28 Kasım 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Kasım 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— ——— 3KOCA YUZUL AMERİKADA Yazan: İs-kender F. Sertelli —iğ — Ö sırada ne yazık ki, Pa risten Belçikaya zoçmiştim, de. d, Avruptyı biribirine katan bu meşhur pehlivanların müsa. bakasında bulunamadım. Onu sizin ağzımızdan — dinlemek İsti. Yorum, ufun menejeri bu sözleri tercüme etti. Yusuf, sadece: — Haydi, sen anlat! biliyor. BUN ya.. . — Tercüman, — Mister Kook'a kısaca anlattı: — Pol, meydana çok mağrur olarak çıkmıştı. O güne kadar Avrupada hiç kimse, onun sir - e getirememişti. Yusuf. bir el ense oyunundan yendi? — Evet, Hattâ daha önce Yenccekii ama.. — Biraz oyun göstermek ğa meobu n Yusuf taze yemiş Tercümana di ptiğrim — güreş bu kadar sürmemişti. Tercüman bu sözü de Ame. rikalıya tercüme etti. Mister Kook gülmeğle başladı. — Doğrusu, bu akşam dün. yantn en mesvt bir adamt oldu. Bumu — hissediyorum. Bu asem ülü olan sizin gibi iye pehlivanla Becirdiğim dakika'arı ölünceye kadar unutmayacağım. Yusuf, Amerikalmım samimi Ütifat ve dostluğuna — teşekkür ediyordu. Sofrada yemişten baş. ka bir yip içmeyen Yusu. fa, ga miltemadiyen taze yemiş taşryordu. Fab örün misafirleri de, lardan çok memnun H rını fırsat düştükce göy. lyorlar ve Yusula k İ setlizleri hayranlığı 'ıi'v'u'”v': hareketleriyle izhar ve ifade ediyorlardı. O gece, Yusufu, iyice uykusu gelinceye kadar Kook'un kama. tatıda alıkoydular. Gece yarısı, Yusuf birdenbire ayağa — Efendiler müsaade ederse, Varıp yatayım. Yarın yine ko. Büşuruz, NEVYORK LİMANINDA Transatlantiğin kaptanı, “Fa. er Layn,, acentesinden bir tel. Biz almıştı. Tolsizde gu kelimeler yazı. rinisde bulunan — meş. hur Türk pehlivanınt yolcü. lardan en sonra — çıkarımız. Zira limanda binlerce seyirci foplanmıştır. Bunlar arasın. da pehEvanın hayatımı koru. mak güç olur. vi K e direktörü . Valker ist bu telsizi aldı. 8I zaman limana girnek Üze. Teydi. Derhal ikinci — kaptana &mir verdi: — Hemen Yusuf pehlivanın meneforine gidip vaziyeti anla - fınız. Kalabalık çekilinceye ka. dar karaya çıkmıyacaktır. Ge. Za'de de ona göre tedbir almız. İxinci kaptan, Yusuf pehli. Vanın menejerine koşuyor, va. ziyet| anlatryor. Halbuki, Koca Yusuf biraz önce: — Aman, herkesten önce ç kalım da, şunun bunun sorgu. suna Maruz kalmıyalım. Demiş ve gehri uzaktan gö. rünce hazırlanmağa başlamtatı. ;rğ"“;)';'ğn ;üvır'.'!vn gelen h z Yusı ivanı söyledi: uf pebhlivana — Sen herkesten önce çıka, İmm dedin ama, aksine olacak ya, bütün yolculardan — gonra Çıkacağız. — Niçin?., Talih burada da mi yetişti? — Yetisti ama, Yusuf pehli. van, bu talihe can kurban, YA manda binlerce halk, seni gör. mek üzere gahile dolmuş. A. cente, Süvariye telsiz yazarak, emide bile tertibat almmasını irmiş. Herhalde — kamarayı kapayıp — otursak ve kimseye Terea a Ai Ber ufun canı sıkı) Kazlarını catarak, daki koltuklardan birine otur. du. — Ne yapalım? — Günlerce deniz Üstünde bekledik. Bir iki saat daha bekleriz. Vo kapıyı kendi eliyle kapa - dı, arkasındaki sürmeyi sürdü. 'Tercüman, kapı kapanmadan, garsonlara vaziyeti bildirmişti. Tercüman kamaranım pence. resinden dışarıya bakıyordu. Vapur limana girer girmez demir attı. Birasz — sonra yüz. lerce motör, sandal ve çatana içinde vapura akın yapan bin. lerce Amerikalı bir atvla vapu. ru sarmıştı. Bunlar, belliydi ki, Yusufu görmeğe gelen gazete. | cilerle foto muhabirleri ve spor' mensuplarıydı. Yusuf, oturduğu — koltuktan | yavaşca kalktı: — Sahiden kalabalık baatı. ! Bu adamların — hepsi de beni ! görmeğe geldilerse, şaşarım a- kıllarına, — Niçin gaşıyorsun? Ame. rikaya gelen her meşhür spor. Günün mevzuu: Hayat pahalılığının giremediği Çarşamba pazarı Avrı harbi — dolayısiyle İstanbulda hayatın pahalılnştı .. ğı daha göze batacak bir şekil almadan bile, sırf tüccarların spekülüsyon, mal saklama ve diğer gekillerle ihtikâr yoluna saparak bircok maddelerin fi. yatlarını yükseltmiş olduk'arı nı, fakat bu yükselişe — hiçblr ciddi sebep olmadığını mütcad. dit defalar yazmıştım. Hariçten itllal olunan madde. lerden bahsetmiyeceğim, fakat memleketimiz m: K l gıda madde. fiyatlarının yüksel | hiçhir ciddi sebep olamazı na rağmen fiyatlar yük herşey birdenbire fırla: kurtlu baki kırık n bile... Ve mdi ateş bacat | Sardıktan sonra tedbir almak cayu Amerikalılar böyle kargı. | larlar. G Yusuf, pencerenin — aralığın. dan denize baktı: — Amanımm be! Bu ne kala. balık. İnsanlar deniz — üât'unı." dökülm'işler.. Biribirlerini ciğ. nercesine — vapura — atlıyorlar. | Acaba buraya Türkiyeden bir | yaban domuzu mü geldi dive Zeyra koşuyorlar? Eğer bu fi. | kirle gelivorlersa, aldanıyorlar, | Beni güörünce, — kendilerinden | farkarz bir insan olduğumu an. | layarak mahcup olacaklar. Vapuru bir anda çekirge bu. lutu gibi ihata eden - seyirciler, ! kamaralarda ve selonlarda Ko. ea Yusufu aramaktan bikma. mışlardı. Kamaranm içinde bir küçük telefon vardı. Bir aralık bu te. lefonun zili çalmağa basladı. | Yusufun menejeri — telelona koştu: — Allo.. allo.. kimsiniz?. Ha, İkinel kaptan mı konuşuyor?.. pekâlâ.. pekalâ.. Yusuf merakla — terclimanm yüzüne bakıyordu. Menejer gülerek izahat ver. — İkinci kaptan, kamaranın kapısını açmamamızı israrla ri. cx ediyor. Gelen seyircilere si. zit rahatsıs olduğunuzu söyle. miş.. Yusuf birdenbire kızdı: Çenesi tutulsun be! Belki eşref saatine rastlar da hasta olurum... Keşko başka bir se. bep güsterserdi. — Merak etmeyin.. Rirşey olmazımız! Amerikalılar “has, talık,, gibi kuvvetli bir sebep. ten başka hiç bir sözü mazeret olarak kabul etmezler. Kaptan iyi düsünmüş. — Ya gitmezlerse..? — Zarla kapıyı krranak de. Şiller ya?) Birer birer dağıhpı gidlerler, Aradan bir saat gecti. Pencerenin arkasından bakı. yorlardı. Tercüman: (Devamt var) işi düçünülmeğe, gazeteler hep bir ağızdan: “Hayat pahalılığı ile mücadele lâzım,, diye ferya. da başladılar. Bugün şehirda, pek müthiş, tehlikeli olmasa bila, hayat pa- halılığı olduğunu kabul etmek lâzımdır. Avrupa harbinden iz. tifade etmek isteyen büyük, küçük bütün tüccarlar, hattâ mahalle bakktalları — bile her maddenin fiyatınt yükseltmiş. lerdir, Bilhassa gıda maddeleri üze. rinde duruyorum, çünkü halkım maneviyatını yapsı veya halkı paniğe uğratscak olan gıda maddelerinin ucuzl! habılığıdır.. Midem canrmızım — emniyetinden evvel geliyor. Santti yemek için yaşı. yormusuz gibi!.. Bu sebeple gıda maddeleri . zerinde yanpılan kâra karşı 'k hassas davranılması lüzim ldiğine de işaret etmiştim. Dün yaptığım çok ufak bir araştırma bana İstenbuldaki ha. yat pahalılığının anormal oldu. ğunu gösterdi. İstanbulda ha. yat pa'saslığınm — giremediği yerler de varmış meğer.. Bun. lardan biri Fatihte her hafta kurulan çarşamba pazarı.. Çar. gamba pazarı röporfajları o ka. dar çok yapılmıştır. ki, artık € sürülmeğe bile değmez. Fn. kat çarşamba pazarınm hayat pahalılıı kargtemdaki — vaziye. tini gözden peçirmek hiç de faydasız değildir. — İstanbulun Röbeğinde — kuruları bu pazar, gida maddeleri üzerinde hayat pahalılığı icat edenlerin kara. larını yüzlerine vurmakta, ve hayat pahalılığı ile nasıl mü. cadele edelim, diye, nelt a yan bir derde deva arayanlarla eğlenmektedir. Fatih çarşamba pazarıma yo. funuz düştüğü takdirde ilk ola. rak nazarı dikkatinize çarpan ucuzluk olacaktır.. Ş Her afızdan yükselen fiyatla. rı hayretle düvacak ve İi nizi sanki İstanbrulda değil de, hayat pahalılığı nedir hi'miyen bir basta &lemde yaşıyor SAn - 'Hayat pahalılığı yok.. Elli kuruşla bir küfe sabze, altmış kuruşa bir hindi nedecekeli Pazara girerken evvelâ Fatih camlinin arka avlusundaki hin. di sürülerine gözüm — takıldı. Gittim sordum. Satıcı: — Boy boy efendi, dedi.. Sen bir tane beğen de konuşalım.. Şöyle en aşağı beş altı. kilo gelecek gibi görünen bir baba hindiyi işaret ettim: — Kacat, Ve aşağı yukarı pazarlık et tikten sonra altmış kuruşta ron. tabik ka Bir hindi &ltmış kuruş.. Hal, buki Balıkpazarından, Boyağtun den vevahut berhanet başka bir tavukçudan. ancak bir mart pi. * Hefni eldi, eli beş kurüuşa — ala. bilirsiniz. Pazara deldım. İlk olazak seh gevat ktemmt gzerlim ve her gün kanıdan sebzev! almalda no kadar zarar c t eanla. Burada kilo hesabı yerine bt var, Mese'â en gz fic kilo gelecek büvükltte otan bir Iâhana hoese Kurun, İki kilolek — prasa de. metfleri dört kuruş.. Kapıdan güclükle virmi bes kurusa aldı. ğumız son turfanda taze fası!. ye on kuruş veya on iki buçuk.. Bakkallarda 15, 12,5 ve en Ynsaflılarında ön kuruşa satılan soğan, burada beş kuruş.. Bak. Kkallarda 12,5 kurusşa — satılan lösu 44 kuruş,, etiketi ile gururlaran © Gemlik Ştinlori, burada küfeler için. u 25 kuruşa satılryor... Zevtinciden alış veriş eden bir kadın naz edecek oldu, zeytin. ci şövle cevap verdi: — Hanım, zeytini alırız 225 ise 35... Ki. Tosunu veriyoruz yirmi beşe al. mağa nazlanırsın.. Git dükkâna bakalım kırka veriyorlar mı? Bakkallarda kırk kuruşa sa. tilan Toeya pirinci 32 kuruş... Delmason fasulyesi 24... Baktım bir adam tepel yoğurtları dizmiş bıiırvyor!:!_ - On ikiye biz kilo! Merak ettim, sordum. Ucuz. Tuğun sebebini söyle izah etti: — Sütün kilosu on ikiyedir. şum-n kaymak çıkartmadan yo. Rurt yıp;ırlu d"ıı:ı.;nyıl. ara, bula. mazam., Biz e yoruz,, Kurtardıktan sonra nğ;ı,:“;atmı. yalrm... Bu bahsettiklerim vcuzluğu gösterir birkaç külçük misal.. Pazar, siyah çarsaflı, siyah. Tücivert yeldirmeli, — başörtllü kadmlar'a dolun boşalıyor.. Ce bine elli kuruş koyan hbir küfe sebze İle evine dönüyor. FHayat pahalılığı mı? Hayır.. Sebensiz hayat pahalılığı bura. ya girmemiş. — Küçük, fakat namuslu esnafın elinde olan bu pazar, hayat pahalılrğmda ge. ;îp arayanlarla eğleniyor san. Musafler ADAR B .— VATIK 28 İKİNCİTEŞRİN 1048 EE İmikâve HIR Fertt, kendi halinde yaşayan, iyi 1, tatlr dilli, karmcayı çekinen ptir, Kendi nlar bile ona O çocuklara bile Bgösterir, Bir gün bir arkadaşım: -— Bizim Feridi tanırsın değil mi?, —Tt — Nastl, iyi bir çocuk değil — Ona şülphe mi var?. — Sana tavsiyem.. Fazla sen. enli olma, çünkü o bir hır. fretle yüzünü bu. ölrür gibi: — BHırsız., dedi. hi Ferit, kıpkırmızı kesilmişti. dıf tek Jaf söyliyemedi. Konuş. tuğumuz mevzu da yarıda kal. dı. Allaha mmmarladık demeden yanımdan uzaklastı. Buü kadar izahattar sonra L nanmamak mümkün değildi. — Vah vah.. dedim. Meğer insan ne kadar aldanryormuş.. ... Gecen gün Feride — sokakta rastladım. — Dikkatle yüzüne baktım. Hırsız yüzlerde görül. mesi lâzım gelen çizgiler ara. dir o masum yüzde lik yoktu, r gazinova girecektik. Hat. tâ girmiş, biraz — ilerlemiştik. Hızla Lolumdan çekti: ıil— Burada oturmıyalrm.. de. — Sebep?.. ü — Sebebli.! sorma.. Çabuk gi. lelim. Nasıl oldu bilmem. Bende de bir ısrar etmek sevdası baagös. terdi; — Mutlaka burada oturma. mız lâzım, dodim. Birini bekli. yeceğim.. Fzıâr'u yeri işaret ederek: — O halde, dedi a Tim.. vv P -Artık buna da itiraz edemez. dim. Fakat sehebin! müthiş su. rette merak ediyordum. Sıkış. tırdım, evvelâ anlatmak isteme. di. Sonra: — Cot feci bir Wiküye dedi. Dünyada huzurumu —mahveden bir bâ, . Hem anlatmak iste. | miyorum, hem de anlatmak ih. | tiynemdayım. İ Meraktm büsbütün artmıştı. | Anlattı: — Göcen sene Pendiğe gkdi. vordum. Burası şehir dişt oldu. fu İrin et çok ucuza — salılıyor ya.. Birkaç okka alır, hem zi. yaret, hem ticanst ede de. yordum. Tronde yaslr bir xatla ahi oldum. Dereden, tepeden kev:g tuk. Yağmur vaörvordu. İstas . | :'—':"ı!uk varından avrıldım. Sü. atle kusanları fru ilerleme. e basladım. KeREİ Bir eralık arkamdan — birinin kortuğa N Ka emu ve bağırdığını düy. İ istanbul Defterdarlığından: Beşiktaş, Beyoğ'u, Usküdar, Eyüp, Eminönü, Kadıköy, Fatih kazaları malmüdürlüklerinin K.evvel 940 ile Şubat 941 Uç aylık Tekaüd ve Yetim maaşları tediye cedvelidir. » TARİHİ: 3/12/640 — Salt Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazartesi TARİHİ: 8/12/940 Sah 4 Çarşamba Parsombe Cuma Cumartosl Pazartesi . » .." ..- 1 — Zat maaşları sahiplerinin muayyon günlerde giselerea müra caatla 2 — Tediyata sabahleyin sast sekiz buçuktan lübaren buşinnacak ve on Nihayot bulacaktır, $ — Maaş'armı Binlâk Boşiktaş Malmüdürlüğünden: Nülkiyo yetim — Asker! yetim ve tekalitleri — ve tekailtleri 1—150 1 350 151—350 351— 700 Tor—1000 1001—1 300 ' 1301—1600 1601— Hâ Emlzönt Malmidürlüğünd Birinci gişe Akkert yetim ve tekaütleri İ 400 461— 800 801—1200 1201—1600 1001—-2000 200 — 2800 Mülkiya yetim ve tekaltlori 1— 400 01— 800 601—1200 120lm. 100 1€01-—2000 2001—2800 hankaya — miüracaaila istikrazatta bulunabdilecaklardir. ea Beyoğlu Malmüidürtüğünden: Mülkiye yetim — Azkeri yetim ve tekaütleri ve tekaütleri 1-—200 1— 600 201—550 Gd01—1200 KS1— 800 1201—18100 801—1050 1801—2400 1051—1800 2401—83000 1301— ilâ Sö0i—- ilâ İkinci gişe: Askeri yetim ve tekaütleri 2891—3100 gı0i—3400 g401—3530 3551—3700 3791—538300 3801—41000 Mülkiye yetim ve tekalütleri 1—1000 1001—1750 1751—2500 2501—3000 3001—3500 3501— ilâ Taktldar Malmüdürlüğünden: Mülkiye yetim — Askeri yetim Ve tökaütleri — ve tekaütleri ı—200 ı1— 6N0 301—600 601—1200 601900 1201—1800 SOL——1200 1601—-2400 12011500 — 2401—3020 1501—- jlâ Büöd1— ilâ Fotih Malmlidürlüğünden: Birinci gişe Âzkeri yetim Ve tekaütleri ı1— 750 7ö51—1500 15012000 2001—-2500 2591—3000 30013500 İkinel gişe Askeri yetim ve tekaütleri Milkiye yetim ve tekaütleri Mülktiye yetim SIZ Geri döndür. Bizim tret &A kadaşı. Tabil ha daha ya. * kından alâkedar oldum. O, yü- züme karşı: kolsun, dedi. Bu dere- cesi aklımdan geçmezdi. K göz arasmda.. Yanrma yaklasmıştı: — Hayrola.. dedim.! Ba”ulacak gibi damarlart $A meğe basladı: — İnkâr mr — ediyormmuz yoksa, dedi. Şimdi polise teslim ederim sizi.. Gene birşev — anlamamıştımı Şimsak hizi İle Üzerime — atıldı ve elimdeki şemsiyesini hkantı. Evet, şemsiyesini. Dalgınlıkla adamcafızm semsiyesini alma . mış mryim?, Güldüm: g — sdan na cikar, — dedim, yanlı: nlatenydın?. — Anlattım, anlattım, Ken. disine yedi ceğdimi gavdım. Böyle adam — olmadığımı ezile büzü'e söyledim. — İnandı tabif.. — İnsmır gibi o'dn.. fakal, — Dohası mı var? — Dahası var ya, dedi.. O hâdiseden bir ay germişti. Ak. rabamdan birinin evine misafir olmnetum. Cese yağmurla bir gürüi, fakat bıt sefer yamımda kendi semsiyem — vardı. Pivden gıkarlten akraham rlca ml_: — Ferit, dedi. Semsiyemi bi. rine kullandırmıstım, — kırmış. Yolun üzerindedir, — geçerken tamircive bırak.. Tamirci bir sokak — Gtedeydi. Tramvav volündan — elimde İki semsiye ile geciyordum. Ö ih. tiyars rastlamıyayım mı?. — E?.. Manalı manalr dudak — büktü ve: — Masallah dedi, işler yolun- da., İkirini birden garrmımamız. Az arıkeöz değilsiniz. demez mi?.. Bu sefer de bön söyle, bövle damede kalkmam herif po- lise teslim edecekti. Ferit, içinden cıkılmaz Gir belâya düzmüs e*bi: — Sık sık vnlda karmlaşıyo . Fuz, ve Her defasımda elime ba- kıvor dedi. * Birden sözlinü kesti. Adam yanımızdan geciyor ve püzleri - ni yiyecek #ibi acmısş Feride bekrvordu. Zadallr Ferkli'n yü. gü bembeyaz olmuş, titremeğe başlamıştı. Ahme! R”L Sinem vas Tiyatroler yit Şehir Tiyatrosu I Topabaşı Dram krrmunda Akşam Sast 2030 da Ayak Takımı Araanıda ... Tetiklât Ondücei Komrti kumEnda Akşam 2030 da: DADI ——— P'nsit Rıza Tiyatrosu Halide Pişkin berabes Bayoğlu Esik sinemer sında: O GEOR Dram (8) Perde eh Beyoğlu Halk Sineması Buyün 11 de: ! — Aşk fırtmalarız Türkçe, ? — Ya Glü, Ya diri. Eyüp Malmidürlüğünden: Askeri yetime ve tekalitlari 1—109 101—200 201—400 401—500 S5üt—600 Gül— D4 1— 40 d— 80 81—120 121160 1061— ilâ o—© Kadıköy Malmüdüriüğündeni Askert yetim ve tokaütleri ı1— 500 wı—:;g: 1001— İ 19012000 D0L— 250 9501— İlâ 251— 500 Bül— 750 151—1000 1001—1250 1281— ilâ maaşlarını almaları lâzım dır, - İt : ikiye kadar devam edilecek tir. ;xıı takdirde wux umf tediyattar Bonra ümhıro Banka smdan alacak olar aat — maagları sehinlerinin siladanlarının malmü düzlüklerince vizesins Yizum yok tur; Bunlar dağrüdan — dağrüya

Bu sayıdan diğer sayfalar: