— — — Ticaret Vekâletinin tebliği g 7 e ANSİKLePEBisi | 940 mahsulü arpa | Şâl' k Ccphcsındc ikinci sarha Alman havacılığının Iıaşaraı:auı güçlükler eninarat Eski ismi Büyük Petro tara. findan yapıldığı için Petersburg dan, 1914 cihan harbinde — Rus Almanya ile çarpışırken L dikümet merkezinde bir Alman — İhraç edilemiyecek Ankara, 15 tetinden bildir: 3 1540 şenesi mahsulünden olduğu ve uzun müddet beklemeye tahammülü buluman bu nevi arpaların Ga ihrner için İaana verilmemesl tekarrür et, miştir. Toprak mahsulleri ofizi hüküs metçe tesbit edilmiş öolan fiyatlar Ü. |— Toaret Vekü. elimesi olan burg isminin bu. | Oünadığı beyanile ellerinde — bulunan | zerinden bu arpaları mübayaa edeceke Soövyet . Alman ephesinde za> Hması boş görülmediği için | arpaların ihracına müshade edilmesi | tir. Hinaebaleyh alâkadarların” ihraç | hiri görünen sükünete — rağmen, bıı!umw'luüı.hıkıdırbd Hrograd'a çevrilen, Rus ih. ; igin Vekâlete bazr müracaatinr vaki | talebi ile vekâlete müracaat etmeme- | harbin başladığı günden bugünı Yazan: yıdaki ınıydanlııı tili lüinden sonra Leningrad ismi- | olmaktadır. | deri ve mallarını Toprak mahsülleri î kadar 6233 Sovyet tayyaresinin tayyare birliklerini de bastıı | düşürülmüş olduğu bildirilmek. | tedir. Buna nazaran. Kızılordu | hava kuvvetlerinin cepheye geti- Geçen sene maheulli dahi olsa, € | Kkonma mıntakaları dahil ve haricinde H alan bu şehir, içarlarınım payitahtıydı. S0 t birliklerine dahil eskiden ofisine arzeylemeleri bildirilir. Mütehassıs Tayyareci MA Rus Lenin. grad. cumhuriyetinin idare idir. ” Finlandıya körfezi kıyılarında olan Leningrad 1.611.000 ıuş.ı.ı ü ııuylı Moskovadan — sonra n en kalabalık şehridir. etler birliğinin en ehemmi- yetli limanı olan Leningrad bu devletin Baltık denizinde olan limanıdır. Leingrad bugün ür. merkezi olmak — bakımın. n Moskova ile rekabet eder. © Şöhir batakiık halinde bulr birçok adalar üzerinde, ve İrçok kanallarla Neva nehrinin deltası kıydarında — yapılmıştır. gehirde birçok evler, birçok lar, sulara çakılan kazıklar © dayanmaktadar. Şehir su basma teklikesine ma. lür. Sonbaharda eser garp ın, Baltık denizinin su. kâletile “Adliye yonları olacak, mı Meva' nehrine doldursrak t taşırır. 1824 ve 1914 ta- hevlennınıılın.ıundınm— MMWMW Ubi oldu. 1609 da Neva 1 tekrar ele k. iler burada (Yeni Neva) L maktıdar. Muğltum takriben 400,000 — dönümtü Dalaman çiftliğinde 1000 kadar mah, kümun çalışlıriması nakkmdaki mi» zakereler bitmek üÜzeredir ta verilen malümata nazaran bu bü, yük çÇiflikte çalışmak için ayrılacak mahkümlar, diğer iş yerlerinde halen Çalıştırılmakta olan mahkümların ti. bi olduğu şartlara tabi olasaklardır. | Bu mahkümların çiftlikte humasl pav. ihtiyaçları Zirmat Vekâleti tarafından temin — olunacaktır. miktar yevmiyeden bu masrafları çı, karıldıktan sonra geriyo kalan para, Haziran ayında 79 ingiliz Vap batırıldı Lamdra, 13 ÇALA.) — İngiliz Un caret filosunun haziran ayı içindeki za| ylatı 79 gemiden ibaret olup hacimle. ri yekünü 229.296 tona baliğ — bulun. Fransız mlakeleriııdn 1000 mahküm Muğlada Dalaman çiftliğinde * | çalıştırılacaktır Ankara, 13 (VAKIT) — Ziraal Ve. | mahkümların namına bir bankaya yas tırılacaktır. Mabkümiyet müddetleri. ! ni Tikmâl edenler ellerinde bir kaç ku, | rüş serimaye ile köylerine dönmek im. kânını bulaçaklardır. | Mahkümler çiftlikte ber türüü zi. raat makinelerini kultanmayı öğrene, ceklerdir. Modern âletle zeriyat yap- | mak için gösterilmesi icabeden usul | ve kaldeler de öğretilecektir. Diğer | taraftan mahkümiyet müddeti iki se- | nedan fazla olan SÖ kadım mahküm galıştırılmak Üzere Kaysori ben tımi rikasna sevkedilmektedir. Bu mahe küm kadınlar da diğer iş yerterinde çalışan mahkümların Lâbi — olduğu şartlara göce idare olunacaktır. 1 Baha Arıkan Vekâleti — arasında Bu husuz. yemek, giymek gibi Alacakları — bir İmralıya gitmek üzere bugün ize geliyor Ankara, (VAKIT) — 0-!2- uru tevkif evleri umuma müdürü Baha A. rıikan İstanbulda bulunan adliyeciler. Ve beraber İmralıya gitmek üzere bu akşamkı ekapresle İzlanbula hareket etmiştir. Cebelüttarık bombardıman edildi Bir çok infılâklar oldu Lalinca, 15 (ALA.) — Of Gece yarımı yedi tayyare Cebelüt. | mının pek de — geri rebileceklerini tahmin ettiğimiz ©on beş, yirmi bin tayyarenin üç> | te bir kudretini Sovyetler elden çıkarmış bulunuyorlar demek. getmektedirler, İki gün zarfında 178 Alman tayyaresinin hava muharebelerinde Sovyet tayyarer cileri tarafından düşürüldüğü tasrih edilmektedir. Bir taral- ta sükünetin hüküm sürdüğü sBöylenirken, diğer tarafta hüva muhârebelerinin fazla zayiatla devam ettiğini hâdiseler göster. mektedir. Fakat bu hareketsizli- Ki yakında kopacak bir fırtına işareti olarak da gözmekteydik.. Ve bu kanaat son haberlerle ter eyyüt etti. Alman ordusu bütün cephe'boyunca şiddetli bir taar. ruza geçti.. Şark cephesi başlarken, AlL- man havacılığının sayıca —has- olmadığını gördük. Vakıa Almanya İçin ku- rulu olan daha birkaç hava cep- hesi vardı. Bunlardan bilhassa Mang cephesi her gün yeni — bir gığır açmakta ve burada büvük Britanyalı havacılarının harbin en sıkışık ve - tesirli akınlarını yaptığı nazarı dikkati cekmek- tedir. Almanya bu Mans cephe. sini ihmal edemezdi. Ancak, di- Her cephelerin durmgunluğundan istifade ederek, daha önceden şark cephesine yığacağını hesapr ladığı hava birliklerini takviye edebilirdi. Bu takdirde bir adet üstünli savatımı temine gâyret etmiş o- lur. Fakat, havacılığının — üstün olan tâarafı, elemanlarının ve ku- mandanlarının harp tecrübeleri ve malzemesinin evsaf farkıdır.. cephesinin gittikçe hareket — ve enerji istiyen tarafı daima gözü- nünde bulundurulmak — meoburi- yetini doğurmaktadır. Şark ocephesi: Bütün diğer eepheler yanında Almanya için birinci derecede ehemmiyeti olan taraftır. Bu cephe hem çok ge- niş bir saha üzerinde açılmış, hem de karşısında gimdiye kadar karşılaşmadığı kuvvette ve saayı. da bir hava ordusu bulmuştur. İki günlük hareketsizliğin ar- kasından kopan fırtınanın başr langıemı gene Alman havacılığı başararak taarruz kumandasını mihver — tayyareciliği — verdi.. Çünkü Stelin hattına karşı olan ve bu hattı yarmakla başlryan taarruzlarda Alman havacıları hareket serbestliğni hasımların. dan almış bulunuyorlar. 'e mubasamatın başlangıcın. da olduğu gibi toplu bombardı- man taarruzları daha ziyade Sovyet hava meydanlarını iatih- daf edocektir.. Ve işin en güç taralı da Sovyet meydanlarını bulmak ve buralradaki tayyare. leri baskınla tahrip edebilmek. tedir. Çünkü Sovyet havacılığı her bulduğu düzlükte bir mey- dan kuracak kadar cömert ve tedbirli hareket etmistir. Bol sa- yıdaki bir. tayyareciliği bütün eevhc boyunca harekete getirmek için, sayısı iki bin beşyüzü bulan tayvare meydanlarını Sovyetler fazla dağınık tertipleşmiş olt siyle hasım ordusuna en bü' müşkülâtı göstermektedir, Alman havacılığma tah! serbestliğini veren de Sovyet tay yarecilerinin Almanya fzerindi” ki hareketsizliğidir. Almın ll' üzerinde gösterdiği diya, Maacristan ve bilhassa B manya ve petrol havzalarındi! tesisata karşı olan akınlarını şarabilselerdi. Alman faasma yardım ihtiyacını hi derek cepheyi daha zayıf tutâ tirdi. Fakat, İngiliz makemlaf? nın da söylediği gibi — Almalt nın öz toprak hudutlarından bi lamak üzere kurulmuş — bulur yer müdafaası ve pasif çabeti” cidden takdire değer bir o.-ıın'f zasyona malik ve © kadar V kuvvetlidir... İngiliz pilotları | müdafaanın çok giddetli muk-, belede bulunduğunu — müteadt defalar söylemislerdir. Şark cephesindeki sükünet we bozulmuş bulunuyor.. Ve vacılar t'ıılıyı:!g mmk hart çalışıyorlar.. Harbin ikineci  hası olan bu devrede Alman H vacılığının rolü çok daha güc gok daha genistir. yollarına devrediliyer Belediye 128 bin lira için haciz yoluna gitmiyecek tarık üzerinde uçmuştur. Hava — dafi bataryaları ve projektörler harekete S Sovyet — tayyareciliğinin dört geçmişme de tayyarelerin mevkiini ta, | yüz kilometrede dolaşan süratler yin etmek mümkün olmamıştır. Taye | karşısında Alman havacılığınm yarelerin körfese atmış olduğu h—y yedi yüzü aşan hızı hava muha- balardan mütehassıl olduğu -ınıdı. rebelerinde ciddi bir avantaj ola- len infilâiklar işitilmiştir. Bombaların | rak KöZe çarpıyor... Landra, 15 (A.A.) — Dekar hadise. aindenberi Framsız — müstemlekesinde Herhalde Almanların taşviki ile mevkuf tutulan 400 İngilir ticaret — dentacimi sön zamanlarda tahliye edilmişler ve İN şehre nakletti. İngiltereye gelmişlerdir. 4 Bi va Te ee hedeflerime inabet edip etmediği Mas| — Yang cephesi, Akdeniz yardır | — Haliç şirketi bütün mevcuduy- | müdürü Necatiden müteşekkil DİR Bakıl ;;“:,,b':ymm Deniz Yolları memurları| !©m değüdir. mı ve bilhassa, sotı günlerde ka- | a bugünden İtibaren Denizyolları | heyet faaliyete başlamıştır. Üzerine Rusyanın merkezi ningrad'dan tekrar Moskova, naklolundu. ğ üzere yapıldığı tarihten. | düşman istilâsi görmemiş de Leningrad'dır. Tefrika numarası: 14 k Aynı zamanda eczaevinin ilâç do- abı muhteviyatını da daha genişletmek, çe- ütler bulundurmak icap ediyordu; Lâzım o- geyler sipariş edilmişti. Müdür, bunları e İstanbula gidip bizzat almasını Ah- Dundııı söylemek suretile ona daha gunlerıh: bi rhava alma fırsatı vermişti, t gaıç hekim bu müsaadeden istifade , İmralımın atmoösferi onu günden gü- ıınyoıdu ve Ahmet Dündar buradan ay- ihtiyacını duymuyordu. Küçük hastane leuruluncaya kadar bir iş icat etmeği mi düşündü, ne- * ; Ahmet Dündar, bütün mahkümların mumi muayenesini yapmak ve her biri n birer sağlık cüzdanı tutmak teşebbüsü- gecti. Evvelâ Ahmet Dündara kâtiplik cek bir yardımcı İlâzımdı. Ötedenberi inin kalem işlerinde çalışan okur yar — zar mahkümlardan biri ayrılarak hekimin werildi. t İnce, uzun, - zayıf, sinirli bir adamdı bu... Omuzları sanki ağır bir yükü taşrmak Ha olmanın yorgunluğu ile çökmüş gibiydi: “yüzünde pek fazla kırışıklıklar olmadığı hal- & saçları hemen hbemen tamamen ağarmış- ', yaşı belli olmuyordu. ç Ahmet Dündar onunla konuşurken: S — Yüzünüzün ifadesine bakılırsa pek genc, saçlarmızm rengine bakılırsa pek ihti- t elmanı- tüzım ! — , Dedi Yarısı san yarısı kırmızı elbiseti sadam cevap verdi: J — İkisi de değil! Di — Şu halde orta yaşlısınız. Ankara, 15 (VARIT) — zz yolları işletme umum müdürtüğü Yıhrıhlu malümattan anla. | "emurlarının tayin, tebdil, terfi, toc. ziye useherile bunlara verilecek har- emrah tazminat ve tahsisatlar hakkm, gehirlerinden bir | daki nizamname — meriyet mevkiine girmiştir. Ne demeli ? 'Tan arkadaşımız Valimizin ıüılrr'.'i ni naklederken (müstahdimler) — diye | bir kelime yazıyor, Kelimenin telkffumu — vazinin değil. | dir. (Müstahdim), — çalıştıran demek. Öyle dememeli, (müstahdem) demeli. | l Devlet De, Edebi roman — Hayır, yaşım yok demek istedim. — Vlnhkımıhnıı ne ynçı ne ndı. ne dc hüviyeti vardır; onların müşterek ve tek bir varlığı vardır: Onlar sadece “mahküm” durlar. — Siz evvelce ne iş yıpıyordunuz? Eczacı idim. — Demek aşağı yukarı meslekdaş sa- yılırız. — Hayır, — Neden? — Çünkü şimdi eczacı değilim. — Değilsiniz ama tekrar olacaksınız; burada açacağımız küçük hastanenin ecza- hanesinde artık siz meşgul olursunuz. — Böyle bir işi hiç arzu etmezdim; fa> kat mahkümların itiraz hakları yoktur; eğer idare bana böyle bir vazife verecek olursa elbette çalışacağım, lâkin eczacı - sıfatiyle değil .. — Ya) — Mahküm sıfatiyle. — Mesleğinizle niçi meşğul olmak iste- miyorsunuz? — Beni mesleğim öldürdü de ondan. Ahmet Dündar yeni hazırladığı muaye- ne odasında yazı masasının üstüne acılmış büyük defterin karsısında koltuğuna otur muş. kenara yerlestirilmiş olan üstü mu- şambalı hasta şezlongunu seyrederken kapı ra ordularının yavaslamasiyle idarcaine devredilecektir. Vapur- | Devir işi, Büyük Millet M İMRAL barbin yükünü üzerine alan Af- rika hava cephesi Almanyanın başarmıya meocbur olduğu taraf> lardır. Bunlardan bir tanesinde. ki ufak bir gevşeme o cephenin Almanya aleytine tecelli etme. sinde âmil olabilir.. tarafından Yazan: REFİK AHME SEVENGİL gyurulmuş, bu çizgisiz yüzlü ve beyaz saçlı “adam içeriye girerek: — Beni size yazı işlerinde yardım için gönderdiler. Diye karşısına dikilmişti. Ahmet Dün: dar onunla lâf olsun diye konuşurken dinle: diği sözleri fevkalâde enteressan buldu. Ma- sanımn yanı başmda duran boş iskemleyi gös- tererek: — Rica ederim, şuraya oturunuz; de- di, burada beraber çalışacağım kimseler ara” sında yüksek tahsil görmüs bir arkadaşla tar nışmaktan pek memnunum. Mahküm; — Keşke yüksek tahsil görmeseydim... Diye mırıldandı. — Niçin? — Çünkü düşmanlarımdan biri de o... Okumus olmam... Burada - tahsilsiz, basit kimseler var, yaptıkları iş benimkinden bel- ki yüz defa ağır olduğu halde onlar avuna- biliyorlar: ben hapisanenin — duvarlarından ziyade düşüncelerimin çenberi içinde mah Dulu“)!. — Oturunuz, rica ederim. — Teşekkür ederim. Hapisanelerde mablümların idareye mensup kimseler yar nında oturm>!'orr âdet değildir: Fakat siz bi- zim müdür »ibi iyi kaloli bir adama benze: yorsunuz.. Zaten müdür bey de burayı ha pisanelikten cıkardı ya... lar büğünden itibaren işletilecektir. mMunmelesi bir kaç gün zarfında ikenal edilecektir. Bu İşle meşgul olmak Üzere belediye relk muavi- ni Lütfi Aksoy, Hele Mangş | âzasından Avni Yağız, muvazene yeni idare Devir | tarafından kabul edilen kanun d8 İiresinde olacaktır. — Belediyenii |eski şirketten alacağı olan 1 bin lira için haciz muamolesi vyal” mıyacaktır, Sirkelin tasftyesindef sonra geri kalan meblâğdan ala caktır. daimi encümen Mahküm oturdu. Ahmet Dündar, elle rini oğuşturarak, beceriksiz bir halde onu te- selli etmeğe kalktı: — Ürzülmeyiniz; hayatta her şey unur tulur, her şey geçer... Başımıza bir kazadır gelmiş — Ben de kaza olduğunu söyledim ama mahkeme kabul etmedi; hareketimde kast gördü ve beni hapse mahküm etti... Ne yapalım, artık alıştık.. Yedi bucuk yıl zin” danda kaldım, iki buçuk yıldır da bura- dayım.. — Ne uzun! — Evet, uzun... Daha da beş senem var, Keşke bu uzun on beş seneye mahküm — edeceklerine beni suçlu saydıkları hareketin asıl cezası olan sehpaya gönderselerdi bütün ıztıraplarım birden dinmiş olurdu. — Vah, vah... Sizi pek rahatsiz görü- yorum; olan olmuş, artık üzülmeyiniz; ha- yatı olduğu gibi kabul etmek İâzımdır. — Evet ama hayat bizi olduğumuz gi- bi kabul etmiyor; kendi istediği gibi olmadr ğımız icin cezalandırıyor. 'or, sürün” dürüyor. İstersşeniz bu bahsi bırakalım, söz- lerimle sizi rahatsız ettim. Buna hakkım yoktu; bana nezaket gösterdiniz. teşekkür ederim. size sıkıntı vermemeliyim, Emriniz ne idi daktor bey? İşimize başlayalım. Ahmet Dündar, bu kadar lâf acıldıktan sonra mahkâmun macerasını öğrenmeden işe başlamak istemiyordu; ne ıoyliyeceğmi bilmiyor, adamcağızın ya desmekten m;kve r'_'“:&,m şiddetli kurn'.m (Devamı var)