p , KOCA YUZUF AMERiİKADA Yazan: Iskender F. Sertelli —Zâ— — Galiba Set Zeynebi dinle. — Yusuf hem aeviniyor, hem de meden gidecoğiz — diye süylen etrafma bakmarak: di — burada da bize rahat ver. — —- Herkesin ağzı sulandı ga. miyecekler, liba! Baş kaldıran kaldırana.. Tercüman yemeğini yem-de Diye mırıldanıyordu. bauşladı: Garsonlar tepsiyi ihtişam ve — Keyfine bak.. aldırma, Her kes seni sevdiği için, seninle a Kâkadar oluyor. Burası seni hör halde en az rahatsız. eden bir muhittir. Başka yerde başına toplanırlar.. Gece resmini meğe başlarlar, Burada bunlart yapacak kimse yoktur. Yemeği- ni yemene bak! — Kebab da hanya övle nefis oı:;ıncış ki., Miş gibi kokuyor valb — Araplar kebabı iyi yapar- " Çarşıkapısındaki kehbabcıla. rın bile hepsi Araptır. Bilmiyer mugun ? Yusuf kebabr. gövdeye atıp dürüvor, etrafına hiç bakmr yordu. debhdebe ile Yusufun masasına getirmişslerdi. Şimdi bütün müsteriler sah- nedeki sazdan ziv_ıe!g. Yusufun masasiyle, onun baklava yiyişi ile meecul ölü; Yusuf: — Ama da büyük teneiymlie bet Cüvur Blüsü gibi, zorla ge- tirdiler. Diyerek — atıştırmağa başla- mestı, Yan tarafta oturan iki Türk amelesi, biribirlerine — soruyor- du: — San no dersin.. Hepsini yi- yebilecek mi? — Garson, tepside elli porsi- von baktava olduğunu — söyledi. Üo, boş.. on.. yirmi porsiyon ne Yosafım, İstanbuldan ciktiği Kündenberi iştahr öyle acılmıştı ki... bazan kendi kendine: jarama, bu kadar yemekten — Ben İstanbulda iken bu ka. Bonra, elli porsiyon — baklava dar yemek yemezdim. ilüfir eli- yenmez. ne geldikten sonra çok yemeğe — Ya yerse..? — Bu aksşamki masraf ben- den, Öbür tarafta iki Amerikalı bahse tutustyordu: — Yövahilecek mi hensini? Fötümeşa yerler. Beoin, Türk bir oturuşta yerler. pehliyanlarınmı midesi hakkın. da hiecbir fikrin yok galiba! — Hayır. Fakat, gözüm var. Bu bir tenti baklava yenmez. — Yerse, elli dolar kaybeder misin? — Evet, Kaybederim. Yiye- mezgse, ben de cili dolar verece. Zim sana, Yusuf bablavaları ikişer Iki. basladım. Doyduğumu bilmiver Tum. Çatlayıncava kadar ye. Sem, yine yemek İstiyorum. Diye söyleniyordu. Bir aralık sahnede garkı söy- liyen kadmlara da Yusuf pehli- vanın geldiğini haber vermişler di. Bunlardan biri güya Yusu. fa bir cemile olsun diye Bazı durdurdu: “Aynalı Penbe derler bana..,, 'Türküsünü tutturdu. dlYuıut birden — başını — Bu kadm neler söylüyor be? Anamdan kalma şarkıyı da nereden bellemiş! — Söyliyecek şey bulamamış mı? muştr: işin — farkına var — Diyordu. Bir aralık, tercü: — Bunlar türkçe — bilmezler, Han, tepsiden güclükle bir kü- dedi, kadıne: “iz- »nasılsa bunu “GÜK lokma, alabil bir yerden duymuş.. öğrenmiş. * ha Ka Sana duyurmak, ni memnun — — Aman gayret et, Y etrek için, türkye o'narak — Böy. pehlivan! diyordu. Etrafta yine epeyce bahse tutuşanlar oldu. (Devamı var) lüyor. Yusuf gülmeğe buş'adı: — Yani bizi pıyaziryorlar de- sene! Bunun için de patı âlı mı? — Yok canım! Her şey paru Kasabanm canlı hayvanlar mütec- Bâk kartcığım, dedi. Bu ka- darı da fasla... Biz kül oluyoruz çünkü, Hafta geçmiyor ki bir dü- Rün, bir yaş günü, bir merasim için hediye almış olmiyalım, Dün gece hesap ettim: Bir yılda bu püften islere ne vermişik biliyor musun? — Öyle ya. İşte hak... Al bir de öpücük gönderiyor. — Ama pek soğuk gey o be =hıı'. İg eivımadan kalkalım radan, — Merak etme caxm! Onlar sahneden inemezler. Gece yark wğîrsîz DA SK Miamş. | 1503 1YT Ha V0 harüe. Olur Ha " — " | af değit. den, Şam baklavz ı yemeden Aueşuılnk karısı mutadı hilkfı- D:ğîf Barbi'da baskde| ** oe iayranie SN - g tazc! en sonrü: maz hanya. Haydi, otmarla ba- | ” V Olur, dedi; sosyeteye giren kalrm gu baklavayı.. Ama adam akıllı silme dote hir. büyük ta. bak içinde getirsin. Tercüman, garsotm — çağırdı.. Yusufum istedisi gibi baklava ısmarladı. Garson: — Zaten bir. tepsi baklava- mız var, dedi, İsterseniz tepsiyi bir ailenin bütün bunları düşünme. ai lâzım, — İyi söylüyorrun ama, gu Bos- yete senin zorunla oldu kar- cığım, No kazandık sosyeteden?. — No kazanacağız?. Bir defa zenginler arasımı girdik. Bütün ka. gaba günde 24 aant biri konuzu - yor. Belediye reisinin kartsınt gör müyor musun? m:ım .mrhn Muı." D? nııî Bana kalırsa hiç de senin için değil karıcığım.. Korna sesine gılıyor o.. Arabacıya tenbih et- misin; kanılarına gelince adamca - Zu kurbağa gibi basıyor kornaya,, Rir gou; bir ses.. Kim olsa çıkar tabil.. — Nankör.. Eğer beledive reini tüccarlara tavsiye etmeseydi uyuz eseklerinle sıtmalr ineklerini aca. ba kim alırdı. Ya, parti kâtibinin ganç oğluna ne dersin? Şapkasmı yerlöre kadar hîlır:lobuî:? :tı;lı: yoör çocukcağır.. t B buriyeti var? Hem de parti kâtl- binin oğlu!, İşte kocacığım, bü- tün bunlar sosyeteyo zeni meclislerine karıştığımız için., Bir de daha evvelki senele- ri düşün.. Müteahhit All Şahinin karısından kimin haberi vardı? Hiç! Halbuki ben yine buydum. Sexi de yine inekle, öküz ticareti Ya- pıyordun, Ali Sahin: — Öyle karıcığım. öyle ama, dedi; bütün bu masrefı ben yine fazla bulüyorum, Bir genede 177 Kra 56 kurus, Tam dürt koyun, üç İmek, bir buçek beygir parası., Yanmama alacağımız bir ugak da 'Terellman, garfonun sözlerini aynen anlattı; — Ne dersin, bu teklife Yu. suf pehlivan? — Peki derim ama, etraftan tensiyi görürlerse, küâfirelkler resmimi almafa velteneçekler. — Adam sen de. Keyfine bak dedim ya sana, Alem ne derse, desin, ne yaparaa yanem. Soen Nevvork gibi bir. yerde nefis Sam baklavasına kavnşacakem! Buendan büyük nimet olur mu? Yusuf: — Doğru söylüyorsun,. getir- sin bakalım. Deyince, terciman, — garsonı emir verdi. Garson ilkönce Masanm He- tünü boşalttı, baklava tepsisine Pa müsteriler ne — ola. cak diye batsrçordu. Herkesi bir telâa almretı. Ar:bı' Yusuf pehlivan ne ya- naktı? Pa ibavet, simdfizlin Macestik atatinin Takantaemda — kuzuvu getren sarsonlar #iN Hdi gar go, bak'aya tenetetn! "“ıml tutup ;m_ıu 'dörün meseles': B YA Beşer dakikalık hikâyeler e ' L n e S e l a l Geceleri neden doktor bulunn.ıyor Bu meselenin nailıı çin dok- torları nöbete tâbi tutmalı? Bazı doktorların hastaya gitme- ke nazlandıklarımdağ, çok para is. tediklerinden ve bilhasba göceleri hafif sebepler bulârak yine hasta ya gitmodiklerinden bahsodilmeye başlandı. Hattâ bir hasta — dokto- rün: “Boklesin sabahleyin geli rim,, tavsiyesine uyamadığı için sabaha çıkmadan ölmüş. Bu iş artık hepimizin derdi ha- line gelan eski bir meseledir. San #ünlerde yetiden canlanmasına s6bep bazı doktorlara — otomobille- rinin brrakılmış — olmasıdır. Simdi döktorlar bunu bir aöbep bir fırant Ktihaz ederek kendilerini daha 8- ğira satmaya başlantışlardır. Müse- 1â Jâzım olsün gocolin Babrâlide bir tek doktor bulamazsınız. Hal- buki Babıdli bütün büyük doktor. ların toplandıkları yerdir. Fakat bunlardan birini (otomobilli veya etomobilir olsun) yerinden kıpır- datmak mümkün değildir. Doktorlar için şimdiye kadar bir çok şeyler söylenmis, çok şeye ler yazılmıştır. Hattâ bası daktor* larm pöşin Ücret almadan hastaya bükmuadıkları bile evvelâ dedikodu halinde dolaşmiş sonra işin haki- kat olduğu meydana çıkınıştı. Doktorların — beşeriyete yaptık- ları büyük hizmetleri iakâr edame- yiz, Fakat bu beşeri hizmeti gö- Yürken insoni vazifelerini da biraz unutmasalar da her güna öğleden akşama kadar amyaklarına gelen hestaları beger dakikuda muayene edip Üçer lira vizite Gcreti almak hem kolay hem de zevkli bir iştir, Aldıkları bu vizite — üeretlerini s—yüksek olmalarına rağmen— hak ettiklerini teslim ederim, Fa. kat, “Nasılaa gündüz kazanç vur.,, ve yahut “Banim aytık kazanma: Ba ihtiyacım yok,.,, düşüncesile ge- celeyin kendinden Imdat istiyon bir hasta için kendini birar olsun sora koymamak, köndisine ümit ile uza- nan elleri itmek zannrmca pek İn- sani bir hareket değildir. — ——— Hastaya her gaatte doktor bul- mak, halli muhakkak lâmm olan bir meselodir. Herkes, her geca, her semtte, her dakika doktor bul- malıdır. Doktorların ihtiyarile bu iki sene geçinebilir. Nasıl iki se- ne?.. Dört gün de fazla.. Bu konuşmadan bir kaç gün Bonra, hatırmdan neler geçil ise geçti; Ali Şahinin karısı kocasıma hak verdi. Öyle ya, 177 lira 56 ku- ruş.. Hiç de fena para değil. Dü- gün hediyeleri ve yaş günleri için bunlar? sarfetmeml!s olsaydı mü- kemmelan yedi altı komhtk noson, dört çift iskarpin, iki blüz, ©n bir ipekli çorap, üç karsa; kö- ensına da bir mendil alabilirdi. Alj Şahinin karter bütün bunları birer birer hesap ettikten sonra: — Hayır, dodi; bön — yanılıyo- Tum, Ön gün sonra evlendiğimizin gümüş yılmı kutlayacağız. Harca- drfımız paralarm bepsi bir günde bak nasıl erkiverecek ? Outm için, yine bir sabah kah- valtısında: — Kotatığım, dedi; on gün son7 ra biliyar rıstn biz ne olacağız?. — Ali Şahin: , — Biliyorum gülüm, dedi: işler © kadar keasat ki bu gidişle damtz- Wk hayvanların vergisinl veremedi. #imiz iç'n öküzlerden birine bacfa konacak; belki de kasaba meydan- bğmda haraç mezet edilecek. Biz de İl Aleme rezil rütva olacafız! Fakat aldığı cevap da gü oldu: —- Düşündüğün şeye de bak, Be- lediye reitinin karısına Böylerim: bizim ölürün yerine kommu Ali 8- #alarm öküzü hacredilir. Olamaz mı? Bir vanlışlık.. İş meydana er kmeaya kadar da hayvan vergisk- ni bolursun artık! Ali Şabin başını salladı. Karımı devam etti; — Ben onu söylemek İstemiyo. rum; dedi; eaten hesanin hayvan- dan baska bir gey anlamazsın ki sen.. Ön gün sonra gümlş yılımt- Za Zirivoruz, şu kadarcık olsun ha- berin vok, Ali Şahin el'ndeki çay bardağını yavaş yavaş Mâsanm — üzerine br raktı: — Gümliş Yyılr da nedir? diye syrdır. Amen kamarğm; sen neler Je GözinMlERİN? — Tabi., Bir hafta sonra ev- Tondiğimizir. aa onuncu yilina gi- $ hallalunmadığına göre buna yes: mi makamlar muhakkak bir çare bulmalıdırlar, Nasrl ki her — göce her semtte bir tezane nöbetçi bu- lunduruluyorsa har semtte bir vaya iki doktorun nöbetçi olarak bma- kılması ve bunların gecenin her- hangi bir saatinde mürsenat öde cek hastaya kalkımaya mecbur tu- tulmalerı İkzundır, Her vatandas her saat hör daki- ka parasile, Tfakir isa Mmeocanen hastasmı müayene — ettirecek, İlk tedavie'ni yaptıracak bir doktor bulmalıdır. RNöbet usullle eczane — derdinin ortadan — kalktıfr gibi daktorları da nübete tabi tutmak Va bunla- rım nöbet İistelerini her gün pazı telerde ilâin etmek ve bir nülahala. rını.da karakollarda bulundurmak artık muhakkak haltedilmesi lâzım olan mühim ve hayati meseleler n rasındadır, Bu için kestirme şeklini Sıhhat Vekâletinin pekâlâ bildiğine kani- im. Nitekim bir doktor nrkadaşım yabaner memleketlerde "kartiye,, tababeti ihdasile bu için söne- Jerce evvel bhalledilmiş — olduğunu söylemişti. Bu usule göre ber alle ea beş günde, veya ayda bir bu sandığa bir ücret verir ve bu alle efradımdan biri hastalandığı zaman gidip kendisini muayene etlirir. Bizde de böylü kartiye teskilâtinim kurulması artık bir zararet olmuz- tur diyorum. Muzaffer Acar Arnavutköyünde yangın Dün gece, —Arnavu'kö; bir kulübenin tamamen yanma: sı ile neticelenen bir yangın va- kast olmuştur, Arnavutköyünde Sekban soka yedi numaralı bahçe içe- risindeki sigortasız barakada o" türan 60 yaşındaki Yorgi od - odasında. yaktığı: kandil — devrilmiş, bu yüzden | | —Ü ——t AAAT ALTEAA AÇA SŞT Askeri Liseler boks şampiyonası D ün yapılan çok heyecanlı oldu Askeri liseler arasında yapr lacak boks müsabakalarma dün saat 16,30 da Beyoğlu halkevi salonunda başlanmıştır. Salön * da İstanbul komutanı, askeri o- kullar müdür ve komutanları bu lenuyordu. Pirinci müsabaka: S1 kito: Osman (Kuleli) — Murüt Yasear (Deniz lisesi) İklgor dakikadan Üç ravunt olarak yapılan bu. müsabaka $ Tavunt sonunda beraberlikle ne ÜVce'endiğinden iki d alık bir ravunt daha yapıldı Ve netice" de Murat Y Bayı hecabiyle ge'ip ilân edildi. Hüncl müsabaka: Zedi Ergan — (Kuleli) — Nt re'tin Kulay (Maltepe), Bu Müsabaka çok çetin dee vam etti ve neticede Zeki Er- Bgun sayı hesabivle galin meldi. Üçüncü müsabaka: 57 kilot Bülend (Deniz lisesi) — Cer mal (Ma'tene). Faik dövüşen Comal he sahivle galip ilân ıdüd!.'m Dördüncü müsabaka: 61 kilo: Kemal Şengül (Maltepe) — Bermed Kurçer (Deniz lisesi), Bu miüsabaka çok teknik ce* revan etti. Neticede hâkim bir dövüş yapan Sermed ittifakla galip ilân edildi. Beşinci müzabaka: 66 kilo: Seyfi (Deniz Heesi) — Halit (Kuleli). Seyfi nefsine hâkim ve güzel — mlştir. bir dövüsle birinci ravundu bi tirdi. ravınd. berabere, Bettnefido Söeyfi yine hâkim d vüsmesine rağimen — müsabaka bheratere. Bu söbepten bir rayund daha tızatılan müsahaka netfretinde blltün ıc;lım’kdn protestosuna Tağmen hâkim — dövüşen Seyfi maflün ilân edildi. 78 kilo: Atif (Deniz) — Sabahattin Gümüş yıl Tiyoruz. Ve, Ali Şahinin karısı gümüş yı- tt kutlamak için hazırladığı prog- ramı anlatlı: — Bak, dedi, görecektin; ne he. diyeler gelecek; ne hediyeler.. Bir yılda verdiğimiz 177 Branm altı mizlini alacağız. Ali Şahin göç kaldığını bahane ederek kısa kesmek istedi: — İyi, iyi dedi; ben gidiyorum. Bu gece evdeyiz değil mi? — Nasil evdo?,. Belediyo reisi- nİn kız kardeş ievleniyor kocacr ğim, Şimdi çarşıya çıkacağım. A- gaba ne alsam? Bir gümüş vazo mu; yoksa altın bir tarak mı?.. On gün gonra Ali Şahin allesi- nin gümüş yıllarını kutlayacağı gün geldi, Ali Şahin neşeli idi, İş- to evin bütün ihtiyaçları bu mera- sim sonunda kapanacak, bir sene içinde ödediği 17T Ura 86 kuruşu birer birer geri alacak? Yalnız, Ali Şahinle karmıı mist- Firlerini izaz'a meşgul - oldukları için gelen hediyelerin cinsl ve mik- tarını ilk dakikalarda pek öğrene- mediler, Fakat yanlış söyledim. Hakklatte yalnız Ali Şahinin karı- &ı öğrenememişti. Çünkü, karısı parti kâtibi ile dansederken, Ali Şakin bediyolerin toplandığı odaya | ile sıvıştı. Kapıyı — içeriden sürmele- dikten sonra hepsini birer birer göz muayenesine aldı, Heyhat, h- diyelerin hiç biri Ali Şahinin dişün düğü gibi çıkmamıştı. Dört vazo, Aki tarak, bir likör takımı, kitap için bir sehpa, üç duvar ::g:;.usimn işi bir çaydanlık... İyi ama, bütün bunların ne fayda- Bt var?, Bir sene dişinden tırnağın- dan artırarak 177 lira 58 kuruş yer; sonra da bir takım abur cu- bur. Halbuki, iste gu dakikada, A- N Şahinin çorabı yok; kilerde pey- nir tenekesi bombot; şeker çuvalı erimiş; damızlık hayvanlardan biri hasta. Mulâaa, mükemmel bir İhti- yaç Hstesi.. Ali Hah'n odanm içinde aşağı yur karı dolaştıktan —sonra usağından zarf kâğıt istedi; ve hediye #ahip Jerinin adreslerine gu mealde bi- rer WM'::“W göndermeyi münasip “Baym hemserilerim: Gümüş yılımız için, yaptığmız zahtnetlere teşekkürler., Fakat şu VAY0 Yerine bir koyun, gu tabak yörine altı kilo şekor ? Bibloyu lütfeden vatan» daş da bir çuval patatos tek olursa Al Sahin allesi daha meommun olacaktır. Hele takımtadan — bir A nn eyeni |bir çarpışma Bir motor parçalanarak hamulesi denize döküldü eniz Ereğli bağlı Zafer motörü Şel kum =,vısm &it bin teneke gaz, yüz teneke benzin ve yet> Miş adet de boş varil hamülesi evvelki gece, lerinde dururken iden kö* :;::“ngml olarak aynı mahalle S2 Dİ - Mesine uğ,;:.;u_ N Sedi Çarpma neticesinde motör di lanmış, hamuülesi denize ökülmüstür. Bilâhare bunlar” dan 921 gaz tenekesi, 20 adet de varil bulunmuştur. Yine evvelki yarısı, Hik met zdında urwmnr. Kadıköy açıklarında kayalara bindirmiş- tir. Rikmet motörü, Mührüdar sahillerinden 80 metre kadar acıktaki kayalara oturmustur. Kaza yerine yetişen imdat küvvetleri, kantan Kadri Azber ki, muhakkak bir ölümden kur- tavmızlardır. Her iki kazada da insanca zaylat olmamıştır. müsabakalar (Küleli), Üç ravund da berabere biten müsabakaya ravund ııııu_ olan Vedi, abandone ettiğinden Havrt galip geldi. Müsgoakalara bugün saat 10 dan itibaren devam edilecektir. meliğllka Yarın yapılacak voleybol maçları Astanbul kız mektepleri Voley. ,bol Hik heyeti başkanlığından : 23, 12, 940 parartesi günü Emnl- Ankara lik maçlerı Müsabakayı 2 - 1 Genç- lerbirliği kazandı Ankara, 21 (ALA.) — Bugüü Yalabalık Muzaffer Brtuğun idaresi altım Ga başlıyan oyun çok sert olarak başlamızsa da salantı iç Mustafa layı de .hı_lıbuhıolylpu!u.o- Tafım eyün sona İktısadi mahafilde: idhalât Ofisi kurulacak Ankaradan gehrim'se gelen malümata göre, hariget — (l mekte olan deri, çuvak af —— |eıyı.çıy.hlıve.mımmıı—- | Dkâğıt gibi eşyalarm ithal şeklir — :!uml. :iıımıuwuı: l imuş " rinin vazife ve Bsalâhiyetlerine lyıihlrhüı-t üzere Mlmnw._ ! İ Bu tetkikler neticesinde buü lerde nüzım rolünü oy üzere bir (İthalât j