-— — Amerika Japonya ile anlaşamıyor Vaşington, 28 (ALA.) — Birleşik Amerika Hariciye nezaretinde, Ja . pozlarta hiçbir anlaşma yapılmadığı söyleniyor. Gazatociler tarafından istifsar e. dilen Lord Halifaka, Japonların uz | laşıma taraftarı göründüklerini in , Bir i va KIT ü . İlm İâdüis6sa aHT VepgayeerRAkyaray A matölümen “Keşfüz-zünün,,un yeni baskısı: müeltifın asıl nüshası zeyilleri'e birlikte Vücutlarile bihakkin övündüğü- müz Türk vo islâm ülimleri arasın- da, —şarkta Ve garpta— eserle- rinden en çok islifade olunan Kâ Kat noktai nazar ihtiliimın ne pek |ç y Çoleb dir. Avrupada ça aiyade hafif ne de pek ağır olmadığını be . yan ve müzakereleri faydalı krimak Hacı Halifeden galat olarak “Hacı Falfa” diye gşöbret — bulmr- bu içla süküneti muhafaza etmenin en | Li Cüy Türk âlımi, bilhassa on ye- üyi çare olduğunu ilâve eylemiştir. Çin büyük eiçisi Hu.Chin'in müma. | Merelere iştirkk eciği haberi Vaşing tonda Adolu heyecan — doğurmuştur. Amerikalıların bazı müsaadeler ver, meğe meyyal oldukları söyleniyorsa | da, Hull Te müzakereler yapan dört diplomatın görüşme sozunda çeğre , Tarinden böyle bir ifade sezmek ka . BÜ olamamıştır. dincl asrm ilim dünyasında en ba- şa almacak müstesna bir simadır. Macar âlimi “Vamberi” bile ©on dan bahaçderken: “Kâthb Çelebi gibi İnsanlar yetiştiren — millete, mütetneddin, müterakki denilir.... diyevek hayranlığımı gösterir. Şark kdüsik —irfan —hazne- sinin altın anahtarı — mahiyetinde alan — “Keşfüz-sünün”, — müellifin Baheseridir ve 1141 de İbrahimı Fuhakika, Çin büyük elçisi, müza, * Müteferrika tarafından basılan ve Xere sonunda pek aahoş görücüyor . gu, Çinden tavizler tstenilmiş olay. di büyük elçinin güler yüzlü görün, miyeceği muhakkaktı. Çözin Mançukonun Japonyaya b taklmasını kabul etmiyeceği ö0 ilert türülüyor. Halbuki Hull bam şarti, Tarla Mançukonun Japonyaya ter . kedilebileceğı fikrindedir. Çaam N ŞERİF Radyolin diş macunu sahipleri Necip ve Cemil Akar Kardeşlerin peder. leri müteveffa BAY HU. SEYİN AVNİ AKAR'ın vofatının kırkıncı günü- ne tesadüf eden 25 Teş. rinisani 841 yarımki salı Şi günü öğle namazını mü- teakip Beyazıt camiji şe. rifinde merhumun ruhu- na ithafen Mevlüdu Ne- bevi kıraat etirileceğin- den bileümle ihvanr di- nin-teerifleri — rica olu- KESE M mur. l YECİZELER l Yazaz MOURMİN PEKYAHŞI * Boşvors müharebesinde $ neü Riğar diyor: “Bir at werene — ktmallı, Bo Yeda alsun, hürisler için 9 Kadar kıymetli olan tacin ebemmiyeti, me Her bir attan aşağı imiş! Acada bu harbin sonunda ae olacak? * Ahalinin sükütu — iorallara tev- bintir. yâni şimdiki muhazebenin W derleri ahalinin asüküluna aldanma malh! * Robespler damiş: “Bir pirensip hükümsüz kulmaktansa bülün kolami- Jer mahvolsun.., Şizedi de müharebe liderlerinde bu ziliniyet var! Allah encamımı bacıya gevirsin. * Talleyran diyor: "Kelâm adama | ihâna buyrulmuşta, haibuki onu ka, din kapmıştır,. diplomat ya feminizm aleyhtarıdır, yabut ailesi gok konu şuyordu. lüt'nceyo tercüme cdilen meşhur cihan nümâsı gibi zaman geçtikçe Kıymeti artan eserlerden ve bizde bibliyografyaya dalir yazlmış ki tabların en mühimlerindendir. Gerçi Kâtib Çelebiden önce veya | Sonra bir gok kitablar, — riseleler vücude getirilmiş ve bu zevatm ço. Bundan sonra gelen — Çelebi mer- bum, seleflerinden Hiham alarak Halepte bulunduğu zaman “İlham-ı ilâhi jle esdâmi-i-kütüb — tahririne gürü' oluadu..,, diyerek bu muaz- zam hasineyi vilcude getirmişt r. Ondan evvel bir çok bilgilere ve sayısız müelliflere ait melümat ve- ren hiç bir eser biç bür kitub, to- lf olunan bu nevi eserleri ve mü- ellifler! nin vefat tarihlerni —- mven gibi— Aifabetik sıraya koyup telif tarihlerile birtikte bablarını ve fasıllarını ayrı ayrı gösterm ç değildir. Eserin en büyük mesiyet ve lar suklyeti de buradadır, Muazzam bir kitab kamusu olan bu eserde — Bursalı Tahir ve Ahmet Refik Bey merhumların — esaslı tetkiklerine göüre— on beş bite yakın kitap ve risale Hmi vardır. On bin kudar müçlif, muhaşşi ve gürih adı bil- dirilmiş, ve bizzat kendiniy de töyz lediği gâb' : “Üç yüzden ziyade fen dahi huruf tert'ibi ile mehalline baklolunmuş,.,, tur, Kâlb Çelebi geceli gündüzlü yir- mi sene emak verip meydana ge- tirdiği bu ederi arapça — yazmıştır. | Hattâ bu yüzden Abdullah Cevde- |tin bimmetile Türkiyeye giren Güstav Löbön bile onu Arab mü- | verrhleri arasında göstermek çaf- letine düşer, Bu yanlış hü- küm, Çelebinin kendi şahsma mat. Bus olmayıp d'ğer Türk ülemasma da teşmil edilmiş gibidir. Çünkü müzide yetişen ilim adamlarım cın büyük bir kıxanın eserleri, —bel- ki pek &z (stiana le— hep arapza yazılmış Ve bu gibi yanlışdıklar da bundan ileri gelmiştir. Masmalik © zamanlar itim dilin'n Tesmi ilim | *ij olması bu huansta ümil olmuz ( sayılırsa da azıl eiddi sebep, Çele- b'mizin tedvin ettiği kitab lamle. rinin yüzde doksan sekizinin arap- ça olmasındandır. Kütüb Çelebinin evvelâ (h) har. fne, sonra (d) harf'ne kadar ter- tib ettiği ilk nüsha, Toskapr sarı- yı Revan köşkü kütübhanes'nde ) 2058 wümarada kayttıdır. . aşağtamı Yemal etmeğe Ömrü Hayır, hayır, Vali o kadar korkunç bir insan de ğildi. Kendisine bu canavarca harekette bulunmazdı Hülyasına devam etti: — Farzedelim kaçtım.. İzimi belli &medim ve İs. tanbula gittim. Makbulenin evi bomboş.. Başka insan Yazan Cemâleddin Server - n Keşfüz-zünün baskı heyeti reisi Prof. Şerefüddin Yaltkaya 'nın küt nesinde miyen Çelebinin müsvedde halim de yarıda bıraklığı eseri de Fatih. te Ali Emiri kütübhanesinde Cü- yullâh Velliyyüddin Efenâ kitat- ları arasında 1619 numarada mah. fusdur, “Keşfüz-dinün” fevkalâde rağbote mazhar olduğu elhetle muhtelif zevat tarafmdan reyiller yapılarak jkmal ve itmam'na ça İışılm ştır, Ona en önce zeyil ya « zanlardan biri 1002 de İstanbulda vefat eden; Vişne zade Mehmet İz Zeti efend'dir ki zeyli basılmamış tr. Bu zâtten sonra “Arabacılar geyhi” denilen şeyh İbrah m ve on dan sonra 1217 de İstanbulda öler Hanif zade Ahmet Tahir efendiler de birer zeyil yazmışlardıf. Vefatı (1858) © rastlayan Şeyhul-İslâm Arif Hikmet Bey de kendi el yaz- siyle kıiymetli bir zeyil vücude Ze tirmiştir ki; (e) harfinde nihayet bulan bu kısmın müsveddeleri de ün'versite — kütübhanesinin yıldız kitabları #arsamda — hazinaj hazes müdürü Halis Efendiye ait kütük- hanede saklıdır, Bunlarm en — kıymetlisi, 1040 martında irt'hal eden ve esasan KAtib Çelebinin mükemmel bir de- vamı Ve tamamı olan azüyz ho- cam İsmall Salp Sencer'in yarım asm dolduran Bi- yezid umumi külübhanesij müdür lüğü samanında kendilerinde bulu. nan İstanbul basması bir “Keşfüz. zünün” nüshasının kenarına milba- Tek ellerile ilâve etmiş oldukları kitap isimleri ve bunların İlmi kıy. met ve mahiyetleri hakkında ver dikleri mühim malümattır ki dâhi allâmemilsin son hayat yıllarında vücüde getirilmiş olan bu kıymet- idar zeyil de beyaza alinmiş ve ka dir biltr Mearif Vekilmizin yakm. dan alâkalarile garik eserleri kü. tübhanemize mâl edilmiştir. Bun- lerdan başka sön asır bibliyoğraf. | ya mütehassıslarından olup eski jandarma dalresi ikinc' gube mü- dürlüğünden mütekatt Bağdatlı te- mall paşâ Merhum da, otuz senelik mütemedi bir çalışma ve araştır. ma Semeresi olarak on binden si- yade müsllif Ve kitap lami iht va eden İnüikemmel bir eser vücüde V7 getirmiştir ki kıymet itibar'le eli- mizde mevcut bulunan kaynakların Paşanım — “Esmü-i-Mücllifin ve Baâri-Müsannifin” isimli büyük bir bibliyografisi daha vardır ki Wlüm- dan )ııııll- kadar gelen mü- ellillerin isim ve künyelerde eser * lerini tosbit eder, Kâtib Çelebinin müseveddeleri 8- rasında uzun samandır yerine küe namıyan seköz sahifelik bir eksik de bu kere “İsmall Efendi,, nin Maarif Vekâleti tarafından satın alman nâdide kitabları arasında ele Beçmiş ve bu büyük noksan da bu suretle telâfi edilmiştir. Buğün “Keşfüzüünün” un mü: ellif yazıeı Üzerinden birinei cildi herkesin — istifadesine — arzedilmiş ilunuğor. Eserin bundan — evvelki İk tahı, 1835 - 1858 yılları arasın- da Alman müsteşriklerinden profe- sör Güstav Flücgel tarafından ye- di büyük cit üzerinde Almanyada “Lâüypzig” şehr'nde basılmıştır. Bağ dadli “İbui Nedim” in *Yihristil-u. Tüm' unu bastıran da bu satlır. Flüe gelin bir asır önce lâtinceye gevi- terek neşrettiği mukaddemenin metni ve İ ua bugünkü işgal etmokte Ve eğerin büyük Di mütehassıslarımızdan — Bay Faad Köserail'den şu mektubu aldık: “İki ne'den sonra fill müsbet veya menfi olarak mı getitilmeli” bahsine, zaman, Münakaşeye hacet brrakmıyacak surette aşikâr bir ia. tikamet — vermişdir. İki (ne) den sonra flli henüz çoğumuz müsbet | sekilde kullanır: (Ahmedi ne sen ne ben gördük) deriz, fakat (ne) lerden sonra araya bir söz grupu girecek olursa, fiil menfi söylenir Ne sen ne ben haata Ahmedi o gür odustada bulamadık, gibi, Fakiden “ne okumaya, ne yaz. maya hevesi olduğundan” denilebi- Lrm'ş; Kâkin munllim Nacj zama- mında bile, menfi müsbete gulebe ” gekli mu, &ll'm taraf ndan lercih edilmişdir. Bugün ise Zene bir çoğumuz çekin- (D R —| *A Noâğiş) Z .NİYAZİ AHMET. be a F ııı—#q: Bt ; ol | $ attar p e 8 &öliyje meydana gelmes'ne, Maürir Volkl leti tarafımdan teşkil olunan "Keş- füz-zünün tabi heyeti” nin, bilhas- aa ialâm tetkkileri enstitüsü direk- törlü izymetil Almimiz prefesör Şe- | refüddin Yaltkaya buşda olmak Ü- zgöre zemanımz “garkiyat” müle - hasaıslarının hocası olan — profesör Kilisli Rif'at Bilge'nin çok emeği | geçmiştir. Maarif Vekili ginin pek yerinde kararile iki yüdanberi mer ham allâme İşmall Saibin ilmi ri- yaset Ve irçadı altında bir düziye yalışan heyetin derin vükuf ve ih. tisasa dayanan etraflı araştırma lariyle elde movcut yazma ve bas. ma nüzhalar ve mütceddit zeyille- ri gözden geçicilmiş; mülell'ü'n el yazısı Üzer'nden mevecut nüshas: esas tatulmak, zeyillere yapılan ilâvelerden fazlaları çıkartılmak ve ekrikleri tamamlanmak, xühül ve yanlışlar düzeltilmek ve Kâtib Çe- lebin'n kendi el yazısımda olmıyan ilâveler muhteli? içaretlerle güste- | rilerek aalmdan ayırt — dilmek su- | retile mükmmel bir tarzda hazır- lanmıştır. Kiıymetli ve sevimli Maarif Ve- kilm'z esere yazdığı vir mukadde mede bu yeni baskmın ilmi suret- te tertib, tanzim ve tashih ixhai muvalffakıyetle başaran mütebah- bir âlimimiz profesör Şerefüdd n''n Ve Üstat K'lisli Rif'at Bilge le illm ve faz'lette her devir - icin ölmez bir örnek olan İsmall Salb Sen- per'in mübarek namlarını hürmot le anmaktadır. Üstat Şereflddin türkçe, ve a. rapça olarak kaleme aldığı H mu- kaddeme ile Kütib Çelob'nin ha. yatı, eserleri ve 'imf gaha'yet! hak- kmda yazdığı on #sahifelik diğer dibace için aylarca uğraşmış hattâ asıl nüshada sıfatlar ve mevsuflar arasındaki —mütabakat — şartlarını b'lmiyor gibi görünen müellfn & yansiyle tesbit olunmuş hataların da düzelterek yazaemın — Bonumda örnekler vermiştir. Bunlardan baş ka mükerrer haşiyeleri, baska hir kitaba a't malümatın, d'ğer bir k- faba mal edilmesi ve arança hir eserin zühülen türkçe, türzçenin Ge farsca göstrellmesi gibi mühim hataları geniş vakuf'le taslı h ede- rek mül jrfanımıza büyük ve mt- tulmaz. h'zmetlerde bulunmuştur | Nefls bir kâğrtta Bd sütün üze | rine tertib olunan eser, beş yüz büyük sahileden ibarettir. Baş ta. (Devamı 4 üncüde meksiz'n (Ne sen, ne ben Ahmedi gözemed k) demektey 2, Ne demeli makalesinin son Crk- | ras'nda bası şeytanı işe karışmış olacak; göyle ki ayni cümle içla hem demeli hem dememeli tavalye, sinde bulunuyor, Bey Köse Rajf”n hakkı var. İk! (ne) H eümlelerde fillin müsbet mi, menf mi olması lâzındır bah. sinde bitirirken verdiğimiz misal n birincisi yanlış dizilm'şti. Ba'm de bildiğiniz öyledir. İki (ne) den sonra gelen fil menfi olur, eğer aralarıma manaca bir kelime gurupu Kİdi girmişse,.. Yalnız bir şurada vir hususıyet göstererek kaldeyi tamamlamak istedik, Bu kelime gu- rupu bazan hazfolunmuş gibi olur da arada bir söz ve ses fas inaı bu- Tunur B'z işte bu fasılayı de, yazı, da bir kaç nokta ile temsil olun- mak gertile sea gurupu yerine a- lyor, bu fstiladan sonra da cüm. lenin menfi olacağını söylüyorur. Zira bu fas gibi, fül, tröş oluyor. Bu bir erkek sesi değildi. Behçetin korkusü heyecanı biraz dindi. Yalaız bancı olmıyan kim ola aa —i smer rdi? Hem de kadın... ! — Peki, benim bildiğim insansan kendini Yatağın içindeki insan kımıldadı, doğruldu » " gnu d3 » 094? TT Din ve $ Sözü geçeceğine lll“u mi bilinmez Ruzvelt gi '% sulba A_'Vığml"l:'-lk m..ı Te papaya a kadan elçi gönderdi. 9”,1,â A) kanlı harplerin doğmi T B makları bulunan papalı | O vakit din için haf Şimdi dünya için h ma, ruhaniler de dünya rıştırılmıyor, y Burada bir nıhıu_ıtnll İşlir. işine karışmak yümındl" geleni kaydedelim: : OSĞUN Kardinal Martinoçi Mi 'i paşası Ülâtne ile mnhlf l lerini burada izah etmi Kti yok, yi keşfedön kumandan kral Ferdinanda: yör, onunla anlaşıyord! Kardinalin bu müfil «& — Ne yapalım? e yapalı e oet , Diye sordu. Aldı du: ğ v — Cezasını verin,.. in 1551 yılr 18 ikkânül Ver Kastaldo'nun kütibi Feraryo bir kâğit v Kardinalm odasına 'c% KN tinoci, yalnız - bir K W kürklü bir hırka mw Ve baldea bir masanın Masanın üzerinde bir dUf İ bir hokka, bir calar he hütrra defteri bulunuyoARMAK, « dinal. kâtibinin verdidi imza'amak Üüzere ı-ğ“d*’ kâtib süratle hançerini ) biri göğsüne, diğeri teli mak üzere iki defa sap K Kardınal: — Aman Meryem ıl'ıı d ; bağirdı.. çe YA o Kapıdan geçerken — Bif Renj mâni olmasından de'ayi İylüğle, mış bulunan Palla, ., iHi ği h esnada odadan iceri gİrGYÜRN a. ni çekmişti, Kardinalın ŞEĞNi; vurdu ve yardı. Sovez Üğgi tindeki İspan yollarla od' AA di, Kardina! henüz av! ğ de duruyordu. Yeni gie”ly T feklerini üzerine boşalt # tince: 4 — Ne yapıvorsunuz. İğİğ lerim,. diyebildi vtııâ daha., fakat son defa & ra: — İşa. Meryem.. diyi danarak yere yığıldı, İhtiyar Kardinal tati yerinden yara alarak mişti. Hayatta nek az cina YA sız kalır, Kardinalı y ğ dürmüytü. Yadisi de Cef du, Palo eline düstü, ö tuvan Feraryo kalil odt kımmda verilen hükümdef, Piyemonte de idam ©ğ to'nun Sen'armen'de di Skara NMoça parçı:5 dürüldü,. ... î İN » ğ &a n h b b eltni etü. Kamn Ferdinasd e avlanırkef, bir yaban domuzunun eh tü ve narralandı. Fer& Bözü önünde, ., NİYAZİ 4 Ş şimdi merak etmişti. lar işgal etmiş. “Ha, Makbule Hanımları mı sordumuz. Onlar buradan gideli çok oldu.. Nereye gittiklerini de bilmiyoruz.,, Aman Yarabbi.. O vakit ne yaparım.. Onu nerede arar, nerede bularum.. Yahud... Of..'Bu daha korkunç, hbepsinden, valinin ida metmesinden de (oci.. Fakat dünya bu, olmıyacak şey değil.. Evet mademki insanız, mademki bizim için ölüm var, kara bir haber, “Makbule sizlere ömür...,, Behçete ter basmıştı. Tüyleri diken diken olmuştu. Kulakla-ma bir ses geldi: —Tk, tık.. Derin hayallerinden sıyrıldı. Kapıya vuruluyordu Kim olabilirdi bu saat<e? Kendisini odada arayacak kimsesi yoktu ve böyle bir arama da o vakte kadar vu- kua gelmemişti. Kulak verdi. — Tik tık... Ve sonra derin bir sessizlik.. — Kim o.. diye seslendi.. Sükütu bozacak bir ce. vap'alamadı. Fakat kapmın çalındığı muhakkaktı. "Kalktı. Yanan samdanı eline aldı. Kapının yanında bir daha seslendi: “Kim o...,, Gene cevap yoktu. Yavaşça açtı,. Şamdanı sağa, sola gezdirdi. K'mse. Şamdanı sofadaki orta masanın üstüne koyarak bitişik birine girdi. Burada da kimse yok. —İ12— tu. Dışarı çıktığı vakit mumun sönmüş olduğunu gör. dü. Fakat bu mum nasıl sönerdi. Bir taraftan rüzgâr esmiyordu. O halde ne olmuştu?.. Behçet korkak bir adam değildi. Fakat içine garip şüphe ve ürpertiler gelmişti. Yoksa bir hırsız mı gelmi Bu ği R Eî: f $ g $ lık yapmak için kurban gitmişti? Tekrar ve: . —- Kimsin, ne arryorsun burada? dedi. İşte şimdi yüreği çarpmağa başlamıştı. Ne cevap alacaktı?. Gayet hafif bir ses cevap verdi: — Korkmayınız, yabancı değilim. , Behçe'in elinden tutmak istedi. Behçet, derhal ken geri attı: — Beni fazla üzmeden kendini tanıt... k Hem hakla bir başkasımın yatağına giriyorsun?. S — Fakat ben sizin kaçtığınız kadar hıı—e!m"j t ğiniz bir insan değilim ki... BJ İ Kadın olduğunda şüphe olmıyan bu insan, v İ çete biraz daha yaklaşmış ve güzel kokularını "î’ ş ğa baslamıştı. e N Behçet nefretle geri — çekildi. Çünkü bu KA 's mutlaka paşanın tavsiye etliği kadınlardan birî!',".ı N kendisine oyun yapryorlardı. Evlenmeğe razı x yınca, işte böyle odasına kadın sokuyorlardı. aldanır diye... Halbuki Behçeti hiç bir kadın mazdı. Bu arada şunu da düşündü: Kendisine bir oyun ovnuyorlar. Baskın verip cürmü meşhul pacaklar... Bundan sonra avıkla pirincin tarnınl. ne, nasıl olursa olsun bu kadından kurtulmak Behçet, yatağın bir adım mesafesindeydi. B? » nın, ara sıra ileri doğru ellerini uzattığı, elbis ', N bışırtılarından anlasılryordu. Ve bu hamlelerle Üai ı anlayınca kalktı. Kıri'““,i ti indi ve nasılsa Behçetin ellerine yanışma*ta muvt SA |t oldu. Behçet, kendini kurtarmak için silkindi. F>” Pa (Devamı var) Üat â& kadın öyle kolay kolay bırakacak gibi değildi.