»— VAMI » aa VATEEŞ üü l Edebi musahabe: Fikirsiz edebiyat mı ? fikir anlayışsızlığı mı ? Belki kiüremirin geçirmekte olk duğu büyük buhran hususta bir âmil teşkil © , Bölki eaki miş devirlerin yığın yığın biriktir diği ve her göçen inkilâba rağmen müstehüse halinde bir közeye giz- lenip kalmış olan klâsik dünya gö rüşlerinin top yekün çökmekte o” kuşu, be fikir ve düşünüz cü- ossu bugün Sanatır bedbaht yüzlü ne en harap kırışıkları — çizmiştir, Fakat nihayet insanların sanatta gok şey inkâr edecekleri tahmin edileceği halde “fikir” İn ve “mar ma” nto büyük delillerle tariha yas- lanmış olan ealtanatına rağmen: *“güirde mana esas değildir”, “ede- biyatta “fikir” in kıymeti yoktur” yollu garibelerde bulunacakları ak- la gelmezdi. Ama bu bir hakikat, Bununla beraber, bu türlü hüküm- Jerde bulunanların da hakları pok yok değil. Çünkü görülüyor ki onlar da, fikir diye, mana diye, sade günüt altında değil, bir mill bir deve rinde yüz elli defa tokrar edilmiş hakikat kırtnlıları ve yıpranm'ş düşünce artıklarından — nefret et mişlerdir. Veya müabet ilim mem- lekste gireli seneler olduğu halde “Besait oldu man;ıgı. Uâîmkğâp oldu basit” diyen Nabi z4de misil- h ukalâlıklara — kirmaktadırlar. Böyle de olsa meseleyi mana ve fikrin aleyhine kurmak Jine niyet- lerini gizlemiyor. ; Garp sanatında Edmond Jalauz nun dediği gibi “edebiyat kaprisi- " terinin kalemile alaya almak #tenilen bÜyük fikir manzumesi, esasta tabi seyriade devam odi yor. Nihayot garp, fikrin, mana- nn bütün ineceliklerine nüfuz edip anları delik deşik ederek bir uçu- Fuma yuvarlanmışsa, çeşitli düşü- nüş kavgaları ortasında, büyük fi- , kir nizamlarınm mihverini çizmek- be tereddüt güöstermekteyse; es«ki zihinyetin buünak müdafileri 1e, sosyal ve ekanomlk şartlar katileş- meden cemiyet içinde sivrilmiş ye- nilik ve Horilik taraftarları art- sndaki mücadele — dolayırile neti cesiz mücmkaşalar ortasımda salla- mayorsa bu haller zaruretlerle bir likte dofmaktadır, Zaten yüz sene> denberi bütün edebiyat kavgalarır mazn hastalığı bu değil mi? Hâdi. seleri hep zaruretten uzak, ya ken- dimize göre veya başkalarına göre kıyaslandırmak. Nitekim “fikir” in sengin ve muh teşmn dalgalanışlıdan va devamın- dan mahrum zavallı dokümanter edebiyatımıza, gayesi muhtelif kol lara bölünmüş Tanzimat sanatımır za, nihayet dar bir sahanma şiirleş- miş edebiyatmı vermiş “Seryetifll- nun” umuzla ondan sonra akıp gel- miş olan yıllarım dağraık sanatına bakarak birde de fikrin ve mana: nn lüzüumsuzluğunu telkin etmek kadar manasızdır. Koca divan sa. natr niçin mısralar ve beyitler e. Yazan: Rüştü Şardağ debiyslidir? — Neden bu Enderun miülecssesesinin ikinden bize hütün bir gilr yerine bazt doğerli mısra- lar veya beyitler kslmıştır? Ayni galrin ritmik lisanr veya bu dilin fonetik yapılışı manadan daha Ül tünse nedan öbür maşralar Wnütu> hayor da: “Eğerçi köhne metamz revsemız yoktur” ©o kadar ihtiyacıcın “Revaoa da yoktür” bi ü devrin bütün ıtı:î'ğ.âc?v'ıîı.—'n' zamanda tefahür- zihniyeti ancak bu iki satırda yoğrulmuştur. ' İş3g cularm Bütün çırpmışları nâ en eksikleri, fikir cephesi doğll miydi? Tatzimat tam ve gu- bir fikrin romanmı ve- diyemeyiz, “Yamalı alay ettiğimiz zaman, n sanatının, bir düşünüş vah- detsizliğine kapılışma — osef ctmlş olmüyor muyuz? Nihayet şilr ve nesirde fikir ve mana ne bir iddla, ne problematik Mahiyotta bir düşünüş veya kom- Prime kalinde bir duygudur, Fik- Tin, insan guurunun muhtelif vit- Te kaplarıma girip çıkmasından doğ- müş sayısız tezahürleri vardır ki meleke ile birlikta fa> kültatif bir zenginlik hall araeder, Ve bu hal onu teikin edici rolün- den sıyızır. Böyle dahi olsa bütümn klâzik şür va klâsik edebiyat bir telkin vasıtası olmuş ve o maksat- la yaratılmış değil midir? Eeki greko-lâtin sanatımın hayır ve ge- re mensup, fazilet ve reziletle a- lâkalı bütün Dâh, yarı Nâh ve kah- ramanları ile zayıf Insanlar müca> delesi, iyi ve mamuskâr inranın vasıflarını tesbit için çırpınmadı mae? Fidyas'm hür, güzel ve idenl insan heykellerile Üripides'in va - tgn seven, büyük vo beçeri duygu- lar için ölen İphigöni'ni bir fazilet ve idealizm noktasında birleşmez mi? Virgilins bağ ve bahçe bakı- yamdan, çarap cinslerinin slahın - dan, asıma kütüklerinin hastalıkla- ra kürşi korunmasından, mevsim - lerle birlikte renk, yaprak, lezzet ve şekil değiştir.n ssmalarım ha - linden avazı çıktığı kadar bağırdr Bt halde jeorjik'leri neden eşalz lâtin şiirinin örnekleridir? Ya büyük bir fikirsizlik içinde yüzen, veyahut fikir diye kötü bir ahlâk hocalığı, solta nasihatciliği- ne müracaat eden, hâlâ ya “ma- na” stzliğin ya ukalâlığın izleri far- ködilen zavallı edebiyatımızı gör * çek fikre, bölünmüz, parçalanmaz fikre ve “mana" nm hakikatine doğru sürüklemek lâsmmdır, Şüri- mizin, — biz böyle garip hikmet- ler savurüurken — fikre ne kadar muhtaç olduğunu düşünüyor mu- yuz? Bir asırlık Türk gilrinin olsun fikir cephesi, fikirle olan münaso- beti, fikir mefhumunun edebiyatı- mrzdaki telâkki ve akisleri tetkik Işıkları karartma tatbika- | tında görülen noksanlar Vilâyet bir izahname nesretti Işıkları” karartma ve sön kararının evvelk geceki tatbi dan doğan neticeler — dila v balediye, em alâkadar şı tarafmdan İnce- lenmiş, gcceleyin gehirde kontrol lar yapan memurlardan izahat a - lmmıştır, Sehirde karartılmış bir halde bulundurulmasına karar — verilmiş olan 137 İâmbaya y 200 lâmba daha ilâve odilmiş Bun, dan baska dün geceden illbaren meydanlarda ve — yel ağıszlarında 50 lâmba maskelenmemiş bir hat teak, ancak — bunlar her at evvele alma * akılmıyacaktır. a etçilorin para Alrp bilet vermekte müşkülâta uğ- radıkları görülmüş, teerideki mavi n altlarmda ufak delik- tştir, Krant, be müdürlüğünce lâmbalarınm alt kısımlarında da müstakil şekikde bizer yer açılması ve buradan sızacak ziyanm her türlü kazaları önleyebileceği anla- gılmıştır. Vitiyetin kahnamesi Vilâyet dün gu izahnamenin neşrin! faydalı gürmüştür: 1 — Nizamnsmo muclbirce ha- riçte yanmaat lâzımgelen lâmbala. rm €0 vattan fazla olmanınsı lâ. zımdır. Avustralya pilotları Kanadaya geldi Ottava, 22 (A.A.) — Şimdiye kadar gelen Avustralya ve Yeni Zelanda pilotları kaflesinin en mühimmi Kanadada bir limana muvasalât etmiştir. Bu pilotlara “hoş geldiniz,, di- yen hava Komodoru Gödirey, söz. lerine şöyle devam etmiştir. Dominyonların her köşesinden gelen bu fastılasız. tayyareci yağ- mürü saycsinde İngiliz hava ün. tünlüğü temin edilecek ve zaler muhakkak bir hale girecektir. #edilmiş midir? Garbın büyük ruhi- yatçıları “insan <müdrikesi,, nin muazsara esaslarmı büyük Sanat- kürların eserlerinden de faydala- | narak Jâboratuvarlarda kurmayı çalışılrrkan biz bu tuhaflıktan bil: uzak teranclerimizle ne kadar gü- lünç kalıyoruz, Evet; yüz yıllık e debiyatımızm bolki de fikiri> alk- kalı bir cok tarafları tetkik edillr- se bir şeyler bulunacaktır. Fakat edebiyattaki bu fikir anlayışınlı- ğinrn ölçüsünü tayin etmek zahme- tino katlanırsa görülecektir ki bu hususta bir ölçü bulmanın imküân: | yoktur, gtü ŞARDAĞ ? — Bazı dükkânlarda maske, enmenfa kırmızı bez vöya küğrt larla yapıldığı görülmüştür ki, bu tenk ziyayı maskelememekte ve bilâkis hedef teşkil a ibi pnecek yerlerin gt tan diğarıya muryacak şoel zımdır, Mükemmel bir tören (Baş tarafı 1 #ncide) Erkmen de söz alacak ve enstllü- ye girem yeni gençierle bir Rasbi halde bulunacaktır. Şimdiden söy liyeyim; — Süroyya Gencağa bu “müjde” kelimesini ne kadar ye- rinde kullanmış; gerci sayın Muh- lis Erkmeni — birinci defa — olarak | dünlemiyordum. Onun bilgin, tekel- Tüfsüz ve ihatalı olduğu kadar ince, ruh âşina ve tatlı talâ' atile gözle- rimisin önlüne pafta pafta ne kadar hakikat ve ibret sermek kudretima malik olduğunu Millet Meelisindan bilirdim, Çünkü orada kondisini nice defa büyük istifadelerle dinle- yerek bahtiyarlıkla —alkışlamış bi risiyim; fakat ittraf ederim; muh- terem arkadaşın, teğdn sırrmı bu kadar büyüleylci bir payere kadar yülrseltilğini görünce İşimdeki duy- gu değistiş sade kendisini orata dinliyen gençliği kutlutamak, bu Kgünkü Mesimi fade içia kâfi de- K Türkiyenin muhtelif Irfan <abe lerina mensep bütün gençler'a on: | işitmiş olmasını isterdim, Dürüs! ve düzgün bir dile ajans teb'lğle rinde bile hasret çekerken, en bö- yük tedris — müesseselerinde dahi blr çok doçentlerin — profesörlerin | #öylediklerini, yazdıklarını — utana- rak ökürken mühterem — Muhlis Erkmenin er aydmnlık, en durü blr türkço içine kotararak bize içir diği fikirler, hatırlattığı sahneler | ter vo gösterdiği göçmin ve ge'le- | cck hayalleri birer mefisc idi. Dün- yanm en güzel konusular em ra- ruf Üniversitelerile, meshar millet kürsülerinde — dinleyebildiğim —on seçkin ve manalı hitabelerden bi- rini muhterem arkadaşımdan duy muş oldum. Şu sebeplo yalnız o nun enstitüideki gamllerini doğt, kendimi de tebrik edersem ne mü- balâğa etmiş olurum ne de halısız- Lkt Süreyya Gencağa ile Ziraat Ve Kili, yalnız kendi idazelerindek! tahsil göençlerine hitap etmiş de- ğgillerdir. Bence o kadar yerind ve 6 kadar tesirli sözlerin en asl' ve tabit makesi, bültin Türk zekâ sıdır. O her — vesile — ile keadisinr müracaat edilen ve edilmesi tabil olan Türk zeklsi ve gençliği.. İşle © gençlik ordusunun yurt ziraat! Ho meşgul olacak koluna hrsiün gu tören münnacbetile bon de bü- 2 — Bazı dükkünlarda ampulle. rin Üzerine gelişigüzel —muhtelif renkten kâğıtlar takılarak maske- lenme yapıldığı görülmüştür. Bu gekil nizamnameye mugayir olup eğer hariçte yanma möcburiyeti yvarsa 6G0 vatlık Üüzeri maskeli mavi lömbaların yanması lâzımdır. 4 — Husasi ve resmi bilümum binalarda — “evler, apartımanlar, mağazalar, fabrikalar, mektepler | ve buna milmasil yorlerde, mas . kelenme 171271400 tarihine kadar ikmal edilerek bu tarikten sanrı maskelenmiş bulunacaktır. 5 — Deniz ve ltmanda görülen lenme noksanları sit oldu * tedb'rler aldırılmıştır. 6 — Halkm kullandığı el fe . nerlerinin de mavi ampullü olma. Bt Jâsmmdır. Emir hilâfma bazi bar ve sinema ka da - Tümbalar yakıldığı görülmüştür. T — Bilümum dükkün ve ma . Baza gibi vitrimi bulunafi yerle * rin maakelenmesi mavi lâmbalar” la değli, evlerin pencerelerinde yapılacağı gibi siyah kumaş veya kö”ttlarla maskelenmesi lâzmmdır. 8 — 1012040 tarihinden Jtiba- ren gerek umuml ve gerek husü. Si binalarda umum! fenviratla ber raber tamamen karartılmış — ve “öndürülmüş olacaktır. ©9 — Bunun hilâfma hareket e lenler pamik korunma nizamanme.' sinin 14 Üüncü maddes! mucibiace gczn'-adırılacaklardır. Mısır Kralı Iskenderiyede Kehire, 82 (A.A.) — Kral Fa. uk bugün İskenderiyeye giderek, y n hava hücumlarından hasa. | rTa uğrayan mıntakayı germiş, hat- tahanede bulunan yaralılarla gö- rüşmüştür. Valt partisi, hava a. kınlarının — sebep olduğu felâkete moedar olmak üzere 1000 İngiliz li rası teberrü etmişlir. Misır hükü- meti de 3.000 İngiliz lirası teberrü etmiştir. — Paris Universitesi kapatıldı Nevyork, 22 ÇALA.) — Nevyork Taymis gazetesinin Berlin yoliyle en aldığı bir telgrafa göre son hâdiseler üzerine Almanlar Pariş üniversitesinin bütün fakül telerini kapatmışlardır. yük başarılar diliyorum; ve buna dilerken vekilin musahabesindeki sözlerden birini, tekrar faal hâfr zaların sadık mrarl'ine kazmak ©- melindeyim, İyi blimeliyiz: don sonra hayat ve malobo “daha Viyi” yi yapanın döğüldir, Nihaf ';'1 fer bir yers mev'nd: “En yapana! Şu haldo Türk gencinin va vifesini yenkten tarife — Tüzüm ka. hr mı? Fazıl Ahmed AYKAC | mek bu kadar olur. | kalım.,, Demiş. FIKRA: D plomasi Divlomatlık bugünkü hapte tarihf nüfuzunu — gösteremedi. Halbuki terihte ne diplomatlar vardır, ki tek basşlarına Giya. getlerini istedikleri gibi idareye müvaffak — olmuşlardır. Acaba bucünkü siyasf bavatta nlifuz. hu dinlomat mt yok?.. Bunün cevabmt tarih — verecektir. Yal. nız su dâ var, ki dinlomasi dai. ma dile düşmüstür. Bunun gü . zel fılrraları var. Afrika ve Amerika tiye'ro. tarında büvlük muvaffakxryetler kazanmıs Aldvidea adımda bir Zenet, Veraavlde kend!i menfaa. tine verdiği bir ovundan sonra locaları gezerken bir sefir ona: — Siz eğer diplomasi mesle . ğine girmis — ölsavrmesiniz, ne büyük inkılânlar görecekmişel. niz.. demiş. Aldridge gu cevabı vermiş: — Bir şeyin hakikati durur . ken taklidina girmek indimde münasabetsizlik olur. Diplomasi encümenleri tiyatro sahneleri. nin taklididir. ... Meşhur Prens Metlernih, Vl'. yana kongresinde yirmi: dört at uykusuz — kaldıl.tan sonra “halkım gaflet uykusundan isti. fade için uyku ve rahatr tertet. Haydi ba. “.. Nabolyon: “Adama İş ara. mamalı, işe adam aramalı,, der- di. Fakat adama iş bulmak ve başından adam savmak kabilin- den #efirler nasbettiğini de iti. raf ederdi. Çar İkinci Aleksandr, Lehis. tanın merkezi Varşovada söyle. diği bir nutukta gu nasihati vermişti: —— — Hiçtir vakit Avruna dip. Tomatlarmı sizin hayır ve men. Tefrika Numarası 43 Gülseren namma açtlan boşanma davası Erdoğana tebliğ edildikten sonra AlN Akyol hasım tarafın avuka- tmu buldu, meslektaşca konüşarak Erdoğanın da ge- gimsizlik. iddiasma İştirak etmest için müşterek teşeb büse giriştiler. Erdoğan, evillik bağmı çözüp — serbest kalmağı cana minnet bilmekle berabar işi pazarlığa döktü ve karısının kendisinden nafaka, tazminat vesal- re adları iİle para istememesini şert koştu ve ancak bu #uretle talâka razı olablleceğini Söyledi. Gülseren, bu işten de maddi bir menfaat meselesinin ortaya çıkaca- #mr hatırından geçirmemişti; kocasına — kargı — nefreti artü, Erdoğan ayni zamanda şartınm kabul edilmesini temin için tehditlerde bulunmaktan da geri kalmamıştı. Gülseren mafaka filân istiyocek olursa Kkocası — talâkea sobep görmediğini söyliyecek, kadının bırakm — çıktığı ile evine dönmeğe Mmeebur edilmesi için mahkemeaden karar istiyecekti ! Vaziyet ve gart kandisine bildirilince Gülseren da. vaya doğrudan doğr girmeyip işi avukata — verdiği için adeta sevinç du böyle olmasaydı bütün bu girkin idâin rtarmda yüzüne karşı * Cülseren yalnıa vruler el etiyordu; Erdoğanım parasmda pulunda gözl yokta ç Avukat Ali Akyol gelirken giderkan — Lütfiyenin ğzavıp Bömen her gün Gülesrenle t a teselli ve İmit yerecek haberler e mı söyliyor v oğar a gönderdiği mağut haberden sonra giddetli sinir buh- Tanları geçiren genç kadımı muhakeme günlünün sar- Bıntısma hazırlamağa çalışıyordu. Nihayet beklenilen gün geldi, Gülseren sekin olmağa değlise bilo eakin görünmeğe karar vermiş bir insanm arim ve metanclle gilâhiaamoş olarak bir yanmda avukrt Ali Akyol, bir yanmda Lütfiye olduğu halde Adliye binastınm büyük kapısmdan iğetiye girdi. Alı Akyol ile Lütfiye avukat- lara mahsus vestiyere uğrayarak cöbbelerini alıp giy- diler. Gülseren bir an içinde daha merdivenlere doğ- rülup mahkemelerin bulunduğu katlara çıkmadan ken- disine Ürperti vören bir tekâsiifle kargılaştı. Silihları- ni öllerinde tutan iki jandarma meferi, kolları kelepçe- li üstü başı perişan, saçı bast karışık, yüzü karanlık bir adamı kapıya doğru sevkodiyorlar; cek' tarz çar- çaf gövmiş bir kedm kucaSata mütemet'yen viyak- hiyan bir kundak'a Jandarmeların arkasından süküt içim- de, bir haile artisti edası iİle yürüyor; göbekli, heybet ve hasmetl! w4 giyiem'a, kalanter kimseler kalabalığın içinde kendilerine cüsselerile yol acıyorlar; traşı uzâ- miş, solük çöhreli, maddliyetleri kudar maneviyetleri bitkin intanlar haltnlanıp yükselen Ioş merdivenlerin kirli toslarmı erarrateiş vo Ürtek halretaria gürüverİr- Gilsoran kondisini tonlamata, rördüklerini anla- mağa müşehedle ve intibalarmı tahlij etmeğe vakit bu: lamadar arkadaşlarmın: — Haydi! Diyerek merdivenlere doğra ierlediklerini gördü ve onları takip eti Birinef kat, Minci Kat, üçüncü kat,.. Tekârür eksilmiyor, artıyordu; kendis'nden, başkasın. dan. talihden. nizamdan, nizamsızlıktan, bin bir sebap. le, bi bir tarz ve şekilge bia Bİr tTT Sikâyati olanm eemiyet, oluk oluk, manzarati Ürlüntü Veren korkune, bir şebria akışındaki haybetle Vt bu firklntüyü arttıra: rak bir uğullu ile mahkeme KaDIsma akıyor! Şikâyet edan ve €dİm aYNI safta aynr davada ve aynı dilektedir; Korllorların Totluğu ba İnsanların yir yeklerindeki sıkmtiYüâ Mazire teskil ediyor; ümldin 1ş- # da olmasa Hafa'ar? vehim ve hayalden kurtulamıya- caktır. Ümidi, Mahkeme kenmmm arkasında kafeste gırpman hir YAVTU HUŞ Fibi taşayyır ediyorlar. Koridorlarda dalzalanan, gidip gelen, biribirile kor nuşan, İ& Seken, Sıra bekliyan İnsanların Üstüne biraz sonra mahkeme kanısı bir hidayet menbat halinde açr Iacak, Kurtuluş ve doğrü yol, o kapıdan bir Işık cağlr. yanı seklinde boşalscak, Mübenirin gesi kendilerini da- yet edecek; adalet dertlerini dinliyecek, haklarını ve. recek... Umdullarmı bulacaklar mtr? Umduklarını ummak- ta boklı midırlar? Gilseran, AH Akyölm muhakeme #irası gelinceye «Kadar baroda avukıtlara mahsws odalardan bir'nde o- fürüp beblemeleri hakkındaki ricasına râğmen kalaba» liğın içinde Xalmağı tercih etmişti. Cemlyetin ruhile ruh'armak onun askilenberi hoşlandığı gey... Ham ken> dis'atn ötekllerden ne farkı var? O C8 #linde istidana- mesile mahkeme kapama baş VETMş, bir yanlışlığın düzeltilmesini, boynundaki haksız, yörsiz izdivaç zinci- rinin çözülmesini istiyor; 1 * (Devamı var) faatinize calışan adamlar - san. maymız. Sefirlerin — lâflariyle emnivet'nize ve rabatınıza ha. lel getirmes'siz — Yervlirtnde sürdüğtmüz bütün belâ'arın vaetrer dost merkezlerinleki se , firlerin eseridir. ... Yımanlılarla BamanımMiar da Aiplomat yetlemezmiş. Sebehini dcpışöyk izah' edi “Yıman. Mar İnatçıdırlar, inatla — dinlo. masf birlessmez. Pomanvallar biltkis uyaaldırlar. Öyle!ikle de diplomat ge>'si vilrümez.,, LA Bir mecliste tüccardan Bsefir intihap edilip edilemiyeceçi ko. nuşuluyormuş. Biri: /— Tiüccar takımı menfaatle . Tini bildikleri için onlardan is. tifade edilir, demis. Öbürl itiraz etmiş: — Sefarette — vazifenin mü- himmi menfaat el'> “mek de- # devri haxmetmektir. Halbu. ki kaderi — hazmetmek tüccar. lartn hiç yanaşmadıkları bir şeydir. LA Dünvanım en güç #sefirliğini Yransanın birinci enmhurreisi Tiver vanmtstı. Harbin giddet - Ya alevhinda olmasma rTafmer Fransız . Alman harbi vuka bulmus ve enih mükâlemesi I. cin Tüver rsefir tavin etilmisti. Sulh muahedesi İmzalanmca, Tivve adlamağa başlamış, Bis. Mmark: — Bu btederinizi görünce bu. na en az müstahak — Fransızın siz olduduruzu — düelinüyorum. Fa'huti — evvelâ siz bunu oku. ÜZ... Bu harpten sonra sulh basla. yıp metteplerde tedris basla. yınca Ataksandır Dumafis huku. ku düvel imtihanı için mitmey - viztiğe tavin olunmus: — Fiv, demis, hu ders — bizde HöTA devam edecek mi?..., Bunlar hensi birer defa daha 1940 ta tekerrür etti. Cakı ile kitabım kenarlarını yırtmaktan — yorulan bir dinlo. mat: h — Şu zahmetten de bizi kur. taracak bir top veya tilfek İcat olunmadı ki.. diye esef etmiş . “Acaha bu da mr olacak?. Nivazi Ahmet