4— VAKIT 13 NISAN 1949 Baki hakkındaki müsahabe münasebetile Eminönü Halkevi Başkanı O: D ARKADAŞLIĞIM 7 Eminönü Halkevi Başkanı Agâh Sırrı Levend Eminönü Halkevinde Şair Baki için verilen konferansa dair Fikret Adil, Sadri Ertem'e Açık bir mektup yazmış ve bu- na Eminönü Halkevinin verdiği cevabı muharririn ikinci bir ma- kalesi ile neşretmiştik, Dün E- minönü Halkevinden Fikret A- dilin ikinci makalesine dair şu mektubu aldık: Sosslş ve gösterişsiz fanliyet- leriyle memleketin kültür ha- yatında gün geçtikçe daha v rimli olmağa çalışan Hinikevle. rinden birinin idare ve mesuli- yetini üzerine alan bir Halkevi müntesibi sıfatiyle, bu sahada istenon izahatı cevâpsiz birak» mamağı bir vazife sayarım. An sak bunların hüsnü niyet ve #a- mmimfyetle yapılmış olması şart tr. Cevap verişim, yazınızda bu hüsnü niyeti bulduğumdan de- ÂUI, öve tavzihe muhtaç bazı noktalar gördüğümdendir. Tek- rar ediyorum: 4 — Bakt için (Gece) tertip sâlimiş değildir. Herhangi bir şahsiyet hakkımda bir gece ter- tp etmek için jübile veya yildö- nümü gibi bir vesile olması lâ zrmdır. Baki hakkında böyle bir vesile olmadığına nazaran, (Ge- cn) tertip etmek hatırrmızdan geçmedi ve gazetelere verdiği- miz (Eminönü Haikevinden) başlıklı tebilğlerde do ancak (Baki hakkında müsahabe) kay denı koyduk. Bazı gazeteler “adis sırasında buna (Gece) "vermiş olabilirler. Sizin ı müsahabenin mahiyeti- şiirmedikçe ve yahut teh» .suzuu yapmadıkça kimse veriyor ye #item etmeğe hakkımız yok tur. ? — Halkevinden bahseder Xeon cemi mütekellim sigasiyle | (Evimiz) tabirini kullanışım,| Halkevin! kendimize hasr ve tahsis etmek isteyişimdon daği!, belki sizin gibi cemi muhatap si- iğ 5 gasını kullanarak (Eviniz) de- pan yama amg akm mek suretiyle kendimizi bun-lg, olsa bir saray! demekti. Ha. dan hâriç bırakmak fstemeyi-| kikaten, duvarlar iri yelken bez. şimdendir, lerinden ve halılardan yapılmış $ — O göce ben bulunâma-İolmakla beraber temel ve çatr yi. dım. Günümün, hattâ bazı g€c6-İne kamış ve ağaçtı. Lâkin içinde lerimin birçok saatlerini Halke-| atla dolaşılacak kadar geniş bir xvinde gaçirdiğim halde, maale-| saha tutulmuştu, sel her gün ve her gece xl Adam Şeriften ve arkadasla- mak suretiyle bu konferansla”| sından pek hazetmişti. Hele ara. rın hepsinden faydalanmak İm-/jermda cihan şampiyonu Derp. kAmını bulamıyorum. Wsasen seyin bulunduğunu duyan tekmil Halkevi reislerine bilâfasılı Dö”! kabile efradı büyük bir merakla bet beklemek gibi bir vazife|baş çadırın etrafını doldurmuş - tahmil edilmemiş olmakla bora-| lardı. ber, konferanslardan dalma is| O gece mükellef bir ziyafet ve. tifade edememek, her şeyden irildi, Yerlere büyük büyük hasır- evvel şahsan benim için bir mahİlar ve halılar yayılmıştı. Ortada rumiyettir. gayet büyük bir ateş yakıldr. Ku. 4 — Halit Ziya Uşaklıgil iin fanlar, domuz yavruları, karacalar vaktile yaptığımız gece hakkın uzun demir şişlere geçirilmiş ka. da o zamanki yazınızda yaptı. | labalık bir grup tarafından hazir. ğınız espiriler herkesten fazla İlânıyor, çevrile cevrile kızartılı. beni memnun etmişti. Eğer ojyordu. gecenin bütün günahı benim Yemekler. alaturka sinilerle konferansının bir buçuk şaat|beş altı kişilik kümelerin önüne devam etmesi ise, dinleyiciler | getiriliyordu. Reisin sofrasmda Jpanu büsnü niyetime o hağışla-| şehirli misafirlerinden başka yer- İsımlar. Halit Ziya Uşaklıgil gibi|li bazı kabile mensupları bayan. edebiyat tarihimizin 6n mühirı |leriyle beraber yer almışlardı. E.. simalarından biri hakkında yap.| “et Bayanlariyle diyorum, Zira tım naçiz etüdü daha fazla | Mojuya gündüzkü bir iki saatlik kısaltmak elimden gelmedi. mülâkat sonunda misafirleri hak kmda emniyet ve itimat peyda “5 — Kendilerinden kanforans veya sohbet rica ettiğimiz arka- daşlar, bildistisma ricalarımızı büsnli telâkki ederek, Evimizin | faaliyetine iştirak etmek Jütfu- nu esirgememektedirler. Bun- dan dolayı kendilerine dânima müteşekkiriz. Bu teşekkür, sırf davetimize fcabet süretiyle gös terdikleri nezaketten dolayıdır. Yoksa kendilerinin, bu iştirak! en tabil ve içten gelen samimi bit iş olarak telâkki ettiklerine şüphe yoktur. Bu değerli arka- dâşlar bu işte o kadar samim! ve feragatkArdırlar ki, bazan kalabalık bir dinleyici kütlesi İbulmadıkları zaman bile, hiç münkesir olmadan, “sohbetleri- ni beş, on arkadaş karşısında yapmaktan zevk duyacak kadar ruh asaletine sahiptirler. Bunâ 5 ve Deği, Reis bunlardan da çok memnun olduğunu etrafındakiler j elenen ilânından ifade etmek İs. | tyordu. muk mun mü- saadesizliğinden dolayı yet b lamayıp gelenlerin pweriye dön- düğü geceler de çoktur. 8 — Evimiz faaliyetinin ku- isursuz olduğunu söylemek hiç bir zaman hatırımızdan geçme- miştir. Belki eksiklerimizi her- kesten evvel biz müterifiz. Bu çatı altında toplanan arkadaşlar kendilerini her şeyden evvel mütevazı birer fikir amelesi ad- dederek feragatle çalışmağı ka- bul etmiş insanlardır. Takdir veyâ methüsena beklemedikle- tina emin olunuz. Ancak hüs- nü niyet ve samimiyet istemek haklarıdır. Saygılarımla... HARPUTLU ŞERİFİN AMERİKA HATIRALARI w YAZAN: uwvakkar Ekrem Talü ğil bütün kabile kadınları da yük bir iştiba ile yenildikten son la beraber en makul ve aralarında hiç bir yabancı yok- muş gibi meydana çıkarmıştır. Sofrada reis genç ve orijinal cazibeli bir kadını şehirli misa. firlerine takdim et — Mala!.. karım!.. Mela biraz kısaca boylu olmak. Ja beraber hatları fevkalâde za. rif bir incelikte yaratılmış gü- el vöcude sahipti. Kızıl çiy ba. kır rengindeki tabif dalgalı saç. ları çiplak omuz başlarını örte. cek kadar uzamıştı. Alnmdan ge- <İp başını dolayan bir sırma şe. rit saçlarmın yegâne ziynetini teş kil ediyordu. Kirpikleri simsiyah ve mlbalâğalı derecede uzundu. Gözleri, her an yeni fakat meçhul bir mana tasıyan zekâ kaynakları gibi hareketli idi. Büyük ağznm daima islak ve buharlı hissini ve. ren dudak batları dazibeli bir te. bessim taşıyordu. Bembeyaz diş- ler, ağzım her oynayışında sol ya, nağmdaki kahverengi benin el, tma gelen gâmze kadar nazarı dikkati çekiyordu. Kırmızı kabile Yelsinin karısı Mala vücut ve zekâ ahenginin te. kemmil etmiş bulunmasma rağ: men yaşça on sekizle yirmi ara. sında kadardı. Bu kadar ince ele. yip sık dokunan kıskançlık mef. humları kısa bir tanışıklıktan sonra fevkalâde seksapelli bu ne- fis mahlükun şehir telâkkilerince bile fazla dekolteli addedilecek bir kiyafet taşıyarak ars en . dam etmesine mani olmayışı şa, şılacak şeydi. Bayan Mala ipek kadar yumu. gak bir nevi hasır ük prmış 1940 Holiyat modeli lar biçimince bir libas giymiş. Müşekkel göğüs kalçaları bu kifayetsiz örtülerin de kapaya mıyacağı bir eanlılık halinde idi, Karım Mala, ayni zamanda kabilemizin dans kraliçesidir Mister!. Üç şehirli aile içinde en güzel kendi karısı olmakla beraber Ma. ladan yarım saattir gözlerini bir türlü ayıramıyan coğrafya pro. fesörüne hitaben Mojuya böyle bitap etmişti: — Ya!.. çok güzel!. çok hoş?. Kılavuz terctimanlikte devam ediyordur. — Yemekler biter bitmez dana bâşiryacak".. Reisin emrini tercüman herke- ra ortaya Amerika yerlilerinin baş yemekleri olan mısır pilâvı geldi, Şehirliler buna pek rağbet göstermediler. Bazı yabani kök., lerden yapılmış bir salatadan son | ra da muz, ananas ve patates e.! vet patatesle karışık yapılmış bir | tatlı yediler. Kızıl damla yakut! rengindeki sicak şarap insanı ko. kusuyla sarhoş edecek kadar te. sirli idi. Yemek bitmiş ve sıra eğlence programının tatbikine gelmişti, Danslardan evvel bazı erkekler sahanm ortasma gelip ok numa. raları yaptılar. Arka arkaya ve ufak aralıklarla dizilmiş yedi ta ne ananası tek okla birden delip geçirdiler, Havaya fırlatılan iri patatesler atılan oklarla, düşe . cek yerde sevgilisini atma alıp kaçan bir kovboy halinde uzak. lara uçuyordu. İçlerinden canlı bir yay gibi hareketler yapan genç bir kırmı. zılı dört ayrı atım üzerinde o ka. dar harikulâde marifetler göster, di ki etraftan müthiş alkış ve tak dir avazeleri yükselmekte idi. A£, ları dörtnala sürdüğü halde on - dan ona ondan ona atlıyor, diz. ginlere sarılıp ayaklarını yere in. diriyor, tekrar sırta binerek tek ayak üzerine kalkıyordu. Bakır tepsi tzerine de işlerin. den bir silâhşör tabanca ile ve-| islerinin baş harfi olan M yi ku. sursuz yazdıklan sonra ortaya gayet büyük bir kazan getirdi, ler. Banu aşure kazanı sanmayı. Bizi, Ağz hayvan derisiyle bü- yülrüş ve musazam bir davul ya. pılmış. Bu davul ne olacak diye gebirliler merakla beklerlerken on tane gen; ve hoş kızm omu. zunda Mala gelip o kazan davulu. Dun üzerine yattı. Namaz kılar gibi bir hareketle kıvrıla kıvrıla doğruldu. Diğer kızlar da yerde kazanm etrafında yakılan ateşin alevleri ortasında oyunlarına baş Jadılar, Daha uzak kenarlarda belki elliye yakın erkek dizlerine yerleştirdikleri trampet veya da ha doğrusu darbuka şeklindeki deri Aletlere yumruklarile vuru. yor, tuhaf bir tempo çıkarıyor lardı. Üç dört tane de ağızla öt- türülen ney gibi çalgıları ve bir tans de zilçeden mürekkep or. kestraları! vardı. Bu âletlerden çıkan vahşi bir|? Halkevi Başkanı! se bildirmişti. Kızartmalar bü .ahenk melodisi mono ton olmak. | İsme sinirleri kamçılıyacak birli idi, (Devamı w VAKIT ABONE TARİFESİ Memleket Memi #çinde di » 15 200 4 415 520 1 yılık #90 1s Tarifeden : Balkan Bi için ayda otuz kuruş dü Posta birliğine girmeyen ayda yetmiş beşer kuruş medilir, Abone kaydını bildiren tup ve telgraf ücretini, parasının posta veya bankf yollama ücretini idare kendi derive alır, Türkiyenin her posta merk: Aylık 3 aylık 8 aylık VAKIT a abone yazılır. Adres değiştirme ücreti 25 Kuruştur. MAN ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının santi satırı sondan Hibaren His falarında 40; iç saylı kuruş; dördüncü sayfad ikinci ve üçüncüde 2; bi 4; başlık yanı kesmece dır. Büyük, çok devami, renkti ilân verenlere ayri indirmeler yapılır. Reset il sın santim »- satırı 90 kuru TİCARİ MAHİYETTE OLMİ KÜÇÜK İLANLAR Bir defn 30, iki delen Sö defası Gö, dört delesı 75 v8 delası 100; kuruştur. Üç ilân verenlerin bir defası b vadır. Döri satırı geçen ilân! farla satırları beş kuruşlen sap edilir. Hizmet kaponu geli küçük ilin derifesi yüzde tadirttir. Yakıt hem doğrudan ya kendi idare yerinde, hes kara caddesinde Vakit sltinda KEMALEDDİN bin Bürosu eliyis ilân eder. (Büronun telefonu: Alemdar sine İKİ FİLM Büyük Vals Foks Jurnal. rimüsif Kardeşler Yazan. Dostoyevski Çeviren: Hakkı Süba Gesgin #5 150 Dedi. Sonra üç kere haç çıkardı. İstintak hâkimi: — Acele etmeyiniz... Ayn: Grigori sizin hakkınızda o kadar ağır bir şaha- * dette İşulunuyor ki... Diye devam edecek oldu. Fakat Mit ya ayağa kalkmıştı: — Bir dakika efendiler. Yalnız bir dakikacık, gidip Gruşinikaya müjde ve- reyim, Nikola da irilkârak: — Hayır, hayır... Olmaz artık... Diye bağırdı, madent plâkalı adamlar, Dimit riyi sarlılar.. Fakat zorlamağa hacet kalmadan delikanlı, kendi! du. Gülümsiyerek: — Ne tuhaf, diyordu. Ne tuhaf!. Ben, yalnız ona bütün gece beni harap eden şu kan kâbusunun üstümden si. Endiğini ve katil olmadığımı müjdele. mek istemiştim... Mitya sesine hürmetkâr bir âhenk vererek ve herkese ayrı ayrı gör gezdi. rerek;: — ERtendiler, dedi, O benim nişan- İmadır. Bunu bilmesi lâzım gelir... Oak. Teşekkür ederim, teşekkür ederim muh terem efendiler, müjdenizle beni diin- yanın en büyük âzabmdan kurtardınız. İhtiyar Grigorinin üstümde çok çok hakkı var. Beni kucağında taşıdı. Kü- güklüğümde, üç yaşımda iken beni Ji. feride o yıkardı. Herkesin benden el çektiği fena zamanlarda o, bana baba- ik etmişti... Hâkim: —-Siz de onu... Diye söze karışmak İstedi. Mitya, dirseklerini masaya dayadı ve: — Müsâade edin, müsaade edin... Zihnim karmakarışık. Bırakın da azı. Gk keridimi toplıyayım.. Kolay değil efendiler, kolay değil... Bir adamın ka faşma, davula vurur gibi vurulmaz... Hele oluk gibi kan fışkırırsa... — Azıcık su içseniz... Mitya, yüzünden ellerini çekti. Gü- Tümsedi, Gözlerinde canl: bir parlaklık vardı, Kendine geldiği anlaşılıyordu. Tavırları da değişmişti. Artık etrafın- daki alamlatdan ürkmüyor, onlara ken di ayarında insanlar gibi müsavi bir yükseklikten bakıyordu, Sanki bir sa- bah, hiç bir şey olmamış bir geceden sonra gelen bir sabah vakti ansırın kar şılaşmışlardı. Şunu da söyliyelim, ki Mitya, “İş pravnik,, le sik sık görüşür, evine gider gelirdi. Yalnız şu son ay içinde aralarına birâz soğukluk girmişti. Yol- da delikanlıya rastladıkça, kaşlarını ça tar ve ancak terbiyesinden fedakârlığa razt olamadığı için selimlardı. Bu hal, Mityanın gözünden kaçmamığtı. Müd- deiumumiyi daha az tanır, fakat niçin olduğunu kendisi de bilmediği halde, zamân zaman evine giderdi. Sinirli ve garip buylu olan karısı, onu sevinerek karşılar, boşlanmış görünürdü. Hâkk me gelince, onunla ancak birkaç kere kadınlara dair konuşmuştu. Pek sıkı fıkı değildi, Mitya neşeli bir tavırla: — Nikola Partenoviç, görüyorum ki, çok usta ve mükemmel bir müstantik- siniz... Size ben de yardım etmek İste- tim... Verdiğiniz haberle, yeniden dün yaya gelmiş gibiyim. Size hizmet bor- cumdur.. Çok açık kalpli konuşuşum, size garip gi mesin, Gerçi biraz da sarhoşum ama, size akrabamdan “Mi- yosov,, larda rastladığım: hatırlıyorum. Efenkliler, sizinle kendimi bir tutamı- yâcağım. Vaziyetim buna müsait olma Yağını anlıyorum.. Bu vaziyet, bütün 2- gırığiyle omuzlarıma çöküyor. Grigo- sinin pek fena bir suçla beni itham et. öylüyorsunuz.. Onun şahitliğin- deki ehemmiyet büyüktür. Buna âklım eriyor. Fakat bütün bunlarla beraber, şu iş uzun sürmiyecek, netice kendini göntermekte geçikmiyecektir. Madem, ki ben masumum, hakikatin ortaya çık maması imkânr yoktur. Mitya, tatlr ve pek samimi bir be- yecan içinde hızi hızlı şöylüyör ve kar #ısındakiler senli benli ahbapları imiş gibi gelişi güzel konuşuyordu. Nikola : — Şu halde, size atfedilen suçu kati surette ret ve inkâr ediyorsunuz, de mek, Bunu, böylece zapta geçiyoruz. Dedi. Sonra yavaş sesle zabıt kâtibi. ne bu noktayı yazdırdı. — Zapta mı geçireceksiniz... Burrla nat edilecek bir ehemmiyet mi görüyor sunuz ?.. Pekâlâ öyle ise yazm... Ne is- terseniz yapım.. Size benden bol beli. zin.. Yalnız bari şunu da not edin: Za vallı bir ihtiyarcığa şiddetli bir darbe vurduğu için kendini suçlu buluyor. Evet bu noktadan kendimi itham edi- yorum. Ama bu, benim iç âlemime ait bir bükümdür. Sizin bu mahrem varlı. Ja gizmeğe hakkınız yok, Gönlün içi- ne girilemez. Babamın katli işine ge- lince.. Bunda benim hiç bir alâkam yok. Tepeden tırnağa kadar mas Bunu bana atfetmek canavarca P nat olur... Size zaten suçsu: uğur bat edeceğim. Sonra, siz de nizden ötürü kendi kendinize gül siniz. Müstantik: — Dimitri Fiyoderoviç, dedi; olunuz... Sorguya başlamak İçin vermeğe eğer râzr olursanız, bir 9 üstünde anlaşmamız gerek. Söyl ğine göre babanızla aranız iyi de) Sık wi kavga edermişsiniz.. Net bir çeyrek sant önce ond öldürmeği! ): zihninizden geçirdiğinizi söyleri niz. “Ben öldürmedim; fakat öldü istediğim zamanlar oldu... diyen niz. — Böyle mi dedim?... Birçok ler böyle düşündüğüm olmuştur, ne yazık, ki bunlar zihnimden ge$ tir. — Bana karşı bu hınem bize söylemek ister misiniz? Mitya, somurtarak ve omuzlar kereki d Bu izahatı ne yapacaksınıs © diler?.. dedi; ben, hislerimi saklan dum. Bütlin şehir halkı bunlari Hattâ manastırda Stareç Zosil hücresinde de bunu söyliyeli çok dı. Aynı günün akşamı, şahitler runda babamır dövdüm ve tekrar a (Devamı var)