28 Ocak 1941 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Ocak 1941 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BOT RADA Yazan: iskender F. Sertelli Bu sırada elindeki fotoğraf Hakinesiyle kapıda tekrar görü: kısa boy Haa gatete muhabiri, Yusufla Nelın yanyana oturur, ,":mî'ua. resimlerini çeki- Yuui Bö kısa boylu gazeteciyi — Mn-sr'y Tel'un vay! Gözümün hıv:?duı tekrar yukarı çıkmış. © Kolluyı ormuş, "yerinden fırladı: Hele dur, şu herife haddini Böylediz Yusufun neler kat, iğini anlıyamamıştı. — Fa- genç gazetecinin de bu hâ- uuu gıkılmıştı. Nelıon. Yusufla yan. Ah, gu maskarayı bir ele m“’m Maksadını şimdi an- benim bu zavallı kızca. Kötteltman biraz rahatarıdı; h"'m kılkınî:ıııu k'ı UBUf kendi kead.lne odanın 'oıoırılçıı-ı Mis Nelson Yu Wı. N odasında ııbıhl:ni'ıımmıy. "v belli değil B ildi. Belii olan bir nokta vardı: înk mhk—cuırdl Çok muz ınn iztırabi. nedendi? | Yü ’"lllmık kabil olamadı. _W tercümana seslendi : Petro! Uyuyor musun? Bu ..,."gu be yahu?! Her sabah | o.,_m:de'lı erken — kalkardın... Belir, beni de uyandırır- h&a 'tredesin şimdi? AL, Slamadı. v'“ kapıya yaklaştı.. Te € Merakla açtı.. du. SN yatağında yatıyor- “i“ı:.'â' arkadaşmın başrucun. bi . Petro! Hasta mısın? Va TEŞk göç.. Nedir bu uyku? N gözlerini açtı: Bi hıx ,.m';âm vücudumda müthiş rdım "*"Mrvk kalkmak — iste- do davranamadı. <ç Ben konyaklı bir. çay İç. Yütmüşü rilemem, Kendimi ir Cln;:'"z"'»' bastı; garsan - gel- | 'E;ıu.âm"' bir konyaklı cay Tereümel, Say gelinceye — kadar sm odasında oturdu. M Y T rop döşambrini aldı. — Gece ben, yattıktan sonra çök oturdunuz mu? Yusuf başını salladı: — Bırak o bahsi, — Petrocu- ğum! Ben bu gece hiç uyuya, madım. — Neden?.. Uykun mu kaçtı? — Yöoccok. Yatağa girip yat madım ki, uykum kaçsın. Tercüman hayretle gözlerini açtı: — Ne dedin... Yatağa girme din mi hiç? — Evet. Mis Nelson da sa- baha kargı gitti. Bırak dedim ya, Bir iştir oldu ışte... Petronun manalı bakış'arın. dan masumane bir. hicah du- yan Koca Yusuf, terelimana fazla bir şey Böylemeden oda- sına doğru yürüdü. , bir rezalet daha! Bu dı ne?i. Mister Valker elinde bit zete ile kapıyı vurarak telâşla içeriye giriyordu. Valker kalender ruhlu bir e- dam olmakla beraber, gazetede gördüğü bu resim hiç de hoşur na gitmemişti. Elindeki gazeteyi — Yusufa u. | zattı: — Tercüman nerede? Petro, pıuvıuıı sesini dur yunca koşarak gel — Gud momhı Mm:r Val- ker! Patron: — Dün akşam ben yokken, gok güzel eğlenmişsiniz! dedi, vakıa Yusuf pehlivana zevkle . rinin hesabını soracak mevkide değilim ama.. İkinci bir maçr mız daha var. Ona —Amerikan milletinin ahlâk meselesinde ne odıımdı çok Iâubali bir şekil - de çıh!mı, bir fo!ografmnı ettiğini 30"“—- 'azıya wylı bir göz gezdirdi ve büyük pun, tularla: *'Kncı Yusuf kiminle evieni - Bışlıklı haberleri heyecan'a okumağa başladı. Valker bu arada, Yusufa: — Tebrik ederim... Mis Nel - sonla evlenmeğe karar verndiği . nizi dün benden niçin sakladı - rız? Diye sordu. (Devamı var) Biri mırıldandı: — Ramongrimis.. Haberiniz var mı?.. l Genç adam, şenliğin yapıldığı |meydanlığa geldiği vakit kitar or. ı_ıe_ıuııı bir dans havası çalmakta Dnnı meraklıları tarafından ot- rafları çevrilmiş olan gençler, mü- | temadiyen dansediyorlar; ve par- mnkum.n kastanyet şesini andtran udıılır gıkarıyorlardı. Moydanlık, tamamile ay işığina garkolmuş; orada burada yanan küğt fenerlerin siyazı pek sönük kalıyordu. Dans, büyük bir neşe içinde bitti. Şimdi, herkes Ameri- kada servet yapan adamı ariyor- dü. Ramon, etrafmı — seyrediyordu. Pı—e senedenberi ilk defa olarak gördüğü bu güzel dekor hiç de de- | &ememisti: göne eski bayram ge- Teelerinin ananeslle pür neşe gü- lüp oynuyordu. Birdenbire heyecanlanmıştı. Lâ- kin, kimse onun neden dolayı bu ani heyecana — kapıldığıntn farkm- da olmamıştı. Gene bir homurdanma işitildi: — Bvet.. Ramon gelmiş!.. Bu oznada, berişes. memleketin An iyi dunsözü olan güzel gözkü Marişoyu seyretmekle mesguldü. Örkestra, hir İepnayol havnet çal- makta idi, Çiftler, yavaş yavaş or- taya çıktılar, Marişo da güze! bir delikanlının önünde kelebek hafifli- Zile dönmeğe başladı. Bundan böyle “Amerikalı,, diye çağırılacak olan Raman, danağrü, müzik bitinceye kadar büyük bir dikkatle göz almıştı. Şenlik yori dağılmağa başlaym. ca, Ramon, güzel dansöze yakla- Bacakı Spor Kız mektepleri voleybol maçları Kız mektepleri arazındaki voleybol maçlarma dün Eminönü Halkevinde devam edilmiştir. Günün Ük maçı kız muallim tle 1- Bünü iseleri arasında idi. Biribci geti, Rafbanın servis ntışile başlayan İnönü takımı — V40 ile kas zandı. İkinci #ette kız muzllim mağlübi. yetten kurtarmak için ço kçalıştı ise e Dü Seti de 10-14 kaybetti. Kiz miuallimin maglübiyetile —sonu eran bu maça takımlar şöyle çıkınış lardı: Kit müallim; Melâhat (K.), Hayri, ya Neriman, Meliha, Hayriye, Nev ent. Pnönü: Gözün (K.) Müalde, Refhan, Ayhan, Noclâ, Semlha. İkinei maç likin sonuncusu Işık ile Kandilli arasında (di. Netlooda Kan: GÜ takımı zayıf rakiplerini kalay- fıkla İSÇ, We2 ile mağlüp elimişlerdir. Buü mâça takımlar şöyle çıkmışlar di İşik: Nuraciban (K.), Tiraje, Ziri, Baliha, Hükat, Zekiye. Kandilli: Saime (K.), Vilâan, Se vim, Halide, Süheylâ, Selma, Puvan cetveli Maç G, M. P. Çamlıca lisesi 5 5 — 10 Erenköy lüsesi 5 5 — 10 İstanbul lisesi & 3 2 8 Kandilli lsesi 5 3 2 8 Kız Muallin & 3 2 8 Şişli Terakki L 6 1 5 7 İnönü ) . 4 Boğasiçi B *A Cumhuriyett 3 1 2 4 Tsik ö$— $ $ Fırıncılar ekmeğe 20 para zam istiyor luı:!ıı zam teklifini tetkik edecek- Değirmenciler, ofisin verdiği ek. Tmeklik buğdayda çavdar analiz nis- betinin sık sik döğiştiğini iddla ©- derek zarar gördüklerini ileri sür. mekte ve ekmekte kilo başına '20 para zam istemektedirler. Bu zam- min 10 para nizbetinde kabul muhs İhtikâra sapan kasaplar | | cezalandırıldı Dün, belediye murakipleri, Şiş- H, Maçka, ve Osmanbeyde, yanla- rında zabıta memurları olduğu hal- de bazı kasaplarda kontrol yap- mişlardır. Bir kremm kasapların, fiyat murakabe komlayonunca ka- bul edilen emsal cetvellerini anla- mamazlıktan gelerek ihtikâra sap- tıkları görülmüş, haklarında. zabıt tutulmuştur. — Allaha asmarladık, Marigo; dedi. Kadın da: — Allaha, ssmarladık, Ramon; diye cevap verdi. Ramon, dansözü iyice sürdü; ve onu zayıflamasına rağmen eskisin- den farksız buldü. Teni hör zamankinden daha mattı; sacları da, koyu siyalı remik- te idi. Fakat, onu her geyden da- ba ziyade cezbeden kadıam nteşin gözleri idi, Ramon, bir kelime bile talâffı etmaden kadını belindan kavza 've deniz kenarına doğru götürmeğe buşladı. Boğ sene evvel gene burada, bü- vük söitlerin altında vedalaçmış- tılar. Adam, Arserikadan zengin dö- noceğine söz vermişti. Ve bu u- Burda annesini biraz ötedeki me- zarlığa gömmüstü, Mariro: © gect, Ramonn pek yüz vermemisti. Ve ofer bir gün, Amerilirlan zengin lursa., belki kendisile söylemekten de çe- Adam, sörünün eri olduğunu is- bat etmek için bilâtereddüt bu maceraya alılmız; ve zengin — ola- rak dönmüptü. karştamda — duran belli narin kadından böş se müscadelenin — mükâfatım — istiye- cekti. Kadımm, kendisine büyük bir sa- dakatle bağlı bulunduğuna aslâ #üphe etmiyordu. Pepito, bir moeğe karar vermisti, Lâkin, sârt hayale uğrayarak, onum şim- di diyar diyar dolaştığmı pek âlâ biliyordu. Diğer taraftan, cesaret ve kuvvetile şöhret kazanmış olan kaçakçı Rafasl, Marişoya üşik o- Şehrin yegâne şefkat mücsse. sesi olan Darülâceze, yeni müdü- rü Bekir Zafir iş başına geldikten | sonra çok değişmiş, övünülecek bir müessese haline gelmiştir. Bekir Zafir iki sene gibi kısa bir zaman sarfında yüzlerce insanın barıncığı bu mücssesede inzibat işini fevka lâde bir surette tanzım etmiş, bi yük, küçük bütün mücssese — sa- kinlerine kendisini sevdirmiştir. Bunun bariz delilini kendisiyle kovuşları gezerken görüyoruz. Ko- ğj duşan yaşlılar sözlerle, konuşamı- yanlar elleriyle, yataktan kalka'nı. yanlar başlariyle selâm — veriyor- İâfam Öğle yemeğinde erkeklerin ye- mekhar.esne Birdik. Asker usulü bi ifpasını önüne almış, ço- Yunun dişleri olmadığından gaya, gı“ııd bir şurette pişirilmiş -lâpayı habire auşxın)whr Bunu, iyice pişmiş et )W ta- kip ediyor. Evvelce yü cezeler burada yemeklerini yıdık. ten sonta yukarı kata yatakhane- lerine çxkıxlır, orada yataklara u- zanır, akşamı ederlermiş, Yeni mü> dür yemekanenin bü- yük bir salonun etrafına — sıralar dizdirmiş.. Ortaya bir de büyük », k?l enli Ğumd:“ tranç bilenler karşı karşıya ge- ğp eğleniyorlarmış., Bu - sayede yatakharelerin temizliği muhafa- ze edilmiş! Sonra burada evveice kaç göç de varmış, diyelim! Yani erkekler mtmıla kadınlar — iş kovuşlarda iş Uzun boylu, ıu'ı! ııkını bir zat bastonuna dayana dayana yanı- mıza RHL — Mütdür bey, dedi. Bastonum- dan çok memnunum. Artık epey- ce yürilyebiliyorum. Merak edip sordum, Buraya na- sıl geldiğini kısaca şöyle anlattı: — 75 yaşındayım, Adım: -Har sip- Kâmildir. Kaptanım. Yelkenli ıemllu'le Rusyaya, ler Ab- 'ransaya seyahatler yaptım. dülkadir Mndekl yapurla Basra- ya çok gidip geldim. Beş sene ev- vel - Ruümelikavağında — oturuyor- dum. Ucuz olsun diye Yemişten e- ve öteberi almak istedim. Kantar- cılardan geçiyordum, Bir pevnir- cinin biraz evvel döktüğü yağlı su- dan ayağım kaydı. Bir anda yere seriklim, Baygın bir halde hasta- neye kaldırmışlar... Birçok hasta- haneler dolaştım. Kalçam kıril- mişti. Dünvayı dolaştım . bir şev Mukadderat kunta, hemen hemen iradesini kay- betmişti. Nitekim.. Beyhude yere İsparyol gemicisinin kurşunuyla Bözlerini hayata kapadı. Ramon, yavaş sesle konuşmağa başladı. Marişoya muvuflak olmak için Dasıl mücadele etmek mecbu- riyetinde kaldığını; ve sotunda se- batı yasesinde nasıl zengin olabil- diğini bülün tafallâtile anlattı. Kadın, cevap vermedi. Raman, ellerile dazsözün vüzünü yavnsça oşıktan tferala çevirdi. Lâkin, onun muammalı bak'ışından biç bir mana çıkarmağa muvaffak olamadı. Ramon, beyninden vurulmuş bir insanın balile kadının yanından v zaklaştı. Acaba kadının gizlediği bir şey mi vardı?... Bir türlü akıl erdire. Mivordu, Osu, hu flirri — esbitten li a Vürüde Di düuğunu anlamağa başlamıştı.. Yarasmı zizliyen — bir boğa dö- Yüşçüsü g'bi ceketiaj omuZzuna a- tarak uzaklağıp gitti. Ertesi göce, anat on birde, av İşIğının bir gece evyelki kadar par- luk va tath olduğu bir serarla Ma- Tişo, Bardaken — yamarvnı indikten Sonra taze kireçlenmiz. dört köşe bir kulenin önünde durdu. Burnaı Ramonun oturduğu yerdi, o » Ramondan aldığı bir pus- la gü uurl:m ihtiva ediyordu — Bu, güce, gece yarmsından ev. vel gel; ve beni son defa olarak Bör!,. Kadm, buraya — gelebilmek — için bir kaç dofa durup dinfonmek moc- buriyet'nde kelmıştı; ve heyecan- Ta çarpan kalbina avucunu dayaya. Tak düşünüyordu: — İtirafta bulunsam.. belki ka- bul eder... $ —'VAKIT 28 İKİNCİKANUN 184f Darülâcezede kimler var ? Eski Romen kralı Karol'e piyano dersi veren Macar Tevfik - Eski kaymakamlardan Remzi Bağrıyanık - Kalçası kırılmış kaptan Hasip Kâmil vesaıra... Yazan : Yekta Ragıp Üna Yastı kadınlar olmadım da bir peynircinin suyun- dan bu hale geldim. Damadım, ve kızım vardı. Onlar da ölünce, çok hatım doğrusu.. Bu müdür - yök mu! Allah ondan razı olsun. Ev- velcp ayakkabrsız, çorapsızdık.. hi çift çift çoraplar, ayakkabı- vertyur İç çamaşırlarımız da Bıı hnyle konuşurken — müdü:, hemen biraz ilerde sivrice sakallı bir zatla konuşuyordu. Ku'ak ka- barttım. Kaymakam Vifı falan ge- çiyordu. Kaptanı bırakıp yanları- ma gittim. Şöyle diyordu: — Müsaade ederseniz Pendiğe yorsunuz ki sağlamım. Bu zat bana döndü: - Elendim.. Bendeniz — sabık Mü cirt — kaymakamlarındanı:r. Tukatta, Hınıs'da da hayli m det kaymakamlık yaptım. Adım Remzi Bağrıyanık'tır. 500 lira ka- dar bir ikramiye alacağım. Bunun da ne gibi muamelelere tâbi oldu- Bunu tabii bilirşiniz... Onu bir 2)- SAM... Müdürle yukarı kata çıkıyoruz. Yürüyemiyecek olanlar yatatla rında yemeklerini yiyorlar. İz mirden bir mücddet evvel buraya gelmiş cian Macar Tevfik ismin- deki zatı arıyorum. Bana İzmirde- ki gazeteci arkadaşlar bir mektup yazmışlardı: — Âman, diyorlardı. Macar Tevfik wmrde — Bu Macar Tev- fik adındaki i zat, bir zamanlar Or- ta Avrupada çok şöhret salmış bir piyanistlir. Kendisi sabık Romen Kralı Karol'e ders vermiştir. Bes> teleri vardır — 110 yaşında bir ih- Lâkin, bu saadot ümidinden çar şabuk vaz geçerek: — Hayır!.. dödi. Ona hiç bir şey söylememeliyim, Birdenbire uzakta dalgaların ka. yalara çarpmasmımdan husule gelen sösleri dinlemeğe başladı. Kapmın — önüne gelmişti, Biraz durakladı, Art k, her şeyi Ramona anlatmağa karar vermiş bulunu- yordu. Ay işığına — gömülü duran Beki kuleyi seyre koyuldu. Ru dü- varların arkasında Ramon önu bü. yük bir sabırsızlıkla beklediği mu- hakkalrtı, Birdenbire bağırmak istedi, Fa- kot sssi, hançeresinde - boğulup kaldı. Evin etrafını çeviren lâciverde boyalı Balkona bağlı ipin ucunda bir insan cesadi sarkıyordu, Ramonun buruşuk ü kadını seyreder gibi gi ordü, Mın-n uıluıı kenarına - yıkıldı. -a Birada ke ııın. ııkıl)y'ı,nv N, Yavascacık yüzünü pesetton ta- Yafa çevirerek mırıldandı: — İsabet oldu... Va bir iskelet şeklini alan vücu- dunu girintili çıkıntılı yoll-* 'a salk laya sallaya bir hayalet gibi uzak- Taştı, Veremli olduğu bilinmiyen Mari. $0, doktorların ima ettikleri ölüm- le kargçı karşıya bulunmaktan aslâ korkmuyordu; o, yalnız., Öblir dün yada sevgili nişanlımı Ramona ne- ryedo rastlryabileceğini düşünüyor- dü. Şimdi., Eski Ciyore mezarlığın- da iki yan; keabir vardır. Bondaken- den geçen yolcular da kuleye yük- :T!hn vakit yollarını — değişti. or. Çeviren: Gevat 'Tevfik Bason ! dıkları yarladı, Bakacak kimsesi de olma- dığından oraya gönderikli, Darülâ- cezeye alınması için valinizin şe- fastini rica ediyoruz.” Macar Tevlik İstanbullu olma. masına rağmmen Darülâcezeye olundu. Bu itibarla kendisini görs meyi merak ediyordum. Müdür Bekir Zafır önümüz?e çiden kısal boylu bir ihtiyarı gösterdi, — İşte kendisi, dedi. Yanına yaklaştım. Gözleri feri* ni kaybetmis, temiz yüzlü bir ihe tiyar.. Kulağı da ağır işitiyor. Müdürü görünce dert yandı: — Beni bırakın, dedi, hazır kompozisyonlarım var! Beyoğlun- da Danderya basıyormuş... Biraz para alayım. Yarım szat kadar da mahkemeye gideceğim. Reise her şeyi anlalacağım. Şo.yüm beni kandırdı, Elbiselerimi, mobilyala» | rıimı ;her şeyimi alıp kaçtı. Bin'kim İzmire de gideyim. Orada Anador hu gazetesinde müdü: Orban Rahs mi Beye mektup yorl Evin altımc ülü pıraıı- Tım var! Onları da çıkarayım. Ben yine buraya geleceğim... Ağlayor... Gözlerinden yaşlat buruşmuş yüzünün çuur!ukhnı— da atlıyarak — Zaten ne kadar yaşıw Bırakın beni, 3 Yerlerinden ılk.ınımıılıruı- sında sabık muallim, memur olan? lar da var, Birisi gazeteye dıkm' Öbürü kitap okuyor. Hepsi yerde vatmalarına rağmen aaıdeı arasında sıntf farkı kendisini pek belli ediyor. Fakat ne yapsınlar ki hepsi düşmüş. Burada yaşamak arüretindeler, .. Bir san'atkâr kadının vefatı Ş Türk musiki âleminde göh. ret kazanmış olan meşhbur Bas yan Nasip (Nasip hanım) 72 yaşında olduğu halde Yenima- halledeki mütevazı evinde haya, ta veda etmiştir. Bir xzamanlar Boğaziçi yı:ı- larında bülbül gibi şakrayan 'Türk kadını uzün — yıllar tani- arasında bir neşe kay, nağı olmuştu. Yaşının çok ilerlemiş olması" na rağmen, gür ve davüidi se- sini muhafaza ettiğinden ken. disini ziyarete gelenlere her far sıldan şarkılar okuyarak misa « | firlerini eğlendirmekten — zevki, yab olurdu. Bir kadın kömürden zehirlan'»n öldü ş Topkapıda oturan 55 yaşında Ş Kdâ adında bir kadım iki gün evvel yıkanmak üzere bir man, ” gel kömlür vakmış, banyoya kas panmistır. | gazlardan zehirlenmiş ve kadırıldığı Haneki hastane- | Binde de dün ölmüştür. Kadının rcesedi adliye dokto, ru Enver Karan — tarafımdan mMmuayene ve defnolunmuştur. Yeni neşriyat : Islâm - Türk Ansiklopedisi Yedinci sayım çıkmıştır. Bu sayıda — Ömrer Nasuhi, Cemal Zeki, Ömer Rrza Çerli yazdları vardır

Bu sayıdan diğer sayfalar: