Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Nıçın Müslüman Oldum ? “Bence Muslumanlık Bir. Ruhun Yaratıcı Kudretle Olan İzdivacıdır,, “Asıl Dinsizler, İslâmiyeti Dar Bir Çerçeve İçine Sokarak Şartlara Uymasına Mâni Olanlardır,, .| Yazan: NILLA EVE | Asrrmız gittikçe dinsizliğe ve mad- diliğe doğru yol alryor. Bugün için- de yaşadığım memleket, yani Türki- ye, din taassubuna ve dar din telâk- kilerine karşı büyük bir mücadele çirmiş bir Bundan evvel (VATAN) sütunlarında — yazdığım bir yazı serisinde anlattığım gibi, ben kendim de fikir hürriyetinin aşkını diğer dinlere tercih ettiniz? Namaz ve oruç vakitleri lııkkmdıld sıkı ka- iyet yalnız Üstüva hattı üzerinde yaşıyan in- sanlara ait bir dindir. Meselâ Kutup havalisinde yaşıyan ve altı aylık gün ve gece geçiren bir Müslüman nasıl beş vakit namaz kılar, nasıl oruç tu- tar? Dünyayı geniş bir gözle gören nesillerce son hadde ş bir allenin çocuğuyum. Böyle bir aileden doğan genç bir Amerikalı kadının bu maddi asırda Müslliman olması, hiç şüphem yok ki bir yirminci asır A: böyle mevzil bir mahiyeti olan bir dini na- sıl benimsiyebilir? & şöyle cevap — Bir dinin asıl maksada uyan bir çok Türk muhitlerinde ruhu ile ve değişen Bir ayri — Bir nevi Ameril me- İ: y bir gerilik â- Takı.. Diye düşüneceklerdir. wmmnm.hırtırık- ki adımımı, her yeniliği küfür sayan mutaassıp ve cahil hocalar akla ge- ıı.ıil.l hllino indirilmesinin hikmeti, Şehirli Gözüyl Tarihi Beyazıt Sitesinin Hali Beyazıt sitesi Türk mimari tarihinin hususi bir yeridir. Son saltanat yıllarında müte- vellilerin sulistimali —ile hususi ellere göçen Beyazıt hamamı Türklerin Orta Asyadan getir- dikleri tarza tamamen uygun- dur. Beyazıt, bu hamamı tarihi bir Bizans binasının yerine yap- hrmıı; ve eski binanın kabartma de p mıştır. Bizans heykelcilik sana- tına güzel birer örnek olan bu şimdi bir köşesinde görünmektedir. Bura- da Bizans temsil etmiştir. Kadınlar ve er- kekler için ayrı ayrı yapılan bu yü- bu ikisinin dan ve bu yüzden dinin zamana ve mumteuymıklmlılnmdınmıhmm tir. Sonra onun toplanan riyakâr bir sınıfın gidişi de gözününde canlanır. Öyle bir sınıf ki, dind afyon diye kullanmışlar, halkı bu sayede uyuşturmuşlar ve kendi menfaat ve ihtiraslarının kölesi ha- linde bulundurmak istemişlerdir. 'Türkiyede din her devlet işine ka- Peygamberin zamanında nakil vası- tası tayyare değildi, deve idi. Eğer tayyare olsaydı dinin amele ait ta- raflarinı düşünmek ve namaz ve ©o- ruç vaktine, Kutup havalisinde yaşt- yan bir Müslümana tatbik edilebile- cek' şekilde düzen yvermek mümkün kalmıştır. Memleketin geri kalma- sında ve felâketler geçirmeslnde din uMMuth mesu- liyet hissesi vardır. SEVGİ VARLIGIMIZIN EN - BÜYÜK KAYNAGIDIR Yeni dünyanın geriş va hür muhi- tinde doğmuş bir genç Amerikalı na- Sil chur da böyle bir gerilik âmili ile, istibdadın ve cehaletin böyle bir yol- sil ve ince duygularımız bu kaynak- tan doğmuştur. Halbuki bakanın to- humu diye vücudumuzda yaşıyan Bevgi ihtiyacı, bir çok bayağı ruhlu- lar, bir çok menfaat düşkünü sefil- — ler tarafından en kirli bir ticaret me- “tar halime indirilmiştir. Böyle adam- * lar araya karışıp sevgiyi kirletti di- — ye sevgi dünya y kalksın mı Bunun yapılı olması şu mânaya gelir ki, dinin amel kıs- mını l ve ın de- rekler acısıdır. Kubbelerinin kur- şunları tamamen çalınmıştır. e L L LK ——ER İT Maarifin İyi Kararı İstanbul Abideleri İçin Birer Sicil Meydana Getirilecek Maarif Vekâleti, İstanbuldaki âbidelerin birer sicilini yapmıya karar vermiştir. Bütün âbidelerin fotografları çektirilecek ve ayrı- ca mütehassıslara plânları ve i- cap edenlerin relöveleri yaptırı- lacaktır. Mimari ve tarihi kıyme- ti yüksek olan âbidelerimizin ir- tifaları, işgal ettikleri sahaların miktarları da tesbit edilecektir. Minarelerin ve kulelerin irtifala- rı gibi, camilerin sahaları ve kub- be kuturları da şimdiye kadar tesbit edilmemiştir. Bir mimarın Edirnedeki Sultan Selim camii- nin minarelerinin irtifaını ve kub- be kuturlarını urgan sarkıtmak suretle gayri fenni bir şekilde tes- bit etmesi nazarı dikkati celbet- miştir. Bunlar mütehassıslara il- mi bir şekilde tesbit ettirilecektir. Âbidelerin muhafazaları bakı- ve sa- çaklarında boyları 7 - 8 metreyi aşan elyandoz ve akasya ağaçla- TI tir. Hamamın Üstü bir orman halini almıştır. Her gün yerli ve ecnebi meraklılar bu hamamı seyretmek için Kos- ka caddesini dolduruyorlar. Alâ- kadarların nazarı dikkatini cel- bederiz. * J ğişen ihtiyaç ve şartlarına uy1 işi, sırf gelecek nesillerin aklına ve izanma terkedilmiş bir şeydir. Ku- randa şu prensip ifade bulmuştur: «Kanunlar her devirde o devrin şart- Jarma uyacak şekilde değişir.» Çöl hayatının muayyen bir devirdeki ha- yatına ait olan bir takım kalideleri, bütün dünya için ebedi şekilde ko- nulmuş kaideler diye karşılamak lâ- zım geleceğine dair Kuranda hiçbir kayıt yoktur. Çöldeki Arap atına veya devesine binip seyahate çıktığı. zaman hükü- met ve kanun onunla beraber &eya- hate çıkardı. Fakat bugünkü cemi- yele ait muğlâk devlet - Seyahat Vcreti mından çok lüzumlu olan bu iş, yapılmadığı için bazı müteahhit- lerin minare boylarını çaldıkları iddia edilmektedir, Şehir Haberleri Yıldızdaki Acem Kasrı Belediye İle Emlâk İdaresi Arasında Çıkan İhtilâf Yıldızdaki Acem kasrının va- ziyetini yazmıştık. Maliye Vekâ- leti neşriyatımızı derhal nazarı itibara almış ve bu tarihi kasrın kurtarılması ve bu hale getirenle- rin tesbit edilmesi için alâkadar- lara emirler vermiş, tahkikata başlanmıştır. Dört katlı muazzam ve muh- teşem Acem kasrının birçok kıy- metli parçaları yağma edilmiştir. Şimdi kasır yer yer çökmiye başlamıtşır. Belediye burasını Bu halile milli emlâk idaresine iade etmek istemiştir. Emlâk idaresi ise kasrı eski haline getirmedikçe almamakta ısrar ediyor. İşte bu ihtilâf devam ederken Maliye Vekâleti işe el koymuştur. Burada harap olan yalnız A- cem kasrı değildir. Malta kasrı- nin ortasında bulunan Yunus balıkları ile kağu BReyeklleri ve methalin sağ ve solundaki kiy- metli mermer heykeller de hoy- ratça kırılmıştır. Bu / kasrın da derhal kurtarılması lâzımdır. Bazı sucuların, Büyük ve Kü- çuk Çamlıca ile Tomruk memba- Devlet Demiryolları Muallim Tenzilâtını Kaldırmış «Devlet Demiryolları şimdiye kadar muallim ve talebeler için tenzilâtlı bilet verirdi. Son gün- lerde muallimlerin bu fırsattan is- tifade etmelerini her ned çok sını deve sırtına yüklemiye imkân yoktur. Dinin ruhunu anlamıyan yal- nız lâfızlara bakan tefsir meraklıla- rina kalsa eski Arabistanın muayyen bir devirdeki çöl hayatma ait bir ta- kım kaideleri yirminci asrın muğlâk t tatbike ka ktan hiç — diyeceğiz? Meşru izdivacı bu yüz- t den yıkmıya, ailenin cemiyet içindeki rolünü silmiye mi çalışacağız? Dinin hali de tıpkr bunun gibidir. Bir takım fena ve kirli adamlar, sev- giyi fuhuş haline indirdi diye nasıl sevgiyi kirlenmiş — addetmiyorsak, — menfaat ve nüfuz düşkünü bir takım — riyakârlarım, bir takım mutaassıp- — Jarm ve cahillerin dini kendi emel ve ihtirâslarma âlet diye kullanmaları we asıl rolünü unutturmaları da bize — dinin fena bir şey olduğu fikrini ver- memelidir. Hakiki dinle taassup arasındaki fark, meşru izdivaç ile fuhuş arasın- — daki farka benzetilebilir. Din, Tru- — hun meşru izdivacıdır. Yaratıcı kuv- — yetle bir birleşme ve kaynaşmadır. — mından akamet haline düşer, tıpkı — vücut izdivacı ortadan kalkınca in- O san neslinin akamete uğraması ve tükenmesi gibi... DİN İHTİYACI Şu noktayı gözönünde tutmak lâ- — zımdır ki, din ihtiyacı insan ruhunun — en asil ihtiyaçlarından doğmuştur. ğ Cemiyet halinde yaşayış, ferdi! arzu — ve iştahlardan bir takım fedakârlık- — lara lüzum gösterir. Her fx ler. Eğer peygamber buügün bunların karşısına çıksa mutlaka şu lisanı kullanır: — — BSiz dünya emellerine o kadar kapıldınız ki, hiç farkinda olmadan dini kendi nüfuz ve tahakküm işti- hanızın bir âÂleti haline indiriyorsu- nuz ve zamana ve mekâna uyması Jâzım gelen asıl ruhunu boğuyorsu- nuz, Müslümanlığı mahdut bir zaman ve mekânın şartları içine hapsederek ve orada taş kestirerek asıl gayesi olan ruhi hakikatleri karanlıkta bı- rakmanın mesuliyeti, ruhu lâfza fe- da eden dar görüşlü taassup erba- bıma aittir. görüp lâğvetmişlerdir. Şu halde kırk sekiz lira maaş alan on se- nelik bir muallim, ailesini gör- mek üzere seyahat yapmaktan mahrum edilmiştir. Halbuki bu tenzilât yalnız tatile mahsus ol- duğu halde muallimlerin istifa- desi pek çok oluyordu. On liraya azimet avdet bilet alırken şimdi yirmi liraya almak lâzım geliyor. Yalnız muallimlerin tenzilât fır- satlarından istifadesi acaba neden çok görülmüş? — Muallimlerin ne miktar maaş aldıkları malümdur. Üç senede maaşına üç lira zam- medilen muallimler de tenzilât- tan istifade etmelidir.» — — Dumlupınar Vapurunda Kaza D en dinsiz vapurundan arpa yük- | SE NİÇİN MÜSLÜMAN OLMIYA ÇALIŞIYORUM? Ben Amerikada doğmuş, serbest görüşlü bir iİnsanım, Eski Arabista- nın muayyen bir devirdeki düşünce ve âdetleri beni hiç alâkadar etmez. Çocukluğumda dar kafalı bir -hoca karşıma çıkıp bana dini kendi an- ladığı yanlış şekilde telkin etmemiş- tir. «Buna böyle iİnanmazsan kâfir olursun, cehennem azabına lâyık ©- lursun.> diye aklımı olan Deniz Kaptan isminde- ki motörün tayfası Ziya bacağını ha- lata kaptırmış ve dixzkapağı kırıl- dığından baygın bir halde has- taneye kaldırılmıştır. AT G AŞ Kaçak Eşya oturan Kâmil dan gayri yerlerden tedarik ettikleri suları kurşün mühürsüz teneke ve damacanalarla — sat- makta ve halkı aldatmakta o0l- duklarını haber alan Üsküdar kaymakamlığı, su arabalarının polis nokta ve devriye memurla- rı tarafından, rastgelindiği yer- lerde muayenesi ile kurşun mü- hürsüz su taşıyatların cezalandı- rılması lüzumunu emniyet âmir- liğine bildirmiştir. Hileli su satışı hakkında Sucu- lar Cemiyeti reisi ayukat İzzet, şunları söylemektedir: «— Kontroller bugünkü ipti- Kurşun Mühürsüz Teneke ve Damacana İle Su Satışı Çoğaldı dai şeklile devam ettiği müddet- çe, hileli su içmekten kurtulama- yız. Belediyenin su memurlarına su mühürleri kırkar para muka- bilinde satılmaktadır. Su — me- murlarından sucular - tarafından alınan mühürler, istenildiği da- macanaya yapıştırılmaktadır. Çırçır, Hünkâr ve bu sular kadar iyi cinsteki suların mühür- leri pekâlâ terkos suyu dolu bir damacayana yapıştırılabilir. Be- lediye, su sahiplerini, bu mühür- lerden başka kendileri tarafından hazırlanmış, ikinci bir mühür kullanmağa mecbur tutarsa hileli İsu satışı önlenebilir.» Kumaş Fiyatları Son hafta içinde Anadoludan gelen taleplerin artması üzerine elbiselik kumaşların fiyatı artmış- tır. Toptan satışlarda bir hafta evvelkine nazaran yüzde on fiyat yükselişi olmuştur. Manifatura için tesbit edilmekte olan âzami kâr nisbetleri henüz kararlaştırıl- mamış olduğu için yükseliş karşı- |sında hiçbir şey yapılamamakta- dır. 370 . 400 kuruşluk kumaş- ların yüksek kaliteler gibi o fiyat- la satıldığı görülmektedir. dd örüb Kadın Çorapları Gemlik fabrikasının suni ipek- leri ile ince ve zarif kadın çorap- ları meydana getirilebileceği son yapılan tecrübelerle kati olarak anlaşılmıştır. Çorap fabrikatörle- ri işliyecekleri ipek miktarlarını aralarında tesbit ederek liste ha- linde milli sanayi birliğine bildir- ilşerdir. İpekler geli: faali- ve Hım isminde üç kardeş Kapalı- ı.rşıdn dolqırken şuphe üzerine ya- yete geçilecek ve bu suretle ta- mamile yerli olarak meydana ge- Bizans Eserleri Maarif Vekâleti, —Ayasofya müzesinin methalinde, müze ida- resi için yeni bir daire yaptırmış- tır. Müza idaresi üç sene evvel mabedin önündeki — hafriyatta meydana çıkan Bizans eserlerini müzenin bahçesinde tasnif etmiş- tir. ÂAsârıatika müzesinin önünde- ki sütun, heykel ve lâhit gibi Bi- zans eserleri de buraya nakledi- lecekti. Bunların nakillerini ka- laylaştırmak için bir dekovil hat- tı tesisi de kararlaştırılmıştı. Bu iş için kâfi tahsisat bulunmadığın- dan bu senelik tehir olunmuştur. ŞSEA İ Rumen Garsonu KGalata yolcu salonu lokanta- sındaki yabancı garsonların işle- rine nihayet verilmiştir. Fakat, İstanbul Garsonlar Cemiyeti, bu: nu kâfi görmemekte ve kendile- rine birer mütehassıs süsü verile- rek vazifelerinde bırakılmış olan şef dö garsonla aşçıbaşının da * ruhumu ezmiye Ben kendi ihtiyarımla Kuranın “ bir insan için ağır bir yüktür. Dinin — rolü, fedakârlığı hazlı ve tatlı bir ha- “le koymaktır. Tıpkı nesil yetiştir- mekteki ağır yükleri sevgi sebebin- den bir zevk diye ve ingilizce ter zit hayata, üsullere ve kaidelere ait kısımlarla hiç meşgul olmak isteme- dim. Asıl gaye olan ruhi hakikatle- rin üzerinde durdum. — her zahmeti tatlı tatlı göze aldığı- / mız gibi... - Dini sırf böyle bir mânada kabul /— edecek olursak bizi karşılıyan mese- xp:l.ıı—ı ve asıl dinin ruhuna taban 'tabana aykırı olan fenalıkları ayık- /| lamak, din denilen asıl içtimat âmili, '-; kara kuvvetin, cehaletin elinden kur- tarmak ve almak... Türkiye bu işi — çok esaslı bir surette başarmıştır. — Düne ait yaralar iyice deşilmiş; ta- assubun bütün fenalıkları ortaya ko- — nulmuştur. Dini taassubu tahrik et- — mek, Türk ana yasasına göre yur- -— dun varlığına bir suikast diye telâk- -— ki edilmektedir. MÜSLÜMANLIK NASIL BENİMSENEBİLİR ? Bana diyeceksiniz ki: -— — Peki, haydi kabul edelim ki, din masumdur. Kendi ruhuna aykırı o- larak yapılan fenalıklardan ve riya- — kârlı dan dolayı din mesul tutu- lamaz. Fakat böyle bir iddia her din hakkında doğru olabilir. Ruhun ya- “ ratıcı küvvetle meşru izdivacı diye ihtiyaç duyunca neden İslâmiyeti m g na- sıl kendl gözümle bakıyorsam Ku- randaki güzellikleri de kendim için, kendi gözlerimle keşfettim. Başka kimsenin rehberliğine ihtiyaç duyma- dım. Borç, talâk vesaire hakkında Kuranda ifade bulan kaideler, Ku- reyş kabilesinin ve muasırlarınm © tını son di yük- K rıydılı hük di. Fakat kâinatın ebedi hayatı için bunları bir ölçü diye kabul etmek, İslâmiyetin ruhunu anlamamak demektir. Ben Müslüman oldum. Çünkü İs- lâmiyette kâinatın ebedi kanununu gördüm. Öyle bir kanun ki, harici ve maddi hayatla hiç meşgul olmaz, yalnız ruhu bir saha tanır, ruhu gü- zelleştirmeği, asilleştirmeği gaye bi- lir, İslâmiyet (Sulh hali) mânasına gelir, ruhun sulhü... Bu sulhten mak- sat uykuya benziyen bir uyuşukluk ve hareketsizlik değildir. Şevk ve vecd uyandıran, ruühu nura boğan, başkalarına ve cemiyete karşı iyi ve fedakâr olmağı, sevgi duymağı en yüksek bir haz derecesine çıkaran bir sulh duygusudur. İşte hakiki | (Devamı Sa. 8; sü. 7) | Romanya AÂna Kraliçesi Helen Ş ve ka- | tirilecek çoraplar piyasaya veri- | işten çıkarılmasını israrla — iste- uyuşturmiya, CÖK İDAKÜ aç lecektir. mektedirler. tır. ea | EERE n GÜNÜN PORTRESİ —a Sabık kral İkinci Karol, Umum! Harp bittikten sonra Yunan pren- seslerinden Helen'le evlendi. Ondan bir erkek çocuğu oldu: Yeni kral. Prenses Helen, izdivaç hayatında hiç mesut olamamıştı. Buna, biraz da kendisi sebep idi. Zira, bir çok kraliçeler, prensesler gibi siyasiyat- la uğraşmıya hevesleniyor, memle- ketin dahili ve harici işlerinde mü- essir olmıya çalışıyordu. Karol ile evlenir evlenmez bu sa- hada faaâliyete başladı. Kadınların siyasete karışmalarını bir türlü hazmedemiyen Karol, hususta bir çok defalar çekişti. Şa- hıs ve hayır meselelerile uğraşmıya daha ziyade aklı eren kraliçe Hele- nin, milletin ve devletin muMu deratı ile alâkadı istemiyordu. Siyasetle uğraşmaktan bir türlü vazgeçmek istemiyen ka- rısından bu sebeple ayrıldı. — onunla bu / Prenses Helen Karol İle İzdivacından Mes'ut Olamamıştı. Buna Biraz da Kendisi Sebep 0lmuş, Sıyaset Işlerıne Karışmak İstemişti Yeni Romany Ana Krnlıçe İ Helen , Lupesku ile birlikte ! ölünce R: | oldu. Fakat bu, memleketin inki- 4 dar bütün Romanyalılar başlarında, | aklr başında bir kral görmek isti- ! yorlardı. ş Prenses Helen memleket haricine j çıkmak mecburiyetinde kaldı. | zamandanberi Belgratta, Sırp ana Ve bir baloda tanıştığı Madam PİYASA VAZİYETİ | 9 - 9 - SÖ ——— | Bu seneki kuşyemi rekoltesi ancak on bin çuval kadardır. Bu miktar geçen seneki rekoltenin 18 de biridir. Geçen senelerde 160 - 200 bin çuval mahsul alı- nırken, bu sene yağmur ve rüz- gârların tesirile mahsül yetişeme- miştir. Geçen seneden piyasada kalmış stok miktari da 60 bin çu- valdır. Her çuval 100 - 110 kila- dur. Akdeniz yolunun ihracata kapalı olması satışları tamamile durdurmuştur. Yeni anlaşmaya göre Almanya 25 bin çuval kuş- yemi alacaktır. Bugün piyasa 7,10 kuruştur. İhracat birliği bin kilosuna 120 Türk lirasi kıymet koymuştur. Bu kiymette kilo ba- şına 3 kuruş Fon hesabına geçiri- leceğine göre Fob ihracat fiyatı 12 kuruşa çıkıyor. Fakat bunun üzerine ihracat masrafları da ilâ- ve edilirse fiyatın 13,5 kuruştan aşağı Olmaması icap etmektedir. Bu fiyata nazaran ihracatın başla- ması mümkün görülmemektedir. İngiliz Liraları Tedavülden kaldırılacağı - ge- çenlerde ilân ve halk tarafından da Merkez Bankasına teslim edi- len İngiliz banknotları tâdât ve miktarı tesbit edilerek sandıklara Kuş Yemi İhracatı Bu | Sene Yapılamıyor — — zeytin; Macaristana: Barsak, kit* re, fındık, yaprak — tütün, dcrk kuşyemi, pamuk Yunanistana: | Kendir yağı, kitre, halı; İsviçrer ye: Barsak, iç fındık; Yugoslav” yaya: Halı; Mısıra: Muhtelif fıns dık; İrak'a: Tütün; Fınlandıyl Deri; Bulgaristana: Zeytin; Çek: yaya: Deri; Almanyaya: Xapxık' tütün; İtalyaya: Tiftik gönderil- miştir. Deniz yollarının kapalı ol' masından dolayı kara yolları ,le yapılan bu ihracat, geçen haftı' lara nazaran en fazla bir miktaf telâkki edilmektedir. İ Çiviler Saklanıyor. — Bir müddet evvel İtalyadan getirtilen ve mürakabe komisyo- nunca 46 kuruş âzami fiyat tak-ı' dir edilen çivilerin piyasada kal" madıgı ve pek yakında şehnmiz-! de yine bir çivi buhranı zuhur 3 deceği anlaşılmaktadır. Yapı iş7 leri ile meşgul olanlardan birisi: büyük stoklar teşkil eden bu çi" vilerin az bir zamanda bıtmuınn hayret ettiğini söylemiş ve bu çi"- vilerin ihtikâr kasdı ile bazı top” tancılarla perakendeciler arasın: da müvazaalı satışlar yapılarak* piyasadan yok edildiğinden şüp” W he etmekte olduğunu da ilâve yerleştiril ve mühürl Bu paraların baliğ olduğu miktar hakkında alâkadarlar pek ketüm davranmakta ise de, Borsa işleri ile meşgul olanlar arasında Mer- kez Bankasına makbuz mukabili para tevdi edenlerin üç bin kişi- den ve teslim edilen para yekü- nunun da altı yüz yetmiş küsur bin İngiliz lirasından ibaret bu- lunduğu söylenmektedir. Haftanın İhracatı Son haftanın ihracatı dün ak- şama kadar 1134 ton miktarında ve 642,372 lira kıymetindedir. İhracat yapilan —memleketlerin başında Romanya ve Macaristan gelmektedir. Romanyaya: Zey- tınyağı, pamuk, yapak, tiftik, I ey ., Telâ Fiyatı Düğme, telâ, astar vesaire gibi terzilik İlevazımatının da yavaş | yavaş ortadan kaldırılarak fiyat: | larının arttırıldığını ve bilhassa a- lelâde telâların son günlerde yüz altmış kuruşa çıkarıldığını gören İstanbül ferzilerinin cemiyetlerine müracaatla şikâyette ve bu hu- susta tedbir alınması — talebinde bulundukları öğrenilmiştir. Kösele İthali Mısıra sipariş edilen ağır deri- lerle köselelerin bir kismı gelmiş$ ve gümrükten çıkarılmıştır. Di- ğer kısmın bu hafta içinde gelme- si beklenmektedir. Ayasofyada Bir Çini Müzesi Açılacak Maarif Vekâleti İstanbul Âsâ- rıatika müzesine bağlı olan tarihi türbelerin muhafazasını Topkapı sarayı müzesine devretmiştir. Çi- nileri, mimarisi itibarile yüksek kıymet taşıyan bu türbelerin birer müze halinde açılması da esas iti- barile kabul edilmiştir. Bakım- sızlıktan bazı — türbelerdeki kly' metli adelerin ve puşidel mahvolduğu anlaşılmıştır. Sultan- YS E Ge Kdi SöR o ki Gazi Terbiye Enstitüsü İmtihanını Kazananlar Gazi Terbiye Enstitüsü müsa- — baka imtihanı — neticelenmiştir. Şehrimiden — muvaffak — olanlar şunlardır: Ayşe Şilili Hayriye Meriç, Halim Yağcıoğlu, Zeki Çakır, Kâmıran Özbek, Meziyet Boz- kurt, Hüseyin Sumar, Bedri Ala- can, Hasan Doğan türkçe edebi- yat şubesine; Nuri Günay, Hasan | Aydın, Hasan Poyrazlı tarih, cog- kiymetli Selçuk seccadeleri ba- kımsızlıktan renkli bir toz haline gelmiş ve seccadeler kürekle top- lanmış ve bir köşeye yığılmıştır. Maarif Vekâleti kıymetli secca- deleri bu hale getirenler hakkın- da tahkikat yapmıya lüzum gör- müştür. Ayasofya avlusundaki yüksek âyarda çinilerle süslü olan Mimar gi Haa S a türb yakında müze halinde açılmasına çalışılmaktadır. Tahsisat olmdığı için diğerlerini açmıya şimdilik imkân görülmemektedir. g3K Sek P d e Kısa Haberler: VARİDAT MEMURLARI Kartal varidat memuru ,_Ab— dullah Tüzün Kadiköy — varidat idaresine, onun yerine de Sarıyer varidat memuru Mümtaz Güven- dik terfian tayin edilmiştir. KARTALDA YATI MEKTEBİ Kartalın Rahmanlar mevkiin- de 24 dönümden fazla arazisi o- lan ve mekteb? ılveri:li buluı;ın ge Pa satın alınarak yatı mektebi ola- cağı haber alınmıştır. KARTALDA HIRSIZ Pendikte istasyon karşısındaki bakkal Muradın dükkânına gece camı k k suretile hırsız gir- tlrk hakklı terketti, İ! gitti, Milanoda bir köşke yerleşti. Prenses Helen. Kral Fe:dınmd miş, çekmecede mevcut para ile bir takım eşyaları çalarak- sıvış- mıştir. Bu meçhul hırsızın kim ol- ğ zabıta tahkik etmektedir. şafı bakımından kâfi görülmedi. Transilvanyadan Besarabyaya ka- Karol, milletin arzusile memleke- tine döndü. Krallık tacımı giydi. o kraliçesi olan hemşiresinin yanında ikamet ediyordu. Babasından ayrılan yeni kralın ilk işi, hususi bir tayyare gönderip anasını yanına getirtmek olmuştur. F. 8. CAMLA YARALANDI Eminönünde beş yaşında Meh- metle sekiz yaşında Cemile oy- narlarken Cemilenin havaya attı- ğı cam parçası düşerek Mehme- din yaralanmasına sebep olmuş- tur. TUNA VAPURU Karadenizde Podima mevkiine de karaya oturan Macar vapuru Tunanın parçalanarak çıkartılma- sı kararlaşmıştır. KOLUNDAN YARALANDI pede Nimet isminde bir çocuk, av tüfeğile oynıyan Mus- tafa tarafından kolundan yara- d rafya şub ; Nevin Berkol ri- yaziye şubesine; Şerif Ayral, İb- — rahim Seleti, Hadiye Sonel, Hay- — rünnisa Terca, Fehmi Akın, Su- zan Aykut, Nazire Tüzün, beden terbiyesi şubesine; Emin Gözen, Mahmudiye Şenses tabiiye şube- sine — Kadıköy Telefonu Kadıköy otomatik telefon san- tralinin tevsii için vilâyet idare heyeti tarafından istimlâkine ka- rar verilen Osmanağa mahallesi- nin Kuşdili caddesindeki evler bırkıç güne kadar yıkılauk ve hemen başl: Farkında mısınız ? üşkül bir yolda gözünüzü M dört açmış giderken düş- mezsiniz. Düz yolda aklınız havada giderken düşmek ih- timaliniz daha fazladır. azılarımız Fransız mua- şeret usulünün el öpme şeklini ifrata vardırıyorlar. Bir defa genç kızın eli öpül- mez, sonra sokakta hiçbir kadının eli öpülmez. 060 S elâm tabirlerimizde hâlâ ittifak yoktur. Askerlik yoluyla gittikçe gün aydın, merhaba ve sağ ol üzerinde birleşiliyor ki, üçü de yerinde tabirlerdir. TAKVİM 9 EYLÜL 1940 PAZARTESİ Yıl: 1940 - Ay: 9 - Gün: 282 Rumi: 1856 — Ağustos: 27 Hicri : 1859 — Şaban 6 Vakit Vasati Ezâni Güneş : 5.35 11.04 Öğle : 1211 541 İkindi : 1547 918 Akşam: 18.30 12.00 Yatsı : 20.05 134 İmsâk : 851 9.21 | hâleıi dikta Bi biş hk İ Ve sü şa )u tek i de çi Vanyı ttin Jan Üze Tin, de,