)' 'CİHANGİR LA Te aA Ko 2ült» Bi oet a Tarihin En Büyük Aşk Romanı Yazan: NİLLÂ KUK Mihrünnisa, Oğlan Çocuk Kıyafetine Dönüyor Man Baj için kasideler lardı. Dünyaya bir erkek i Akber Şah me- Fıkaraya yine altın dağı- Çocuğa Husrev adını » Husrevin ilk gülümse- Hün Şeyh Baba saadetinden Mihrünnisayı — öptüğü i böyle bir sevinç Böçirmemişti. ğluna hitap ettir beraberce Va mer Elbette, ö > bir aya kadar be- e anmesinin güzel göz. Çördı: Koya, ceylân bakışlı 4 çi Seyh Baba, bir çift ye- ,_!Hh hasretini — çektiği için Bözleri Man Baide seveme- Fakat oğlunun gözlerine çalkandı. Şeyh Baba bü- ap içtiklen sonm k arzusunu duymuş- 4 boambaştu. Husreve Bunu dol- daima çe- Bu oynak ve T ; £ £ # £ IĞ Ffff İ ıj g T T İ& & Zx Bir defa şarabın tadı- bir daha baş kaldı- Ü | , n Ben öğretmesem şairler ve öğretecekti. Kendi i hasreti öğretecekti. Baba, şarapla ve oyuncu Oyalanarak aşkını unut- Şalışrken, Mihrünnisa Kâ- * bütün başka meraklara Genç kiz, silâh ve kılıç öğrenmeyi — aklına u. Erkek kardeşinin ke 5 itterek babasile yaptığı ge- Rün bir türlü unulamıyordi tam hürriyetin tadına var- « n t' ©vde kalacaksın ve bir ka- ğytkirk alan şeyleri öğrene- Ce tatlı bir tebessüm- x; Vermişti: Y eki, babacığım... ğ:i'ı.i' ilemeleri, dokum eri, yazı meş; kv_. bübesına — gösteriyordu. Na © kadar tath bir sesle Ça ki Gıyas Bey gaşyoli N6 kız farisi dilile şür- 'ordu. Bir taraftan da İâvanta yapmayı, süs. OA ğği SE İzdivaç - hayatının Könçilü sarlarını öğreniyordu. n Türk ve Hint âlemin- ö vöne işi almış yürümüştü. € sevda ile alâkam t sır vardı ki iyi giyinip Xe kocasını / kendine istiyen bir genç kızın bilmesi lazımdı. - Bunla- a urnak ve parmaklı koymak, gözlere sürme ben yapmak, türlü türlü Süç yıkayıp laramak var- “Cün bir kısmı sevgiyi kıi- İhceliklere aittil Meselâ K— ÖPmek sanatini bilmesi Kj:" sanat hakkında ev- 'N.w €vvel ameli tatbikat W::n öpüşmenin lâzımgelen de- 'den Ü vamlı izleri hakkında gürlerdi şarkılardan ders alması ve bi lerine bu derslerin özünü ilâve etmesi lâzımdı. Ev düzeltmek, misafir ağırlamak, davetler ter- tip etmek de o zamanın ileri git- miş sanatlarındandı bir kızın bunları da iyice bilmesi icap ediyordu. Haşmet hanımı ziyareta gelen ihtiyar Kâbil kadınları, Akber Şahın babası Hümayunun ve da- ha övvelleri Babir Şahın Kâbilde verdikleri ziyalerleri anlatırakla bitiremiyorlardı. Hümayan, bu gibi davetler için şehir Iıııuın:: |bir köşk yaptırmıştı ki buma sınlı köşk adı takılmış. Ziyalet günleri köşkün yerleri güzel koku. karla uğulunmuş. Her tarafında günlükler yakılırmış. Bütün köş- kün tılaımlı bir havası varmış... bağlıyan aşkın da tılsımlı birşey olduğunu düşünüyordu. Aradan aylar, seneler geçiyordu. Genç kaz, hâlâ kendisini Akber Şahın oğluna bağlı tutuyordu. Zamane Beyin aşkını da bu yüzden mu- kabelesiz bırakmıştı. — Fakat aşk acılarına kendini kaptırmamak için mutlaka açık havaya çıkmı- ya, hareketli bir hayat geçirmiye ihtiyacı vardı. Mihrünnisa babasını memnun etmek — için kadınlık sanatlarile meşgel olmuş, her birisinde üstat kesilmişti. Şimdi de artık kendi- sini düşünmiye hak kazanmıştı. Bir gün annesine dedi ki: — Anme, ben Salime Sultan gibi ata binmek — isterim. Kılıç kullanmayı, tüfek atmayı öğren- meliyim. Bir tecavüze uğrarsam |kendi kendimi müdafaa etmeyi | bilmeliyim. Güzel kızın yeşil gözleri yaşla dolmuştu. Sözüne devam etti: | — Eğer ben oğlan kılığına g- rerek atla gezmiye ve evlerde kapanırsam aşk acılarına ölürüm. Haşmet Hamım. içli kızın boş bir tehditte ği arme inceliğile kavradı. Kocasına de- di kis — Düşün, beyim, Mihrünnisa başka kızlara benzemez. Konak- larda kapalılacak neviden değil- dir. Ruhu Salimenin ruhuna ben- zer. Dağlı bir Bedevi kızı gibi hürriyete Aşıktır. Kızımızın sas- deline mâni olma. Beraber çıktı- ianız gün herkes zaten Salim adlı bir oğlumuz olduğuna inandı. Ço- cuğu tekrar beraberine al. Gıyas Bey ister istemez razı oldu. Böylece Mihrünnisa on beş yaşını dolduruncıya kadar evde bir kız hayatı geçiriyor, hariçte de Selim adlı bir erkek çocuk diye tanınıyordu. kılıç / kullanmak emin bir adamını beraberine ala- rak atla uzun yürüyüşlere çıkarı- yordu. Gıyas Beyin Zamaneye emniyeti vardı. Fakat emin ada- mı da beraber gidince iki kat em- niyet duyuyordu. Sonra çocukla- rı âsi kabilelerin bulunduğu ta- raflara getirmiyeceğine dair Za- maneden söz almıştı. Zamanenin, erkek sandığı ço- İcuk hakkında duyduğu garip sev- la devam ediyordu. Fakat mert delikanlı, valinin <oğlur hakkın- da duyduğu delice aşkla mücade- Je etmeyi mertlik ve askerlik şanı sayıyor, hislerini hiç belli etmi- yordu. Mihrünnisa on beş yaşına var- dıktan sonra bir gün Giyas Bey kızına evlenmek bahsini açtı: “Benim güzel yavrum, dedi, |gönlün nasıl bir koca istiyor> — Evlenmiye hiç niyetim yok, babacığım. Gıyas Bey kaşlarını çattı. Kızı- nın dağda, bayırda at koşturı aina acaba hatâmı eylemişti? Mihrünnisa bu yüzdün kızlığını t unutmuştu? Fakat sonra ken- di kendini teskin etti: Bu çocuk- ça Jâkırdıya fazla ehemmiyet ver- miye sebep yoktu. Kızına tekrar dedi ki: söyle. İşte ahi vereceğim. Bir dakika için Mihrünnisanın kalbi heyecandan durdu. İstedi- Ki biricik adamın ismini acaba söylemeli miydi) « KSonu varn) in adamın İsmini dim olmun: Seni ona Ten.kıd_ı_J Bir Ana Bü eserit öyaaamasına — sobop, Beçen Sene mejodram tipindeki — <O Kadın> piyesinin fazla hâsılat getir- miş olmasından olacak. Komedi ya- zan Tristant Bernard'ın tek facla &- Seri budur. Tristan Bernard, bir konferansın- |da damiş ki; <Torunum koyunların |bagğırmasını kitaplardan <Ba» diye öğrendi. İik defa hakiki koyunun ba- Rırdığını gördüğü zaman bana ko- yünün yanlış bağırdığımı — söyleti.» |Komedi muharriri karısına da; çocuk münakkit olacaktır> diye ha- ber vermiş. Muharrir — münakkitleri çocuğa benzetebilir. Fakat kendisi de koyun gibi bağırdığını kabul etmek şartile.. Bu eserde mevzu, ne ananın oğula karşı sevgisidir, ne kadın erkek n9- K, ne de hak mefhumunun yanlış esaslar üzerine kurulduğu.. Muharrir Jeame Dor& — ismindeki bu eseri Bara Bernar için yazmıştı. Sara Berner belki bir ananın şefkat ve istırahmı yaratmak istemişti. Bi- zim de Sara Bernar'ımız, Neyyire Neyyir bir ananın katil oğlu karşı- sında duyduğu mtırabi pek güzel his- Bettirdi. Escrin sonuna doğru yanımda bu- Tunanlardan birisi: <Mahkemeye git- Bem daba heyecanit ve - hakiki bir vak'a dinliyobilirdim>. dedi. Ban'al escri, hâdiseler gibi bir çiz- lanmak ister, Bir fikir ister. Ve o fikrin eserde iyi anlaşılması icap e- der. Bu piyes ne halkın heyecanını, na de san'at severlerin takdirini kaza- nacak bir eserdir. Yusuf Ahıskal İstanbul Gazeteci lerinin Yemeği Türk Basın Birliği İstanbul Mın- takası İdare Heyeti Merkezi, kendi mianlakazma mensup gazeteci arka- daşları arasında, evvelki akşam Tek- sim gazineennda toplu bir yemek ter- tip etmiştir. #ehrimizin maruf başmuharrirleri, BRZete, mecmua sahip ve muharrir- leri ve Anadolu Ajansı müdür ve mensuplarının hazır bulunduğu — bu za MmüZiği Ve varyetesi, ayrıca — bir neşe membar idi Basın Birliği İstanbul İdare He- | vyeti, arkadaşlar arasında daha yakın |temaslar temini için bir zamandır tatbike başladığı bu toplu yemekleri, şehrin muhtelif Tokallerinde sık sık tekrar edecektir. Abone Ücreti Türkiye dahilinde: —— a | 3400 400 150 kuruş 410 — SOOKr. yoktur Şakaklarından süzülen Lerleri ce. binden çıkardığı ıslak mendilile ku- rularken: — Bayım, diyardü. Allah aşkını Za yapabileceğim bir şey söyleyin de yapayım. Bu Kadıköyüne 10 uncu Bidiş gelişim. Haydi vapur, tramvay paralarını hesaba katmayın fakat hiç olmazsa kaybattiğim ve daha da kaybedeceğim zamanıma acıyın... da ezilip büzülen memura yalvaran adamla ilk önce, doğrusu ben de ülâ- kadar olmadım. <Kırtastyeciliğin cil- velerinden> diyip geçmek — istedim.. Fakat arkamdan memüurun: — İşte kayıtlarımız, plânlarımız, krokilerimiz... Kadıküyünde Şekerci Bakkal sokuğı adile maruf bir sakak yok. Diye karşısındaki adama — cevap verdiğini duyunca birden geri dün: düm, Bu ada maruf sokakta senelerden beri oturan bir ahbabım var. Ona gi- diş, gelişim hüfızamda biran toka- Kin lamini — canlandırdı. kaldrm, Ya, hâfizam beni aldatıyordu, ya- hut ta kayıtlar metmmrü... Böyle bir sokağın meveut olduğuna ben de sa- vabıma şahit oldum. Fakst kulak weren olmadı. | Bi üzerinde gitmez. O bir umuma bağ | ki Karşısmnda mesüliyetin yükü altın. | Şaşırdım, | Y AT — Gelenlerin Anlattıklarına Gör şa—— ——— aa Yunanlılar Yiyecek Bekliyorlar Bunu Dolarla Ödeıneyc Hazırdırlar BuYardım, Müşterek wDavamıza Yardımdır | Bu Yunanlı Anne İlo Yavru- suna Bakınız: Yunanistanda Bütün Bir Millet Askerle Be- raber Çarpışıyor. Asıl Düş- manları İtalyanlar Değil, Aç- lıktır. Yunanlıların - Derdine Eırvs Bulunmazsa Bunlar Gi- İ Milletinin Müşterek Davamız İçin Gösterdiği Yaman — Mu- kavemet Ruhu Maddi Çare- sizliklerle Karşılaşacaktır. x» Yunanistandan gelenler anla tıyorlar; Öz yurduna yapılan ta- arruz karşısında bütün Yunan milleti arslan — kesilmiş. — Hiçbir şeyden yılmıyarak, kati bir zaler azmi ve imanile cepheye koşu- yormuş, Biran evvel cepheye gönderilmek içiti neferler, kıtalar sebepten dolayı da siviller ara- sındaki zayiat büyük yekün tu- tuyormuş. Dünyanın her tarafındaki Yu- mahlılık, Yvatan aşkile galeyana gelmiş. Ana vatanları için her fedakârlığı yapmıya hazır bulu- nuyorlarmış, yardım diye her ta- Taftan para akıyormuş. Yalnız Yunanlılar şunu diyor- Jar: «Para yenilmez, içilmez. Bu ruhun, bu mukavemetin devamı için yiyecek ihtiyacımızın arkası zgelmelidir.> Gözleri de bizdedir.. Hem memleketimizin gida maddeleri ihraç eder bir memleket olduğu için, hem de bizi dost, kardeş ve aynı yolların - yolcusu - bildikleri için... İnistanın taarruza — uğradığından bahsederken, — komşumuzun sü- kün ve selâmetinin bizim için çok ehemmiyetli olduğunu ve bu- rasının bizim emniyet sahamızda bulunduğunu söylemiştir. Bütün Türk milleti, kahraman Yunan milletinin mücadelesini |yakından takip ettiği gibi bizim- le müşterek olan bir dava için çarpıştığını da bir saniye bile ha- tırdan çıkarmıyor ve Yunanista- İzun zafer kazanmasına yakın ve derin bir alâka duyuyor. sahasında bir gün bile kaybetme- |den füle çevrilmesi komşumuz |Yunanistanın mukavemet kudre- ti bakımından da, bizimle müşte- İrek bir davanın muvaffakıyeti bakımından da mutlaka lâzımdır. Yunanistan bizden iane iste- | miyor. Aldığı - herşeyin parasını Memurla iş sahibi hâlâ çekişiyor- lardı: — Bizin gösterdiğiniz sokak Yo- Burtçu çoşmesinin birinci örta soka- Bidiz. Orada, sizin evinizin, numara- SI taşıyor diye bir evi nasıl haşka- #MA salarak kaydını terkin edebili- riz? Böyle bir sokağın mevcudiyetin. den, kadastronun haberi olmadıktan BSonra artık ne yapabiliriz? Çok yo- Taktuğunu biliyoruz. Vazifemiz olma- Masina rağmen Kadıköy belediyasi- İne bir yazalım, son bir defa da era- dan takip ediniz. Bekalım netice ne gıkacak * İş mahbi: «Hasbinallah ve nimel- vekil> diye söylenerek gişenin üze- rine bıraktığı bir tomar evrakı to- Parladı, 11 inci dela olarak Kadıköy selerine çıkan iş xahibile beraber ben de yola koyuluyorum. Kadıköy kaymakamlığındayız. Kaymakam — meseleyi — anladıktan sonre Küğıdı havale edecek bir mer- ©t erryor. Hatırına ser mühendise ha- vale etmek geliyor. 'Tomara bir kâğıt daha ilâve olun. muştur. Ser müherdise gidiyoruz. Mühondis, cebinden bir metre çıka Tarak salâhiyet meselesini ileri sürü- yor: *Sokakların genişlik ve dartıkla- aa söyüyebilirim. — Nümerotaj ğ_ dolar olarak derhal ödemiye ha- ya ait ihracatımızda Yunanistanı tercih etmiye ve ihtiyat tedbiri olarak ihracı menedilen her türlü maddelerde Yunanistan için ken- di selâmetimizle telif kabul ede- İcek son hadde kadar fedakârlık- |lar ve istimalar yapmıya varıyor. Bunu bir ticaret işi değil, Türk K “milletinin Yununistanın milli mu- kadderatına olan büyük alâkası- ni ifade edecek milli bir hareket (diye teşkilâtlandırmmak lâzımdı;. Her vatandaş bu gayeye kendi 1 — Kışın en soğuk günleri sene- min en kısa günlerine isabet oder. Yanlıştır: Senenin en kısa günleri 21, 28, 23 ilkkânundur. Halbuki arz ikincikânun sonlarına kudar güneş- ten aldığı hararetteri daha fazla ha- raret neşretmiye davam adar. 2 — Aymn etrafmda bir halka pey- da olması yağmur veya kar yağa- cağına alâmettir. Doğrudür: Ayın etrafındakl hal- ka, küçücük kar kristallerinden iba- ret yüksek bulutlarır. ay işığinin yo- lu üstüne düşmesinden ileri gelir. Bu bulutlar, umumiyetle havanın karar- sız olduğuna alâmettir. 8 — Barömetrenin yüksek alması, önümüzde iyi Kava bulunduğunu de- İhlet eder. Yanlıştır: Hava değişmelerinin ba- İrometrenin yüksek veya alçak olma- ile değil, inip çıkmasile alâkası var- sek tazyik derece- me Iatidadı pey- da olursa fena havanım yaklaştığına hükmedebiliriz. 4 — Kar, donmuş yağmurdan baş- ka bir şey değiktir. | — Yanlıştır: Kar donmuş yağmur de- İğüdir. Doğrudan doğruya kar şek- linde kar bulutlarından düşer. | 5— Alçak ve çakur yerlerdeki bah İseler sonbahar denuna, tepe üzerim- deki bahçelerden ziyade maruzdur. — Senelik Gaylık Saylık —Aştık | Bu alâkanın iktısadi yardım | — Doğrudur: Soğuk hava bir sahanm en alçak yerlerina çöker. Buralarda hava ayni sahanm yüksek noktala- rından 2 A £ derece daha soğuk o- dabili Açık pencereler yıldırım. cez- beder. Yanlıştır: Bunu zannetmiye hiçbir. ferint setep yoktur. —— ee Bir Dertlinin Derdine Ortak Oluyorum Üç Adlı Bir Sokak Yüzünden Çıkmaza Giren Bir İş Nihayet Polis Tahkikatiyle Düzeliyor istm koyma işi berhalde beni alâka- dar etmez . Yanımdaki adam çıldıracak. Artık dayanamıyarak bağırıyor: — Beyim, bana yapılacak bir şey söyleyin de onu yapayım. «Maliye tahsil şubesinden zoralmm> diyorlar. Kâğıtlar havale alunuyar. Maliye, «Bizde Şair LAtifi sokağır diye bir kayıt vardır diye cevap ve- riyor. #ahibi ne yapacağını şaşırarak: — Yahu, Allahaşkınıza şunu poli- se havale edin de tahkikat yapsın! diyor. Bu da bir fikir... Tahkikat için po. lise havale olunuyor. Polis tahkikata gidiyor. —Sokağın Başında Şair Lâtifi levhasını görü- yör, fakat ctvarda yaptığı tahkikat. l4 buranın 40 senedir Şekerci Bak- kal nâmile yâdedildiğini bir zaMANnda köşe başma Şair Latim levhası takıldığını enliyor, Tapıda kaydı: <Yoğurtçu çeşma, birinci arta sokak>, Belcdiye kaydı: e$air Lçtifb sokağı, ahallce tanın- |ması Şekerei Bakkal sokak — olduğu İresmi tahkikatla öğrenildiğinden ki. taha uydu diye tapu — munmelesinin ikmaline başlanıyor. Sokak isminin üçleştiğini gören iş ve - yakın| ysahasında, elinden geldiği kadar h olmayı gaye bilmelidir. Hiç şüphe etmiyoruz ki Kızılay teşkilâtımız Yunanistana bir he- İyet göndermek ve — Arnavutluk dağlarında müşterek dava namı- na dövüşen Yumanlılar için kiplik |malzeme hazırlamak gibi tedbir- leri düşünüyor. Giriştikleri bu çe- tin mücadelede bizden görecek- leri her a dostlarımızın mâ- nevi mukavemetlerini yükseltmi- ye ve bizim kara gün dostu oldu. ğumuzu isbat etmiye yarıyacak- Müsabakamızın Gevapları 7 — Yazın insan sıcaktan - ziyade Tütübettoa rahatsız olur. Doğrudur: Hava rütubetle yüklü olunca teri çakernez. 8 — Kışın nadirea dulu yağar. Doğrudur: Dolu gök gürlütüsün. /den sonra olur. Kışın bu nevi firlma» lar vadirdir. 9 — Arabi ayı başlarken yani ay yeni bir devreye girerken ekseriyet. le havalarda değişiklik olur, Yazlıştır: Halk arasında hava hak- kında hüküm süren yanlış telâkkile- rin belki de en yayılmış olan bir ne- vidir. Barometre tazyikindeki deği- şikliklerle ayın seyri arasında hiçbir. Mmünazebet yoktur. 10 — Şekli itibazlle birbirinin ta. | mamile ayni elan kar zerresine tesa- düf edilmez. Doğrudur: Alimler biribirine ayni- le benzer iki kar zerresine hiç rast ge'memişlerdir. | 11 — Kırağı geceleri yağar demek doğru mudür ? Yanlıştır: Kırağı yağmaz. — Birak havadaki rütubet soğuk bir cisimle tamaza gelince kırağı olduğu yerde teşekkül odar, olur ki, kar yağmaz. | Yanlıştır: Pek kuru olan soğuklar da kar bulutlarınn toşekkülü için ih- tiyaç olan rütubet mevcut olmamak- in boraber soğuklarda kar yağar. Meseli sıfırdan aşağı ön derece ka- dar soğuk havalarda beş santimetre yüksekliğinde kar yağdığı görülmüş- tür. 18 — Yazın kavanın kıştan sicak Çalmasma sebep yaz mevsiminde mr- | zan güneşe dahm yakın olmasıdır. | Yanlıştır: Arzın güneşe en yakın olduğu tarih 2 ikincik&mundur. 14 — Gök gürültüsü ve bir ferta. bazan sütün ekşimesine sebep e- lur, Yanlıştır: Gök — gürültüsünün ve fırtınanın bu hususla suçu yoktur. Yaltiz şurası var ki, fırtma doğuran hava şartları ayni samanda mikrop- |ların inkişafını kolaylaştıran şart- lardır. Fırtinalı zamanlarda — sütün Çekşimesi iztidadırm fazla otması bu yüzdendir. 15 — Radyoda parazit yazın baş- ka mevsimlerden fazla olur. Dokrudür; Yazın her anda yer yü- Zünün Muhtelif yerlerinde 1800 fir- İtana hüküm sörer, Bunlara ait gök gürültüsü parazitleri çoğultur. 16 — Alâimi semayı gece görmek mümkündür. Doğrudur: Ay ziyası da alitimi se. ma yaratahilir. 17 — Gök gürülttüsü tamamile za- rarsızdır. Doğrudur: Aksini isbat eden hiç. bir delil yoktur. 18 — Salkalı bir fırtınada tek ba- şına duüran bir ağacın dihine iltica etmek tehlikelidir. Doğrudur: Tek duran ağaçlara yıl diriım düşmesi ihtimali, ağaçlardan mürekkep gruplara düşmesinden fazı dadır, | 19 — Ufkun kırarması ertesi günü fırlına olacağına delület eder, Yanlıştır: Grup zamanında ufkun Kızarması ertesi gün açık, kuru ha- |va olucağına alâmettir, 30 — Fazla miktarda kırağı ha- vanın açık olacağını gösterir. Doğrudur; Bulutsuz gecelerde arz| daha çok hürüret neşreder ve bu yüz, (den daha çok kırağı toplanır, 1? — Bazan hava © kadar soğuk | 3 W FN İbret! Yazan: B. FELEK Biı vakitler bütün dünya- nim hürriyeç mefhumunu, hürriyet feyzini, düşünme ve görüşme Azadeliğini — kendisin- den öğrendiği hüz, serbest, serâ- zad, beşeriyet sever Fransanın bugünkü halini görüp de ibret almamak kabil değildir. Güya harp mesülleri - diye topladıkları — Daladier, — Paul Reynaud, Mandel, Blum gibi eski nazırlarla başkumandan general Gamlin'in mevkuf bu- lunduğu Fransada Chazeron. daki şatoda bu adamları ne biribirlerile, ne de hariçten ge- lenlere görüştürtmemektedirler. İşin fenası bugün iktidar mevkiinde — olanlar — bunların dostları, meselâ Mareşal Pe- tain de mesaj arkadaşı idi. Hiçbir mahkemenin, hiçbir müstantiğin haklarında hukuki bir vesika ile verilmiş tevkif ka- rarı yok iken, Fransada uzun zaman idarei hükümet etmiş, bellibaşlı adamlar böyle bilâ- perva tevkif ve ihtilâttan mem- nu olarak hapseedilirse bir za- manlar hürriyetin beşiği olan bugünkü Fransamın — bürriyelin artık mezan olduğuna inanmak lâzimgelecektir. Fakat bir milletin, Fransızlar gibi hakikaten hürriyete ve âza- deliğe âşık bir milletin dünden bugüne bu kadar derin ve men- fi bir tahavvüle uğrıyacağı | mümkün olmadığı için bugün- kü hâdiseleri gayritabii ve ma- razi telâkki etmekten başka ça- re yoktur. Herkes, her felâkete bir sebep, bir mesul arar. - Bu- gün, Fransanın - kendi itirafla- rile de sabit olan - emsalsiz in- hidamından şu mevkuf olan üç dört nazırı mesul tutmak iste- yiş de bunun hir nümunesidir. Fransa bugün açtır. Lâf değil tam mânâsile açtır. Kontrol altında — çıkmasına rağmen bütün gazeteler açlık- tan bahsetmekte ve yağsız, yu- murtasız bir takiım yemek ter- tiplerini halka sunmaktadırlar. Böylece halkı açlığa alıştıra- cak avundurma yazılarından bi ri de bir kadın gazetesinde ç- kan şu tavsiyedir: «Madamlar! Yemeklerinizi, çiğneyin. çiğ- neyin ve tekrar çiğneyin. Bir yemeği iki dela çiğne- mek, teğrar yemek yemektir.> Bu yazıyı iktibas eden bir baftalık gazete şöyle ilâve edi- yört «Yediğini tekrar yemiye fran. sızcada geviş gelirme denirle Bu deregeye düşmüş bir ce- maatten hürriyet, serâzadlık ve hukuku beşer âşıklığı beklene- mez. Umalım ki bu kriz geçer ve Fransa hakiki çehresile me- deniyet âlemine döner. Buynakü Program 8 Program, &03 Hafif program (PL), 8,15 Ajans haberleri, £,0 Mü- zik programının devamı (PL), S00 Ev kadını - Konuşma. trası, 18.40 İnce saz heyeti, 10915 O- peretlerden zeçme — parçalar — (PL), 19,30 Ajans haberleri 1045 Müşterek garkı ve türkiller, 2015 Radyo gaze- Talı bilet Akşehirde dava vekili Ab- dullah Bilgene, 20,000 lira kazanan 395839 numaralı bilet —Bolvadinde Kahveci Ali Akyıldıza, 10,000 ll kazanan 237228 numaralı bilet Tar- fut Halkevi odacım Musa — Kanıka Bittir. 10,000 lira Mudanya cezmevi mah: kümlarından İbrahim Öztürk, Sab. Ti Düzenli, Müstafa Canayakın, Re- cep Benek, Reşat Kardeş, — Mahmut Çetin, Ahmet Doğunun müşterek al- dıkları 376668 numaralı bilete, 5,000 Hrayı 124818 numaralı bilet — sahibi aeker Süleyman, ülğer 5,000 irayı da 248080 numaralı biletle İran sefnret- Banesi müstahdemieri kamınmızlar-