A—VAKIT 6 TEMMUZ 1939 Bugünkü PVAKİ!' Hâdiseler ve şahıslar hakkında faydalı malümat Üçyüzüncü yıldönümü kutlulanan - Racine Fransızların meşhur facla mu. harriri Rasin (Racine) in üç yü. züncü Benel devriyesi münasebe. tile yapılan şenlikler Relsicum . hur Mösyö Alber Lebrün tara. fımdan açıldı. On yedinci asır Fransız edebi. yatında trajedileri ile temayüz e. den Rasin Fransız edebiyatının ölmez simaları arasındadır. Rasin 21 Kânunuevvel 1639 tarihinde Ferte . Milon'da dün. yaya gelmiş ve ikl yaşmda iken annesini, dört yaşmında iken de| babasını kaybetmiştir. Öksüz ka lan Rasin baba annesi Marie Desmoulin tarafından büyütül . meğe başlanmıştır. Madam Marie Desmoulin'in iki hemşiresi ve bir de rahibe kı. zı vardı. Kocasınım — ölümünden sonra Madam Marie Desmoulin kızı ve kardeşlerinin yanmda ya. şamak üzere Port . Royal'e (1) çekilmişti. İşte Rasin, Jausenizm (2) fikirleri bu şekilde aşılanmış oldu. Rasin, Jausenist'ler tarafından idare edilen Bove kollejine de. vam etti. On altı yaşma geldiği zaman Port . Royal'in küçükler mektebine kabul edildi. Burada Lanselo (Lancelot) Yunan ode. biyatını, Nikol (Nicole) den de Lâtin edebiyatmı öğrendi. 1658 senesinde de Pariste Haroourt kollejinde felsefe tahsil etti. Tahsilini ikmal ettikten sonra Rasin yeğeni Vidard'ın yanma . gitti; burada — cemiyetle temas etti. Zamanın bir çok keskin ze. » ;kâları ve şairleri ile tanıştı. Ken. disi de küçük kıtalar, şiirler ya. zayprdu. 1660 genesinde kralm evlenmesi — münnsebetile, (La La Fontine ile ahbap oldu. Bir trajedi yazdı. Fakat Rasin'in bütün bu hare. ketleri Port . Royal'i endişeye düşürüyordu. Aallesi de vaziyet. ten memnun değildiler. Onu bu Bosyete hayatından ” kurtarmak Ü muharrir ve tiyatrocularla alâka. sını kesmek için Uzes'e yoiladı. lar. Fakat Rasin bir sene sotra tekrar Parise döndü. “1663 senesinde kralın nekahat devri hakkında bir manzume neç retti, Kraldan altı yüz altın lira mükâfat aldı, ve bunun üzerine ıîıı ile krala te.| 1699 senesinde öldüğü zaman şekkür etti. Bu münasebetlerle Bualo — (Bolleau) — ve Molyer (Mollöre) ile ahbap oldu. 1664 senesinde Molyer kral sarayındaki sahnesinde Rasin'in Thebalde yahut “Düşman kar. deşler,, isimli birinci Aleksandr (İskenader) isimli eserini veriyor. du, Fakat Rasin, Molyer'in sahne arkadaşlarının iyi trajedi oyna . madıklarmı görüyordu. Bu se . beple esarlerini Hotel de Bour, gögme'da oynatmağa başladı. Bu ufak hareket Molyer ile arasımım bozulmasını intaç etti. Bu sıralarda Rasin eski hoca. larından Nikolün, manzum ti . ] yatro yazanların halkı zehirle - diklerini yazmasıma karşı derhal kaleme sarılarak çok acı bir ce. vap verdi. Ru cevat bir şaheser olmakla beraber mazzam bir nankörlük nümunesidir de.. Ra. sin ikinci bir tevap daha haztr. Tamışken Bualo bunun — neşrine mani olmuştu. Bu şekilde Port . Royal ile bo. zuşan Rasin artık kendini tamâ. men tiyatro hayatma vakfetti. 1667 den 1674 e kadar Andro. mak (Andromague) eserini ver. di. (1667). 1668 de Plaldeurs, 1669 de Britanicus, 1670 de Be. renice, 1672 de Bajazet, 1673 te Mihridat ve 1674 dc de Yphigenle eserlerini vererek velüt bir mu. harrir ve kuvvetli bir şair oldu. ğunu meydana koydu, Rasin 1673 senesinde Fransız Akademisine kabül edilmişti. Fakat Rasin artık yorulmuş - tu. Eski mektebine karşı hürmet, duyuyordu. Port . rıştı, tiyatro hayatını terketti ve evlendi. Bundan sonra da kralın tarih yaztcılığını alarak hayatı. Ni saray ve çocuklarının tahsili arasında taksim etti, 1689 senesind Madam Main - tenon'un arzusile Esther ismin. de dini bir piyes yazdı, ve çok büyük bir şöhret kazandı. 1691 de de aynı gaye ile Athalle isim. li eserini verdi. Rasin son snelerinde kralın te. veccühlünü kaybetti. Kral onun Port . Royal'e bağlı olmasını hoş görmüyordu. tırmıştı. Her ne kadar yüzü basit ve ellerinin cildi kaba idiyse de bu cüsteli vücüdunun eti yumu - şak, ve ellenmemişti. Bunu aklından geçirince, bir ge ce evvel karanlıkta güldüğü gibi kısa ve kaba bir gülüş daha ko - pardı. Demek ki, genç elendileri, mütfak esirinin basit yüzünden başka bir yerini görmemişlerdi. Kadının vücudu güreldi. Hantal, |ham, iri kemikli olmakla beraber |yumuk yumuk ve yumuşaktı. Bir- |den, kadının kendisini kocası ola- rak beğenmesini, sevmesini arzula &. Sonra da utandı. liyle içeriye girdi. İki eliyle tut- bir Ççanağı kendisine Vang Lung yatağında doğrularak çanağı aldı. Suyun üstünde çay yaptakları yüzüyordu. Hızla karı- baktı. Kadın. ânide — İhtiyâr adama çay götürme- dim. Dediğin gibi yaptım.. Fakat Döli. Vang Lung kadının kendisin - den ürktüğünü, korktuğunu anla- dı. Memnun oldüu. Onün sözünü bitirmesine meydan vermeden: — Ben çay severim., Severim. Dedi, ve zevkli höpürdetişlerle çayını içti. İçinde kentdi kendisine bile söylemekten utandığı yeni bir zafer coşuyordu: |Rasin arkasında yodi çocuk bı. Yakmıştı. Fakat Rasin'in hizmeti bu ço. cukları yetiştirmiş olmaktan zi. yade sayısız eserler vermiş ol .| masıydı. Raşin her ne kadar tra. jedileri İle meşhur ise de bunun haricinde yazmış olduğu daha bazt kitaplar da vardır. Meselâ Port - Royal tarihi, tarihi vesi. kalar ve menşeatı bu meyanda. dır. Hayatmı kısaca tetkik ettiği . miz Rasin'in Üç yüzüncü senei devriyesi kutlulanmıştır. Bu me. rasim Rasin'in tahsilini ikmal et. miş olduğu ve Jausenist mesleği. ni hazmettiği Port - Royal'de ya. pılmıştır, Eski küçük mektepte her şey olduğu gibi muhafaza edilmiş ve burası bir edebiyat müzesi hali. ne getirilmiştir. Bahçede de Paort Royal'in yetiştirdiği meşhurla . rin ve bilhassa Rasin'in yazmış olduğu beyitleri ihtiva eden lev. memnuün edip etmiyeceğini âraş - * Yazan 938 Nobel mükâfalımı kazanan Pearl Buck eg “Karım benden epeyce hoşlanı- | yor1,, | Mütcakip aylarda kadını sey. | Tetmekten başka bir şey yapmadı gibi geldi ona, Hakikatte ise her zamanki gibi çalışmıştı. Küreği o- | muzuna vurarak küçük !ıı'lııın.ıl gitti. Buğday çukurlerinı belledi, çapaladı. Öküze boyunduruğu ta. karak, soğan ve sarmısak ekmek Kapı açıklı, Kadın o sessiz ha-| üzere gârp tarlasını sürdü. Fakat ($ artık bir lüke gibi sayılırdı. Zi. tuğu ve içinden dumanlar tüten| ra güneş, yükselip de gökün tam getirdi. | ortasına gelince, evine gidebilirdi. Orada yemeğini hasır — bulurdu. Masanın Üstünden tozlar alınımış, çanaklar ve değnekler üzerine muntzam bir suürette konmuş olur. du. O zamana kadar eve dönünce, babası vaktinden evvel açıkıp da ya bir sarmısak sâpına sarılmış yassı ve mayalanmamış ekmeği kızartmaz, veyahut da alelâcele bir şeyi kaynatmazsı yorgun olsa da bile, yemekleri kendisi hazır. lamak mecburiyetinde idi. Şimdi ise, her şeyi hazırdı. Ma. sanın yanındaki srraya oturup, derhal, Allah ne verdi ise yiyebi. Nir. Toprak yer sürülmüş, ve ya. tacak yığını yeniden kümelenmiş. ti. Kendisini sabahleyin evden çık. tığı zaman, kadın bambu bir faraş halara rastlanmaktadır.. M. A, 1) Port . Royal, Fransada 1204 senesinde Çhevreuse civarında oşkil olunan kadınlar mamastı. yıdır, (1608) senesinde Anjelik Arnola turafından yeniden teşki. lütlandırılan Port . Royal 1625 senesinde Parise nakledilmiş ve 1636 senesinde Saint . Cyiran'ın idaresine geçtikten sonra da Jan senism 'mesleğinin ocağı olmuş . tu, Buradan bir çok âlimler ye . tişmiştir. Nikol, Arnold, Lanselo bunlar meyanındadır. Rasin de bu mek. tebin talebesi idi. Port . Royal Y109 senesinde 14 üncü Louis'nin emrile kapanmış ve 1719 sene . sinde de yıkılmıştır. £) Jansenizm, Hollandalı pa . pas Jensenlus'ün ortaya atmış olduğu bir doktrindir. Serbest in sanın iradesini tahdit eden pron. sipleri kabul eder ve bu pren . siplerini Augustinus isimli kita. bında izah ve müdafaa eder. Çeviren İbrahim Hoyi ve bir ip parçası alara": sokağa çı. kar, kenar mahalleleri'c dolaşarak şuradan biraz kuru ot, öteden bir dal koparıp, veya bir avuç kuru |ot toplayarak, öğle vakti yemeği. ni pişirecek kadar yakacak ile eve gönerdi. Adam, artık yakacak satın al. maya muhtaç olmıyacaklarından dolayı memnundü, Öğleden sonraları, bir kürek ile sepeti omuzuna vuran kadın, ka. tırların, eşeklerin şuraya, buraya yük taşıdıkları, ve şehte doğru v. zanan ana caddeye çıkar, hayvan gübrelerini toplar, eve getirir, tar. daları gerbetlemek için kapınım ©. racığına yığardı. Kadın bütün bunları tek bir ke. lime söylemeden ve kendisine em. redilmeden yapıyordu. Gün bitin. ce de, öküze mutfakta yem verme. den, ve ne olursa içecek olan ağzı. na uzattığı suyu, kuyudan çekme. den içi rahat etmez, dinlenmezdi. Üstelik onların yırtık pırtik el biselerini alır, bir pamuk yuma. ğından, bambu — çıkrık ile bizzat iğirdiği iplik ile bu elbiseleri di. ker, kışlık elbiselerindeki delikle. Ti, yırtıkları yamalardı. Döşekle . rini alır kapı eşiğinldle güneşlendi. rir, yorgan yüzlerini sökerek yı. kar, kurumaları için bir bambuya asar, senclerdenberi dura dura sertleşmiş ve rengini değiştirmiş | olan pamukları çıkarır ve gizli kıv rımlarında gelişen bitleri öldüre. rek hepsini güneşe kayardı: Böy. lece, üç oda tamamiyle temiz, der. H toplu oluncaya ve âdeta müref. | feh biz manzara gösterinceye ka. dar her gün çalıştı. İhtiyar ada. min öksürükleri düzeldi, ve evin | cenup duvarının — yanında daima yarı uyur, memnun ve ısınmış bir balde güneşte oturduğu görüldü. Fakat bu kadın, hayatın kısa ihtiyaç ve icaplarımdan maada as. lâ konuşmuyordu, Önuün büyük a. yaklariyle ağır ağır ve dalma oda. larda dolaşışını, gizliden gizliye düz ve durgun yüzünü, gözlerinin yarı korkak, ifadesiz bakışlartaı seyreden Vang Lung, kâdıtımı bir türlü anlayamıyordu. Geceleri vücudünün yumuşaklı.- ğimi duyatdı. Fakat gündüzleri, sâde mavi pamuk ceketi ile pan. talondan mürekkep clbiselerini, ABONE YARİ! WMemleket Mi içinde - Aylık 95 3 aylik z60 < | 6 aylık 015 1 1 yıllık 9001 .. Taerifeden — Ralkan -t için ayda otuz kuruş O n Posta birliğine girme! çin bi ayda yelmiş beşer ku -! medilir. da Abone kayılımı tevelli tup ve telgrat ücretinli di? bDerasının posla veya B yollama Ücretini idare zerine alır. Bıik Gi Türkiyenin her posta lân ç VAKIT'a abone yazı rut bi Adres değişlirme biner, 48 kuruştur. ir?.. ILAN — ÜCRETLEİ Ölcaret lânlarının | satırı sondan itibaren BU çel taları â e lıum.:—d:v.dnrtinıı'l # bar, i zim 1 ikinci ve üçüncüde 2; 4; başlık yanı kesmece 59 dahi dıir. A ve Büyük, çok devamlı, hinlil venkli ilân verenlere aff vedi indirmeler yapılır. Resml veya vin santim - satırı 30 ki miss TİCARI MAHİYETTE man KÜÇÖOK İLANLAR | giz t Bir defa 3ü, Iki defasi med. defası 65, dört defası 78 - 100 kuruştur. Ü6 banı; Hlân verenlerin bir. defati VA v | vadır. Dört satırı geçen ve : fazla satırları beş kuruştlü sap edilir. c Hizmet — kupona ı | küçük ilân tarifesi yürdi $ bir ihdirtlir. Vakıt hem doğrudan d Bev ya kendi idare yerinde, © dili kara caddesinde — Vakıt T altında — KEMALEDDİN libil Tlân Bürosu eliyle ilân v veder. (Büronun ğ bir A RR AÇT lir. Alemdar sınemi Kontes Valaska e Üç ahbap çavuşlarf'; ©: “Havdrtlar pesir”i : büdiği, tarıdığı her şeyini ll © gizlerdi; ve kadın tıpkı sâ0 hizmetçi kızdan başka bir mayan sadık ve dilsiz bir bE” gibi idi. Bundan ötürü de | Niçin konuşmuyorsun?.. k doğru değildi. Vazilesini Y” yordu ya kifayet ederdi. Baz; kereler, tarlada ke uğraşırken, onu düşünmeğe © d O yüzlerce avluda nelöf ( Karamazof fakat. siyah kordonlu bir tek gözlük ta- geyordu. Parmağında donuk - altından bir yüzük vardı. İvan, söze ilk başlamamağa kazar vermiş gibi susuyordu. Adam da, çaya , gelmiş; fakat ev sahibini meşgul bula- rak rahatsız etmekten çekinen bir ta. vırla susuyordu, Nazik ve sevimli idi. Dinlemeğe, hoş şeyler söylemeğe ha. gntdı. Elverir, ki ev sahibi lütfedip bir şey sorsun, Ansızın, yüzü düşünceli bir hal aldı, İvana; — Beni dinle, dedi; seni fazla sıkmak niyetinde değilim. Yalnız bir şey hatır- latacağım, Sen, bu akşam Smerdiyako- va, sırf Kateriğ İvanovna ile neler gö. rüştüklerini öğrenmek için gitmiştin. Hiç bir şey soramadan döndün. Mutla. ka unutmuşsundur. Avan dalgın dalgin: — Sahi! Sahi! diye söylendi... Unut- tum,., Aldam sen de o da yarına kâalsın... — İvan birdenbire kırarak — Bu me- Yazan: Dostoyevski yere Kardeşler Çeviren: Haktı Süba Gezgin €8 »07 seleyi ben de hatırlamıştım... Hem sen. den önce., Bu yüzden içimin sıkıldığını düyuyordum. Zaten ne zaman sen, böy. le kargımda belirsen, ben aymı sıkıntı ve âzabr hissediyorum. Meçhul centilmen, mültefit bir gü- lümseyişle: — Inanma, azizim, dedi, inanmal.. Gerçi zorla iman olmaz. Hem zâten bu dünyadaki maddi deliller — bile tesirsiz, kuvvetsiz geylerdir. “Toma”, Hazreti İsanın dirildiğini gördüğü için değil, i- man etmek istediği için inanmıştı. Ruh. larla konuştuklarını zannedenler de böyledir. Ben onları çok severim, Ta. savvur ediniz, ki bunlar, arada errada şeytanın boynuzlarını — gördükleri için dine hizmet ettiklerine inanırlar. Çün- kü şeytan, öteki dünyanın varlıklarına bir delildir. Ahretin maddi delili... Nz- den ahretin delili oluyor bu? anlama. dim. Eğer şeytanm varlığını isbata ya. radığını söyleselerdi, kabul ederdim. Bir mefküreciler cemiyetine girerek, bu türlü inanışlara mani olmak isterdim. İvan ayağa kalkarak: —— Bana bak, dedi; sanryorum, ki ate- ş$im var ve sayıklıyorum. Sen de ne is- tersen söyle, umurumda değil. Eskisi gibi bana fzap veremiyeceksin. Yalnız utanıyorum,., Odada dolaşacağım... Ba. zan gözümden siliniyorsun. Seni göre. miyorum. Seni beklemiyorum. Ama dali- ma ne düşündüğünü biliyorum. Çünkü, düşünüp söyliyen sen değilsin, benim Yaltız geçen defa seni rüyada mı yoksa hakikatte mi gördüğümü pek kestiremi- yerum... Dur başrıma ıslak bir havlu kö. yayım, belki kaybolursun o vakit. İvan dediği gibi yaptı ve odada do. laşmağa başladı. Ziyaretçi; — Şu teklifsizce konuşmalarımız, be- nim pek hoşuma gidiyor. Deti, — Sersem. sana “siz,, diye hitap ede. ceğimi mi sanıyorsun? Ah eğer başım fğrımasa İdi... Ama geçen seferki ka. idar felsefe karıştırmamalı. Bunu yapa- maâzsan, neşeli bir şey uydurup söyle, Madem ki dalkavuğun birisisin, haydi, bana salonlardaki — dedikoduları anlat. Bırak şu kâbus halini.. Zaten senden korktuğum falan da yok. Nasıl olsa se- nin de hakkından geleceğim. Beni has. tahane köşelerine atam(yacaklar.. — Dalkavuk... Güzel, iyi buldun. Hayattaki tolüm benim hakikaten bu... Şu dünyada dikavuktan başka neyim ki, Yalnız bir ğey dikkatimi çekti. Sen, ar- tek, beni, kendi muhayyilenin yarattığı bir hayal saymıyorsun; gerçek bir var. k olduğumu kabul etmiş gibisin. Hal. buki geçen sefer, bunun tam aksini id- dia edip duruordun, İvan hiddetle bağırdı: — Hiç bir zaman sana gerçek bir varlık gibi bakmadım. Sen bir yalan, benim hasta zihnimin uyduyduğu bir gölgesin, Yalnız senden nasıl kurtula- cağımı bilemiyorum. Galiba bir zaman bu rahatsızlığa katlanmak lâziüm gele- cek. Sen, rukumun ancak bir tek tarafını taşıyan bir “birsam,, sın. B:. tek taraf, benini âdi, kötü, ahmak ve aşağılık yı nundir. İşte sen, yalnız onlardan mü- rekkepsin... Eğer harcayacak vaktim olsa idi, seni tetkik ötmek pek eğlence. Hi oluccu, Davetsiz misfir, ince, alaylı bir gü Tümseyişle: — Dur, dur, pek acele etme... Sonra maA4cup olursun, Geçen akşam hani şu sokak fenerinin altında "Aliyoşa,, ya gıkıştığın vakıt: — Bunları ondan mı'öğrendin?.. Be- nimle görüştüğünü nereden - biliyor- dun? Diye bağırmıştın. “O”, derken, tabii ben, kastediyordun, Şu halde benim gerçek bir varlık olduğuma inanmış tın. — Evet, öyle oldu. Fakat bik © sinir dermansızlığının neticesi idi. V kü geçen dela seni ruyamda görü mü sanıyordum. — Peki, ya Aliyoşaya karşı nedtt” kadar sert davrandın? Ne iyi ve ge' vimli bir çocuktur o... Ben de şü reç Zosimadan ötürü zavallıyı inciti tim. İvan bu kere gülerek; — Ulan kerata, sen Aliyoşedan gi yüzle bahsediyorsun. y Dedi, — Gülerek sövüyorsun.. Iyi ğ bu... Zaten bu kere bana kargşı dâ çenki seferden çok daha yumu | Bu açık cömertliğin nereden de biliyorum, İvan: — Bana bundan bahsetmel Diye köpürdü. — Evet anlayorum... Anlı Asil düşüncelerin, yüksek — düuy, Yarın mahkemeye gidip kardeşini dafaa edeceksin, Hem kendini feda rek... Evet anlıyorum, kahramanca şey bu. — Sus! Yoksa tekmeyi yersin. — Böyle yaparsan, hoşuma gide? Çünkü ancak maddeten var ola! tekmelenirler. Bana — vurursan, bett gerçekliğime — inanıyorsun — demek (Devamt var)