Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
A | he getirip getirmediği * VATAN SİYASİ İCMAL —e Hitlerin Nutku a iktatörlerin, — nazik Za- / manlarda akılları veyâ, hiç olmazsa, hisleri aldatmak için başvurdukları çuekrjie: iri k ilk mağlübiyetten sonra Sinyor ussolini, kuvvei maneviyeleri bozulan İtalyanlara yeni bir hiz vermek için, kendilerine galip âğlen düşmanlarına tehdit dolu ir nutuk söylemişti. h Muwen';îin aleyhine inkişaf eden son hâdiselerden sonra, dün, Alman milleti de Führer- lerinden bir nutuk dinıfd'l"î err Hitler de, Berlindeki Sportpalate'da verdiği dünkü nutkunda böyle bir tehditle sözlerine kuyvet vermeğe çale- ti Almanyanın bu tehdidi doğ- rudan dîğruyı Amerikayadır. Alman devlet reisi demokrasiler aleyhindeki mutat hücumundan sonra ezcümle şöyle dedi: i ei te- AZLIK ÇOCUKLARİYLE KONUŞMALAR Nesim Kohen Faruk Nafiz'i, Âkif'i, Kemal'i, Aka'yı, Musahip Zadeyi Beğeniyor Kendisinin de Birçok Vatani Şiirleri Var Beyoğlu Musevi mektebinin mü- Ders zili çalar çalmaz, onu bana ta- nıtacaklardı. Nesim Kohen çok güzel şiirler yazarm nmuş. Peıl;;î:" ç:kmılırma. az kalmıştı. Artık sabırsızlanmıya başlamıştım. Hocalar, muavinler odaya girip çıkı- yorlardı. 1914 de Dr. Marküs tara- fından kurulan bu mektebin sayısız lenir.. b Birdenbire sakin binanın içini . Bir iki müthiş bir uğultu doldurdu. dakika sonra da beklediğim talebe idi.. halinde zeki bir uya- d şebbüs edecek herh agi bir zoil- let bizim mukıveıneıunııl:nk;:' şıl, böyle bir yardım * yizşecak, Böyle bi d, d nıkl,ık göze çarpıyord ekip yanrma oturdu. : N:sim Kohenin bir şair olduğunu gemilerine isabet M , Amerika Avrupa işlerine karışa cak olursa Almanya derhal he- defini değiştirecktir. Avrupa Ö merikaya karşı mukavemet g08 tercektir.» D Amerikan Birleşik devletleri- nin, pek tabii olarak, demoh'"' siler safında yer aldığı ve ı?:- tereye bütün kuvveti _iıe SER K ma karar verdiği i'f“fı"be" Mihvercilerin gösterdiği telâş «Avru- Si VBÜMM i âtıl bi l iltereyi vi de İtalya nasıl n acdk Ameri- ka üzerinde aynı ;lmlde bir te- sir icra edemiyeceği, gün geç- tikçe artan Amerikan lıgl_l_en kuvveti karşısında, kendiliğin- den anlaşılıyor. hesiz ki bu sözler Amerikayı tv.ıtmğul iç bir suretle î:.şğ: ı;içxa Amerika, bütün de_î mokrasilerle beraber, bugunku_ harbin yalnız bir Avrupa harbi olmadığına kanidir. Binşenıl harbin umumi bir mı!’uyel ala- cağı Amerikanın bildiği ve ona . h hattı hare- ayınmaya- üş ek — Şairlerden kimleri beğenirsi- niz? dedim.. dür muavinliği odasında bekliyorum. * ış. Hele milli şiirleri Türk çocukları yetiştirdiği de Böy- ' u. Bir iskemle BŞ EYazan: Neriman Hikmet | Şair Nesim Kohen | |biter bitmez bı İ n ŞUNDAN BUNDAN İsveçle Danimarka Arasında bir Köprü İsk Heri ya silleri, İsveçle Danimarkayı biribiri- ne birleştirecek muazsam bir köprü inşası projesini tetkik için İstok- holmde toplanmışlardı. Bu köprü, iki memleketi ayıran Öressund. boğazının — üzerinde, Ko- penhagla Malmoe arasında kurula- caktır. Uzunluğu itibarile (35 kilo- metre) dünyanın en büyük köprüsü olacaktır. Gemilerin seyrüseferine mâni olmaması için her türlü terti- bat düşünülmüştür. rinden iki gün geçti. Bu iki gün içinde dost ve müttefik milletin | kaybettiği büyük şef hakkında | bir çok şeyler yazıldı. Birbirin- den kıiymetli meziyetlerini teba- rüz ettirecek daha bir çok yazı- ların, yarın, öbür gün neşredildi- ğini gö iz de hiç şüphesi Köprünün — inş; Şüp' Ç Pa FMT Mısır Mumyaları Mezarlarına Konuluyor Misir müzesinde bulunan ve eski Sayısız mesut hatıralarla bize bağlr olan dost Metaksas'ın dev- | let adamı vekarını ve askerlik tecellüdünü tesbit eden bir çok | 4mleri lerimizde hüzü lü gözl ai n erle seyretmekteyiz. Ya- Tava FeRi hafazası için | ! öbür gün daha bir çok re- k Micit v& simlerini seyretmek fırsatını bu- ına Ka Barberlerin Şikâyoti Koloradonun — (Amerikada) kü- çük bir kasabası ahalisi, kasahala- lan da şüphe edilemez. Fakat hiç kimse inkâr edemez ve edemiyecektir ki son 48 saatte neşredilmiş olan yazıların da re- simlerin de, bundan böyle neşre- dilecek yazıların ve resimlerin de Tertip heyeti, şenliğe iştirak ede- ceklerin 1841 senesi modasıma göre — Safiye ile Münir şim- di bunu iyi temsil ediyorlar. Yalnız n o giy saç ve devrin modasına uydurmalarını şart — Ben şairler diye cevap verdi. Güzel yazılmış her şiiri severim. Meselâ Faruk Nafizin sade yazış şeklini seviyorum. Han duvarlarında tasvirli bir âhenk var, Mehmet Akifi beğenerek okuyorum. Hele Namık Kemaldeki coşkunluk, hürriyet aşkı, watan ve millet duy- gusu ne kadar canlı... — Romanlarımızı nasıl buluyorsu- nuz?.. — Ben mektebin kütüphane me- muruyum. İki yüzden fazla kitabı- mız var. Okuduklarım içinde en çok Aka Gündüzün romanları beni sa- rar. <«Tank - Tungo», «Bu toprağın kızları» bence en güzellerindendir. Üvey anası da fena değil, amma o bunu daha başka türlü yapabilirdi, köy ş mmı da radyoda, şurada, burada dinlemek istemiyorum. Onları cazsız, sazsız bir köyde, bir dağ ba- ç Kasaba ahalisi, komitanın arzusu veçhile saçlarını ve sakallarını uzat- İrmın 100 Üünctü y en dün «Haber> in ilk nü karar Ve sahifesini süslemiş olan el yazısı- büyük bir şenlik tertip etmişler. nn resmidir. nan ittifakına verdiği ehemmiye- tin derecesini ve Türk - Yunan dostluğunu anlayışındaki — sami- miyetin manasını, bu dostlukta &a. radığı yüksek ideali tebarüz ehti-! ren ve kendi kaleminden çıkinış artık bir geçici lmaktan çıkıp — Ne diyeceğim, dedi. Bunları or- tadan kaldırmak için bir inzibat teş- kilâtı vücude getirmek icap ediyor. Bir tek düşünceleri var, o da moda ve kız... Dans salonlarından fazla sı- yuflarında dönüyorlar. Dünyayı unut- 5,000 dolar istemiştir. Fakat, mahkeme bu talebi red- detmiştir. Johor Sultanı Nihayat Evlendi! muş bir insant ran bir müziğin tesirile ortada dola- şıyorlar... Amma bu da bir modadır. Elbette k bana eksik kalmış ve iyi iş S gibi geliyor. Hele «Mezar kazıcıları» Türk köylüsünü hayatta olduğu gibi gösteriyor. Türk muharrirleri arasında Tur- han Tanı unutmamak lâzımdır. O ne yenilere, ne de eskilere benzer. Par- lak bir üslübu vardı. Yazıları insant sürükleyip alıp götürüyordu. Hüse- yin Cahidi, Ahmet Emin Yalmanı her zaman okurum. Hüseyin Cahit de hakikati arıyan, doğruyu seven hir his var. Ahmet Emin Yalman mem- leket meselelerini çok iyi kavrıyor. Yalnız size bir şey söyliyeyim mi? Bizde günlük sporda taraf tutuyor- lar. Bu doğru değil, yazılarında bita- karşı hazırlandığı bir h: harbinin daima kendi Kat el Amerika- bitaraf sl istene- 5 B ğunu tekrar od:r#en. nın bu dünya ihtilâfına ve bikayıt kalması nas bilir? v gü Hulâsa, Herr Hitler'in dünkü nutkunun başlıca esasını çi eden b:nAmerikuyı ihtarı bugü- nün siyasetinde müessir ı:ıl a bir şey olarak: kabule - imkâ Yoktur. — Mihverin knrşı.gn__:l i müşkülü Alman milletinin 8" z üçültmek gayesini YETİ- zünde küçültmek ga! n ür. TüLü ç, / Bir Demir Hırsızı Tevkif Edildi | Gexhı, Katal (Hususi) — Maltepede eski ederken son söz olarak dedi ki; Diragosdağı civarındaki Çayır |rin, HL D l ede- Götürülmüş diyar diyar mı kâlel dürüc eşriyal ümkün mertel Mevkiinde yapılmakta o*ı"ıı-inî; (::; en güzel renklerle düşün! uj oî:h!' ;:y:-ngt. edlyorum.“Y:mm: HEİNERE 3 * gelik f'b’*”;d'fh’le İamatl İ güldürücü tablolar ve dökerlür öe |A bama Kölkkem aef yaşlarında Ger r bize.. Fakat modern te. |dan kütüphanemize birer tane gön- aşkıyle yanmış np fabrikadan ?'h“d:kığuî ;y;ıiyn" hentiz. denemeler -m FLEMSİZ ve bize MEM— ge' m:.ı:îı- &mirleri fabrika civarın v lsî“ (Kahveci güzeli de) mı Dekor ve|lik etmiş olurlar. o ::mm baş m:;:" .âwq'k%ıâı yerden | bir eTti ısy:w“- n Gstün. k Mütemdiiyon, haylarmaş ür demirleri mevzu itibarile Hamiş: İzmir Ülkü O. muallimi Mukaddes hürriyet şarkısı. irken suç üstünde yıkılınll'h Zabıtaya teslim edilmiştir. —- Kartal sulh ceza mahkemesin- de yapılan ilk sorgusunda İsmailin Bana şiirlerini getirdi. Yavaş ve âhenkli bir sesile onları birer birer okudu. | (Ey Ulu Atam),.. Bunda matem ve acısını samimi kelimelerle anlatı- yor. (Meriçle başbaşa) da kendisi Edirneli olduğu için Merice hasret- lerini söyliyerek içli ifadelerle âdeta göz yaşları döküyor. Bu şiirinde Ne- sim Kohen çok şâir... Fakat (Arka- daş!) şilri hepsinden başka bir ruh taşıyor. Bundaki his, onun içinin lirizmini harikulâde çiziyor. O bu- nutila belki büyük bir sanat yapma- mış, fakat duygüsüunü asil bir ifade ile izhar etmesini bilmiş... «Kurban olmak is”ztedim her ar- — Çok severim. Futbola, basketbo- la bayılırım. Spor mecmualarını ta- kip ederim. Kırmızı Beyazda Felek, Stadda Sacit Öğüt güzel yazılar ya- dlar, Yalnız bunlarda da umu- çarpan ve hiç doğru :,n;:,':;:ı gr“şey dikkatimi celbedi- yor. Oyunda isimler üzerinde çok du- ruyorlar. Bunu yapmamaları icap eder. Çünkü bu süretle diğer oyun- uların hakkını yemiş oluyorlar. — Bizce bizde iyi tiyatro muhar- yiri var mıdir ? «<Neden olmasım ?> der.ı'ül yüzü- ıne, Tabif var, dedi. Musahipzade inkılâp Türkiyesinin en kud- tiyatro muharriridir. Eski dev- rejimin bütün nizam ve fa- c retli raf olamıy a A —D İ sporu da | kadaşı diyor. «Kal- Wî,:n bimle sevdim, fakat hiç Londrada ikamet eden — Johor sul- tanı, harp çıkınca, sinninin ilerlemiş olmasına ve yağmur gibi yağan bom- balara rağmen şehirden ayrılmak istemedi. Sultanın güzel bir gözdesi vardı: şında, bir köy kızınımn veya delikan- ' mrya başlamışlar. olan bu vesika, lısının: ağzından duymak bana daha Bu, M şikây politika & H i ŞOKSi YU Mucip olmuş. Birlik mahkemeye mü- | iki milletin hakiki ve samimi e- — PERÇER ErR tla — tertip leyhine | meli halini almış bulunan Türk - yanınma ne dersiniz? Ve Elen do ti bir açmış, zarar ve ziyan oları en ugunun en kaymetli bi! Güldü. ü sülin Türk - Elen dostluk tarihine, artık kıymetine paha biçilemiye- cek olan bu harikulâde vesikayı | H 5a kta oynadığ rol, daha doğrusu, büyük devlet ada- mına gönlünde saklı bir güzel ar- zuyu açığa vundurup yazı ile tes- bit ettirmek fırsatını verişim, şim- di bana zevk ve şeref vermekte- dir. Bakımız bu vesika nasıl doğ- du... 937 il%meşıinindc Averof kru- Lidy Hil... Geçen ay, bir ğa: dan kürk satın alırken düşen bir bomba ile yaralandı ve öldü. Sultan, beş gün göz yaşı döktü. Altıncı gün, Londra sokaklarımnda, kızılhaç men- faatine küçük bayraklar satan Ro- manyalı Marcella Mendi adir bir kıza tesadüf etti, on üçüncü gün bu kız- Ta evlendi. go mu Ş ) Benç ce- vabını içtimaf bünyemizde belirmek- te buluyorsunuz. Bizim d başka idi. Siz dim>» derken ilâve ediyor: «Her za- man arkadaş gözile çiğnendim.» Bir de (Yavuz gemisi başında) şiiri var ki bunda Türk bahriyelile- rinden, Türk amirallerinden hayran- lıkla bahsediyor. Burada da «Ruhu- bunu yanlış mütalâğa etmişsiniz. Bu- nunla beraber düşüncelerinizde de haklısınız, yalnız bizi daha iyi anla- manız için bu hususta yazılan diğer yazıyı da okumanız icap eder. mün Yavuzun gür ihtiyacı var» miısraile o bütün varlığiyle be- nimsediği bu yurdu ne kadar kendi içinde düuyuyor. 'Tabil onun bütün şiirlerini burada göstermek mümkün değil. (Namık Kemal) e ait olanı, onu size tanıt- mıya kâfidir. Mektepten ayrılıyordum, beni zor- Ta bir odaya götürdü: «Bakmız!'!» diye kütüphanesini _ıuımdx. Bu me- muriyetinden dolayı büyük bir gürur duyuyordu. Ben kendisini tebrik NAMIK KEMAL Namık Kemalin ulusuna haykıran| İnkılâpçı, gür erkek sesini hürriyet düşüncesini Bir tarih boyunca akışmı Çakışını İçimde duyuyorum, * Namık Kemal Ne büyük bir adam!.. Vatan hizmetine atılmış Amma kıskanılmış. Söndürülmek için sürülmüş sunuz? -| M pkkürodertm. Bay Vehbi Ocala: te olan çıbanı örtbas edici mahiyet- z ibula gelen General, Türkiye Cümhurreislerine ait o- lan hususi trenle Ankaraya git- mişti. Malta dönüşünde Türk donan- masına ve Londra Jöniüşünde Başvekil İnönü'ye Yunanistanda gösterilen büyük dostlukların te- miz sevincini kıskançlıkla muha- faza etmekte olan Türkiyede, bü ziyaret misline ender tesadiif edi- fir bir eh iyetle karşıl Büyük Metaksas'ın ölümü üzc-! Büyük Metaksas'ın Türk - Yu-| Metaksasın Siyasi Vasiyetnamesi KA ZANE Nizameddin NAZIİF Tediğim şeyi yazmakta neden te- — Zarifi'nin elinde bir kalem var- — dı. Aldım. Kendisine uzattım. Masa üstünde duran bir defteri — de önüne sürdüm. Kalemi alınca emir verdi. Derhal salondan kan yaver, bir düzine likte avdet Elen gazetecisile bi yaptı: lâns... Meğer Tepelendi bettin (*) gelmiş... O bana bu ismin takılması tirken ben bir kö Ve yaverine dönerek rumca bir | üç dört dakika sonra etti. Bunların başında gelen Atina Matbuat cemiyeti re. isi dostum Zarifi, beni görünce, Generali selâmlayarak şu lâtifeyi — «Biz de, nasıl bir mucize tan arasındaki hudutlar, iki mil- oldu?» diye söyleniyorduk ekse- letin ittifakı ile kalkacaktır..» Cena- ! sebp olan hâdiseyi kısaca hatırla- C ; |General Metaksas ciddi bir ba- kışla gözlerini gözlerime dikti: — Söyleyiniz! «dedi. bir for- — mül söyleyiniz... t Sesinde öyle bir hâkimiyet var- dı ki itiraz küstahlık olacaktı. : Derhal aklıma gelen şu cümle- yi söylemeğe başladılm: u «Bir gün, Türkiye ile Yunanis- — çi- ir- | Ben fransızca söylüyordum. | General, bu sözlerimi Elen diline Na yıkdırım sürati ile tercüme edip y.azıyordu. «Kalkacaktır» kelime. — pek şık iki kafes içinde hapsed |miş, harikulâde güzel iki Ankan*r kedisine ruklu, |lerinden biri gök, biri pemnbe, Salona neşe veren kahkahalar bitince Generale sordum: — Bunları Ankaradan mı aldı- nız? — Hayır. Atatürk tarafından hediye edildi. yorsunuz? Generali fazla düşündürmedi: Evet., — -dedi- Ankarayı götürüyorum. K R? gözlerimi daldırmıştım. St |Bunların biri erkek biri dişi idi | ” SRa: Bembeyaz bol tüylü, uzun ku e chııl:rinî—n en asil nümune. erinden iki kedi ki birinin gözleri İ eillü ismenini kıpkınmızı idi diğerinin ise göz- dekielti BND Delnoe G — Demek valizleriniz arasın- da Ankaradan bir şeyler götürü- Aynı zamanda bir çok tarafla- ra çekilebilecek olan bu sualim Kafeslerde Ankara kedilerini ve kalbimde d€ sini y $ e| —— Sonra? -dedi- ) Önünde hürmetle eğilerek iti- — Bundan sonrasmı bizzat Y” yazmanızı rica edeceğim. — Öyle ise evvelâ, cümleniz- relim. «İttihat» — kelimesi |münasiptir. Başa da « Yunanlıl | ve Türklere» kaydını koyalım |kimlere hitap ettiğimiz anlaşı! sın. — Ve seri bir kalem darbesile iki — cümle daha ilâve ettikten sonrs kâğıdı bana uzatırken son cümle| — leri şifahen tekrarladı: yeceğimi bilmiyorum. Türk Yumnan milletlerinin bunu g eni temennisindeyim.» Büyük ökünün temiz h nünde aynı ıztırap ve n 4 eğilen Türk ve Elen mi |hudut kalmıyacaktır. der. Fik niz? ettiğine delâlet eder bir — İşte ben söylüyorum ya. yazmanızı — istersem... reddedilir miyim? u P g bahsi bir başka mecraya döktüm: — Ekselâns, Hariciye Nazırı- miz ne zaman Atinadan dönse, | bize, bir gün gelecek Balkanlarda — Doğru söylüyor. — Fakat şimdiye kadar onun bu iddiasmı Yunanistanın tasdik haher Daha nasıl bir tasdik istersiniz? Söylediklerinizi Bilmem — Benim sözüm senettir. Söy. vesikayı, büyük Metaksas'ın siy vasiyetnamesi addederlerse etmiş olmazlar. ü Ok) Bir Atina ziyaretinde diğim bir nutuk Üzerine benden bahsederken adımı Ti- bunun «Tepedelenli» — suretinde | hibini istedim. Ertesi gün bütün g: zetelerde adım — €Tependelindir. diye neşredildi. Bunun Üzerine <Z tekrar şikâyet ettim. Gülerek çe şöyle dedi: — Azizim pek cenabet bir is Bunun Üüzerine Atinalı g arasında — «Cenabettin» şeki lâtife yapılmıştı. İw ğ General Metaksas'ın siyasi ha- yatında bu ziyare:, hiç şüphesiz, gerek şeklindek: samimiyet — ve gerek doğunduğu siyasi netice ba- kımından eheminiyetli bir merha- Ye teştil eder Bütün sokakları donanmış ©- lan Ankarada, dost milletin bü- yük şefi, kükümet reisi İnönü'nün resmi ve Atatürkün hususi misa- firi olarak adeta bir Türk - Elen milli bayramı haftası yışııdı. el ge blş gll a t dd i Doktor Diyor ki : hzasında, raretin bir. k DONUKLAR Bilirsiniz. ki kan, vücudün bütün büyük bir faaliyetle, de- Taştıkça mütemadi bir şekilde hara- ret ve kudret hasıl eder. Bu suretle bedende devamlı, sabit ve tabli bir sıcaklık husule gelir. Bu tabii ha- için, — vücutte — muhtelif biyolojik tertipler varsa da insanlar, mu- mâni olmak için, m ftait bünyeli insanlar, kışın yünlü diven ve çorap kullanmalı, kul: karşıladım. Vaktin pek erken ol- masına rağmen General uyanmış, traş olmuş ve gözlerinin renginde çizgileri olan bir kravat takmıştı. Yaveri binbaşı ile birlikte vago- hiti h veya guna göre, İnce ve kalm rını karşı iyice örtüp n hafaza lere yardım ederler. Fakat vücudün el, ayak, kulak giyinmek suretile, ayrıca, bu tertip- barun ucu gibi kalbden uzak nokta- olunca ilerlemelerine meydan ve mek istenilirse donuk yerlere (glece- rine), (kâfurlu alkol), (kolonya) gi- bi z ve nun salonuna girdiğimi görünce |ları, bilhassa kışın, soğuktan çok | dir. gülümseyerek ayağa kalkmıştı: — | müteessir olurlar. Buralardaki kan| — Mikrop öldürüci yumuşak — Sizi bekliyordum. Fakat bü İve 1ontâ dot Ha ae Y kadar îmn uyanabileceğinizi ellit, olur ve deri-'nuk yaraları üzerine sürmek sanmıyordum. de (domuk) dediğimiz ârızalar nuk âzayı ceviz yaprağı Bu sözler, bana, Atinada |üt- |dana gelir. bir eli pek fay fetmiş olduğu üç audience'a hep benzerler, — Deri de| Donuk â sık sık gecikerek gitmiş olduğumu hatır- lattı. Büyük Metaksas yüzümün kızardığını görünce omuzulma vu- rarak ; — Eh... Artık mesele yok. Ö- deştik... -diye devam etti- Bu sefer ben sizi büyük garda bekli- aldım. Alâl to- (Genç kızlarımız Ar- dum. Siz iki saat erken geldi- y niz. kaşınma, yanma, kızartı ve şişkin- lik ile tezahür ederler. Daha Heri derecede olanlar, birçok yaralar hu- olup bundan sıkınlı çeken (iode lu şuruplar) ve (balıkyağı) mek — süretile bünyelerini —1slah ve tevkifine karar verilmiştir. p. kadın kucağında, ya bir içki masa- Şimdi de kendini tabiate vermiş; sında ölmüş Dönüş... En gizli sefahat âlemlerine atıl- mış, en kötü kadımnlardan en yüksek sosyete kadmlara kadar hepsinden bal almış, barlarda, içki masalarında sabahlamıştı. Fakat, bm bunlar nafile.. Ne mMtiraslı dudakların ateşiyle avun- kuşları, — kedileri severek avunmak yolunu tutmuştu. Kimine su döküyor, kimine yem veriyor, kimine Ciğer alryor, bütün gününü onlara hasrediyordu. Neye yarar! Geceleri yine hatıra- larla başlasaydı. Ne yapmalı? Kitap mr okumalı... Hayır, hayır onlar daha ziyade üzüntü veriyor, derdini büsbü- auımlçu ona zehir eden hatıraları unutturdu. ÂAh, niçin bir çocuğu olmamıştı?! 'Ya olsaydı, Şimdi ona: — Baba, anam nerede? Diye sormıyacak mıydı? Ne cevap ? tün iyordu. Yapacak bir şey bulamayınca Sİgaranm birini söndürüp diğerini Yakıyor, bu saba- ha kadar devam ediyor, odanın için- de dumanlarla kalm bir sis tabakası meydana geliyordu. O, bu dum Mini mini topu ile yarış eden ma- vi gözlü, sarı yaşlı küçük bir kız onu kendine o kadar çekmişti k! hemen evlât edip evine götürmüştü Artık ne geceleri uykusuz kalryor ne gündüzleri sıkıntılı saatler geçi riyordu. Bu küçük sarı baş ona her şey unutturuyor, onunla oynuyor, kırı lan bir bebeğin çocuk — gözlerind yaptığı teessür onu da Üzüyor, ye rine hemen bir diğerini alıyordu. Bazan bu ufak başta beyaz bi düvak, piril piril bir tac - görüyo gözleri doluyor: ra o kadar alışmıştı ki bir pencere dahi hi — Bari y Diye söylüyordu. olsa.. Dönüş... O artık en güzel dönüş — yolun; - bulmuştu. i sule getirerek, poek müziç bir hal | takviye etmelidirler. alırlar, Dr. Nuri Ergene —— ., 4 , B. Yunus Nadi'den Mektup (Başı 1 incide) * |ziyanla tasfiye edilmiş oln kmıştır. Macit Somer bu işten dan ibarettir. Mahkemelere dolyı mahkemeye ilk defa yirmi lunan ve orada kanuni hül beş bin liralık bir iddia arzetmiş ve bilâhare buna yirmi beş bin liralık bir iddia daha ilâve eyle- miştir, Amele grevine ait oLlınk RAL B | | K ) k Tine bağlanması tabii b şahei iddiaların bir de gazete tunlarına nakli nekadar d acağını türlü iddialardı resizliğine aittir. Buna deni işletmek için 180 bin Jiralı sübut evrakı Macit Somer'in ida- rağmen gazetenizde Macit Somer'in ma- eden yukarki meselenin esasındı ve tafsilâtında hakikatten he 4 bilkülliye inhiraf edilmiş olduğu !t nu söylemeğe mecburum. bir ye lüzum gö F bunu bulduğuna ve 200 bin ton cevher çıkarıp sattı- ğına ve bundan 400 bin lira kâr tahassül ettiğine ve şimdi kârdan 100 bin lira dava etmekte oldu- ğuna ait yazılar nefsülemre ve mahkemeye arzolunan iddia ve müdafaa şeklilerine ı Yegâne hakikat, muhtelif teknik lümattan ve muhakeme hakl sebeplerden dolayı işletilmesinde / tafsilâttan 4 BT muhaliftir. | sında K verdiği hakka istina- den bu izah İti yaraki dükÜ hanızın aynı sayfa ve sütunu Beşrolunmasını rica ederim. * A, Güzin Gürman gok müşkülât görülen olduğu ğ LEtibanka devrolunarak büyük bir sinde belirecek bir meseledir.)