hakkında anket: mukavemetle karşı HMürh İK . %kı Vels'in düşünceleri N “..% ecektir | Ve tekme ile tadil edilir, hatlâ Yok edilirsa ne yapılabilir? ı.'îl “Bir memleket için mil- t en başka hak menbat yok. bl— Fakat, haria ve müteassıb T sümre devlet kuvvetini ele Eeçirir de millet haklarını çiğ- n""! he yapılabilir? Görülüyor ki, prensip koy- :'lk ve kanun vazetmek kâfi #Bildir. Prensinler ne kadar L:lnlııık. kanunlar ne kadar aü kemmel olursa olsun, asıl '!Gılı ve mMüşkülât prensibi * kanunu tatbik ve teyit için Âzım ve zarur! olan Kuvveli temindedir. L Vels'in hükümetleri hak ve Dsaniyet hududu — içinde tut- Mak için teklif ettiği prensip-' #rinkıymeti, zamanımızın bir £Ok teşkilât kanunlarında gör. Üğümüz aynl — mahiyetteki Prenziplerin kıymeti gibi, na- Zari kalmağa — mahkümdur. İ vrimizin hükümetleri eski- €r gibi değildir; bütün bir Memleketin içtimal ve iktısadi Üvvetleriyle teknik vasıtala- Titi avucunda tutmaktadır. Bu ÜVveti hakka ve insaniyete d:lrnel etmeğe mecbur edecek iğer bir kuvyvet mevcut olma: Gkça teklif edilen bütün siz. temlerin akim kalacağından #üphe edilmemelidir. 1 Bu diğer kuvvet ne olabilir? $te meselenin can noktası.., MVılı'lıı lâyihasını mantıki PP Bilsile içinde tenkit eden Töfesör All Fuat, bütün var- İlkları elinde tutan bir hükü- Met Mmuyacehesinde — ferdin kendi kondini müdafaa edebil- Mesi, haklarını koruyabilmesi İçin üstün bir kuyyet, bir şu- Ür bulünması Jâzım geldiğini Müdafaa ediyordu. Profesörü. Müzün can noklası diye tarif #ttiği dönüm bu şuurun ferdde Mevcudiyeti olmalıydı, Muhte- Tem profesörümüz tarih. kulis- *ri arasından geçerek bugün- ’“ hayatımıza kadar gelerek, l'"ul Üstün kudretini şöyle Sah etti. Bu sözleriyle profe- Sörümüz: — Sizce Beşer Hukukunun Tünması için ne lâzımdır?.,, Sualine de cevap vermiş olu. Yordu. — Bunu bulmak için uzun- boylu düşünmeğe hacet yok- T. Hatırladığıma göre, tarih- İki büyük inkılâp, hemen emen ayni bir Idare ve ifade * Aradığımız cevabı. bulmuş © yermiştir. Bunlardan biri Slâm, diğeri de Fransız inkr- bidir, İslâmda zulüm yani hak ve Anun haricinde hareket et. Mek yaşaktır. Böyle hareket 'lqin hükümetler zalimdir. Za- M hükümetlere karşı her E“llnmınıı, müktedir ise ell- * değil işe diliyle, buna da Muktedir değil ize, günliyle iz- Yan etmesi ve karşi durması İP vazitedir. K Tansız inkılâbının büyük © Ölmez eseri olan “insan ve Yürttaş hakları beyannamesi,, .ı' 2 inci maddesinde: “Her n YAsİ cemiyetin gayesi insanınm bit haklarını himayedir; bu ':l'lr hürriyet, milk, emniyet nil Zülme mukavemettir,, de- Miİ$ ve bu suretle, zülme AFSI layan, insan için tabil bir Ak kabul edilmiştir. S #te, hakkın ve İnsaniyetin u_lzlmı. fakat yegâne, temina- bi ülme karşı mukayemet ter. Yösidir. ılkmllyııruın; gok nazik ve teh- €ll bir fikir, Fakat, ne yar Dalım, ki, zülmün yegâne pan. Kısaca: Orta sınıf halk nerede eğlenecek! Göring'in gızli Fransızca gazetelerin yazdığı. na göre Amerikan hariciye müs. teşarı Mister Sumner Vels Ber- linde bulunduğu sıralarda Göring ile görüşmüş ve Mareşal Göring Amerikan Reisicumhurunun hu- susi elçisini Karinhal köy evinde kabul etmek için büyük bir ısrar göstermiştir. Göring bu köy evi ile gururlan. masiyle de meşhurdur. İngilterenin sabık Berlir elçisi Nevil Henderson, hariciye naziri Lord Halifaks'a göndermiş oldu. ğu 28 Mayıs 1939 tarihli telgraf. ta Karinhal köy evini şöyle taril etmektedir: Göring, Karinhal köy evindeki muazzam mimari tesisatı büyük bir gururla göstermek için bana ısrar etti. Bu muazzam tesisat 2. rasında bülhassa, tahmin olunabi- lecek kadar büyük bir kalabalığı istiab edecek şekilde mermerden ve hahlarla kaplı bir yemek salo- nu vardı. Göring bizzat nezaret etmekte olduğu bu inşaatın ancak ikinci teşrinde sona erebileceğini söyledi. Bundan sonra birçok faziletleri temsil eden çıplak kadı,: tabloları Ssterdi. bunların arasında “İ. ik, âlicenaplık, safiyet” ve da. er temsili resimler — vardı. Bunlar muhakkak ki sulhperver hava yaratan manzaralardı. Fakat ben bu tablolar arasında “sabtı” bulamadım. — (Mavi kitaptan) Ka e e ör gaa ba aa Bd bali el Giresun ortaokulu açıldı Giresım, 6 (A.A,) — Hareke. tiarz neticesinde binası hasara uğradığından dolayı epey müd- dettenberi tatil olunan orta o. kul bugünden itibaren Gazlpaşa ilk okulunda açılmış ve tedrisa- ta başlamıştır. . aa lll üneleie ee alaiye Erzincan felâketzede- leri müstahsil haline konuyor ğ Bursa, (Hususi muhabirimiz- den) — Devlet, Erzincan felâ. ketzedelerini müstahsil hale koy karar vermiş bulunduğun. dan; kendilerine koşum hayva- nı aldırmağa maksatla hükümet merkezi vi - lüyetimiz emrine (15) bin lira göndermiştir. Bu para ile felâ- ketzedelere çift öküzü satın alı. nacaktır. başlamıştır. Bu Bunun için baytar bazmüdü . rü Kemal Gg;yinin de bulun - duğu bir mübayaa komisyonu kurulmuş, derhal faaliyete geç. miştir. Bu komisyon azaları vi- lâyet merkez ve kazalarını dola. şacaklardır. zehiri, zulme karşı mukavemet ve İsyandır. Devlet hayatında bundan daha büyük ve netlceleri iti- bariyle bundan daha derin bir hakikat yoktur. Müşahedeler bize gösteriyor ki; bu terbiye- yi almış olan memleketlerde hükümetler, İnsan şahsının mânevl ve muükaddes değerini ve şerefini tanımağa mecbur ol muşlardır. Almamış olan mem- leketlerde ise, İnsan ferdi hil- kümet edenlerin işine yaradık- ça ve yaradığı nisbette kıymet almaktadır. Bu türlü memle- ketlerde, hakikat halde, insan ve halk yoktur, sürü yvardır, HulAsa edeyim: İnsanlar ne zaman sürü halinden ctkarlar ve kendilerine tatbik edilen zülme, şuurlu bir mukavemet ve isyan terbiyesiyle lırşı'ko. yabilirlerse işte o zaman Vele- in yüksek düşünceleri tahak. kuk sahası bulabilir.,, Muhterem Esasiye Profesö- rümüzün yanından ayrılırken tamamen tatmin edilmiş bulu- nuyordum. FT LAİ Fınlândiyanın en kıymetli sportmeni Atlet Hokert cephede öldü Vahşi bir hal almış olan Rux . F(n> harbi birçok Fin dünya şampiyonlarının ölümüne sebebi. yet vermektedir. Son gelen haberler yeniden çok kıymetli bir Fin atleti ve filozo- funun cephede ölmüş olduğunu bildirmektedir. Kunar Hokert ismindeki bu genç 1936 olimpiyadında beş bin metre dünya mukavemet koşusu 4 şampiyonluğunu kazanmış, spor- culuk hayatında mermleketinin I“îf'm sonuna kadar muhafaza etmiş ve nihayet vatan müdalaa. sında da büyük bir gayret göste. rip sonuna kadar cephede düş. manla dövüştükten sonra mül geçen gün vurulmuş, kıymetli vü- cudu karlar altında kalmıştır. Kunar Hokert küçük bir me. | mur çocuğuydu. Doğduğu şehir- deki — bütün Fin şehirlerinde ol. duğu gibi — küçük stadda daha on dört yaşında iken atletizme ç:ıhşmıyı başlamış ve o sene ter. tip edilen bir yarışa girerek üç bin metre üzerinden ikinciliği ka. zanmaya muvaffak olmuştu. Bu muvaffakıyet üzerine kü- çük Kunar derhal hususi bir itina görmeye başlamıştı. Çünkü Fin. landiyada bütün istikbalii atletler * büyük bir itina ile büyütülür, Ç sene sonra on yedi yaşında iken Kunar Hokert üç binden on bin metreye kadar mukavemet koşularında üniversiteler şampi. yonu oldu. Fakat yalnız koşucu. lük onu ün etmiyordu, Yüz. mede de büyük bir muvaffakıyet gösterdi ve iki yüz metre yüzme şampiyonluğunu da kazandı. Avrupanın en mükemmel yü- zücüleri arasına karışmıştı. Fakat bu kadarla da kalmadı, hemen, hemen bütün şimal memleketie. rinin milli sporu sayılan skide de şampiyonluk kazandı. On yedi yaşına geldiği zaman beş şampi. yonluk kazanmış ,oluyordu. Son olarak da önun Ladoza gö. ü şimalinde bulunan kıtasındaki keşif hareketlerinden dolayı ismi takdirle yadolunmaktaydı. Kunar hayatından fevkalâde memnundu. Vatanına yapmakta olduğu hizmetle iftihar duyuyor, bu şekilde ski antrenmanı yap. makta olduğunu da söylüyordu. İsveçte, dört senede bir Kızların koca iste- meğe hakları var Malâm olduğu üzere kısa ba. caklı şubat ayı her dört senede bir yirmi dokuz gün çeker., İa. veçte, dört senede bir gelen bu yirmi dokuzuncu gün İçin bir â- det vardır: O gün yani 29 gubat gü- nü İsveçli her genç kız kendisi için intihap etmiş olduğu müs- takbel kocayı istemek hakkına maliktir. Maheup genç kızlar bu tekliflerini mektupla yaparlar. Eğer erkek genç kızın bu tekli. fini reddedeceksea, bir kat elbise göndererek af diler, işi böyle v- cuz atlatır, kabul ederse resmen nikâh muamelesine başlar ve bu sefer bir elbise yerine ciddi bir çok masraf ve vükleri yüklenir. 'Tabil senenin bu günü gelme. den herkes istediğini hazırla - miş, daha doğrusu iki taraftan hazırlanmış olur. Yirmi dokuz gubatta İsveçli gençler her yer. de büyük balolar tertip eder, çiftler ekseriya burada anlaşır- lar, Çok zevkli geçen bu balo. lart uzun kıizak gezmeleri takip eder. Belki garip bir tesadüftür. fakat böyle bacaksız şubatım 20 uncu günü evlenmiş olanların müşterek hayatlarında fevka'â- MUZAFFER ACAR £ de mesut oldukları görülmüştür. Vali evelki gün gazete mümessillerile bir has. bihalde bulundu. Şehrin imar vaziyeti mıfbu;iı verdi; ne) di neler ya) e- _'“'%; Haat ler yapıldığını, neler yapıla! VA Bu izahatın içinde halk eğlence yerlerine h;_lmçh_ıı bir işareti beyhude yere aradık dur. Şu itibarla ki Taksim bahçesindeki Jüks ancak paralı bir sımıf istifade edebi. lecektir. Ya, İstanbulun yarı ahalisini teşkil eden orta sınif nerede eğlenecek?... Bu sınıf lüks ga. zinoya gidemediği gibi, bir aile sahibi olmak iti- bariyle herhangi bir kabareye de gidemez, Şu halde nereye gidecek?... Yeni şehir plânında bu kabil bir eğlence yeri göremiyoruz| HL , S3—VAKIT 7 MART 1940 . Kıskanıları şöhret Aristidi, bütün Yunan milleti- nin kendisine lapındığı ve itimat gösterdiği bir şahsiyetti. O vakte kadar hiç kimse, Aristidinim maz. har olduğu sevgiye nail - olama. mıştı. Bu meşbur filezof bir gün garip bir vaziyet karşısında kal, dı. Adeta bir. imtihan karşısın« da, barikulâde cesareti ile tanın. mış Temistoklis'in Atina cumhu- riyeti hakkında çok mühim fikir» , | leri vacdı. Fakat moclise - söyli- yemiyordu: — Vukuundan evvel ifşa el mek tehlikeli olur. Onun için mec liste söyliyemiyeceğim.. demişti. Atinalılar da şu çareyi bulmuş. lardı: j — Bizim Aristi itimadımız vardır. Fikirlerini ona söyle., Ne derse biz yapmağa razıyız. İşte Aristidi, şimdi Temistok. lisin söyliyeceği sözleri, tek ba- şına ya kabul, ya raddedecekti. Dinledi ve reddetti. ! Sebebini de meclise anattı: || — — Temistoklis, dedi, müttefik ! | donanmayı yakmayı teklif ediyor. | | O vakit Atinanm deniz kuvvetle- " | ri sağlam ve kuvvetli kalacakmış. |.| Fakat bu meşru olmıyan bir tek. ı liftir. Kabul etmiyorum, 'Tabüi meclis de bu gayri meşru teklifi reddetti. O devirde cari o. lan bir kanunu Temistoklis hak. kında tatbik etti. Ön bin kişinin reyi ile fikri kabul edilmiyen file. zof hudut harici edilocekti. Reyler, balmumu — sürülmüş sadefler üzerine yazılıyordu. Bü- 4 ü ” tarafını iltizam Kt Bi " : * | ediyordu. Bir gün, yazma bilmi. Cephede dövüşerek ölen atlet yen Atina köylülerinden biri, bal- mumu sürülmüş sadefle kendisini tanımadığı Aristidiye geldi? — Ben, okuma yazma bilmiyo. rum.. Şu sadefe Temistoklisin diplomasına malikti. Bütün Fin | nefyi hakkındaki reyimi yazınız. atletleri gibi tahsilli idi. Filozofi | diye rica etti. tahsil etmişti. Ariştidi sordu? Kunar, kızıl saçlı, sarışın, gü- | — — Peki. Yalnız bir sunl sora- zel mavi gözlü, uzun boylu bir | cağım. Bu Temistoklisin ne fena. delikanlı idi. lığını gördün. Gayet âdil bir Fevkalâde narik olan bu atlet, | dam olduğu dillerde dolaşryor. Hükümet kendisinden Lir fenalık stada daima nişanlısının hediye t $ etmiş olduğu ipekli atletizm elbi. | mr görmüş, yoksa sana bir hak. asazlık mu yaptı? seri ile gelirdi. Bu elbisenin a sünde s:nml kelimesi nazarı ıdılş. Köylü şu cevabı verdi; kate çarpardı. İşte Kunar kendi. — Hayır.. Ne bana, ne de hal- ni göğsünde taşıdığı bu isme, ka bir zararını biliyorum. Fakat sevgili vatanı Finlandiyaya kür- dım, O. ban etmiştir. Bütün Avrupa memleketlerin- de tanınmış olan Kunar birçok meziyetlere sahipti. Bilhassa çok okur, çok dinler ve pek az konu. şurdu, Bu kıymetli filozof atletin ölü. mü yalnız Finlandiya için değil, bütün dünya icin bir kayıptır. Görüp düşundııkçf Bir derdimiz daha! Dün, bir avuç karın, İstanbulda doğurduğu bozgunu an- latmağa çalışmışlım. İç derdi görmek, daha doğrusu iç dert- lerinin göze girecek kadar belirişine şahit olmak, hiç hoşuma gitmez. Ne vakit böyle bir müşahedenin âzabiyle yazı yazsam, bitirince, kendi kendime: — Bir daha inşallah, bu mevzua dönmek nasip olmaz. Derim, Evet dün kardan, karın beş asırlık hir payitahtta yaptığı porişanlığı anlatırken de, cski duygum değişmemişti. Onun için de, yine ayni temennide bulunmuştum. Fakat aksiliğo ba- kın, ki dün bu koca şehrin hayatını altüst eden bir başka hl. dise oldu. Bu yeni belâ, “Lodos,, tur. Vapurlar, insanların yüze yü. ze geçtikleri daracık bir salında işleyemiyorlar, devrilip bat- maktan korkuyorlardı. Kaptanların güsterdikleri — ihtiyatta, halkın canma bir hürmet mânası gürdüğümüz için, onlara sitem edecek değiliz, Ancak süvarilere bu korkuyu veren şey üstünde durmak h- zım geldiğine de şiddetle inanıyoruz. Dün, akşam üstü köprünün bütün iskeleleri birer mah- şerdi. Vapurlar gelmedikçe, ahali birikiyor, bekleme yerle. rinden taşan halk, köprü altını baştan başa kaplıyordu. Bu talihsizler arasında mektep çocukları da vardı ve on. ların hali yürekler Acisı idi. Hemen hepsinin göz bebeklerinde korkunun bir burgu gibi derinleştiği seziliyor, körpo yüzle- rinde endişe bulutlarının gölgeleri görülüyordu. vakit geçik. tikçe, bu kalabalığa çoluğunu, çocuğunu, karısını, kardeşini bekliyen telâşlı, meraklı insanlar da karıştı ve kalabak, da- yanımaz bir taşkınlık, bir işkenco halini aldı. Boğax vapurları, yolcularımı “Bebek,, “Arnavutköy, iske, lelerine indirmişler, bu sefter de. tramvayları baskına uğ. ratmışlardı. Bütün bunlar, bir lodos yüzündendir. Fakat suçu lodosa yüklemek biraz gülünç olmaz mı? Vapurlarımız büyük, sağlam, denizci gemiler - olsalardı, yine böyle karışıklıklara uğrayacak mı Idik? Ben, hiç de bu fikirde değilim. Marmara gibi nihayet avuç içi kadar dar bir su parçası üstünde, en büyük fırtmaların kuvveti ne olabilir? Güzel ya- ptlı ve şimdikilerin bir misli büyük gemller, bu fırtımalara uskur kahkahalariyle gülerek yollarına devam ederloer. Artık bu meseleyi kökünden halledeck haldeyiz sanıyo- rum, Rüzgâra, kara, korkulu — gözlerle bakmak değil, onları kendimize uşak yapmanın yolunu bulalım. PLE ha HAKKI SÜHA GEZGİN Hokert Kunar Finlandiyada alınması çok müşkül olan beden terbiyesi lup yazdığım halde, bu tarihi va. kaya bir misal bulamadım. Ha- yır, bulamadım değil, herhangi bir misale tatbik etmek isteme. dim, Çünkü Atinalı köylü gibi düşünenler pek çok.. N.A.