15 Şubat 1941 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

15 Şubat 1941 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VATAN gi U <2 A SİYASIİ İCMAL. _—_J Yeni Bir Siyasi Teşebbüs Yazan: Vahdet GÜLTEKİN lmanyanın. cenubu şaıkf Avrupada yeni bir siyasi harekete giriştiği görülüyor: ugoslav Başvekili ile Hariciye Nazırı, Berlin hükümetinin dave- ti üzerine, Almanyaya gittiler. Bu haber, görünüşte Alman- Yanın yeni bir teşebbüsüne delâ- let etmekle beraber, hakikatte, içinde bulunduğu zorlukları gös- teren yeni bir delildir. Zira, bu areketile, uzun bir müddetten- beri başlamış olduğu bocalama siyasetinde devam ettiğini göste- riyor. Filhakika, hatırlardadır ki Almanya, hanp harekâtında te- Sebbüs kabiliyetini kaybetmesi Üzerine, hiç olmazsa siyasi nüfu- Zunu kurtarmak imaksadile l?ır takım faaliyetlerde bulunmak is- temiş, Romanya ve n- İa anlaşmalar ş _Roı'nın- Yayı işgali altına, Macaristanı da Mihver muahedesi içine almıştı. O zamanlar, bu siyasi faaliyetin devam edeceği ve sıranın ZIIJ garistana geldiği düşünülüyordu. Fakat Almanya Bulgaristan Mmeselesinde' gerek harici, gerek idahili bir çok zorluklarla karşı- laştı. Zira, Bulgıırıtımdı l. manyanın vaadi ile, büyük emfi- lere kapılanlar varsa da, bu fik- re muhalefet edenler ve akıbet- lerini açıkça görenler de yok de- ğildir. Fakat, Almanyanı! garistan yolu ile yapaca€ğı teşebbüste bilhassa hariçten g€- lecek mukavemetten korktuğu muhakkaktır. Halbuki, Wefle cenubu şarki A-wupııd.ı silâhlı bir ihtilâfa sürüklenmeyi plânın- dan daima uzak tutan Almanya, böyle bir tehlikeye ehemmiyet z sildir vermiyecek vaziyette değildir. 5 Almanyanın Romanya ve Bul- garistandaki tahşidatının bed:iı daha ziyade Yunanistan oları österilmektedir. Fakat Yuna- a üdahalesile nistanda —Alman müdahı l ortaya çıkacak yeni harp ateşi- nin, daha büyüyerek, Almanya- nın eteklerini tutuştunması ld_ı— | likesi de uzak bulunmuyor. Bil- ciddi bir .B ser taraftan kendisini j::rteğdiı eden tehlikeye de imukavemet düşüncesi ile - Almanyanın, Yu- goslav devlet adamlarile yışa- cağı bu zön'igmelerdc _1? N Iu- goslavyanın mukavemetini önle- menin mümkün olup olaç:ivğîîî; ğini, 2) Yunanistana müdi e takdirinde tehlikenin ne n'ıspcn' te olacağını anlamak istediği rülüyor. , " BK Almanyanın bu ıkınddd;ıe sonra vereceği kararı da y n? Yugoslavyanın göstereceği m kavemet tayin edecektir. MURATLIDA CİNAYET Muratlı nahiyesine bağlı Ba- labanlı Köyünden Osman ve i Mmet nKıarabelâ isminde iki kardeş mıştır, Bu itibarla, aynı (döyden Hlasan oğlu a ra»_ İ j Ç MKT yı himi bir kadın yuvundîı:;;âı"ny ralamışlardır. Yaralı l ye kıkş:lınlmış ve suçlular da e liyeye teslim edilmişlerdir. bağlı * Muratlı nahiyesine 8:5 Ballıhoca köyünden Donekb aynı köyden Murtazanın “i8 kasına nışanlı kizi Kiymeti ld Siırmışsa da yıka'w kız g€ allnmıştır. * Hayrebolu Zullu köyünde oturan iki lu Halil Yaşarın ahırından Ki nek çalınmışsa da hırsızlar hay- Vanları kaçınmağa vakit bulamı- arak Muratlı merasına birak- Mışlardır. beğl * Muratlı nahiyesine : Yukarısırt köyünden ceki Tuhıax İsmail Özkanın evinden üç te- Teke yağ ile altı teneke buğda- kazasının ÂAT- Ahmet oğ- gu mektubun sonunda — işaret edili- Aı;karhaw"da B ahçeİ i , İlk Çocuk Klübü Açıldı Evlerde Çocuğu mak İçin u Sokaktan, Avarelikten Kurtar- Çok Hayırlı Bir Teşebbüs Apartmanın Öldürd -Apartmanın **W Yazan: Ahmet Emin YALMAN r oluyor. Ankaraya her yo- lurîu;îıı;mkçey;wet Uzgörür adlı bir arkadaşla buluşurdum. Bu arka- daşın ağzında tek bir Jâkırdı vardı: Bahçeli evler koaperatifi... Bu işi diğer birkaç azim ve ener- edinmişti. Bu birkaç kişi uğraşır, Kooperatif şeklinde €V yapmanın fa- ideleri hakkında neşriyatın arkasını Kkesmezlerdi. Yüz liradan ibaret bir ilk sermaye ile sekiz, on bin Hiralık bir eve sahip olmanın yolunu ken- dileri için ve kendileri gibi uzağı gören vatandaşlar için bir düzüye ararlardı. Bu sebat, bu çırpınmalar pek ho- şuma giderdi, fakat bu sayede gü- nün birinde Ankara istasyonu civa- rında yüz yetmiş bahçeli evden mü rekkep bir mâmure doğabileceğin! hiç hatıra getirmezdim. Gel zaman, git zaman evler mey: dana çıktı. Arkalarındaki arsalar dürurdü. tişti, meyve verdi. Ankaranın bu güzel I her gittiğim zaman ferah duyur, if- mümüur” sine cede mutlakâa gayelerine vardığına her gidişte yeniden iman getirirdim. Fakat bu ayrı âyI” evler arasında günün birinde müşterek bır hayat do- gabileceğ'ni ve bunün Fütün mem leket için güzel bir ürnek haline ge- leceğini hi ak!ı getirmezdim, Ankaraya bü son giğişimde — işte böyle bir içtimai inkişafın başlangı- cını gördüm. İçim ferahla, ümitle doldu. Hüseyin Cahit Yalçının (Bayatı Muhayyel) adlı kitabında: hayal di- ye tasvir ettiği bir cemaat hayatı- na dair yazılmış bir yazı var. Küçük hikâyelerden ibaret olan kitabın adı da buradan geliyor. Bitlmem, bu günlerde Hüseyin Ca- hidin kulakları çınladı mı? Ankara bahçeli evlerinin parti ocağında” ku- rulan çocuk klübünü, anneler birli- gini, bunların etrafında kooperatifin ortakları arasında doğan müşterek alâka ve çalışmaları görünce Cahidi hatırladım. Hayal sanılacak bir müşterek ha- yata doğru bahçeli evler mâmuresi cidden güzel bir şekilde yol almış, bütün memleket için pek hayırlı bir çığır açmıştır. İşittiklerimi ve gördüklerimi sıra- sile anlatayım: 22 İlkteşrin tarihinde Bahçeli Ev- ler Kooperatifinin ortakları — birer mektup alıyorlar. Mektup «Sayın ortak» diye Söze başlıyor ve <Teşeb- büs komitesi adına Vedat Nedim Tör» İmzasını taşıyor. 'Teşebbüs ko- mitesinde de Şu ortakların bulundu- yor: «Bayan Feri' Celâl Güven, Naci man, Nizameddin tan, Vedat Nedim 'Tör, Vedat Nedimin imzasını taşıyan mektup, içtimal lnkış.ııf!ııı'm'uzn-ıı t:i. rihinde mutlaka yer alacaktır. çti- rlığımııdn eskiden çok mühim ö v:ı'i olan mahalle tesanüldünün :'ıuı;dî'rn şekilde canlad:nnîlîl:çi:dı;ııî dan güzel bir adım tasav mezdi. , Mektupta çocuğu sokaktan kııu- tarmak davası Ve mahallenin :;p u- luk zihniyetini diriltmek meselesi şu puluyor: suretle ifade y - ı — vakitlerini tercih ediyorlar. sokakta geçirmeği sokak — evden t Celâl Güven, Ferit Pura, Şevki Yaz- Kırşan, Fethi Ok- vareleştirir. Bun ve cebre da) ji ortağı ile beraber kendisine dert y bahçeye çevrildi, ağaçlar dikildi, ye- ; tihar eder. sebat edehilenlerin — neti- | .. w . üğü Mahalle Ananelerimizde Canlanıyor * Bahçeli Evler kooperatifi 2 — Çocuğu sokaktan kurtarmak | | davası, memleketimiz için bir — içti- | mai mesele halini almıştır. Bugünün kendi çı mu- kayese etmek hatadır. Ve zamanı- | mızın hareketli çocuğu dört duvar| arasına hapsedilemez. Çocuklarımız arasında tesadüf edilen Avarelikler, sinirlilikler ve bunlardan doğan tat- sızlıklar her alleyi düşündürecek ö | çüdedir. 8 — Eski Türk mahallesi ölmüş- tür. Apartman bu mahalledeki top- luluk zihniyetini yıkmıştır. Mahalle t üdü l 1 ahlâkı, mahalle şerefi yerine kat fer- diyetçiliği ve hodbinliği geçmiştir. 4 — Çocuğu sokaktan kurtarma- nın yegâne çaresi, sokaktan — daha cazip ve ayni zamanda faideli bir muhüit yaratmaktır. Bu muhit an- cak bir çocuk klübü olabilir. 5 — Bahçeli evler kooperatifi, e«- ki Türk mahellesinla an'anesini ye- ni şartlara uygun bir tarzda canlan- dırabilir. Böyle bir teşebbüs ayni za- manda kooperatif zihniyetine de ah- lâkma da pek uygun düşer. Belki de bu suretle Türkiye mikyasında bir hareketin Uk hayırlı adımı — atılmış olur.» Teşebbüs heyeti bundan sonra ço- cük klübü için düşündüğü “sağlık ve oyun, teknik ve sosyal faaliyet- leri madde madde sayıyor ve bu fi- kir hakkında ortakların fikir ve ir- şatlarını istiyor. Ayni zamanda ma- hallenin yedi yaşından yukarı çocuk- lart hakkında malümat topluyor. Klübün faaliyet plânı hakkında ortaklara verilen malümatı burada tekrâr etmiyeceğim, çünkü bunlar hakkında klübü ziyaretimde — topla- dığım malümatı birer birer anlat- mak daha canlı ve daha !a'ıdell ola- caktır. Bu memlekette içtimal faaliyetle- rin yürümediğine ve kimsenin gönül- 1ü olarak, üzerine aldığı içtimal va- zifeyi diğine dair de kökleşmiş fikirler vardır. Her iş- te olduğu gibi kendimize boşuna if- tira ediyoruz. Bu alâkasızlık sırf vasilik usullerinden ileri geliyor. Şah iyetçilik iddiaları bir — işi si merkezi; Vedat Nedim Tör Bahçeli Evler koo çocuk - klüb peratifinin çocuk acıvor ü mensuplarının neşeli bir anı halkın taze te- serbest mey- dan bırakı af işlere ne ka- dar alâka gösterilebileceğine hepi- miz hayrette kalacağız. iptidadan böğmasın şebblüs ve al Türk, içtima! bir mahlüktur. Bütün | istibdat idareleri, onun içlimai me- ziyetlerini yok etmeğe, en şiddetli usüllerle, uğraşmışlardır. Muvaffak olamamışlardır. İyi düşünülen, sevgi ile kurulan, ihtiyaca dayanan bir içtimal ketin ne kadar çabuk kök tutabile- hare- şeğine Bahçeli Evler Çocuk Klübü canlı bir delildir. Klüpte gördüklerimin hikâyesini yarınki yazımdâ anlatmağa başlıyüâ- cağım, » Dostüm Lütfi Arife - Jaketatay giymiş kafasız bir kamburu —andıran şu Afrikanın şimalinden, şarkından ve Balkan. ların garbından bize hergün bir yeni mağlübiyetin haber — verili- yor Bersalyeri! Bazan Karagömleklilerle yan- yana harbettiğini söylüyorlar, ba. zan sana hücum emri verenlerin, gerilerine makinelitüfekler — yer- leştirip tetiklerine üçer beşer Ka- ragömlekli bağladıklarını söylü- yorlar... Fakat ne zaman senden bahsedilse hep kaçtı, tutunama- Vdı, esir oldu, yenildi diyorlar Bersalyeri... O kadar çabuk ve o kadar çok yeniliyorsun ki Bersalyeri, asker- ;lik tarihinde hiç bir mağlüp böy- le bir düziye ve evrile çevrile ye- nildiğini iddia edemez! Sen, fer- sahlarca ötede güneşin bin süngü- de ışıldadığını görünce, düşma- nınla arand yeni fersahlar yığmak için ışıkla yarış eder gibi kaçı- yorsun Bersalyeri! İki ayaklı, dört ayaklı, kanatlı; karanın, denizin veya havanın hangi mahlüku var ki kurduğu sür'at rekoru tarafın- dan kırılmamış olsun? Hangi motör, zamana ve mesafelere se- *İnin kadar hâkim olmak iddiasile bize gösterilebilir. Sen, Aşilin to- puklarındaki efsane — kanatlarını ilk defa tornistan için kullanan kahramansın Bersalyeri! YAZAN: Nizameddin NAZİF Tepedelenlioğlu Sağdan, soldan, her taraftan kahkahalar geliyor. Harp sahne- erinde sana seyirci olan dünya, katılasıya gülüyor. Fakat bütün bu kahkahalar, en hoyrat istihza- | nn yayından fırlıyan en zehirli oklar ve Afrikanın göbeğinden fiskıran kin ve intikam nâraları sana vız geliyor Bersalyeri! Se- nin — harbetmeyişinde, — kaçışın: da; senin süngüye sarılmayışın- a, toplarını, tanklarını terkedi- şinde ve döntnala kaçışında bir yanlış davaya inanmamış olanla- rın gemi azıya alışı var, Durma- dan gierileyişinle ve ilk kurşun sesine teslim oluşunla sen, Afri- kada ve Arnavutlukta durmadan ilerleyenler kadar yarının minne- tini kazanıyorsun. Harp sahnele- rindeki yığınlarının, güneş gör- müş bir buz ovası gibi çatlayıp, parçalanıp eriyişi ile sen, insanlık dünyasını kâbusundan bir an ev- vel kurtarmağa azmetmişe benzi- yorsun. Gerileyişin ve kaçışınla sen, hakkın zafere yollanan tek- nesine son sistem — motörlerinin AvantiBersalyeri! veremiyeceği bir hızı, ancak kö- tü talie bir an evvel veda etmek isteyen insanlık deryasının coş- kun akıntısından alınabilecek bir hızı veriyor gibisin, Selâm sana Bersalyeri! Kaçı- şinin sırrina. anlamayanlar güle- dursunlar, İlk görünüşlerden al- dığın karar nekadar hakaretle dolu olursa olsun, insanlığı nihat süküna ulaştırmak kavgasındaki tolün ne derece nankör gözükür- se güözüksün durma, vurma ve kaç Bersalyeri... Afrikanın şimâ- Iîinde. şarkında gerilediğin her ki. llomelre seni bir kilometre daha Romaya yaklaştınmaktadır. Balkanlarda kaybettiğin — her dağ, Eritre'de bıraktığın her menzil sırtından bir yük ve haya- Wundan bir karagün eksiltmekte- dir. Senin hedefin salyeri! Göremiyenler, — bırak.., göremesinler, fakat anlayama- yanlar mutlaka anlayacaklardır. Ey Lombardiya çiftçisi, ey iki Si- cilya balıkçısı, ey Venedik çalgı- cısı, ey dunmadan çalışan insan, ey güzel san'atların çocuğu ki sen de bir zaferin yolcususun! Evini kuntarmak çocuklarına ulaş. maktır hedefin... Selâm sana Bersalyeri! Selâm sana ey her harp ânin mağ. lübu! Selâ msana ey üçüncü Ro- evindir. Ber- Şundan Bundan Dünyanın En Az Yollu Tayyaresi Sovyetler, «Maksim Gorki» dev tayyaresinin, yere düşüp — parçalan- evvel yeti unutamıyorlar. Unutamadıkları içindir ki, Sovyet fabrikaları ayni tipte yeni bir tay- yare daha yapmışlardır. L. 760 tayyaresi 61 yolcu taşıya- | FEN AL EMİNDE manın müstakbel galibi! Ağır Bir Bombardıman Tayyaresi Yeni bir tayyare tipinin pro- jelenmesinin icap ettiği iş mik- tarı nadiren sarih olarak tasav- vur edilir. Misal olarak atideki rakamları zikredelim: Dünyanın muhtelif tarafların- eak. Clipper tayyarelerinden 14 faz-| da Okyanuslar üzerinde posta la,. Bu tayyarenin kişldir. Boyu 34, kanatlarının nişliği 60 metre, ağırlığı da 45 ton- dur. Biraz ağırca ama A. M., 84 mar- kalı 6 matörü, saatte 225 kilemetre yol almasını temin etmektedir. Dyolu olandır. Halbuki Clipper'in sü- rati saatte 250 kilometredir. Horoz Döğüşleri Bu | Uda az... Bu tipte tayyarelerin en az yol götüren meşhur A- 8©- merikan Clipper tayyaresinin pro NEEE jelenmesinde 107 mühendis ce- man 381 bin saat çalışmışlardır. Tek bir mühendisin bütün bu işi ö ğini farzedersek, 190 sene Horoz ve eski Yunanistanda her sımıf halkın — en makbul bir eğlencesi idi. Pindare'de bu döğüşlerden bahis vardır. Elien'e göre Temistokli, ve niha- yet horozları daha ziyade zalim yap- mak için ayaklarına, ucu sivri mah- muzlar bağlıyorlardı. Bergamada umumi yerlerde horoz döğüşleri tertip ediliyordu. Bu âdef, Pline devrine kadar cari Idi ki, bu- nu timsah döğüşüne benzerdi. öf MA TIK T (l h) | l Japon — Ben ne büyük adammışım! * Amerikan karikatürü - çalışacağını — hesap edebiliriz. Mevcut tiplerden yalnız ebatça farklı olan bir tayyaresinin pro- jesine bu kadar iş sarfedildikçe, elinde az çok kullanılışlı olan tip ler varken hiçbir tayyare fabri- kasının inkılâpçı bir projeye ko- lay kolay başlamıyacağını anıı- yabiliriz. Halbuki sulh zamanla- rında ön safhayı işgal eden ikti- sadi mülâhazaları geriye atan harp şartları bu vaziyeti değiş- tirir. Geçen harpten sonra oldu- ğu gibi, bu harpten sonra da tayyareciliğin büyük — terakkileri görüleceğinden emin olabiliriz. Mümkün olan terakkilerden ilk bir fikir venmek üzere, bitirilmiş olduğu bu günlerde Almerikadan bildirilen Douglas B . 19 tayya- resine ait bazı teferruatı zikrede- lim. Hali hazırda dünyanın en büyük tayyaresi olan bu bom- bardıman tayyaresinin projelen- mesine dört sene evvel başlan- maştır. Yukarndaki şekil tayyare- nin gövdesinin bir maktamı gös- | termektedir. Taşıyabileceği aza- mi bomba yükünü teşkil eden 18 bin kilogram dahil olmak üzere tayyarenin azami ağırlığı 75 bin | kilogramdır. Bir kanat ucundan diğer kanatın ucuna kadar ge- nişliği 65 metre, olan tayyarenin külli takatları 8 bin beygir olan dört Vright . Dupleks - Cyclone motörü vandır. Tayy in aza- Mukayese için de «Uçan kalex |ismi altında maruf olan Ameri- kan Boecing B - 17 bombardı- man tayyaresine ait atideki tefe ruatı da verelim: Boting tayya- resinin azami bomba yükü 4000 kg. dır, azami ağırtığı 1/VU kic gramdır, dört motörlerinin kü.r takati 4800 beygirdir, genişliği he 3) Di n e/7/ ;;N/ İ 5 VA FY LAAL AAA / / AOT AT ŞAİ Ş Ti CASLRRN'5 32 metredir. Douglas fabrikasının yeni bom bardıman tayyaresine ait olmak üzere neşrettiği teferruat arasın- da, âtideki rakkamlar da vardiır: Müessesenin hizmetinde çalışan (âlim, mühendis ve işçi tarafın- dan tayyarenin yapılmasına sar- fedilen saatlerin mecmüu iki mil- yona yakın gelir, ve bundan ye- di yüz bin saat mühendis işine, |kırk iki bin beş yüz saat te ilmi İtetkikata sarfedilmiştir. Buna gö Te tayyarenin yapılışında baş işi- le el işine sarfedilen saat mik: tarının nisbeti bir taksim ikiden büyüktür. Bittâbi bu nisbet yal (nız yeni tipin ilk tayyaresi için | varittir. Müteakıp tayyareler içir baş işi tekrarlanmaz gibidir, yax nız el işi tekrarlanır. Bununla be- raber arzedilen rakkamlar bir milletin harp gayretinde ilmin bi |gün oynadığı büyük rolü sarih lolınk göstenmektedir. | Dr. W, Prager ! Fen Faküktesinin Mekanik Profesörü Köy İşleri Muamelât Memurluğu Kartal (Vatan) — Kartal ka- zası Köycülük bürosu memuru Sinan Sükan Vilâyet makamınca vazifesinden kaldırılmış değildir. Sinan, Vilâyetçe Köy işleri büro- su muamelât memurluğuna tayin edilmiştir. Edirne (Vatan) — Uzunköp: rü-Keşan kazalarında zirai in- V| | mi sürati saatte 340 kilometre- dir. İnme manevrasında bu sü- rat hususi tertibat vasıtasile 110 kilometreye indirilebilir. Tayya- renin ebadından İyi bir fikir e- dinmemize yarayan şu rakkam- karı zikredelim: Tekerleklerinin kutru iki buçuk metredir. Stabi- Ksatörü nonmal bir avcı tayya- resinin kanatından büyük — ol rak 18 metre genişliği haizdir. yapmak üzere bir haf ta evvel Edirneden ayrıldıkları- nı bildirdiğim Vali Ferit Tümer ve Ziraat Müdrü Ali Günertem bugün şehrimize avdet — etmişler. dir. * Meriç (Vatan) — Kaza- miz hava kurumu işlerini teftişe gelmiş olan Edirne Hava Kuru- mu Başkanı Cemil Öner teftiş- lerini bitirerek Edirneye avdet etmiştir. :ı çalınmıştır. Failler aranmakta- ir, “AYRAN KAB q_R ,mzetesini “nliyorlardı. -Son günlerin harP he ÖY kahvesinde radyo £ «Sipi- intibala- a8- asıl ke *Ni de hayli meraklıydı. tephe muhabirlerinin ::;ı anlatıyordu. Bir aralık Yedi tajp / PiT zabitin iki bin kişiyi Nü ettiğini söyleyince Rüstem C8 dayanamadı: — Emme yaptın be eretlik insan İ yi tükürükle poğar dedi: Dursun Çavuş şöyle elinin tersile pos bıyıklarını birkaç kere — sıvazlı- yarak söze başladı: Büyük harpte istihkâm bölüğünde askerdim. Uzun bir çöl seferine çık- mıştık. Ben takım ile ileri hatta bulunu- yordum. Bir gece bir Arap köyüne misafir olduk. Beş on çemeli ve et- rafı taşlarla örtülü bir kuyu başı, dört, beş hurma ağacı işte vardığı- mız Arap köyü böyle bir yerdi. Kabilenin reisi 'Türk askeri köye etirdi diye tez elden körpe bir uğur g' N dğ:eyî kurban edip bize güzelce bir de ziyafet çekti. Baî.tamyeım—munW sarınarak kumların üzerinde yattık. iz kişi : seı;:)ursun Çavuş cevap "ra'.çıımş, — Böyle söyleme, Rüstem insanım basireti bağlandığı CA 'i şaşırır, bilumıı—wyıdı ne ze bir hikâye anlatayım. olmaz... i ou;îvoci Murtaza — dayi yadyoyu kapatınca, Çölde yorganını, yolda urganmı İranı unutmuş gitmiştim. — Üç unutmamalı. Bu dediğim köyde üç gece misafir kaldık. Yedik, içtik eğ- lendik, Bir akşam koca gün kırmızı bir demirci kazanı gibi ,kum tepele- vinin arkasına Bgömülürken biz de tonbazımızı sürüyerek — köyden ay- rıldık.. Bizim manganın misafir kaldığı çadırm sahibi Şeyh Abdülrahmanın bakır tenli güzel kızı «Cemile> bize nasıl ikram edeceğini bilemedi. E.. O zaman pöyle süngüsü düşük öksü- rüklü Dursun değildik hani... Tulumlarımız su ile dolu olduğu için matralarımızdaki suyu — sıkışık zamanlar için saklıyorduk, Cemilenin matraya doldurduğu ay- gün sonra düşmanla karşılaştık. Arka- dan gelecek kıtamızı bekliyorduk. Bir sabah erkenden nöbetçi onbaşı: Tosun Çavuş dedi. Seni bölük ku- mandanı çağırıyor. Kumandanım kabadayı bir deli- kanlı idi. Onu hepimiz severdik. Ça- dıirina girince haritadan başını kal- dırdı. Kaşlarını çattı bir dakika ka- dar gözlerimin içine dik dik -baktı ve: ğ — Tosun Çavuş. Sana mühim bir vazife vereceğim. Güvendiğin arka- daşlarından on kişiyi seç bir köprü- yü Aatacaksınız düşmanın yardım hattını keseceksiniz. — Emret dedim ve soldan geri dönüp çadırdan fTırladım. İnsanın önline bir çuval ceviz koyup bunla- rın hangisi çürük hangisi sağlam- dir deseler şaşırıra.. Ben de bölükte- ki uşakları gözümün önüne getirin- ce öylece şaşırayazdım!, Hepsi yavuz delikanlılardı alıp birini almasak hatır kal, birini Geredeli İsmall of anam vuruldum diye bağırdı. benim de arkamdan sıcak sıdak bir şeyin içime sızdığı- nı hissettim. Bak sen aksiliğe şimdi yaralanıp yarı yolda kalacak — sıra- mıydı? Elimi arkaya atıp yaralanıp d li k istedim. ceneceklerdi. Köydeki gibi yazı tura ile on tane ana baba kuzusu seçip verilen vazifeyi başarmak için yola Çıktık. Görünmemek için kum üze- rinde sürüne, sürüne yürüyorduk. Bu osnada aklımız, fikrimiz iler- de gözümüz düşmanda olduğu için kulağımız seste, elimiz tetikte idi... Tam bu sırada ta.. Yanı başımda müthiş bir patlama oldu. Eyvah sarıldık dedim, yar değil ayranmış.. Dört gündür matras da sıcaktan ekşiyip kabaran ayran eteş görmüş barıt gidi kabına sığas mayıp patlayınca bizi de baskma uğramış gibi yere yatırmıştı. Parça parça olan parçası da gelip bizim İsmailin ku- lak memesini koparıp alıvermişti. — E., Kızanlar dünyada olmaz Ola maz... Ahmet Attilâ AYKUT | Bir de ne göreyim içime sızan kan | matranımn bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: