MDana artık er- <ek Pgtbi gelir ve ondan siret edertm. Bilmiyorum, nasıl anlatayım? Onda artık ıslak bir şyey hissederim..” Tito arkadaşına dönerek — ya- vaşça sordu: « — Şitmdi bü kâdıinın âşığı kim- ; | dir? Nöcera cevap verdi: — Bir ressam, Fakat bu çeşit bir kadıcın eli altında dalma icar bında onum yetine — konabilecek beş, 3ltr tane yeklek buluttur. ... Ertesi gece Tito Arnmodi ile Pietro Nocera Ermeni güzelinin Rtoll ile Porte Maillot arasında- ki villasina davetli idiler. Kokar in müptelâlarmın — âristokratik sınıfı hep Parisiri bu semtinde o- tururlar, Bu semtteki muhteşem villalarda bu emif insanlar — sık Sik içtimalar yâparlar. Kokainin sarhoşluğu — içinde birlikte beyaz geceler geçirirler. Buralarda yalnız kokainomani değil, kloromani, eteromani gibi marar:f iptilâlar üzerine konuş* mâlar olur. Bu konuşmalar - ipti- dâfcemaat halinde — teerübe ile başlar, sonra iptilâ ile nihayet bulur. Bu suretle normal hayat yaşayan bir takım ailelef bazarı yavaş yavaş, bazan daha sürat ile bir kokâis ocağı halini alır.. Kadınlar ve erkekler bitibirlerini Kokain eğlencesine Mavet ederler. Bazt âileler de on beş yaşında- ki çocüklârdan yetmiş yaşındaki ihtiyar babalara hastalığın sira- yet ettiği vardır. Bu iptilânm şüpkesiz eh elim şekli hem katı, hem köcanin birlikte sürükden: miş olmasıdır. Eğer kökâin kul- Tanan aitelerde erkek ve kadm kısırlaşmazlarsa butilardarı doğa- cak çocük caktır; tltekimi Mötfinomani o7 lanların çocuklarıma herşeyden e- vel morfin gırmga etmek İğzım- gelir, Alkoolik olan adami Ketidi ipti- lâsınınm fenalığımı bilir ve F larınf bu kötü itiyada tutulmama- larr, için nâasihat eder. Halbuki kokainöman böyle değildir; o, ilâkis başkalarına bu İptilâyi neşretmeği'üdeta kendisi için bir vazife telâkki “öder, Kokain ip- tilâsına uğrayan her fert bulun- duğü muhit içinde Bu hâastalığın tehlikeli bir neşir vâsrtasıdır. ıv Maklam Katalan Tergregorya: man villası süt gibi beyaz bir bi na idi ki yuvarlaklığına bakınca bir Yunan mabedini andırıyordu. Villanın bir tarafında, mustatil geklinde bir de küçük bahçesi v,uıîı._gnqu köşk yanındaki bu Bahçe'gelin esvaplarına bağlâh- :wbîr yeşil yağrağa benziyor: u. “Tito Arnödi,ile Pietro Notera hur?eı yin'i 'araba içinde geldiler, Gökte tatm bedir halinde olan ayım bir tarafından uzanan bit hülut Dir fener tütan uzanmış bir eli hatırlatryordu. Gökte, şurada, burada serpilmiş yildız kümeler vardı ki bunlar da Daha ben ©ü yaşında iken avda benim vurduğum tavşanla- Ti pişirirlerdi. Küçük iken en siyade nasatı dikkatime çarpan senekle iki defa koyun sürülerinin büyük kâafi- leler halinde-geçmesi idi.. Bunlar ilkbaharda yüksek vadiler, Tuna ovasına iner, ve sönbaharda tek- fat yaylalara çıkarlârdı. Bu hâareket günlerce, geceler- te devam ederdi.. Geçenler ârtık sürüler değil, uzun sonsuz bir yün nehti İdi. Sulatın boğuk gürül- tüsü bu sürülerden de yükselir- di Dâaha uzâklarda, çok uzaklar- da havaya yükselen ve sanki sü- rüleri muhafazasına almış bir bu- Tut vaziyeti arzeden tozdan sürü- lerin gektiğini anlamak kabil o- Turdu. Çoban, yanındaki küçük eşeği ve elindeki uzun sopasiyle Misır- dan çıkışı hatırlatırdı. O zamanlar: — Anne, derdim, bu Sen Jo- zef değil mi? Ve kıvrik boynuzlu siyah bu- runlu, gözleri kızgın koçları şey- san tannederdim. Konstantin bu bikâyeleri sıra- sanla Sdr akıamm ağımdan *eni Bir belen kaçırımıştı" -— Bütün atnam ile babam tar- İ | CPN. 13.30714.00: Müzik: 6-10-939 Cuma 12.30: Program ve memleket sast «yarı, 12.95: Ajans ve Meteoroloji haberteri. 12.50: TÜNK MÜZİĞİ: (Modera tâ yukarılardan semavi bir nefes | müzik — PL.) 18.00: Program.. 18.0$ ile üllenmiş platin zetreleri gibi getiyordu. Frak giymiş olan iki adam ara: balarından indiler. Villarm ves, tibülü Rumen etilinde teşkil &- | dilmişti. Duvarlarda koyu kırme zr zemin üzerine Pompelde oldu- gu gibi mitolojik açık bir takım resimler vardı. Tito ile arkadaşı hodlorm şap- kâlarırıt bıraktılar: önlerine ge. çen bir uşağın gösterdiği büyük bir safona girdiler. Burası kütup kuşu pingnen sa. lonu idi; etraftaki bütün düvar- far büyük aynalar ile kaplarımış idi, bu aynalar üzerine de kutba mahsus manzaralar — restmolun” muştu: Gözün alabildiğine kar- Jâr, buz dağları, denizler içinde yüzen büyük buz kütleleri, bun- Tarım üzerlerinde de Yirçök pin. güven kuşları... Fakat bu resimler düvatlarda. *i aynaların yalnız alt taraflar- a yapılmış olduğundan çıplak, Boş kalar üst tarafları karşılıklı olarak bü kutüp âleminin manza" ralarını nâmütenahiye doğru ak- settiriyordu. Buradaki pingüven kuşları da ellerini arkalarına götürmüş frak: İt adamlara benziyorlardı. Beyâz, mavi ve yeşil renkler hyeğroğlifi hatlar ile işlenmiş ge. niş bir halı salonü hıııınhqışı—. tüyordu. Yarım daire — şeklinde divanlar üzerine kaplan derileri ve reük Yenk yaştıklar yerleşti- Tilmişti. Salonlda ne lâmba, ne de | aydınlık alacak pencere — yoktu; fakat salonun tavamı mâavi cam" dân yapılmıştı. Bürâdan rönkli #lektrik Tâmbalarından geldiğine şüphe olmıyan müphem ve sisli bir ziya dağılıyordu. 'Tito içeriye girerken — eilerini kendisine doğtu uzatarak — gelen Ermeni güzeline: — Sikirkâr yüvanızın hayranı- | yız.” Dedi. Sonta ilâve etti: | — Galiba ilk gelen biz olduk. | Vaktinller evvel gelmiş olmalı-. | yız?" — Hayır,asla. Ribettemisafir. | lerden biri Ük gelmiş olacaktı.” 'Tito ile arkadaşını salona ka. | dar getiren uşak henüz — kapıyı | kapatan haşmetlü örtüyü yenlden kaldıtarak üç yeni misafir daha geldiğini haber verdi ve Üç isim ıl; dedi. Üç mösyö içeriye — gir- diler. Bunlardan bişi,büyük, zayıl | Yapılı, traşlı bir aldam (ti. Saçla: ti beyazlaşmıştı. Ermeni güzeli bu adamı dim ettis — Profesör Kasyope, Paris ra- sathancei müdürü. Bu profesörün teleskopu bütün dünyanın en bü. yük teleskopudur. Reveranslar... Ermebi güzeli, sönra Tito ile Aarkadaşmı profesöre tanıttı: — Döktor Kletdölün ve arku. daşı... İki gazete Muhartiri. Reverastnlar. Ermeni güzeli rasşathane mü- dürünün yanındaki iki misatiri takklim etti: — Ressam Triplisek. (Daha var) tak- Menmleket saal ayarı, afans ve miete, oroloji baberleri, 18.2 Bi: (Fasıl heyeti), 1 Çalanlar: Vecihe, Cevdet Çağlı, dal Niyazi Seyhun, — Şerif İçli. M 1 Mefharet Sağnak. A - üf Ağa — Hicaz şarka — Niçin Maseher, B — Bedriye Hoşaör — şarkı — Mümteziç aşkınila. | € — SalâhattlIin Pınar — Hicaz şar- | | kı — Yüzüme gülke de kızlar, D — Halk türl - Karanfil oylum oy. hem, 2 — Necmi Riza Alıskan. A — Şerif — Karcığar şarkı — Mestoldu ? Könül, B — Ali Efendi. — Karcığar şarkı — Aldın dili naşadımı. C — Rakim — Üşşük şarkı — Bana hiç yakışmıyor. D — Suphi Ziya — Uş. $âk şarki — Nedön Hiç durmadan $ — Müzeyyen Senar, A — Şevki Bey — HHicaz şarkı — Rağlanıp sül. fü hezatan. B — Sadeltin Kaynak — Hicaxz şarkt — MHMazan ile geçti C — Şükrü — Hicaz garki Gezer dö. laşır. D — Halk türküsü — A Fadi. mem, 20.10: Temsil. 21.10: Müzik: Pracio, — Vö Minör). (Radyo Orkestrası) riüs. 1 — Plerne — vak «« $ mef senfoni 92.00: Ajans. Zirsat, Beham vilât, Kambiyo — nukut (Fial) : Müzik: (Carba Yazımki — program ve kapanış. Srnlema ve Tiyatrolar Şehir Tiyatrotu Bu akşam 2030 da Tepabası Dram Kısmı ROMEO — JÜLYET —e Komedi Kısmı 2 KERE 2 çacaa Halk Öpereli Büu akşim Halk temsil: (Ba be #L Rüpta yYöklü), â Fiatler: — SOLAĞ-05 | E. TİYATROSU 6 Birinciteştin Cuma , günü,akşa. mt Gedikpaşa Azaz, Sinemasında SAÇLARINDAN UTAN Vodvil'4 Perde lemdar Sineması 1 — Lorel, Hardi Kodeste 2 — Genç'Kizlar Daktilo Bayet seti Yazar, dosya ve kayıt işlerini yapar bir bayan husuüsi veya resmi dairelerde iş arıyor. Adres: Sultanahmet Dizdariye sokak 31 No, da Nebahat. Yazan: rer bıçak lanmiş olan türlü türlü aletler bulunduğunu gör. dü, Bu adamların hepsinin ka. ba, vahşi ve korkunç yüzleri vardı. Hattâ gocuk denecek o. lanların yüzleri de böyle idi. Vang Lung bunların — yüzlerini görünce, torununu derhal yanı. Na çekti ve mırıldandı: — Haydi gidelim ve kapıyı kilitleyelim. Bunlar seyredile - cek İyi insanlar değil, küçük kalbim!.. Fakat ânide, daha dönmeğe vakit bulmadan, bu adamlardan birisi onu gördü ve bağırarak seslendi: — Heyy!.. Bana bak!.. İhti. yar babamın yeğeni bana baki. Vang Lüng bu sesi duyunca başmı kaldırdı,. ve amcasının oğlunu gördü. O da diğerleri gi- bi giyinmişti. Üstü beşi toz i.| çinde idi, ve grileşmişli. Lâkin | yüzü öteki adamlarmkinden dâ. ha vahşi, daha korkunçtu. DelL kanlı haşin haşin güldü ve ar- kadaşlarına seslendi: — Arkadaşlarım, burada du. rabiliriz. Zira bu, zesgin bir a. damdır, ve benim akrabamdır. Vang Lung, dehset içinde kı. mMıldaâamaya — vakit bulmadan, sürü yanmdat akıp geçerek, kapılardan — içeriye — daldılar. Kendisi de aralarmda, ortala. rında çâresiz va ne yapacağmı( bilmez bir halde kalakaldı. A. | damlar, avlularma kirli, pis sü-« lar gibi her köşe, bucak vö çat. lağı tkayarak doldular,; yerla. re yayıltrak uzandılar, ellerini havuzlara daldırarak suyundan içtiler, Öymalr masaların üs. tünde biçaklarmı takiırdattılar, canları, istediği, dilediği yerle. re götürdüler, biribirlerine ba- Kırdilar. ©Ö zaman Vang Lung başma gelenlerin tesir va kederile ü. mitsizliğe düşerek torunu ile birlikte en büyük oğlunun ya. nina konaştu. Oğlumun” avlula. rtna girdi. Oğlu orüda oturmuuş kitap' ökuyordu. ” Babaâı - içeri girindce ayağa — kalktı Vang Lang'un soluya soluya anlat. tıklarını duyunca, homurdan- maya başladı, dışarıya çıktı, Fakat yeğenini gürünce, ona | küfür etmek veya ngağıdan a. | larak hürmet etmek mi lâzim geldiğini kestiremedi, di. Fakat baktı, ve arkasında | duran babasma homurdandı: — Adamların her birisinde de birer bıçak var!. dedi. Onun üzerine hürmetkâr bir | tavır takındı, ve: — Byvine tekrar hoş - geldin yeğenim!.. dedi. Ve amcasınm oğlu, alabildi. ğine sırıttı, ve cevap verdi: T Bir kaç Moâlsetirdın* k 'ang Lung'un oğlu: — Senin misafirlerin n hoş geldiler, Yollarına İ vyam etmeden önce yiyebilme. | leri için kendlğarânn yemek ha. zırliyacağız!.. K | O zaman delikanlr daha hâlâ sırrtarak konuştu: ı — Pok âlâ hazırla, ama son. rası için acaleye lüzum yok, Zi. TUNAKIZI 39 Jada çalrşirken — Flörikâa ile ben bizlden daha küçük olan kardeşle- rimize bakardık. Demişti. Domnika ince bir ka- | din tecessüsüyle bu — Florikanın kim olduğunu sormüuş, getiç adam bu sualden biraz rahatsız olmuş bir şekilde : — Bizim evde kaldığınız gece yatakta beraber yattığınız kız.. Cevabını vermişti. — Bu sizin hemşirelerinizden biri değil miydi? — Hayır.. Butdan sonra Domnika sözü bilhassa bu tarırmadığı Florikaya çevirmek istedi. Fakat Konstan- tin bir daha asla bundan bahset- medi. Genç kız köyde bırakılmış bir nişanlı mevzuubahis olduğunu zânnetti.. Bundan kemdi kendine itirafa çekindiği garip bir kıskanç dık duyduğunu hissetliyordu. Aynı zamanda Konstantinin ar* tık ailesinin fakri zaruretinden de bahsetmediği ditkat nazatındar. Çüzkü gerç atle- kaşmıyon'u. reskoyu mesul tuttuğunu biliyor- du. Bütün bu münasebetler — ile arkadaşının inceliğinden memhun görünüyordu. Konstantini asilleştiren mın bu sefaletten Nikola Tave- ' her | husus genv kıza manasını tayin edemediği bir sevinç veriyordu. Pazarları ava çıkmadıkları za- man Kosntantin, Domnikayı ger» meğe götürüyordu. Şöyle biraz istirahat ettikleri zaman her iki- si de daima manidar bakışlar ile biribirlerini süzüyorlar, manalı Bözler söylüyorlardı. Domnika küvvetlenmeğe baş- Jayan kollariyle ağır kürekleri çekerken Konstantin kayığın kıç | tarafına azanıyor, vene kızın dix- lerinin Üstüne kadar cıkan etek- deri altında içini gıcıklayan — fil- dişi gibi beyaz, diri bacaklarını | seyrediyordu. Domnika kürekleri bırakıp ya- iği zaman, terden yüöğd- süne yanman gömleğinin munta- zam haslarını mectdana koyduğu- nü görüyor, nefis bir kadın ko- kusu damarlarını yakıyordu. Bir akşam birlikte saman taşır" larken yeşil otların üzerine uzan- mışlar, kızıldan, eflâtuna geçen ve gittikçe kararan gökte ilk yıl- dızların doğuşunu seyrediyorlar- dı. Domnika, bir bahar rüzgârı kadar hafif bir sesle: — Ne güzel, böyle değil mi? Dedi.. Öteki verecek bir çevap bulamadı.. Bu cevabı kanınm son damlasiyle bile ödeyebilirdi.. Kayık beşinci dela olarak ağır ağır Tunava çıkıyordu., Lö Mes> triye, Valkov civarındaki büvük kasabaları gezdikten soara rehbe- riyle birlikte tekrar Delta mınta- katına avdet etmiş idi. Bu hilekâr ve iş bilir adam Val- kovdan gecetken yabancı — bir çiftin bir müddet evvel sehirden pectiğini ve civardaki — köylüler- den birine veri-emis olmaları ih- Üreli bulunddumu Görenmis idi. Bütün bunlar gayet zayıf ühti- dülor. Ve en büyük Âiyi, namuslu karısmı « 'girdi, ve: Pearl Buck, Çeviren : — Y7 —— ra bir kaç gün, veya bir ay ve. yahut bir, iki sene burada is(L' rahat edeceğiz, zirâ harp başla- yımcaya kadar kasabada ko. naklıyacağız.. Vang Lüng ile oğlu bu sözle. | ri duyunca, tecasür ve hayal inkisarlarınt güçlükle p'ıkye.L bildiler. Fakat her yerde, bütün | avlalarda piırıldayan bıçaklar . dan dolayı da bu hislerini giz. lemek mecburiyetinde kaldılar. | Eilerinden geldiği, becere bil- | dikleri kadar zavalir bir gülüm. seme ile gülümsemeğe çalıştı. lar, ve; — Memnun olduk!.. Memnun olduk!.. dediler. büyük oğlan yemeği ha. zırlamak için gitmleğe davran. di, ve babasının elinden — tuttu,. | Her ikisi de iç avluya 'nçuhr.ı Büyük oğlan kapıyı kapadı. On. | dan gonra da baba ile oğul, her ikisi endişe, düşünce ile biribir. lerinit vüzlerine baktılar, ve hiç birisi ne yapacağımı ne söy. | Tiy ini bilemedi. | Derken ortanca oğlan koşa. | rak geldi. Kapıyı çaldı. Kapı façıldığı zaman, delikanlı yuvar. lanarak içeriye girdi ve teldem. | dâh da yere düşmekten kendisi. ni #lamadı ve soluyarak: — Her yere, her öve, hattâ fakirlerin evlerine de aekerler dolmuş. Ve ben satim itirazda bulunayım demiyesiniz diye ko- şarak geldim. Zira bugün bizim dükkândaki — tezgühtarlardan, kâtiblerden biri, ki her gün ya. nımda, tezeâhta olurdü, asker. lerin geldiğini duyunca evine | gitti, kendi karınınm hasta yat. tığmr odada askerleri yörünce | çıkışacak olmuş, askerler za - Valir Adama, sanki yağdan ya. pilmismıs gibi o kadar kolığ - İfkla, bıçak — Baplamışlar Li bir tarafından girmis, öbür tarâ . fından cıkşııı. Ne isterlerse vermeliyiz. Yalnız dua -delim, harpıçok geçmeden didğer taraf. lara siravet etsin.. dedi.. Sonra her üçü biribirlerine ağır ağır ve kederle bakıştılar, ki ile, bu azgın, şehvetine düşkün'vo aç adamları'düşün. — Kadınları en iç avlulara nakletmeli, oraları gece' beklemeli, kapıları kapalı tut. malr, ve arka sükünet kapısı- nr da açık ve gevşek bırakma. | | lıyız!.. dedi ve delikanlının de. diği gibi de yaptılar. Kadmları ve çocukları alarak Lotus'un tek başına Tuti ve hizmetçileri, | le birlikte oturduğu iç avlula. ra nakletüiler, ve bunlar burada rahatsız olarak ve sıkışarak ©. | tunf;ı:l;;m oğlanla Vang Li kapıyı kolladılar, ortancu '::- lan da eli değdiği zaman geldi ve üçü birlikte gece olduğu gi- bi gündüz de aynı ihtimamla nöbet beklediler. Fakat ortada yeğenleri vardı ki, akrabaları olduğu için kanunen onu kapı dışarı edemiyorlardı, ve deli . kanlı gelip kapıyı vuruyor, içe. maller idi. Fakat Lö Mestriye hiç bir teşebbüsten geri kalmak istemiyordu. Öğlene doğru küçük bir köye gelmişlerdi. Burada kü- gük bir kanalm nihayetinde, uzun otlar arasında birkaç tabta kuli> be görünüyordu. Bu evlerin biri- me karınlarına kadar #uya gömül- müş olan bir çift kanal: temizle- mekle meşgul idi.. Lü Mestriyenin rehberi derhal çamuru kazmağa uğraşan adama hitap etti. Kadımn yabancılara bir göz attıktant sonra derhal başını çevirmişti? Geriden siyah saçla” Tını gıkan kırınızı kolah ve duman rengi bir çorap gibi duran siyah çamurun Üzerinkle beyazlığı bir kat daha meydana çıkan baldır- larınm yukarı kısımları görünü. yordu. Erkeğin üzerinde bir Rus göm- leği vardı.. Fakat bu muhakkak ki Livojea değildi. Slavların u- zun sakallarına mukabil, bunda esmer yüzünü gölgeleyen siyah bıyıklar vardı. Rehber bu delikanlıya remen- ©e hitap etti: — Yanımdaki allam bu civar- da bulunmas: mohtemel olan bir Rümen kızını arayor, Buü kiz se hirlidir. fakat şimdi herhalde köy- lü kıyaletine girmiş — olmalıdır. (Daha var) ” VAKIT '5 Mbrahim Hoi ' 1 ABONE TARİFESİ Wemlekel — Weml içinde dışt Aylık 95 — 150 Flİ 38 aylık 260 425 #| Raj 6 aylık 475 820 £ yıllık 900 1000 Tarifodea Balkan Birliği İĞE * ı ayda otuz keruş düşülür. birliğine Rirmiyen yerlere © velmiş beser kuruş zammedili Abone kaydını . bildiren # B düp ve telgraf Geretini, 6© b parasının posla veya bank ÜDş. yollarma ücretiti idare kendi | rine alır. B 'ürkiyenin her posta-met*” | ;, | İzinde VAKIT'a aböne yat” | p Adreş değiştirme ücretk | Jrb 25 kuruştur. #a İLAN ÜCRETLERİ | Ticaret lânlarının sanUta ŞÜ fıri tondan Hibaren fün saytllk Ay minda 40; ç sayfalarda — 50 Ş ruş: dördüncü sayfada 1; 18f İ ve Öçüncüde 2, birineide başlık yanı kesmece 5 liradifyi, K Büyük, çok devamlı, — kİl retikli Wlân verenlere ayrı indirmeler yapıtır. Resmt NAfTEL y vr0 santim , satırı 30 kurust! E Ticart Mahiyette Olmuy4” Küçük Hânlar Bir deta 30, iki defası Sük Ş, Rı defası G8. dört defası 75 vE delası 100 kuruştur. . Üç # ilân verenlerin bir. defası ü vadır. Dört satırı geçen ildi fazla salırları beş kurüşlali sap edilir. Vakıt hem & kendi idare yerin hem * kara cadürsinde t Y sibinda — KEMALEDDİN — | Hân Bürosü eliyle — ilân eder, (Böramen tetefonuz 90 Yapak fiatleri Dün bir gün içinde yerli rikalar piyasadan 75 bin kilü İli yapak almışlardır. Fiyatlif 57 kuruştur. Amerikalılar geçen mevsif jkalma tavşan derilerine talif i imuşlardır. Sevkiyata , başlif ğ tır, Bu yüzden!fiyatlar ha bi *Miş, 22 kuruşa çıkmıştır. Ü Amerikaklariyine geçen jden kalma sansar derisi dt mişlerdir. Bunların göndi ıi:in de hazırlıklar — yapıle şdır. 8 y Nt lan ol K Azılı bir hırsiz / », 7 İstanbulun muhtelif yerlt birçok evler soyan Sedat * tazılı bir hırsır, Sultanahmt; İrinci sulh ceza mahkemeti ifından yedi ay mükldetle hküm edilmiştir., riye giriyor, ve parıl püi ışıldayan biçağımı — açık ÜÜ <elinde gezdirip — istediği =(kğıeğ= uratli ü ser bir sı takip ediyor, fakıt bir ' Ağzmı açmaya cesaret 6 yordu. Zira, hezifin elindi, Ve ışıldayan biçaik' «vardi ği dut yeğeni de şuna bunâ ve her kadını ayrı ti. En büyük oğlanın baktı, kaba gülüşüyle — Nefis, nazlı bir Pi var yeğenim!.. dedi, Bif ba hantmı, da Ti göncalkrı v €a oğlanınm karısı için d€ — İşte bu da köyden ğj tombul, kırmızt bir turp- kuvvetli, kırmızı bir €t sıl.. dedi. Ş Herif bunu, kadımım #İji kırmızı suratlı kalm duğu, buna rağmen de İy) görünmediği için söylemi” g haydut yeğen yengesine ği diktiği zaman büyük oğl Tısı titreyerek — uzaklı y yüzünü kolunun arkasilık. dığı halde, dinç ve neşeli ortanca oğlanm karısı 2: güldü, ve arsızca cevSl — Ne yapalım?, Bazli cak radist'ten tatmayi! tü bir parca kırmızı ettef * nırlar.. dedi. Ve haydut yeğen de ” karşılık verdi: 4 — Ben && hoşlanırıı ( gf ve kadının elini tutmak Ogf$ , miş gibi bir karekette " Şiç *