3 Ekim 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

3 Ekim 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- Fırınlarımız pide yapmağı unutuyorlar mı ? pidelerin de yüzünü gördük. Fakat bil. ı mem £ — kalmış olan o K uZ Ki pımukhı bir vakitler, ğgil lmnhıı!_.n belki bütün Tür. in en güzel “peynirli pide, fırındı. Geçenlerde ora, rdum. Camekânın (i sinde peynirli pide göreme başka, birtakım acaib şekilde pas. hev sanırım. Çok ha. n k eden memleketi. miz h.vlhnın mütevazi sofrasında her zaman yer lıu.mıxş ve Iy.xhn: - ııIA MET MÜNİR Hava Kurumu idare heyeti toplanıyor — İstanbul merkez, kaza ve na. | hiyelerindeki hava kurumu teş kil idare beyeli azalart bu. gün Cumhurlyet Halk Partisi H sında bir toplantı yaparak Adaba fırmcılarımız, Eski Ramazanlardan hatırımızda ırmıizı, pufla pidelere tesadül edemi. hurka r, tıkız, unutu- Kt andıran yanı pide yapmağı bileceğine inanmasak bile, her halde bazı fırın- ybettiğini kabul etmek lâzım. Meselâ Bir polis 6 aya mahküm oldu Birkaç ay evvel, Anadolülü | kereste tüccarlarından Mehme di bir kadma sarkıntılık yapar. ken yakalayarak kendisinden 20 lira rüşvet alan Nuri adında bir polis memuru tevkif olun- muş, asliye ceza mahkemesine verilmişti. Poli: urinin dün muhake.. mesi bitirilmiş, suçu” sabit gö * rülerek 6 ay müddetle hapis ce. zasıma mahküm edilmiştir. Bir amele yaralandı Dün, Kasımpaşa iskelesine | bağlı bulunan Ülker vapurun * dan eşya boşaltilirken vinç ma. kası kopmuş ve amele İbrahim oğlu Hüseyinin üzerine düşmüş Amele vücudunun muhtelif yerlerinden tehlikeli surette ya' ralanmış. baygın bir halde has. taneye kaldırılmıştır. kurumun varidatmı arttırmak için ne gibi tedbirler almanm lüzümuü olduğunu tetkik ede' ceklerdir. D Bütüa dünya sinemacılığının eşsiz, rakipsiz ve emaalsiz filmi.. Bir Su gibi milyonlar akıtdan cihan şaheseri,.... ğ 'vmn KURTARAN ARSLAN |- |B EROL FLYNN - OLİVİA DE HAVİLAND TÜRKÇE a Tabii Renkli 'LÂLE BU AKŞAM sinemasında Husüsi Hâvo: Manş Tüneli (Türkçe) Numaralı yerlerin evvelden kapatılması rica olünur. 'Tel: 43595 Bu akşam iPEK sinemasında | LEKELİ Türkçe Sözlü En Nefis Arap Musikisi ile Süslü Büyük Bir Aşk ve Macera Filmi KADIN DMizıtin Hakiki Hayalından Alman “Sakmeler, Muazzam Mizansen LEYLA MURAT — YUSUF VENBİ Ayrıca: FOKS dünya havadisleri gazetesi | dını—v ildiği gün günler geçmiştir. Ve ldtl içinde şaskımlığırın Zail olmuştur. Artık di Fakat bu d_şıımh—r n bir ihtirada ya. istemiş ırlduş.âı erkeğin her hatigi daha hisse. bir erkek karşısır gtei'ini zanneli kat her geye m: karşı hissettiği h tüthiş bir A'np, gibi bir — 4| a larındaki bu fark neden mevcut- tur? Her saat. her gün, her gece bu husedi biraz daha arttırmaktadır. Cinayete sevkeden ihtirası gibi o da keadisi için artık bir fikri sabit olmuştur. Bu hale gelen bir insan '9;'!'”?:“& 'l-ıget ve zevk dolu ha. K T sed çekmeği istemek arasında bir adımlık bir merhale rdır. Ve birdenbire karanlık ka- da bir fikir muüştur, Bu kadar nefret ettiği bu kadnı belki © bedbalıt edecek, mahvedebilecek, tir. “Eğer birisi hâkimlere Mary Lamort'un cinayet gecesi maktu- lün odasına gitmiş Olduğunu söy. lerse,,, bu şeyden kendisinden hazka kimsenin haberi yoktur. Kimse böyle bir şeyden $üphe bile etmemektedir. Peki o halde niçin kendisi bunu söylemiyecektir. İşte mesele b.:vaılnn çıkmıştır. Bu az akıllı basın muhakemesi aşağı yu- 3.10.940 Perşembe 7.80: Prograla ve memleket saat ayarı, 7.8: Müzik: Plâklardan balif musiki, 9.00: Ajans haberleri, — E.10: Ev kadını — Yemek listesi, 8.20/8.30 Müzik: HAafif musiki programının de vamı (PL) 1730; Program ve mem. Jeket saat Ayarı, 12.33: Müzik, 12.50: Ajana haberleri, 12.08: Müzik, 19.90/ 1400 Müzik: Hafif şarkılar ve örkes tra parçaları (PL.) 18,00: — Program ve memleket sant ayarı, 18,03: Müzik Radyo caz orkestrası (İbrahim Özgür idâresinde), 18.40: Müzik, 19.15: Ko nuşma (İstatistik umum müdürtüğü), 19.10, “Zemleket aaat ayarı ve ajans haberleri, 19.45: Müzik; Fasıl heyeti, X1S Radyo gazeteni, 2045: Müzik Şan 9010 — Bedriye Türün tarafından | 2100: Müzik: — Dinleytel — istekleri, | Koduşma (Sıhhat asati), 2145 Müzik; Radyo orkestramı — (Şef: H, Ferid Almar), 22.20: Memleket asat Ayarı, Ajana haberleri, 2245: Müzük: Cazband (Pi,) 23.28/2120: Yarınki Program ve kapânış. 4 Ramazan 1 Ramazan İ hızir (5İ hazın 182 Vakitler Vasali Kzaal Vanab Kznal 5501208 G delr li Öğle 1203 621208 6 15 İkindi. 1520 9301518 8 51 Akşam 17 49 17 00 17 47 18 00 Yataı 18 21 13019 19 1 30 İmsak —4 201030 4 21 10 38 Jdoğuşa Sinema ve tiyatrolar Bu Akşam aaat 20,30 da Tepebaşında Dram kısmınds: OTELLO Komedi kısmında: Bu akşam Sat 20.30 da YALI VŞAĞI ——— Raııl Rıza Tiyatrosu 3 Birinciteşrin Perşembe günül ak- Mt Kadıköy Süreyyada: “TOKA, Koımu (4) perde. (1) Tabio Yazan: Fikret Adll ERkağlan. Beyoğlu Halk Sineması Bügün maat 14 ter 1 — Çölde bir Türk genci, Türkçe aözlü, 2 — Mek- siXa GüÜlü, 8 — Miki, Beyoğlu Halkevinde lisan dersleri Beyoğlu — Halkevinden: — Evimizin Halk derahâneleri ve kuralar şube- sinde bu sene verilecek dezaler aşağı. da gösterilmiştir. Kayıtlar başlamış: tır, Arzu edenlerin acele Evimize mü> racaat eylemelerini rien ederiz. Türkçe (AŞB) (Öğretmen — Turhan Tanşel), İngilizce (A,B) (Mr, Vernun ve Bayan Lütfiye Gürlük), Franarzca tercüme usulü (Muharrir İzzet Metih Devrim), Almanca (AÇB) — (Yusuf Akman ve Köhler), Muhsaebe (Ame. N ÇAvEi Belgül), Biçki, dikiş (Bayan Fabriye Aktel), Şapka ve çiçek (Ba: yan Hikmet). kart şöyle olmuştur: “Onlara benim sövlemem lâmm, Fakat ihtiyatlı olmak ister. Onu hakikaten gördüğüm — santi söyli. yemem, Bu saatlerde çalışma oda. sına yakın bir yerde bulunduğu, mu söylemek benim için de tehli- keli olur. Bir başka saat uydur, mak lâzımdır. Ve onu bu başka saatte gördüğümü söylerim. Onla- ra söylemesi lâzım gelen şey Ma. ry Lamort'un çalışma odasına gi- rışidir. Bu doğru olduğu ve o da bunu kimseye söylemediği için ben bundan bahsedersem — çok şaşıma, caklır. Ve herkes cinayeti © işledi zannedecektir. Ben eminim © tek. rardan Maxvell'in yanına dön. müştür. Fakat benim ikinci katta nasıl bir sebeple bulunduğumu izah etmek için makul bir bahane bulmalı, Ve ben ondan bahsettiğim 22- man herkes patronu © öldürdü zannetmelidir.,, * Evet muhakkak o böyle düşün. müştür. Fakat bu bulanık ve has- ta kala Maxvell Brunton'un ölüm saatiyle Mary Lamort'un odı_v_a Rirdiği saati birbirine uydurmağı hatırlamamıştı. - bile... Cinayetin işlenmiş olduğu Yazan: ıskender F. Sertelli Büyük Mehmet cidden iri boylu, dev gibi bir adamdı Yusuf bir taraftan soyunu” yor, bir taraftan da kendi aley. hinde ne gibi entrikalar döne bileceğini düşünüyordu. — Haremağası bir aralık yavaş ça Yusufun yanma sokuldu: — Bugün karşına Anadolu. nün en kuvvetli ve en ağır bir Büreşçiai çıkarak.. Gözünü aç! Yusuf omuzunu silkti: Ş — Çıksın bakalım da göre” im... Haremuğası telâşlı bir tavır la Yusufa sordu: — Sen Bandırmalı isminde bir pehlivan musun? — Evet, Geçen yıl bir kere Mehmet tanıyor | Bursada görmüştüm. Uzakta oturan iri yarı bir a. damı güslerdi: — İşte, bak. Şurada bir ar kadaşile konuşuyor. Yusuf dikkatle baktı: — Benim tanıdığım Bandır.. malr Mehmet pehlivan bu ka” dar iri yarı bir adam değildir. Haremağası gülümsedi: — Buna, Bandırmalr Büyük Mehmet diyotlarmış. Yüz yirmi dört okka ağırlığında imiş. Tut tuğunu koparıyormuş. Bu sözleri Hüseyin de işiti. yordu. Dikkatle bu adama bak" tr ve Yusufa dönerek: — Şüphelerim tahakkuk edi. yor, dedi, bu adamı senin karşı" na çıkarmak için bulup getir. mişler. Ben kırk yıllık pehlivar nmp.. Böyle bir güreşçi tanımı. yorum. Bunu herhalde küvveti- ne güvenerek yakalamışlar, ü Yusuf tekrar omuzlarımı silk. — — Galib, mağlüp er meydanm da belli olur. Elverir ki, başka bir kancıklık yapmasınlar. İş kuvvete dayanırsa, namuzluca güreşiriz. Seyirciler, davetliler bir. kor nara çekiliyor, güreş meydanı açılıyordu. Sünmet çocuklarını da güreş merakı sarmıştı. Hepsi birden: — Gürültü dinsin.. Güreş sey receğiz. Diye bağırısıyordu. Cafer ve Hamdi — Boylerin başları köşkün — penceresinden görünmüştü. Cafer Bey, İstan. buüla vaktinde gitmek için, gü- reşin çabuk olmasını istediği telâşmdan belliydi. İhtiyar haköm meydana çık . miş, güresçilere: — Haydi bakalrm, arslanlar. Diye seslenmişti. Yusufun uzaktan — gördüğü Bandırmalı Büyük Mehmet de soyunma yerine gelerek çarça - buk soyunmuş, kisbetini takıp yağlandıktan sonra meydana golmlııu. rahatle - tesbit cdeî)ıleccklmmkn şüphe bile etmiyordu. Evet küçük beyni buna muval- fak olamamıştı. Ve işte benim bü. tün mesaime ilk hareket noktasını teşkil etmiş olan büyük - garabete onu hem Mary Lamort'un tiham, hem de tebriye ettiren garabete gevkeden sey de onun bütün bun- ları düşünmekten — âciz oluşudur. Eğer o doktorların ölümü tesbit ettiği saate uygun bir saatten bah olsaydı Mary Lamort bü. yük tehlikeye düşmüş bulunacak- tı. Ne mutlu Mary Lamort'a ki.. Bu zavallı kafa bundan şiiphe bile demedi. İste azizim ben dramın bu su. retle cereyan etmiş olduğundan e- minim, sizin de emin olmanız için şun ilâve ederim ki aksi takdirde ben kafamın kesilmesine razıyım... 'Tabil bazı teferruatla yanılmış o. labilirim. Şimdi bu işin “nasrl,, mı bütün telerruatiyle öğrendikten — sonra şimdi de işin “niçin,, ini öğren- in hormurdandığınızdan emi, SĞ —ai 3 Büyük Mehmet — cidden Jri boylu, dev gibi bir — adamdı. Pehlivanlık sahasında hiç de tanmmış değildi. O aandece kuv vetine güvenen, ve güreş oyun. larına katiyen kıymet vermiyen bir tavırla meydanda- heykel gibi dimdik duruyordu. Cafer Bey meydana — çıkan pehlivanlarm ikisine de baktı: — Bu adamı sen mi buldun, Hamdi Bey? — Evet. Bu gece- haber al- miştım. Derhal bulunduğu yere adam gönderdim. Bu sabah bu. raya getirdiler. Ve gülerek ilâve etti * — Herkül gibi, ne gösterişli bir adam, değil mi? Cafer Bey sadece başmı sal * ladı: — Evet, Herkül gibi güste. rişli. Fakat, pehlivanlıktan an * Jiyor mu acaba? — Kendi köyünde çok güreş. miş. Meshur bit pehlivanmız, — O halde haftalarca ilân ettiğimiz halde düğünümüzdeki güreşlere neden — iştirak etmer miş? — Ben de bunu merak ettim.. Gelince sordum. Bana, ilânları duymadığını söyledi. — Pekâlâ, Güreşsinler baka . İm. Fakat, Yuzufla onun — sik” leti arasmda bir hayli fark olsa gerek. — İkisi de ağır siklettir, a. zizim! Böyle iki dev güreşeceği zaman, aralarındaki ufak siklet hnşlvuf hıEım İşatet Verdi. - Hazır olun.., Başlıyoruz. Yusuf daha fazla bekleyemi" yordu, Büyük Mehmetle selâm. laştı ve hemen saldırmağa baş” ladı. Bu güreşe — başlanırken, da. vetliler ilk dakikalarda gu" ka: naati taşryorlardı: — Yusuf bu Befer yenile. cek..., & Hcmmı hemen biltün seyirci" * ler de bu fikirde, bulunuyordu. Yusuf, bütün heybet ve göste . rişine rağmen Büyük Mehme” din yanmda çelimsiz kalmıştı. Bandırmalı Büyük Mehmet, bir dağ yavrusuna benziyordu. Bastığı yeri titretiyor gibiydi. Omuzları kalkık, boyu — uzun, ensesi kalın ve dar, pazıları şiş. kin olan bu adamm gösteriste bir tek kusuru vardı: Baldırla” rı lüzumundan fazla kalm ve bacakları kısaca idi, Gövdesi, göğsü, vücudunun alt kısmına nazaran fazla yüksekti. Bütün bu kusurlarına rağ. men, bütün seyirciler, fazla dür şünmeden, onun galip geleceği. let Burrage'in sebebinin içindedi Fakat muhakememin doğruluğunu size daha vazih göstermek için kı. saca diğer Amillerimi de tahlil e- deceğim, Violet Burrage genç oldukları halde gayet çirkin ve en ulfak bir alâka celbetmiyen - bir şahsiyete malik olmaktan azap çeken bed. baht kadınlardandır. Onların tahsil ve terbiyeleri cin. si buhzanlarını ve etlerinin insiya. kını kontrol etmekten onları men- eder, Sözü daha açık söyliyelim, © hayatı erkeklerin hosuna gitmek gayesi üstünde temerküz etmiş o. lan fakat erkeklerin iğrenerek u- zaklaştığı kadınlardan biridir. Onun Rajah Gardens * villasına girmeden evvelki zihniyetini bile. meyiz. Fakat bana uşk geliyor ki bu his onda tâ küçük yaşmdan i. tibaren bir fikri sabit olmuştur. Ve arzuları tatmin edilmediği nisbet- te artmıştır. Violet Burrage'in hiç bir fşıkı olmamıştır. Hattâ hiçbir erkeğin kendisine yaklaştığı vaki olmamıştır. Brunton'un evinin içindeki ah. lâki vaziyet onun bu tabil hislerini kamçılamıştır. Bulaşıkçı oluşu onu ne derhal hüküm vermişlerdi. Hamdi Beyin bulup getirdiği bu dağ yavrusunun — hamleleri de çok ağırdı. Kolunu saldırdı ği zaman, geniş bir nefes alarak kolunu tekrar garip bir eda ile geri çekişi vardı. Oysa ki, Yu. suf ateş gibi Baldırıyor, çevik, seri hareketlerile hasmını ga şırtıyordu. Hamdi Bey:. .i — Kim ne derso desin, Bugün Yusuf yenilecek... Diyor ve bu heyecanlı güreşi bu kanaatle seyrediyorndu. Bandırmalı Büyük Mehmet â. yakta hasmma birşey yapamı " yacağını anlamıştı. Seyirciler. den de, onun acemi bir. pohli" van olduğunu anlayanlar vardı. Büyük Mehmet, (ezgi numa” rası) yapmak yani hasmımı ye. re vurup üstüne çıkmak ve ez. mek için fırsat kolluyordu. Acıba Yusuf, bu fırsatr önü verecek miydi? Hakem mevkiinde — bulunan ihtiyar pehlivan da bunu - sex memiş değildi. Hakem sağa so. la dönerek, Bandırmalınm falso yapmamasına, daha doğrumu Yusufu kızdırmamasıma dikkat ediyordu. Yukarıda da dedik ya.. Yu sufun gakast yoktu. O oyunda da hayatta olduğu gibi dürüst bir adamdı. Hileden hoşlanmaz. du Hamdi Bey bir aralık Cafer Beye sordu: — Bugün de bahse tutuşacak 'mryız? Ğ er Bey vaziyetinden emin görünen bir insan gururile pa ” şını salladı: — Artık size zarar vermek istemiyorum. Çünkü, güözle gö” rülen köye kılavuz istemez. — Yani Yusuf, bu dev ada. mr da yenecek mi demek — istir yorsunuz? —- Şüphesiz.. yeneceka Hem de ezerek, bağırtarak, — No diyorgunuz canmı, siz adeta Yusufun kuvvetini kendi. nizde hissteder gibi konuşuyor * sunuz. Bandırmalının karşısın . da kim dayanabilir? Tuttuğu yeri koparıyor.. Görmüyor mu” sunuz? — Tuttuğu yeri koparmak ayrı bir iştir. Güreşçilik yine ayrı bir iş. Biraz sonra netice. yi görürüz, şgimdiden münakaşa ya lüzum yok. — O kadar eminsiniz ki, Yır sufun şimdiden galip geleceğini ifade eden bir edanız var! (Devamı var) galıstığı ıılen.n eîmdıyîe Mr ne kadar temase getirmemişse de bü- tün vakalar diğer hizmetçiler ta. rafından ona anlatılmış her şey 0- nun yanında konuşulmuştur. Her dakika Jeannette Bocgilet ve Yenningslerle dirsek dirseğle çalışmaktadır. Jeannette kendisine sırlarını söylemeğe tenezzül etme. se bile onun Yenningslerle konuş. tuğu şeyleri işilmekledir. Ve bun. lart duyduğu “kolay ask,, havası onun da fikrini kaplamıştır, Esasen senelerdenberi — hep bu nevi düşüncelerle dolu olan bey- ninde bu yeni hava içinde daha ı:uweıl— buhranlar peyda olmuş. ur, , Bir kere bu vaziyete gelen bir ihsan için size yukarda anlattığım sahneye gelebilmek için bir adım atmak kilayet eder. Siz de iyi mü- Tâhaza ve muhakeme ediniz Lucas küçük bir adımcık!.., Değil mi? Bü şayanı teessüif hâ, disenin esas devamı bunu -kabhul etmiyen ve bu tarz hakkında dü, şünmeyenler için şavanı katıl hir sebep sayılamaz belki,.. (Devamı var) ; İk. t AAKİ Hai a D

Bu sayıdan diğer sayfalar: