendi kabahatidir. Ora. şahit seçti? Kilise da böyle dikilip Aman Yarabbi da resim ç bunu vazifeniz tamamdır. ttığı bir Mihver dünyasının şefi Hitler de renlist diye tav- şartile teklif ettiği bir « kl yardım paktını reddedebilir miy- dik? — Bimseden bir istediğimiz ol- kimsenin kimseyi vur- nızı yasıta etmiye- madığını ve Türk p sif etmekle bu zarureti kabul et- miş ve Türk milletinin Şefine ve hükümetine olan mutlak itimadını bu tasdiki ile âdeta taclandırmış- ederim Valter, — Teşi senin böyle her geye aklın eriyor. Artık uykum geldi, yatacağım. Allah rahatlık versin, Valter. ceğini arkadaşı Bolüen'e Ki genç kız çalışıyor mu? Halinden çalışan bir kadın olduğu belli.. Acaba ne iş yapıyor? Saat on buçuktu. Düğüne on birde gide- den kalktı, pencereden dışarıya baktı. Pi- » Dün ği laştı ve kıza bir dı. Bu zenci bir yadetmişti. Yerin- nına bir adam, siyah renkte bir adam yak- vam etti. Genç kız o adamla hiç konuşma- yen Habeş değildi. Kocaman ve acayip bir adamdı. Üstünde kurşuni renkte temiz bir te durulur mu? , bir şeyler oluyordu! Ya- paket uzattı ve yoluna de- akşam evvelki yolunu bekli- Elinde zencinin vermiş olduğu Şoförü bir şey yapması için kal lışır gibi bir hali vardı: ğ Çantasını açtı. O aralık Ralf, © olduğumu farketti, paket artık yoktü ği ti. Şoförle ş H B ı $ || Ça N d uzattı. Adam memnun gör' Kız ona bir şeyler tenbih etti, o Wl lh işaret yapıyordu. Genç kız tekrar *” ;— Ve — Artık şu Bölden'in düğünüt? | zamanı da geldi, diye düşünürkem: gelen bir sesle yerinden sıçradı. Bü * sesi idi. Malden sokağında birisini * lardı. Hemen pencereye koştu. P e ri düşünüp durduğu kız kaldırımi? gi de yatıyordu. Etrafmi bir sürü dHit İ alık alık bakınıyorlar, hiçbir şeY lardı. Koşa koşa sokağa indi ve halkı dağıtarak kıza yaklaştı: — Çekiliniz, herkes bir adım 'dlynrdu. Sonra oradaki polise döndü: — Ben bu kızı tanıyorum, evim ©. Ralf ta kendi kendine: k geri mect Ralf, kolay kolay uyku tutturamadı. Zih- ni bir noktaya takrimış kalmıştı. Böyle bir genç kız kendi başına Londra (gibi bir şehir- de gece yarısı ne diye du? kadiliy meydanı yavaş yavaş kalabalıklaş- mağa başlıyordu. Hep genç kızı düşünüyor- du.mudqınbıluncıno;önun. genç kız, sokak fenerinin dibinde durmuş, me- y ŞIY REŞAT NURİ elbise vardı. J Ralf, genç kızı tetkike devam etti. Hülâ bire ye- rada karşıdadır. Hemen aha 7 dar götürelim ve derhal bir doktef bir şey bekler gibi rinden fırladı ve Malden sokağma doğru yü- lim. Bana yardım ediniz. (Deval

Bu sayıdan diğer sayfalar: