RS AKİT "13 İKINCIKANUN 135 pa —————— fn tımaklar insan boğazında hançer- den daha korkunç olur. Yartar ve insan tarnakları birer kan menbar öldürmek Hayır m öldürmek terem kı yır,, Yeryüzünü, kâinatı ya Halik insanlara iy emreder, Gözleri dalmıştı. bakışları tamamiyle geçir Şeyh sustu, Biraz evvel değişmiş, derin bir hüzün çökmüş em Şeyhim. bunlar gok doğru sözler harp korkunçtur, Harp günahtır, Fakat eğez harp olmazsa, şarka (gidilmezse, yurt harabezara dönecek. İşuişret ö- belâ oldu. Esir pa- kız kalmadı. mü alınmaz bi: zarlarını Genç kadın bu son cümleyi söy- lerken bâlâ kapının önünde ayak- ta duran dev cüsseli arkadaşma baktı ve sonra sözlerine devam ei- 13 — Bütün bu kızlar sefahet bu İstanbulun her sem açılıyor. Şevket- Jünlün artık afyoyyzevkimi tamam- Şimdi şaraba başladı. Bütün günlerini okumak, mü- siki dinlemek, cariyelere zaksettirmekle geçiriyor. Saray, cüce we masharalarla dolu.. Bütün Bunların Cenabıhak tarafından kendisine ihsan edildiğini söyler. Sesini daha yavaşlattı. T kat acındırmak istiyen bir eda — İnanmış muhterem Şeyhim, Tamaz oldu. ia Çılğın, başdöndürücü eğlen- ce İle geçen ker gün sona erince o: — Günümürü böyle geçirdiği- mizden dolayı Cenab: Hakka ham- dedi ,. Der we vazilesini bitirir, Şeyh dinliyordu. Fakat gözleri 5 kadar esrarengizlenmişti ki, genç kadın kapının yanında duran yapılı, pos bıyikir dü ve dışari çıkmasını işaret adama İsim, sarki bu emri bekliyor- muş gibi kalın perdeyi aralayarak kayboldu. Şeyh, hâlâ o durgun ba kaşlarrile we kımıldamadan "bir noktaya bakiyordu. Genç kadın yavaş, korkak adım alrla ona doğru yaklaştı. Ayakları altında ayni korkak hareketle çö- meldi, Sokulmağa 'başladr, Şeyh etrafında serilmiş kâğıtların hış tıların: duyuncaya kağar kımılda- mamıştı. Genç kadının sokulması, Şeyhin önünde duran tomat tomar rdü. Şeyh sil indi ve kollarını öne doğru ka İkiğrtlarını yere süne takıldı ve türperdi. Son gayretini sarfederek onu ya imdan uzaklaştırmak için bütün " kuwweti ile wilkinmek istiyordu. Fakat muvaffak olamadı. Genç ka dmın hararetini hissetmeğe başla- mıştı, Kadın kokusu keskin bir şa- rap gibi ihtiyar, ak sakal şeyhi sarhoş ediyor, kendinden geçiri- yordu. Müthiş bir buhran içinde idi Dudaklarını kımıldatmak için sar fettiği gayret boşa çıktı. Çünkü o dudaklar titriyordu. Kalbi çarpma ğa başlamıştı. Anladı, ki bir gey söyliyemiyecek. — Din namına fetihler yapma- hk. Bu, bugünkü yaşayışı, bugünkü miskinliği unutturacak, — Padişah sefere çikm — Şevketlüyü yüzlerce cariye- lerin elinden kurtarmak, onu şe- rap ve afyondan uzaklaştırmak lâ- am. Bitkin bir halde kendinden geç- miş gibi duran ve karşımdaki, genç kadının her söylediğini bir gibi telâkki etmeğe hazırlan ş olduğu duruşundan belli olan var Şeyh sordu: — Keteyi fethetmeli?. nr. İranı, Gürcis- nç kadm bu sözü o kadar ça- bük söyelmişti ki Şeyh cevap ve Am diyarı, Belki Tüç ken akmıyacak, Yeter ki sefer — Bir memleketi idare eden pa dişah, Mrum görürse sefer de ü- çer. dedi, — Bu ğer siz.. Şeyh yerinden biraz daha kımıl kadının yüzüne bi zum gösteriyoralr. E- bikmağa başladı. n 082, Diye kekeledli — Sizin sözle On bin altı n bu rasathane, mazd. E isin değeri çak büyüktür. verilerek yapı yapdı Teket Bir nizama girer. HER iş YOLUNDA... İki gölge, Cihangir sathanesinden gene korkak adır- meşbur sa | YAZ ATA: DİNİYAZI AHM MET larla uzakşalıyorlardı. Hızlı ve he yecankı adımlarla ilerleyen bu iki gölgeye yaklaşıp gözlerinin içine bakabilse idiniz. Sevinçlerini ko- röşemeyiz. İstanbula gelir gel: layca görürdünüz. Genç kadn kapının önünde mu (— Başüstüne Sultanım. halızı veya arkadaşma şöyle de- mişti: — Oldu, kabul etti , Bundan sonra konuşmamışlar, Tophanede sahile bağladıkları ka- yığa atlayarak son süratle karşıya geçmişlerdi. ras fevini göst Heyetşina başbaşa en bir dela görlü ızların getirdikleri bit etmişlerdi . Mabilin ölümü, Tufan wn İbrahir Bu kadın, meşhur Raziye Kalfa idi. Son işinde de muvaffak olmuş” tu, gizli kapısmın önüne geti tık ayrılacaklardı. Raziye: — Ahmet, dedi Yanmdaki adam onu sarayın i. Ar- ne zulmü,Ad ve Sem zevali, Mu ölümü, nun Bedir Bu iş te oldu. Tarihten bir yaprak! Plâj ve kadın Gelecek sene plâjlar, diden tetkiklere başla daha uc s1 İçin belediye şim Geçen yaz tehacüm zlatilmca hal sn dört yanı pilâj hı maşukun yaz günleri yez en İleri karşısında İstanbu iri lacak & e can attıkları plâj adım sayılı yor. m iki misal, bunu daha bariz bir şekilde Üçüncü Selim, bir gün vezirine gu emzi bildirmişti: “Benim Wezirim, olmuştur. Fimabâd a ferace ve hadden ziyade yaka ıgiymeyip herkesin 121, edebi iile olmzar ileğiza edenlere teribih ve terzilese dahi bu makule edep- siz esvayiları dikti ip şedid men we yasak edesin. Bu mak ule şeylere aralık aralık bakmak ve yakalar kesilmek ve bazi, edepsizleri nefi “bold eylemek lâz in iken niçin ialemeyore Hemen kim olursa olsun ancu ve emniyette defeyleyip halkı & bi ile gezöiresin., Bu emir 380 ki miş beş sene evvel werilmişini r sene evvel verilmişti. Bir de bunun yet- cuyalım: “Taifei nisadan bazıları bir müddettenberi seyir yerlerinde ve garşu ve pazarda pullu ve parlak şeylerden iksasiyle ve ince yaşmak ile açik saç k gezmekte siduk, mamul İeraceler ve gaz ları meşhut olup bu İse mugayiri âdab ve lânet olarak caiz olmu yacağından badema biz kadının gerek ezaba içinde olsun, ve ge rek sair yerlerde bulunsun gezemiyecekleri malüm olsun... N. A. &sr, gelini Deli gödersin it l «KIZLARI Yâkında Gürcistan seferi açılacak. leri Biz, yarından tezi yok, kalyonu ha rul Bu havadisler minkâr ifadeler sinir yordu. Korku azslıyordu. Br seferi yon gizlid Kalyon reisi Kara Halil, Alumet ile #onuğuyorduz — Ahmet, sen orduya mon'u görürsün. Çok işi: Eğer buraya yolun düşmezse bil diğin gibi yaparsın — Sen liz ime, — Merak edecek bi şey Fakat k yacağır. Kız bumak değil, mik çok müşlü' ola, — Kolay ok le gelir miyâi? Kara Halil gük — Nerede ise beş çocuk anaları düşecek, — Ahmet, Kara H Yezidin saltanatı, hep bu yıldızların doğmasından son | zıriar yola çıkarsınız. Bir daha gö" ta olan hâğiselermiş, İstanbulu yeni Ebe Gülzar ile haber gönderirsin. den velveleye vermişti, Fakat tat! leri yatıştır en gizliye donetiliyor karışır mkeleye uğrarsan S fasa ı 'her vakit bulamı yü: ietanbul bu ba | esir pazarlarına gülüşü sü kahkahalarla tamamladı: — İhtiyar annem sağ olsa yüz altına satarım vallahi, ge ABONE TARİPESİ tuz kuruş R neyen 3“ iş beşer kurus yanı ibildine? top ve telgraf ücretini, parasının posia v yollama ücretini idi |İ zerine alir. İN Türkiyenin her posta merk VAKİT o abone yazili Adres öci 45 kuruştur. İLAN ÜGREYME çet ili e falarında 40; dör iinci ve Üçüncü 4; 'başhık yanı & dır. Büyük, çok devamli, renkli ilân verenlere Pİ indirmeler yapılır. Resi du > satırı kuruş; rın TİCARİ MAHİYETTE O KÜÇÜK KLANLAR Bir defa 30, iki de'asi defası 45, dört detası Tİ defası 100 kuruştur. ÜE asi vadır. Dört satırı geçen P tarla sırtları beş kurul” sap edilir. 4 “i küçük ilân indirilir. Vakit hem ya kendi idare yer koru caddesinde altında KEMALEDDİN İlân Büresu eliyle eder, (Büronun ielefonü yarar. yoz ilin verenlerin bir ö topla kuponu tarifesi doi Yüz altın sözü iki arkadaşın üze — vinde uy *. Biran #ki arkadaş süküt ettiler. Ahmet sözüne devam giti; — Bu belki son 'seferimiz cak. — Kataku edeceğim diyor. — Bak sıkıntı görürsen Simona haber gön sucu bir tesir yapmış- rt Kafkasyayı altüst unutuyordum, Osada kalyonu Boğazın sular İstanbuldan ayrıldı. Kimbilir ne vakit yüslÜğg Sİ güzel ve körpe Kafkas © gene böyle karanlık bir ul eşini ber meri ola- si bir Katkan dilb ie çalkanacaktı, m olursa iste. Yardım az gülü, anladın mı? rkadaş daha fazla konuşa Kara Halili çağ, Iki arkadaşın ayakları bi Kara kalyonda, ortak Ahmetten başka w Baba vardı ara Halil d sana U- Raziye kalfa, Ebe Gil gi kardeşi YEİ ğru yaklaştı. Kucaklaştılar Aliyopa, beni öpünüz. Size ber iziz veriyorum. Karamazof Kardeşler Yazan Dostoyevski ilim Hakkı Söba Gesgin ©> 76 'Aliyoşaş — Evet, eğer isterseniz bütün bun- lar; yaparsınız. Fakât ber halde işin mabiyetindeli fenalık #silinersez. —bDur hele, bir mesele daha var, sö- zümden hiç dır çıkımyacaksınız de- ğil mi? Bunu peşinden kararlaştırmak lâzım. — Memauniyetle... Ama esaslı ve mühim metelelerde tabiiyet kabul et mem, Bu gibi işlerde sizinle anlaşa- maşsamı, kendi vicdanımın dediğini ya» paşılım... — Lâzım olan da budur, Genç kaz bu çeyabı verdikten sonra, birdenbire parlayan bir coşkunlukla; — Şunu biliniz ki, değil yalnız mü- him meselelerde, her şeyde, her şeyde sana tâbi olacağım. Seve seve İtaat e- deceğim, Dediğinden il kadar dışarı çıkmıyacağım. Buna şimdiden yemin ede Yalnız bu kadar da değil, yine yemin ederim ki, kapdarı dinlemiyece &im, birisiyle kosuştuğun vakit kulak kakartmıyacağı m ye mektubunu da a- çıp ekumryacağım. Çürkü Anlıyorum, ki bunlar gerçekten senin dediğin gi bi fena şeyler... Meraktan çatlasam da içimin sesine uymıyacağım. Madem, ki bu hareketleri sir çirkin buluyorsu- nuz, ben de yapmıyacağım... İyi ama, Aleksi Fiyodoroviç, neye böyle meyus sunuz?. Yüzünüzde bir acının, bir en dişenin bulutları ya — Evet Liz, r kederim var... Onu sezdiğin için beni sevindirdin. Çünkü bu seziş, beni sevdiğinin de bir müjdesidir. Liz, ürkek ve mütereddit sor — Nasşl keder bu?., Sorabil yim? Aliyoşa, yutkunduz — Sonra söylerim.. Şimdi böyle şey- Hem zaten ummayo- lerden sen anlayamazsın... ben de izah edebileceğimi rum. — Biliyorum... Babanızla kardeşleri nizden ötürü üzülüyorsunuz. Aliyoşa dalgın dalgm: — Evet diye söylendi... Babam... şaşırtmıştı, fakat sesini çıkarmadı. — Kardeşlerim korkunç bir ükibete doğru yürüyorlar... Babam da Hem arkalarından başkaları da sü- rikliyerek... Paisycs Bahaya g âkıbet Karamâzofların alın a iradeleri öyle.. dışında yalçın bir kuvvet varmış, Karsmazolları bu uğur #uz irade istediği . Bu iradeye Allakan karışıp ğını di orum, Yalnız şu gibi çekip çeviriyor” muş rışma — Böyle old iha bile inanmyoram, ğu halde belki ben Al- Viz kayretle; — İnanmıyor musunuz?,. Allaha mi İnanmıyorsunuz?., Aliyoşa, cevap vermedi di içinde kendinin de tamamiyle anis- madığı bir ruh kaynaşmasını seziyor- du. — Dahası var, dostlarımın belki de insanların en büyüğü can çekişiyor... Beni o adama ba an ahlâk ve vic dan bağlarını bilseydiniz Lir.. O, ö- Tünce yapyalırz kalacağım ve size da- ha çok sokulmak ihtiyacını duyacağını. — Evet berabır yaşıyacağız... Hem bütün bir ömür için... Tâ ölünceye ka- iakat ken- kah Lizi kucakkyarak öptü. Genç kız bir haç işareti yaparak Ali- yoşayı takdis — Hadi xi ve - İsa yardım ar dostunu artık gid Gidiniz koymakla insafsırlık etti Ürimiz i- 2 dua edeceğim. Aliy — Evet Lir! Aliyaşa, çıkarken Madam Keokluko- vu görmek niyetinde değildi. Fakat merdiverlerde onunla karşılaştı. Genç Karl onu bekliyormuş meğer, —Aleksi, se yaptınız böyle? bir çotuklük.. Mühasebetsizl ra eh m derler.. niskasi pik evi ta olur. — İşte akıllı bir delikanlıya yakışan sözler... Ona uymanızın tek sebebi has talığı idi değil mi Üzülmesin diye, a- nsun Ölye bu işi yaptınız sanırım. Aliyoşa, sert ve kati bir tavırla: — Hayır, aslâ böyle değil. Ona ne dedime, ciddi ve candandır. Cevabı verdi. Doğru mu söylüyorsunuz? Ama böyle şey nasri olur?.. Sizi bir da» ba evime sokmam. Sonra onu da alır şaklara götürürüm. râktıktan sonrâ demirliyecekti. — Niçin böyle ya z4e daha birçok senelik bi sir bin kere kavğa eder ve ayri Ami der ralık ben çekeceğim. B€ , asıl beni üzüyi so", a be nizl1). O da “S le karşılaşmak için mesele yine böyle bir ir meri da geçer. Hepsini dinledi datnamak için neler çekti bilir. Ya şu Lizin yazdığı nedir? Çabuk onu bana gö - Hayır, ne bizumu vat?” dik merak ettiğim Kateridif” vadis lütfediniz or Mütearrim yi Aile doktoru 1 o, hastadan da beter bir y patladı. Nerede ise bir başk ai cnun için çağıracaktım. a gösteriniz. İsterseniz sir W r nuz da ben okuyayım. Bi ld) (1) “Griboiyedov, vw» komedisi. ucundalar. aşkır.z, Stareç aşkma ş& çok görülmez.