4— VAKIT 30 HAZİRAN 1939 — Geliyorum, Bir müddet sonra, uzun entari- Yazan ç.v".n gini çıkardı. Örgüsünü başına do- S trna Benrel k y ladı, içinde su bulunan banyoyu ıbf.him Hoyı kaldırarak dışarıya çıktı. Kahval. Pearl Buck tıyı tamamiyle unutmuş gitmişti: * Bulgurun içine birar su katarak babasına verebilisdi. Kendisine gelince, yemiyecekti. Canı istemi. yordu. Elinde banyo, kapıya doğ” ru ilerledi, ve suyu en yakır yere toprağa boşalttı. Bunu yaparken de kazandaki bütün suyu kullan- | dıiğını, ocağı da yeniden yakınası | âzımgeldiğini hatırlaklır. Kendisi. ni bir hiddet kasırgasr kapladı. Bâbasına kızdı; ve ocağış içine doğru mırıldandı: — Morok, kendi — bağazından, içkisinden başka hir şey düşlün. müyor, dedi. Ama, açıktan açığa bir şey söylemedi. İhtiyara yemek pişireceği son sabehtr bu.. Kapr mım yanındaki kuyudan bakraçla su alarak kazana gayet az su dök- düu, mayi hemen kaynaklı, İçine attığı bulguru karıştırarak ihtiyar 2 alıp da parast artarsa yapabile- ymi Lung kendi kendisine: cekti. Başmı tıraş ettirdiği takdir” Eğer severse, ona dönüşte bir de, ihtimal ki ete para yetişmiye. cekti. Fakat birden karar verdi, başmı tıraş ettizecekti. Konuşmadan ihtiyar adamdan ayrıldı ve seher aydınlığına çıktı. Koyu kırmız: şafaka rafmen, gü- neş ufuk bulutlarının üstüne yük- seliyor ve büyüyen arpa ve yulafe lardaki çidemlerin üzerinde — 1şıl- dayordu. Vang Lung'un benliğindeki çift. çi (şahsiyeti) bir lâhza tebreşti ve delikanlı, goncalanan başakla- Te muayene etmek için durdu. Daha içerileri boştu ve yağmuru bekliyorlardı. Vang Lung havayı kokladı, ve merakla göğe baktı. Kararmış bulutlarda, ağırlaşmış Tüzgürda yağmur vardı. Bir öda. Bacı satın alarak ve küçük mabe- z de toprak ilâhıma — nezredecekti. ceğiz, şimdi de bulgur... dedi. LA - d p Böyle bir günde bunu yapmalı idi: Hltlyar B Te 'Tarlalar Aarasından dar yola Tet :g:ı:z:"" Hpayr G lrptı. Yakm bir mesafede - kül — Sepette azıcik piri n renkli şehir duvarları yükseliyor. dedi, pirinç kalmış, | kcngisinin geçeceği şehir du” varımın kapısının iç tarafında, ço. Vang Lungt BAA $ Bah K dah eukluğundanberi esir olarak bulu- K Şeviğinde blras nan kadının yaşadığı büyük ev, &z pirinç yeriz öyle ise.. FALAA Z Dedi, Fakat ihtiyar adam çit | Hvmnt'ın eei varn l v N e ir büyük evde esir olan bir A AA Ğ Die'vetla gnağla; kadınla evlenmekten dan atıştırmakta idi. Vang Lung, sonra odasma git- ©. Uzun mavi entariyi sırtına ge. çirdi, ve saç örgüsünü aşağıya br raktı, Elini tıraslı alnımda, yanak. larında gezdirdi. Yeniden tıraş ol- saydı iyi ederdi belki?.. Daha he. nüz güneş doğmak Üzere idi. Ve 'Berberler sokağından geçer, ve kadının kendisini beklediği eve gitmeden tıraş olabilirdi. Parası ABONE FARİFESİ Memleket / Meml tçinde — dişind — Kapının içinden sağa döndü, bi. Ka (raz sonra da Berberler sokağına girmiş bulunuyondu. Önünde böy- le erken vakti yola düzülmüş olan birkaç kişi vardı. Bunlar da bir gece evvelden mahsullerini şehre giderek, zerzevatlarını şafak vak> Ündeki pazarda satarak, tarlala. Aylık 3 aylık 6 aylık 1 yallık Tarifeden — Ralkan — Birli için ayda atuz kuruş düş$lÜ” Posta birliğine girmeyen YE ayda yetmiş beşer kuruş #T medilir, ğ Abone kaydını bildiren mek tüp ve telgraf ücretini, K parasının posta veya bankâ yollama Gcretini tdare kendi zserine alır. Türkiyenin her posta VAKIT'a abone yazılır. Adres değiştirme ücreti 25 kuruştür. İLAN — ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının santif satırı sondan itibaren Hlâ6 falarında 40; iç sayfalardt kuruş; dördüncü sayfadâ ikinci ve üçüncüde 2; biri 43 başlık yanı kesmece $ dır. Büyük, çok devamlı, venkli ilân verenlere ayrt indirmeler yapılır. Resml rın santira - satırı 30 kuruştüf TİCARİ MAHİYETTE OLMİY KÜÇÜK İLANLAR Bir defa 30, iki defası 50: defası 6G5, dört defası 75 v defası 100 kuruştur. Üç ilğn verenlerin bir defası vadır, Dört satırı geçen fazla satırları beş kuruştan halinde küçük peykelerinin (Stall) ardında ayakta bekliyorlardı. Vang Lung en diptekine gitti, iskemleye oturdu ve komşusiyle durmuş gevezelik eden berbere . şaret etti. Berber darhal — geldi. Kömür mangalının Üüzerinde du. ran bir güğümden, pirinç leğene aıcak su boşaltmaya başladı. Profesyönel bir eda ile de: — Bütün trraş mı?.. diye sordu. ğ artistlerden Pol Müni Barı eetirleri temsil eder ise bekâr a Jaft yapar, böyle şeylere katlanır kalmak daha iyidir.., diyenler bu.| ı? Güzel kadın dâima yüzüne lunmuştu. Pakat Vang Lung ba" | , acak elbiseleri düşünecek.. Har barnat yır. Bizlm evimize güsel kekln . — Ben hiç bir kadın almıyacak |) BiL Ciftciyiz. Hem üstelik, mıyım?.. Dediği zaman, babası: yoktu, Babasiyle birlikte altınsu. yuna batmış iki gümüş yüzükle, gümüş küpeler almışlar, babası da bunları kadının - efendisine nişan Vang Lung cevap verdi: alâmetleri olarak götürüp vermiş | — Hayır.. B ve yüsümü &. Vang Lung bugün gidip de a. tıraş et labileceğinden maada, kendisinin| — Kulak ve b âelikleri te- olacağı bu kadma dair bunldan mizlenecek mi? başka hiç bir malümatı yoktu, Vang Lung ihtiyatla sordu: | Şehir kapısının serin loşluğuna — Kaç para farla vereceğiz o doğru yürüdü. El arabaları su fi- | zaman?.. bir zengin evinde güzel bir esir e€ ; kızın bâkire kaldığını kim duy- Düğünlerin bu kadar masraflı muş?.. Kim görmüş?.. Bütün genç olduğu, ve her kadının bir erkek. | .:. iler, ondan istifade, zevkleri. le evlenmeden, altın yüzükler, | vi tatmin etmişlerdir.. Güzel bir ipekli kumaşlar — istediği hoylelhı yüzüncü erkeği olmı K meşum, fena günlerde fakirlere v e y M İilki SK olsaydı, hemen yapardı bunu.. ancak esirler kalryor,, diye cevap çıları ile dolu olan sucular, ber| Berber, sıcak suya siyah bir sap edilir. Kuşağından küçük, yağlı ve kül refkli bezden bie kese çıkardı ve içihdeki paraları saymaya başladı. JAltı gümüş dolarla iki avuç dolur su kadar bakır mangırı vardı. O gece arkadaşlarını yemeğe çasının genç oğlunu, hatırı için amcasmı, köyde birlik- eliyle yetiştirdiği lahana ile pişi- Dedi, — Benim seninle hiç bir alışverişim yok, Sorduğuma cevap ver. Hemen gi- deceğim. — Size söyliyecek şeyim yok. — Zorla söyletirim ben seni! Smerdiyakov, nefretten ziyade tik. sinmeyi andıran bir bakışla onu süze- rek: — Neye bu kadar telâş ediyorsunuz canım; dedi, Yarın, hüküm günü oldu. ğu için miP.. Endişe etmeyin; sizin için korkacak bir gey yok. Hadi üzülmeyin. Evinize gidip yatın; rahat ve huzurla uyuyun. Hiç kimse kılmıza bile dokun- mıyacak, İvan, kenklini ansızın korkunun kap. Tadığını ve içinde dondurucu bir hissin yayıldığını duymuştu, — Anlamryorum, anlamıyorum, diye kekeledi; yarınki hükümden neden çe kinecek mişim? Smerdiyakovw, yine ve sitemli bir tavırla: — Anlamiyorsunuz ha, dedi; aman © bakışla süzdü vermişti. Bunun üzerine babası harekete geçmiş ve Hvang'ın evine giderek, elden çıkarabilecekleri bir esir kızları olup olmadığını sormuştu. gçağırmış olduğunu babasına daha| — Hvan — Çok genç, ve hepsin. Böylememişti. Yeğenini yani am.| den maada güzel bir esirim yok,, babasının | demişti. Vang Lung kadın, güzel olma" te yaşadığı komşu çiftçilerden de| dığı için üzülmüştü. İnsanın gü- Üç kişiyi davet etmişti. O sabah zel karısı olmak, ve diğer erkek-| meden evvel şehveti, etiyle müca. kasabadan dönüşte domuz, küçük ler tarafından böyle güzel bir mah | dele etmek mecburiyetinde kaldı. bir tatlısu balığı, ve bir avuç ta,| lüka sahip bulunduğu için tebrik| Sonra hırsla cevap verdi: kestane alıp getirmeği tasarlamış.| tdilmek bir şeydi.. tı. Cenuptan hattâ birkaç tane| — Babası onun isyan dolu yürünü | üst dudağı yarık olan bir kadını bambo sapı ve bahçesinde kendi görünce göyle bağırmıştı: — Güzel kadını ne yapacaksın, gilmek üzere de bir parça sığır eti| sanki?,, Bize, eve bakacak, tarla- | lacağı kadının ne üst dudağı ya- e satın alabilirdi. Fakat bunu, fa.| da çalışarak çocuk yetiştirecek bir|rıktı; ne de yüzü çiçek bozuğu sulyâ ezmesi, ve fasulya salçasını| kadın lâzım.. Güzel bir kadın bun- idi. Başka hiç bir şeyden habheri |lardı. Karamazof Kardeşler Yazan: Poıtoyov.ki; e c 5 1 Çevirem Hakkı Süba Cezgin GN 524 — altın derileri cak?,. Vang Lung babasınm çok doğ. ru konuştuğunu biliyor, anlıyor- du. Bununla beraber Yarabbi, zeki bir adam acaba neden Böyle komedyalar oynamağa kalkışı. yor?., Ivan, hiç bir şey söylemeden ona ba- kıyordu. Eski uşağının hitabındaki çir. kin mânalı hali, artık pek ileri varmıştı. Uşak tekrar: — Size diyorum, ki korkulacak hiç bir şey yok. Kılınıza bile dokunulmeya- cak. Aleyhinizde tek söz söylemiyece. ğim. Ortada hiç bir delil de yok. Ba. kınız hele, ellerinir ne kadar titriyor... Bu titreyiş neden?.. Hadi gidip yatın, katil siz değilsiniz. İyanın vücudü ürperdi. Aliyoşayı, 0. nun detliklerini hatırlamıştı. — Katil olmadığımı ben de biliyo" rum, Dedi, — Biliyor musunuz? İvan kalktı, Smerdiyakovu omuzun. dan yakalayarak: — Söyle, engerek yılanı söyle, hep- #ini söyle! Diye bağırdı, elbette müreccahtır.. Sanıyor mu. sun ki, güzel bir kadın, senin çift- gi ellerini, bir zengin oğlunun yu. muşak ellerinden daha hoş; senin güneşten kararmış yüzünü, onu zevkleri için kullanmış olanların — Fekat, ben de çiçek bozuğu, da isteyemem.. dedi. Şu kadarını biliyordu idi ki, a. külürdü. kadar güzel bular| yaz gününde bile — lak olurdu, öyle ki, cevap ver.| mek için çatlayarak muştr. Satıcılar da: niz, ve bğıraklrınızda Uşak, bu kızgınlıktan hiç de Ürkmüş görünmedi. Yalnız İvana çılgen bir hançla baktı ve sonra kudurmuş gibi: — Madem Ki böyledir, o halde söy. lüyorum işte, asıl katil sizsiniz! İvan, sandalyesine yığıldı. Düşündü. Ve nihayet fena fena gülerek : — Hep ayni hikâye! Dedi. — Evet ayni hikâye... Tıpkı geçen seferki gibi. Ama o vakıt da anlamıştı- nız, şimdi de anlıyorsunuz. ne demek istediğimi... — Anladığım bir tek şey var, Senin zirdeli olduğun, — Yok canım!... Burada yapyalnızız. İkimizden başka hiç bir kul yok, O hal. de ne diye birbirimize dek edip dürur yoruz. Kim kimi ve niçin aldatacak?.. Neden bu komedyayı oynuyoruz? Yok. sa yüzyüze iken de bütün suçu bana mı yüklemeğe kalkışacaksmız? Biliyorsu- nuz ki, atıl katil sizsiniz, Ben, elinizde basit bâr âletten başka neyim?.. Siz tel. kin ve teklif, ben icra ettim. — fera... tera mr ettin? Demek... De- mek öldüren #ensin? Beyninde bir uğultu başladı. Buz gi. bi soğuk bir ürperiş bütün vücudünü sardı. Smerdiyakov da onun bu haline hay- retle bakıyordu. Ivanım teetsüründeki derin samimivet usağı adamalkıllı sars. mıştı. gün aşağı yukarı buradan geçer. ler, fıçılardan da sular taşlara dör *Toprak ve çamurdan olan kalın duvarların altınklaki ka. prnim aralığı daima şerin — bir| mallarını taşlara yayarlardı. Ka- vunlar da mslak serinlikten İçebil. Mevsim daha çok erken olduğu i- çin, kavuncular daha görünmüyor, ve duvar boylarında ham ve yeşil serin ve 18- kavuncular, açılırlardı. nı, bir burun deliğini temizlerim. Hangi tarafını temizliyeyim?.. de. di, ve konuşürken de bitişik ber. bere bir işaret yaptı. Komşusu ka- tıla katıla gülmeğe başladı. Vang | masına, uğmasına ve tıraş Lung bir muzibin, alaycının eline| ne teslim etti. düştüğünü anladı, ve bu kasabalr | Ve kendisine göre cömert lara karşı, ister berber ve insanla.|iyi adam olan berber, fazla , geftalilerle İdolu sepetler sıralam- | yen en aşağısı da olsalar bile, an.| istemeden Vang Lung'un ju!l'ı Hizmet kuponn gel — Dört Pena dedi. küçük #lân torifest yüzde * y "vqıqg LN çe iadirllir. * — İi Pena veririm, dedi. (| vakıt hem doğrudan - döğrür 'ya kendi idare yerinde, hei kara caddesinde — Vakıt Yi altında REMALEDDİN Hân Bürosu eliyle (ldı eder. (Bilronun telel ctf d laşılmıyacak bir sebepten — dolayı| larını uğdu. Damarlarını kışın zehir- Bozuk bir sesle: — Nasıl? dedi, bilmiyor muydunuz?, İvan ona bakıyor, fakat konuşamır yordu. Dili tutulmuş gibiydi., Hâlâ ku. laklarmda: Vanka Petersburga gitti Artık onu beklemiyoceğim,,. Nakarratı çınladığını sanıyordu. Ni- hayet: — Senin bir hortlak olmandan kor. kuyorum! Diyebildi, — Burada hortlak mortlak yok. Sen, ben varız; bir de muhakkak hazır bu- lanan üÜçüncü bir şahsiyet de bizi din. liyor. — Kim, hangi üçüncü şahsiyet?.. İvan bu cümleyi, korku ve hayretle etrafıma bakıp aranarak söylemişti. — Üçüncü şahsiyet, Allahtır. Ama boşuna etrafına bakınma, — göremezsin onu sen! Ivan, ansızın köpürerek: — Yalan söylüyorsun, yalan! diye bağırdı. Sen öldürmedin! Delirmişsin sen... Yahut da beni çileden çıkarmak için mahzus böyle yapıyorsun. Smerdiyakov, hiç umursamıyarak ©0. na dikkatle bakıyordu. İçinde itimatsız* leğı bir türlü örtemiyor, İvanın her şeyi mutlaka bildiğini fakat bütün kabahati üstünden atmak için böyle bilmer: gö. tündüğünü sanıyordu. — Baharın turfanda şeftalileri,. | kendisini pek küçük hissederek | Delikanlının başınm — ön ulj Turfanda şeftlileri.. Almız, yeyi. |acele acele söylenidi: — Nasıl istersen öyle olsun.. lerini defediniz |.. Diye böırıyor- | Nasıl istersen, dedi. Ve kendisini berberin sabunla- tıraş ederken ona; — Saçlarımı bütün tıraş M hiç de çirkin bir çiftçi olınıylj (Devamı çarl Nihayet zayıf bir sesle: k | — Dur öyle ise... Dedi ve masa altındaki bacağımıt * kerek paçasını sıvamağa başladı. diyakov, beyaz çorap ve terlik ılyl#qw du, telfişsızca çorap bağlarını çözdü elini içine soparak bir şeyler ıııd başladı. Ona bakan İvan birdenbire #” ku ile titredi, j — Tİbiist Diye uludu ve bir sıçrayışta ıd fırlayarak, sırtı duvara çarpıncaya dar geriledi. Gözlerinde müthiş bir W ku ile Smerdiyakova bakıyordu. İ Bütün bu acı sahne, uşağın İ da bile değildi. O çorabın içini yot, bir şey bulup çıkarmağa u, yordu, En sonra aradığını buldu ve küğrt tomarımı çekerek İvanın önüne koydu; — İştel Diye fısıldadı. g— Ne buz.. — Alın da bakım! İvan, paketi alıp açmağa başladı; kat biraz sonra parmakları bir engi yılanına dokunmuş tibi korku İle t rı biraktı. Smerdiyakov: — Elleriniz, amma da titriyor Hal Dedi. ve hiç acele etmeden katlarını bir bir kendi açtı. Son sarğı çıkmmca altında üç kmma müş yüzlük ruble kaymeleri göl (Devamı var?