e Ergani bakır madeni Yapılan Bazı Tesisat Bitmek Üzere bakır madeni tesisatı hn temin edecek bir çe. Yeti in kalan ve tâli ehemmi. a bir kısım inşaatın ta - e Mak tadır. m Yerildiğine göre made < tecrübelerine bugün. tarar, Yaşlanmak Üzere Etibenk di e gerecek mütehassıs Set bugünlerde Ergi ÜR edecektir my Yük Ye tecrübelere her bü. N Pe İzabe tesisütmda ol. bu '$ Ay kadar sürecek tip ey İçinde ancak az bakır istihsal &di- Ri lr lt sonları - Paye, ihsalâtın normal ka- bala Müktağ, ,Macağı kuvvetle umul. Bing Maden İRİ gibi Ergani Bakir Ül, Tİhden senevi istihsal e. Si b nt bakır miktarı & La ton rüddesinde olacak. Yine Kı tibank tarafından işle - i Ku, sane bakır madenin RA ik arshan bakır madenir. İ bin Mikiary çi DES yüz ton bakır bu Mi aç ilve edilirse, 1939 se .| A bi kada bakir istihsalâtımız du l yl da aşmış olacaktır. Bu. Memleketimiz için ne ka. Müt, he Tt FE EE bir döviz kaynağı o. edi ; Büy, mideki teyisat rün Yücudö ” ötme ve Bikaç işletmeye açılacak te- ezcümle şunlar a kva buhar santralı, Peri akimüle etmiye Mag, rafya akimülasyon te . vey ip3i farlar, yüzde yüz © Ban 2abe tesisatı, Patrlan taşka muazzam ve Mak, si, mâkliye vasıtaları çile & İlay; e Mağazaların inşaatı Bi Sdilmiş bulunmaktadır. Yünag asma çalışılan tesisat kak inle büroları da bu - Deüg e Bu münasebetle şu Ri #dedelim ki; maderide ki Ayak k &melenin konforlu Nin ilmesini temin Ya adar il ya > rmcaya kada; ayy Bani Eeçire üştür. eğ madenin temel İ cumhuriyetin on & Yıldönümünde yapılmış | Mmül etmiş bulunmak | WA dü azami bir say| Bugünkü insanların bundan $ bin sene sonra geleceklere barak - tukları “mektup,, kutuya atılmış » tur ve 6938 senesine kadar kala - caktır. Bu, şüphesiz, alelâde bir mek - tup değildir. Dünyanm en ağır mektubu diyebileceğimiz bu vesi- ka evvelâ, bir mermi şeklindedir ve 363 kilo ağırlığındadır. Mermi, nin boyu 2 metre 30 santim, kut- ru 20 santimdir, Bugünkü medenıyetimizi 3000 sene sonra gelip orasmı kâzacak olüunlâra öğretmek üzere vesikala- rın toplanarak konulduğu bu mer- mi Nevyork sergisinde 15 metre derinliğinde, toprağa gömülmüş tür, Mermi bakır, krom ve gümüş hatasından mürekkep bir maden- den yapılmıştır ve bu süretle, 430 dırece hararete dayanabilecek ka- biliyettedir. Deniz suyuna da mu- kavemeti olduğu için, beş bin ses Beye kadar Nevyorkun altı üstüne gelse, topraklar ateşler içinde kâl sa veya denizin hücumuna yğrasa bu mermiye yine bir şey olmıya - caktır. Merminin içi üstüste 6 tabaka- dan müteşekkildir ve bunlarda dökme olarak yapılmıştır. İçindeki bava da, vesikalar konulduktan sora boşaltıldığı için, madenin ha» ya tesirile de bozulması tehlikesi yoktur, Kadın Şapkası da Var! Mer:ninin içine konulan vesika. Jar nelerdir? Üstü, kalın bir madenle kaplı, i- çi de kat kat dökme ile kaplı olan bu merminin en ortasında bir cam tüp vardır, Bunun içine, beş bin sene sonraki insanların eline dü - şecek olayı ve bizim medetiyetimi. zi gösterecek eşyalar Zonmuştur. Teneke kutuları açmakta kulla- nlan bıçaktan, 1938 sonbahar mo” dası bir kadın şapkasına kadar ker şey. Havası alrnmış kutular içinde sebze ve meyva tohumları, buğday arpa, yulaf, pirinç, fasulye, şeker pancarı, tütün tohumu, kumaş par gaları, iplik ve yün. Bütün bunlar yumuşak ve ince bir kâğıda sarılmış ve merminin i- çirdeki cam tüpe yerleştirilmiştir. Cam tüpün içinde ve bunların Sök Süre, bu büyük v yük eser aydir Zamanda başarılmış T raddeye gelmiş bu- de. ge Va, gemektir. Maden bu - ip Ek Yalinin © tabizten ne © lay <Ytlmilsnit sartlar arzet. Ji w yünülree, bu büyük ese. yiageldar kıta hir zamanda iliği b Ettizilmesini Türk ya - mm Ra büyük ve yeni Yerinde Ee olarak kaydet- $ nie isi, Sayısı yeni dene başında Mig gereanin çikti. Bünüs. ni Eyy Ülgen'in, ödevloğ ie Sönuk Sabahattin Eyiikoğlu- #eRol veya manzum ne- Sek erler hakkında e Kükzimiim umnmei İM: 2. Gizenin 15 hak, | Ya alar, birçok şiirler ve i i Pike Tardır tam ortasında zamanımızı $0 asır sonrasma anlatacak olan asıl ve - sikalar korulmuştur. Bunlar gaze- Imiş haber parçaları, ülmüş kopyeler haliş- ilm vardır. Filmlerden biri 335 metredir, Fakat gayet in- ce şüphesiz, cam tüpin içinde bu. lunduğunu söylediğimiz o eşya ve âletlerden birçoğu, belki hepsi yetmişinci asırda mânasını kaybe k. Bunların nelere velâlet et 50 asır evvelki insanların bunları nasıl ve ne olârak kullan - dıklarını düşüne düşün» her halde bulurlar, Fakat, yazılı eserleri acaba nası) okuyacaklar? O zamani bugün kullandığımız hüriler, Mısır mezarlarından çıkan Miyeroglifler bize nasıl yabancı ge Miyorsa onlara da öyle birtakım ga, rip şekiller gibi görünecek. 50 asır sonraki âlemin işini ko- laylaştırmak için ona bir de terclir me anahtarı verilmiştir. Kelimele* rin hangi manalara geldiği yükar. da bahsettiğimiz ansiklopedide re- simlerle, şekillerle izah edildiği gi bi, bütün kavimler arasında bili - men baz: masal ve efsaneler de üç Beşbin sene Sonrasına gönderilen Yetmişinci asır insanları tarafından açılmak üzere Nevyork sergisinde toprağa ve sika dolu bir mermi küçük filmler halinde basılmış - tır. Beş bin gene sorira Amerikada yaşıyacak ve Nevyork toprakların- da hafriyata girişecek olanların bugün dünyada mevcut kavimler- den birine mensup olacakları muh- temeldir. Binaenaleyh, bu efsane ve masallar babadan oğla, o devre kadar devam edecektir, Bugünkü kavmlerderi berhangi biri o zamana kadar lisanın: tama- mile muhafaza etmese bile, yine dillerine film üzerine çekilmiş ol. duğu İçin 10 milyon kelime ve bin resimden mürekkep bir arsiklope Fikâyve Gurbette bir Japon kızı etle, ağaçların Üzerindeki yap. | (Baş tarafı 6 neda) di. Meselâ, ben orada serçeleri beslerim. Bugün ekmek ufak- larını yemeye her yamankinden Ynce geldiler. Fırtına işareti. dir bu. Saksıdaki otlara gelin- ce; bunlar da rüzgârın ektiği buğdar. Bir güneşli gün, bu boş saksıda birdenbire yükseldi. Na sil büyüdüğüne her gün bakıyo. rum ve bu böna çok büyük bir zeyk veriyor, “İtiraf edeyim ki, burada ©5- kisinden çok mesudum, Bu oda. lan dışarı hiç çıkmayorum..." Profesör biraz durdu, Kah vesinden bir yudum içti, Sonra başını kaldırdı: — Sonra, deği, öyle güzel pü- vüzsüz bir klâsik japonca konu- şuyor ki! Kendisini, bizim bu yün konuştuğumuz boruk dil- en yirmi senedir kurtarmış bu. lunuyor. - Fakat, dedim, neyle geçi niyor? — Kengisine bakan vatan. daşları var, Bir gilin onlardan biri kendisine Israr etmiş, ar» kasına alıp merdivenlerden a, şağıya kadur indirmiş. Bu su - diyi buraya siğdırm kim ol muştur, Ayn: şekilde küçültül.üş ola . rak bir de dosya Bulunmaktadır ki bu dosya yüz kalı cilde muadil * dir. Dosyadaki vesikalar cigara kâğıdından data ine kâğıtlar ü - zerine basılmıştı yazıları ancak mikroskopla sak. kabildir, Fakat, 5 bin sene sonraki insan- lara bırakılan bu vesikaları oku - mak için mermi iin içine ayrıca küçük mikyasta bir de mikroskop konulmuştur. Nasıl Anlayacaklar oku Farzedelim ki bundan asırlarca nın o kısmı muhafaza olunacaktır. çakları görmesi kabil olmuş, dim kendisine, Fakat Japonya “Artık memlekete dön, de- ya kışın gitmekten korkuyor, Jiahta ve kâğıt evlerde bacakla. omen soğuk almasından endişe sdiyor. Yorganların altina al- lığımız tandırisrdan bahsedin. »e, gözlerini gökyüzüne dikç rek kendi kenâinö; A! Evet, diye tekrar etti İavet... Orada “kotatsu” denilen andır vardır... “Unutmuştu. Ben şimdi söy» İlayince hatırlayordu. Ne tuhaf volerimizi Içmiştik. Pro- "esör Kalktı ve benden ayrıldı. Anlattıklarına ben onun ka. lar hâyret etmemiştim. Yirmi sene Pariste kalmış olan bu Ja- pon kadını, No'larm çok eski *ıllarına kadar gerilemişti, Ştip »esiz ki onun ruhu bu birik fa- sayı oynayan sanatkâr Üzer. lerine giydikleri sırmalı elbise, bürür bulunuyordu, at raksın © yüksek bareket- leri ancak onun ruhunda cörc. yan ediyordu, lere iş mektup omüldü 9 — VAKİT 5 sonra yer yüzünden bizi: kü medeniyet hayatı ş gerek zâmanla, gerek büy fetle bütün eserler kayboldu, Sen ra, boş biz arazi olan buralardı bâşka insanlar yaşamıya başladı ve nihayet burlardan bir kısmı da Nevyorkta yerleşti, İşte, bugün Anadoluda, Mısırda, Romada ve daha birçok yerlerde &ski medeniyet eserleri nasi top- rak kazılarak ari Ori ki insanlar da, “bir vakitler bura | larda medeni bir kâvim yaşermış,, diye hafriyata başlıyacaklır Yine farzedelim ki asır âlemi yirminci asır me 'cuye. tinin bu eserlerini toprakt: gıkardı. Mermiyi kırıp acı ye: | Sulup işindeki vesikalaria karşla Bazı kelimeler kalacaktı” !5 tun ların delâletile masalları mev - şılacak, bu mevz Mnce de kelimelerin min lecek ve yetmi anahtarla, bi vaffak olacaktır. 5000 sene sonraki insani'ra bı- rakılan bu “mektupta,, bugünkü meşhur âlimlerin onlara hitep e - den satırlar: da vardır. Bu arada Aynştayn da b: mek* tup yazmıştır. Diğer âlimle: 'en bi Tİ 50 nci asır insanına, bw .'inkü medeniyeti, bu vesikalardanı hami alarak, tekrar canlandırmı/i tav- siye etmektedir. Çünkü âlimler, o zamana kadar bugünkü medeni- yetin mahvolacağını düşünüyor - lar. “Beş bin sene sonrasına mek - tup, Nevyork sergisinde | iyük bir binanın zeminine tesad / et - mektedir ve sevgi müdetince bu- rada, toprağın altına giden bir yel ve oradan geçirilmiş bir periskop le, mermiyi isteyen göre- bilecektir, Sergiden sonra da bina- Gene No'da olduğu gibi, pro- (esör Hotta eskiden güzel olan bu dostuna bir gün tekrar rast. zelmiş “kimsiniz?” diye gor. muş ve hayaletin değişmesini beklemişti. Birkaç ay sonra Lyon garın- da idim, Oraya bazı arkadaşla. rı uğurlamaya gitmiştim. On. | lar benden ervel gelecekleri i- çin kendilerini etrafta gözle . rimle arayordum. Gardaki kömür kokusu ile zarışık o ayrılık havası içime kadar dolmuştu. Birdenbire, rıhtımın nihayetinden, baktım bizimkilerden mürekkep bir zrup geliyor. Ellerinde paket- ler, acele acele yürüyorlardı. Biraz daha yaklaştıkları va. xit gördüm: Ortalarında bir 4ı, arkasına bir Kadin almış getiriyordu. Bu âlil kadın, durgun gözle. riyle, etrafta gidip gelenlere bakıyordu. Başına on 86he ev- jotör va İNİKCIKANUN 1939 (Tarihten hir Yaprak: a Ml Muka'lıtlık AJ Yazn: N.A met Sinema £ ölince: — Artık troya iğ de. Dediler, kitle demiş Bir meddah geçenlerde bir ga- zeteye verdiği Sanat ölüy gül Çelebiden Bu adam nn gülmeden burnu ken Ve Çelebi Nüve eder: “Amma müslüman adamdı... Etliya Çelebinin bu £on elim. lesi eski devrin zihniyetini rir. O vakit taklit sayılırken bile insenin kanilacak kadar sanat mahareti İ gösterenler varmış, Şengül Çelebinin bir de kerde. si varmış: Surna Çelebi. Bunun mahareti de tiryaki taklidi yap. makmış, Şengül Çelebinin oğluna gelin- ce; onun mahareti büsbütün baş. ka imiş. İşte onun tarifi: “Cena. bı Allahın yeryüzünde halk bu. yurduğu ne kadar at ve hayvanat varsa hepsini sadaları ile taklit ederdi. Köpekle kedinin, kedi ile sıçanın, gelincik ile sin. cabın biribirleri ile olan evza ve halâtlarını taklit etse, ya bir ma- halle köpeğinin diğer mahalle kö peği ile dövüşmesini, ya bir de. yenin erbsinde gükreyerek sair develere hücumunu taklit eyle. se hakiki zannedilirdi: Höroz kaz” turna, ördek, karatavuk, serçe, bülbül taklidi eyledikte yanına bülbül, karatavuk gelip fahima . ne ötüşmüşlerdir.,, Şimdi bu vasıfları haiz bir mu, kallit mevcut olsa, İstanbulda de. gil, lisan bilmese de Holivutta bile uçururlar ve ona beyaz per. dede en baş sediri verirlerdi. Ohalde netice şu: Taklit sana. $*ı ölmüyor, sanatkâr kalmamış Maharet, her zaman maharettir ve kiymetli inkür edilmez. İstanbul Asliye Birinci Hukuk Mahkemesinden; 38/483 Yasilaki Andonoğlu tarafından Ni. koluki Seferoğlu mirascılarından Bi. nelobi Çözgücüler Elizibet Misalli- dis, Vasilaki Seferoğlu, Serafim Se. feroülu, Vasil Kızıloğlu, Sokrat Kı- şaloğlu, Miriston Esabeloğlu sleyhi- ne açmış olduğu müdahalenin men'i hactin fekki davasında M., aleyhler. der Solrat, Yasil, Hiristo; Serafim ğ olunmak üzere gönderilen da- larasan tebliğ ölmühaberi- başie tarafından verilen weş- rubala mazaran her dördü de Misi. ra gittikleri ve Mısırdaki ikametgâh- ları ise meçbul olduğu © anlaşılmış olduğundan iMidaya karşı bir buçuk ay zarfında cevrp vermeleri ve mah. n dah! tayin olunan günde selm İçin yazilen daveliye mah» keme divanhanesine ve guzelelerle ilânat yapıldığı halde gelmedikleri ve bir vekil — göndermediklerinden mahkemeain gıyaben İcrasına karar verilerek mahkeme için tayin edilen 24-2. 939 sant 14 tayin edilmiş ol. duğu makamına kaim olmak Üzere (V. P. 2009) giyap kararıdır. m m lüyordu, Ayaklarında da kır. mızı Yün uzun çoraplar vardı, Japan Valandonu idi bu gü. neş memleketine gidiyordu. Ku- laklarımda onun yeni Japonya. YA gittiği zaman klâsik jJapon- cası (le şunları söylediğin! daha simdiden düyar gibi oluyorum: — Asıl değişen oymuş, dos.. velki moda bir sapka giymişti. Arkasındaki mantonun arasın. dan da içindeki kimonosu görü- tum... Asıl ben ona #ğlayo. rum...” Çilikâyenin fransızca” sından tercüme edilmiştir.)