Sanat tari hi notları Heaesakneaaaanma AAA LK AALARALERE KA Reeneneenenama eee LAREnAN yeneenenenn Ondokuzuncu asırda Klâsikler-Romantikler kavgası YAZAN: Reşat Ekrem Dölakruva'nın "Barikad” adır Klâsikler ile romantikler ara. sımdaki büyük kavga, edebiya. tın hudutları içinde kalmamıştı. Plâstik güzel sanatlar. bilhassa resim, klâsiklerle romantikler i: çin başka bir muharebe meyda- nt olmuştu. En çetin harp de Fransada, Avrupanın başlıca sanat merkezi olan Pariste cere. yan etmişti. On sekizinci asrın sonundan | itibaren, muharrirler gibi sanat. kârlar da eski de irlerden kalan | Onları Sanatın te. .Mimırlır, grekoromen ma- hetleri kopya ederek kilise ve borsa binasi yapıyorlardı. Res. sam ve beykeltraşlara gelince; on sekizinci asrın samimi ve |â- tif sanatını istihkar ediyorlardı. “Kahramanlık ve ilâhilik” ye- gâne hayran oldukları — şeyler- ı: 'Asıl toroşlar.. Doğru ve a- henktar kompozisyonlar, eski Yunan heykellerinin ilham et- tiği bir güzellik ideali, yegâne endişeleridir. Resimde de çiz- giyi renge tercih ediyorlardı. a “Fransada klâsik mektebinin üstadı David (1748 « 1825) öl. djl)nvid büyük ihtilâlde Jako- benlerden idi. İhtilâlin resmi ressamı idi. Sonra da imparator Nepolyonun bâşressamı o!du." “*Termopiller de lfomdr:s_ adın itaşıyan tablosu ile, klâsik resmin en büyük yap'ıcılanndı_ı_n biri olmuştu. Bugün ise, b'f Eııı. yük ressamın, devrinin tarihine birer vesika olan muazzam kc.ım pozisyonları ile usta bir elin ibe dâ ettiği portrelerinin hayranı- yız. Restorasyone kadar, d Fransız resminin saltanat ortağı olmıyan bir hükümdarı oldu ve genç ressamlara kendi me?(ıebı- nin ideallerini empoze etli. — Aynı devrede yaşayan diğer büyük bir ressama, ( B 1823) Prudbon'a gelince, on sekizinci asrın letafet ve caıîl?(_- sini yaşatmakta devam — ettiri- yordu. Davidin talebeleri ava- ığe başlar. David.İvinde bütün parlaklığı, ışığı ve daki tablosunun bir parçası rebelerinin ressamı olan (1771 * 1835) Gros ustasından çok daha zengin — kompozisyonu, çok daha zengin renkler ve çok daha canlı hareketlerle hakiki 'bir büyük Tessam Şöhretini ka. zanıyordu. Fransız edebiyatında olduğu gibi, resimde de, romantizm, cc- nebi sanat mekteplerinin Fran. sız sanatkârlarını meşgul etme. Davidin muasırı, büyük — İs. panyol ressamı (1746 « 1828) Gaya, hendisiyle tam bir tezad teşkil ediyordu. Velaskez'in izinden yürüyen Gaya, atm realist oldu; tablola. rında, dabili harpleri: ile, büyük şehirlerinin gece eğ- lenceleri, karnavallariyle, işçile. vi ve köylüleri, asilzadeleri ve fahişeelriyle “İspanya” yaşayor. du. Hiç şüphesiz ki Goya, resim bilgisi bakımından bir klâsik idi Fakat renklerinin sıcaklığı, fir. ça darbelerindeki cür'et ile bir yenilik getirtnişti. Bu - suretle, yalnız romantizmin değil, mua- sır realizmin de bir mübeşşiri olmuştu. İngilterede, an sekizinci asır.. danberi mülli bir sanat ve - bil. hassa bir potreciler mektebi ya- şıyordu.. Bu portre sanatını, on doku. zuncu asrın başında bütün şan ve şevketiyle devam ettiren! (1769 - 1830) Lawrence ol muştur. On dokuzuncu asrm başında iki büyük manzaracı yetişti ki, her ikisi de aynı zamanda iki büyük renkçi idi: (1776 - 1837) Constabe ile (1775 - 1851) Türner: Tabiat birinde bütün kasvet, gam ve hüznü ile, diğe- | n dchıeliı Çöplüce cinaye- ti mahkemede Tetanostan ölen mahkü- mun karısı da davada hazır bulundu Büyükçekmecenin Çöplüce köyünde cehalet yüzünden ci- nayete kadar varan bir hâdise. nin duruşması, dün sabah ağır ceza mahkemesinde görülmeğe başlandı. öplice köyü sakinlerinden rençberlikle uğraşan Ali oğlu Mustafa Pazarlı adındaki - katil maznunu, 23 - 3 -939 gününde 150 ye yakın koyununu önüne katmış, ağıla götürmek — üzere yola düzülmüştür, Mustafa Pazarlı ağılma - git. mek için mutlak surette Yahya adındaki komşusunun tarlasın. dan geçmek mecburiyetindedir. Çünkü diğer tarlalardaki ekinler olmuş, fakat Yahyanın - tarlası henüz ziraata hazırlanmak üze-| re bulunduğundan bir zarar ika- ma imkân yoktur. Mustafa Pazarlr tam tarladan geçeceği sırada, komşusu Yah- ya karşısına dikilmiş: — Dön geri! Tarlamdan ge-| gçemezsin, demiş, bir de küfür savurmuştur. Mustafa buna mukabele et. miş, Yahyanın taş atmasına kar- gı da, biraz evvel tarlasma güb. re attığı eği şiddetle kalası- na indirmiştir. Yahya darbenin şiddetinden yere yıkılmış, bir müddet bay« mış, başını elleriyle tutarak kaç-| miştir, Mustafa küreği bir tarafa fır- latarak o da mukabil istikamet- te firar etmiştir. sine başlanmış ve dispansere muayeneye gönderilmiştir. Dis. panser 15 günlük bir rapor ve» rerek Yahyayı evine yollamışa tır. Fakat aradan kısa bir zaman gecince Yahyanın hastalığı bir. denbire ağırlaşmış, bemen Cere rahpaşa hastahanesine - kaldırıl. mış, Dirkaç saat sonra da - öle| müştür. Morg tarafindan Yahyanın| cesedinde yapılan otopsi sonun-| du kendisinin tetanos hastalığın- dan öldüğü tesbit edilmiş, mik- robun da Mustafa Pazarlının vurduğu gübreli kürekten sira-| yet ettiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine Mustafa Pa- zarlı tevkif edilerek ağır ceza Mahkemesine gönderilmiş. dün de muhakemesine başlanılmış. tır. Mahkcmc_vc Yahyanın karısı Hanife de gelmiş idi. Bir istida| gn yaettıktan sonra ayağa kalk-|E& Yahya evine gidince tedavi-|” ? — VAKIT Tallin - Berlin - Moskova (Arnavutluk nazırlar Almanya ve Sovyetler karşısında Balık Fransızca Le Tempe gazelesi . win Estonyanın K merkezi olan Tal. Kan'deki — hususi muhabiri Eşton « yanın Almanya ve Sovyet Rusya muva cehesinde - ki vasziyetini şu şekilde tahlil edi. w? Son haftalar zarfında bir ta . kım hâdiseler Es. tonyanm Alman. ya ve Sövyet Rus a muvacehesin . deki — vaziyetini tayin etti. Estonyanın Baltık denizindeki vaziyeti çok ehemiyetlidir. Le -| ningrada açılan Finlândiya kör. fezine hâkim olması ve Alman. yanın İskandinav devletlerile mü nasobatnı kolaylaştırabilecek va. ziyette bulunması son dünya si- yasi buhranları arasında Eston. ya gibi küçük bir devlete büyük bir ehemmiyet verilmesine sebe. |biyet vermiştir. Bugün Tallinn hükümeti Al . manlara nihayetsiz bir itimat besliyor. Bu vaziyet Moskovanın endişesini mucip olmaktadır. ESTONYA VE ALMANYA Almanyanınm bazı ahvalde âli. birincisi E ğişmez, Bunların kimsenin nefretini kazanmama . ğa gayret etmek, diğeri de siya. & nikbinlik. Bunlardan birincisi üzerinde duracak — değiliz, Al . tat i Estonyanm bü . tünl y bul eti itimatlarını kazanabileci İkinci prensibe gelince.. Siya. set hayatında nikbinlik Almarn . yada eski bir düşünüştür. Bun . dan on gene evvel de Almanlar Estonyanım emniyet ve sükün te. mini hususunda çok mühim rolü olduğunu bildirmişler, fakat Es. tonyaya uzatacakları bir elin em niyeti temin değil, emniyeti teh. dit edeceğini kestirememişlerdi. O tarihtenberi itimat fikri art - miştır. Bugünkü —Alman — Es. ton yaklaşması bu nikbin siynse. tin teksilidir. Bu vaziyette Almanya tarafın. dan Kstonyaya hiç bir taarruz gösterilmemiş olduğu- meydana konuyor, Hitler 26 nisan tarihli nutkunda Baltık — devletlerinin bitaraf kalmış olmasından duy. duğu sevince işaret etmişti. Bu. nu müteakip 3 Mayısta ademi te. cavür anlaşması teklif olunmuş. tu. Almanya bu hareketlerile hüis vererek 3 çocuğunun babasız kaldığını, nafaka ve tahsil mas raflarına mukabil Mustafa Pa. zarlıdan 5.000 lira tazminat ke- silmesini ve davacı olarak ka-, çulünü istedi, Mahkeme heyeti Hanifeyi davacı olarak kabul ettikten son ra suçlunun sorgusuna girişti. Katil sorgusunda: — Ben doktor değilim ki, te- tanos mikrobunun Yahyayı öl-, düreceğini anlayayım; dedikten sonra şunları söyledi: — Tam sürümle geçeceğim sırada Yahya çıktı, bırakmadı. — A be Yahya, dedim, biz on beş senedir komşuyuz. He'pı senin tarlandan gecerim. Niçin böyle yaparsın? Bırak geçivere-| yim işte! Vay sen misin bunu söyli neşesiyle aksediyordu. Her iki, n de Fransız ressamları ü rind> fevkalâde tesirleri oldu. Genç ressamlardan (1791 - 11824) Gericault'un ilk roman- tik eseri, muazzam bir tuval olan “Medüz'ün salı”, 1819 sa- lonunda büyük bir alâka ile al. kışlandı. Bu tablonun mevzuu devrin bir faciasından almmıs sında ise, imparatorluk muha- (Devamı 1l incide) yen? Birdenbire fellendi, den koca koca kayalar alarak ü zerime atmağa başladı. Kork- tum, taşları terslemek üzere e- İlimdeki küreği uzattım. Bu sı.; rada Yahya yaralanmış: yoksa ben istiyerek kendisini vurma- dim.” Mahkeme, şahitler için du« jruşmayı başka bir güne bırak- t ea S eei B İdR e nüniyetine işaret etmek İstiyor. du. Artık Estonya için hiç bir | tehlike, tehdit mevzuu bahsola . mazdı. Ne neşredilen mülâhazalar, ne de elde etmiş olduğumuz fikirler bizi daha faz'a aydmlatmadı. Fakat Almanyanın istilâ tema. yülleri kargşısında gözler yumu . lamaz, aynı zamanda bir gün Al, manyanın Baltıkta istediği rolü oynryacağını da tahmin edebil . mek müşkül değildir. Buradaki halkın kanaatleri, hiç to Almanlara — meyyal değildir. Efkârnımumiyede totaliter dev . lctlerin tarafına geçmeğe amade bir hal yoktur. Hatâ bu mesele mevzuu bahsolamaz bile.. Fakat - şimdiki halde Estonya. da garptan bir tehlike korkusu da yoktur.. Almanya propagandası saye . le buna muyvaffak olabilmiş vaziyetledir. Esltonya şarkı daha ıu'hllkeli görmektedir. Estonya . ya şarktan ve demokrasilerden hiç bir tehlike gelmiyeceğini ka. bul ettirmek lâzımdır. Berlinin Baltık devletlerile im. zalamış olduğu anlaşma Tallinn. de çok müsbet bir tesir yapmış - tır. Almanya bu hareketile her türlü yabancı tesire mani olmuşz WW FUN devletleri 4. |lendirmekte ve $ .| şimali garbi hududundan taarru. ve kendi tesirini kuvvetlendir . mek imkânlarmı bulmüş olüyor. Tallinn mahafili Almanyanın bu. günkü vaziyetinde hiç bir tehli. |ke görmemektedirler, ESTONYA VE RUSYA Buna mukabil Estonyaya son zamanlarda hâkim olan his Sov. yet Rusyadan şüphedir. Malüm olduğu üzere bu şüpheye şark devletlerine verilmiş olan garan. ti ve bu garuntilerin esasları se. bebiyet vermektedir. Estonya, 8 t Rusyanın Baltık devlet - lerini garanti hususunda fazla ısrar etmesi bu şüpheyi kuvvet. yet Rusyanm, v za maruz kalacağını ileri sürerek Estonyaya vazi edemiyeceği ümit edilmektedi Bu yalnız Estonya hükümeti . nin bir siyasi zihniyeti değil, fa. kat halkta çok derin akisler ya . pan umumi bir kanaattir . da şu cümlelere rastlanmaktadır: “Estonya tekrar, Sovyet Rus. yanın tahakkümü altına girmek. ten endişe etmektedir.,, Almanyanın son senelerde tat. bik etmekte olduğu siyaset Es. tonyalılara tam bir emniyet ve. recek mahiyettedir. Halbuki Sov yet Rusya böyle bir taktik ihti. yarını lüzumlu görmüş değildir. Soövyet Rusyanın İki demarşı, Estonya üzerinde fena tesir yap. maştır. Baltık devletlerinin her. hangi bir imityaz vermelerinin istiklâllerini kaybetmelerile, öl . çüleceği hakkında nisan aymdaki beyanat ile, Sovyet Rusya harici. ye komiseri Mösyö Molotof'un 31 mayıs tarihli beyanatında hu. dutlarını çeviren devletleri ga . ranti etmek istemesi ve bu dev. letlerin — bitaraflıklarını başına müdafaa ve muhafaza © - demiyeceklerini ileri sürmesi iyi tesir yapmamıştir. Estonyalılar bu hareketlerde, kendi bitaraflıklarından ve ken. dilerini her veçhile müdafaa ©- deceklerinden şüphe edilmekte ol. duğunu görmektedir. Aynt za . ;mnndı bu fikri ileri sürerek top. raklarmın istilâ edilmesi tehlike. sini de düşünüyorlar. Aynı za . manda Berlin siyasi mahafili de bir tehlike vaziyeti göstermeğe muvaffak olmuştur. İşte bu şekilde Estonya demok. rasilere karşı bir vaziyet almış oldu. Şimdiki halde Estonyalı. lar, Almanyanım değil, Rusyanın taurruz hareketine hedef olacak. larından endişe etmektedirler, Sovyet Rusyanın Estonya hak. kmda hissiyatı ne olursa olsun, hareketlerde ufak bir tebeddülât ile fikirleri değiştirmek mümkün olabilir. Diğer taraftan Estonya Rus ve Alman tehlikesini de aynı za. manda aynı şidüetle hissetse bi. le bu samimi hislere katiyen ma. ni olacak değildir. Bizim hatamız Estonya hâdi selerini yalnız nasyonal hislerle ölçmektedir.. 1918 den 1920 senesine kadar Estonya ordusu bir yandan Ru: bir yandan da Alman kuvvetle. (Devama 11 incide) Maamafih Estonya matbuatın | yalnız| S ÇARŞAMBA 1939 rından birinin oğlu Dün şehrimize geldi Arnavutlar, bir dünya harbinin çıkmasını bekliyorlar Arnavutluğun eski dahiliye Hazırı Musa Yuka ve oğlu Burhan Yuka Paris Üniversitesinde hukuk tahsil eden eski Arnavutluk dahi. Tiye nazırı Musa Yuka'nm oğlu Burhan Yuka dün sabahki kon- vansiyonel treniyle şehtimize gele miştir. Yolda Atinaya uğrayan Burhan Yuka, Arnavutluktaki son vaziyet hakkında şu izahatı ver. miştir: — Arnavutluğun dağlık mımnta. kalarında İtalyanlarla çarpışmala- Tn devam ettiğini işittik. Şimdiye kadar bu dağlık yerlere İtalyanlar sokulamamışlardır. Yaptıkları te- şebbüsler Ve kendilerine pahalıya mâal olmuş, dağlık mıntakalarda gizlenen Arnavut gönüllülerinden mürekkep çeteler tarafından 800 İtalyan öldürülmüştür. Bu vaziyet İtalyan askerlerinin kuvvel maneviyelerini çok sars. mıştır, İtalyanlar, Arnavutluğu işgal etmekle milletimizin nefretini ka. zanmışlardır. İtalyanları seven hiç bir Arna- |vut yoktur. Bütün Üümidimiz bir dünya — harbinin çıkmasındadır. Böyle bir harbir İngiltere ve Fran sanın zaferiyle neticeleneceğinden eminiz. Bu zafer tahakkuk edince Arnavutluk kurtulatak — ve adalet * yerini bulacaktır. Ümitlerimiz git- tikçe kuvvetlenmektedir. tetiklâli. üzi elde edinceye kadar bütün varlığımızla kralımızın etrafında toplanarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.,, Burhan Yuka pederiyle birlikte şimdilik şehrimizde kalmağa kas Târ vermiştir. Bu maksatla Erenköyünkle bir Kköşk tutulmuştur. Ekmeklerin mutlak surette kâğıda sarılacak Bir zamanlar, pek haklı - olarak belediye tarafından — sattıkları ek- mekleri kâğıda sarmağa mecbur &- dilen fırıncılar, son zamanlarda ge me bu âdetten vazgeçmiş bulunuyor lar, Halbuki, ekmeklerin kâğıtlara sarılı olarak satılması en — mühim sıhhi ihtiyaçtır. Fırından çıktıktan sonra, pişiril- meden, yıkanmadan yenecek — bir madde olan ekmeğin açıkta satılma- sında binbir malizur olduğu muhak kaktır. Bu mahzurların en mühimmi ek- meklerin pis ellerle tutulması, fırm dan eve gelinceye kadar sokaktaki aların açık ekmek — üzerine yer leşmesi ve ekmeğin konacağı yerler rin pis olacağıdır. Bu sıhhi mahzurlardan daha yüz» lerce saymak kabildir. Şu hale göre, ne pahasına olursa olsun, fırıncıların ekmeği — kâğıda sarıp satmaları, değişmez bir usul ANBUL — HALK 'TİYATROSU akşam Şenyol Bu Cmardibi Alle hah- çesinde büyük mü- ve zengin varyele numaraları, xamere