r::..ıaâ*"'—:âî — Evet, sizi bekliyorlar.. Teşrifatçı yol gösterdi.. Yusuf, sağında Valker, solun. da tercüman ve teci kadım Valker kendi kendine: —— Bu tesadüfleri yaratmak için, milyonlar sarfetsem, temin Ne ganslı, ne temiz yordu. €&demezdim. Yilrekli adammış gu pehlivan. Diyerek, sevincinden ne yape" tağmı bilmiyordu. Nihayet muhteşem bir kabul #alonunun önünde durmuşlardı. Mihracenin teşrifatçısı ilk öze ©e Yusufun koluna girdi: altışar bah menejerin atelyesinde bu! « Bu birdenbire insana hi görünüyordu. Artık kesilmişti. O, inden gidiyordu. Mis Nelson fotoğraf maki 4 Sİni göğsüne yerleştirmişti. İl hoybetir önce bu sahneye Yüme füun girişini cekti. Ondan sonra bir kenarda durdu. Yusuf Mihracenin önüne vr Tmca yerden alaturka bir selâm Verdi. Lâhür mihracesi bir ko'» tukta oturuyordu. Mihrace elini uzattı. Yusuf koştu. İnce zekâsiyle Bu eli önmek icabettiğini tah » üîmm.. Yere eğildi, öpmek ., Fre kat, medeni bir A lt gib güler yüzle iltifat ederek, YU 'lâ,lm elini sıktı. '© yukardan aşağıya süzerek ynen: — Maşallâh.. Maşallâh. Kelimesini Mı“d!dı t& Müslümandı. Müslüman Tür! » lere de muhebbeti vardı. Yusufa rre Usuf şaşaladı: .; Elhamdulillâh, Müslümze Ve tercümana dönerek, hay» Tetle mırıldandı: — Türkün İbet Eibette rlstümanız ” ” İhâ':nmıw)çhm- iyordu. Konuşma çok sürmedi.. Müe kendi eliyle Yusufa bir Hint ikram etti, Yusuf şekeri ağzına attı ve tekrar tı» AMERİKADA Yazan: İskender F. Sertelli : koynuna koydu. olduğu halde bir koridor- ler, dan geçiyordu. yete — yordu. . gıkmaz, Mister Valkere: İng'e tik? Arabam kapıda bekliyo! Yusuf, kırmızı mercan teshihi alarak, mihracenin elini mrarla isteyince, — Hintlilerde memnuniyet alâmeti olmak Üzce ve, mihrace elini verdi.. Yusuf hürmetle öptü ve tesbihi alıp Mihracenin, güreşi seyre geke ceğini vaadetmesi Yusufun da hoşuna gitmişti. Hele Mister Valkerin sevincinin hududu yol* şehrinin otelinde geçen bu ka- bul hâdisesinden hiç bir gazetı. nin haberi olmayışına sevini « Koca Yusufla Lâhür mihrec « sinin mülâkatı matbuat âlemin- | ©— de günlerec münakaşası süren | / mühim bir hâdise olmuştu. Mis Nelson iki mühim mü!'”e | © katı bir anda yapmış ve cok € « teresan resimler çekmiş buluni e | - Mihracenin dairesinden çıkar | - — Ben gidiyorum.. Allaha 1» marladık. Dedi.. Valker: — Haniya beraber dönecel e |B Diye seslendiyae de, Nelson! bir dakika bile durmıya — vakti yoktu; hususi asansörle rüzgâr bi tmişti. Ml&î Mister Valker de mihracenin dairesinden — çıkar. çıkmaz, Yusufu tercümana te* — Atayım üwneciğim; lim ederek: y Başım düşmesin dara. — Ben gidiyorum. Yarım 'e Amnesi: — Yavrum, tutumlu ol. mak Annesi: — Kısım, işte Tumbara, BSen de biriktir para; Tautumlu olanların Buaşı gelmez hiç dara- Günten: — Ah ne oici kumbdara! Her gün ben ona para Yalnız parada değil; Her şeyine iyi bak, İyi Kullanmayı bil. Günten: — İtk ödevim olacak Anneciğim artık bu; Hem kumbaram dolacak, Olacağım tutumlu, : — Bir de unutmama Yerli malı almalı, Dedi. Yusufun elini &ıkarken Hlâve etti: — Bu gece tercilmanla ber ber şehri geziniz. Canmız sıkı 'e | masm. Valker otelin yirmi ikinci -» tından asansörle alt kata inedu.* sun..... Yusuf odasma - gelir gel Kalsın paramız tamam. Kendi malım dururyken Yabancı mal tutamam. Muhittin Ertan Tercümanla konuşmıya baş! » gılar: | — O kadar hoşlandı ki, en kiye metli tesbihlerinden birini sana | hediye etti. — Çök mu kıymetli dersin? Benim büyük babamım elinde de bir kırmızı mercan tesbih vardı. Hatırlryorum, Ramazanda elin » den düşmezdi. Mütemadiyen çe « ker dururdu. Tercüman tesbihi eline aldı: — İyi ama, büyük — babanım tesbihinin taneleri bu kadar iri | “Eskiden buğdayı bile dıştve miydi? dan alırdık. Şimdi basmamızı © » — Hayır.. Mercimek — kadar | le kendimiz yapıyoruz. İşte Cur « şeylerdi. Hem da çarpuk çurpu'* huriyetin büyük başarılarından tu. Bunlar çok muntazam. biri daha.” — Aynı zamanda da taneleri ği * fındik kadar... “Gelirinden fazla sârfetme Tercüman tesbihe söyle böyle ... bir krymet biçerek : (Devamı var) Ekonomi ve tutuma ait Ata sözleri “Para biriktirmek/için yalnız çok kazınmak def hesapli harcamak lâzımdır.” . * “Bu hafta mağazalardaki ye'e li mallarımızm çeşitlerine bak ve sevin,” ... “Türk köylüsü yurdumuzun eşsiz mahsüllerini senin için Vi tisriyor. Onları bol, bol ye ki; köylünün yüzlü gülsün!” * * * "Büu hafta bol, bol şeker ye ve | gençleş!” e e “Yerli malı, yerli malı. Her Türk onu kullanmalı!” — DT AE ah AIAl, NC Günlen ile annesi | Birinci Sınıf Köşesi: || MiŞTİR. KIRMIZI KIRMIZI EL. İMALARI GÖRÜNCE AKLI BA. İŞINDAN GİDER. BİR TANE, İKİ |TANE, ÜÇ TANE'NE KADAR iBULSA YER. TUTUM HAFTA- İSINDA KAÇ ELMA YEDİ Bi. iLİYOR MUSUNUZ?.. TAM 10 |'TANE.. ÇÜNKÜ O, BİLİYOR Kİ İELMA YİYEN ÇOCUKLAR EL- İMA YANAKLI OLURLAR.. ALTANIN ELMALARI ” KÜÇÜK ALTAN YEMİŞLE. İRE BAYILIR. HELE ELMA | B — VATIR 16 BİRİNCİKANUN 1040 Ekonomi Haftası Konularından : Türkiyede endüsiri Fabrikaların sayısı çoğalıyor, demiryollarımız dan geri kalmıştı. Cumhuriyet ilân edildikten sonra hükümet bu durumu dikkate aldı. Mem. keketimizi zenginleştirmek — için birçok tedbirler aldı. Kekiden her şeyi -Avrapadan alırdık. Ba suüretle — her sene milyonlarca İiramız yabancıla. rın eline giderdi. Bunun önüne geçmek için beser senelik en- düstrileşme plânı yapıldı. Az zamanda dokuma, geker, Belliltoz ve kâğıt, sun'i ipek, Merinos, cam ve gise, çini ve kimyevi maddeler, demir, bakır, mi kok, deri, fabri. kaları kuruldu. Daha bir çoklartınm yapılma sınt başlanmıştır. Cumhuriyetin kurduğu fabri. kaların sayısı. 1700 Üü bulmuş- tur. Fabrika yapmakla, maden i er Bank, Eti Bank gibi yük millf mü- eesesemizin değerli — başarıları görülmüstür. Bundan başlın — özel çalışma. larla kurulan milesseselerimizin sayısı da dört misli artmıntır. Ayrıca ©u fabrikalarda çalışanla Öykü: e her tarafa uzayor Yurdumuz, Osmanlı impara. | rın hayatları d: torluğu idazesinde het baxını | Bugün, ları da düzenlenmistir. F çıkardığımız — mallar, ihtiyaçlarımızı kargılayacak de. Yeceye gelmiştir. Savaş içinde bulunduğumuz halde, kendimizi her milletten daha iyi idare ediyoruz, Hilkümetimiz, yurdumuzu bir ba"; n öbür başa bağlayan de- mir yolları ve şoseler de yap- rvn:ı:im-.b!':ak'r?cn aylarca silren yollar bu sa; inmiştir. ö bwm m mir yollarımızm urunlu; 7,000 / kilometreyi huhnmııstlşı Bir kısmı asfalt, ve betonla ya. pilan şoselerimiz ise 40.000 ki* lometredir. Bundan başka yüz. lerce köprü de yapılmıştır. Baği yerlerde nehirler, göller kışm tasar, köyleri, tarlaları sular basar, Cumhuriyet hükü- meti bu durumu — düzenlemek ıçh! Sulama plânları yaptı. Set ve kanallarla coşkun su - larm önüne geçmeğe bazladı. ,, Görüyorsunuz ki, h hükümetimiz. sarlarca bakrm. sız kı_!an Yurdumuzu ileri gö türmek için, büyük bir hızla çalışmaktadır. — Kurila eşe Eşeğin biri yolda — giderken C0 bir kurda rast geldi. Korkusun. dan titremiyo başladı. Eyvah, dedi, bizim post elden gitti. Şimdi beni kurt yiyecek. Aca” * ba ne yapsam, ne yalan söyle- sem de kurdu aldatsam? O gırada hemen aklma bir kurnazlık geldi: neredesin? — Kurt kardes . diye bağırmaya başladı. Sonra kurda şöyle söyledi: — Her tarafı gezdim; dolaş tım. Seni arıyordum. Bizim köy lüler beni sana gönderdiler. Bi. zim çoban öldü. Seni sürülere çoban yapacağız. Haydi gimdi | lar, birlikte gidelim, dedi. T yeşandi. Kendi. kendine: M asadık, Eğer köye ço” ban olursam bütün kayunları birer biner yerim,, dedi... Kurt böyl İ nürken ev:ıge aptal aptal düşü- hn;d'xun kardeş — düşünme, ü Sirtim götüreyim, dlı:d?.m seni — çabuk Kurt cşeğin üstüne bindi, kor $A Koğa köye gelâl. Köye gelin. çe, eğek hizlı hizli. bağırmağa başladı. Bu gürültüyü — işiten köpekler eşeğin etrafma top' landılar. Kurdu alıp parçaladı - Yurdsever şair Namık Kemal 100 üncü doğum yılı dönümü anılacak 21 birinciktnin 1M0 bilylik gairimiz Ke- malin doğumunun 100 cü yıl- dönümü dolayısiyle bütün okul. larda ve halkevlerinde toplantı lar yapılacaktır. Bu konferanslarda gairin ha yatı anlatılacak, gilrleri okuna- caktır. Namık Kemanlin kim ol * duğumu ve ne başarılarda bü. lunduğunu öğretmenleriniz siz” lere de derslerde anlatacaklar dir, Bu değerli bilginin hayatına ve yaptıklarına ait yazılara hem okuma kitaplarınısda hem de tarih kitaplarında rastlaya - caksınız. Namık Kemal, 1540 ygîjd.ı Tekirdağında doğmuştur. n st müneccimbaşı Mustafa Asım dir. Şair, çocukluğunu büyük ba bası Abdüllâtif Paşanm yarın - da, Sofyada ve Karsta geçir miştir. 17 yaşmdayken İstanbula gel. miş, Ve türlü islerle mesgul ol müuştüur. Bu sralarda Şinasi ile arkadaş olmuş, onun - (Tasviri Efkâr) gasetesinde yam yaz maeğa başlamıstır. Bundan sonra, Genç Türkler Ceamiyetine girmis, Londrada bulunduğu zamınn Ziya Paşa ile birlikte Hürriyet gazeteşini Çı* karmıştır. * İstanbula dönünce gazetenm başyazıcısı — olmuştur. Bundan sonra * Vatan yahut &tire adlı bir tiyatro piyesi yaz mitştir. Bu eser, tiyatroda oynardığı vakit çok beğfenilmiş, — herkes Namık Kemali böyle bir eser vücuda getirdiği için alkışla- maeştır. Fakat bundan pok ziyâ” de korkan padisah onu (R31b- r18) adasına sürmüş ve (Mago' &a) kalesindeki zindana hapset> miştir, ni Fakat padişah rar İstanbula gelmiş ve bundan sonra Sakız n olmuş ve orada 1888 yılmda ölmüştür. ğ