1—VAKIT 25 EYLÜL 19389 ya girı , diş ve üst fırçalarını ve diğer | buna benzer eşyalarını Jâvayo t | zerine dizdi. Gömleklerini dola- let gördü. Bu, telefon idi. Kendi kendine: — Ne yuık kı lclck n var, Fa. kat kenı m edecek ki: sem yok. Bır Adamın telefonu o. lupda kimseye telefon edememesi de acı bir mahı rl At meydan yok! Bu bir şey. Fakat kendi edecek ta: ir i sı bu olsun? 'Tito telefonun ahizesini yerin- den çıkardı. Rastgele bir numz. Çok geçmeden ce vap geldi. Bu, bir kadın sesi idi Tito derhal aklından geçen bir | ne telefon ullanmağa niçin mani Acaip! Siz mi. siniz madam? Tamam! Ben de si- zinle konuşmak istiyordum. M dam, sakın kel niz. Zira kocanı Ben size, daha fazla bir şey liyemem. Olmaz, katiyen v mey yalnız bu kadarı- mr bilmeniz kâfi; Kocanız biteni hep biliyor. Canım — diyorum. Hayır, olamaz. bir kelime söyliyemem. hayır. Ben Bobby deği di bakalım. Evet, ben Bobbyyim, Mademki siz bunu anladınız. Ben de itiraf m. Sizinle konuşan Bobby'dir. Öeceni: hayırlar ol. sun!” Sonra telefonu koydu. — Yarabbi, kimbilir bu kadın kimdir?" Sonra biraz düşündü. İçinden bir nedamet duydu. — Zavallt ka dedi,'kendi sine fena bir oyun Oynamış ol. düm. Kimbilir bu geceyi nasıl ra- hatsız geçirecektir? Ne kadat sı- kılacaktır? Acaba bir daha tele. fon edip kendisini teselli edeyim mi? Faka' belâya bak ki çevirdi- ğim telelon numacrasını da unut. — tum. Neyapalım? Kimbilir, bel- ki bu kadmma bilmiyerek iyilik de tekrar yerine D Sonra tekrar gülmeğe başladı. l Elbisesini çıkarırken - saatini, ç» pörtfoyunu, bir küçük altın kutu- yü masanın Üzerine bıraktı. Kı. tuüyü açtı: İ hemen tama miyle boş gi Gece (Casino de Paris) de numaraların fasılası | esnasında (İrrefutable) gazetesi. | ne girmiş olması şerefine bir iki defa kokain çekmişti. Kutunun dibinde ancak bir gramdan biraz fazlaca bir şey kalmıştı. Tito bun- ları da elinin arkasına döktü ve — büyük bir iştiyakla burnuna çek- &. | Bundan sonra valiz Jan son eşyaları da çıkardı: Bun — lar bir pijama, bi: / Tövelver idi. Pı)anıı giydi. «€ili yatağının yanmdaki su rlnlı br üzerine koydu. Kendi kendine mırıldandı: — Detler ki bu incil her na- muslu sadamın başı ucunda dür- «mas: icap eden bir kitaptır. Ben PIRTARP her yeri ara.. Ev o kadar büyük | değil., Birkaç dakika içinde işini bitirebilirsi: Sonra karısına döndü: — — Haydi Sanda, yeğenimize | fakir evimizi gezdirmek şerefine | mail ol.. — Dedi. Pol Taveresko şiddetle Sözünü kesti: — Teşekkür ederim, her ha. “de beni onün saklı olduğu yere — Sen, kendini, galiba birçok | gizli yerleri olan muazzam — bir | Şatoda zannediyorsun? Ne diye- yim, aldığı terbiye, görgün böyle İicap ettiriyor. Fakat yavtum' | köylülerin evlerinde — gizlenecek hiç bir yeri yoktur. Kalk her ta- “tafı kendin istediğin gibi ara.. E- ' ğer senden daha çetin olan jan. darmalar kardeşini bu evda, bu köyde, hattâ bu civardaki bütün köy ve kasabalarda bulabilirlerse bu ismimi kaybetmeği kabul ed'. — yorumi, Taveresko olmaktan ben- | danberi bir mıınhdı: —— Pol yavrum, boş yere vaj sun.. Haydi İstediğini yap, beni de rahat brrak.. Allaha tsmarlr. | ka | lanan, nam i | bu kitabı hiç bir zaman okuma. drm. Fakat her vakit yatağımın başucunda tutarım.” Sonra yatağına girdi. Yorgan- kadar çekti ve ışığı söndürdü... .—.* 'Tito'nun burnuna çektiği ko kain zerreleri teneffüs ettiği hava içinde dağılarak ciğerlerinin en derin noktalarına kadar gidiyor, bütün teneffüs cihazı içinde onun serin, fakat kavrayıcı tesirini his. Sonra ayaklarını yatak oynatarak Ah.. Bu oötelde ne kadar so- va: Diye söyleniyordu. Titonun kalbi de yastık üzerinden göğsü içindeki çarpıntıyı duyuyordi — Kalbim aldı, y num yok olduktan sonra o da faaliyete geçti. Her halde ben bu gazetecilikte çok çabuk ilerileyc. ceğim. Bir seneye varmaz mutla: gazete başmuharriri olacağım. Nazırlardan birinin kızı ile evle. neceğim. Sonra mebus seçilirim. Bundan sonrası artık keka! Fa- kat yarabbi, ayaklarım da ne ka gdar üşüyor!.” Biraz sonra Titonun kalbi sü. künet buldu. Fakat hayâli içinde mehtaplar yazıryordu. Başının içi sanki bir timarhanede b.r karna- val gecesinin halini andırıyo: Gözlerini kapayınca ibtida bır karanlık içerisine dalıyordu: Bir mavi karanlık ki içinde soğuk kıvılcımlar peyda oluyordu. Son. da her kıvılcım ikiye bölün! tekrar yıldızlar ordu. Bir- | denbire bu yıldızlar arasından kafatının içinde her tarafı ayı tenahiye doğru lâ eden ziya tufanı oldu. Kapalı gözleri bu aydınlığın tesiri ile ka- maştı. ra bu nihayetsiz aydınlık içinde bir daire çizildi. Daire alâs tik? bir şekilde — dalgalanıyordu. rt köşe oldu. Dört köşeden bir müstatil çıktı, Daha sonra bu müstatil mücessem bir ! adı, bir kitap meydana gel- i: İncil!.. İncil, aklına, bu dünyayı hal- keden büyük kuvveti getirdi. Şimdi yeniden kalbi çarpmağa başladı. Hem de çarpıntı o kadar şiddetli idi ki sanki daracık Sünü parçalayacak gibi oluyor - du, göğüs kafesi içinde çırpı * nan bu görünmez kuş sanki dışa- yıp çıkmak istiyordu. incilde dünyanın yaradılışı p şekilde hikâye edildiğini içinde Bt güneşe ol, dedi. Göklere ol, dedi. Ağaçlara ol, dedi. Yıldızlara ol, dedi. Kuşlara ol, dedi. Hayvanlara ol, dedi. Tnsana ol, dedi..... Bunun üzerine her şey — oldu. Güneş, gökler, ağaçlar, yıldızlar, kuşlar, hayvanlar, insan bu dün. yayı zeynetledi. Allah adamı ya- Tattı. Fakat Havvayı da onun eğe kemiğinden vücuda getirdi. Ön- dan sonra bunlara tenasül emre'. “. (Daha var ) TUNAKIZI | Ve bu sözleri söyledikten son- ra ıslık çalarak odadan dışarıya çıktı.. Demetrin karısı Sanda genç a- dama yaklâştı: — Mösyo Pol., dedi. Kocam yalan söy«e siş değildir. Sizi te- min ederim ki Domnika burada değildir. Ve alçak sesle ilâve etti: — Size şunu da temin ederim erindedir. Gidin baba. nızı bulun.. Ona, kocamın şerâ'e | tini kabul etmesini söyleyin.. De- | metr inatçıdır, teşebbüsünden as la vazgeçmi sunuz o ne kadar betbaht ölmüş. tur.. Biz de bu işe karıştığımı « hze yüzümüz gül- .. Siz biliyor musunuz biz. İhtiyar kadının gözlerinden a- kan iki stıra yaş genç adama te- sir etmişti: — Babam, © da cok inatçıdır. dedi.. Teklifleri asla kabul etmi, yecektir. Siz Demetri iknaa cal, | Seyhun. 1 — RADYO 25-9-939 Pazartesi 12.30: Progra: 12 , ve memlekel sa. at ayarı, Türk Müziği: (PL) 12.00: Memleket sant ayarı, — Ajans ve Metcaroloji haberleri. 1318 — 14.00: Müzik (Karışık pprogram — PL), 19.00: Proj ve memlekel saat ayarı, 19.05: Müzik (Oda müzi- ği — PL) (Fa, sıl Heyeti). 1 müsikl serisli Yönetken Tar.) at ayarı, Ajans d berleri. 20.50: TÜRK Ğl: Mü. eyyen Senar, Çalanlar; Vecihe Dar yal, Cevdet Kozan, Kemal - Niyazi | inak peşrevi, 2 — | Arif Bey — Suzinak şarkı: — (Beni | bizar ederken). 3 — Nurl Şeyda Suzinak şarkı; (Sevdim seni ben). * — Arif Bey — Suzinak — şarkı: (Aşkınla yanmaktadır). 5 — Kemal ; Niyazi Seyhun: (Kemençe laksimi) 6 — Dede — Rast Karlı da, di aşdım da geldim). 7 — Dede — bak Efe'de). B — Rast saz mesa 9 Türküsü: — (Ahverin 10 — Halk Türküsü: : Konuşma — (Doktor zik (Neşeli müzik Müzik — (Küçük Orkestra — Necip Aşkın). 1 — Paul Haolener: — NI. İtalo Ar. 4 — Karl Fö. — Feliks (Fantezi), : Bir gecenin Feliks Glesmer Pueci. kız Sabah şarkısı, yana şarkısı, romanı (Vals) Sar Nehri ni: Toska, ajans haber. i, ziraat, osham — Ta âl, ka: — Nükut borsası (Fiyat) gzik (Cazband PL) 0: Yarınki program. Polis Enstitüsünde ted- risat başlıyor | İki senedenberi faaliyette bulu- | nan ve emmniyet teşkilâtımıza mensup olan polis memur ve â - mirlerinin mesleki bilgilerini ar tırmak ve kuvvetlendirmek mak sadile açılan polis enstitüsü önü müzdeki âayın ikinci gününden i tibaren yeni yıl tedrisatına başlı - yacaktır. Öğrendiğimize göre bu sene enstitünün talebe kadrosu 175 dir. Yüksek ihtisas kısmını | 12 başkomiser ve 4 hukuk mezu- nu memür; yüksek-tahsil kısmı * na 16 başkomiser 3 lise mezunu memür, orta ihtisas kısmına 40 | komiser ve memur, orta tahsil Kısmına 100 memur gelmektedir. Geçen yıl açılan ve talebesine sınıfı da teşekkül etmiştir. Bir €i snıfa 50 talebe alınmıştır. B talebe vilâyetlerde açılan — yazılı imtihanlardan sonra, kolejde ya- pılan sözlü ve sıkı bir imtihanla seçilmiştir. Ba e Başına kalas düştü Beyoğlunda Cillf garajda çalı » şan Sivaslı Mehmedin başına ka- las düşmüş, Mehmet ağırca yara- lanmıştır. Yaralı Beyoğlu hasta - ııhlı RİZA £. SADİ TİYATNC Bu gece Üxsküdar Bağlarbaşı HÂLE'de DONANMA GECESİ 3 Perde duktan son te bulunması babamın size iyilik- için elimden gelen her şeyi yapacağım ve bunda mu- hakkak muvaffak oluruz. Fakat aksi halde babam asla sizleri af. letmiyecektir. Bu takdirde hiç bir şey ümit edemeyiz kendisinden.. Sanda Taveresko hüzünle br. şını önüne eğdi: — Daha çok feci günler yaşı- yacağır demek yavrum.. dedi.. Allah bize acısm, yardımcımırz olsun... Pol Taveresko bu fena hâdisr. yi Lö Mestriye'ye naklettiği za- man genç Fransız hayretler için. de kaldı, İnce bir şüphe içini ke- miriyordu. Acaba Demetr Taveresko blof mu yapıyardı? Yoksa işin poli- se aksedeceğini hakikaten ümit etmiyor mudur? Hiç şüphesiz genç kızı evinde alakoymamıştı. Ancak daima gözönünde bulur. durabilmek icin civartaki ostla “yondan birinin yanıma saklaması şen.. Bir kere Domnika iade olun- ! kuvvetle muhtemel idi. Bunun | Yazan: — Erkeklerle kadmlar ara . da mütemadiyen sürüp gi - den bu dırıltıdan kurtulamıya - cak mıyım, yahu İhtiyrlama ya yüz tutmuşum. Kanım eski hızını kaybetmiş, En niha ihtiraslarımdan, şehvet arzula. rımdan yakamı kurtarmış bu . artık biraz urum, di yorum., Bir de bakıyorum ki, bir gürültüdür, bir patırdıdır, ğ Oğullarımin bu kıs.| arma ve hava ve heves. lerine boyuna tahamı deceğim?.. dedi ve biraz sı da tek bağırdı: — E söyle bakalrm, nasıl ha- reket etmemi istiyorsun?. Deli. | kızgınlığır g peyce bir sabırla beklemişti. Zira, dökecek derd Vang Lung: — Nasil hareket tiyorsun, ne y: istiyor - gsun ?.. diye bağırdığı zaman da | beyan anladı. O za.| kanlı metanetle cevap — Bu evden çıkıp, kasabaya giderek orada yaşıyabil hayat sürmemiz hiç Biz kasaba y imi hu'ıda bıirakırız. Ken dimiz de kasabada — duvarların içinde rahatça ve selâmetle ya. şarız. Oğlunun bu sözlerini —duy: Vang Lung, kısa ve acı bir kahkaha attı, ve ü arrısunu ehemmiletle, D-ncak bir şeymiş gibi karşı Ldr, ve bakarak — Burası benim Sonra masaya oturdu. evim., de. Nar.| im olmasaydı. hepimiz de ğerleri gibi açlıktan ölürdük, | sen de böyle bir bilgin gibi ba. | şı boş olarak, aylak aylak süs. lü püslü elbiselerinle buralarda aşamazdın. Soni bir çiftci gocuğundan daha üstün yapan şu bcreı:oLı i topraktır. de - di Sonra, ayağa kalktı. ayakla. rını hızlı hızlı yere vurarak or. | ta od geçti. Etrafına kabü muamelelerde bulundu, — yere tükürdü, ve bir çiftci gibi tavır lar takındı. Zira yüreğinin ya. rısı oğlunun nezakereti, inceli Bi ile iftiharla kabarırken, ö - bür yarısı da, onu küçük vuxdu Gizliden gizliye uclu ılg iftihar duyduğunu da anlıyor . du. Bu da oğlunu görenlerin, onun topraktan bir batın ileride olduğunu aslâ sanamadıkların - dan ileri geliyordu Fakat büyük oğlan, kolay kolm papuç birakır takımından . Babasına kargılık ver - Şurada da Hvang - larm büyük evi var. Ön tarafı üzerine yalnızca Marensinde de. ğil, fakat bütün civar kasabalar- da araştırmalar yapmağa karar verdi. Hemen ertesi günden itibaren Pol ile birlikte faaliyete başlamış, köylere çıkmış oluyorlardı. İlk ziyaretleri Taveresko aile- sinin petrol kuyuları mıntakası oldu. Kiıymetli madenin bulunduğu tepelerin üzerinde tahtadan siyah kuleleri göklere doğru —yükse'. mekte oldukları göze çarpıyordu. | Merkezde bir motör çalışıyor ve her bir tarafa dağıtılan borular- dan dışardaki çimento hazineler içine siyah ağır bir mayi dökülü. yordu. Bu samal manzara civarda- ki mısır tarlaları, bağlar ile çok enteresan bir tezad teşkil etmek- teydi. Aynı mavi elbiseyi giymiş olan isci ve mühendisler kuyuların e*. rafında mekik dokuyorlardı, Bun larda maden amelesinden ziyade birer makinist hali vardı. Pearl "uck. Çeviren: lular kiliti sizdir. Buraları ki çinde yaşarız. deşimle taryala gidip hcndın' de bu yeğenim denilen vam ederek: — İyi bir oğu yor, kumar — oyna çMiyO na ald oşnudum 5e 1dc—n ediğim de bir lütuf.. dedi. Vang Lun; kendisine tesir edip etme anlamadı. Anr*" oğlu, Hval ee küçücük bu bü. yük eve sürünerek gittiğini, o- rada v.m)“ıılr huzı.nmılu nıl uş rak hatırlamı: mişti. ütün hayatınca, nm gözünde kasaba lardan biraz d düğü h vıır'ıgııılaı t huzuruna çıktığı zaman da bu bissi, iltibaplı bir hal al tı. İşte oğlu: — Büyük evde oturup yağn- yabiliriz. dediği vakıt da sanki gözlerile bilflil görüyormuş gi- bi: — O ihtiyar kadının oturdu- gu ve bir köle gibi ayakta dur mamı emrettiği yere şimdi be oturur başkasını huzuruma çağırtabilirim. Düşüncesi — kafasında hora tepti ve dalgin dalgın düşün. dü ve köndi Rendisine: — Bunu istos rim!.. Diye aklından fikri kı.rdukçı kurdu. yapabili- geçirdi, Ve bu Kom R türdü. Ve Hvangm € mayı isterse ne yapacağını kür du ve Hvangm evinde oğlu ar- eya amcasmın Oğlu. nun şerrinden kurtulmak değil de, burasını gırf dafma (büyük ev) diye telükki ettiğin den dolayı oturmak — İstediği'ni düşündü. Binağnaleyh ve her ne kadar önceleri o eve taşınmak istedi- gini ve ev bir denmp(hk_ ücuda getireceğini mek rzusunda — bulunmadiysa dm | ng Lung bu hüâdiseden son - oğlunun ha hğından c'ı!lı memn'l maya başladı ve deli kıi sikı kolladı ve ön baktığının hakikat © ladı. Homurdanarak! — Evimde bu azgın köpekle Çünkü bütün f görünen muazza yesinde görül D — On kuyu için üç işçi kâfi geliyor.. diye Pol Taveresko ar - kadaşma izahat vermeğe başladı. artık işler kendi kendine yürüyor.. Fakat barlangıçta o ka- dar müşsülâta maruz kalımdı ki, babam bana birçok kereler bu ir. çilerin sulh içinde bu toprak ile iyet silindiri bir pompa sa. ne müthiş mücadeleler geçirdik- | lerini anlatmıştı. O zaman bu kuyular el kazma. ları ile kazılıyorlardı. Maden a melesi ağızları bir metreden faz- la geniş olmayan kuyı metre derinliğe inerlerdi.. Bu de bügünkü kuyularla muka- se edilemez tabil. Bugünk rımız Üüç bin metre d te,. O zaman adamlar çıplak r>lı rak bü kuyularda çalışrı riller içinde çıkırık vasr sağıya inerler ve dif ile vukazıya petrol çekilir id Nelt tebeasının keşfini umu- miyetle bir zehirli gaz — intişarı takip ederdi.. Bu kuyuların di- binde yarı çıplak can vermiş olan vüzlerce zavallının hayali — var. dır. Fakat civardaki köylülerin hiç | biri bu ölümlerden korkmadı.. | (Daha var) İbrahim Hoyi VAKIT * ABONE TARİFESİ Wemleket — Memtekel içinde dışında 155 Kr. 4235 820 1600 Aylık 8 aylık 6 aylık 1 yıllık 475 0900 ” ” Birliği için ülür, Posta yen yerlere ayda üruş zammedilir. bilâl af Ücretl: parasının posta veya banka İle yollama ücretini dane kendi üre. Tine alır. Türkiyenin her posta merke, İzinde VAKIT'a aböne yazılır Adres değiştirme ücreti 25 kuruştur. İLÂAN ÜCRETLERİ Ticarel ilânlarının santim . sa., e baslık yanı k Böyük, çok tenkli ilâda verenlere Aayrı ayrı indirmeler yapılır. Resmi Nânla. rın santim , salırı 30 kuruştur. Ticari Mahiyette Olmuyan ük llıııîır T , Üç :ıyhl ilân verenlerin bir defası heda. t salırı geçen ilânların azla satırları bes kuruştan he. san edülir. un doğruya , hem An. Vakıt Yürdü İRE ilân kabu. 20335) yle üronun telefonu İAlemdar Sıneması Üç ahbap çavuşlar harbe gidiyor Arse- Lopen geliyor. SDT UAADALALITN ! bir arada oturamam artık!.. de- di. Vang Lung sonra »amcasıma baktı. Adam afyon içtikçe Za- mıştı. Afyondan cildi sap- u. Kamburu çıkmış, öksürürken de, kto İdi: ameagamnın karısına gelince; o da kadımlar kusuru haline gelmişti. Yahut bir lâhanadan farklı değikli İstekle, hırsla afyon çubu. ğuna dalmış, yari dalgın, uyku mnun bir hayat sür- ydi! Artık bu ikisi gaile Ci aktan uzak idiler. Af- yon, Vang Lungun istediği tmı ri vücuda gelirmişti, Fakat, daha hâlâü evlenmemiş olan ve şehveti uğrunda vahşi kadar kolay kolay afyona kapıl mıyor ve onlar gibi zevklerini hayal âleminde — aramıyordu. Vang Lung da, onun meydana getireceği piçlerden ve onun gi bir tanesinin kifayet edece- ! kanaatinde bulunduğundan dolayı, delikanlının kendi evin. de evlenmesini kasten - istemi-' yordu. L im olmadığı ve hiç kim- se de onu zorlamadığı için de delikanlı geceleri dışarıda vakıt gecirdiği — saatlere — çalışmak denmezse çalışmıyordu da. A- damım artık geceleri dıııındı kalması da Beyrekleşti. Zira a.| damlar cenuptan dönünce, kasa, bada ve köylerde asayiş tekrar dan düzeldi, hırsızlar #imali gar bide dağlara gekildiler, delikan- h da Vang Luüngun sayesinde parasile vasamayı tercih ede- rek, onlarla beraber dağa çık- madı. Bövlece herif evde müt. hiş bir gaile, bir diken halini idı. İstiverek, gevezelik ede- hattâ öğleleri bile yarı gi- Dolayısile, Vang Lunz günün birinde yahire nazarmdaki or. tavı yölunu görmak Üzere ka sataya indi ve ona sordu: (Daha var)