——— AR ——— ——— — ——— Bağdaki İstirahat Günlerinden Sonra Çalışmıya Başladık E Yi Bu herifin. şeytana bile kü- lâhı ters giydirecek kadar keskin fikirli, bir av zağarından daha goök hieli, tilki gibi sinsi - olduğu söyleniyordu. Pek yalan da de- #ildi hani, Çünkü, teşkilât işleri ile ilişikli çlanlardan çoğunun, başta Dayı Mesut Bey olmak ür Hopalı Mehmet Maceralarını Anlatıyor SAN Almanyadan mümkün me noksanı gün geçtikçe kendini daha — fazla belli etmektedir. Bazı gazeteler, vaziyeti gittikçe müşkütâ| kesbeden tramvay ida- Tesinin ray ve malzeme ihtiyaçla- vını Karabükten temin edebilece- ğini, bu da kâfi gelmediği tak- dirde bunları Almanyadan getir- tebileceğini yazmışlardır. in bu hususta kendisile gö- rüştüğümüz, alâkadar bir zat bi- ze şunları şöylemiştir: — Malzeme yüzünden çok sıkıntı çekmekteyiz. — Şirket bize yük rlı bahçeli kahvede' bi Teştik. İşe, lüyık olduğu ehemmi- yeti vererek dört başı mâmur bir plân çizdik ve hemen o akşam da işe giriştik. Plânımız şu idi: Ahmet Bey, vaktile siyasi iş- İlerde hafiyelik ettirdiği, her hu- susta kendilerine emniyet ve iti- müslim zere, bu şirtet herifin şerrinden | mat ettiği birkaç gayri bi ba tüy- iLindiler. özlüğkroka; vantasile, ÇA )in girşğii ip | SLe a alrena gökünü bütir İniyük ler ı;:u.ı:d lüm: K k.]hıı Karabük, — ihtiyacımızı temin ci taraftan da yine ayni adamlara | ir Calışmaktadır. Almanyadan O günlerde, ben de komiser Zeki Beyin bağından ayrılmak, bir zaman da İstanbulda yuvalan- mak hazırlığında idim. Çünkü, göze çarpmış, dillenip damgalan- miştım, Ansızın bir yerde bastırı- hp yakalanmak tehlikesi başgös- termişti. akşam, yatsı şuları idi. Çineli Ömer Çavup bağa geldir — Haydi, tası tarağı topla ba- kalım... dedi... Birlikte yüzbaşı- nın yanına gideceğiz. Hem de he- tmen şimdi, Sordum: — Buradan ayrılıyor muyum arüuk? — Elbette, Yüzbaşı sana baş- ka bir mekân gösterecek ve yeni >ir iş verecek. Haberin verdiği sevinçle kalk- tm. Yatağımın samanını silktim, yorganımı dürdüm, çamaşırla- rımla birlikte koltuklayıp çavu- #an önüne düştüm. Atladığımız bir araba, beni yarım anat sonra, günlerdenberi hasretini çektiğim arslan yürekli yüzbaşıma kavuşturdu. Saygı ile | elini öptüm. Kısa ve candan bir hoş beşten sonra, aramızda şöyle bir konuşma geçt — İyisin değil mi2.. — Eh.. Şükür Allaha yüzba- p, Demir gibiyim. — Ayağın biraz aksıyor am- ma... — Bakmayın siz ona. — Bu sefer çok eziyetli bir iş alacaksın Mehmet. Kendini hele bir yokla. — Tasalanma — yüzbaşım hiç 'ondan yana. — Peki, şu hani (A...) dedik. | leri herifi sen de tanıyorsun de- Bil mi?.. — Rüştü, birkaç defa kendini de, evini de gösterdi b — Evini bilmen de çok iyi.Bu herifin bir an evvel ortadan kal- dırılması lâzım Mehmet. Yoksa, ben ve Yenibahçeli Şükrü de da- | hil olduğumuz halde birkaçımı- zın başını muhakkak yiyecek ve bütün teşebbüsleri altüst edecek. — Yaparız Beyim. — Fakat, herif çok kurnaz ha... Öyle sanıyorum ki, pek de kolay ya; uyacaksın bu işi. Çok tedbirli hareekt lâzım. Kimleri istersin yanına, söyle bakayım? Dayı Mesut Beyin bir casus parçasına bu derece ehemmiyet werişi, hele, bana yardımcı tek- Nf edişi biraz onuruma dokundu doğrusu. Gönül kırıklığımı halim- le hissettirerek: — Hayır, gyır .. dedim, Safra taşıtma bana kuzüm yüz- başım. Bu işi tek başıma başar- mayı üstüme alıyorum ben. Plân Görüşmemiz. biraz uzunca sür- nekle beraber verilen karar onu da, beni de memnun etti. Dayı yardımcı değil, fakat, LDele geçireme: hiç yoktan meseleler uydurtarak, onu ağımıza düşürtecek sebep ve | fırsatlar hazırlatacak idi. Açıkça- m herifi bir manevra He aldattı- rarak dilediğimiz - yere koşturta- caktı. Ben de, o habisin, bir fesat kumkuması — olduğu — söylenilen kafasını kopnracaktım. Searezli Ahmet Bey, (1) Dayı Mesut Beyin methettiğinden daha değerli ve pek kurnaz bir iş ehli imiş meğer. Her yorulduğum yer- de han yapar gibi, yatıp kalka- cak, icabında sığınıp saklanacak, İsıkışıldığı vakit bahçeden bahçe- ye geçilip kaçılacak evler buldu, herifin her hangi bir tesadüf veya tertibimiz ile tepelenmesi ihti- mallerini de gözönüne alarak, ay- rı ayri yerlerde çeşit çeşit kaçma vasıtaları bile hazırlattı bana. Bu. nun için idarecimden çok mem- nundum. | İşe Dört Elle Sarılmıştık İkimiz de işe dört elle sazılmış- tık. Ahmet Bey, o dediğim kefe- | zeleri birer âlet gibi - kullanıyor, (A....) nın her hal ve hareketi- ni, hattâ gece, gündüz gideceği | Avukat Mithat ayrıca mücssese- Ka salee yağrıncaya | den 50 lira da tazminat istemek- bana bildiriyordu. Ben de, vzar b yan lıman başlarını çevirtmiş, | ). ehl ü ğ pları bayklarımı karplirman yeni sank Gi vakayen adai çeimediği elifi şalvar, bol bir cübbe ile kelli çir ikinci bir ehli vukuf tetkiki ::ğ'm:m“"x' 'â“"_':"":_î;; için dava telik edilmiştir. caddelerde geziniyor, kahvelerde Bir Zimmet Suçlusu oluruyor ,hbep onu gözlüyordum. — Erzurum Çocuk Esirgeme Ku- Fakat, ne bileyim, tedbirli hare- rumu kâtibi İhsanın müessese' ket edişinden mi, yoksa talihin | 500 lirasını zimmetine gı ana yar ve yaver oluşundan mı | iddia edilmiş ve İhsan nedir, o günlerde bir türlü, şöyle | kaçmıştır. Polis dün kendisini ya- |bir biçimine getirip de üstüste iki | kalayarak müddeiumumiliğe ver- kurşun olsun ilmek fırsatını | miştir. Sultanahmet — Sulh Birinci . Hain herif, Ceza hâkimi sorgusunu yaptı. İh- otomobilsiz yere basmıyordu ki san kendisini şöyle müdafaa edi- |biç. Rastgeldiğim yerlerde görün- | yordu: mesile kaybolması bir oluyor, e- |— — Ben yirmi lira ile çalışıyo- lim tabancamın kabzasında kalı- irum. Bir cumartesi günü yanım veriyordu. da 500 lira vardı. Kurum reisine Mühürdar caddesindeki kona- | Yerememiştim. Pazar günü kap- Şının önünde beklemek, otomo- | İcaya gittim. Paraları ceketin iki bile biner veya inerken hesabını | <ebine taksim etmiştim. Bir ce- görüvermek de gerçi hatırıma| bimde bulunan ve Hava Kuru- gelmiyor değildi amma, bunu da | muna ait olan 150 lira çalınmış. Mesut .. | Ben şaşırdım ve müessesenin D Danlyalardı Belar gy aai çıkmaktan utandım. İstan- ray getirtebileceğimizi — hiç Ümit |etmiyorum. Bütün gayretimiz e- |limizdeki vesaiti mümkün merte- |ba tahrip etmemek, onlardan â- |zamt istifade etmektir. Bugün tramvay selerlerini zaltmış vaziyetteyiz. Ve dahı azaltacağız. — Gayemiz g Ad]iyede : Bir Çit İskarpin İçin Dava Sultanahmet Sulh Üçüncü Hu- kuk mahkemesi, avukat Orhan Mithat tarafından Orozdibak mü i aleyhine açılan, bir çift 'asını tetkik etmekte- Orhan Mithat, bu mücesese- den 650 kuruşa bir ayakkabı miş, ayıplı olduğunu gördüğü i- çin de iade etmek istemiştir Müessese kabul etmeyince mah- | kemeye başvurmuş ve avukat Ö- mer Cemili de vekil tutmuştur. bula geldim. Şimdi de yakalan- (Devamı var) — | gim. 100 Jirasını iade ettim. Mü- T tebaki parayı da harcadım. Hâkim, bu müdalaayı kabul etmedi. Kendisini tevkif etti. İh- san bugün Erzuruma gönderile- cektir. () Berezli Ahmet Bay, mücadele | devrinin fetakâr simalarındandır. Ha len Beşiktaşta Abbasağa — mahalle- sinde oturmaktadır. Helen'in Çay Davetinde — Ancela. Ancela... —“_u-lw—_llıı_ml—l— Bonra John'a şüpheli bir göz atarak arkasını döndü. Çocuğun yanma yaklaşarak bir tokat attı ve kolundan çekerek içeri sürükledi. Kapıyr da şiddetle John'un yüzüne kapadı. Bez bebek hâlâ yerde yatıyordu. Joln eğildi ve bebeği yerden aldı. Tam 6 sırada karşı dükkânların birisinden bir zamanında — İstanbul — adamm çıktığmı gördü. Adam — Joha'u dikkatle — sützdü. polir müdürlüğü siyasi kısım baş- John kayafetinde hir adamın bu sastte sokaklarda bir kâtipliğinde — bulunduğunu, —bu | — bez bebekle aynamasını herhâlde garip bulmuş olacaktı. gibi işlerde tecrübesi - olduğunu John adama dikkatle baktı. Pırlanta Kralı Van Blond'un töylediği Serezli Ahmet Bey a- dında bir zatı, idareci — olarak koydu başıma. Malüm ya, ismi- min başında koskoca bir Deli lâ- kabı da taşıdığım için, böyle lu, akıllı ve tecrübeli bir zat birlikte çalışmayı, ben de hoşnu! Tukla karşıladım. Ertesi gün, Ahmet Bey ile Ka- dıköyünde Söğütlüçeşmedeki $A kendisi olduğunu tamıdı. Azametil bir yürüyüşü vardı. Delikanlı bir şeye dikkat etti. Pırlanta Kralının da sal ati. min küçük parmağında bir pırlanta yürtük vardı: — No garip tesadlit... Diye düşündü. Van Miand'un çıkmış olduğu — dükkânın Tevhasına baktı. Bu lovhada «Melletson ve şeriki toptan ye- Mmüş satışm diye yazık idi. Covent Garden mahallesinde bunuh gibi hariçten yemiş ithal eden ve toplan satan yüz- derce mağaza vardı. Bu da onlardan biri olacaktı. Kapısın- da sandık sandık dömates, müz ve.. portakal, vardı. Soln düşündü: — Fakat bir pırlanta kralının yemiş toptancısile işi ne- edir. “Nk celsede Tkişer buçuk Wra b ! ği | İstanbula YAZAN VATAN Şehir Haberleri Bir Kısım Tramvay Hatları Kaldırılacak |İçin Şikâyetler ray getirtmek olamıyor Birçek “iş 'sahalarında, malze- |mümkün mertâbe kolaylıkla ya- kömür bulunmuyor Tütebilmektir.» Diğer taraftan haber aldığımır ZA göre, vaziyet bir müddet da- |ha bu şekilde devam ettiği tak- İdirde, Bebek - Eminönü ve Sir. keci - Yedikule gibi vapur ve ten yollarına muvazi hatlardaki tramvay seferleri — bilmecburiye kaldırılmenktır. Belediye Sular İdaresi de, bo- rusuzluk yüzünden son günlerde, şehrin hiçbir t da ne şebe- keye ait bir mt, ne de yeni bir hat yapabilmektedir. Hattâ yeni abonelere dahi su verilemi- yecek kadar bir boru — sıkıntısı vardır, Belediye bu sıkıntıyı de- fetmek için son zamanlarda Ka- rabük fabrikasile bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmaya ö Karabük fabrikası, İstanbul nin boru ihtiyacını kı yacak nisbette boru imal tir. İlk parti, önümüzdeki ay i- çinde sular idaresince tesellüm edilecektir. Belediyede: Adliye Sarayının Plânı | Belediye imar müdürlüğü, ad- Hye sarayı plânı üzerindeki tetki- katını bugünlerde ikmal edecek- |ür. Haber aldığımıza göre Bele- diye, Adliye Vekâletinin arzusu.- na rağmen, sarayın, şimdiki ha- pishane yerinde olmakla beraber İbiraz daha geride yapılmasına, İşehircilik bakımından kati olarak lüzum göstermektedir. Vekâlet ise istimlâkten kurtulmak için hir plânına bakmadan sarayın he- men — Sultanahmet — meydanının yanıbaşında İnaşsına tarafdardır. Vekâletin talebi üzerine plân üzerindeki tetkikler tasri edilmiş- tir. Plün, Birkaç gündenberi evin- de rahatsız bulunan Prost tara- fından evinde tetkik edilmekte- dir. | Belediye Reisinin SözleriniNasıl Anlamışlar Belediy enin İstanbulda ker- etmeğe karar dünkü gazete- atfedildiği Bi beyanatın kendisine Belediye Reisi demiştir ki: — Gazeteci arkadaşın mese- leyi bu şekilde anlamasına tecssüf ettim. Esasen kervansaray şehir- de değil, vilâyetler - arasındaki yollarda, her otuz. kilemetrede bir olmak üzere orta zamanlarda yapılmış birer misafirhanedir. Gazeteci arkadaşla bu mevzu ü- zerinde konüşürken, orta zaman ar- | kervansaraylarının cemiyette mü- |him birer mücssese — olduklarını (söylemek suretile fikrimi ifade etmiştim. Yoksa Belediyenin ker- i vansaray yapacağına dair bir şey İsöylemedim. Esasen Belediyenin *hu ve faaliyet programı vardır. Bunun haricine çıkamaz.> MAVİ PORTAKAL ÇEVİREN Willam J. MAKIN Rezzan AE. YALMAN —| kurşunl gözlerile Helon kendinini — karşıladı. Güzel yüzü hiraz daha solgundu. Üzerindeki düm düz siyah elbise yüzünden bu solgunluk ve saçlarının alev rengi bir kal da- ha göze carpıyor ve kızı güzelliği bu saniyede ekiden gözü kamaştırıyordu. Genç kiz: — Demek ki, geldiniz.. Diye mırıldandı. — Tabil geldim. Gelmiyeceğimi mi zaanatmiştiniz? Helen badını sallıyarak dedi ki: — Geçen hüdiseleri belki de unutmayı tercih edersiniz, sanmıştım. Bu sözlerden sonra John kapıdan İçeri girdi. Genç kızın küçücük apartımanı pek zarif bir şakilde döşenmişti. Bir büyük ada, henı salon, ham resim atölyesi, ayni zamanda da her zaman oturülan bir oda şeklinde düzenmişti. Eski bir antika konsol üzerinde birkaç Çin vazosu duruyordu. Duvarlarda meşhur tahloların kepyeleri, etrafta hep san'at bakımından kıymetli parçalar vardı. Örta masasının üze- rine iki kişilik çay hazırtanmıştı. Bu nokta Fohn'un gözün- den kaçmındı: $- (Yapurunda verdiği ziyafete Bozuk Kok Kömürü 21 -9- 940 ——— GÜNÜN RÖPORTAJI Baskül ve Teraziler Devam Ediyor Aldanmamak İçin Biz de İBazı Mıntakalarda Kok kömürü tevziatı hakkın- daki şikâyetler tevali etmekte- dir. Dün de Büyükada ile Yeşil- köydeki semt depoları belediye- ye müracaatla Kuruçeşmeden bu semtlere 180 kuruşa körnür nak- Jetmenin mümkün — olmadığını, bu nakliyatın ancak 380 kuruşa mal olabileceğini bildirmişlerdir. Bu sebeplerden dolayı bu semtlerdeki halk henüz kömür- lerini tedarik — edememişli e Belediye İktısat Müdürlüğü kö- mürcülerin bu talebini haklı bul. muüş bu semtlere mahsus olmak üzere bir nakliye ta; hazır- hyarak dün daimi encümene ver- Kadıköy vapurunda, karşım- daki kanapede yanyana oturu: yorlardı. Biri, gözlerini gazete- sinden ayırmadan, hayret ifade eder bir tavırla silkindi. Dirse; le yanındakine dokunarak: — Bu ne yahu?. On gün bi geçmedi daha 'aradan.. dedi. dun, kömür fiyatları tekrar tet- kik edilecekmiş! | Öteki de gülümsiyerek: | — İyi ya işte. Bu defa fiyat. ları bitez indirirler belki. Ceva» bım verdi. Yalnız, ne olur, biraz da kantarları, baskülleri gözden | geçirseler de, hülk katmerli al- datılmalardan olsun kurtarılsa... — Yoksa onlarda da mı miştir. Diğer semlerdeki * depo- bo- lardan dün akşama kadar beledi- | rukluk var? yeye bir gikâyet — gelmemiştir.| — Esefla söyliyeyim ki, öyle. Ancak Kadıköy ve Üsküdar ci-| Tütün Enstitüsünde ge£ bulunan makam- | bir dostum, Kadıköyündeki de- | polardan birinden on çeki — ke-| pilmiş odun almış. Fakat, gelen odunu, gözü pek tutmadığı için | bir kere daha tarttırmış. Netice- de, iki bin beş yüz kilo olması işap eden odunun, tam 460 kilo ni iki çekiye yakın miktarda ksan olduğunu görmüş. Bir za- bit tutturarak keyfiyeti depo sa- hibine bildirmiş, O da, odunun tam on çeki olduğunu ısrarla id- | dia etmekle beraber, her halde bir zınltı ve şikâyete meydan vermemek fikrile olacak, — çıkan noksanı kabul ve parasını iade etmek nezakelini göstermiş... Hikâyeyi daha fazla dinlemiye üzum görmedim. Hâdisenin ce- hetindeki halk- muh lara müracaatla kömürsüzlükten | İgikâyet etmektedirler. Bu şikâ- yetlere göre Kadıköyde Eti Ban- ka nit ana depo, resmi daire gibi yalnız aat 9 . 12 - 1,30 ve 5 e kadar açık bulunmaktadır. Bu zaman haricinde Kadıköy ve Ü küdar halkı kömür tedaril memektedirler. - Kadıköylüler semilerinde hiç olmazsa iki semt deposu açılmasını istemektedir- ler. Romanya İle Ticari| Görüşmeler Bitiyor| Türk - Rumen görüşmelerinin bugün neticelenmesi beklenmek- tedir. Rumen beyetinin Türk he- yetine evvelki gün Bm“bğ-ı ir mukabele olmak üzere heyetimiz bir gezinti tertip etmiştir. Gezinti, yarın motörle Boğaz- da yapılacaktır. Görüşmelerin e- saat yülm, ığıdı. pamuk ve zeyi yağı mukabilinde petrol ve müş- takkatı. kereste ve sellüloz ithali- ne istinat etmektedir. Eski anlaş- İma üzerine Rumenlere gönderi- Wlwk bin ton yapak Ziyaat Ban- kasınca tamamen hazırlanmış ol- yüklenmesine | Sevkiyat Dün ihracat faaliyeti nisbeten artmıştır. Daha ziyade orta Av- rupa — memleketlerine — sevkiyat yapılmaktadır. Satışların mecmuu yöüz elli bin lira tutmaktadır. Bil- içre fındık, halı, barsak, Yunanistan misket; findik, kitre, Alman- ya 25 bin kile tütün, Macaristan doksan bin kilo pamuk satın al- maştır. Bu mallar dün gönderil: miştir. Anadoludan — piyasamıza tüc- duğundan hemen başlanacaktır. —— Bakkallara 110 Çuval Kahve Dağrtıldı Kahve İthalât Birliği, bakkal- ları kahvesiz birakmamak — için |Bakkallar Cemiyetinin rına car namına dört vagon. Buğday |sermaye ve fanliyetlerine göre, ve Toprak mahsulleri namına da |V0 çuval kahve vermiştir. Bu| 41 vagon buğday — getirilmiştir. | İsuretle tecrübe mahiyetinde bir Piyasamızda buğday fiyatlarında | tevziat yapılmıştır. Akşam Arkadaşımızı | Tebrik Kiymetli “arkadaşımız şam) yirmi üçüncü yıldânümünü idrâk etmiştir. Ba yirmi üç yıllık faaliyet, her gazetenin iftihar e- debileceği şekilde dürüst ve te- miz bir yatan hizmeti Te geç miştir. Arkadaşımızı tebrik eder. uzun ömür ve muvaffakıyet di- leriz. muştur. Buna sebep bütün Mar- mara havzasile Balıkesir, İzmit havalisinde tüccarın buğday sat miya başlamasıdır. Susam piya- sası gevşemiştir. Düşüklük 21,30 kuruşa kadar inmiştir. * Macaristana Fındık Gönderilmiyor Macaristana gönderilecek fın- dıkların kontanjanı bitmiğtir. İh- racatçılar mesuliyeti üzerlerine a- larak Macaristana fındık gönder- (Ak- Sonra kızararak sustu. dahn bemen ilâve etti. — Çok remantik bir şekilde oldu. Helen itiraz eder gibi başını salladı: — Hayır, bilâkis... Çok münasız oldu. Niçin operada be- »imle konuştunuz sanki? — Bilmem Ki ne söyliyoyim ? kilo başına 5 para yükseklik ol-| hip Dedelerimiz Gibi, Belimizde Kantar mı Taşıyalım Acaba!. reyan şekli, iki kantardan birinlt ve belki de her ikisinin bozuk olduğunu gösteriyordu. — Vapur” dan çıkar çıkmaz, tartı işleri il€ Ni olduğunu Bildiğim bir ZW ta başvurdum. Aldığım malümüt dinlediğim hikâyenin uyandırdı” ğ hayretten beni tamamile kuf' dıdı Bakmız bu dostum ne d? lür , — Basküller, kantarlar ve 1& raziler, senede bir defa, Ölçü vt Ayarlar müdüriyetinde muayen olunur ve bu ölçülere her mus” yene için ayrı ayrı birer de dami” ga vurulur. Sordum: — Hepsi bu kadar mı? — Hayır, kontrol memurlari fından mahallerinde —ayrıct Ansızın muayeneler de yapt lir, sonra, ara sıra odun arabalafi çevrilir, muhteviyatları ikinci bif tartıya tâbi tutulur. Bu muayan? ve kontroller ekseriyetle —mı neticeler vermemekle — beraber, neden bilmem, kıyıda köşedt bozük terazilere, noksan tartan terazi ve basküllere de tesadüf olunur. ti — Şu halda? — Şu halde halk, dikkatli bur lunmalı ve aldanmamıya — çalıt' malı, Dostumun bu cevabı, bana ct” kiden kalma bir sözü hatırlattı Kendi kendime: — Dedelerimiz gibi biz de ye nımızda birer kantar mı acaba? Piyasa Vaziyeti Orta Avrupaya Yapılıyor mek istemişlerdir. Bu müracaat kabul edildiğinden eskisi gibi li sans verilecektir. Kuru Sebzeler İçin Lisans Kaldırıldı Lisansa tâbi olarak ihraç edil- mekte olan bakla, bezelye, no” yut, fasulye, mercimek gibi kuru sebzelerin ihracı için lisana veri" memesi — kararlaştırılmıştır. — Bu karar bu maddelerin rekolte mik tarile fiyatlarının tesbit ve tayir nine kadar tatbik edileçektir, İncir ve Üzüm Satışları İçin İzmir. İncir ve Üzüm Satış Ko- operatifleri umum müdürü Mu- ip Özyiğit şehrimize gelmiştir. Muhip, iktısadi mahafille temas larda bulunmıya başlamiştır. Gö- rüşmeler bu seneki satışlarda pi" yasamızla İzmir piyasamı arasın: da bir vahdet temini içindir. — Rica ederim... Böyle vaziyetlerde her erkeğin söyliye- ceği sözleri tekrar etmeyiniz.. Beni beğendiğinizi, güzel bul- dağunuzu ve salre gibi münasrr aözler istemem. — Alfedersitiz, Helen. Dün akşam büyle iplidal nezaket ıındııııı_lııhnımlluııhıgıınlııq— lerden bahsetmek İMzumunu hlasettinir? Madâm ki, bahsi açtınız. söyliyeylm: Sokakta bulduğunuz opera biletini ben otal penceresinden attım. Taliimi tecrühe etmek istedim. Taltimden memnunum. Genç kaz hayretle başmır kaldırdı. Derin derin düşündü. Hiçbir şey söylemedi. Ortada duran gözeteyi işaret ederek: — Sir de gazeteyi merakla okudumur, değil mi? Dedi. Dün geceki vakanın bütün tafsilâtını yazmışlar. Fakat he- nür ceeedin kime ait olduğu anlaşılmamış. Bu sözleri söylerken genç kızın gözlerinin icine hakıyor. du. Kradan sordu: — Acaba bu adam kimdi? — Kimabilir, bunu henüz kimse bilmiyor. Aman, çay su- yum kaynıyor. Bir dakika bana müsaade eder misiniz? Hemen odadan çıktı. John arkadan seslendi: — Size yardım edebilir miyim ? —Teşekkür ederim. Siz oturup Tahat ediniz. Ben bece- rikti bir ev sahibesi olduğumu size Şimdi isbat edeceğim. John gülerek pencereye yaklaştı. Etrafta gür alabildiği- e damlar ve damlardaki hacalardan ibaret bir. manzara kızın Hafıf müzik (PL). 8 Ajans haberle- ri, B10 Bv kadını - Yemek - listesi 8,20 Hafif müzik devamat (Pt.). 13,30 Program ve ânat ayarı, 1335 Mühtelif şarkılar (PL), 13.50 Ağansı Baberleri, 14.05 Muhtelif şarkılar de- vamr (PL), 1420 Riyaseticlmhur bandosu, 15 Öperet parçaları (Pi.) 18 Program ve saat ayarı, 1805 Cazband (Pl), 1830 Çigan havaları (PL), 1840 Radyo caz orkestrası, 19,15 Müuhtelif şarkılar, 1945 Ajant haberleri, 20 Fasıl heyeti, 20,30 Ko- nuşma (Günün meseleleri), 20,50 VATAN dir? . Türkiye — Hariç Bez bebek hâlâ elinde Mi. Onu Arvarın dibine bırakarak ABONEZ: içia için oradan uzaklaştı. Saat başi heş geçe John, Halan'in çay davetine gitti. Genç Benelik 1 M00 Kr. 2700 Kr. |— kgız ile karşılaşmak enu heyecana düşürüyordu. Moediven- Altı aylık TÜ Kr. 1410 xı.; deri cıkarken kalbi çarpıyordu. Bir kapımın üzerine (Helen Üç aylık 400 Kr. — 800 Kr. | Öşmünd) diye bir kartvirit iliştirilmişti. Banun — önünde Bir aylık *0 S00 H — — durdu, Zile okunur dokunmaz kapt açıldı. Alev saçları ve M T L ZMN — Detnek ki, beni bekliyordunuz? Dedi. Helen mahzun bir tabessümle cevap verdi; — Bvet bekliyordum. Fakat gölmemeniz için gek sebep vürdi. Ki Tanışmamız çak.. görünüyordu. Bütün Covent Garden mahallesinin dam kıs- mmnı bu pencereden görmek mümkündü. Biraz sonra Helen de o kadar odaya kaynar çay dole Muhtelif şarkılar, 2115 Müşik, 21,30 Radyo gazetesi, 21,46 Radyo salon or Kestratı, 22,30 Ajana haberleri, 22,50 Radyo salon orkestrasmı Pr, devamıi. bir çaydanlıkla girdi. (Arkası var)