ııı, AL) yekilar, Fakat Etr, be ir Tİ yoktu, n yü? i Meraklı Tarih Sayfaları Çareviç'in aşkı 8iro oğlunu affetmedi, öldürttü. Genç prensin arzusuda yerine getirilmemişti buu Petronun oğlu Aleksi ai v kaçmış, Sentelm şato- 4 Yağıyordu. Petro, oğlunu buldurmak için b. cvvondıği memurları #efer- " etmişti, Fakat prens, bir EM bulunamıyordu. Onun giz- ğİ yeri yalnız Polonyanın Bm sefiri biliyordu. Sefir, bir i i, ririğgi Hfşa etti. Oğlunun sak- 2 diğu yeri öğrenen Pet- ei ent Tolstoy adlı bir memu- iy Aleksiyi getirmek Üzere ünaya gönderdi, a eto genç prensle görüşür” nz ©nun,tirtir titrediğini gör- viii Aleksi biliyordu, Kİ RA #1,âffetmiyecek, derhal aaa se0dirtL Fakat Tolstoy, di nın müthiş entrikacı bir ti- leke Bin dereden su getirerek ibi Ylikna etti, Babası ona T Sey yapmıyacaktı. Amel babasının hışmına arz ocağına kani olunca bir Oştu. Rusyaya metresi # beraber gidecek, onunla evle- #cekti, an kadar erkek kıya- e yanAıda bulundur- İı Tozini, Aloksi için en Yük kiymetti., O hayat idi. kam Şarta razı oldu. Alek- e Eşe sevgilisi ile Rus heliks Ye mesut günleri bb Iran evvel Rusyaya Şmak için sabırsızlanıyordu. | Gareviç ile Etrozin yola çık» ozini yolda has- Gebe İdi. Almanyada amaieieema. ve alandı, bna Mektup yazıyordu. Rusya Pbrâklarına ayak bastığı gün Azdığı bir mektupta şöyle di- Ordu; Allaha çok gülkür, sevgili rü: m. Bundan sonra her şey YO- DA girecek, Seninle başbaşa *Şamak için her şeyi feda eği” Mörum. Hiç bir endişe olmadan esut yaşıyacağız..” Zavallı Çareviç; kendisini kleyen müthiş akıbetten ba . Petro İle oğlu Kremlin sara” MM büyük merasim salonun” SÖrÜştüler, Bütün devlet ri- *i d€ Orada toplanmıştı. Prons babasının önünde diz SLÜĞÜ vakit ,karşısındaki göz” Tin kin saçtığını gördü. İlikle- he kadar titredi, Bir taraftan # af dileyordu. Petro oğlunu ayakları ile It- . Sonra orada'hazır bulunan lkümet “adamlöğna şunları yledi; — Şimdiye kadar hiç bir sözü” U dinlemiyan' bu #erkeş evlât, ana hayrfihalef olmıya müsta” k değildir. Bu'âciz ve liyakat Çareviçi galtânat hakkından kat ediyor ve sizl şahit göste Yorum. Hükümetimin meşru ATİSİ Uç yu önce doğan erkek Pcuğulmdur. Resmen ilâm edi” orum, | Ve birkaç gün sonra Moskova GİZİsyonu Çareriçi muhakeme tmeğe başlamıştı. Aleksiye ,kendisine taraftar anların hepsi söyletlldi ve her rl kızgın demirlerle dağlans- « öldürüldü. X Petro şöyle diyordu: — Ya oğlum, yabut memleke” Tozini de Rusyaya getirti” i cvap edilmişti. Aleksi" dırtan genç kız, bildikleri” nmeden ve açıkça Petro ledi: nuz, babamı; PN Sonra çar oladağim;-0 - #8 'n ölümün” arttırmak maksadile radyoda ve Yazan: Niyazi Ahmet man Potersburgu bırakıp de nanmayı affedeceğim, tebeamı gene evvelki hayat ve Adetleri- ne İrca edeceğim diyordu, dedi. Petro Etroziniyi oğlu ile kar şılaştırdı. Kadın, AYDI sözleri Aleksinin önünde tekrarladı. Zavallı Çareviç, çılgınca bağlı bulunduğu sevgilisinin kendi a leyhinde bütün bildiklerini söy lemesi Üzerine şaşırdı; dil tu tuldu; ağladı. Petro, bunlardan sonra farla beklemedi, Ruhani heyete gön- derdiği beyannamede şöyle âi - yordu: “Hazreti Davud kendi rim oğlu hakkında nasıl idam bükmü verdi ise ben de sizin öyle hüküm vermenizi isterim.” Ruhani heyet işi adliyeye ha vale etti. 127 Aradan mürekkep heye- tn vereceği karar malürdu; 1 dam,. Oyla yaptılar. Kararı A* leksiye okudular ve bir dileği olup olmadığını sordular. Alek- si: — Karar hakkında bir diye ceğim yok, dedi. Yalnız bir dile” gim var; Etrosiniyi birdaha gö rüp kucaklamama müsaade edi müc niz. ... Halk, Aleksinin affedileceği- »i umuyordu. Bir sabah Çare viçin mevkuf bulunduğu hapis hane kilisesinin canı acı ac1 İn- ledi. Genç ÇariçeYiç geygili Efro zinisini son defa kucaklıyama” Talih Aleksiye bu şekilde gö- rünmeseydi, Efrozini kimbilir tarihin ne meğhur bir kağmiı © lacaktı, Çareviçin damından sonra ne oldu?.. bunu kimse öğ renemeği. Bir zabitle yaşadığı! söylendi ve unutuldu. izmirde bir Fransız tüc- İ car Müslüman oldu | Pa İzmir, (Va. i kıt) — Burada u. k vs « j retile meşgul o. Nİ i lan, Fransız te. baalı, protestan, 1995 İzmir do. gumlu B. Fredrik zun yıllardan » beri ihracat tica. Ğİ ; miş, müslüman olmuştur. Vilâye. *a verdiği bir istida üzerine müf, ÖĞ ikte formaltes ikmal edilen ve merasimden sonra büyük bir neşe içinde yazabanesine dönen Fransız tüccar, biraz sonra bir operatöre müracatla sünnet te ol. uştur. — Kendisi bir ilim adamıdır. Muh telif dinleri uzun uzadıya tetkik etmiş, nihayet islim dininin en din olduğunu söyleyerek i li intir. e intisap etmiştir. miyiz İzmirde herke » sin ağzında bu mevzu vardır, Yu- karıdaki resimde İsli ren ve Ali Ezren soyadımı al Fredrik Jiro görünüyor. Sigaralarımız için aganda Mr yn Müdürlüğü sigaralarımızın ve yaprak tütün > lerimizin propagandası için ingi » lizce, fransızca, almanca broşür - ler hazırlamıştır. Bunlar bütün ec nebi memleketlere gönderilecek - tir, İdare Miğer inhisar maddele * rinin de propagandası için hazır- kıklara başlamıştır. Bu propagan da dahilde de yapılacak ve bir! sa Jikör ve şarapların sürümünü iyi bir lan B. sinemalarda neşriyat yapılacaktır. Jiro ihtida et-| İ-İruz, yoksa hakikatte köpeklerin ra kâğıt Üzerine teksir olunur. Bununla beraber, köpeklerin yal 1 Dünyanın ilk kadın! Şarlokolmesi Amerikadan Londraya başka bir kadını tevkif etmeğe geldi Amerikanm en büyük kadın dedektifi Mis Şanley Londraya geldi. Amerika gangsterlerinden kadını tevkif edecek olan bu ka” dın şık ve ayrı zamanda güzeldir. Lontirada görüştüğü gazeteci . İsre, mesleğinden çok memnun ol- tinde kalmak şartile bir mukavele imzaladığını söylemiştir. Skotland Yard erkânile görüş- tüğü vakıt kadın Şarlok Holmese karşı büyük ihtiramat göstermiş» dın dedektifleri sekiz sene evvel bizmete âlmıya başlamıştı. İlk ka- dın dedektifde aŞrlok Holmes na. mn: alan Mis Şanleydir. Bu ka - dın Üzerine aldığı vazifeleri çok bü; Yenidünyada büyük bir nam ka. zanmıştır. Kadın hırsızlardan ma- ada, erkek gangsterler de ondan korkmaktadır. Sekiz sene zarfın- da birkaç kereler hırsızlarla ta - banca düellosu yapmış, hattâ bun. lardan bazılarını yaralayıp yaka” lamıya muvaffak olmuştur. Çan » tasındaki kelepçeler süs için de - ğildir. O bu kelepçeleri gangste * rin nişanlısına geçirmek için A - merikadan Londraya getirmiştir. nı Nevyork polisi uzun zamandır aramaktaydı. Erkek arkadaşlarile birlikte Nevyorkta bir bankayı soymıya teşebbüs eden, fakat bu teşebbüsleri akamete uğradığı  - in Londraya kaçmıya muvaffak olan bu kadın İngiliz polisinin € line geçmiş ve tevkif edilmiştir. imdi Mis Şarlok Holmes, kelep- İçeleri rip vapurla Amerikaya götürecek” tir. Skodlandyavd teşkilâtındaki meslekdaşlarına Mis Şanley geçen ay içinde Nevyorkta cereyan eden bir vakayı anlatmıştır. Korkunç iki hırsızla yeraltı şimendifer is . tasyonunda bir gün karşı karşıya gelen Şarley teslim olmaların: hursızlara teklif etmiş ve korkut mak maksadile ateş etmiştir. Fa. kat hırsızlar itaat etmemiş, silâha davranmıştır. Şanley kaçmak İsti- yen hırsızlara ateş etmiş, her iki-| sini de yaralamağa muvafak ol - duktan sonra tevkif etmiştir. Bu hafiye kadın senede 4000 dolar ücret almakta olup Nevyork polisi duğunu ve 25 sene müddetle Nev| p, york polis müdüriyetinin hizme -| mi tir. Nevyork polis müdürlüğü ka| ük bir liyakatle başarmış ve| Rozeşteyn namındaki hırsız kadı. | | | birisinin nişanlısı olan bir hırsız| Te Resim ve sanat bahisleri Dünyanın en neşhur ressamları VAKIT 25 NİSAN 1939 On beşinci ve on altıncı asırda Flamend ressamlar Yazan: Reşat Ekrem Belçika ve Holanda, o zaman Bas ismi altında birleş- şti. Bu memleketin halkı, pek İri ve ehemmiyetsiz farklarla j ayni lisanı konuşuyor; ufak ve ehemmiyetsiz lehçe farklarile | bir tek sanat lisanma sahip bus lunuyordu, Bu memlekette İtalyadan da- ha az parlak olmakla beraber, daha on dördüncü asırda yüzler |ce ressam ile birçok heykeltraş ismi sayılabiliyordu. Birçok meşhur artistleri, Flan dre'in bir kenar parçası olup Fransız müstemlekesi halini al, | muş olan Dijonda, parlak bir sa“ nat mektebi kuruyorlardı. Fran. İsiz heykeltraşmın seyri esnasm da zikredeceğim., Dijon mekte « binin müessisi Claus Slutet'in bir muasırı, fakat hayatı ve bil hassa en faal devri on beşinci as- rm birinci yarısında geçmiş o. lan büyük bir ressam, Flaman (1390 - 1440) Jan Van Eyek de Burgonya dukalarının saraymda yaşamış, Philippe le Bon'un o- da uşağı ve ressamı olmuştu. Evvelâ mahir bir ressam olan büyük kardeşi (1370 - 1428) Hu bert ile beraber çalışan Jan, yağ boyayı icat ederek resim tari- hinde belki, en büyük bir inkılâ. bı vücuda getirmiştir. Yağlıbo- yanm sâyesinde renkler, harikul) âÂde zenginleşmiş,, şeffaf bir par laklık almıştı. Ayrıca, resimler de tashihlerin yapılması gayet olaylasmıztı ays - daki Klaman resmine hâkim o- lan diğer iki sanatkâr daha var. dır. (1400? . 1464) Rogier Van- jder Weyden ve (14307 - 1404) Hang Memling. Bunlardan son- ra daha bir takım büyük flâman ressamları görülmektedir: (? - 1482) Hugo VWander Gocs (1440? » 1475) Thierry Bouts ve (?.. 1523) Gerard David gibi. Hepsi an'anevi kilise mevzuları üzerin de çalıştılar. Kilise tarihinin kah ramanları için, kendi zamânla- rm simâlarını model aldılar, Ve bu portreleri kendi hakikt kr- yafetlerinde, on altmet asırdaki Za kıyafetlerinde tersim et- tiler, tarafımdan 25 sene müddetle an - gaje edilmiştir. Köpe Birçok hayvanlar insanların müyesser olamadıkları lütufları görürler.. Bunların başında ked ile köpek gelir. Bilhassa köpek - ler bazan insanlardan daha ra, bat bir şekilde yaşamaktadır. Amerikada son günlerde çok garip bir usul çıkmıştır. Köpek - lerin de “parmak izleri,, almmas ya başladı. Parmak izi tabirini harcıâlem olduğu için kullanıyo” parmak izleri değil “burun izle- ri,, alınır. Bu fikri ilk defa ortaya atan Amerikan bâkimlerinden M. Rut herford Benvis, bütün köpekle - rin muhtelif şekilde buruna ma- lik olduklarını ileri sürmüş, nite kim baytarların yaptıkları tet - kikler de bu fikri teyit etmiştir. Köpeklerin burun izlerini al mak için baytarlar, bir madeni | plâk üzerine hayvanm burnunun şeklini çıkaracak Hâcı dökmek - te ve burnunım temasile iz tes. “| bit olunmaktadır. Böylece elde olunan iz bilâha- On beşinci asrm son seneleri. Yan Dyci'in şahesetlerinden larının İtalya seyahatlerile baş- layan temaslar neticesinde, İ- talyan sanati şimal resmi üzerin de müessir olmaya başlamıştı. Vander Veyden 1449 da İtal Yı gi törrüre” Sforzalar, ve Medicisler kendi - sine siparişlerde bulundular, Daha genç sanatkârlar daha muahhar gelen tarihlerde Roma ya ve Venediğe giderek Raffael ım ve Tizians'nın eserlerini tet- kik ettiler. Flandrede Anversli (1466 - 1550) Matsys yeni bir mektebin müessi oldu. Fakat bu mektep de müşahede lerihdeki hakikatçilik, hayattaki samimiyet ve parlaklık ile, tam manasile bir Rönesans mektebi değildi, Gotik uslübunun mütekâ mil bir devamı idi, Şimal resmi kelimenin en saf manasile Rö. nesansı idrâk edebilmek, İtalya- nın büyük tezyin uslübile şima- lin lâtif natüralizmini, canlı bir ne doğru bazı flâman sanatkâr-ahenkle mezcedebilmek için, ha- mera ee nız burun İzleri alınmakla mese- le halledilmez. Köpeklere hüvi- yet varakaları veriliyor, hattâ seyahat zamanlarında pasaport çıkartılıyor. Böylece seyahat © den hayvanım cinsi, sıhhati tesbit edilmiş oluyor. sahibi ve Idur, mmm klılarına m 5 Bazı meraklı kadmiar köpek. lerini çocukları gibi sevmekte ve üzerlerine titremektedirler.. Bir- çok kadınların köpeklerini yatak odalarında büyüttükleri, sofra - larından ayırmadıkları malüm- tt “bü seyahati esnasın. “dükasi, Ltonst d'Töst, Kral Birinci Şarl'ın portresi yatını yarısı on altıncı ve yarr sı da on yedinci asra ait olan büyük sanatkâr Rubense kadar hiç olmazsa üç kuşak bek. liyecekti, (1577 « 1640) Paul Rubens * Pierre, Sleğhen de doğmuştu. Fa- kat on yaşında iken babasını kaybedince, valdesile beraber An- verse gelmiş ve orada yerleşmiş. ti, İlk resim derslerini Anversli ressamlardan almıştı, O zaman şimal memleketlerinde resimle uğraşan bütün gençlerin İtalya- ya gitmeleri bir an'ane haline girmişti. Rubens de yirmi bir yaşlarındayken Venediğe gitti; İtalyanın diğer şehirlerini dolaş- tr, Romada bulundu. Ve hattâ İspanyaya geçti. Ve İspanyadan Anverse döndü. Birçok çocukluk hatıralarile bağlı bulunduğu bu şehirde, güzel bir kızla İsabelle Brant ile evlendi, Müşfik, güzel ve lâtif İsabelle Brant, sanatkâ- ra, şahöserlerin ibdaı için elzem (Devamı 10 ncu sayfada) 5 üjde.. Köpek meraklısı bir hatun hakkında şu hikâye de anlatı) » maktadır: Bir gün tiyatroda şık giyin. miş yaşlı bir kadının fenalık ge- girmekte olduğu, nihayet daya - namıyarak bayıldığı görülmüş.. Kadın kendine geldiği zaman: — Ah işum.. demiş. Bu isim etrafındakilere birşey anlatmadığı için sormuşlar.. Ka- dın: — Bilmezsiniz.. Bugün artık on yaşına geldi. Ona o kadar e- mek verdim, ya şimdi başma bir felâket gelmiş, ya kaçmış kay. bolmuşsa.. Diye yeniden hiçkirmiş.. Niha yet mesele anlaşılmış: Kadmı böyle baygm vaziyete, sokan hal küçük fino köpeği İşum imiş.. Üç gündenberi misafirlikte o- lan kadıncağız köpeğini görme - miş olduğundan a di baygınlıklar geçirmiş. Köpek sevgisinin bu kadar i- leri gitmiş olduğu bir devirde Amerikalıların buldukları bu w- *enl hiç de fena değildir.