llukuz Büşıı Ejderin Hikâyesi î Halil Aga, Anadoluda Teşallüp Ne Demek Olduğunu Hoş Hıkayelerle bana Anlattı. yamacında köyünde uzun boy Bi vilâyet bülünan .., iri yarı vücudü, ak sakalı, ağalarını andı ga) adında yetmiş- Türke hâs sile eski tan (Hali lik htiyar vardı. misafirseverliği, herkes hakkında beslediği iyi niy nükteli aözleri, mânâlı hikâyelerile köy: ve tanıdıklarına Abdülhami: tının ilk senef di ke dinç ve kafası genç ihtiyar savaş baş ya kadar zor gör. medikçe v merkezine uğ madığını Bir onun köyüne yolum düştü. gılıklı oturup kahvelerimizi ken sordum — Hali vilâyet söylüy i leri, kendini yet söylerlerdi. ün Kar- ıllar ğini Ağa, senin uzu merkezine — inmed orlar Benim hepsi de yetişkin dört oğlum var dı. İşimiz ardan biri gider gelirdi. lüzum hasıl olmazdı — Fakat Hal hükümetleri sevmediğin için mer. keze gelmediğini iddia ediyorlar. Bu çekingenliğinin herhalde böy le esaslı sebepleri düştükçe b n inmeme , senin eski olsa gerek, — Efendim, bir hikâye vardır. Bilmem, bilir misin: Vaktile bir arslanın ayağına büyük bir diken batar. Yürüyemez olur, Bir yarın başına uzanır, yatar. Oradan geç mekte olan bir tilki dağlar kralı- nn bu acıklı halini görünce bin bir ihtiyaka ve gayet terbiyeli bir tavırla yanına yaklaşır. Hareket sizliğinin ebini öğrenince gü- ya müteessir olur, kederlenir. Der kir «Müsaade ederseniz dikeni çıkarayım. Fakat ben bu işi gö- türken belki canınız yanar, kı- zarsınız. Can acısile, istemiyerek başıma bir pençe Yurup canıma kıyarsınız. Buna — mahal kalma- masi ve korkur tit- tememesi için ameliyat bitinceye kadar ellerinizi ayaklarınızı bağ İamam icap eders, Arslan razı Tilki ona sımsıkı bağladık 'a yardan aşağı yuvarlar, da bir kahkaha ata- gider. Tepeden aşa: tken taşları taşa çar- an ellerimin olur. dan 301 kasında: Yak savuşi ği yuvari parak vücudünün diğer yerleri de zedelenen biçare arslan derenin içinde inleyip yatarken bir çakal çıkagelir, <Aman efendimiz bu me hal?> diye sorar. Aralan ba- şına gelenleri atır. — Çakal «Ben seni bu felâketli, kötü hal den kurtarınım, fakat bir şartla der. Namıl? — Yurdunu Ka Bu anlaşma üzerine çakal ars- kop ayağın daki dikeni Yaza — Müsaade ed puçlarımı giy Bu vaziyette söylenen bu lerin gülünç bir tarafı yok değil di. Kızı kestane gibi çatla miş olan >cağın önünden alarak şiş ayaklarıma oldukça zahmetle ge Kız dikkatle Nihayet sordu: — Burada işiniz ne? Çok âhe: ve mânâlı bir sesi Vardı. Ses yalnız biraz titriyordu. Cevap veremedim. Ağzımın için- de bir şeyler kekeledim. Tekrar sordu misiniz, endim. pa: papuçlarımı Tei bana bakıyordu. — Buraya nasıl girdiniz? Yine cevap vermedim. Yalnız halinden şunu anladım ki büyük bir korku içinde idi. Onu korku- tan şey, yalnız ben değildim. — Anlamıyorum, niçin cevap vermiyorsunuz? dedi. Yüzünü — kaplıyan — korku ve dehşet hissi yavaş yavaş dağılı- yor, yerine hayret geçiyordu. Ar. hık birgey söylemek zamam geb düş 3ıun'ıwuvdı,ıı Yarabbil İnsan büzan ne kadar aptal ola- bilir. —Beni dinleyiniz, — dedim. Bözlerim size belki münâsiz ve garip göninür Fakat işin doğru- su şu: Ben -ehktan ölmek üzere dım. Evet, açir «an ölmek... Kar- olanlar için-me garip bir Yezan : Cemal :—rdançı Eaki Kony Biçare lıya kendine b mya giderken aralarında sorgu —N — Y aramıya.. — Bu yurdumuzun suyu mu çıktı? — Böyle tilkinin bağlayıp ça- kalın çözdüğü yerde arslanın işi k. Öyle yurdun ocağı sönsün. Güligüleğim; kükkliglne bhğhes Bi yürt arayıp bulalım. İşte bu hikâye yeter bir cevap olur sanırım — Hikâye güzel Halil Ağa, fu. kat biraz kapalı... — Bildiklerini, gördükl. ü daha açık, daha et raflı anlatıraan memnun Bim. Sen selim akıllı bir adamsın. Görgülerine dayanan sözlerinden faydalanacağıl umuy » Valisi aralan topallıya topal ka bir yurt ara cevap bepli sanin sorguna olaca- dinleyin, efendi: Vaktile gövdesile büyük hükü- met merkezlerine yaslanan, kol- ahtapot bi memle- ketin her köşesine bucağına uza nan ve (tegallüp) len dokuz bir ejder vardı. Bu başların 1 adlar takıl- reisi, 2 - De 3 - Mürabahacı, 4 - İda- $ - mültezim ve aya, 7 - Salgın, taassup, 9 - Şeyh... korkunç canavar, durma- dan kanımızı e; izde, cumuzda ne varsa çeker alır, köy- lerimizin parçalanıp bağlarımızın, bahçelerimizin sö- külüp tarla haline getirilmesine, çoğumuzun vahşi bayvanlar gibi dağlarda, kayalar or manlar içinde yaşamamıza sebep olur, ocuklarımıza incir diker, hanümanlarımızı söndürürdü. lah ile aramıza girer, mezhebi de kendi işine ya rebeyi, eli avu. dağılmasına, arasında, dini de, T şek- üda ayni kan dolaşan kardeşleri, ırktaşları girt- lak gırtlağa getrirdi. Elimiz, ko amuz işler hale gelince bizi ya- kalar, bütün ömrümüz boyunca yanı aç, yarı çıplak köleler gibi çalıştırır, gelirini tamamile el ve an- cak öldüğü akırdı. yerin rengini a dır, onun adına ne dersi — Bukalemun... — Hah işte o hayvan gibi bu ar da her devrin rengile bo- gömlek değiştirir gibi fikir ve kanaat değiştirirdi. - Biz dış düşmanlardan korkmayız. Onla- cehennemler saçan emeklerimizin zden alır öz zaman yakamızı Hani her bulunduğu bir hayvan var- iz siz? cal yanır, nn orduları, :Martin Porlobe — Ç eviren: Rezzan A. E. Yalman —-İ- vey değil mi? Param yok, on pa- rTam yok. anladınız mı? Ev sahi bim nem nem yok, sattı. Beni de kapı dışarı al Hizmetçi ka ve anahtarı da sakladıklarını racan geçiyordüm. dınların çıkı paspasın — altına gördüm. İşte.. içeri girdim. Faz laca yemiş olacağım ki uyuyakal- mişim, bira da içlim. Sigara da buldum. Herşey tamamdı. Dikkatle bana bakıyordu. Göz. | indar tamamile değiy- mişti. Sesi de öyle... — Parasız kalmak, nereye gi- deceğini, ne yapacağını — bilme- mek ne kadar güç, ne kadar acı birşey, değil mi? dedi. Ağzım hayretten açık kalmış- ti — Aman Allahım, dedim. Bü- karşısında, — gözlerimizi Bunu ( Büyük Milli a bir kere tegali titrerdik. anberi dex miz de onun zalim ve ka daha ispat Fa bür karşısında tirtir da neler neler çek onun yüzünd kisa kisa ülkele; ış. Bördüğümüz gibi yangın ye- rine dönmüş, - Halil Ağa, (tegallüp) de- diğin şey bu kadar fenalıkları nasıl yapabilmiş? Hükümet onun hakkmdan gelemez miydi ndi eri yaraya bi Elendim, — eski devr hükümetini o canavarın toplu tü fekli icra memurundan başka bir şey değildi Çok defa onun soygunlarına ortak olurdu. Onu himaye ederdi ve biz işle yüzden ondan korkardık. Oğluma azasıra Osmanlı - tarihi okutur dinlerim. Dedelerimiz er ki zamanlarda pek çok ayaklaı fakat karşılarında da; ezili tanımızdan hp al geri kalan da tutarı bu hüküm! ve yüz binlerce kurban vermiş- ler. Hükümet, halkın dertlerile, ihtiyaç ilgilenmezdi. Eski- ile ile kı ü — bulmuşlar, le den hükümetle iki v laşırdık. Nevilerini — miktarlarını nerelere sarfedildiklerini bir tür lü öğrenemediğimiz vergileri tah. sil etmek için tahsildarlar, askeı ren — çocuklarımızı lik çağına toplayıp götürmek üzere jandar- ma gönderdiği vakit... Halil Ağa hararetlenmişti. Bel. liydi k. belâların hatırası bile hâlâ onun milletin — vaktile çektiği içini yakıyordu. Köyde daha faz> | « kalmıyacaktım. — Ağaya veda Ben otomabile © sözüne devam ediyordu: ettim. daha gö her bir ayrı — Efendim bir t gümüzde — ejderhanın başının yaptığı — fenalıkları aynı anlatırım. ha gelmek için söz ver- yden ayrıldım. Van Üoğum Evi Vian (Husüsi) Şehrimiz doğum evinde çıkan yanı a yanan eşyaların miktar ve kıy metleri tesbit edilmiş ve sigorta şirketinden bedellerinin alınması teşebbüslere zeçilmiştir. Va- n eşyaların kıymeti 5439 lira tutmaktadır. Yanmaktan kurtarı- lan eşyaların kiymeti de 6561 Hradır. Yangında eşyaları kur. tarmak için yararlıkları görülen | telefoncu Hakkı ile makinist Tey- | mura sigorta şirketi ayrıca ikra- ek binerken | — | Normal bir insaa için umum! olarak VATAN — Doktor Diyor ki: Vücut Denilen Makine: Bir Bakım Davası | sR , ! Vücut maktnesinin ârızanız işleme. sinde, bu makinenin âdeta kömürü | ek olan, gıdaların böyük rolü vardır. imdalar, pek çek ve muhtelt- | dür. Pakat bunları — (Albümin) ler, Yağlar), (Şekerli maddeler) ve (VE iaminler) diye hirkaç enasdr umsura ron etmek kabildir. Vitaminler enki- | den gıda müddeleri arasmda, hayıl- | mazlarken, beden müvazenesinde aa de yaptığı üyük hiz- met anlaşddıktar #onra, — bunlar da heslenmede hüyük bir küymet kazamı maşlardır. Btler, yamurlalar, yağlı maddeler, nifasta ve şekoeli clstmler, sebucler, | eyvalar, be enasl unsurlara malik maları bhakımından, gündelik ildıl geet Gdi Tef bağer | de miklarlarının İnsanların dişleri, hazım boruları- Tun teşrihi ve fizyolojik teşekkülleri gösteriyor ki, vücut, yalkız bir çoşit imadde ile değii, karışık bir gıda ile beklenmek kabiliyatinde olarak ya- ratilmışter. Bu meseleyi (Bt mi yemeli. ot| — Fenerbahçe - Vefa maçındaki mu?.) diye uzun müddet münakaşa | bir hareket dolayısile Balkan şami- etmiş olan eski hekimler, insan be- | piyonu Melihe dokuz ay müd- deninin bütün tahli teşekkti ve te -| detle verilen umumi hak mahru mayüllerinc takarak, mühtetit bir | TİYEti A ;'"“L b şü gıda ile beslonmenin luzumunda fikir hmurrneılr Bi MA İ n ü almış. futbol ajanı ve hi birliği hâsıl etmek neticesine varmız: |'kem komitesi başkanı Hasan Kâ- Kanaatimizce gündelik gıdı Sporelle, komite âzasından miuayyen birkaç lste | Cafer Çagatay ve Nuri Bosutun ortaya alanak faydal bir ne- istifalarına da sebep olmuştur. tice vermez. Çünkü şahıslara, sevi Bir tatil gününde alelâcele İlere ve işe göre bedeni ihtiyaçlar o toplansa İşteni gU ea heyeti verdiği kararda bir senelik kadar değişiktir ki, bunlar kakkın- hak mahrumiyetini, rakip oyuncu- da yapdacak İlstelerin pek çok ve/ların oyuna sert başlamaları ve Pek çeşitli bir mahiyetle olması 1â- | şekilde — devam favul zimagelir. Bu takdirde bile moydana | YAPMAlarını bir sebebi gelecek bir sürü yemek Hsteleri yi ne herkesi tatmin etmektes çok w İzak kalırlar, Anlaşılıyor ki, mühte- Ht geda e beslenmek esastır. Fakat, vücüdün muhlt Ho sıkı bir alâkası înıılruv bultunduğundan, memleketic- rin, iklimlerin, mevsimlerin, — soğuk İve sıcağın ve nihayet içtinimi bün- iş ve zevklerin Ycaplarına göre ni seçip — birleştirmek k lüzamgelir. dardır. rasyonu için, etmeleri, tahrik aya indirdiğini kaydediyor. Ceza heyetinin, Balkan şam- piyonu Melihe verdiği bu ceza kararının ne kadar ağır olduğunu, ve sakat taraflarını şurada sira- lıyacağız. | — Hakem sahada hâkimi mutlaktır. Ceza heyetinin karsı larına ancak hakemin raporu esi olabilir. Raporda da böyle hâdi- se zikredilmediğine göre, Melihe atfedilen suçlar sabit değildir. 2 — Melih kendisine atfed len müdahale hâdisesinden ev ceza heyetinin de kararında zik- rettiği veçhile, rakip oyuncuların ir hareketile sahada bayıl- on dakika sonra ye, zıda madde ve bu süretle beslenn kaştu, vücudün — sarfettiği — hararet ve kaloriyi temin edecek, yağlı ve şekerli maddelere daha Tazla kiymet vermek, yazın, hazım cihazma hoş | bir dolgunluk, vücade ferahlik — ve| mış ve ancak İyerinlik verecek hazını kolay az yağ | oyuna girmiştir. Bu da, birisi |it gulalaria beyaz etleri yeşii sebra| profesör olmak üzere iki dokto- ve meyvaları intihap etmek muva- | run aahada yaptıkla: müayene | tık olur. neticesinde verdikleri raporla da Züten dikkat edilirse iştah dedi- | çabittir. Raporda da Me! ikin. ünke tabii — gıdalanma — refleksinla| ci defa sahaya girdiği zaman, şu- de hayati temayüllerini, — iklim, ursuzluğu zikredilmektedir. Gay- ve zevke göre, bu tahil çerçeve için- | rişuuri hareketler cezayı müstel- de, tezahür ettirdiğini görmek pekâ- | zi değildir. A mümkündür. 3 Dr. | kasti Rİ ERGE ceza görmemiş, rakip oyuncular aa eee eee eee aa nırlar da onun için. Artık yüzüme bakmıyor, dü (günüyordu. Fakat halinden artık benden korkmadığı beili idi. Yal- nız © korktuğu başka şey, büyük vey.. hâlâ duruyordu. Ne olduğunu henüz bilmiyor- Titreyen — dudaklarından, Y gibi bakan gözle- dum, h rinden bunu anlıyordum. Kıza yaklaşarak sordum: DN Sürp Nesüzvüz ' — Hiş, dedi. İsrar ettim — Hayır, birşey var, Bana » dedim ya — Ben anlıyorum: Birşey sizi korkuluyor, hem de fena halde korkutuyor ve bu ben değilim. normal olarak benden korkma- nız İâzım... Bu tabii bir his olur- du. Fakat her nedense benden korkmuyorsunuz. Gözlerimin içine bakaral — Sizden niçin korkayım? dedi. Büsbütün aptallaşmış gibi ol dum. Bu kadar safiyot karşısın- da söyliyecek söz bulamıyordi Ayrılmak için izin istedim. — İzin mi istiyorsunuz) Gir- mek için aldınız mı idi ki çıkmak tün bu söylediklerime inandınız | için istiyorsunuz? Sizin gitmeni hat — Neye inanmıyayım? — Bütün bu anlattıklarıma, bu imkânsız görünen şeylere de- mek inandınız? — Evet, inandım. mıyayım? Doğru söylemiyor mu- |sunuz? Niçin inan- et.. hepsi, hepsi doğru.. u halde inanmama ne diye hayret ediyorsunuz? Uzun uzun yüzüne baktım: — Birçok kimseler doğruya İinanmaz, yalana daha kolay ine- | ze mâni olmak istesem de birşey yapamam ki... Boyunuza bal bir de benim kuvvetimle kendi kuvvetinizi ölçünüz. Elimden ne gelir> Aptalca bir gurür ile tebessüm edereki — Çok naziksiniz, dedim. Bir kaşını kâldıtarak banu te- reddütle bakıyordu. — Size birşey soracağım, de- di. Uyumamış olsaydınız ne yap- mak niyetinde idiniz? — Yukarı rafa bakmal Sözlerimin dim. — Pek âlâ, ne yapmak niyetindesiniz) Fena halde sıkılıyordum Herhalde düşündüğümü ar- tik yapamam, dedim. Bunun iç gitmek daha doğru olacak. niz bana şunu — söyleyiniz: - Sizi korkutan şey medir? Belki size yardım edebilirim. Bu evde sizi h fena hâlde tit-| birgey var ve bu şey de ben im. Buna eminim. psarı kesilmişti. Büyük göz- leri tâ içime kadar nüfuz ediyor- | du. «Ne garip bir kız bula diye| düşündüm. Nihayet söze başladı: | Ce ği söyliyeceğim.. & candan yardım etmek ize eminim, Fakat belki öğ- r et- / şöyle bir gözden geçirdim. Bir dedim. 'çalışmıa odası idi. Duvarlar kitap. getireme. larla dolu idi. Yüzlerce cilt kitap Vari . Anladım. Şimdi zeldi Arkamdan gelen âhenkli ses beni dalgınlığımdan uyandırdı — Giriniz. Odaya giriniz de bakınız. Girdim. Odanın — içinde öi sünüytn S kurğeyi önladın, Odanın sol tarafında büyük bir yazı masasının başındaki kol- İtukta bir adam vardı. Fakat bu |adamın başı önüne düşmüş. masa- ya dayanmıştı. Kolları ala sarkmış, parmakları halıya temas | ediğordu. Hayatımda ölmüş bir adam ile ilk defa olarak karşılaşmıyordum. Ölü gördüm diye ürkmedim. Fa- kat bütün bu esrar karşısında ol- “|dukça şaşaladım. v a giedi n Patırdı etmek-| — Ölüye yaklaştım. dokunma: İten korkmayınız. Evde bizden dan muayene etmiye başladım. başka kimse yok. Arkamdan hafif bir gürültü duy- | Üşümüş gibi sabahlığına sarı-|dum. Genç — kız masaya — kadar | larak merdiven kapısını açtı. Ar-| yaklaşmıştı. — Nefes nefese - idi. kaşından gittim. Yukarı çıkıyor- | Boğazından âdeta hırıltıya ben duk, Etraf güzel ve ağır eşyalar- |zer sesler çıkıyordu. Gözleri ka: döşenmişti. Hiç arkasına bak- palı, sendeliyordu. Hemen bayıl- ü Ayaklarımız mak üzere olduğunu anladım, ah içine gömülü- | koştum, kollarımın —arasına al- hiç gürültü |dım.. kendinden geçmişti, Oda- nın bir köşesinde duran minde- ağır çıktık. |Te yatırdım. Başını vücudünden oda kupısı ! daba alçak tuttum. Hemen rengi vardı. Sağdakı kapının önünde gelmiye başladı. Kuvvetli ve sağ- durdu. Bana doğru baktı, Yüzük|lam bir kızdı. Gözlerini açar aç- nün savnığı ve gözlerindeki kor- maz ayağa kalktı. Halinde biraz kulu mânâö aşağıdakine nisbetle evvel bayılmış olduğuna dair hiç pek fazla artmıştı., bütün vücu- bir iz kalmamıştı. Söze başladı: dü t rdu. Birşey söylemeden — — Alledersiniz. mânâsuz şe- yüzüme baxıyordu. Bekliyordum. kilde kendimi kâybettim. Ehem- Âni bir hareketle kapıyı açtı. Bu miyeti yok. Haydi siz tetkikleri- hareket o kadar şiddetli idi ki nize devam ediniz. kapı hızla duvara vurdüu. Odayı (Arkası var) çıkıp şöyle X eei Yüi sonunu İürküten, e size t i rendiğiniz zaman. beni takip ediniz nuşak bir yor ve adımlarımız çıkarmıyordu. Merdivenleri ağır Yukarı sofada üç tane addederek üç ayı tenzille dokuz | 3 — Melih şimdiye kadar hiç | . Eşyalar ise nadide ve gü- | tarafından tecavüze uğradığı ve sahada kovalandığı zamanlarda bile mukabele etmemek için kaç- miş, mazisi temiz bir «porcudur. 4 — Melih daha bundan üç ay lmak suretile bize Bal kan atletizm şampiyonluğunu te- min etmiştir. Geçen günlerin muvalfakıyı gözönünde tutulmak lâzımgelir- ken, bu nazarı itibara bile alın: mamıştır. Sirası gelmişken şura- da bir hâdiseden bahsedeli Frunsizların Almanyaya karşı |harp ilân eden kabinesinde hari- ciye — müsteaşıı, — mağlübiyetten sonta memleketi harbe sürükle- | mek ve hiyaneti vataniye cürmile mahkemeye sevkedilmiş ve mah: küm edildiği halde Büyük harp- teki hizmetleri, vatan müdafaa- ığı yaralar nazarı dikka- te alınarak cezası tecil edilmiştir. Dün kazandığı muvnffakıyet- rle memleket sporu namına il- har duyduğumuz bu çocuğa geçirdiği baygınlıktan sonta gay- riğauri olduğu raporla zikredilen herhangi bir hareketi ileri sürüle- rek bu kadar ağır ceza verilmesi bize bu hâdiseyi hatırlattı. $ — Gözönünde tutulacak bir kta: Ceza heyetinin kararda Kâmil İstanbul bölgesi ceza heyeti- nin hakem — raporunu hiç nazarı itibara almıyarak bölge futbol ajanlığı ve hakem komitesinin mütalâasını da sormadan Balkan şampiyonu Melih ve Fenerbahçe » Vefa maçı hakemi Sami Açıkö- mey'e verdiği ceza kararını ama- tör bir idareci sıfatile izzeti nefis meselesi yapan, ayni zamanda müdahale —sayan bölge — futbol janı ve hakem komitesi başkanı Hasan Kâmil Sporelle komite üzasından Cafer Çagalay isti- fa etmişler, âzadan Nuri Bosut da ayrılacağını bildirmiştir. batifa — sebebi 4 İkendisile konuşan bir muharri |mize Hasan Kâmil Sporel şunları söylemiştir : «— Ben ceza heyetini bölge- mizde en ziyade faaliyet göste- ten futbol ve futbolcu meselele- rile alâkadar bir heyet olarak te- | İâkki ederim. Heyeti teşkil eden âzalar şüp- hesiz ki kendi branşlarında ihtı- sas sahibidirler. Halbuki bu he- |yette binicilik, atletizm, denizci- ik, bisiklet, güreş sahasında ihti- sası olan kimseler bulunduğu halde bir tek futbol adamı yok- tur. Futbolcu bir kimsenin bulun. maması bu sahada zuhur edecek hâdiselerde tabiatile sakat kı lar çıkmasına sebep olmaktadır. Bir hâdisenin müzebbibi cezalan- dırılmalıdır. Fakat bövle bir tatil gününde alelâcele heyeti bir arı ya toplıyarak ve bir tesir altında verilen kararın âdilâne olmasına imkân yoktur. Teknik komite, maçın ehem- miyetine göre, hakemleri ve sa- halara göndermiş olduğu teknik müşahitleri tayin ettikten sonra bunların verecekleri raporları tet. kik eder. Ceza heyeti, teknik komite- nin mütalâasını almadan oyun- cular ve hakemler hakkında şid- detli cezalar veriyor. Her bölge- de, merkezi hükümet olan Anka- rada da birçok hâdiseler oluyor. | i vermekle de bunu göst hakkında —dün | Balkan şam piyonasını kazandıran Melih ve diğer arkadaşları Melihin Ceza Meselesi Futbol Ajanı ve Komitenin iki Azası istifa Ettiler rakip oyuncuların sert oynan favul yapmak — süretile Hi kabul ettiği halde bu ı;lınkı panlara hiçbir. ceza vermesi' dir. 4 Görülüyor ki, Melihe vtf cezada hissiyatın rol — oyna meydandadır, Ceza heyeti # yeti dahilinde olan en ağır Cef aniştil; Bir noktaya daha işaret lim: Melihin memlekete kazli dığı büyük bir muvaflakıyt! hepimizin duyduğu iftiharla ber Balkan oyunları organiz! nu komitesi başkanı sıfatilt disine daha büyük bir iftihaf sesi ayırmam lâzımgelen Bül Felek, haftalık bir #por mett sında çıkan yazısında: — Me atletizm için nadir latlar olduğunu kaydederken onü bol oynatmanın hatâlarından. İ natanların ve oynatacak kul de mesul olacağını yazıyor. Biz de şimdi soruyoruz: » oynatanlar ve oynatacak mesul olur da, eşine nadir düf edilecek bu emektar soğ7 en ufak bir hareketindeş, .q!' dokuz ay spor yapmak Ş denler niçin mesul' ııf' rüm € çin mı v KEMAL ( çai #0 Sporel-—ıg Melii elit Neden istifa Etti * |Fakat bu kadar ağır cezalar YFA rildiği görülmüyor. Bölgemizde her hafta onü/ tecaviz maç yapılıyor. Biz mt idare edecek hakem bulam”? heyetin ceza vermek suretili deki hakemleri sahadan z tırması bize çelişmak” im bırakmamaktar Tam bir epor sevkile v Bi ç menfaat beklemeden amâ' çalışan bir adam sıfatile bU ziyet kerumüde. çelimmiyüli anladım ve çekilmek mec tinde kaldım.» İZMİRD. Tütün Alıcılar! Faal'yeti Arit İzmir (Vatan) — Tütü tışları ve piyasaya ai İ dair Ticaret Vekâletinin * bütün müstahsilleri meranif miştir. Tütün alıcıları fanli rini — arttırmışlaıdır. — İnhit Umum Müdürlüğü teşkilâtı | saya iştirak etmek üzere Tanmıştır. İdarenin bu seneki yasadan geçen — seneden |fazla tütün —mübayaa söyleniyor. — Tütün — piyat' perşembe veya cuma günü mi beklenmektedir. 51*_' ihtimalin tahakkuku için T Vekâletinin müstacel emri | lenmektedir. Birinci kalite © lerin ilk bamlede kilosunuf kuruştan fazlaya satılacağın? hakkak nazarile bakılmakti | Geliboluda Gaz Azal! | Vatan (Hususi) — ŞA durup durürken bir gaz M #i çıktı. Bunun sebebi KEZ makta olan dükkânların köj Jarının azlığından şikâyet ©, satmamalarındandır. Bunu mek maksadile belediye dan halka gez dıgılılm!)" ) mıştır. Belediye önünde el vaz gişelerile bekliyen tesadüf edilmektedir.