Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
y ğ d GÇ & L ŞA N VAA WERN ü m,ş'?'h Salimin zeki kızı,, sözle- / cak olan bu mezarımın bir aynı- i MA l A h TI AU C A R FU LA YOT U UU A U AA UT A U RU N UA OU B zz — Akiili Taribin En B üyük Aşk Romanı Yazan: NİLL KUK Akber Şah, “ Göklerin Ahengi İçinde Erimek » Gayesiyle Kendi Türbesini Yaptırıyor - ÖğEA ni türbenin tepesine yaptıraca- ğim. Orada — yağmurlar tarafın- dan yıkanacak, güneş ve ay ışığı o akşam kendi evinde ile nurlanacak, yıldızların bir- hg“.l için ısrar etti. |birlerine anlattıkları sırları dinli- ş'h“e yatağının yanına oturdu. yecek, kurmak istediğim yeni bir ü B'B'banın küçük iken sevdi- âlemin temel taşı olacak. Meza- .“İ?mlleri, şarkıları tekrar tek- Yıma ve türbeme hiçbir kelime #öyledi. Süt oğlunu uyuttuk- yazdırmıyacaksın. Gelecek nesil- a Sonra kendisi sabaha kadar lerin şairleri bu sükütumun mâ- hı: odada kaldı ve dua ve ni- hnâsım anlıyacaklardır. la meşgul oldu: Şeyh Baba, Akber Şahın bü- ı; Yarabbi, diyordu, Şeyh yük ruhu karşısında küçülmüş, Kaj aya doğruluk yolunu göster. küçülmüştü. Derin bir saygı için- 'i temizdir. Bütün fenalıklar de mırıldandı: &. ine kavuşmamasından ol-| —— Bu mânâ nedir, baba? Onu sevdiğine kavuştur. — Hükümdarların mezar taş- di Baba ertesi sabah uyan- | larına yazıilan yazılar hep dalka- ve Zaman, ruhunda bir hafiflik | vukluktur, hep yalandır. Ben me. * ferahlık duydu. Uzun senele- Ş dolduran sefahat hayatı, sar- Hr"" süt oğlunun üstünde ciddi tesir bıraktığını görünce, işin ı Biasını bırakmak istemedi. Şeyh sbanın İçtimat |--—Tstkıkinr Çocuk Aldırma Vak'alarının Sebepleri Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı Fuat Umay bizdeki çocuk vefiyatma nazarı dikkati celbederek, bunun önü ne geçildiği takdirde nüfusumuzun bir batmda 25 milyona çıkabileceğini söylemektedir. Bu mesut neticeye varabilmek için de, bir çocuk vergi- Si ihdasımı ve çocuk düşüren doktor ve ebelerin vatan haini addedilmesini ileri sürmektedir. Bir muharririmiz bu mesele hakkında bazı fikir adam- lJarımızla görüşmüştür. Verilen ce- vapları aynen yazıyoruz: © Hilmi Ziya Ülken — «Vatan haini kelimesini bu ka- dar sujistimal etmemelidir. Bununla beraber, çocuk yetiştirmenin bir mil- B vazife olduğu birçok yollardan tel- kin edilebilir. Yalnız, bunu akla koy-ı YATAN A YUNAN - İTALYAN Harbinin Üçüncü Haftasının Bilânçosu İtalyan Başkomutanlığının sevk ve idare hatası yüzün- den İtalyan muvaffakıyetsiz liğile kapanmıştır. YAZAN: Emekli Albay Mecit SARMAR İtalyanın Yunanistana taarru- zunu icap ettiren sebepleri ve bunlar arasında bilhassa askeri olanlarını araştırmak harbin ce- reyanı hakkında makul bir tole- rans dahilinde doğru hükümler çıkarmıya imkânlar hazırlar. Yalnız bugünkü harbin müsta- it bulunduğu bütün dünyaya şa- GÜNDEN GÜNE - BEuç GoR1€ E.*ğ ;.z?’ 4x ... N | v SS VAN malıdır ki, bir muhitte hüküm süren | C| yüsatini şarti mil vüsatini, harp maksatlarının ::î:lt(tu' P vart y m:”le nd:*büyükıüğü“ü düşünerek mahdut ü siri vardır. Fukaranm çocuk | » O Lokalar üzerinde saplanıp kal- ları doğar, yaşamaz. Zenginler sefa- ;urımda yalan istemiyorum. Tür- bem, kurduğum ülkenin tarihini e lar, rezaletler hiç bir iz di kmadan silinmiş gibiydi. Ka- Türbemde birçok dehlizler ola- | :::liız cak, her biri fethettiğim memle- tirdi evvelki halini gözönüne ge- . Bütün bir saray, bütün bir te cesedim bulunacak — ve çok h sevdiğim Hint topraklarile tema- h_h'ıde ruhu saf ve temiz kalmış- d ök tte şimdi de onu kuntar- — Tünbenin en yukarısındaki me. zarımla güneşe, aya, yıldızlara İN i 'ak dedi ki: | ğim. Bu dünya hocalarla, papaz- — Haydi oğlum, şimdi baba- |larla, mezheplerle dolu... Keş- €tmiye çalış. |kâinatın âhengidir. Gelecek ne- İ;,;:H”' Şah etrafında bulunan- sillerin şairleri mezarımı görünce *“Ylbilen bir adamdı. Şeyh Ba- lar ve: «Bu adam gökleri doldu- &örür görmez bir gün evvel- ran âhengin içinde erimenin yo- Sunu farketti. Baba ile oğul beraberce Agra- âm o sırada yeni bir yapının ya döndükleri zaman birbirlerine “tmekle meşgüldü. Hiçbir söz duymadıklarını hissediyorlardı. “Yylemeden oğlunun boynuna Şeyh Babaya; Akber Şahın dizle- Ş Sonra dedi ki: |düşkünlüğü gelmişti. Babasından — Oğlum, yapılacak iş çok- | hiç ayrılmak istemiyordu. Akber &ceksin, Bundan sonra elele si tazelenmişti. ıyız. Sana herşeyi anlat- | Aylarca sarayın evrak daire- kendi — dilile latabilmeli , süt oğlunun on, on beş ketlerden birine işarettir. En dip- eket tarafından şimartıldı- | sını dalima muhafaza edecek. imkânı vardı. Bab l okşıya- hayr bildirece- ::y"nna dön. Onun gönlünü fedebildiğim yegâne saf hakikat, kalbini açık bir kitap gibi taşların tabii lisanını okuyacak- ti Ü © çok başka bir adam ol- lunu keşfetmiş» diyeceklerdir. t."el işleri için ustalara emirler hiçbir zaman bu kadar yakınlık gözlerine uzun uzun bak- rinden inmediği zamanlardaki * Ben başlıyorum, sen devam Şahın da oğluna olan eski sevgi- Biliyim. hde beraberce kapandılar, bir — Bu yaptırdığın yeni bina İtakım vesikaları tetkik ettiler. » baba? (Ava beraber gittiler, beraber — Benim türbemdir, oğlum. gezdiler, — eğlendiler. Gönülleri arasıra şarap içmek istediği za- istedim. En dipte bir çu- man bunu da beraberce yaptılar. görüyorsun. İşte sana vasi- Nihayet bir gün Akber Şah hasta ir: Beni oraya gömeceksi- | oldu, yataklara düştü. (Arkası var) rıimı kendi elimle yaptır- Bak kır ’ ü ü&at gözlerden gizli kala- Doktor iyor kİ: hati için çocuk ı!ogrur-4 maz. Şu halde çocuk doğmamasının sebebini ferdi arzularda değil, umumi tabirle hayat şartları adını — verdi- ğimiz içtimal zaruretin içerisinde a- ramak lâzımdır.» © Felsefe Doçenti Vehpi Era'p — «€Bizim gibi nüfusa muhtaç bir memlekette, şüphe yok ki, çocuk dü- şürmek vatana bir iyilik sayılmaz. Fakat, vatana hiyanet addetmeden evvel, bu vâkranm sebepleri Üzerinde düşünmek ve elden geldiği kadar bu sebepleri ortadan kaldırmıya çalış- mak lâzımdır. Gariptir ki, dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de çocuk aldırma vakaları fakir sınıf- ziyade başka içtimal sebeplerden i- leri geldiğini gösterir. Nüfusumuzun çokluğunu teşkil eden — köylülerde gocuk düşürme hemen, hemen istis- nali bir şey teşkil eder. Şehirlerde ya- şıyan amele, sanatkâr, hizmetçi ai- lelerinde de bu vakalar çok değildir. Aksine olarak bu smnıflardaki ailele rin çok çocuk yetiştirdikleri görül- mektedir. Yalnız, teessüf olunur ki, dünyaya getirilen bu çocuklardan çoğu yaşatılamamakta ve lâyikile yetişitirilememektedir. Bu itibarla, memleketimizde nüfu sun artması bakımından çocuk dü- şürmelerin önüne geçmiye çalışmak- la beraber, daha ziyade, doğan ço- cukların yaşatılmaları çarelerini a- raştırmak lâzımgelir.» N lardan ziyade nisbeten müreffeh sı- ve dolayısile de nıflarda rastlanan bir keyfiyettir. Bu | olan irtibatını keserdi. Ve bu su- nokta, hâdisenin iktısadi olmaktan retle doğu mamak da lâzımgelir. İtalyanın Yunanistana taarru- zunu hem Akdeniz - Afrika harbi çerçevesinde ve hem de Alman- yanın Şimal - Atlantik denizi har- bi zaviyesinde olmak üzere tetkik etmek aldanmanın yüzde nisbe- tini azaltmıya yarar. Akdeniz - Afrika harbi bakımından mese- | leyi ele alırsak Yunanistanın ve bilhassa Yunan denizi doğu sa- hillerile buralardaki adaların zap- tı orta Akdenizi (Tunus müstes- na) çeviren bütün sahilleri ele 'geçirrnek ve üzerlerindeki deniz İve hava üslerinden istifade et- ' İmek imkânlarını verirdi. Ayrıca İtalyayı muharebe sahnesi ol- |maktan uzak tutar ve Bingazi | |deniz yolunu emniyete alırdı. i Giridin işgali ise 12 adalarla birlikte Akdenizin Ege denizile Karadenizle Akdenizin karadan ;istilâ.sı plânının tatbiki için ilk ladım atılmış olurdu. | Fakat bu plân ancak yıldırım harbi ile tahakkuk edebilirdi. | . | Böyle olmadı, netice tersine çık- $e l istan — işgal edilemedi |Orta Akdeniz tehlikeye düştü: | Iltnlya muharebe sahnesi olmıya I'bışladı. İtalyan — donanmasına ağır darbeler indirmek imkânla- :n verildi. Yunanistanda ve bil- hassa Girid adasında İngilizlerin | deniz ve hava üsleri kurmaları fıreatları bahşedildi. | Hatıra şu sual gelir: Ark Ru- vayal tayyare gemisi Akdenizde- ki İngiliz donanmasile eskiden- beri bu havzada cevelân edip durmakta idi. (Taranto) müs- 'Yunan - İtalyan harbi harekât sahasını gösterir harita tahkem deniz üssüne sığınan İtal. yan »'7 istan harbe girmeden evvelki zaman- larda dahi hücum etmek imkân- larına malik idi. Unutmamalıdır | sayesinde «Taranto» hücumu- ki tayyare gemileri de diğer harp gemileri gibi hem deniz altından ve hem de havadan gelecek hü- cumları düşünmek meocburiyetin- dedirler. Vâkıâ bu hücumlara karşı mü- dataa sılâhları olmakla beraber seri manevra ve hareket dahi mühim bir müdafaadır. Tayyare gemisinin güvertesin- den kalkıp inecek tayyerelerin uçuşları devam ettiği müddetçe saatlerce sürecek bu harekâtın açık denizde yapılması velev di- ğer harp gemileri tarafından mu- hafaza edilse dahi tayyare gemi- si için tehlikeli bir durum olacağı pek tabiidir. Halbuki Yunanistanın garp sahillerinde —Arta körfezinden başlıyarak garp methali Levkas, Kefalonia, Zanta adalarile kapa- l1 Kornet körfezi ve daha cenu- ba doğru Navarin gibi limanlar kolaylıkla denizaltı tehlikesine karşı emniyet altına alınabilmiye değiştirmek suretile de emniyeti- | ni takviye edebilir. İşte bu sebep- ler dolayısiledir ki bu limanlar- dan İngilizlerin istifade etmeleri Berlin Ziyafeti < Yazan: ÜÇ YILDIZ L:-:Üâğn radyosu diyor ki Berlinde Molotof yolda- şa ziyafet verildiği gece İngiliz tayyareleri şehre çok şiddetli bir akın yapmışlar, muhterem — davetli bu yüzden'ancak saba- ha doğru yattığı ötel veya sa- raya dönebilmiş. İnsan kalbi hiçbir zaman gü- zel bir ziyafet esnasında oldu- ğu kadar açık, geniş, etrafına karşı güzel niyetler ve sempa- tilerle dolu değildir. Molotof yoldaşa Berlinin kimbilir hangi sarayında dok- tor Göbelsin kimbilir hangi dâ- hi rejisöre hazırlattığı peri ma- salı dekoru içinde verilen ziya- — feti gözümün —önüne getiriyo- rum. Altın tabaklarda en nadide kara, deniz ve hava hayvanları- nın kebapları ilâhi ıtırlar gibi tü. tüyor. Hayale sığmıyacak şekil- lere girmiş billür kadehler, el- — mastan, zümrüdden, yakuttan estalâktitlere benziyen avizeler- — de pırıldiıyan — içkiler ve ışıklar birbirinden ayırd edilmez hale gelmiş... Ya hele Nazi ünifor- — malarındaki gamalı haçlar, kar- tallar, nişanlar vesairenin ihti- şamı! Maveradan aksediyor sa- — nılan ağır ve ilâhi ibir orkestra Alman marşi ile enternasyonal motiflerinden meydana getiril. miş rTuhani potpüri kompozis- yonları çalıyor... Bu dakikalar misafirin o ka- dar zayıf ve uysal dakikalarıdır. İnun emniyetle yapılması kolay- laşmış olduğuna hükmolunabilir. | Yunan - İtalyan harbi başlıyalı | (3) hafta geçmiş bulunuyor. Bu ! müddet zarfında yapılan İtalyı; |harekâtı Akdeniz - Afrika harbi- | nin maksadını kolaylaştırmak'mn] ziyade yanlış harekât yüzünden t h aleyhi d | ıtezıhür etmiştir. Şimal - Atlantik denizi harbi zaviyesinden meseleyi —mütalâa |edersek Yunanistana taarruz İn- |giliz kuvvet ve dikkatini Akde- İnize çekerek Atlantik üzerinde girişilecek bir harekât için büyük |mikyasta bir şaşırhma maksadına matuf da olabilir. menk üzerinden Fransaya taar- ruz edilmezden evvel Norveçe yapılan taarruz gibi. Fransa ile olan anlaşma, bugünlerde yine |bahsedilmiye balşanan Cebelüt- tarık meselesi Tancanın tahkimi hakkında İngiliz ve Amerikanın anya üzerine yaptıkları tesir- İspanya hariciye nazırının ler | topu salvolarile salon sarsılmı- Belçika, Fele- | müsaittirler. Buralanda bulunacak | Piflte " Kafal'ila "görüşmesive tayyare dafi silâhlarla hava em- Bo Jine' doğru yolda bulunması niyeti arttırılabilir. Tayyare ge- lbu harekât ile ilgili (egeb'büılere misi birbirlerine pek yakın olan ae Va Güle ooi Tönebi eli lak ee | Te zu bu maksada ne dereceye ka- UFAK TEFEK YARALAR Evlerde, ı cutta husule getirebilecek ( ı OLMUŞ-HhbKÂAÂYELER dar yarıyacaktir. Bunun hakkın- da şimdiden mütalâa yürütmek biraz mevsimsiz olur. Âkd doğ karadan ) İtalyanın Yunanistana taarru- | ki kendisine sabahı bekleme- den gökteki yıldız kümelerin- den birini fethe gitmek teklifi yapılsa hemen hemen «he> di- yecek vaziyettedir. “Tam işte her şeyin yola girer gibi oldu- ğu bu dakikada canavar düdük. leri haykırışmıya, yerle gökün biribirine göndermiye başladı- ğı konrkunç bomba ve müdafaa ya, sofra ve havadaki billür avadanlıklar korkmuş insanlar rın dişleri gibi titreşerek ve j ce iniltiler çıkararak birbirine | çarpmıya başlıyorlar. Bu vazi- | yet karşısında misafire binanın | bodrumunda bir küçük antra | teklif etmek — mecburiyeti b gösteriyor. j | Doktor Göbels bunu da ev- | welden keşfederek sığınakta da | bazı dekor ve mizansen tertib tı meydana getirmiş midir aca- ba? Meçhul. Fakat böyle şey yaksa b'le derhal yukard kanapeler, koltuklar, likör kımları, çerez tabakları getiri- yorlar. Çalgıcılardan flüt, k man gibi hafif aletlerini bera- ber getirmeyi akıl etmiş olan- lar sümmettedarik bir oda kon: seri tertip ediyorlar. Kimbilir | kaç saat süren bu zaruri an trakttan sonra yukardaki piyes | tekrar başlıyor tabii. Fakat saal | kimbilir. kaç ve misafir artık | | ::“ beride çalışırken el, ayak, yüz | kabiliyette değillerse de - Bir #zamıza bir çivinin, bir demirin | çinde çok azgın olanlar ve fena has- tel veya tahta çarpıp iyet dere- b dan dolayı ufak tefek yara- | cede zehirli bulunanlar da yok değil- lar, husule gelir. Ufak bir acı duyu- dir. ((Streptokok), (Stafilokok) de- N:"" kan çıkar. Bu basit sıyrık- | dikleri cerahat mikroplarile kazıklı gok defa, bile ver -| humma (Tetanoz) ve kangren mik - *Yiz. (Adam, bu ufacık ârızadan ne ropları, bu tehlikeli unsurlara birer “kar.) diye dudak büker geçeriz. —| misal olabilirler. işin hakikati hiç de böyle| — Yalnız şurası var ki, deride ve de- » Bakınız neden: riye gelen kan ve lenfâ nescinde vü- Vücudü kaplıyan derinin birçok cudü hariçte gelecek mikroplara =Nol'hıden başka, hariçte bulunan karşı himaye eden tabli mukavemet Sürü mikropları önliyen ve on-| tertipleri ve muhafaza cisimleri mev dk bedene girmesine mâni olan | Stttur. Kanım ve lenfânm beyaz yu- de, ye tabakası olması itibarile varlakcıkları işinde büyük bir rol _:.yn“. büyük bir kıymet ve e- sahibidirler. İşte bu koruma tertip- iyeti vardır. leri sayesindedir ki, yaralara giren mikropların şerrinden, çok defa, ko- runur ve kurtuluruz. Acaba, bütün bunlara rağmen, mikroplar bu tabii müdafaa hattını yarıp geçmek gibi büyük bir azgımlık gösterecek olur- larsa o zaman vücutta ne gibi zarar lar ve tehlike husule gelir?. Bunla- 5:'“"" bir deriden birçok mikrop Hüfüz edemezler. Fakat deride, =*Hcı bir sebeple, ufak veya bü- bir yara hâsıl olursa bu yara, .ıh“l"lr için, mükemmel bir giriş —* olabilir. * ' —vlkın, ıııııhmmlzd;skl eşya üzerin- / rı, sırasile, izah edelim. üıh mikropların ekserisi vü- Dr. NURİ ERGENE * h: /— ŞEHİR TİYATROSU TEMSİLLERİ ğ TİYATROSUNDA “FRANSIZ TİYATROSUNDA DRAM KISMI KOMEDİ KISMI — BU AKŞAM BU AKŞAM o Saat 20,380 da m., N Saat 20,30 da SYUN YOKTUR Üü BUrAL YÜŞ — İktısat Vekâletinden: lira maaşlı müfettiş muavinliği için 17/10/940 tarihinde yapıla- elce ilân edilen müsabaka imtihanı 9/12/940 tarihinde Ankara Büyük taarruz başlıyalı Üç gün olduğu halde, bataryamız, ileri ha- rekete devam etmek için hazırdı. Düşman mevzilerini ateş altıma alıp döverken, bir Şarapnel parçasile şe- hit düşen Eğinli Mehmet onbaşıyı orada bırakmıya mecburduk. Zira, bozguna uğrıyan düşman — kollarını takip etmemiz Jâzım geliyordu. Gün batmış, ortalık kararmıştı. Biraz daha sonra konaklama emrini aldık. Üstümüz başımız toz toprak içindeydi. Erlerin de bizim gibi ter- leri elbiselerinden dışarıya kadar fışkırmıştı. Hafif bir serinlik ve TüZgâr var- di. şehrisi Osman oğlu Osman'a ilişti rarak: mana söyle, buraya gelsin. Kurduğumuz çadırların önünde bir kaynaşmadır gidiyordu. Bu sırada gözüm, Eğinli şehit Mehmedin hem- Anadolu çocuğunu tanırsınız; ke- derini saklamıya uğraşıyordu. Başı önünde, göğsüne düşmüştü. — Fazla tasa etmesin, diye, emir erimi çağı- — Oğlum Ahmet, dedim, Şu kar- şıda oturan Eğinli Osman oğlu Os- Bende iki ruh çarpışıyordu. Yur- dümun temiz topraklarını kirletmek için gelenlere, nasıl bir arslan kesi- ——e Eğinli Osman e— anaları düşündükçe de dudaklarım kuruyordu. Ne kadar olmuş geleli, bilmiyo- rum. Başımı göğsümden — kaldırdı- gim an Osman oğlu Osmanla göz göze geldik. — Buyur yüzbaşım, sival etmişsin. Doğruldum, gülmiye çalışarak: — Nasılsn Osman? Dedim. - İyiyim, Sağol yüzbaşım. — Evvelâ başın sağolsun. Sonra, söyle bakalım ormbaşı olmak ister misin? — Emrederseniz efendim... O gece, keşif için iki gönüllü ar- beraber ın içine doğru uzaklaşmışlar, aradan — epey müddet geçtiği halde hâlâ dönme- mişlerdi. Nerdeyse fecir başlıyacaktı. Zaman ilerledikçe telâşımız artı- yor, gölgeler yavaş yavaş aydmla- nıyordu. Tam bu arada düşman ba- taryaları bizim siperlere ateş açmış, biz de derhal karşılıklı harekete geçmiştik. Düello devam ederken, keşif kolumuzun döndüğünü haber verdiler. — Derhal onbaşıyı buraya yolla- yın, dedim. Bir dakika geçmemişti ki, diğer iki neferi karşımda bul- dum. Pek heyecanlı görünüyorlardı. Uzunca boylusu anlatmıya başla- dedi. Beni kadasil lerek karşı koyuy Y Ç İstanbulda yapıacaktır. Müracaatların 23/11/940 tarihine kadar & şehit Mehmetleri ve onları bekliyen dı: — Yere sürüne sürüne bir hayli et teftiş heyetl reisliğine yapılması lâzımdır. (6835) (10040) U matinelerden — BÜGÜN 5z Senenin en nefis filmi... Harikulâde ve bir iPEKsmanumdl- Filmi yaratanlar: aH EDDY LAMAR SEVEN KADIN T TAYLOR gittik. Bir de etrafımıza baktık ki, onbaşı yanımızda yök. Aradık, her yana baktık. Şafak kizarımca bir kaza geçirmiyelim, diye geri dön- dük yüzbaşım. Beni bir düşüncedir almıştı. Gü- istilâsı sisteminin Türkiye üzerin- den de tatbiki herşeyden evvel şaşırtıcı bir manevra olmaktan uzaktır. Türkiye ile uğraşılaca- ğgından başka Sovyet Rusyanın muvafakati ve hattâ iştiraki te- min edilmek icap edecektir. Bu muadelenin halli ise müşküldür. tepeye ilişmişti. Gördüğüm manzara şu idi: Bir nefer, tepenin üzerinde durma- dan bir sağa, bir sola koşuyordu. AMT Kİ si A Düşman da ardı arası d Çımku 1 ve fıyu!. a8- ayni noktaya bol mermi - fırlatıyor- | Keri bakımdan güçlükleri çok tur. Yunan - İtalyan harbini du. Ortalığı bir duman bulutu kaplı- yor, duman çekilince yine ayni in- san bir o tarafa, bir bu tarafa seğir- tip duruyordu. Nefer ve subaylar heyecan ve şaş- kınlık içinde bu seyredi- yorduk. Bir aralık dumanlar yine çe- kilmişti. Fakat ayni gölgeyi göremi- yorduk. Ateş ve kan içinde erle subay, a- gabeyle kardeş gibidir. Mevzilerin arasında dolaşırken sağ tarafımdan bir ses yükseldi: — Yüzbaşım, bu yüze bakın: E- ginli Osman onbaşı geliyor! mevzii olarak gözden geçirirsek geçen üç haftanın bilânçosu: İtalyan sevk ve idaresinin hatâsı yüzünden muvaffakiyetsizlikle N ER Bir kere İtalyan ordusu ta- arruzunu - arazinin vaziyeti ve Yunan ordusunun kıymetini iyi takdir etmiyerek - kâfi bir kuv- vetle yapmamıştır. İkincisi mev- cut kuvvetile başladığı harekât- ta dahi asıl taarruz mıntakasın- da çok kuvvet bulundurmak ya- ni siklet merkezi yapmak, esas Hemen yerimden bir ok gibi fir-| 4<keri kaidesini ihmal etmiytiı'. ladım. Osman onbaşı, sol kolüu üç-İHer ne kadar sevk ve idare muş sallana sallana geliyordu. Deh- pr Piee'ilir Üerlü Çüi A 1& ı İi SNĞ Ça © an. |olan hakikatlerdir. Bunu her ko- — Osman! Diye bağırdım. O, an-| V LA bilir, asıl güç olan iş bu cak sağ kolu ile işaret ederek: r sabi DD GNĞi K 3 üncü dağ tümenile cephe- kolunu dirseğinden kavramış, bir Ş BEN y kanlar sevgi ve takdirle öptüm. mişti, gözlerini açtı: — Yüzbaşım. — Kahraman Osman. kılıç gibi havada sallıyordu. Sol ©- Rengi sarıya, elbisesi kırmızıya boyanmıştı. Derhal çadırıma aldırdım. Yarası- nt kendi ellerimle sardım. Alnmdan Birkaç saat sonra kendine gel- nin orta kısmında (Meçova bo- ğgazı) istikametinde yapılan ha- rekât muvaffak olmuş olsaydı Yanya mıntakasındaki Yunan ordusu şimal cephesinden ayrıl- mış ve İtalyan ordusunun Tesalya ovasına inmesi çok kolay olurdu. Fakat bu mühim harekâta çok az kuvvet tahsis olunmuş bulu- nuyordu. Bu kuvvet 2 - 3 dağ tümeni olmalı, uğranılacak ilk Fısıldar gibi cevap verdi: muvaffakıyetsizlikler arkadan n — Tİlk şarapnel yağmurunda sol neş, bütün ziyasile ufukta ti. Etrafı dikkatle tetkik ederken, ü ısrarla d gelen kuvvetler ve uçtuğunu Araya tazyiklerle muvaffakiyete çevril- araya buldum. Onu, düşmanın ayak- dur. Nazi marşı ve pot- püri nağmeleri arasında kulağı- na fısıldanan melodiyi * şevkle dinlemiyor, arasıra saa- tine bakarak odasında, daha doğrusu memleketindeki in ve mesut ve alertsiz odasında yatağına gireceği dakikayı dü- şünüyor. Nafile İngilizler söyle- nildiği kadar centilmen adam lar değilmiş. ğ Göçmenlere Dığıhlıcıhv Çitt Hayvanatı İzmir, 17 (A.A.) — Vilâyet iskân ve veteriner müdürl! göçmenlere dağıtılacak olan çift hayvanları mübayaası için Bel gama havalisine gitmişlerdir. kuvvet bulunmalı idi. Şimalde müdafaada kald rı Görice cephesinde “dahi müda. faaya elverişli ve ileride taaruza geçileceği zamanda çok lüzuml olan (Behleşte) tepelerini rinden kaptırmamalı ve Görice yi tehdide maruz bırakmamı idiler. Hulâsa: Hangi cepheder mütalaâ edersek edelim İtaly nın Yunanistana taarruzu bir. hatâlar yüzünden şimdiye kad. muvaffak olmamıştır ve bu satır- ları yazarken Yunan rtesmi teb liği Yunanlıların (Gramos) takasından Arnavutluğa gi lerini ve Kolonya mıntaka (Herseka) yı aldıklarını bildi mekte idi ki bu mevki Görice Leskovik - Kalbaki - Yanya lunun ortasındadır. Şimal ve nup cephelerinin bu yol ile i batları kesilmiş demektir. Yunan ordusu muvaffakiy bir sevk ve idare takip edi İtalyan ordusunun yeni g kuvvetlerile yapmıya çalıştığ hazırlığı bozmıya, ve firsatı a ve bu suretle hare meli ve başl bu hareket ne- tice alınıncıya kadar devam et- ları altımda bırakmıya gönlüm razı sağ ateş İhsan HİNÇER |tirilmeli ve bunun için de elde ta kendi teşebbüslerile hâkim mıya çalıştığı anlaşılıyor.