1 Nisan 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

1 Nisan 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

* )_I ğ' SADA - TP AOA ÇeleitreE T Z T4 KNN e S ba v !_"net Paşa k —ı:“. Sahği cözalara tılmış mağdur ve Yüksek ıı'.'f:ı ve meziyet sahi. bi vatanperver amiraldir. Ka- Mus'elâlâmin mumaileyhin meh. del hayatı hakkımda verdiği ma. lümattan anlaşılıyor ki Canım Hota Cezayire giderek orada sergüzeşt arıyan ve muvaffak o- larak yükselmiş bulunan Anado- hi gocuklarındanrdır. O devirde Osmanlı donanma- Sinin amiralleri Cezayir garp torsanlarının muktedirleri ara- sından seçilmekte olduğundan Canım Hoca da kalyan kaptanı >larak devlet hizmetine girmiş tir, Fakat tarihler malüm değil. dir; vine meçhul bir tarihte ve bilinmeyen bir verde Venedikli- 'erin elfne düşerek hükümet ta- rafından fidyelnecat — verilerek kurtarılımcaya kadar tam yedi sene Venedik donanmasımnda esir dlarak kelmretir. Donanmalarda kullamlan esirlerin ne kadar ta. hammül edilmez şartlar altında Ve nasıl tasavvuru yürekler pa- Yalıyan isşkenceler icinde vasa - dıkları ve çalıştıkları göz önü. ne getirilirse Canrm Hocanın öl. Mmemek, sağ kalmak için sarfet- Miş olduğu irade ve mukavemet dazaralarda taavyün eder; her helde mumaileyh kalvon kaptan. lında da mütemayiz idi ki dev- &t para vererek kurtarmalk fe- dakârlığını — yapmıstır. (1124) tarihinden evvel vukuu tabif bu. lunan Kurtuluşundan sonra Ca- him Hocanın yine kalyan kap> tanlıfımda çalışmış olması bana tahif gelivor, i Hoca naşanım (1124)te İlk kaptannaşalığa tayini zama- nmda padizah Sultan Ahmet ve Sadrazam Yusuf Pasa idi. Bu bi- tinci kantari paşalıfındaki icra- ütr ve Trablussarp bevlerbeyli . Sindeki hidematı hakkmda hiç bir malümat yoktur. İkinci kap- tan paşalığı olan (1126) senesin- de ise Osmanlı hükümeti Kara. dağ asilerinden Dalmaçyava ka- Çanları vermediklerinden ve Ka- Tadaflıları İsyana teşvik ettik. trinden ve Akdenizde korsanlık Vaptıtlarından dolayı Venediğe harn ilân etmisti. Ordu sadrazam Damat Ali Paşa kumandasında Edirneden Ve donanma da Canım Hoca Mehmet Paşa idares'nde İstan- lan hareket etti. Evvelâ dört “Üz senedenberi Venediklilerin alinde bulunan (Tenos - İstan. ) adası almdı. Ordu da (Mo- “akastili) muhasara etti. Sonra Anabulu, Gördes, Çuka, Egine *daları ve Preveze zaptolundu. Giridin Suda ve Spiralonga 1!. Manları da elimize recti: fakat sırada Avusturvalılar Os - Manlı hükümetine ilânı harp et Her. Prens Öjen sadrazam Ali “aRa ordusunu bozdu; sadrazam ehit oldu. 4 Bu felâketli haberin arkasın «An Korfodan da ademi muvaf- iklvet ve hezimet havadisi gel KL130—1717) de Pesarofea mu- ledesile Avusturya — sulhunu 'e At İbrahim pasa yaptı. 1126 1130 arasında Damat Ali Pa: «4 Halil Pasa, Nisancı Mehmet Ma ve Damat Tİhrahim Pasa 2em olmuslardı. Canım Ho- “_'hınwiı'nln azlettiği malüm ; | Şe de Korfo hezimeti aka .'“"1 sadrarzamlıkta — bulunar ir. pPaşa olması akla yakm- DAT nazarı dikkati celbeder xel ı* ım Hocranm 1129 de z Omarak Kandiveve sürüldü. sangtn Ürüncü defa kantan nva T petirildiri 1142 genosi & daki 183 semalik hayatınm #esmja olduğudur. a Mthteram Bav Kurtoğin Pev n Posanm Kandiveden kaçır _':;""— siğinmie ölduğunu va Xa T. Ben tesadüfen divanı hü- 5a ""'“ kuvndatımndan — amadğıda -_:"ı bükümleri buldum. Bün - Nn dağerli kantanm havatı takşTEnhn! kreminı biraz avdm ,YOr ve hizim bilmedi”imiz ve avı 2, eri | Y meydina n “q d (Arkası var) SYA su baskını larla mücadele hükümet ko- .% kadar 100.000 dönümden YIHMWII: az çok bütün mm- :':' &v yıkılmıştır. Asker! mın- işlerinde çalışmak- Gunu - Hra' 38 — VAKIT el |Ş Türkiye dünya- da en mühim rolü oynuyo Italyaya atfedilen Sulh plânı Paris, 31 (A.A.) — Ordre ga. zeterinde Emil Bur göyle yazı. yor: Son zamanlarda ortada dola şan sulh plânları arasındı faşist hükümetine atfedilen bir plân vardır. Cayda tarafından neşre . dilen makalelar de bu iddiayı terit eder gibi görünmektedir. Bu plânın Laşlıca maddeleri şunlardır: 1 — Karada, denizde ve hava. da umumi silâhsızlarma, 2 — İnsiltere, Fransa, Alman. ya ve İtalya arasında dörtler mi- sakı usulüne avder. Bu devletler Milletler Cemiye' yerini tu tacak olan direktuar - teşki! edecekler, Avrupayı dört nüluz mıntakasına ayıracaklar ve icap ederse bolşevikliğe karşı bir eh. Hisalip vücuda getireceklerdir. 3 — Dinler gerbest olacaktır İnpyiltere, Alman yahudilerinin Filistine, İtalya şarki Afrikaya Fransa da Madagaskara — hicret etmelerine yardım edeçeklerdir. 4 — Ticaret serbest olacak ve herkes istediği kadar iptidal madde alabilecektir. İktısadi sa. hada teşriki mesai edilmek Üze re Amerika ile sıkı temas halin de bulunulacaktır. Almanların ve İtalyanların hicretleri kolay . laştırılacaktır. 5 — Almanyayva 20 sexe son. ra müstemlekeleri iade edilecek veya müstemlekeleri tanzim edi. lecek yahut da Almanların bazı Afrika mıntakalarına — hicretleri himaye edilecektir. " 6 — Merkezi mıntakadan mü. rekkep 10 milyon nüfustu müs. takil bir Polonya ihdas edilecek. tir. Gdinya Polonya için serbest olacak ve Polonyanın deniz tica. reti kolavlaştırılacaktır. 7 — Polonyada ve Tuna hav. zasında ekalliyetler meselesi mu. haceret usulile kalledilecektir. 8 — Çekler, Slovaklar ve Ma. carlar Almenyanın müttefiki o. lacak olan Üc taraflı bir devlet teskil edeceklerdir. 9 — ÂAvusturyr kalacaktır. 10 — İtalya, Yureslavya, Ro anya, Bohemya, Slova' | Macaristanin iştirakile bir Tu> konfederasyonu vücuda getiril- cek ve bu memleketler arasınr bir gümrük anlaşması yapılacak Alma - m-iı — Cibutide İtaiyaya husust bir gümrük serbestisi verileceklir. — Tu nustaki İtalyanların statükosu tekrar tetkik edilecektir. Hüveyg mukavelemi fesbedilecek ve 1945 senesinden itiba ren bütün devletler serbestço tranaiı şiretite geçebileceklerdir. Muharrir, netice qırılı dörtler mk- sakının keşfedilmesi kolay bir tuzak olduğunu ve müttefiklerin arularındı büyük ihtilâflar bulunan düşmanlar karşısında kuvvetli bağ'arla birleşmi. oldukları halde azimle durdukları kaş dedilmektedir. ——— —. Köseivanof İtalyaya gidiyor Sofya 31 (Hususi) — Eski Bul gar basvekili Dr Közetvanoi dqı relikasile beraber, İtalyaya — gİt mek üzere Sofyadan — ayrılmıştır Kendisi tstasyonda — kralın mü- messili, başvekil, vekâlet erkâni vı liğer birçok hükümet mensupları tarafından teşyi edilmiştir. — — Belgrad 31 (Hususi) — Dr. Kö seiyanof Semplon ekepresile bura dan geçmiş ve trenin istasyonda K tevakkufu esnasında kendisini tanıyanlar ve siyaset arkadaşları tarafından hararetle karşılanmış: tir, Bu hususta haber — verildiğine göre, Dr. Köseivanof — İtalyada San Remo şehrinde bir — ay kalar caktır. Şia ği ei D GÜŞ AAA ĞŞ ŞAİ AA VEYGAND "Ben yangın çıkan yera koşnaja hazır bir. itfatyeciyim.. diyor Yakın Şarkta bir Beyahat yapan ve Fransız Şark Ordu- ları kumandanı ve erkânı har. biyesi ile temasta bulunan Fransız Akademisine mensup Jerom Taro ile Jan Taro Fraa. BIZCA Parisuar gazeteşinde neşrettikleri — bir röportajda Yakın Şark veziyeti hakkında şunları yazmaktadırlar: Zablt yazıhanesinin duvarın. daki Avrupa, Rusya ve Yakın Şark Haritasını eliyle kapladı: Bu saatte Yakın Şarktaki vaziyetin ne olduğunu soracak- sınız, dedi; izah edeyim., Bura. da başltca ghemmiyeti bhals ©- lan iki nokta vardır. Bunlar da Selânik ile Çanakkaledir. Al- manların bir gün Solâniği iş- Bal etmelerine müsaade edil. mesi mümkün değildir. Çünkü bir kere bu Jimana yerleştik- ten sonra Şarkt! Akdenizdeki bütün münakalâtı bozacak, fel. ce uğratacaktır. Almanların Boğazlar üzerin. Je hâkimiyete nall olmaların, dan da memnun olmayız. Çün- kü o takdirde Karadenize ser. beatçe girmemiz mümkün de- Blldir. .Bereket versin ki ne Yunanlılar, ne de Yugoslavlar Almanların Selâniğe girmesine müsaade etmiyeceklerdir. . Di. ğer taraftan Türkiyo de Bo- ğazlara biç kimsenin hâkim olmasına atlâ müsaade edecek değildir. * Geriye bir de Bulgarlar ka, liyor. Son zamanlara kadar Bulgarlar yüzde yüz Alman ve Sövyet taraftarı Idiler, Siz Bul- garistan ve Sofyayı ziyaret ot. miş olduğunuz için Bulgarls- tanda bir çok namlar altında yaşayan sabitler bulunduğunu hissetmişsinizdir. Bıyıdan ma- ada Bulgaristanda birçok hava karargâhları ve bomba depola- rı yapılmış olduğunu da düşü, nebiliriz. Fakat yakın zaman. danberi Bulgaristanın vaziye. tinde de bir değişiklik olmuş- tur. Öyle zannederim ki komü- oistlik korkusu ve Türkiyenin aldığı güzel vaziyetler Bulga- ristanı düşünmeğe soevketmiş. tr. Sonra Almanların muhak kak muzafferiyetlerinden emin görünmemekte ve kendileri i. çin pek fena neticeler doğur- muş olan umum! harp tecrübe. sini bir daha geçirmek isteme- mektedirler, Esrarengiz bir ordu Vaziyet böyle olunca, Şarki Avrupada mevzuubahs müessir manla teşkil edilemediğinden MattefiklerAsyada bir cephe kurulmasının mecburi ve lü zumlu olduğunu kabul ettiler Bunun üzerine esrarengiz Şark Ordusu hazırlandı. -?erlin ve Moskova gazetecileri bu ordu dan bazan istihza, bazan da en dişe Jlo bahaetmektedir. Fakat bu ordu zannolundu Bu kadar - esrarengiz değildir Bilhassa her tarafta casusları bulunan Almanlar için büyle bir sır mevzuubahs olamaz. Rakiplerimiz İngilizlerin Mı sır ve Filistine yığmış oldukla rt asker mıktarını Üç yüz, dört yüz bin kadar gösteriyorlar. Fransız talışidatına gelinec Sövyet gâzetecileri dört yüz bin, Alman matbuatı ise yüz yetmiş bin askorden bahsedi yor. Biz rakiplerimizi tahmin lerinde serbest brrakalım ve kenditerine hakikt rakamı ver miyelim. Muühakkak olan bir şoy varsa, o da Müttofiklerin Yakın Şarkta mükemmel bir orduya malik olduklarıdır. Stratejik bir vaziyet Türkiyeye gelince, işğal etti- Ği fovykalâde stratojik vaziyet! söylemeğe Jüzüum gürmüyo. rum, Avrupadaki toprakları ile Türkiye Balkan devletleri ro- hunda Yunanistan, Romanya ve Yugoslavyadan çok mühim bir rol oynamaktadır, Netekim eaki! dehâkâr Relsicümhurları Atatürk Balkan Paktı - te- şebbüsünde bulunmamış mty. dı? Sonra Türkiyenin bütün şark komşularını. teşklil eden İran, Irak ve Biganistanı Tür kiye etrafında toplayan meş- hur Sadabat Paktı dâ Türk diplomasisinin mahsülü deği! midir? Yalnız coğrafi vaziyeti bile Türkiyeyi, Şarki Avrupa ve bütün Yakın Şarkı kucakla- yan muazzam bir devletler fe- derasyonunun merkezi yapmış, tır. İki gsahil boyunca uzanan 'Türkiye bir yandan Karadeni- zi, diğer taraftan da Akdenizi kontrol edebllmektedir. 'Türkiye ile ittifak sahibi ol. *'mıyan veya müşterek hareket etmiyon her hangi bir ordunun Irak veya İranda hareket etme- sine İmkân yoktur. Çünkü Tür. kiye cenahını tutmuş bulun- maktadır. Türkiye dünyada hiç bir zaman bu kadar büyük bir ehommiyet kazanmamıştı. Enteresan Bir Buluş Müttefiklerin Yakın Şarkta. ki esrarengiz ordularına gelin- ce bu ordu lüzumunda her ta. rafa müdahalo edoebilecek va- ziyettedir. Bu hususta General Veyrzand şöyle demektedir: “Ben yangının çıktığı yere koşmağa haziır bir İtfaiyeci. yim., (Parissuvar) | Görüp düşündükçe 1 NİSAN 1940 Eski Boğazıçi Yüz sene evvel İstanbulu ge. zen bir yabancı muharrir “Boğaz. da kayık safaları” nı şöyle anla. tıyor: “Zengin çelebiler üç çifte ka. yıkla gezerler. Oturdukları yer halt ile döşelidir. Elendinin sır. tında kürkü, omuzunda mutlaka Acem şalı bulunuyor. Önünde bir hizmetçi oturup çubuğunu dol. durur ve külünü silker, Arkada da bir hizmetçi kahvesini pişirir. Bir iki hizmetçi de münavebe ile *fendilerinin başına şemsiye tu . tup güneşin tesirinden korurlar. Lâkin şemsiye kırmızının gayrisi olmak şarttır. Bu renk, sade padi. şahlara mahsustur. Kayık bir pa, şanımn yanından veya bir saray ö. nünden geçerken şemsiye kapa. nıp şelâm durulur." Bu fıkrayı şunun için yazıyo. rum ? Şirketi tTiye, gazeteler. de yaz tarilesini hazırlamakta ol. duğunu ilân edip duruyor. Fakat nerede İse Boğaziçililer, yine bir yılan hikâyesi halini alan dert. lerini sütun sütun dökecekler. A. man bu ne bitmez, ne tükenmez bir silsile derttir. Vapur yavaş gidiyor, çok iske, İzlere uğrayor, bilet paraları ve saire de bu arada “Boğaziçi niçin şenlenmiyor" gibi ciddi yazılar da başlar ve netice iki noktada belirtilir: 1 — Vapur ücretleri çoktur. 2 — İş güç sahipleri vapurla zaman kaybediyorlar. Ben her ikisini de haklı bulu. yorum, Sayfiyelere rerik ve hayat vermek için bu çareyi bulmalı. NİYAZİ AHMET Şehir meclisi bugün toplanıyor , Şehir Meclisi bugün sast on beşle nisan devresi içtimalarına başlıvacaktır. Meclis belediye- nin 940 bütçesini ve yeni bole. L L KEFIKASI 'ETF / B AA TT C TATTTE İN LA AA S tudiyosu Yelan bombardımanları “Yalan" 1, yaratıcı bir zekâ haevlesi sayanlar, hayal genişliğine verenlee vardır. Dünyanın büyük — ruhiyatçıları, onu, başlı başına bir movzu olarak işlerler. Bu hal, yeni değil. Eskiden de yalan, düşünenlerin dikikatine çarpmış, onları kendi üstünde çalıştırmıştır. “Sadi” bile onu tasnif etmişti. Ama ister, bir felâketi kerşılayıp çelmek, ister bir hayrı ya. şatmak için söylensin; ister hiç sebepsiz uydurulmuş olsun, “ya, lan”, daima ömürsüzdür, Kızıl gömlek gibi, bir gün ya yakadan, ya yeninden kendini belli eder. Bazı yalanlarda bir sanat eserinin zengin rengi, bir hayal men. şurunun parıltılı çakıntılarımı görüp hoşlanırız. Güzel uydurulmuş yalanlar karşısında, kendi aldanışımızın inkisrelarını bile affedecek heyecanlara düzeriz. Fakat yine bazan öyle yalanlarla karşılaşırız, ki bize tokat gibi çarparlar. Zekâ ve idrakimizle alay ediyormuş tesirini bırakıralr. Böylekci adamı kızdırır. Bilmem dikkat ediyor musunuz, çağımızda yalan, artık bir ah. lâk kusuru olmaktan çıktı. Yepyeni ©e silâh halinde kullanılıyor. Radyoların da galiba bu işte parmağı var, Stüdyolar birer yalan borsasış oparlörler birce yalan pazarı oldu. e Avrupa bharbinin üstünden henüz yedi ay geçti. Bunaklardan başka herkes, bu büyük dünya hâdisesinin nasıl başladiğını, bu tehlike fitilinin kimin eliyle tutuşturulduğunu pekâlâ bilir. Her devletin bu bususta çıkardığı renkli kitaplar da ortada, Bunlar, ayrı görüşler, başka düşünüşlerle yazılmış olmakla beraber, dikkatli bir göz, yine müşterek noktaları hemen kestirebilir. Avrupa, harbe yaklaşırken, herkesten çok Amerika iki tarafa da elçiler, müşavirler göndermiş, bu yangını önlemeğe çalışmıştı. Bütün dünyanın bildiği gerçeli budur. Değil mi? Meğer bütün dün. ya aldanıyormuş. Avrupa yangınının kundakçısı, meğer Amerika ve “Ruzvelt” miş. İşte bu türlü yalanlar, insanlığın zekâ ve idrakile alay mânasıma gelir. Yalan bondsardımanlarile hayal zaferleri peşinde koşanlar u. nutmasınlar, ki bu türlü yalanlar savurmak, kasırgalara karşı tü. kürmaeğe benzor, O salyalar, ancak kendi yüzlerini kirletir, HAKKI SUHA GEZGİN

Bu sayıdan diğer sayfalar: