l —î*fiçin Müslüman Oldum ? “Bence Müslümanlık, Bir Ruhun Yaratıcı Kudretle Olan İzdivacıdır,, “Asıl Dinsizler, İslâmiyeti Dar Bir Çerçeve İçine | Sokarak Şartlara Uymasına Mâni Olanlardır,, ye, Gin taassubuna ve dar din telâk- kilerine karşı büyük bir mücadele Beçirmiş bir muhittir. Bundan evvel (VATAN) sütunlarında — yazdığım Böyle bir aileden doğan genç bir Amerikalı kadının bu maddi asırda Müslüman olması, hiç şüphem yok ki bir çok Türk muhitlerinde hayretle karşılanacaktır. Bir çokları: — Bir nevi Amerikan garabet me- rakı.. Diye düşüneceklerdir. TTürkiyede din denince, her terak- Ki adımımı, her yeniliği küfür sayan mutaamarp ve cahil hocalar akla ge- Ür. Soara saltanatın, onun etrafında toplanan riyakâr bir amıfın gidişi de kümününde canlanır. Öyle bir sınıf ki, dinf afyon diye kullanmışlar, hâalkı | tayyare bu sayede uyuşturmuşlar ve kendi menfaat ve iMtiraslarının kölesi ha- lnde bulandurmak istemişlerdir. 'Türkiyede din her devlet işine ka- inde doğmuş bir genç Amerikalı na- | &d cmr da böyle bir gerilik Amili ile, istibdadın ve cehaletin böyle hir yol- daşı De altka peyda edebilir.? Ranim cevabim gödür: nağıdır. Baka bulmakla kalmamış bir çok a- sil ve ince duygularımız bu kaynak.| tan doğmuştur. Halbuki bakanın t humu diye vücudumuzda — yaşıyan Bevgi ihtiyacı, bir çek bayağı ruhlu- lar, bir çok menfaat düşkünü sefil- yer tarafından en kirli bir ticayet me- tar haline indirilmiştir. Böyle adam- lar araya karışıp zevgiyi kirletti di. ye sevgi dünya yüzünden kalksın mı diyeceğiz? Meşru iadivacı bu yüz- den yıkmarya, ailenin cemiyet içindeki | rolünü sitmiye mi çalışacağız? Dinin hali de tıpkı bunun ııınaır.l Bir takım fena ve kirli adamlar, nev- giyi fuhuş haline indirdi diye — nasıl Fevgiyi —kirlenmiş — addetmiyorsak, menfant ve ntifuz düşkünü bür takım riyakârların, bir takım mutaaasıp- larm ve cahillerin diri kendi emel ve ihtirâslarıma âlet diye — kullanmaları ve ası! rolünü unutturmaları da bize dinin fena bir şey olduğu fikrini ver. mernelidir. Hakiki dinle taassup — arasındaki fark, meşru izdivaç ile fuluş arasın- vücut izdivacı ortadan kalkmca in- Ban neslinin akamete uğraması ve tükenmesi gibi... DİN İHTİYACI Şu noktayı gözününde tutmak 4.- zıradır ki, din ihtiyacı insan ruhunun €n asil ihtiyaçlarından — doğmuştur. Cemiyet halinde yaşayış, ford! arzu ve iştahlardan bir takım fedakârlık- lara Hüzüm gösterir. Her fedakürlık bir İnsan için ağır bir yüktür. Dinin rolü, fedaktırlığı hazlı ve tatiı hir ha- Je koymaktır. Tipkı nesil — yetiştir. mekteki ağır yükleri aevgi sebebin. Gen hir zevk diya karşıladığımız ve her zahmeti tatlı tatlı göze aldığı- mmaz gibi... Dini sırf böyle bir mânada Kabul edecek olursak bizi karşılıyan mese- Je çok basitleşir: Din adr altmda ya- pılan ve asıl dinin Tuhüna — taban tabana aykırı olan fenalıkları ayık- lJamak, din denilen aaıl içtimat âmili, kara kuvvetin, cehaletin elinden kur- tarmak ve almak... 'Türkiye bu işi gok esaslı bir surotte — başarmıştır. Düne ait yaralar tyice deşilmiş, ta- assubun bütün fenalıkları ortaya ko- Tulmuştar. Dini taassubu tahrik et- mek, Türk ana yasasına göre yur- dun varlığına bir sulkast diye telâk- Ki edilmektedir. MÜSLÜMANLIK NASIL BENİMSENEBİLİR ? Bana diyeceksiniz ki: — Peki, haydi kabul edelim ki, din masumdur. Kendi ruhuna aykırı ö- larak yapılan fenalıklardan ve riya- kârlıklardan dolayı din mesul tutu- lamaz. Fakat böyle bir iddia her din hakkında doğru olabilir. Ruhun ya- Tatcr küvvetle meşru izdivacı diye Bir ihtiyaç duyunca neden İslâmiyeti .| NİÇİN MÜSLÜMAN Giğer dinlere tercih ettiniz? Namaz ve aruç vakitleri hakkındaki sıkı ka- yıtlarına bakılıran İslâmiyet yalnız Üstüva hattı üzerinde yaşıyan in- sanlara ait hir dindir, Mezelâ Kutup havalitinde yaşıyan ve altı aylık gün ve gece geçiren bir Müslüman nazıl beş vakit namaz kılar, nasıl oruç tu- tar? Dünyayr geniş bir gözle gören bir yirminci asır Amerikalımı, böyle | mevzil bir mahiyeti olan bir dini na- Sıl benimsiyebilir? BSualinizö şöyle cevap vereceğim: — Bir dinin asil maksada uyan Tuku ile zamanla ve muhitle değişen tatbikatı birihirinden tamamile ayrı şeylerdir. İslâmiyetin Bir gerilik â- mül haline indirilmesinin — hikmeti, bu ikisinin biribirine karıştırılmasın- dan ve bu yüzden dinin zamana ve raflarinı düşünmek ve namaz ve e- rüç vaktine, Kutup havalisinde yaşı- yan bir Müslümana tatbik edilebile- cek şekilde düzen vermek mümkün olabilirdi. Bunun yapılmamış olması gu mânaya gelir ki, dinin amat kın- mMmu zamanların ve mekânların de- Bişen ihtiyaç ve şartlarına uydurmak işi, sırf gelecek nesillerin aklına ve izanıma terkedilmiş bir şeydir. Ku- Fanda Şu pronsip iade bulmuştur: «Kanunlar her devirde o devrin şart- larına uyacak şekilde değişir.. Çöl hayatının muayyen bir devirdeki ha- yatına alt olan bir takım kaldeleri, bütün dünya için abedi şakilde ko- nulmuş kaldeler diye karşılamak 1â- zım geleceğine dalr Kuranda hiçbir kayıt yoktur. Çöldeki Arap atına veya devesine binip seyahate çıktığı zaman hükü- met ve kanun onunla beraber seya- hata çıkardı. Fakat bugünkü cemi- yele ait muğlâk devlet mekanizma- Bını deve sırtına yüklemiye imkân yoktur. Dinin ruhunu anlamıryan yal- maz Jâfızlara bakan tefnir meraklıla- rına kalsa eski Arabistanın muayyen bir devirdeki çöl hayatma ait bir ta- kım kaideleri yirminci asrın muğlâk hayatma tatbike kalkışmaktan hiç çekinmezler. Eğer peygamber bugün bunların karşısına çıksa mutlaka şu Kisanı kullanır: — BSiz dünya emellerine © kadar kapıldmız ki, hiç farkinda olmadan dini kendi nüfuz ve tahakküm işti- hanızın bir âleti haline İndiriyormu- nuz ve zamana ve mekâna uyması dâzım gelen aml ruhunu boğuyorsu- nuz. Müslümanlığı mahdut bir zaman ve mekânın şartları içine hapaederek ve orada taş kestirerek aml gayesi olan ruht hakikatleri karanlıkta bi- Takmanın mesuliyeti, ruha lâfza fe- da eden dar görüşlü tanasup erba- bma aittir. Müslümanlık — âleminin €en dinsiz adamtarı onlardır. OLMIYA ÇALIŞIYORUM? Ben Amerikada — doğrmuş, serbest görüşlü bir İnsanım, Baki Arabista- nin müayyen bir devirdeki düşünce ve Sdetleri beni hiç alâkadar etmez. Çocukluşğtumda dar kafalr bir >hoca Karşıma çıkıp bana dini kendi an- ladığı yanlış şekilde telkin etmemiş- tir. «Buna böyle Manmazsan kâfir olursun, cehennem azabına lâyık - Tursun.> diye aklımı — uyuşturmuya, ruhumüu ezmiye kalkışmamıştır. Ben kendi ihtiyarımla Kuranın tngilizce tercümesini okudum. — Mev- zil hayata, üsüllere ve kaldelere ait kısımlarla hiç meşgül olmak isteme- dim. Asıl gaye olan ruhi hâakikatle- rin üzerinde durdum. Güneşin, yıldıların güzelliğine na S0 kendi gözümle bakıyorsam — Ku- randaki güzellikleri de kendim için, kendi gözlerimle keşfettim. Başka Kimserin rehberliğine ihtiyaç duyma- drm. Borç, talâk vesnire hakkında Kuranda ifade bulan kaldeler, Ku- Teyş kabilesinin ve muasırlarının © zamanki hayatını son derecede yük- geltecek faydalı hükümlerdi. Fakat Kâlinatım ebedi hayatı için bunları bir ölçü diye kabul etmek, İslâmiyetin ruhunu anlamamak demektir. Ben Müslüman oldum. Çünkü İs- Tâmiyette kiinatın ebedi kanununu gördüm. Öyle bir kanun ki, hartet ve maddi hayatla hiç mefgul olmaz, yalnız ruhu bir saha tanır, ruhu gü zelleştirmeği, asilleştirmeği gaye bi- lir. Talâmiyet (Sulh hali) mânasına gelir, ruhun sulht... Bu aülhten mak- sat uykuya benziyen bir uyuşukluk ve hareketsizlik değildir. Şevk ve vecd uyandıran, rühu mura boğan, başkalarına ve cemiyete karşı — iyi ve fedakâr olmağı, sevgi — duymağı en yüksek bir haz derecesine çıkaran bir sulh düygüsüdür. İşte hakiki " aü tafa taralısdan - kolundan yarar| olsaydı dinin amele ait ta-| Tarihi Beyazıt Sitesinin Hali | | Seyahat Ucreti Devlet Demiryolları Muallim Tenzilâtını Kaldırmış | “Devlet Demiryolları şimdiye |kadar muallim ve talebeler için tenzilâtlı bilet verirdi. Son gün- lerde muallimlerin bu fırsattan is- tifade etmelerini her nedense çok görüp lâğvetmişlerdir. Şu halde kırk sekiz lira maaş alan on se- nelik bir muallim, ailesini gör |imek üzere seyahat yapmaktan |mmahrum edilmiştir. Halbuki bu jtenzilât yalnız tatile mahsus ol- duğu halde muallimlerin — istifi desi pek çok oluyordu. On liraya azimet avdet bilet alırken şimdi yirmi liraya almak lâzım geliyor. Yalnız muallimlerin tenzilât fır- satlarından istifadesi acaba neden çok görülmüş? — Muallir maaş aldıkları mal ç senede maaşına üç İira zam- medilen muallimler de tenzilât- tan istifade etmelidi Dumlupınar Vapurunda Kaza Durlupmar vapurundan arpa yük- Jemekte olan Deniz Kaptan işminde- ki motörün tayfası Ziya bacağını ha- Jata Kaptırmış ve — dizkapağı kırd- dığından baygın bir halde has- taneye kaldırılmıştır. z Kaçak Eşya 'Taşkasapta oturan 3!!01“1 Kâmil ve Halil isminde üç kardeş Kapalı- çarşıda dolaşirken şüphe üÜzerine ya- Kâalanmış ve ellerindeki bavulda ka- gak ipekli eşya bulunmuştur. Harp bittikten sonra Yunan pren- essir olmıya çalışıyordu. rısından bu sebeple ayrıldı. GÜNÜN PORTRESİ Romanya AÂna Kraliçesi Helen Prenses Helen Karol İle İzdivacından Mes'ut Olamamıştı. Buna Biraz da Kendisi Sebep Olmuş, Siyaset İşlerine Karışmak İstemişti Babık kral İkinci Karol, Umumt seslerinden Helen'le evlendi. Ondan bir erkek çocuğu oldu; Yeni kral. Prenses Helen, izdivaç hayatında © hiç mesut olamamıştı. Buna, biraz da kendisi sebep idi. Zira, bir çok kraliçeler, prentesler gibi siyasiyat- im uğraşmıya hevesleniyor, memle- $i ketin dahili ve harici işlerinde mü- İğ Karol ile evlenir evlenmez bu sa- ÜŞ kada faaliyete başladı. Kadınların Siyasete karışmalarını bir türlü hazmedemiyen Karol, —onunla bu hususta bir çok defâlar çekişti. Şa- hiş ve hayır meselelerile uğraşmıya daha ziyade akir eren kraliçe Hele- min, milletin ve devletin mulfaddes mukadderatı ile alâkadar olmasını istemiyordu. Siyasetle uğraşmaktan bir. türlü vazgeçmek istemiyen ka- VATAN Maarifin İyi Kararı İstanbul Abideleri İçin Birer Sicil Meydana Getirilecek Maarif Vekâleti, İstanbuldaki âbidelerin birer sicilini yapmıya karar vermiştir. Bütün âbidelerin fotografları çektirilecek ve ayrı- ca mütehassıslara plânları ve i- cap edenlerin relöveleri yaptırı- lacaktır. Mimari ve tarihi keyme- ti yüksek olan âbidelerimizin ir- |tifaları, işgal ettikleri — sahaların miktarları da tesbit edilecektir. Minarelerin ve kulel irtifal, be kuturları da şimdiye kadar İtesbit edilmemiştir. Bir mimarı |Edirnedeki Sultan Selim camil- 'ııin minarelerinin irtifaıni ve kub- be kuturlarını urgan — sarkıtmak suretle gayri fenni bir şekilde tes- bit etmesi nazarı dikkati celbet- miştir. Bunlar mütehassıslara il- mi bir şekilde tesbit ettirilecektir. Abidelerin muhafazaları - bakı- |mundan çok lüzumlu olan bu iş, yapılmadığı için bazı müteahhit- lerin minare boylarını çaldıkları liddia edilmektedir, Damacana İle S Bazı sucuların, Büyük ve Kü- çük Çamlıca ile Tomruk memba- İarından gayri yerlerden tedarik ettikleri suları kurşun mühürsüz teneke ve damacanalarla — sat- makta ve halkı aldatmakta ol- duklarını haber alan Üsküdar kaymakamlığı, su arabalarının polis nokta ve devriye memurla- t tarafından, — Tastgelindiği yer- lerde müayenesi ile kurşun mü- hürsüz su taşıyatıların cezalandı- rılması lüzumunu emniyet âmlr- liğine bildirmişti. Hileli su satışı hakkında Sucu- lar Cemiyeti reisi ayukat İzzet, şunları söylemektedir: e— Kontroller bugünkü ipti Kumaş Fiyatları Son hafta içinde Anadoludan gelen taleplerin artması üzerine elbiselik kumaşların fiyatı artmış- tır. Toptan - satışlarda bir hafta evvelkine nazaran yüzde on fiyat yükselişi olmuştur. Manifatura için teebit edilmekta olan âzami kâr nisbetleri henüz kararlaştırı!- mamış olduğu için yükseliş karşı- sında hiçbir şey yapılamamakta- dır. 370 . 400 kuruşluk kumaş- ların yüksek kaliteler gibi o fiyat- la satıldığı görülmektedir. Kadın Çorapları Gemlik fabrikasının suni ipek- leri ile ince ve zarif kadın çorap- ları meydana getirilebileceği şon yapılan tecrübelerle katj olarak anlaşılmıştır. Çorap fabrikatörle- aralarında tesbit ederek liste ha- linde milli sanayi birliğine bildir- milşerdir. İpekler gelince, faali- yete geçilecek ve bu suretle ta- Mmamile yerli olarak meydana ge- tirilecek çoraplar piyasaya veri- Şehir Haberleri ri işliyecekleri ipek miktarlarını | | Yıldızdaki Acem Kasrı Belediye İle Emlâk İdaresi Arasında Çıkan İhtilâf Yıldızdaki Acem kasrının va- ziyetini yazmıştık, Maliye Vekâ- leti neşriyatımızı derhal nazarı itibara almış ve bu tarihi kasrın kurtarılması ve bu hale getirenle rin tesbit edilmesi için alâkadar- lara emirler vermiş, “tahkikata buşlanmıştır. Dört katlı muazzam ve muh- teşem Acem kasrının birçok kıy» ti parçaları yağma edilmiştir. di sır yer yer. Çökmiye Belediye burasını Bu lli emlâk idaresine inde Jetmek istemiştir. Emlâk idaresi ise kasrı eski haline getirmedikçe almamakta israr ediyor. İşte bu ihtilâf devam ederken Maliye Vekâleti işe el koymuştur. Buzada harap olun yalnız Â- cem kasrı değildir. Malta kasrı- mün ortasında bulunan Yunus balıkları ile kuğu Reyeklleri ve methalin sağ ve — solundaki kiy- metli mermer heykeller de hoy- ratça kırılımıştır. Bu ! kasrın da derhal kurtarılması lâzımdır. Kurşun Mühürsüz Teneke ve u Satışı Çoğaldı dai şeklile devam ettiği müddet- çe, hileli su içmekten kurtulama- yız. Belediyenin su memurlarına su mühürleri kırkar para muka- bilinde satılmaktadır. Su — me- murlarından sucular — tarafından alman mühürler, — istenildiği da- macanaya yapıştırılmaktadır. Çırçır, Hünkâr ve bu sular kadar iyi cinstöki suların mühür- leri pekâlâ terkos suyu dolu bir damacayana yapıştırılabilir. Be- lediye, su sahiplerini, bu mühür- lerden başka kendileri tarafından hazırlanmış, ikinci bir. mühür kullanmağa mecbur tutarsa hileli u salışı önlenebilir.» Bizans Eserleri Maarif — Vekâleti, — Ayasofya müzesinin methalinde, müze ida- resi için yeni bir daire yaptırmış- tır. Müza idaresi üç sene evvel mabedin — önündeki — hafriy: meydana çıkan Bizana eserlerini müzenin bahçesinde tasnif etmiş- tir, Âsârıatika müzesinin önünde- ki sütun, heykel ve lâhit gibi Bi- zans eserleri de buraya nakledi- lecekti. Bunların nakillerini ko- laylaştırmak için bir dekovil hat- tı tesisi de kararlaştırılmıştı. Bu iş için kâfi tahsisat bulunmadığın- dan bu senelik tehir olunmuştur. yeriiiei Rumen Garsonu Galata yolcu salonu lokanta- aki yi c garsonların işle- nihayet verilmiştir. — Fakat, İstanbul Garsonlar Cemiyeti, bu- nu kâfi görmemekte ve kendile- rine birer mütehassıs süsü verile- rek vazifelerinde bırakılmış olan şef dö 'sonla aşçıbaşının da isten çıkarlmasını — mrarla — iste- lecektir. ç YAf bakımından KAf — görülmedi. Transilvanyadan Besarabyaya ka- dar bütün Romanyallar başlarında, içesi Helen Pronsea Heten memlekel — haricine j Sikmek mecbüriyetinde kakiı. —O mektedirler. ölünce Ramanya <Saltanat nafbesi> oldu. Fakat bu, memleketin İnki- akir başında bir kral görmek isti. yorlardı. Karel, milletin arzusila memleke- Hine döndü. Krallık tacını — giydi. zamandanberi Belgratta, Sırp ana kraliçesi olan hemşiresinin yanında ikamet ediyordu. Babasından ayrılan yeni kralm ilk işi, hüsusi bir tayyare gönderip anasını yanına getirtmek olmuştur. F. & PİYASA 9 - 9 . 94 ——— VAZİYETİ Bu seneki kuşyemi rekoltesi ik on bin çuval kadardır. Bu ter geçen seneki rekoltenin 18 de biridir. Geçen senelerde 160 - 200 bin çuval mahsul alı- nirken, bu sene yağmur ve vüz- gürların tesirile mahsül yetişeme- miştir. Geçen seneden piyasada kalmış stok miktarı da 60 bin çu- valdır. Her çuval 100 - 110 kilo- dur. Akdeniz yolunun — ihracata |kapalı olması salışları - tamamile durdurmuştur. Yeni anlaşmaya yemi alacaktır. Bugün — piyasa 7.10 kuruştur. İhracat birliği bin kilosuna 120 Türk lirası kiıymet koymuştur. Bu kıymette kilo ba- gına 3 kuruş Fon hesabına geçiri- leceğine göre Fob ihracat fiyatı 12 kuruşa çıkıyor. Fakat bunün üzetine ihracat masrafları da ilâ- ve edilirse fiyatın 13,5 kuruştan aşağı blmaması icap etmektedir. Bu fiyata nazaran ihracatın başla- ması mümkün görülmemektedir. İngiliz Liraları Tedavülden . kaldırilacağı ge- genlerde ilân ve halk tarafından 'da Merkez Bankarına teslim edi- len İngiliz banknotları tâdât ve miktarı tesbit edilerek sandıklara yerleştirilmiş ve mühürlenmiştir. Bu paraların baliğ olduğu miktar hakkında alâkadarlar pek ketum davranmakta ise de, Borsa işleri ile meşgul olanlar arasında Mer- kez Bankasına makbuz mukabili para tevdi edenlerin üç bin kişi- den ve teslim edilen para yekü- munün da alt yüz yetmiş küsur bin İngiliz lirasından ibaret bu- lunduğu söylenmektedir. Haftanın İhracati Son haftanın ihracatı dün ak- şama kadar 1134 ton miktarında ve 642,372 lira — kıymetindedir. İhracat yapılan —memleketlerin başında Romanya vi gelmektedir. Romanyı (tınyağı, pamuk, — yapak, Ayasofyada Bir Çini Müzesi Açılacak Maarif Vekâleti İstanbul Âsâ- matika müzesine bağlı olan tarihi türbelerin muhafazasını Topkapı sarayı müzesine devretmiştir. Çi- nileri, mimarisi itibarile yüksek Zey- tiftik, müze halinde açılması da esaş iti- |barile kabul edilmiştir. Bakım- sızlıktan bazı — türbelerdeki kıy- |metli seccadelerin ve puşidelerin mahvolduğu a: lmaşlır. Sultan- İselimde Şehzadeler türbesindeki kiymetli Selçuk adeleri ba- kımsızlıktan renkli bir toz haline |gelmiş ve seccadeler kürekle top- |lanmış ve bir köşeye yığılmıştır. Maarif Vekâleti - kıymetli secca- deleri bu hale getirenler hakkın- da tahkikat yapmıya lüzum gör- vlusundaki yüksek Ayarda çinilerle süslü olan Mimar Sinanın yapısından iki — türbenin yakında müze halinde açılmasına galışılmaktadır. Tahsisat olmdığı için diğerlerini açmıya şimdilik imkön görülmemektedir. — ĞrLtEk Kısa Haberler: VARİDAT MEMURLARI memuru Ab- Kartal varidat dullah Tüzün Kadıköy — varidat | Sarıyer idaresine, onun yerina varidat memuru Mümtaz Güven- dik terfian tayin edil . KARTALDA YATI MEKTEBİ Kartalın Rahmanlar mevkin- de 24 dönümden fazla arazisi o- lan ve mektebe elverişli bulunan 8 numaralı köşkün, sahiplerinden satın alınarak yatı mektebi ola- | cağı haber alınmıştır. mıştır. Bu meçhul hırsızin kim ol- duğunu zabıta tahkik etmektedir. CAMLA YARALANDI Eminönünde beş yaşında Meh- metle sekiz yaşında Cemile oy- | narlarken Cemilenin havaya attı- ği cam parçası düşerek Mehme- din yaralanınasma sebep olmuş. tur. TUNA VAPURU Karadenizde Podima mevküin- de karaya oturan Macar vapuru | Tunanın parçalanarak çıkartılma- *0 kararlaşmıştır. KOLUNDAN YARALANDI | Göztepede Nimet isminde bir çocuk, av tüleğile oynuyan Mus- | göre Almanya 25 bin çuval kuş- | kıymet taşıyan bu türbelerin biter | Kuş Yemi İhracatı Bu Sene Yapılamıyor |zeytin; Macaristana: Barsak, kit” re, fındık, yaprak — tütün, derk kuşyemi, pamuk; — Yunanistanat |Kendir yağı, kitre, halı; İsviçrer ye: Barsak, iç h yaya: Halı; Misr İdık; İrak'a: Tütün: Deri: Bulgaristana: Zeytin; Çek yaya: Deri; Almanyaya: Yaprak tütün; İtalyaya: Tiftik gönderil'| miştir. Deniz yollarının kapalı ol masından dolayı kara yolları il€ ılan bu ihracat, geçen hafta- nazaran en fazla bir miktaf kki edilmektedir. V Çiviler Saklanıyar. Bir müddet evvel İtalyadan getirtilen ve mürakabe komisyo" nunca 46 kuruş üzami fi dir edilen çivilerin piyı gy t tak- a kak de yine bir çivi buhranı zuhur e“ deceği anlaşılmaktadır. Yapı ip leri ile meşgul olanlardan bü büyük stoklar teşkil eden bu çi* | vilerin az bir zamanda bitmesint İhayret ettiğini söylemiş ve bu çi vilerin ihtikâr kasdı ile bazı top- tancılarla perakendeciler arasıt İda müvazanlı satışlar yapılarak* piyasadan yok edildiğinden şüp” he etmekte olduğunu da ilâve eylemiştir. Tolâ Fiyatı telâ, astar vesaire gibi Düğı terzilik lelâde telâların son günlerde yü? altınış kuruşa çıkanıldığını göret İstanbul terzilerinin cemiyetlerine müracaatla şikâyette ve bu hur susta tedbir alınması talebinde bulundukları öğrenilmiştir. Kösele İthali Mısıra sipariş edilen a lerle köselelerin bir kısmı ve gümrükten çıkarılmıştır. Di ğer kısmın bu hafta içinde gelme- si beklenmektedir. Gazi Terbiye Enstitüsi” İmtihanını Kazananlar Gazi Terbiye Enstitüsü müsa- baka - imtihanı — neticelenmiştir. Şehrimiden — muvaffak — olanlar şunlardır: Ayse Şilili, Hayriye — Meriç. Halim - Yağcıoğlu, Zeki Çakır. Kâmıran Özbek, Meziyet Boz: kurt, Hüseyin Sumar, Bedri Alas can, Hasan Doğan türkçe edebi- |yat şubesine; Nuri Günay, Hasan Aydın, Hasan Poyrazlı tarih, cog- |rafya şubesine; Nevin Berkol ri- yaziye şubesine; Şerif Ayral, İb- rahim Seleti, Hadiye Sonel, Hay- |rünnisa Terca, Fehmi Akın, Sus |zan Aykut, Nazire Tüzün, beden |terbiyesi şubesine; Emin Gözen, |Mahmudiye Şenses tabiiye şube- sine — ter in — vilâyet idare heyeti tarafından istimlâkine ka- TAr vi Osmanağa mahallesi- nin Kuşdili caddesindeki evler birkaç güne kadar yıkılacak ve inşaata hemen başlanılacaktır. | Üşkül bir yolda gözünüzü dört açmış giderken düş- M mozsiniz. Düz yolda aklınız havada giderken düşmek ih- timaliniz daha fazladır. B azılarımız Fransız mua» şeret usulünün el öpma şeklini ifrata vardırıyorlar. Bir defa genç kızın eli öpül- mez, sonra sokakta hiçbir kadının eli öpülmez. .. S çlüm tabirlerimizde ha İttifak yoktur. Askerlik yoluyla gittikçe gün aydın, merhi üzeri: 'a ve sağ ol üzerinde liyor ki, Üçü de yerinde tabirlerdir. ——— | TAKVİM I 9 EYLÜL 1940 PAZARTESİ Vdi 1940 - Ayı 9 - Gümi 280 Buml: 1856 — Ağustosi 27 Hileri : 1808 — Şaban : 6 Vaktt Vasati — Ezani Güneş : 6.B3 z04 Ökle 3 ı2dı BAL İlcindi : 14T 918 Akşam: 1830 1200 Yatar 2005 134 İmsâk : 451 Bd madığı ve pek yakında şehrimiz” | LEZE « 'ca FBİRİ İBEf — 3 İ 5 a el