Elçin ilkgürültüleri duyduğu a8 zaman son derece korktu. Gökboğa onuda, yavrusunu da sapsağlam görünce kılıç elinden düştü ve ikisini birden kollarile sardı — Seni efendime de... Bözü yarım kaldı, Hırladı, Gökboğanın kuvveti! pençesi & Kun İnce boynunu kavramış, ya- Yağ yavaş sıkıyordu. Herif, ne söz göyleyebiliyor, ne de kurtu- Iâbiliyordu. Gözleri yuvaların. dan fırlamıştı. Boğazını adamın kim olduğunu bile far- kedemiyordu. Gökboğa dişlerin! sıkarak çı. kiştı: — Çabuk kapıyı aç, yoksa ge bertirim. Adamcağız ellerini kaldırdı. söylerim sıkan güçlükle Yüzü morariyor ve gözleri bü. yüyor, diM uzayordu. Sürgü çekildi ve kapı açıldı, O zaman Gökboğa kölenin boğa. zımı bıraktı, içeri daldı, Köle o- racığa, yorgun bir halle düş. müş, ellerini boynuna götüre- rek derin derin solük alıyordu. Casbanın ihanet etmiyeceği- ne Gökboğanın artık şüphesi kalmamıştı. Elint kemerine attı ve bir avuç dinar çıkardı, Köle- nin avucuna koyarak kolundan tuttu ve kaldırdı: — Çabuk, bize Mihrahın ka çırdığı kadınla çocuğun yerini göster! Köle paralara baktı. Yüzü se. vinçie aydınlandı. O sırada da- racık koridorun ucundan sert bir ses duyuldu. Köle Gökboğa- - Belçika Kralı Yunan Prensesiile evlenecek mi ? Paris, (Hususi) — Belçika Kra Iç Tİ üncü Leopold, bu hafta Pa- tise gelmiştir. Kralın bu ziyareti Vüyük bir merakla karşılanmış bu- İsnvyor, Çünkü; Kral Leopold kı- 4. ekseriya İsviçrede geçirirdi. Bu gene İsviçreye gitmeyip Parisi ter cik etmesi biraz alâka ile karşılan. mıştır, Kralın seyahati şu şekilde izah ediliyor: Dsktorlar, oBelçikada Valle Kraliçesi Elizabete Transa- Kin cenup sahillerinde bir müddet istirahat tavsiye etmişlerdir; Kral da annesini yalnız bırakmak iste- memiş, ve Fransaya bersber gel- mişti, Bunuala beraber, Kral Leopold- un Fransaya geli Yunan Pren, sesi İrena İle evlenmesi ile alâka- dar bulanlar vardır. Çünkü K İn bu seyahatinde Prenaesiri yâ" kınları ile temas etmesi mümkün görülmektedir. Belçika Kralının Prenses İrena İle evleneceği şaylası bilhassa Lon drada ve Brükselde devcran ct- mektedir. Fakat, salâhiyetli Bel. gika mahafili, bunun ancak bir şa. yiadan ibaret olduğunu, askı bu- Tunmadığını söylüyorlar, Fithakika, Kral Leopoldun fa. Janca veya filânca prensesle evle- neceği hakkında şimdiye kadar bir çok kere şaylalar çıkarılmıştı. Malümdur ki, Belçika Kraliçesi Astrid bundan üç sene evvel, ko- ası ile beraber dağa tırmanırken ölmüştü. Kraliçenin ölümünden bir sene tuttuğu bir yı matem daha henüz sona erdiği günlerde, kralın İsveç veya Nor- veçli bir prensesle evleneceği ha- ber verilmişti. Bu şaylalara Kral sonra, sarayın Letpolduri Stokholma sık sık gi) dip gelmesi sebep olmuştu. Kral, bir müddet İngilterede kaldığı zaman İngiliz hanedadına mensup birisi ile evleneceği ileri sürülmüştü, Sonradan bildirildi ne göre, Kral Londraya, gözle meşur bir doktora göstermiye git mişti, Bundan bir sene Kralın Belçikada et eski, Avusturya . Macaristan Ki liçrsi Zitanın kızı Prenses Adelaid! ile evleneceği kati bir karar gibi, bildirilmişti. Fakat, sonra bunun da bir şayiadan ibaret olduğu an Taşılmıştı. kadar makta olan evvel O sefer Belçika sarayı, Kralın e.leneceği hakkındaki şayiaları nın önüne düştü. Sesin geldiği! tarafa yürüdü, Bir kapı açtı ve karşıda diğer bir kapıyı göster. dt, O Kapının önlinde !ki tane |. Tİ yarı adam çömelmiş, konuşu- yorlardı. Dönüp baktılar ve doğruldular, Ellerini deki hançerlere götürerek çek- tiler, Sofada bir gürültü oldu. Gök- boğa; — Sen oraya bak Güve, bunları haklarım! Dedi, Güve çıktı ve Gökboğa kiler nı çekerek: — Kaldırın ellerinizi! Diye gürledi. Fakat onlar dinlemediler. Sağdaki! daha çe- vik davranarak yalın kılıç sal. dırdı, Gökboğanın kilic: havada bir yarım halka çizdi ve herif yıl- dirimla varalmuş gibi yere se- rüldi, Diğeri bunu görürce sağ- daki kapıya koştu, Gökboğa han çerini çekti ve sapının ucundan tutarak fırlattı. O da acı bir inleyişie yüzüstü düştü, kıvran- maya başladı. Casban: — Aman, çabuk olalım! Diyordu. Kapıyı Gökboğadan önce açmış, Elçinle çocuğunu gösteriyordu. Elçin Nk gürültüleri duydu. ğu zaman sonderece korkmuş, odanın en Kkoytu köşesine $in- mişti, Fakat Gökboğanın sesi- nİ Cuyuneca hemen .silkinmiş, yavrusunu bağ ben pıya koşmuştu: Gökboğa onu da, yavrusunu da sapsağlam nce kılıç elin den düştü ve ikisini birden kol- Sevinçten gözle- Casban yerdeki Gökboğanm kolu- nu ç an daha korkuludur. Durmaya gçlmez. Güve de yetişmişti: — Ihtiyar bir kadınmış, oda. um birine kapattım, ökboğa karısını çocuğuyla bereber kollarına almıştı. Kor!- lora çıktı: — Koraça haber ver, İş bitti, sidiyoruz! bellerin. © Onlar atlarına binerek uzak Jaşırken köle de ovucundak! pa- raları yüzüne sürerek Gökbo- ganın atının bastığı yerleri öp- #ükten sonra şehrin dişarısıhe giden yollardan birinde kaybol. du. ... eğime SON PERDE... Şehrin kapısına yaklaştıkça sokaklar kalabalık oluyordu. Fakat şimdi oralarda bir bay- ram değil, felâket havası vardı. Du kadar kısa bir zamanda bu derece değişiklik olması gerçek ten garipti, Bunların arasında asker kiyafetli olanlar da görü. Jüyord birin sordu: — Bu telâş nedir? Ne olmuş? Gâve onlardan — Araplar geliyorlar. — Hani kaçmışlardı? — O bir oyunmuş! Bizim ap- tallar için kurulan bir tuzak Her taraftan eşyali 1 sirt lamış, hayvanlarını yüklemiş o- lap balk, şehrin kapılarına doğ- ru koğuyordu. Dışarı çıktıkları zaman harp meydanının bulunduğu tarafta ufka kadar toz bulutları kalkı- yordu. Bunlar kaça rdı. Gö- ve nişanlısını (o düşünüyordu. Gükboğanın da aklıma gelmişti, Bundan başka eline fırsat geç- mişken Artabanı haklamak isti yordu. Ondan sonra bu herifle birdaha belki biç karsılaşmıya. — Gâve, seninkiler burada kalacaklar mı? — Bilmiyorum. — Hayal onları da alalım, Ya- rın, belki de bu gece Araplar sehre girerler. Benim de ufak bir işim kaldı. Casbanın sırtını okşadı: — Aferin sana, sözünde durur adammışsın. Bena; Artabanın kapısını da açarsan sata bin di- nar daha var, — Şehirden çıkmısken gene | girmek korkulu değil midir? — Bu şamanda değil, Herkes | şimdi mal ve can kaygisında. — Siz bilirsiniz! Gökboğa Koraça emretti: — Siz yola devam edin. Biz /36K TIK KönaK Yörlnde * bere” yini BŞ ai — Peki, * Vr Biçin merakla kocasmın eli- ni tat: — Sen kâlryor musun”, — Kalmayorum. Beş on daki. kalık bir Iş? Karısını yatışlırdı. Koraç be- raber olduktan sonra karısiyle çocuğu için biç korkusu olmaz»! dı. Onlar yollarına devam ettiler. Üç atir şehrin sokaklarını dol durmağa başlayan kalabalığın arasından Âdeta kayarak, xel- dikleri yere döndüler, — Casban kapıyı çaldı ve bir köle görün-| du: | — Kim 0? — Aç... Efendimize söyliye- cek çok mülim şeylerim var. İ — Sorayim. Gitti ve bir dakika geçmeden Artaban göründü. Casbanı pek | telâşlı bülunca hemen kapıyi açtı: — Ns var; niçin döndün? — Bir şeyden haberiniz yok. » Araplar geliyor. Gükboğa Çasbanı bir kenara çekti ve yalm kılıç içeri daldır: — Ben desgeldim, ey muğ ki- lıklı kora şeytan! Arteban #fülladı. Gözlerine Inanamıyordu, Hem yalım kılıca bakıyor, heti de geri geri çeki Ilyordu, Demir kapıyı açan kö. le kenardaki kocaman vazoyu kaldırıp Gökboğaya atacak Ool- dü, Gâve onun çenesine bir yum ruk sallayınca boylu boyunca taşlara yıkıldı. Casban: — Çabuk! Çabuk! Diyordu. Gökboğa geniş bir adım attı ve Artabanın köca » man karnına sert bir tekme vu- runca sırtüstü dilştü, * Artaban bir çığlık attı. Koridorun u « cunda yalm kılıç veya habçer tutan köleler, uşaklar görüldü. Fakat Gükboğu İle Karşılaşınca hepsi de olduklür: yerde çivllenr miş gibi kaldrlar. Gökböğa; — Sen işketite etmeyi sever- sin, Fakat ben sevmem! Dedi, Kılıcm; onun #0) meme- s'nin alına doğru bir dürtüşte iki karış zömdü, Kölelerin ar- ir ses yüksaldi: kasında P VAKIT ABONE TARİFESİ Memleket Mem 3 azlık 6 aylık i yillik Tarifeden için ayda olüz kuruş Posta birliğine girmeyen ayda yetmiş beşer kuruş medilir, Abone kaydını bildiren tup ve telgraf ücretini, parasının posta veya bot yollaha ücretini idare kes zerine alır, Türkiyenin her posta merke” YAKIT a abone yazılı”. Adres değiştirme Dert 25 kuruştur. İLAN ÜCRETLERİ Ticaret ilânlarının sen” satırı sondan İtibaren lâf falarında 40; iç sayfalai kuruş; dördüncü sayfi ikinel ve üçüncüde 2; bi 4; başlık yanı kesmece 9” dır. j Büyük, çok devamlı, renkli İlin verenlere syf indirmeler yapılır. Resmi il rin sanlim - satırı 30 kur TİCARİ MAHİYETTE OLM KÜÇÜK İLANLAR Bir defa 34, iki defası 9 defası 65, dört defası 75“ delası 100 kuruştur. Ce “ği ilân verenlerin bir defa vadır, Dört satırı geçen farla satırları beş kuruşlf sap edilir. Hizmet kupona o geli€ küçük ilân tarifesi yüzü indirilir. Vakit bem doğrudan © ya kendi idare yerinde, kara caddesinde (o Vokut altında KEMALEDDİN ân Bürosu eliyle ilân eler, (Büronun telefon — Efendimiz! Kadıni# Zu kaçırmışlar! J Bu da Mihrandı. O see ka kapıdan İçeri girmi€ veriyordu. Fakat Artabaf yaşamayordu. j Gökboğa atına atiadi? — Güve, şimdi senin ©" diyoruz. Öne geç! (Arkam var) *““Aska Tapan Kadın ZARAH LEANDER' in SAKARYA Sinemasında bu emsalsiz temsili Muzafferane bir muvaffakiyetle devam ediyor. İlâveteğ” VİCTOR FRANCEN'in Şaheseri | MaAaCERA ADAMI AŞSA TAPAN KADIN 2.30 -5,45 Suvare-9 , Birinçi ve Balkon 25 Localar 1ö0 "iğ Seanslar: Fiatlar; Hususi 35 MACERA ad 4,13 ve 7,30 resmen tekzibe mecbur olmuştu. Ve kapıdan dışarı firladr. çabuk yelişiriz. Biraz getikir » ma bir şey... İstiyorum Dimi nişanlısı srfatiyiç bu yardımda bi? yım. Kendim gidecektim, Fakat w siz, benden daha iyi yaparım W sokağında Madam “Kalmikev. “İğ vinde oturuyorlar. Allah aşkına şu İyiliği yapmız... Ben, pek york” # Allahaışmarladık. “Genç kız, kap: perdesinin ar“ o kağar çabuk kayboldu, ki Aliye, tek kelime söylemeğe bile vakif mağı, Özür dilemek, sebep oldi ç İerden dolayı bir şeyler söyl g yordu. Madam Koklaksw onu kol tutarak dehlize çıkardı, Orad# rak yavaş bir sesle: — Evet mağrurdur; fakat b“ rün altnda cömert, asil ve mef bir yürek çarpar, Bazan onu 9 severim, ki... Aziz Alekei, BUY sunuz, ki iki teyzesi, hattâ Lİ nu sizin kardeşinizden vaz r galışıyoruz. Sevmediği halde ye saplanıp kaldı. Münevver, * deşiniz İvanla evlenmesini ba! çin neler yapmadık, Benim da kalamın biricik sebebi d€ izdivacı hazırlamaktır, Aliyoşa; — Ama, bütün bunları D£ saydı ve yeniden ağladı! Diye haykırdı. , Madam Keki;kov: (Devam: aki korkunç İş* o riltıs tutuşuyordu, Bu sırada Katerina kenceli havayı teneffüs etmek İstemi- (içeri girdi. Elinde iki tane yüzer rub- yorum... Başka bir diyeceğim de yok. Jelik batkaot vardı. Delikanlıya sakin Allaharmarladık Katerin Oİvanoa.. bir tavırla: Bana gücenmeyiniz.. Çünkü ben sizi — Size büyük bir zahmetim olacak, görmemek kararını vermekle, zaten ce o dedi... Sekiz on gün evvel bir akşam, zalatın en büyüğüne kendi kendimi © Dimitri kendisine yakışmıyarak bir re- mahküm etmiş bulunuyorum. Çok çe. O zalet çıkarmıştı Burada fena şöhretli keceğim için, sizi aftedebileceğimi de O bir meyhane vardır. Ağabeyiniz orada zannetmiyorum. açığa çıkarılmış bir yüzbaşıy: sakalın- İvan bunlar; söyledikten sonra “Şil. oğan tutarak yerlere çalmış. Bu zabiti ler, i ezberden bildiğini gösteren bir © babanız, kendi işlerinde kullanıyormuş. “öz ie: Zavallıyi, Dimitri sokağa kadar o hal- Den Dunk, Dame, begelir'ick nicht (9) o de sürüklemiş, bâdiseyi görenlerden i p Kii > birinin anlattığına göre küçük, hastalık > nm ka > İr bir çecük onların etrafında dönüyor gitti, — vE va m al li * İçin yalva: ; Aliyoşa, e ni uğuşturarak; ; udi eş göz seçe çi i e İ YE ğa Mani Dön hu meseleyi utanmadan © düşünemiyo- van! Hayin- Dünyada onu, gireli MP” ein Ancak Dimitri kızlığı vakit bu tık.. hiç bir gey döndüremez, Hem ben diz teki izleri yapabil Hüdiseyi yi tdi Ea ae e ÖL Saiik eritin, öğreridin ki, o savate Jp Çe, Wi adam pek talihsiz bir mahlâkmuş, Or dudan bir hatası üzerine çıkarılmış. Kâ rısı çılgın, çocuklari hasta, keüdiri fa- kir imiş, Sizden rica ediyorum, Onlari gilip bulunuz ve ancak sizin 6 kendi- nize pek yaraştırdığınız sıcak büyük- Jükle bu iki yüz rubleyi onlara verl- niz. Biliyorum ki pek muktaçtırlar. İm citmeden bu yardim: onlara kabul et- tiriniz, Bunu, dava etmesin diye yap- muyorum, Hayır, gerf merhametten doğ Karamazof Kardeşler Yazan: Dostoyevski Çeviren: Hakkı Süs- Gezg's “67 — Birini gönderip Dimitriyi çağır- tın; dedi, İsterseniz ben, gidip getire- yim. Gelsin ve İvanla sizin ellerinizi birleştirsin, Çünkü siz, İvanı sevdiği- niz için ona işkence ediyorsunuz... Di- mitriye karşı duyduğunuz aşka gelin- ce, bu aşk, inanmağa çalıştığınız can. yakit: bir yalandır. Delikanlı, birdenbire sustu. Kateri, na dudakları titreyerek: — Siz, siz toy bir çilginsmuz(, Hükmünü verdi. İvan, şapkasını ka- parax kalktı. Halinde açık bir mertlik ve Aliyoşanın şimdiye kadar onda hiç razdamadığı temiz bir samimiyet ver- di: — Aldan'yorsunuz yavrumu Dedi; Taterin İvanovna, hiç bir zaman beni karşı çoktanberi VA bildiği halde hiçbir zaman sevgimi karşılamadı. O nun aslâ dostu da olamadım. Çünkü gururu, onu dostlüklerdan müstağni Terakmıştı, Benimle konuşması, beni “yanında alıkoyması, Dimitrinin ona ş yaptığı münasebetsizliklerin öcünü ak mak içindi, Çünkü Katerinanın kalbin- de Dimitri dâima bir tecavüz gibi ya” şad, Benim rclüm, onun Dimitriye karşı duyduğu aşkın neticelerini dinlemekti. İşte nihayet gidiyorum. Fakat şunu bi. liniz, ki Katerina İvanovna, siz yalnız Dimitriyi, hani şu, size karşı etmedi. ğini bırakmıyan Dimitriyi seviyorsu» nuz, Aş'ımız, zulüm gıdasiyle besleni- yor, Sizi işkenceye sokan işte budur. Onu bütün fenalıklariyle birlikte iste- meye İstemeye seviyorsunuz, biraz yumuşak davransaydı, hemen ya kanızdan atacak ve artık hoğlanmıya- yaktınız. Muhabbetiniz, bitecekti, O- nun kötülüğü karşısında, kendi sada- katinizi temaşa etmek sizin için elzem dir. Gururunuz bununla besleni: çok gencim., Sizi çok sevmişti larr söylemenin iyi olmadığını biliyo” rum. Belki hiç bir şey söylemeden çı» kıp gitmek daha iyi olurdu.. Fakat pek uzaklara gidiyorum ve bir daha hiç vi Zavallı delikanlı parça parça bir hal- de idi. Katerin başla bir öl'aya geçti, Madam Kstlakoy beyecank bir ses- Je: — Siz, bir meleğin yapabileceğini yaptınız. İvarın gitmemesi için elim- den geleni esirgemiyeceğim. Dedi, Aliyoşann büyük şaşkınlığını rağ- men onun yüzünde defin bit sevinç pa.