“|Harp saha- « | Sında neler Çi oOoluyor ? b Alman kıtalarının! gizli Darolası |Gece yeşil ışık, gün- SHOAMA Ve0 O — KAYESİL İYRELET HAş yll —h“un Müthiş bir facla ol- ——ı- Jervez ağır surette yara- M.nloıırı kaldırılmış olduğu eden geceleyin kaçırıl- Bütün bunları yapan Ror Lablanş idi. İşte o gün sizin benim dükkâna gir- Rörmüş... Evet, hatırlıyorum.. - diye tasdik etti. Zavallı Lenur Ş—h işle meşguldu. Doğrusunu Misiniz Mösyö Monleon, si- ü düşürmüstü. Peki Baron, miyim, Madam Lablarş bunları nasıl baber alıyor” Ç._:ober dükkâna giderek bu y ilukları ile övünüyordu. Ö- :,::neıın'm kendisini ele vere- eğinden emindi. —Esasen :S.uım mâani olmak için ben dam Lablanşın, Roberi cle *Sine taraftar görünmeyor İğ::ıu Lablanşa işle bizzat a- ı bepi7 olacağıma ve Jervezi mur I l%: bulduracağıma söz ver Bİkaşia. Bunu sizden tsrarla ister Üt Te kacar mütehayyiç olduğu- N n,hhımh,—mu—.uı değil mi? x-__"d_ı doğruya Rober ile te- Kitiştim. Kolet bana övey b':"lı adresini vermişti ve ben Ygeqt:n Üzerine Kolombdaki es- köşke kadır gittim. | t“:Eveı. malümatım var.. Hay K a| v 4 A 1 4 ç 4 t  gizden istediği parayı ver- | %':“İ söylerken kulağımla ştum. Evet, defalarca benden pa- 5. fakat vaadiri yerinde %hfi_ıqıı Bunun üzerine ben klihlerini reddettim. S:Ptkı Mözyö Monlean. Bun- H 7P anlaşıldı. Matmazel Jerr x*mn kızmızdır. Madam Labr .;Yc:,l İzkelet ve bakiki is- ver Laslargın övey-an- T Ve Caba doğrusu Övey a . Şimdi bize haydudun Bdt o kayafete - girebilm Ş N halıkında izahat vere 2? Nasıl olup da kendisine Teiliklar saçan bir iskelet şek- Plyi/erdu? Vücudundan çıkan | Saş, | hararetin memba ne idi? M Kurgun işlememesi için ne ;İğ:.ıniın size katiyetle söyli- ga Ülmrim o kadar küvvetli Ş*t.l" Fakat Kolet birçök ker bana bu haydudün - vaziye işti. Fakat o da M du. Size ev iqü im, Rober par A ! İstikbal vaadeden mükem” —'"' Kimyagerdi. O müthiş kıyafetini de bizzat ken- | İla ? evvel rakibi üzerinde me bir Bör, bi SA v aha Ç y y v A YK Büzırlamış ve böylece her | tesir yapmayı düşünmüş arım size Mösyö Tine, siz | j İ bir insan olduğuzu bil '| ş balde, birinci karşılaşma” | jütkmediniz mi? N y liraf ederim ki ürktüm. kı İşte o da bunun için bu müt- q&ü iatihap etmişti. Öy- x diyorum ki, gece tenvi- weı kullan:lan tüpler vası” a ı.-flkıt kendi mamulâtı bir bir iskelet vücudu hazır” VER Blnların içini de yeşil işik: İL Bd bir mayi ile doldurmuş | ğ.""lın birkaç: sene evvel Ro İ "'“lmyın ve hattâ kurşun .VT Emiyen bir cam imal etmiş- bütün vücudu da bu cam” | | Ülmkür. “Neşcetcekte ol-| Bararete gelince: Her halde ü deki fosforlu mayii kayna- W Fakat her halde camdan İş ÇN e vücudu arasında — bir *—en koymuş olmalı, yoksa .*t Sret kendisini de yakardı. Üsetum itiraf ederim ki or ben de fazla bir ta şahip değilim. Ancak bir zekâ ve icat kabilir olduğu muhakkak.. " sanlık uğruna sarfet- GAUdı, bugün muhakkak ki en kıymetli bir kim" Olurdu. Fakat ne yazık ki Tuhu onu bayatta yalnız elek ile anlaştırdı ve tür lere sürükledi. BeOkŞ Bu Küçük Meleğin hakiki nedir? Godar sordu. ben de hiç bilmiyorum. İıhıın' da onu hiç gör- g t öyle zannediyorum *den çıkmış olduğu belir- ZŞ siz eski bir çirkeftir. Fakat bu kas din muhakkak'ki Roberin tama- Ymen itimadını kazanmıştı ve mu- hakkak ki Robere çocuk kaçırma ışini teklif eden o olmuştur. Fa- kat dostlarım, şimdi de ben sizle- re bir sual soracağım, Uzun za* mandır fikrimi yoran bu sualin cevabını bir türlü vermeye mur valfak olamadım. Bana izah eder misin'z, Rober niçin mektupları için Seasovör adresini ver!yordu? Madam Lablanş, Rober ismine hiç bir mektup almamış olduğu- nu söyledi. (Daha var) 9.6.940 Pazar 1230:; Program ve memleket saat ayarı, 1235 Ajans, 12.80; 1 — Oku, yan; Saftye Tokay, 2 — Okuyan: A. ziz Şensca, 1330/14.380: Müzik: Kü- çük oörkestra, I1X0O0: — Program ve memaleket saat ayarı, 13,05: Müzik: Karışık müzik (PL) 1850: — Müzik: Radyo caz orkestrası — (Şef: Tbrahim Özgür) Soprano Bedriye — Tüzün'ün iştürakiyle, 19.25: — Konuşma, — 10.68: Memleket sant ayarı, Ajans ve mete- oroloji haberleri, 20.00: Müzik: Fasıl beyeti, 2045: Konuşma — (Tarihten sayfalar), 21.00: 1 — Okuyan: Celâl 'Tokses, 2 — Okuyan: Mefnaret Sağ. nak, 3 — Okuyan: Tahsin Karakuş. 4 — Okuyun: Safiye Tokay, 5 — O kuyan: Aziğ Şenses, ZLAS: Müzik: Cazband (PL) 2230: Memleket saat Ayarı, ve Ajans haberleri, 2245: A, Jana Spor Bervizi. 2800: Müzik Caz> band (Pl.) 23.25/28.90: Yarınki pro. gram ve kapanış. Davet Kadıköy Askerlik Şubesinden: Kadıköy şubdesinde kayıtlı iken ha. ber vermeden kanuni ikametgühmm torkeden istilkâm ön yüzbaşı (320-1) Alumu hâzem oğlu curun İslanbulda müracsatı, taşrada ise bulunduğu yo rin gubesi eliyle - adresini - telgrafla bildirmesi tebliğ makamına ilân olu. Hk defa maltbaanın — kapısında görüp tanımıştım.. Bir tdrlü 1sın- mak bilmiyen yalancı bahar gün. lerinden biriydi. Akşam baslırmış- X. Sinsi bir yağmur bütün gün de- t etmiş, şehrin canlılığını kör - letmişti. Yemeğimi yeyip matbaaya dön- düğüm zaman onu kâpıyı yağmura siper elmiş, düşünür buldum, — Ne arıyorşun, burada* Diye sormaklığıma — mahal kal, madan: — Ne olurdu, ağabey dedi, Şu- radan bana da elli kadar gazete ver. seydi! ük, yerden dört karış böy. da bir çocuk, hakikaten topraktan Sikımaş zavallı yoksul bir mahlüktu zzi idi. Çıplak zayıf bacak- ar) Östünde soğuktan Hitreyen cı, liz blr yücüdü, armut çöpü boyuu üzerinde sollanan büyücek bir başı, derinden bakan zekl göz- leri vardı. — Ne olur, ağabey diyordu, Şu- radan banü da elli kadar — kazele verselerdi., — Ne yapacaksın, dedim. Bu el- gezeleyi? — Ben de kırk elli kuruş kazan- auyayum mt ağvbey.. Gazele verilen yer çok kalabalık olüyor, giremiyo. ruma., Girince de yere düşüp ezlli- yol O sırada bir müvezzi koluna ge- zeleleri sıkıştırmış bağırarak Baba- Hden aşağıya — koşüyordü. — Küçük müvezzi dalgın — dalğin — baktıklan sonra: — Görüyor musun ağıbey nasil kaptı kaçıyor.. Şimdi en az yüz ta- ne satar, Dedi. Sonra meyus bir boynunu bükerek ; — Hem de © zengin çocuğu ağa, bey, dedi. Babası itfalyeci neferi, Ama haylazlığa vurdu.. Mektebe git- miyor. — Sen gidiyor musun ya? Diye sardum. — Tabil gidiyorum ağabey, dör- de geçtim? — Hiç kaldın mı? — Bir sene kaldım. Tabli kalırım ağabey. Nizin yediğimiz ne ki, en tavırla izeGRPRAİ göbemizei düz sarı mendil Alman kumandanlığı tarafından 18 mayıs tarihinde birinci Alman zarhlhı fırkasına verilmiş alan hir emir Fransızların eline geçmiştir. Bu emirde hususi cüzütamlara men sup olan kimselerin — sivil - olarak Kiyinmeleri, tamamen — silâblanmış olmaları ve üzerlerinde hüviyetle- rini meydana koyacak hiç bir ye- sika bulmudurmamaları ve nihayet geceleri kendilerini yeşil bir' ışık Ründüzleri de sarı bir mendil va. sıtasile tanıtmaları — bildirilmekte idi, Bu bususl cüzütamların varifele- ri, yukardaki emirde de anlaşılmış olduğu gib zırhlı kıtaların takip e. decekleri yollarda öncü varileyi görmekti, Bunlar ikişer üçer ve- dörder kişilik gruplar halinde evvelce kararlaştırılmış olduğu şe- kilde köprülere, demiryollarına Hi- den yolların başında durarak yol gösterecekler ve Fransızlar tarafın dan müdafaayı takviye için yapıla- cak olan herhangi bir tahrip ha . reketine mâni olacaklardı. Ancak bu adamların kendilerini gösterip şüpheyl davet etmemeleri şart ko- nulmuştu. Diğer taraftan müdafiin yapmış olduğu mânileri kaldırmak yi de bunlara — verilmişti. Bir tek kelime ile söylemek — lâzımgelirse bu siviller tam mânasile Öncü kılta- al vazifesi görmekteydiler. Ele geçen bu emirden de anlayşıl- dığı gibi Almanlar şimdiye kadar mevcut harp üsüllerine tamamen aykırı olarak her türlü harekete baş vurmaktadırlar. Manifatura ve tuhafi- ye satış fiyatları Hütün manilatura ve tuhafiye | geşitlerinin ayrı ayrı Salış fiyat - larının tesbiti, fiyatların raallar - zerlerine — yazdırılması — hakkında çok mühim bir karar verilmiştir. Harn — başlangıcındanberi — halkın en fazla muhlaç olduğu bu eşy lar Üüzerinde vüki ihtikârın önüne bir türlü geçilemediğinden — yeni kararla artık herhangi bir ihtikâ, re imkân kalmıyacağı tahmin o - lanmaktadır. Ticaret Müdürü Avni Sakmanın relsliğinde yarın mühim bir top- Tantı yapılarak bu — hüusüstaki (- yatların tesbitine başlanacaktır. Bülün manilalura — çeşitleri ile mendil, çorap, kravat ve diğer bü- Yön tahafiye eşyasının ayrı ayıı maliyet fiyatları tesbit olunacak ve sonra üzerlerine normal bir kür Vüve edilerek Bu Son fiyat — datış fiyatı ola bem halka ilân edile. cek, hem de her cins malın Özer- lerine yazdırılması mecbüriyeti konulacaktır. Kısım kısım . fiyatla- Müvezzi Hayattan alınmiş hikâye kabadayısı peynir ekmek.. Bir se- ne kalmak benim hakkım değil mi? Ba masumun kafasında cereyan eden mühsakemeşi keşfetmek, bu sözündeki bakikli mânayı anlamak için muhakkak ki onun kadar »- tırap çekmek Tâzımdı. Zekâ laşan büyük gözlerini yüzü. medikti ve keadini müdafaa etmek ister gibi: — Hem henim dedi. — Babön yok mu? — Vardı ağabey kırk gün öldü. -— Peki kim bakıyar size.. İsyan edecekmiş gibi başını silk- Hi, görlerinin mânasını sertleştirip, kaşlarını çatarken, sesini de yük. selterek adeta yüzüme bağırdı: — Ben yetmi muyum ağabey, Koca delikanlıyım ben anama ben bakıyorum, — Kazanıyor musun ki? — Allah bereket versin, bugün ekmek parasını çıkardım. — Öyleyse şimdi gazele alama - dım diye hayflanma.. — Ondan değil bey ağabey:. Şöy- le elli kuruş kadar daha kazanmak istiyordum. Ne yapalım, babama mevlit okulacağız.. —Kolay mi vüz kilâh şekere iki buçuk lira istiyor. lar, Bukadarını da yapmıyalım mı? Iztirap ön yaşındaki bu yavruya elli yaşın teerübesini, düşüncesini vermişti. Babasına yapmak istediği vazifeyl anlatırken masum gözleri- nin kenarlarında yaşlar birikmişti. Bu çocuk cemiyet için bir kayıptı. Ben bu çocuğa ne yapabilirdim. Namuüsile hayatını kazanan hu yav ruya sadaka uzalılamazdı. İmkân- sızlık içinde kıvrandıyn ve cemi « yetin bu bikes yavruları niçin kö- rumadığını, bu gizli istidatları bu. hap çıkaran teşkilâtların niçin ku- rulmadığını düşündüm. Çocuk dalmış, önünden koşarak geçen diğer müvezzileri seyredi - yor, masum kafasında ölen babası içla kazanmak istediği elli kuruşun hayali yaşıyordu. Benim değli, fakat cemivyetin sar ması icap eded bu yarayı uzün anam da sakat, evvel rı tesbit olunmasına imkân görü- Jemiyen malların fiatleri katagoriler üzerinden kararlaştırılacaktır. İlha Yâtçıların, — toptancıların, yarı top>- tancıların satış fiyatları ayrı ayrı olacak ve hepsine normal ve mü- ayyen kârlar bırakılacaktır. Bundan başka gerek ithalktçıla. Fın ve gerekse toptancı, yarı top- tancı ve perakendecilerin biribir. Terine zincirleme usulile mal sal- malarının ve böylelikle mütema - diyen kâr ilâve ede ede bir malın maliyet fiyatını — yükselimelerinin kat! surette önüne geçilecek; bu we sul menedilecektir. Şimdilik manifatura ve tuhafiye eşyaları üzerine bazırlanacak olan bu usul daha sonra bülün madde- fer Üzerinde tatbik olanarak iht. kârla en şiddetli mücadeleye gi- Fişlimiş olacaktır. Yenl” eibirtlere muvazi olarak millt korunmu kanu- nuna da yeni hazırlanan proje ile buna göre şiddetli tezalar kona . caktır. | | | müddet düşünmemek için çocukla | konuşmağa başladım: — Bu sene de meklebe gidecek misin oğlum!.. — İsüyorum ağabey, mahalle- mizde bir bey var beni Darüşşafa- kaya koyınağa çalışkcak., Allah ra, | ı olsun öyle bir şey yaparsa öyle | çalışacağım kl... | — Aman oğlum, oku, dedim. İn- sana okumaktan fayda var, Ve ona bülün yardımını bu kuru nasihatim oldu. | Artık onu hergün Babalide görü- | yor, çelimsiz vücudunu bir kuş gi- | bi uçurarak gazele sSatmasımı sey- rediyordum, ** Aradan on sene kadar geçmişli, Günler gibi kısa geçen seneler, ha, yatımızda inkılâplar yaratan sene ler.. Bir gün yine matban kapısında duruyordum. Üstü. başı temiz bir Kenç geldi karşımda durdu, Gözgöze geldik. Oydu.. Derinden bakan, zeki, mânalı gözlerinin içi gülüyordu. — Tanıdınır değil mi? dedi. $ Tanımıştım. Oydu. | — Size tesadül etmeği ne kadar isterdim, dedi. Mektepte iken bir | kaç defa uğradım bulamadım.. Bu sene mektebi bitirdim.. Şimdi de Maarilten geliyorum.. Avrupa im - Uhanını kazanmışığı.. Yakında ha- reket edeceğim. Gözümür önünde soğuk bir ilk - bahar gecesinde sinsi yağmura mat. bsanın kapısını siper edip, titriye- rek bekliyen ve boynunu büküp yalvaran; — Ne olurdu ağabey elli tane ga. zete ben de alabilseydim.. Babama mevlit okutacaktık. Diyen küçük bir mahlük canlan- mışti. O gece, bu cocuğun biraklığı hisle teşkilAtsızlık, bu gibi zavallı- Jart koruyacak, bülüp — çıkaracak müesseselerin olmayışı bende de- ria bir inflal uyandırmıştı... Bugün inftalimin nt kadar baklı olduğunu anladım.. MUZU S-VAKIT 9 HAZİRAN 1840 KONDİTE Zezan: EMİL BK Çevren: —SMAN_YEIŞ:SĞ%. — 104 — Yeni bavadis yok mu Madam? — Evet dostum yeni bir havadis öyle mi? Beklediğiniz ha, olsa gerek. yarlı bir — Evet, beklediğim hayırlı bir şey! Beklemesini bilen ergeç müura, dına erer. Moranj hayretle Her zaman donuk ve mağmüm dü- ona bakıyordu. ran bu kadının böyle gözlerini pa- Ttıldatacak, hareketlerini calandıra. €ak kadar sövinç verici hâdise ne idi acaba? O şimdi, çok raman sık, leti altında ezildiği büyük bir yük, ten kurlulmuş gibi gülümsüyor Heniş nefes alıyordu. — *«» Fakat henüz katiyetle bir şey süyliyemem, Belki de boşunu seviniyorum. Bı bah birisi baca bazı şeyler anlattı. M: afih «w. velce emin olmalı ve bilha: düşünmeyil Sonra belki de si zin cemilekbi mıza müracaat e. deceğim. Çünkü bilirsiniz ki sizden bir şey saklamam. Bilhassa bu de- fa sizin yardımımıza ihtleamm ola- caktır. Bir akşam sizi yemeğe da- vet edeceğim ve o zaman meseleyi size etrafile anlatacağım. Ah! Ya - tabbi! Belki bir mucize olur, belki tt defa ümidim boşa çıkmaz! ve , Aradan Üç haftaya yakın bir müddet geçtiği halde 'Moranj ken- disine vaadedilen sırrı öğrenemedi. Konstansı daima düşünceli ve dal- gın görüyor, ona sual sormaktan çekiniyordu. Kendi de münzevi, sa- kin, ve üdela makineleşmiş hir ha. yat yaşıyordu. Altmış döküz yaşın. da idi. Karısı öleli otuz, ve kızını kaybedeli yirmi beş seneden fazla olmuştu. Kimse onun çektiği arabhı çekmemiş, gördüğü — faclaları gör- memiş, yediği silleleri yememişti. Kenara atılmış kiymetsiz bir. şey Bibi günlerini doldurup gidiyordu. Karısı ve kızı sağken tüuttuğü apar- tımanı bülâ burakmamıştı. Şimdi arada yapayalnız oturuyordu. Hiz- metçisine de yol vermemişti; ve on senedenberi oraya kimsenin aya- Binı bastırmamıştı. Pintiliği 6 de- receye varmıştı ki, dört günde bir kilo bayat ekmekten Laşka kendi için hiç bir şey almazdı. Onu tanı. yanların hepsi aynı merak. içinde siler. Bu kadar bel kazandığı bel, de hiç masraf etmiyen bu Müsyö Türkiye Cumhuriyeti | Ziraat Bânkası Ş Kuruluş Tarihi: 1888 Sermayesi: 100,000,000 Türk Lirası Şube ve Ajans adedi: 265 Para biriktiren İkramıye Zirnat Bankasında kumbaralı ve ihbarsız tasarraf hesapla, vında en az 50 Urası bulunanlara senede 4 defa çekilccek kur'a ile aşağıdaki plâna göre Ikramiye dağıtılacaktır. * Adet 1000 4 « 500 4 . 250 *0 P 100 töh0 " v0 ığe - 0 180 ) 30 DİKKAT: Hesaplarında liradan aşağı düşmiyenlere | 1 Birincikânun, 1 Mart vel H fazlasiyle verilecektir. Kuralar senede 4 defa: acaba paralarımı ne yapıyordu? A, n barı bunaklık alâmetleri de gösteriyordu. Bir güm Grenel köp- n — korkuluğundan — ayağıya nirken düşüyordu. Bir başka z d kendini İşliyen bir erine kaptırıyordu. bir akşam Konstans onu * ahkoydu. Moranj, ev sahi- beşuş halini görerek öÖte- klediği sırrın söylenmek anladı.. Yemakte, Konstans 6 mühim meseleye hiç te. mas etmedi. Fabrikadan bahis aç. Dönizle kar çekiştirdi ve tü kızları Hortansın, terhiyesix, çirkin ve sevimsiz olduğunu söyle- asır sını meğe ki yürüdü, Moranj bu söz- Jerden biraz müteecssir oldu. Çün. kü Hortansı çok severdi. İğrenç nekerliz ona her fırsat, ta k alar ve şekerlemeler götürür, dü. Bununla beraber, Konstansın söylediklerine kalbi İsyan ettiği halde ağrından ufak bir itiraz bile çıkmadı. Korkak ve uysal tablatına uyarak her şeyi sükün ile dinledi. Konstans — çekiştirmelerine bu sözlerle nihayet verdi: — Hele bir kere bulsun da bakalım! Sonra, misafirini küçük sofaya aldı, kapıları güzelce kapadı ve a- teş kenarında gecenin derin sükü- nu jiçinde söze başladı. — Bakınız dostum, size bir müd. herkes yerini det evvel söylemiş olduğum gibi bu sıralarda yardımınıza iİbtiyacım o. Tacak... Kendisile alâkadar oldu. Bam bir genci fabrikaya kabul et- tirmenizi rica edeceğim, Hattâ, be- ni memnun etmek İsterseniz, onu yanınızda çalıştıracaksınız. Moranj Konstansın yözüne hây- retle baktı, Fakat benim bü hususta bir salâhiyetim yoktur. Patrona müra, caat ediniz, herhalde istediğinizi yapar, — Hayır, Dönize hiç bir veçhile borçlü kalmak istemem... Hem de öyle olması fikirletİme uygun gel- mer. O genci tavsiye eden, yanı- na alan ve ona İş öğreten hep siz olmalısınız.. Ne demek? Sizin hir memur istemeğe hakkımız yok mu- dür? Esasen bunü ben İsliyorum. (Daha var) lere 28800 Lira Verivor Liratık 4.000 Lâra * 2.000 * “ 1000 - * 2000 . ” 5-000 ” - 4800 » a 32200 '" aki paralar bir sene içinde ö0 kramiye çıktığı takdirde 6 20 1 Ryiti, Aziran tarihlerinde ç_eknıcektn