— . VARIT 14 BİRİNCİTEŞRİN. 1040 B ” —. —0 eee i Imse'w arasında l Loyd Corc Çörçile İ muhalıf Loyâ Core İngilterede muha, lefeto başlamış. Eski İngiliz Başvekili son günlerde Cenubi “Amer'kada Boenos . Alres'de çL kan Critica gazetesine bir ma. kale yazarak İngiliz hükümetini giddetle tenkit etmiş. Makale- nin hülâsası herkesçe az çok malüm olan hâdiselerin tekrart. gır. Yalnız dikkate çarpan cihet makalenin son fıkrasını - teşkil eden cümledir. Layd Core bun. da diyor ki: — İşin en fena tarafı gudur: Kimso Büyük Britanyanm bu. günkü harbi nasıl kazanacağını bilmiyor; bugünkü tedaftii har. bi kazanmış olea dahi,” İtalyanca Popolo d'ltalia ga metçai makalenin — tercümesini k yazdıktan sonra gu mütaleayı ilâve etmiştir; “Loyd Core haklıdır. Neden dolayı İngiliz nilleti hAIA fay. gdasız surette bu harbe devam e- dip gidiyor?” Bakılırsa İtalyan gazetesi ile Loyd Corcun hemen hemen ay. n fikirde olduğuna hükmetmek Jâzımgelecek. Harbin bugünkü vaziyetinde Loyd Corc gibi Baş. vekil olarak 1914 harbinde Bri- Hava Kurumu kongresinde Büyüklerimize çekilen telgraf- lara cevaplar geldi Hava Kurumu İstanbul vilâ. yeti teşkilâtı halk mümessilleri köngresinin içtimat vesilesiyle Ü — başta Mülli Şef İnönü olmak ü. " gere köngre adıma büyüklerimi. Ha gönderilen tazim ve bağlılık duygularını toyit eden telgraf. lara aşağıdaki cevaplar- gönde- rilmiştir : Hava Kurumunun verimini artırmak için yapılan — toplantı münasebetiyle haklarında İzhar olunan samimi duygulardan do. Jayt Reisicumhur İnönü'nlün te. gekkürlerini arzederim. ÜUmumi Râtip Gödeleç Milli havacılık gayemizin in. kigşafı için halk mümeasillerinin #çtimaı münesebetiyle izhar edi. — Tlen hissiyata teşoklrür eder kty- “mptli başartlar dilerim. M(, M. Meclisi Roisi M. A, Renda Millt havacılığımızın — inkişaf tanyayı idare etmiş olan bir a. damın bir İtalyan gazetesi İle aynı fikirde ve mütalcada, Çör. Gi harp hükümetine karşı cep. he almış olmasma ihtimal var mıdır? Biz bunu biran içi müyoruz. O halda ara nodir? Biz vaziyeti gu gekilde görüyoruz: Loyd Corc hık!kıt ten harbin ilk gnnüııdcnhc'ı Çemberlayın hükümetine “muha- lif idi. Fakat onun iatediği Al. manyaya ve İtalyaya teslim ol. mak değildir. Harbi mümkün gi, duğu kadar şiddetle idare etx mekle beraber Sovyetler Birliği gibi memleketleri " kazanmaktı. İntimal ki bu noktadan yine Çörçil hükâümetine karşı da mu. nalif vaziyettedir. Bu takdirde Layd Core ile Popolo d'İtalin a. rasındaki fikir farkt kendiliğin. den anlaşılır. Bununla beraber Loyd Core bugün İngilterede artık kendi Haşma kalmış bir adamdır, A. vam Kamarasında birkaç dostu vardır, Fakat o artık mensup ol d!ığu Wberal partinin gefi değil. dir. Çörçü Hberal parti ile işçi partisinin reislerini yanma al. yaış, milli bir İngiliz kabinesi teskil etmiştir. Kabineye karşı Avam Kamarasında Loyd Core gibi müstakll fikirli birkaç me. bus vardır. — A. ve tekâimülü gayesiyle toplan. mış olan sayın halk mümessil. lerinin hakkımda izhar ettikle, ri temiz duygularma teşekkür eder, mesailerinde başarılar di. kerim, Başvekil | Doktor Refik Saydam | Halk mümessilleriyle birlikte yapılan - toplantıda h:ıkkımda' gösterilen alâkaya toşekkür e- der, mesainizdö muvaffakıyetler dileriz. g Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak Ön davamız havacılığımızm inkişafr yolunda verimli başart. lar kâydeden Kuruma muvaf. fakıyetler diler, sevgiler sunt. rim, C, H. P. G. S. Erzurum Mebusu | Dr. A, F. TUZER w #“Vapurumuz badezzulir Saât « da limanda demirledi. Beni kar. gılamaya gelmiş olan sefaret İ. kginci kâtibi dostum Mösyö , « kamarama girdiği zaman garip ve senib binbir hikâyesi zihnime dolmuş olan bu diyarda artık yapayalnız kalmıyacağıma — bir anda hükmetmiştim. Fakat ka. Piyi kesen bu mülthiş- adam kim?.. İlk defa olarak fes gö- Tüyorum. Uzun boylu, esmer, kalm kaşlı, iri kara gözlü, öm. rümde gürmediğim, uçları ku. laklarma varır derecede kıvrrk palabıyıklı biri gülümseyerek bana bakıyordu, Dikkat ettim: Fermeneli setri giymiş, üzerine hamallvari iğri bir kılıç ile be- line yarım top kadar büyük, h>. rosları derbal ateg edocek imiş gibi kabarık çifte bir piştav tak- mış idi. Alelâcele dostuma: — Bu kimdir? Diye sordum. Heyecanım ârt. mıştı. Beni teskin için tebesslim. ler ederek dedi ki: — Korltma, sefaret kavası! Ha göyle!.. Geniş bir nefes al. dim. Döstum devam ediyordu: — Bunlar gayet emniyetli a. damlardır. Sefarethaneye gidin- ceye kadar sana ne İâzımsa al. Öteki eşyanı brrak. O bize ge. tirir. Ne âlâl... Merdiven başına geldiğimiz zaman gayetle zarif bir iki çift kayığın bize muntazır olduğunu görünce çocuklukta oyuncağa | ne kadar sevinir idiysem, hemen © kadar sevindim. Türklerin bü derecede zerafetprest oldukları. na bilmiyordum. Kayığa baktık. ça anlryordum ki bunda san'at-ı inşaya dalr keşfi epeyoe güç bir inselik, bir sır var... Al çuhâ dö, gemeler ao kadar yakışmış! Ho le kıç tarafa atılmış olan aynı renkte ehram, ne kadar sanat. kârano yapılmış.. Bütlün etrafı, na püskül yerine gimüşter ba. lrklar takılmış.. Oh!.. - Şark!... Ben bu deryalarm malikelerini hile baştan çıkaracak cazibeleri nereden bulursun?.. Halbuki se. nin için kaba saba derler!.. Ya, kayıkçılarm kıyafet ve tuvaletleri!,.. Taranmuş saçlar üzerine oturtulmuş kücük al fes- lere mi, yanlarından birer sa sırma, işlenmiş yine al yeleklere mi, bunlarm altmdaki bürüm. cük gömleklere mi bakayrım? Yoksar giydikleri bembeyas ge. niş kıvmr kıvır donların münte. halarını teşkil eden yine beyaz çoranir ayaklarr örten si, İşle. zacli, ökçeli terliklere mi?... Aman!.. Kayıkta oturuş, ne 75 sene evvel ramazan Merhum Ahmed Ra- simin Ramazana mMü- sadif günlerde şehri- mizde ikamet etmiş o- yazdıklarından : kadar sefalı! Kamarada İnip çıkmadan, eğilip doğrulmadan yorulmuş alan belim, strtrm on. lar kürek çektikçe yumuşak, kaplama bir el ile hafif hafif ovuluyormuş gibi bazzediyor. dum, A , Bösforun suları Üze rind r taraftan gölgeler, bir taraftan gurubun renklerini ya. yarak hulül ediyordu. İnce bir Mihvercilarin yeni taarruzplânınedir? (Baş tarafı 1 incide) hareketini idaro etmesi şartile Brenmner'de Hitlerle Mussolini ara sındald konuşmalarda Alman bay kumandanı hazır bulunduğa halde İtalyan baskumandanmın balunma- ması ve sonradan Romaya davet edilmiş olması Aancak bu suretle tefsir olunabilir. Son zünlerde mnma- resal dö Bono'nun yine Romadan kalkarak Mnadrite çitmesi ve mare şal Frankoya İlalyan kralı tarafın- dah nişan götürmesi de hâlü İtal. yanlarımn İtalyayı Cebeltitlarkı ü- zerine yürütmek Ümldi arkasında koştuklarmı güsterin Almanzya ve İtalya İspanyanm kendilerine kati suretto Hühak etmiyocoğine kana- at gerirlerse faarruz plânlarını ©- na göre hazırla; ASIM US Hd L eai dee İngiltereye yardım edecek Londra, 18 (A.A.) — Röyter: Madras radyosunun bildirdi- ğine göre, Hind Müslümanları kongresinde kabul ettiği bir ka. rarda “Faşist Ve naziliğin vahgi ve viodansız kuvvetlerine karşı tek başıns koyduğu mukavemet. to büyük Britanyaya bütün kal. biyle yardım etmek ve - işbirli. ğinde bulunmayı” teklif etmek- tedir. Hind Müslümanları Birliği, harp yardımlarıı ve gayretleri. ni diğer hükümetlerle elbirliği yaparak artırmaya kendi azası. nı davet eylemiştir. derece lâlif çizgiler görmemiş. tim, Muntazam kürek çekişleri kâ. yığa oldukça bir sür'at vermiş Ü. Sahil boyunca gidiyorduk. Birçok yelkenli gemilerin yanaş- tıkları bir mahalli de geçtik. A. çıkta eski 'Türk — donanması bakayasından ufak bir brik'in hizasına gelmiştik. Kuvvetli, âdeta kulak tozumu patladırcasına bi — Bum!.. işitildi. — Ne oluyoruz? rüzgârm uyandırdığı mini mini dalgalar kadar su üzerinde bu ai t Dostum dedi ki: ' — Bütün çubuklar gimdi tüte. cektir! l Anlıyamadım: — Bufrada çubuk top atılmca | rat İçilir? İ — Ramazanlarda öyle. Hattâ kaşıklar da simdi işler. — Onlar da mr topla? — Evet, Bu türlü patlayışlar mütefer. rik mahellerden geliyordu. Ufak bir minared? başma beyaz sarık | sarmış biri iki eli yanaklarında | olduğu halde bir geyler okuyor- dü. AŞMET RASİM | Maarif Vekili | Aiyonda — | Afyonkarahisar, 18 (4A-A.) — Maanrif Vekili Hasan Âli Yücel dün'resmi ziyaretleri mütcakıp Ali Çetinkaya enstitüsünü teftiş ve öğle yemeğini lisede takebe. lerle birlikte yemiştir. Yücel, üğleden sonra enetitl salotunda toplanmış olan İlk ve orta okul öğretmenleriyle umtu- mi meszeleler ile tedris ve terbi. ye işleri üzerinde görüşmelerde bulunmüş ve gocuk esirgema ku. Dratrri' yrcnstyonumu gezmilş * ve Askerlerim!ze hediye AKIT bundan bir müd. det evvel bir fıkra neşretmişti, Mümtaz bir kalem sahibimizin imzasımı taşıyan bu fıkra, bududu bekliyen azkerlerimize he- diye göndermeyi teşvik &. decek bir hareket ve bunu gerçekleşti.meye matuf bir Mm lew. güden bütün dileklere kar. şı olduğu gibi, bu müsbet ve faydalı teklif karşısında da C, H. P. nin derhal faa. liyete geçerek askerlerimi- ze şu veya bu maddi şekil. de müzaharet etmek - iste. yen vatandaşlara ameli bir formül gösterdiğini görü. yoruz. Her şeyden evvel gunu tebarliz ettirmek lâzımdır ki, Parti İstanbul Müfetti. ginin de dodiği gibi, bu mü- zaharet, askerlerimizi “tat. Tmin için değli, tatyib için” olacaktır. Türk ordusu, bütün ihti. yaçları temin edilmiş ve edilmekte devam edecek büyük bir mücehhez var. Jrktır, Onun için, — bir di- ğer tabirle ifade edelim: —- Orduya göndereceğimiz he. diyeler, onlardan ziyade, biz gönderenleri memnun etmeye yarıyacak bir milli sürur vesilesidir. Öz evlüt. Tarımıza, elimizden geldiği kadar vo hattâ fazlasiyle yardım etmek imkânma K irigmekten daha büyük bir Afyon yardım şevez'er cemiyeti baz tasavvur edilebilir mi? Sarıa USLEKAE SERS UŞU “Aaköre yün eldiven, yün PEENİ AOĞ | Çorap, yün sveter ve bu ne, —— viden giyecek levazımı gön, A ü ksül deriniz" diyorlar. Bunlar, ”0 40 noksan Bee uuu İçin e aşyast Cenevre, 13 (A.A.) — İsvir. re ziraat enstitlislince yapılan ve Cenevre gazetesi tarafmdan neşredilen bir tetkika göre, Âv. rupada mahsul geçen seneye nisbetle yüzde 40 noksandır. 1931 denberi en düşük mahsul bu seneninkidir. Mncaristan, Bulgaristan, Romanya ve Yu götlavyada mahsul ancak bu memleketler ihtiyacını karzıla. yabilecektir. YAZAahn: Refik Ahmed Sevengil birer adet üzerinden — te- mini kolay geylerdir. Ayrı. €3 subaylara, bir subayın ne gibi şeylere ihtiyacı ola. bileceğini takdir ve tesbit ederek bir torba içerisine koyup göndermek irikânm. dan bahsediliyor. Bu hizmet, ulvi olduğu kadar da, insanm hayalini lezzetle — dalgalandıracak romantik bir hâdise ola. caktır. Düşününüz: Hudut boyunda bekleyeon, gşahsan tanımadığınız. ve — kendi kardeşiniz kadar sizden Bazan bu yüzden da aralarında — dastluk Havazı fçinde bağlayıp a0 Sözlerle biten münakaşalar çıktığı olurdu. - kardeşim, K B Goğrusu blürünün rengi eteğine hiç de uymamış; biraz kendine baksana-. Şeklinde dostane bir Mtarla başlıyan konuşmalar olurdu ki o söyler, Öteki söyler, araya başkaları da ka. kmda küçük bir fikrin bile yok! Gibi şiddetli bir cümleden sonra dargulkla, hiç de. Eünmnçgenkwwütho Üye rürp rakip grupa gtihak etmekle bitardi. Hafta başlarmda, tatillerden Bonra evle, e nön arkadaşların küşe bucakta nefes nefose, etraftan duyulacak diye korkarak, biribirlerine anlat. tıkları tir taktm manasızlıklar dâha vandı ki bunli dan herhangi bir cümlerin işitilmiş olması öldükça ve. rimli bir dedikoduya sermayo teşkil edebilliril, Ve yi. hayet giyimden, tuvaletten, ufak tefok barekotlere tür. Jü manalar vermokten çıkan münakaşılardin Sonta sı. ya Ghemmiyetçe üçünet, dördüncü derecede Olarak dera Bahsine gelirdi. Baran müuallimlerden biri çalışkan talebeden biri. #ini takdir edecek olsa, arkamından dudak b ür: — Hoca da © hafısm nesini beğondi, bilmem ! Gibi bir istihfaf cümlesi sarfodilind. Buradaki “hafız” sözli olbette Ki “aptal” manasr ma geliyondu; zire smrfta bir rümre vardı ki dereo Ça- bemağı pek akıllılık Saymıryordu ve gitgide göreneği'n tostri yayıldıkça yayılıyor; sarakaya almmak, İnce İt- ço alay edilmek bir çoklarını korkutuyor ve derslere aldırmamak moda haline geliyordu. Gülseren, senelerce içinde yaşamış olmaktan gölme * bir alışkanlık neticesi olmalı, mektebin koridorlarma, babçesinin köçe bucağına varmcaya kadar, hat yerini Beverdi; bocalarmın da hemen hepsine karşı bağlılık ve saygı duyandı; arkadaşları içinde hoşlandıkları, beğen- dikleri, battâ sevdikleri vardı; fakat hiç beklemediği halde son sene etrafmda bir çözülme hissetti; dostluk- lar gevgemiş, dostlar gekilmişti; sanki harpte yanlışlık- la yolu düşman mıntakasma düşmüş bir asker gihi ken. dizini emniyetsiz bir hava içinde buluyordu. Sınıf arka« gaşlarından bazılarının kendisini rahatstz etmekten zevk aldıklarını gördü; anlamamazlığa göldi; düşmanları çoğa, İryordu, düşmanlıklar kuvvetleniyordu; mektep fdaresi nezdindeki kredisini kıracak Sözler marfedildiğini öğ- rendi, gülüp geçmek istedi, hocalar Gülsereni gimdiya kadar tanımamışlarsa kendisini artık tundan gonra ta- tttacak değildi ya- Kendisine gösterilen bü düşmanlığın sebebini til. miyor, fakat bu bahısi Hiç kimse ile konuşmak istemedi. Bi için, hattâ böyle bir vaziyetin farkında bile görün- mek iatemediği için elbette bu gsoböbi de klmseye gora- raryordu: Tülebe cemiyetinin senel'k toplantımı yapıldığı t2aman © vakte kadar her sane İdane heyetine aza me. gildiği halda bu sefer intihepta kazasamıdı: gerçi kön- dizi kzanmak için hiç bir teşebbüste bulunmamıştı. fa kat düşmanlarının nasıl kuvvetlo aleyhinda çalıştıkları acıkça görülüyordu. Sınıfta oldukça Saf, kendi halinde bi arkadışları vardı ki etliye sütlüye kârtemazdı. Ru ktz, Güleeronin aleyhinde çalrşanlardan hirine: İyl ama, sebep ne? Diyo sorduğu zaman gözlert mefret ve husumetle parlıyan muhatabınm: KA — Görmüyor musun, son samanlarda n6 kadar güzelleşti domuz'-. Cevabını verdiğini gelip Gülserene hayretle anlat. marştı. O kadar şiddotle arzu ettiği şey! Bu söz Gülsere. nin dimağını bir şafak ziyası gibi aydınlattı. Sahiden öyle miydi? Gülseren temiz, muntazam, iyi giyinirdi; Üstüne başma bakardı; anası babası da parayi €sİngemiyor, kızlarına her istediğini alryortrdı. İnce bir Zevki vrdr, za- ri£ ve sevimli olmağa çalışıyordu; fakat güzel miydi? Beş daükikacık olsun yalnız, tok başina, kendi ken- disine kalabilmek için büyük bir arza duydu; heyhat, derste beraber, teneffüste beraber, yemekte berabor, yatakhanede beraber, dalma boşkalarile beraber yaşa- mak o gün Gülserene pek azaplı geldi; nihayet küçük bir hileya müracnat edarök hastalanmış Eİbİ yayıp ha- kime çıkmağı ve mektebin küçük revirinde yatmağı akıl etti. Mektebin doktoru ona şöyle uzaktan baktık- tan gonta: — Bugüu güç dersler var, galiba-- Had! neyse, yi ne biz aldanmış olslım! Dedi vo bir kâğıdm üstüne “bir gün istirahat” diye yazıp imzalayıp uzattı. Revir dört yataklı küçük bir odadan iharetti; fa- kat hastalananlar hemen dalma övlerine gönderildik- leri için burada çok defa kimse bulunmazdı. Gülseren odaya girdikten sonna Kapıyt arkasmdan killtledi, dü- vara asılı ağyzaya doğru ayakları heyecandan biribirine dolgarak yürüdü. Saçtar başmı toplamak, düzeltmek, süslenmek işin her gün herkca gibi ve herkesin içindo (Devamı var) traş takımı, bir deste men. dil, kendi gözünüzün nuru. , Nu dökerek ördüğünüz bir sıcak yün yelek, bir eldiven veya çorap gönderip onun bu hediyeleri seve seve ve Bizi düşünerek tehayyül ediniz! Bu derin manevf? irtibat, bu asil maddi müzaharet fırsatını hiç bir Türk ka. y erear eee ei *BITASINI 'Türk erkeğinin kaçırmıya. cağma bütün varlığımızla eminiz. HİKMET MÜNİR Dün 16 şoför cezalandırıldı Belediye seyriseler zabıtası dün şehir içinde yaptığı taramada, 7 şoförü karnesiz şoföclük ettiğinden, 3 golförün sıhhi muayenesini yap. Yi taşıdığı