S — VAKIT 19 TEMMUZ 1981 VAKIT'IN ANSİKLOPEDİSİ iSmolensk | Alman harp tol nin zapte. imolensk e Varşo- yollarının bir er nehrinin âki kıyısı üzerine ehemmiyetli bir İ gebirdir. tin merkezidir. Yüksekçe bir te. üzerindedir. sı Roüsyanın en eski nden birisidir. Yüz bine Af vardır Tarihin ilk s: di rası Kriviç — isimli aV aşiretinin merkeziydi. 14104 de Litvanya 1514 de Morkovaya bağlandı. 1812 de Napolyon Mos P kova seferini yaparken Fransız. w dar, altı ağuslostan 5 ikinciteş. İf rine kadar bu gehri isgal altırda Ş bulundurdular, 1905 de Rusya İÇarlık aleyhinde yapılan ihtilâle | XL iamele grevleriyle burası da işti- İf Fa etmişti. Şahir cok mamurdur. Mütead- K Cut otelleri, gazinoları. kışlık ti. p yatrosu, resim müzesi, şehri süs. t en binalardandır. — Smolens- i Ji urdan bugün yalnız on altı ku. Kalmtştır. Şehrin on üç kilometre garbın. ida Vitcak gösesi üzerinde tarih- İi den eski zamanlara ait mezarlar ı yardır. Bunların bugünkü İslav. İf ların eodadını teşkil eden insan. aitolduğu kabul ediimekte. ee TEREr ” Fransız - Sovyet diplomatları || Türkiyeden geçerek memleketlerine dönüyorlar İ Visi, 186 (AA) — DNEB: İ Resmt mahiillerce — teyid edildipine Üllköre Sovyet büyük elçisi — ve elçilik | ! tirları bugün öğleden sonra Fran ardır, Heyet, Türkiye, ntone - elvarından alyan topraklarına geçmiştir. Fransanın — Moskova büyük İBorgerto ile elçilik memurları da Moz. Blovadan hareket etmişlerdir. Bunlar 'Türktyeye gitmektedirler. İki taraf #iyast memurlarının mü» delesi “Türk , Sovyet hududünda koilacaktır. " . Kızılcahamamda Atatürk yünü Ü Kımicabamam, 18 (A A.) — Ebedi Atatürkün kazamıza ayak bantığı ü yedinci yü dönümü bugün na, ve köylerden gelen kesif bir halk Hiklltleatin HÜürükiyle ve beyecanlı te. dratla kutlanmıştır. Merasime Ulus meydanında istikıâ) İle büşlünmüizş ve kaymukamle z söylediği Dutukla ginün önemini Batırlatmış ve Döedi Şefin hatırasını E | Aynı isimdeki vilâye. | Akademi talebesinden iki | gencin kurban gittiği kazanın muhakemesine başlandı Şoför Hııı:dinkıiyonı ârız olan zünden kazanın ol duğunu iddia ediyor Bir müddet evve! bir göce ya- rısı Harbiyede feci bir. otomobil kazası olmuş ve Hasan adında bir şoförün — idaresindeki — otomobil tramvay durak — yerinde bekliyen Kemal Ve Funt adında iki Akade- mi talebesine çarparak kendilerini öldürmüş, otomobil içinde bulunan göförün teyzezadesi üniversite ta- lebesinden Thsan da yaralanarak hastanede can vermişti. Suçlu şoför Hasamın dün ikinci ağır cezada birden fazla adamm ölümlüne scbep olmak — suçundan muhakemesine başlanmıştır. Şoför yakalandığı zaman sarhoş oldu ğunu, arkada oturan ağnbeyal İle konuşurken kazanın vuku buldu - ğunu, tek numaralı taksilerin ça lıştığı gün olmasıma rağmen oto- mobilini — işlettiğini söylemesine, rağmen dün mahkemede: — Sarhog değildim, İçtiğim bir tek bira şişesinden ibaretti. Kaza makineye birdenbire ârre olun bir sakatlık yüzünden oldu.,, demiş tir. Bundan sonru şahit olarak Meh- met admda birisi dinlenilmiş, gun ları söylemiştir: — Kazayı yapan otomobil Har- biyeye doğru, iki tarafa yalpa ya- pa yapa süratle geliyordu. Birden. bire dlreğe tosladı, Koşüp baktı ğim zaman birisi direkle otomobil arasma sıkışmış, diğer birisi de bir Şojör Basan mahkeomede kaç metre ileriyo fırlamış kanlar içinde yatryordu. Şofür o anda ifu de veremiyecek derecede sarhoş- tu, Korna çalıp çalmadığmı bilmi- yorum,,, Daha bir kaç şahidin dinlenli . mesinden sonra maznunun vekili söÖz alarak Hasanın — tevkifhanede yatamıyacak derecede hasta oldu- Zunu, tahliye edilmesini istemiş- tir, Muhakema suçlunun muayene ettirilmesi için başka bir güne bi ılmaştır. İngiliz kabinesinde Değisiklik yapılacak Landra, 18 (ALA.) — İngiliz mat. Buatı: » Tayınis gazvlasi, kabinede yukında yapılacağımı tahmin ettiği kısmi tadis lâttan bahsederek ezcümle şöyle de. mektedir: |lardadır Ki son günlerde Avam kama. rasında (stihanl meseleleri hakkında müzakereler cereyan bir çok mebuslar bir mükimmat veya istihaalât nezaretinin ibdasmı tavsie ye etmişlerdir. Duf Kuperin iatihbarat — nezaretin. den çekileceği — anlaşılmaktadır. Kus perin muhtemel halefi başvekilin par lâmento bususl kâtibi Brendaa Brsa ekendir. ——— Süt Talimatnamesi 18 (Vukst) — Sütlerin nevileri ve vasıflarinın süt mamu- |Nakil ve terfi ettiri- len sıhhatmüdürleri| ”” Ankara, 18 (Vakit) — Sıhhat Vekâleti hıfzasıhha işleri dairesi ümum ve mahalli sihhat işleri gu- besi mülehassısı Cudi Erentürk Konya sthhat müdürlüğüne, Yeni. yehir hükümet tabibi Asaf Aydo- man Çanakkale sıhhat müdürlüğü- ne, içtimaf muavenet isleri dalresi mahalli ve içtimaf! hismetleor şu - besi mütehassısı Bilâi İdil hıfzıs. sıhha işleri dairesi reis muavin- liğine Aydın tıhhat müdürü Ham- za Kökten Bilecik müdürlüğüne, Koaya sıhhat müdürü Mabir Önblülgin Aydın sıtıhat müdürlü - Büne nakledilmişlerdir. — Tunceli sıhhat müdürü Ferit Deringör, - Çüncü sınıf sıhhat müfettişi Os . mat Tçeoman, Diyarbekir — sıhhat müdürü — Necmettin Üzstüntürk, Kastamonu sıhhat müdürü Hakkı Arkun, birinci amıf sıhhat müfet tisi Fnik Yargici birer derete ter- fi ettirilmişlerdir. sus mahallerin ve levazımın sıhbi şartlarmı bildiren munddel tali . Güktatlık vü-| General Franko diyor ki: ispanvyol kanı MİHVER ARKADAŞ - LARININKİNE KARIŞACAKTIR Madrit, 18 (AA.) — — İçerlerinde Amerika hirleşik dovletleri ve büyük Britanya elçileri de bulunduğu bale de kordiplomatik tarafından dinleni. Yen bir nutukta general Franko hâre btn şimdiye kadar olan inkişafıarmın bir. hulâsasını yapmıştır. Fratko Rusyadan, Amerika birleşik devletlerinden ve ablukadan bahseda, rek demiştir ki: Rusya müttefikler cephesine geç « mek istememiş, fakat hareket — Bem. bestisini muhafasa — ötmeğe ve nihat safha için hazırlanmağa — koyulmuşa tur. Amerikan kıtası folâkeli kabul et, meksizin Avrupa kıtasına müdahaleyi düşünemez. Amerikan sahilleri Avrum pa davletleri tarafından yapdacak bir taarruz tehlikesine maruz değirdir. General Franko, harbin iyi bir esas üzerinden haşlamadığını, müttefikle. rin onu kaybettiklerini ve Rusyaya karşı açdan harbin neticeyi değiştime miyrooği ve yalnız felüketin vüsatini genişletebileceğini söylemiştir. General Franko sözlerine devmm e. derek demiştir. ki: Alman ordularının Avrupa ve hrite tiyanlığın — çok uzun — samandanberi TASARRUF — BONOLARI —£ Büyük Millet Moelisinin 2—6— 041 celsesinde kabul edilen 4058 numaralı kanunda — gösterilmiş ©- Jan tasarruf bonoları satmşa çıka- Tılmaştır. Vatandaşlarımız tasarruf bono. ları almakla hem memleket mü - dafaasına yüksek bir alâkalarını göstermiş olacaklar, hem de fax la miktarda faiz alacaklardır. Hâ. miline mahsus olan bonolar dev - let hazinesinin kefaloti altında - dır, Bütün bankalarla şube ve «. janslarında, mlll! plyango İdaresi- nin resmi satış gişelerinde, banka olmuyan yerlerde ise mal sandık - larında satılmaktadır. Bonolarım - fiyatı da herkesin kesesine güre tosbit edilmiştir. Yani bir işçi, bir memur, bir tüccar, emlâk sahibi bu fiyatlar . dan kesesine uygun olanmı hiç bir muameleye tabi olmadan alabilir, Bono satın almak nasıl bir forma- liteye tabi değilae başkasina dev- retmek veya vadesinde bedelini herhangi bir bankadan milli piyan go resmi gişesinden almak da hiç bir muameleye tabi değildir. Bonolar, ö, 25, 100, 500 ve 1000 Hralık kupürlerden mürekkeptir. Her kupürden 3, 6 aylıkla bir senelik bönölar vardır. Yani 5 li. ralık bonodan 3 aylık, 6 aylık ve bir senelik olmak üzere Üç nevi vardır. Diğer kupürlerden de uynı a 2 — Bu faizi bonoyu satın alift | ken peşin alacaksınız, | 8 — Milli müdafaanm artan Uyaçlarını kargılayacaksınız. | 4 — Kendinizi tasarrufa abt suretle Üç nevi mevcuttur. Bono- — tiıracakamız, —— ) Mezarda bir milyon lira Sürp Agop mezarlığında bir milyon liralık bir servet saklayan beklediği bir harbe — baştadıkları aa | bir mezar aranmağa başlanmıştır. rada, gençlerimizin kanları mihver ar | Mesole hayli enteresandır ve İs. kadaşlarınmkıne karışacaktır. Ordu | tanbulda sık sık rastlanan define ve Falanjların beraberce müdafaa ce | Arayıcıları hikâyesine benzeme - decekleri memleketimizin mukadde . mektedir. Hâdise şudur: Vatruhi ratıma olan imanımızı tekrar - ediyo « | adında bir Ermeni kadını büledi - Japonya Rusyayı protesto etti Tokyo, 18 (ALA.) — Komlturi Şime bu güzetösi. Moskovadan addrğf tişü #rdaki haberi neşretmiştir. Japonyanın Moskova büyük — elçiz! Japon denizi ile Kamçatkayı çevinen denizlerin tehlikeli mıntaka — olarak Dân edilmesini hükümeti namma Sov. yet kükümeti mezdinde şiddetle proe vesto etmiştir. Sovyetlerin bu tedbiri Japon denize ciliğini ve menfaatlerini tehdit etmek tedir. kümğekürd Sovyet radyosunun türkçe neşriyatı Ankara, 18 (ALA.) — Bize verilen malümata göre Sovyatler birliği rad. yoları türkçe olarak aant 8.20, 19.30, 2245 de neştiyat yupmaktadırlar, Bü nüğtiyatı kum dülge — 95 metre, orta dalga 847 metre ve umun dülğü Bll, 1İSE, 1870 metre üzoerinden dir. yeye mümacaat ederek Sürp Agop mezarlığında — babası — tarafından 'niımülmiq biz definenin — mevcut bulunduğunu ve bu defineyi çıka. racağını bildirmiş, müsaade iste - miştir, Rivayete göre Vatruhinin ba - bası çok zengindi. Daha sağlığın- da servetinin bir kısmını altın ve mücevher olarak Sürp Agoba göm müş, kendisi de öldüğü vakit bu- Taya gömülmüştür. Vatrahi şimdi | bu defineyi çıkaracaktır. Mezarın kazılmasına dün sast 11 de baş- lanmıştır. Vatruhinin — söylediğine — göre sanduka Öölü gömücülerinin omüz- |arında tpki bir ölü gibi Sürp A- gop mezarlığına getirilmiş ve yor. gancı bahçesi ile mezarlık arasm- daki düvarin 7 ayak - ilerisinde 2,5 motre bir derinliğe gömül - müş Vatruhinin babası servetini gömdükten sonra ölünce, bu ser. vetin hemen Üzerine gömülmüş... | Fakat vasiyetinde mezarından 70 Dadım ileriye bir taş — dikitmesini söylemiş, Bu Laş, bugün — mezarın bulunduğu yorin tayinine yara « miştır, Vatruhinin gimdiye kadar müra- enat etmeyip te bugünlerde mü . racnâat etmesinin sebebi, belodiye- nin Sürp Agop meralığını apartı - ı l ı ma devam edecektir, VEGİZELER Yazan: M. CEMİL PEKYAHŞİ | * Barış zamanında — bazı insaflf öyle günü olur ki (bu günümü, satif” #a bin Jlraya vermem) der; harpif böyle bir gün kime nasip olur? vakkat muvaffakiyetler sondaki zafür kendialne virdedinen — Katon buna muvaffak oldu ama, Roma & | Romalılara kalmadı, inkoıraz buldu. eylemiştir. dâtmm istihsaline ve satışıma mah * matname bugün neşredilmiştir. demeök kabildir. | ' LT #isemumur eyLyYa | s İN — Balık l lt öre Tit Edebi 5 azan: Wi kutulur, beyim. O gö r..'..“".. "*kh "l“h'd'_ REFİK AHMET *ıı dixeğ'ıny:':ııh B Mti çok kuv- YŞ AN SEVENGİL wılî Vetli ışıktır, beş yüz liraya aldık o lâmbayı... Üllllki alamana kayığı akşamdan sonra ortalık #ikararınca kıyıdan ayrılıp balık yerine gider, MBaşlar oralarda dolaşmağa... İki alamana a" yarlar; bu iş bitti mi, direğe asılı lüks lâmr yakarlar; balık karanlık gecenin i* içinde bu kuvvetli ışığı çok uzaklardan görür, | l gelir. yaklaştıkca ağın içine girer, kalabalık Wilsürüler halinde binlerce balık böylece yar Ü vaş yavaş ağa dolar. Bazan seatlerce - bek> | ( lemek lâzımdır; lâkin bu - taraflarda balık m çok olduğu için hiç bir zaman boş dönük üllmez... Ağların iyice dolduğu anlaşılınca ön î’ ice alamanalardan biri, şıksız olanı yavaş ;*' üyavaş aradaki mesafeyi azaltarak ığrıbı çe #i virmeğe başlar. Yani ağın ağzı - danıltılır. Ülüki alamana biribirine yaklaştıkça ağın ağzı Wi kapanır, balıklar içinde kalır. İı | Arslan reis bunları anlatırken sandal da Ullaşıklı alamanaya doğru yaklaşıyordu. Ala ilmana yerinde döndükçe ışığin — kuvveti ar Biyor gibi görünüyor, sudaki akis allın pı- ) ısııiıırl.ı titreşerek derinlere doğru uzanıyor" ı;' Bidu. Şimdi tam işığın — hizasına - gelmislerdi. İ | , kuvyetli ziya çağlayanı altında de” Mi Hamiş gibi, şeffaf, berrak, tertemiz bir hal K lalnıştı. Ahmet Dündar önce canlı — balıkla- n suyun içinde rahat rahat, zevkle, sağa ilsola yalpa vurarak gidip velmekte olduklar Ahmet Dündara yaklaştıkları ağı | ! Bltnı gördü; Arslan reis, İf bemen hemen — kenarına gösterince genç hekim önce balıklarn gaf- leti karşısmda gülümsemekten kendisini ala” madı; sonra kendilerini beklemekte olan müthiş akibetten habersiz, emniyet — içinde suları enine boyuna kulaçlamakta olan irili ufaklı balıkların talihi ile insanların mukad- deratı arasındaki benzerliği düşündü. Bir sandal, ağın biribirine bitiştirilmiş ve kapatılmış olan iki ucunu sahile götürüp orada beklemekte olan — balıkçılara — teslim etmişti. Ahmet Dündar, kıyıya hayli yak” laşmış olan Arslan reisin sandalı içinden bu manzaravı seyrediyordu. Arkalarıma basları kukuletah muşambalar giymiş yalım ayak a- damlar anhilde kismen suyün “icinde arka arkava dizilmişler, ağlara asılryorlar: yüzler” €e kiloluk balıkla dolu ağır ibler mahküm- larm ellerinde yavas yavaş ilerliyerek sahile çıkıyor; genç hekimin adaya ilk geldiği ge ce karanlığın içinden işittiği o müthiş, gub güleli, halkalı, akisli, anlasılmaz gürültü: mahkümlar bir ağızdan bağırarak biribirler rine — daha doğrusu kendi kendilerine — guyret veriyorlar ! Dizlerine kadar denizin içinde, ağır ipr lere asılmış mahkümlar ayaklariyle kumla ra, cakıllara, taşlara dayanarak yarı karan - hk sudan geçmiş günlerin azabmnı ve gele ceğin kendileri icin hazırladığı mechul âki- beti güclükle ve gürültü ile çekip çıkarma” Ba çalışıyorlar gibiydi. Artık oldukça sahile yaklaşmış olan ışıklı alamananın buralara kadar uzattığı aydınlık, balıkçıların rüz gârla yanmış, zahmetle kavrulmuş ve karar mış çehrelerine belli belirsiz sert bir hüvi- yet veriyordu. Ahmet Dündar, eski devir” lerin kürek mahkümlarını düşündü; büyük denizlerde büyük kadirgaların yarı karanlık anbarları içinde arka arkaya sıralanmış de“ liklerden dısarıya uzatılmış kürekleri hava * yı, aydınlığı, gökyüzünü görmeden müte- madiyen çekmeğe mahküm olan eski de“ virlerin mücrimlerini hatırladı. Suç hic bir zaman cezasız bırakılmamıştır. bırakılmıyar caktır da... Fakat elbette gittikçe ceza daha insani bir hal alıyor. Arslan reis balık avımı idare etmekle meşyul olduğu için sağa sola dik bir sesle emirler veriyor ve içinde bulunduğu san” dal bazan kıyıya yaklaşryor, bazan — uzakla- sıyordu. Bu suüretle doktor Ahmet Dünda> ra avın het safhasını ayrı ayrı ve yakından takip etmek imkânmı vriyordu. Tekrar ışıklı alamanaya ya'ılaşmışlardı. Arkaların" dan sert bir ses geldi: — Alarga... sandal, ağlara takılryorsun! Arslan veis bu hitap üzerine — isini bıra karak sansalın içindeki genç mahküma dön- dü, azarladı: öse Vlrümna Tn değil! Mehmet küreklere yapışmış, dikkatle i* Asşıklığın sırası ki tarafımna bakıyor ve ağları parçalamadan 'ı sandalı çekip çıkarmağa — uğraşıyordu. Kur- —— tuldular, Sahilden mahkümların avuçları içinden süzülür gibi daralarak çekilen ağ hemen he- men suyun yüzüne gelmişti ve artık akıl ları başlarma gelmiş olan'balıklar biribirle" — | tine çarparak telâş ve heyecan ile kaçışma — Ba, kurtulmağa çalışıyorlardı. Â Ahmet Dündar sandalın kenarına doğ * | ru eğilerek ve gözlerini dört açarak heye- can ve asabiyetle bu manzarayi seyre ko' — | yuldu. Alamanadaki mahkümlar sudan sıy- rılmış ve yüzlerce kiloluk ağırlıkta ağran' disman bir bohçaya benzeyen ağı orta çapta bir mavnayı andıran balıkçı kayığının içine almağa uğraşıyorlardı. En son kısım da — | sudan — cekilerek ağ tamamen alamananın — | içine alınımca biribirine kavuşmuş ve girift olmuş vaziyetteki örgüler aralandı, müthiş bir cırpıntı işinde kendilerini oradan oraya — | atınağa, hoplayıp zıplamağa ve biribirleri- — | nin üstüne düserek tekrar havaya atlama te- şebbüslerine girişmeğe başladılar. Ahmet Dündar, hayatında bu kadar kulak trmalayıcı, yürek — yaralayıcı bir cır- pınma sesi - işitmemişti. Sudan — çıkarılmış yüzlerce, binlerce, belki yüz binlerce balık büyük alamananın içinde tepeleme yığılmış, ölmemek için ümitsiz ve boş bir emek sar fediyordu. Yarım metrodan fazla yüksekli- ğe sıçrayanlar vardı, teknenin kaburgaları na carpıp sersemleyenler bir. daha hareket etmiyorlar ve geliba böylece ebedi rahata kavuşmuş oluyorlardı (Devamı var)