15 Şubat 1941 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İN DA n (l Çi Z. — yükten kurtulur Abdi Kaptan Düşmanı Görmek İçin Başını Kaldırdığı Zaman Karşısında Hızırı Gördü. HdA e Seyit Ali gözlerini kırpıştırdı. Çökük avurtlarını şişirerek acaip acaip güldü ve sonra iki elini bi- Tibirine vurarak içeriye giren si- yak bir kölenin kulağına bir şey- ler fıstldadı. Biraz senra odaya bir çeylân örkekliğile. her boydamı her renk ten bir düzüne esir dolduruldu. Bunlar karşılarında esirler arasın da büyük bir nüfuzu olan kethü- dayı ' görünce her biri” başka başka diyasdan — getirilmiş ©- lan bu genç kızlar yurtları- sim âdetince onu selâmladılar. lara doğru koştu. Hızırın son söz. leri onun kafasında yeni bir ufuk açmıştı. Abdi Paşaya doğru haykıra- rak : — Abdi, zalimleri himaye için bu çapkınları nereden buldun?. İşte hayatın elimde ; fakat ben levent iken benim hayatımı kur- tarmıştın. bu iyiliğini unutmam, Kaptanpaşalık yine sende kala- cak. Fakat gel sen bizimle bera- b:l' ol, memleketine hizmet et (2). Dedi, Abdi kaptan karşısında Seyit Ali her biri hakkında - bir haxli izahat verdi. Kiminin gü- zelkğini, kiminin cazibesini, kimı nin de sazdakı, rakstaki maha- ryetini, diğer bir başkasının işve- sindeki tahammül edilmez kud- reti sayıp döktü. Maamafih bun- lar üzerinde çok durulmıyarak onlar yandaki bir odaya alınır- ken içeriye bir başka esir kafilesi la, eski levend birbi- Tni hyan sözleri kar d sersemleamiş gibiydi. Bir lâhza pa. lasını geri çekerek ucunu yere da yadı, Hızır da hücuma fasıla vermişti. Kaptan Paşa silâhı kum. ların üstüne fırlattı Patrona koşa- rak yanına vardı ve kucaklaştı- lar. Biraz evvel birbirinin - canına ş olan leventlerle, asker- getirildi. İbşir, hepsini ayrı ayrı süzü- yor, fakat bu bzuli karşı- sında pazarda önüne bir çok gü« zel çeşit serilip te içinden birini intihapta zorluk çeken bir müşte- ri vaziyetinde tereddütten tered- düde düşüyordu. Nihayet Seyit Ali ona dedi ki: Sana büyük bir dostluk eli uzatacağım, daha dıogmsu bu ler de reislerinin anlaştıklarını gö- rerek derhal silâhları bıraktılar. Şimdi biraz evvel zorlu bir mu- harebe meydanına dönmüş olan koca saha birbirine sarılarak ö- püşüp kucaklaşan i larla dol- Mahlüt Yağlar üzerindeki (istanbul Belediyesi ) Adı İsminin Zikredilmesine Mukabil Belediye, Yağ İmalâtını Hakiki Bir Kontrolden Geçiriyor mu? Aydınlatılması Lâzimgelen Nokta İşte Budur Dün mahlüt yağ işinden bahset- tik, Bu işin alâkalıları matbaamıza gelip kendi davalarını anlattılar, Dinledik. Dedikleri şu: — Biz mahlüt yağ yapıyoruz, ama resmen ve Sıhhiye Vekâletinin mü- saadesile yapıyoruz. Tenekelerimiz Üüzerine de yağın terkibini gösteren bir yafta yapıştırıyoruz. Halk bile, bile alıyor. Eğer teneke içindeki yağ tahlil edilip te yaftadaki formüle Uygun çıkmazsa biz o zaman mesul oluruz. — Peki, ya Ankaradan iade edi- len yağlar? — Onlar eskiden yapılmıştı. For- müle uygun değildi. Dört aydanberi yaptığımız imalât Sıhhiye Vekâleti- nin kabul ettiği üç formüle uygun- dur, Dışarda türlü türlü iddialarla mahlüt yağlar satılıyor ve neden i- baret olduğunu kimse bilmiyor. Hiç olmazsa bizim sattığımız yağın ne ta nümunelerini vesaireyi gördük- ten sonra içimiz rahat etmedi. Bu işte şu mahzurlu tarafları görüyo- ruz: İstanbul belediye memürin — koo- peratifi namına Sıhhiye Vekâletinin verdiği bir müsaadenin senede iki bin beş yüz lira bedelle bir husust şirkete kiralandığı söyleniyor. Ha- kikatte kiralanan şey (İstanbul Be- lediyesi) namıdır. Bu isim paftalar- da bir dairenin üst kısmında görülü- yor. Altımda (Memurin Kooperatifi) diye yazılı ise de göze çarpmıyor. Böylece halk (İstanbul Belediyesi) adına güvenerek yağı alıyor. Bele- diye bu yolda bir mesuliyeti senede iki bin beş yüz lira mukabilinde ü- zerine aldığına göre, yağlar, beledi- yenin fiili bir kontrolü altında yapılı- yor mu? İsminin — kullanılmasına — mukabil bu kalite garantisini üzerine alıyor Yağ yaftalarında imalâtın doktor idüğü bellidir. mu? Bütün bu izahatı dinledikten, Sıh- hiye Vekâletinin müsaadı yaf.'ve k ag ler huzurunda yapıldığı söyleniyor. Bu doğru mudur? Dok- tor ve kimyager kimdir? Hususi şir- ketin maaşlı memuru mudur? Be- iyenin bunların vü habe- ri var mı? Sonra Sağlık Direktörlüğü, mah- lüt yağlardan nümuneler almış, mü- hürlemiş, tahlil edecekmiş, Bu tah- liller ne gibi neticeler vermiştir ? Şu noktayı gözönünde tutmak lâ- zım: Belediye Memurları kooperati- finin adını taşıyan yağı, belediye me- murlarının kendileri elbette alıp yiyorlar. Halk bunu düşünerek — İş- tanbul belediyesinin adını taşıyan, bu yağı büyük bir itimatla alıyor. Eğer belediye, hakiki bir kontrol yap mıyorsa halka karşı ağır bir mâne- vi mesuliyet altıma giriyor demektir. Halkın yağ tenekeleri Üüzerindeki (Belediye) ismine emniyet edebile. rek yağ alabilmesi için bütün bu ci- hetlerin sıkı bir kontrolden geçmesi Tazımdır. Meselenin bu bakımdan ay- dınlatılmasını bekliyoruz. muş, birbirinin kanıma susamışça- sına sald erler yere düşen ar- işte seni yalnız bırakm işin kârına da, zararına da ortak olmak işime gel'r, sen benden akıllı imişsin, bu heriflere çat- makta haylı kâr var. Yarın, öbür gün birçok vezir, ikethüda, âyan ve eşraf kelleleri uçacak, konak- ları, kâşaneleri yağlma edilecek, köleleri, cariyeleri ortaya dökü- lecek, umarım ki bir haylı alış veriş olacak. Sergerdelerden bir- kaçını tanımak faydalı olur, şim- di oltaya biraz yem takalım kıs- metimizde varsa belki iri bir ba- hk yakalarız. İki kafadar derhal uyuştular ve plânı genişlettiler. Seyit Ali Pa zarın kethüdası idi. İşi Şeyhe de yani ası| pazarın hâkimi mutla- kına da açmayı ve onu da sirla- rına agâh etmeyi teklif etti. (1) Kethüdanın fikrince pazarda ne- kadar iyi saz çalan, iyi rakseden esir cariye varsa bunları hep bir araya toplıyacaklar, en güzel, en işvelileri de onta hizmetine seçip sergerdelere bir âlemi işi - nuş hazırlıyacaklardı. Eğer ağalar bu kadaşlarının yaralarını sarmağa koyulmuşlardı, (Arkası var) (1) Bu pazarın şeyhi ve kethüda- gr ru usu hümayunla tayin, köle ve ca riyeler satıldıkça öşrü istifa olunur- du (Saray âdetleri, Ali Rıza) (2) Suphi tarihi.. ğ Soruyorlar? ği Bir okuyucumuz soruyor ve di- yor ki; Eskiden Tramvay şirketi ta- lim beş yaş bü- yük olan çocuklar için ücret a- hmarak bilet kesilmesi tesbit e- dilmiş ve tatbik — olunagelmişti. Tramvaylar, belediyeye geçtik- ten sonra bittâbi ayni talimat hükümleri tatbik ediliyor. Son g sık sık bazı Şa- hit eluyoruz. Çocuğunun beş ya- şından küçük olduğunu iddla e- yosmalardan bir veya birk rağbet eylerlerse onları kendile- rine hediye edecekler ve icap ederse bu ziyafeti diğerleri takip edecekti. Seyit Ali derhal işe koyulmak teklifinde bulundu ve İbşire bir haylı talimat verdi. Eski çuhadar doğruca Atmeydanına varacak, isyancılar arasına katılacak, ağa- lara yanaşmağa savaşacak ve ak- şama kadar topladığı malümatı gelip Seyit Aliye anlatacaktı. Sonra akşam üzeri kethüda varıp ağaları şeyh namına ziya: fete çağıracak ve böylelikle ka- festeki kuşlardan birkaçının uç- masına bedel azılı kurtlar kapa- na düşürülecekti. Eğer işler dilhahları veçhile giderse o kurtlar körpe kuzularla avunurken berikilerin koca sürü- leri beri yana aşırıvermeleri işten bile değildi. Abdi Kaptan kendine bir so- Tuk almak için vakit bırakan düş- manını görmek için başını kaldır- dığı zaman karşısında Hızırı gör- dü ve derhal palasını kendine si- per edip : — Yol ver geçeyim., Yaoksa güzel başını koparıp köpeklere atsam yeridir diye homurdandı. Bu sevdadan vazgeç te kendini kolla Paşa Ağa. Biz düş- mana kılıç sallayıp millet bayra- ğını engin denizlerde dolaştıran mertlerle savaşmak — dilemeyiz, gel ıöulim kötü talih karşımıza | seni çıkardı. Gönül, âleme fitne salıp ı.ımdı kınlıf ıh kıfoı ar- “dında dilerdi. Kolla kedım ! Cenevizlilere, — Venediklilere, Endülüs küffarına karşı yirmi yıl pala sallayıp kadirga güvertele- lmdc kıfılır uçuran Abdı kaptan k den bütün iddial, rağmen, biletçi ısrarla: «Hayır, bayan, bu çocuk 7 yaşındadır!» diyerek bilet almağa icbar et- miştir. Hâdiseye şahidim.O — ço- cuk ta beş yaşmdan küçük idi. Biletçi genç ve belki de bekâr olduğuna göre ve hele çocuk ba- bası olmadığı takdirde bir çocu- ğun yaşını takdir edebilir mi? Biletçi, bu işi kontrol memuru- nun halletmesine taliken hiç mü- nakaşaya girişmemeli değil mi? Yahut tramvay idaresi arabala- Belediyede: 18 Yaşından Aşağı Olan- lar Otel va Lokantalarda Çılışamıyacak 17 yaşından aşağı çocukların o. tel, lokanta ve gazinolarda çalış- maları hıfzissıihha knr:unuıla göre Hd d ni | Vi lâyeti bunun tatbikinı alâka- darlara bildirmiştir. Buna ııykın Ecnebi Kitap ve Gazete Fiyatlarında İhtikâr Bazı Kitapların Saklandığı İddia Olunuyor Kitapçılar, Frangı İstadikleri Gibi Hesap Etmekte Serbesi! midirler ? Dün mü- hareket edenler hakkında & tıkbı! yapılacaktır. “nskbeken Töl mMıuılıkGııııui'iAı Bulünuyor Dünkü Belediye Umumi mec- lisinde —Ayaspaşa - Dolmabahçe yolunun plânı münakaşa mevzuu olmuştur. 20 metre genişlik üze- rinden hesap edilen bu yola, aza. dan bir çoğu İstanbulun bu en büyük caddesinin daha geniş ve daha muntazam bir şekilde yapıl- masi ve plânının çizilmesi icap et. tiğinde ısrar etmişler, bilhassa 20 metrelik genişliği az bulmuşlardır. Belediye İmar müdürü ile Fen müdürü plân üzerinde bu suallere cevap vermişlerdir, İleride yapiılacak şehir stadın- dan yinmi otuz bin kişiyi Beyoğ- luna götürecek bu yolun kâfi ge- lip gelmiyeceği üzerinde verdik- leri cevapta stadın sol tarafından Mete caddesile Dağcılık klübü- nün yanında birleşen bir yol daha açılacağını bildirmişler, ve bu şe- kildeki plânı bir mecburiyet ola- rak ileri sunmuşlerdır M. b uzun ol | "î'l an ra şöyle bir ilân : Beş yaşından büyük çocuklara bilet alınması mecburidir. Beş ve bu sonra tekrar encümene iade edil- miştir. racaat eden Profesör İbrahim Ali, Beyoğlu kitapçılarında frank fiyat- larımın ayni olmadığını ve bazı yer- lerde frankın mukabili olarak yük- sek fiyatlar alındığını ileri sürmüş ve bunun da bir ihtikâr mevzuu teş- kil edip etmediğini sormuştur. Yaptığımız tetkikat neticesinde Beyoğlu kitapçılarmın franga, iste- ları arzuya uygun fiyatlarla büsbü- tün fahiş bir hal almaktadır. Bazı kitapçılar da ellerinde bulu- nan kitapların stokları azalınca sak- lamakta ve bunları iki misli fiyatla satmaktadırlar. Bir de üzerinde bir buçuk frank fiyat yazılı iki Fransız gazetesinin bugün bazı yerlerde yedi buçuk, ba- dikleri fiyatı ları k- tadır. Bilhassa kitapların üstündeki fiyatların Üzerine yeni bir fiyat ko- nulmakta ve buğgün frangın evvelkine nisbeten çok daha yüksek tutulmak- tadır. Zaten çok yüksek olan kitap fiyat zi y ise ön, on iki buçuk ku- ruşa satıldığı görülmektedir, Öğrendiğimize göre, Fiyat mura- kabe komisyonu ilk iş olarak bu me- seleyi tetkik edecek ve frank sulls- timalinin önüne geçmek için yakında bir karar alacaktır. G -ıııY : Mal nı K kçülar Hüöküm Tamir Olunabilecek Bir müddettenberi Karabükte tet- ıüıwhfw Şehrımlz kıuçuk sanayicileri, kau- kiklerde Devlet D y Ü umum müdürü İbrahim Kemal Bay- bora yakında şehrimize dönecektir. İbrahim Kemal Baybora, gemile- rimizin tamir için ihtiyaçları olan bazı maddelerin Karabük fabrikala- rında temin edilip edilmiyeceğini ye- rinde tetkik etmektedir. Öğrendiği- mize göre, ticaret gemilerimizin yer- li malzeme ile tamirlerine imkân ha- sıl olmuştur. Mürekkep Bir yaştan daha küçük olanl: a- na ve babaları çocuğun nüfus hü- viyet cücdanlarımnı — yanlarında Dıi:îlî hab “ l ..ıi ı6 mfı bulundurmaldıdırlar! w « ilk ıliî Ç » takip ediniz, K Te Heyet Ankaraya Gitti bı; heyet Ankaraya gitmiştir. Öğren- diğimize göre, vekâlet kumaşçılara, bazı direktifler verecektir. çuk Vülkasit, vesair klmyevl maddelerin getirtil- mesi için Ticaret Vekâletinden ak- reditif istemişlerdir. Ticaret vekâle- Piyasa Haberleri : Halk İçin Çorap ve Fanilâ Yakında İmalâta Başlanacak Haber aldığımıza göre, çorap ve fanilâ halk tipleri yapılması için e- tütlere başlanmıştır. Çorap ve fa- nilâ iki cins olacaktır. Yazlık çorap ve fanilâlar, kışlık çorap ve fanilâ- lar tipi. Bu tiplerde üç nevi olacak- tır. Nümunelerin yapılması için fab- rikalara sipariş verilmiş ve het Üç nevin maliyet ve satış fiyatlarının ne plabileceği sorulmuştur. Fevkalâde bir zamanda bulundu- ğumuzdan muhtelif halk tipi corap ve fanilâlarm yapılması hem fiyat kontrolü bakımından, hem de mal- zeme tedariki bakımından kolaylık olacaktır. Bu tipler imal edildikten ve fiyat- lar tesbit edildikten sonra, vekâlete bir rapor gönderilecek, vekâlet tip, ve fiyatları tasvip ettiği takdirde üç tipte çorap ve fanilâ imalâtı için lâ- zım olan iplik fabrikalara tevzi edi- lecektir. Bu işte diğer bir kolaylık ta is- tendiği zaman fantezi çorap ve fa- nilâların imaline mâni olabilmek ve onlara iplik vermemektir. Diğer taraftan öğrendiğimize gö- re, etüt servisi halk tipi elbise ve a- yakkabı için tetkiklere başlamıştır. Eğer halk tipi çorap ve fanilâlar da muvaffak olunduğu takdirde bu tip- lerin de tip, kumaş ve dikiş şekille- ri düşünülecektir. Halkın en mühim ihtiyaçlarına tekabül eden çorap ve fanilâ tiple- rinin zamanımızın en büyük dert- Jerinden biri olduğu nazarı itibara alınırsa etüt servisinin teşebbüsünün kıymeti meydana çıkar. İstanbul - İzmir Hubub2t Birlik'eri Arasında İhtilâf Almanyaya gönderilecek 2 milyon 800 bin liralik yağlı tohumların tev- zi meselesinin Mersin, İzmir, İstan- bul hububat birlikleri arasında tak- sim edildiğini evvelce yazmıştık. Öğrendiğimize göre, İstanbul ve İzmir hububat birlikleri arasında tevzi meselesi dolayısile bir anlaşa- lik Dün, Hububat birliği idare heyeti bu hu- susu tesbit için toplanmışsa da he- nüz bir karar almamamıştır. Radyomuz ıçi“ Yazan: ÜÇ Yıw Rıdyomuıı arasıra # lırız. Hemen hemet p efradımız arasına karışani '.J bah akşam alışılmış NW bize en taze dünya hav! M ni veren bayan spiker # mizin meselâ saman, Y" bi okunması lâzım gel v kelimesini paayan, şh:y ninde aaman diye W mesele yaparız. Bay ' raderimizin ecnebi İ | ll:iı:: alışık olduğumuz “ umayarak halis Amerikalı ağzile okuml'?# yaparız. Kendine ayrılani hesaplayamadığı için sını ağır başladığı halde turur gibi hızlı ve soluk bitiren konferansçıya rız. Bizi yarım saat ej için bütün gayretlerile fon karşısında çarpınıp $ genç temsilcilere çıkışırız. ramda alaturka musiki Ç© alaturkadan, alafranga 'F: sa alafrangadan şikâyet *Üi g Tenkit faydalı bir şey © için netice itibarile belki ederiz. Fakat radyomuzun n te bir hizmeti vardır ki kâr edersek hakikaten mez bir nankörlük olur: “ muayyen saatlerinde €N köşelerine kadar bütün luya dağıttığı haberler. at lunuyordum, Radyonun leketimizde nasıl bir ihti) vıp verdiiini o ıün Ere vılor önüne her sınıftan ğın halk birikmişti. Okuma ma bildiği bile şüpheli insanların beklediklerini mayınca gösterdikleri m sinirlilik güzel bir şeydik hakkak olan şu ki bun kaç sene evvel bir kaç £? eskimiş gazetelerden kuli? na ne giderse onunla ikti yorlar, fazlasını aramıyo© Radyo'onlarda —me ' dünya işlerine karşı bir ! Dünkü — İhracatı Dün yabancı memleketlere yapı- lan ihracatımız 263 bin liradır, Bilhassa Yunanistana arpa, Alman yaya hurda incir ve bazı memleket- lere tuzlu balık ihraç edilmiştir. —— İstanbul Belediyesi Masraf Bütçesi Hazırlandı Belediye Daimi encümeni — İz- tanbul Belediyesi masraf bütçe- sini hazırlamıştır. Yeni bütçeye göre Darülâcezenin bütçesi — ol- dukça mühim bir fazlalıkla 82121 lira, Şehir tiyatrosuna 38500, Başladığı gündenberi ” bir muvaitrakiyetle yürü) yo gazetesi bu hizmeti bir ' ce daha genişletmiştir. barla radyomuzun halk si için Millet mekteplef” mk daha esaslı ve ııııı sü olduğu hiç şüp ti, ın bu a: reddet |K 91364, şehir su- miştir. larına 10 bin lira kabul edilmiş- Henuş büzı »| tir. Ayrıca yardım faslına da Es- deri ve mensucat sanayiinde kulla-|naf h ine 5000, pkap nılmak üzere bu ithaline | Ful iyeti; 1000, müsaade edildiği halde kauçuk sana- Ym .SDOĞ.MW ;(w yil için neden müsaade edilmediğini sormaktadırlar, Kauçuk sanayicileri vekâlete yeni- den müracaat ederek akreditif işte. mişlerdir. muna 5000 Lira Veriyor İstanbul Belediyesi Türk O- kutma kurumuna 5000 Jiralık bir yardım yapmağa karar vermiş ve bunu 1941 bütçesine koymuştur. olduğu halde dmlunıyî eden insan okumak b de elîlıc ııletı ve İnhl’ — Nihayet gelebildin? Nerede idin? Se- ni her tarafta İşte kız atris ve kocası Gill... Bu da Krawley.. kat et canım, köpeği ezeceksin. Hayvan tam ayaklarının altında yatıyor. , Bu sözleri söyliyen Maksim idi. Ben odaya girmiştim. Fakat ilk bakışta, hiç kimseyi göremiyordum. Yıvıq yı.vııı he- eşim Be- Dik- ÜZÜNTÜ Maksim tirdi. dedi. bunu farkederek hemen lâfı değiş- — Karnmı çok acıktı artık yemek yesek Beatris belki de bu sözleri mahsus söyle- diğimi zannedecek ve kim bilir buna ne mü- azaldı ve Geniş omuzlu, iri yarı bir kadındı. Yüzü Maksime benziyordu. Beni öpmedi. Elini uza- tarak samimiyetle elimi sıktı. Sonra Mak- sime dönerek: — Hiç de tarif ettiğin gibi değil.. Dedi. Ve gülmeğe başladı. Herkes gülüyordu. Ben de onlar gibi yap- tım. Fakat bu sözlerin lehime mi, aleyhime- 'Yazan: Dafne du Mawurier — 25 — — Çeviren: Rexzan A. E. Yalman ::mwuwı mı";mnkoyda boğul n bilmiy ılıııı.lhkslmbonıhlçbırm Ş her halde çok güzel bir yer... da mütalealar beyan etmeğe devanı ediyor- — tı. Ben de > Beni uzun uzun tetkik ediyordu. Fakat — du. ÖS Hrate. Bi bunu samimi ve dürüst bir şekilde yapıyor- Havada müthiş bir gerginlik vardı. Ben şayorl y 3 öö bale du. Misis gibi da kin ve — mükül şeklini değiştirmek için Beat- — yedildi. Aşçı methedildi. Yemekt nmydmı. Tetkik etmeğe de hakkı vardı — rise sordum: kalkar- deşi idl. ya.. mi Acaba Maksim beni nasıl tarif Gil de elimi sıktı. Gözlüklü, sevimli yüz- lü saf bir adamdı. Ötede duran adam, Mak- simin işlerine bakan Kravley idi. İnce, uzun, renksiz bir adamdı. Bana bakan, beni tet- etmişti? — başladı. dönerek İlâye etti: bir kik eden g zaman ve adım adım genlemek zorunda | nun sebebini anlamamıştım. Beatris söze — merak ediyordum sinirli bir hali vardı. Si- Eul söylediğim kalmıştı. başladı: nir h tutulacak — diye y düşünmiy Hızırın adına yakışan bir şe- — Maksim sey dönmüş ğ dum, kilde en darda kaldığı bir demde belirdiğini lıiıudlyordum. Bu- Tam o aralık benim sıkıldığımı farkeden Maksim gelip müşfik bir tayurla koluma gir di. Bu defa Beatris onunla meşgul olmağa — Ne kadar iyi ve sıhhatli bir halin var Maksim. Seyahatten evvelki gergin ve mus- tarip çehren tamamile değişmiş. Sonra bana — Her halde bu salâhr size medyunuz de- ğil mi? Gil altı ay evvel Maksim için âdeta ca da denize gil — Uzakta mı oturuyorsunuz ? O da bana oturduğu yeri metetmeğe baş- ladı. Ve beni davet etti. Sonra zevklerim hakkında bana sualler sormağa başladı ata binip binmediğimi sordu. Resim — yaptığımı Maksim söylemiş olacak ki ondan bahsetti. Spor yapıp yapmadığımı sorunca ben de: — Yürümeği gok severim. Havalar ısının- zu bana henüz dün akşam söyledi. Dün gel- Bu mükâleme Maksimin hiç hoşuna git- — Soğuğun ehemmiyeti yok. Tehlikeli cer- yanlardan korkarım. Fakat burada bu koy- da deniz sakin gibi görünüyor dedim. Fakat kurtulmaz on- . Naf aA d l2 a £ dıjhıııl bilseydim bu kadar çabuk gelip si- — miyordu. Fena halde asabileştiğini beni tu- .y“eâ:ıiinı yöe ç yep ını çewen hatı Nasıl, Mi ibe- tan sertleşen hissedi- — bu sözler ağzımdan çıkar çıkmaz ne büyük — edildiğini gören Patrona, ağır gendınlz mi? yordum. bir düşüncesizlik nmuuı hemen farkettim — Daka henlüz her tarafı gezmedim. Ama Beatris de sıhhati hakk ve | Ne yazım da soğuktur. Dedi. dadıma yetişti ve: — Ne zararı var aldırma silmeğe de kalk- ma.. Frith onunla meşgul olur diyerek bizi bahçeye doğru sürükledi. Beatris mütemadi- yen bana sualler soruyordu. Bir aralık Maksime çok âşıkmıyım diye Ş sordu. Sonra: —Hloolqekılnwııyııdmlı burada Bine l ne yapıy ? Bir A- kâtibesi olduğunuzu Maksim ğt tesiri söylemişti dedi, Ona oturup nııııı uzun Misis Van Hopper'i y şaşırnuştum, ediyor- du. Fakat aklı başka tarafta imiş gibi dal- gin bir hali vardı. Hikâyemi bitirince güle- rek: (Devamı var) 15 ŞUBAT 1941 —— CUMARTESİ AY: 2 — GÜN: 46 — Kasıfti | RUMİ: 1856 — ŞUBAT: '5 HİCRİ: 1860 — M g| VABİT ZEVALİ | GÜNEŞ: 75T ÖĞLE: 13,28 İKİNDİ; 16,22 AKŞAM: 18,42 * YATSI: 20,18 İMSÂK: 6,17

Bu sayıdan diğer sayfalar: