1 Aralık 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S Tarihin En Büyük Aşk Romanı — Yaramn: KİLLÂ KUR Hurremin Mihrünnisaya Aşkı Hak- kında Dedikodu'ar Başlamıştı Mihrünnisanın kendini topla- | vardı. Güzel bir şey yaratan her Paâşvekili Profe- Uzun sürmedi. Cihangire o- İi aşkının ateşi bütün benliğini n di ve bir an için bıgım don- “ren tehlikeye karşı k sanatkâr, Huürremin bunun kıy- metini bildiğine ve alıcı olduğu- na emniyet duya.bılırdı iko-| Mihrünnisa, Cihangire her fır- d%l Sakin bir sesle Hürreme | satta şu sözleri söylüyordu: ık — Ülkemiz için böyle bir va- tok Oğlum, ben senin babanı | isimiz olması ne büyük saadet- köni seviyorum. Bu sevgi seni de dim oğlum mevkiine koyar, mi? Evet koyması lâzım gelir. ı::“ ben artık bir çocuk deği- d siz de bana anne olacak ka- Yaşlı görünmüyorsunuz,. Mihrünnisa tatlı bir tebessümle İl: Oilum. dedi, yaş denilen h'hd bâtıl itikatl d ir, Bebeği ile oynıyan bir kü- h.h kıza iyi bir anne gözü ile quhıhnz Çocuğunu — değil, ni düşünen kadınlar da yaş. “’lnne olursa olsun, hiç l;nı za- x tir! Hürremin asıl annesi Jodh Bai, rakibinin kendi oğluna bu kadar dost çıkmasından dolayı, çok memnundu. Mihrünnisa ile Hürrem arasında gizli bir aşk ol- duğuna dair rivayetleri hiddetle, ve şiddetle tekzip ediyordu. Salime diyordu ki: — Aralarında sevgi varsa bu- nun gizli tarafı yoktur, Fil gibi, bir hediyeyi gizlemek imkânı bu- lunur mu? Huürrem, harpte zaptettiği fil- hi âhne sıfatı lâyık lerin h i üvey he- Ben babanı o kadar seviyo-| diye ediyordu. Dekan harp fil- ggi onun bir parçası diye 8e- İlerinin en meşhuru — olan Nüra e * 23? bi âağacından yetişen bir çiçek, Baht uî bu arada' idi. fizel bir gonca gibi... Rukiye de diğer kadınların T lürrem, sihirlenmiş gibi — idi. tatlı başı dönerek sordu: *on;imYı ben sizi ne sıfatla seve- ? D> Yme babanın parçası di- ı* Bu suretle bBiz üçümüz bir Vlrlık halini alırız. Fi — Ne sıfatla olursa olsun si- ı%"vlheme müsaade etmeniz be- s&i için en b'uyuk bir saadettir. sevebilmek için ayağ ie fikrini teyit etti: — Aralarında sevgi var, fakat apaçık ve dürüst bir şekilde.. E- ğer Hürrem, Mihrünnisayı gizli, gizli görseydi her halde kendisi- ne fil gibi göze görünür hediyeler vermezdi. (Arkası var) ği Zapteden toz, toprak olmıya m, S Öyle ise beni babanın ruhu q:" Onun teneffüs ettiği hava "lıy onun hayatını her gün ta- €n uyku diye sev. Üçümüz Sindaki sevgi yaman bir şey k“kı Huürrem, dünyanın bir e- lnremedıgı bir şey... ı»%:thn Rukiye, Hürremin Mih- isayı sevdiğini pek çabuk :.l'd' Kendisini anne bilen Hür- ;:" başka sırdaş bulamadığı i- her gün saatlerce Rukiyeye 'y'” Mihrünnisa hakkında lb“’ıdcn taşan hisleri anlatıyor- Hürremin hazinesindeki en &li etli mücevherler birer birer l_’Yor. bunların yenneı Mih- Tanisa ha K < cw"'dı:m verdiği hediyeler ge Ünün birinde bütün saray ha- aldı ki, Cihangir oğlu Hür- &, on bin atlının kumandanı tnı ve Şahı Cihan unvanını 'ltu-. Hüsrevi serbest bırak- İti hi Buyüdakâ Program © Program, 9,03 Hafif program (PL), 9,15 Ajans haberleri, 9,80 Mü- zik programının devamı (Pl.), 9,45 Ev kadını - Yemek listesi. 12,30 Program, 12,33 Müzik Büyük. fasrl heyeti, 12,50 Ajans haberleri, 13,05 Büyük fasıl heyeti progğramının devamı, 13,25-14,30 Radyo salon or- kestrası, .« 18 Proğram, 18,03 Radyo caz or - kestrası, 18,50 Fasıl heyeti - Karışık program, 19,80 —Ajans haberleri, 19,45 Muhtelif şarkılar, 20,15 Musiki kaleydöskop'u (Pl.), 20,80 Konuşma, 20,45 Saz eserleri ve yeni şarkılar, 21,15 Konuşma, 21,30 Şan soloları, 22 Seçilmiş tangolar (Pl.), 22,80 A- jans haberleri, 23 Dans müziği (P'.), 23,25 Kapanış. İlk Operet Sanatkârı CEMAL SAHİR JÜBİLESİ 8 Birincikânun Salı Şehir Tiyatrosu Komedi Kısmımda Şehir Tiyatrosu Sanatkârları (da öldürüldüğü- Sanatkâr NAŞİT ı_.dllkırdmm kimse ağıza bile Hürrem hiç bir zaman itaatsizlik el bir askerdi. Ayni za- at işlerinde ince zevki k'hıı:' SA — aa etmemişti. Primadonna Nuvart İrma Toto ÇARDAŞ - TARLAKUŞU operetleri Naşidin Nasreddin Hocası Zengin program, Gişe her gün açıktır B Bütün rahları şahlandıran bütün gönüllere Zevk ufukları açan hayat ve hareket filmi — Fred Vırinı'in cazile Kolle lileer Revüsü CK POWEL ROSSEMERY LANE — Holivut güzellerile bir efsane dünyasıdır... — Temsillerini hazırlamak.. Gençlik ateşini kalblerinde duymak.. O günlerin hayalini yaşamak istiyenler... Bugün L A L E ye Koşsun İCEKaT: Londra üzerine ilk büyük hava taarruzu xSoımlu: 10 - 1 - 2,30 - 4,30 - 6,30 ve 9 da .Bü İıafta SUMER Sinemasında l DARRİEUX, JEAN KİEPURA ve LUCİEN BARROUX İKI GÖNÜL BİR OLUNCA Ühteşem ve mükemmel musiki ve şarkılı filmde sevimlilikleri, n.,_,_n ve cazibeleri itibarile emsalsizdirler. Monte Karlo'nun ohhqynn arasında çevrilen ve Monte Karlo'nun gece hayatı.. Yasını... Serenadlarını,. Gazinosunu... Tasvir ve bunlar ara- k.d* canlı ve cazip bir aşk macerası. İlâveten! Bir müzik İk S 11 ,30 - 4,30 - 6,30 ve 9 d -PRENSLERİN ,g_ı CELERİ Güzel ve büyük 2 film birden: AŞK MAHKÜMU Neşeli ve güldürücü bir film ha. Güzellik... - Zenginlik FERNANDEL 4 M Murat - Kathe de NAGY MONA GOYA dan tarafındı Matineler Saat 11 de başlar Pa aRrE RUMENLERİN “Vatan Babası ,, Profesör Yorga, 13 Yaşında İken Hegeli Teakit Euıyomu Romanyadan gelen telgraflar Demir Muhafız Partisinin bir e- kipi tarafından Romanya: sabık sör N. Yorga'nın nü haber ver- AMPs mektedir. Prof. N. Yorga Profesör N. Yorga ile Romanya | en büyük âlimini kaybetmiş bulunu- yor. Rerk senedenberi Romanyıııur] kültür seviyesini yükseltmek vazife- sini y bu adam, memleke in her ilim şubesinde yer almış ve bey- nelmilel bir isim kazanmıya muvaf- fak olmuştur. N. Yorga, Romanyada kültür here- ketlerine ilk defa şair olarak gir- miştir. Münekkit, nâşir, dramatör, hatip, kültür ekipleri reisi, Üniversite profesörü, mebus ve nazır gibi bir- birinden âayrı fakat bir memleket i- çin ayni derecede faydalı olan vaşıf- | ları edinmiş olan Yorga, memleketin- de (Pater Patriae) vatan babası adı- | nı almıştır. * , 1870 de doğan Niculae Yorga, llkw yazılarını 12 yaşında neşretmiş vew ilk könferansını da bundan bir sene sonra vermiştir. 13 yaşında iken büyük bir cesaret ve olgunlukla Hegeli terikit eden bu konferansı ile büyük alâkayı Üzerine çekmiş bulunuyordu. 19 yaşında bir kaç cilt şiir ve yevmi gazetelerde bü- yük tarihi ve ilmi makâle ve Homi- ros'un da İlyadasını Rumenceye çe- | virmiştir. 1906 da Semanatorul (F li bulunan grupun başına ge;—enW Yorga, an'aneci edebiyat cereyanımı ortaya atmıştır. Riyaset ettiği grup vatanperver bir anlayışa sahip oldu- ğBundan buna bir siyasi hedef verile- | rek bir parti vücude getirilmişti. Bu | partinin adı Nasyona! Demokrat ya-| ni milli demokrasidir. * Profesör Yorganın iki büyük vas- fr vardır: Hatiplik ve müverrihlik. Yazdığı yarihi eserler, kitap ve broşürler bi- ni aşmıştır. Ve bütün hayatınca neş- rettiği edebi, ilmi, siyasi, felsefi ve tiyatro külliyatı çok şayanı hayret-| , tir ki, 2000 rakamına yükselmiştir, Kırk sene zarfında ikisi yevmi ol- mak üzere binden fazla gazete ve mecmuada yazılar yazmış ve 20,000 den fazla makale neşretmiştir. Profesör Yorga, Rumen milletinin tanıdığı en büyük hatiptir. Yıllarca. durmadan - büttin tatebeterimi milleti, milli davaları sevdirmiye çalışmış ve bu uğurda büyük gayretler sarfet- miştir. Bu cümleden olmak üzere Valeni de Munte Şehrinde bir ser - best üniversite kuran bu idealist, e- melinin tahakkuku için bilâ menfaat yıllarca yalnız çalışmıştır. Profesör Yorga'nın Rümen kültür hayatında gördüğü hizmetleri burada kısaca hü lâsa ederken, onun «Higaculturala» kültür birliğ adındaki ve her vilâ- yet merkezinde birer şubesi olan mü- esseselerini unutmamak İâzımdır. 1932 de Başvekil olan profesör Yorga, bu vazifeyi talebesi Kral Ka- Yolun israrı Üzerine kabul etmiş, iki gene mevkii iktidarda kaldıktan son- ra 1stifa ederek kitaplarma ve tale- belerine dönmüştür. Bundan sonra kıymetli profesör, âAyan âzalığında siyasi iktidara sahip olarak görülür. 1938 de de Kraliyet meclisi Azalığı- na tayin edilmiştir. Cavit YAMAÇ Sinemaların Seansları Değişti Haber aldığımıza göre sinemalar bugünden itibaren sSeans saatlerini değiştirmişlerdir. Yeni seans saatle- ri: 11 - 1 - 2,30 - 4,30 - 6,30 ve 9 da lâtı belki Almanlardan da evvel VATAN İTALYAN - YUNAN HARBİNDEN DERSLER ı Imanlar 1939 - 40 harbin- | deki muvaffakıyetierinin her halde yarısından fazlasını | zirhli tümenlerine, yani tankları- na, zırhlı otomobillerine, bunun arkasından — sevkedilen bindiril- miş piyadeye medyundurlar. Al- | man zaferi Polonyada böyle baş- ladı. Polonyanın ârızasız ovala- rında mevzi almış olan Polonyal ordusunu biribiri ardından len tank sıraları yardı. Polonyn ordusu cephede ve — Varşovada | çarpışırken Alman zırhlı tümen- leri Brest Litovsk'a girdiler. Po- lonya ordusu daha adam akıllı harp yapamadan, bütün gerisinin | allak bullak edildiğini gördü. Belçika, Holanda ve bilhassa |Fransada da ayni hal vâki oldu. Holandalı.ar Möz üzerindeki köprüyü, Fransızlar Sedan önühn- deki köprüyü atamadan Alman zırhlı kıtaları buralara yetiştiler. ve geçtiler. Cepheyi yaran Al- man Zırhlı kıtaları Som, Sen, O- vaz nehirlerine ricat eden Fran- sızlardan evvel vâsıl oldular. Bu misalleri istediğimiz kadar - ço- galtabiliriz. İtalyan - Yunan harbinde ne görüyoruz? Zarhlı tümen teşki- başlıyarak ve «Yıldırım harbi» nazariyesini bir İtalyan genera- linin (General Döühet) 'çıkarma- sile daima iftihar eden İtalyan ordusunda bu tümenler için ye- gâne tabiye esir olmak veya kom- şu bir devlet arazisine kaçarak enterne edilmek oldu. Arnavutluk cephesinde İtalyan zırhlı kıtası yoktu denemez: Da- ha ilk tebliğlerde Yunanlıların Epir cephesinde 9 İtalyan tankı tahrip ve 5 tane es ettiklerini | haber aldık. Sonra 130 tanesinin Yugoslavyaya kaçtığını öğrendik. | Görice harekâtında da 30 . 40 tankın Yunanlılar eline geçtiğini haber aldık. Bu miktar bu cep- hede hiç değilse bir İtalyan zırhlı tümeninin mevcut olduğunu gös- teriyor. Bunların cephede istihdamı i- çin yer yoktu da denemez. Vâ- kıâ Görice cephesi dağlıktı, keza Pindos dağlarında da kullanıla- mazdı. Fakat kütle halinde Epir cephesinde pek âlâ istihdam olu- nabilirdi. îalyanlar bidayette taarruzi harekâta kalkıştıkları i- HLI TÜMENLER M.ŞEVKİi YAZMAN . Viv; a| çin bunları sağ yanlarından ile- ri sürerek henüz yeni seferberli- ğe başlamış Yunan ordusunun ar- kasına düşürür, —memleket içine girerek her tarafı allak bullak e- debilirlerdi. O derecede ki, bu şerait altında Yunan ordusunun mamıştır. İlk harekâtta Yunanlı- lar tarafından süratle tahrip olun- dular. Bu hal, İtalyanların gözle- rini yıldırdı, cesaretlerini kırdı. 3 — Ziırhlı tümenin sevk ve idaresinde İtalyanlar asla kabili- yet gösteremediler. Yıldırım har- seferberliğini ve yığınağını — (te- | bi nazariyecisinin kendilerinden cemmüünü) yapması, geriden ik-|olması da işe yaramadı. Zira mal alması gayri mümkün hale harp nazariyeden ziyade icra gelebilirdi. Bu olmadı, olamadı. Wkudrclım istiyen bir fildir. Bi- Niçin? Bu yazının mevzuu da bu- / dayette ve yegâne istihdam edi- nt tetkik etmektir. |le< ek cephe olan Epitde tanklar- | — Verdiğimiz Alman mi-|la münferit hücum yaptılar, küt- sallerinde görülür ki, darbr)ı vu- : le halinde kullanılamadılar. Son- ran zırhlı birliklerin her şeyi gö- ' ta kütle halinde aslâ harekâta ze alarak kütle halinde memleket | müsait olmıyan Prespa - Uhri gö- dahiline dalması şarttır. Bu ıae“u arasındaki dar ve ârızalı ara- büyük bir cesaret işidir. Zira kâ-|ziye alındılar ve en nihayet Gö- fi derecede kudret gösteremezse |tice mıntakasında kullanıldılar. daldığı düşman ülkesinde — çev-| Bunlar zırhlı kıtaların sevk ve rilip esir edilmesi muhakkaktır. 1 |idaresinda parlak numara almı- talyanlar bu cesareti gostereme-wya müsait değildir. diler. Büyük Harbin misaline u-| — Netice olarak: Malzeme bu- yarak yalnız taarruz cephelerin- | günkü harpte zaferi temin için de piyadeye yardımla iktifa etti-| en müessir vasıta olmakla bera- ler. Toplu harekât olarak yalnız | ber onu kullanan ve neticeyi a- Yugoslavyaya iltiscada — birleşmiş | | lan insan olduğuna göre ayni mal olduklarını gördük. zeme, her elde ayni işi göremi- 2 — İtalyan malzemesi kendi- I | yor. Almanlara zafer temin eden lerinin bütün propagandasına tağ zırhlı tümenler, İtalyanların elin- men Almanların derecesine çıka- | de hiç bir iş görmeden dağıldı. GÜNDEN GÜNE Yeni Erzincan Hepimizin |Yavı'umuz Olsun s Yazan: ÜÇ YILDIZ eyhan Mebusu Hilmi U- ran, Erzincan felâketze- delerine yardım — komitesinin vazifesini bitirdiğini bir iki gün evvel Büyük Millet Meclisi kür- süsünden söyledi ve yardım İis- tesinin bir hulâsasını okudu. Bunlar görünüşte bir takım rakkamlardır. Fakat Türk kal- binin Erzincanlı kardeşler için ne kadar sızladığını ve yandığını göstermeleri itibarile bu kuru, rakkamlar bir mersiye hassasi- yet ve rikkati taşıyor gibidirler. Muhterem mebusun ilân et- tiği üzere komite artık vazife- sine nihayet vermiştir. Erzincana ait vazifelerimizin artık bittiği mânasına değildir. Çocuklar vardır ki, birden- bire babasız kalırlar. Fakat et- raflarında bir zaman için sıcak bir merhamet ve alâka havası eser; herkes bir baba kesilir ve denilebilir ki, bu zaman zarfın- da yetim kendisini hakiki baba- sının başında buhmduğu — za- mandan daha fazla ihtimam ve şefkatle sarılmış görür. Fakat, bir zaman sonra resmi matem bitar; dostlar vazifelerini kâfi derecede yapmış olmanın ver- diği vicdan rahatile yerli yeri- ne çekilirler ve çocuk henüz ka- panmamış yaralarile yalnız ka- lır. Onun için hakiki yetimliğin başladığı tarih budur, Knrkuyoruz ki, Büyük Mıl- let N i resmi k nin ortadan çekilmesile Erzin- can için böyle bir âkıbet demi- yelim, fakat bir alâka gevşek- liği tahaddüs etmesin. Felâket gününde hepimizin biribirimize — ve bilhassa kendi nefsimize — verdiğimiz bir söz vardır: Onu sefil bir enkaz yığı- ni halinde yattığı yerden Tür- kiyenin en parlak bir şehri o- larak tekrar ayağa kaldırmayı vaadettik. Öteye beriye dağıl- mış yetim çocuklarına himaye vıdettik Şimdiye kadar yap- g —— _Mek:epliler Müsabakaları Bağladı Haydarpaşa Boğaziçini, Hayriye Beşiktaşı Yendi Mektepliler arasr liğ maçları dün Şeref stadında başladı. Geçen Bene yapılan müsabakalar neticesinde iki kümeden birinciden dördüncüye ka- dar derece alan mektepler bu Ssene birinci kümeyi teşkil etmektedirler, İkinci devre daha hâkim bir oyun çıkaran Haydarpaşa üç gol daha kay detti. Boğaziçi buna ancak bir golle mukabele edebildi ve maç ta 4-1 Hay darpaşanm galibiyeti ile neticelendi. Hayriye - Kabataş Haydarpaşa - Boğaziçi İkinci ve son oyun Kabataş - Hay- Haydarpaşa - Boğaziçi dün fikis- tür mucibince günün ilk karşılaşma- sı Haydarpaşa ile Boğaziçi arasında oynandı. Bahaettin Uluözün idaresin- deki bu maça her iki takım tam kad rolarile çıkmış bulunuyorlardı. Birinci devrede — Haydarpaşalılar şuurlu ve hâkim bir oyun oynadılar. Bir de sayı kazandılar. Ve devre 1-0 Haydarpaşa lehine bitti. riye arasında oldu. Hakem yine Ba- haettin idi. İlk devresi karşılıklı hü- cumlarla ve mütevazin bir şekilde cereyan eden oyunda her iki taraf birer gol yaptılar ve devre 1-1 bera- bere bitti. İkinci devreye çok canlı başlıyan Hayriyeliler devamlı bir hâkimiyet tesis ettiler. Ve iki gol daha kayde- derek sahadan 3-1 galip ayrıldılar, RESİMLE ADOLF Hi TLER’_ın Hayatı 17Bu hl'l.klı.ın her vakit için doğnl değildi. Illtle- rin (yine okla işaret edilmiştir hede kendisile beraber çalışan bir — rı da görülürdü. Meselâ bu resimde tuhaflık yapan ynummmmnımmım edilen bir mefer diyor ki: «Bir gece kuşu ka- arkadaşmı seyrederken eğlendiği belli. Harp me(m&hw ta bir bulunu- 1 8 ınütıreke ) neşeli di de- — gaz gi yaralı di- onun açık yarasına bir merhem sürmekten ibaret kal- miştif Ve asıl vaadimizi icraya başlamak zamanı şimdi gelmiş- tir. Vazife yalnız hükümetin de- ğildir. Yapılacak iş yine hepi- mizin el birliği ile olacaktır. İs- tanbul ve sairede olduğu gibi bir yama ve tamir işi karşısın- da değil, bütün bilgi, zekâ ve zevkimizi bir araya toplıyarak yeni şartlara göre kuracağımız bir yepyeni şehir karşısındayız. Bu ayni zamanda bizim kuru- culuk kabiliyetimizin en doğru bir ölçü ve örneğini meydana koyacak bir fırsattır, Ayni derecede ehemmiyetli bir vazifemiz de memleketin ö- tesine berisine dağılmış Erzin- can çocuklarını gözden kaybet- memek, onlara herhangi bir muhtaca yapılacak — üstünkörü yardımdan daha fazla ve daha başka yardımda bulunmıya ça- lışmaktır. Bunların küçük ruhlarında kim bilir ne uçurumlar açmış ve ne yıkıntılar yapmış — korkunç hatırayı iyi bir terbiye ile gider- miye ve kalblerini tekrar ana yurtlarına çevirmiye muvaffak olamazsak belki © topraklarda dünyanın en güzel bir şehrini yükseltiriz, fakat eski Erzinca- nin en güzel parçasını müebbe- den kaybetmiş oluruz. Hulâsa hakiki merhamet bir facia karşısında muvakkat bir ruh ve sinir sarsıntısı geçirmek- ten ibaret değildir. Bu bize gü- zel bir şiir veya tiyatro piyesinin de pek âlâ temin edebileceği fantezi bir merhamettir. Hakiki merhamet, ancak fırtına atladık- tan sonraki acı ve matemimiz- de göstereceğimiz sebat ile öl- çülebilecek daha ağır ve dahi desin-bir şeydir. BORSA dar resmi tavırlı bir adam, vamınca kendisine evinden bir şey gönderilmemiştir.» ye iki defa hastaneye girmiştir. 30 İKİNCİTEŞRİN 1940 Kaj esi heyecandan titvetecek — müthiş ve VDNT ÜMEÜESE AA LN TT g SERkeiRüür / K _ um 5.24 BUGÜN muazzam bir film Abore ğ bayei 182.20 ü Ö u dahilinde: İsviçre Fr. 29.7725 İPEK Türkçe Sözlü Türkiye D osara emasınta DEMİR KAPI 2z0 ea *aera Mein | M a 400 750 Pengö 5 Amerikad eıkı lerin korkunç maceralarını ibretli z 400 150 kuruş â:u g.:şg akıbetlerini gösteren harikulâde bir şaheser, Baş rolde: M—lıııdılkılız Yen 81.1375 CHARLES BOYER Senelik Gaylık Saylık — Aylık İsveç Kr. 81.0975 1410 * 800 Er. yoktuür ESHAM ve TARVİLAT Bugün Seanslar: 11 - 1 - 2,30 - 4,30 - 6,30 ve 9 da ı—-_ Üserine, musEa ölma ği

Bu sayıdan diğer sayfalar: