men $— VABEİT 18 Teşrinisani 1934 Acarlr köyü cinayeti nasıl olmuş? Kuşadasındaki hadisesinin muhakemesi Izmirde görülmeğe Bundan evvel Kuşadasınm | Acarlar köyünde sağır Aliyi ka- çakçılık (ihbarı (ozneselesinden| muğber olarak pusuya düşüren ve civarında öldüren Kubur oğ - lu Hasan ile bekçi Yörük Süley- manın ve hâdisenin müşevvikle - ri olmakla maznun Kubur oğlu Süleyman ve İbrahimle kör Ali ve Musanın muhakemelerine a - ğırceza mahkemesinde başlan - muştır. Mahkeme reisi Suat Be - yin sorgularına cevap veren suç- lular bu vakada hiç bir alâka - ları olmadığını, kimler tarafın. dan yapıldığından haberleri de bulunmadığını söylediler. Şahit Ali evvelce sağır Ali - nin; Kubur oğlu Süleymanın ka- çakçılık yaptığını hükümete ha- ber verdiğini, maznun bekçi Sü. leymanla maktul arasında ruh - satsız (Oo kömür meselesinden ve Abdül ile bir bahçe meselesin - den çıkan kavgalar yüzünden a- ralarının açık olduğunu söyledi. Ve daha bazı izahat verdi. Abbas oğlu Mustafa vaka | hakkında dedi ki: — Ölen sağır Ali benim am - camın oğlu idi. Ölümünden bir gün evvel benim oturduğum Sel. ... Suk nahiyesine geldi. Kubur o - , ğullarının kendisini öldürecek - lerinden korktuğunu ve Selçuk'a taşmacağını, bunun için bir oto- mobil kiralıyacağını söyledi. Sel. | çukta kiralanacak ev yoktu. Ma- | amafih bizim evde kalabileceği- ni söyledim. - Ertesi gün bahçe - den eve geldiğim vakit annem; sağır Alinin Acarlar köyü civa - rında öldürülmüş olduğunu söy- ledi. Babamla annem köye git - tiler. Kendilerini ölünün yanma yaklaştırmamışlar. Uzaktan gör- | müşler. Çifte kurşuniyle yakın dan ateş ederek kendisini yak - mışlar. Selçukta iken kendisine sor - dum. Vaktiyle kaçakçılık yaptı - ğını ihbar etmiş. Hattâ jandar - malarla müsademe etmişler, ka - çakçı kaçmış, beygiri yaralan - LN Şahit Selçuk inhisar memuru Halil Bey; inhisar idaresine Ku- VAKITın Mili Romanı: 15 Onun Edirnedeki amca kızla- tmdan büyüğü ile âdeta nişan k gibi olduklarını küçükten be - ri işitir dururdum. Zehra ne ol - du. Niçin onunla evlenmiyor. Sonra Ergin beni nereden gör- müştü? Bu muammayı (o çözmek için gene büyük annemin beni ara - | yıp bulmasını bekledim. Fakat aksi gibi oda galiba benim he - nüz bir karar vermediğimi sana- | başlandı bur oğlu Süleymanın kaçakçı - lık yaptığını haber verenin sağır Ali olduğunu söylemiştir. Selçuk muhtarı (ORifat Bey; vakadan sonra Kubur oğlu Ha - sanın karakolda isticvabr esna - sımda bekçi Süleymanla birlikte çifte tüfeğile birlikte ateş ederek sağır Aliyi öldürdüklerini itiraf ettiğini anlatmıştır. Diğer şahit- lerin dinlenmesi için muhakeme başka güne bırakılmıştır. İzmir havagazı şirketi çalışmasını kesmiyecek İzmir hava gazı şirketinin verdiği istidada faaliyetini tatil edeceğini bildirdiğini ve Nafia Vekâletinin bu müracaat üzeri - ne vilâyete “şirket faaliyetini ta- tl ederse hükümetçe tesisatına vaziyet olunarak amme hizmeti- nin sekteye uğratılmamasını"” emreylediğini yazmıştık. Nafia Vekâleti ayni tebliğatı Noter vasıtasiyle şirkete de yap- mış ve ayın on dördünde müd - | det bitmiştir. Bu tebliğattan sonra şirket Londradaki meclisi idaresine tel- grafla müracaat eyliyerek tali - mat istemiştir. Meclisi idare rad. yo telgrafı ile “verdiği cevapta şirketin işe devam etmesi bildi - rilmiş ve şirketin halen İzmirde- ki mümessili nafia müesseseleri komiseri vekili İlmi Beyle birlik- te vilâyete giderek şirketin işe devam edeceğini bildirmiş ve bir taahhütname imza etmiştir. Adanadan gelmekte olan şir- ketin imzaya selâhiyettar müdü- rü Mister Lorimer de Afyonda keyfiyetten telgrafla haberdar e- dilmiş ve Nafia Vekâleti ile te- masta bulunmak üzere istikame- İ tini tebdil ile Afyondan doğru - ca Ankaraya gitmiştir. Şirketin umumi kâtibi Musta- ! fa Bey de Ankaraya hareket et- | miştir. Boluda fırka kongreleri Bolu, 17 (A.A.) — Vilâyet dahilinde ayı nbirinden beri ya - | pılmakta olan C. H. Fırkası ka- za kongreleri bitmiştir. Burhan Cahit — serer ser saraememesanaamanen rak üstüme düşmiyor. Nihayet bir akşam gene oda - ma geldi. Artık ilk sıkılganlığım kalma- | mıştı, Büyük annem lâkırdıya baş- laşın diye gözlerinin içine bakı - yordum. Verdiğim bir karar yok- tu. Hiç bir şey de düşünmüş de - ğildim. Yalnız (Ergin) in Edir - | nedeki amcamızın kızı (Zehra) ile olan nişan meselesini anla - | I Kendi kendine gelin güvey ol - ! eN Bir vapur pur karaya oturdu Trabzon, 17 (A.A.) — Al- man bandıralı Angorya vapuru | bu sabah liman içinde sahile ya- kın bir yerde karaya oturmuş - tur. Vapur kendi vesaitiyle kur - tulmağa calışmaktadır. Süvari, vapurun kurtulacağını söylemek- tedir. Köy muhtarile sevgilisiui öldüren Balıkesirde Kayalıdere kö - yünde bir vaka olmuş Mehmet Ali isminde biri Ali Osman kızı Ayşeyi ağır surette yaralamış ve onunla münasebette bulunan köy muhtarı İbrahimi de öldürmüş - tü. Katil jandarmalar tarafından Balıkesire getirtilmiş, adliyeye teslim edilmiştir. Yapılan tahkikata göre Ayşe ile Mehmet Alinin beş altı ay - dan beri karı koca gibi bir ara - da yaşadıkları anlaşılmaktadır. Mehmet Ali o gece muhtarın e - vine girdiğini duyunca hemen eve koşarak ikisini de bir arada yakalamış, evvelâ muhtarı son - ra Ayşeyi bir kaç yerinden ya - ralamıştır. Muhtar İbrahim kalbinden al- dığı yaranın tesiriyle biraz son- ra ölmüştür. Mezarlıkta bulunan yaralı KA Aksaray Haseki: hastahnesi karşısında 35 numarada otur harp malülü yüzbaşı Fahri Bey- den aldığımız mektupta şunlar yazılıyor: “Bonjur yerine a ny A “günaydm,, çok muvafrktır. Mersi yerine de Z “varol, kelimesini muvafık bu- | ğ Tuyorum.,, * Erenköyünden E. Fehmi B., gönderdiği cevapta diyor ki; Selâm, her ülkede ulusun bi- ribiri için “vaktin parlak ve u - ğurlu olması,, isteğini duyuran g bir söz olarak kullanılır. Yurt - 8 taşlarımızın her vakit “günay,, diye selâmlaşmaları doğru olur E kanaatindeyim. Bu, vaktinay E ışığı içinde gibi nurlu geçiş ma- # nasımı da alıyor. “Ay,, Türk ulu- sunca ezelden beri parlak ve en uğurlu sayılmıştır. Bunun için - dirki bayrağa ay konulmuş - B tur. Müjdelenecek ; bir adama 5 “Sana ay doğdu,, denirdi. “Ay gibi güzel sözünü daima kulla - nırız. Milyonlarca halk tarafın- dan her gün tekralanacak olan : Selâm sözünün kısa ve ahenkli İs olması gerektir. “Günaydın, İzmirde Kemerde Rum me - zarlığında başından ağır suret » te yaralı Bir «dar Kulunmustur. Yaralı derhal Memleket hasta » hanesine kaldırılmış ise de yara- sının. ağır olması yüzünden öl - müştür. Bu adamım Gaziemirde otu - ran Mümin çavuş oğlu 46 yaşın- da Hasan Efendi olduğu anla - şılmıştır.: Kendisini: oğlu Mümin teşhis etmiştir. Tahkikat netice- sinde Menemenden gelen Ha - san Efendinin evvelki gün Sey - İ diköy treniyle köyüne giderken nasılsa düşerek yaralandığı an - laşılmıştır. Kazanm nasıl oldu » ğu tahkik olunmaktadır. Bükreş kongresine giden hekimimiz Bükreşte toplanan beynelmi - lel cerrahi kongreye iştirak ey - törü Feridun Şevket Bey İzmire avdet eylemiştir. mak istiyordum. Onun için büyük anne her za- manki yumuşak, titrek sesi ile: — Ne haber bakalım kızım? Dediği zaman zaten dilimin u- cunu o kaşındırıp duran şüpheyi çıkarıverdim: — “Ergin” * Edirnedekilerle sözleşmiş değil mi büyük anne! İhtiyar kadının tecrübeli göz- leri benim bu telâşımı gibi gülümsedi. salladı: — Öyle bir şey yokmuş kızım. Biz de şimdiye kadar öyle zan - nediyorduk. Allah selâmet ver - sin o amcan biraz acelecidir. muş. Ergin burada iken annene bunu kati surette söylemiş. Za - ten Edirneden de o ilk haberden sonra yeni bir havadis çıkmadı. Kim bilir belki (onlar öyle bir liyen İzmir hastahanesi Opera - | anlamış / Yavaşça başını | dan ziyade “günay,, daha kısa ve ahenklidir. Bundan hem bu | deşlime Türk milli - birliği - sahan onama ölem Sanan a alen Leman latacak. Gece için, Tünay, sa - E bah erken selâmlaşırken tanay B kullanılması yerinde olur fik < E rindeyim. “Sağol,, , “yaşa,, sözleri kul- anılır. “Yaşa,, sözü kısa olmak tibarile ahenkli ve soysal duy- z gulara daha uygundur.,, ö * z i İzmir ozanı Uluğ Çitak Bey de muhtelif zamanlarda selâm- Bize ldiaEu EE Selâm ve teşekli j için ne diyelim? Okuyucularımızın buldukları karşılıklardâ” “f Günaydın, Günuğur, Güne) | d /hbize göndermiştir. İsi Ey taze fidamı ey KÖRÜ Ey her yuvanın: ©8 ie di | Hep size bütün: sevf i İ Her neki avrsarsözle ii Türküm deyene: mut iy Bayramlarmız Kut y8i* Her Türke selâm: ak yi” Merhabamız “da: ay 8 Doğmuş var ise: ww Tan ağarırken: şen YÖN ye | Gün güneş icre: gün“ Her gece bizde: tün Sağ ol yaşa da: her Ses gürliyerek: Tan 8 * > Mersin man ş sir be müdür Feyyaz alarmı u satırlarla pil Bir zamanlar Tü” | rı tarafından “güne İ naydın,, konulmak “Günaydın,, iyi, teli dın,, ile gecenin aydı? denmek istenmiş ve pil gelmişti. Bence, dab# daha düzgün olan a uğur sözleri ile Frans selâmların ram dan kalkar.,, “il Hayrabolu hüküm Recep Bey şunları yağ Teşekkür yerine varey, allaha ısmarla©” | sağol yahut “iye Mı vers “e lar hayrolsun yerin& kullanılması taraft iyi yor? “Günaydın,, 1 seli ğına yakışıklı bulanla” Halbuki bonjurun msi henk itibarile tama: İ ğı bence gün uğurdur yi İ ötürü selâm karşılığı a ağı bir şiirde o toplayarak | daha uygun olur fikri mr am laa LE AM Akhisarda gizli Akhisarda yeni imal müdürü! müdürü Süruri Bey hazineye ait olup mek- tum kalmış malları araştırmak - tadır. Marmara (nahiyesinde 1500 dönüm mer'a , 2000 dönü - mü mütecaviz ekilmiye elverişli toprak, 100 parça ev ve dükkân şey düşünmüşler... Fakat (Ergin) doğru çocuktur. Eğer aslı olsa söylerdi. Gözlerim dalmıştı. Babamla konuşa konuşa eve gelirlerken dalların arasından onun geniş omuzlarını ve kadi - fe kadar yumuşak kestane göz - lerini tekrar görür gibi oldum. Büyük annemin kansız, bir tüy gibi hafif elleri şakaklarım - da dolaştı: — (Ergin) fena çocuk değil. Fakat daha yeni zabit çıkıyor. Başım önüme düşmüştü. Onun sesi, taze bir sabah rüz- gârı gibi nefeslerini duyuracak kadar yakından geliyor: — Sözümüzü O (Ergin) için saklıyalım değil mi Aysel! Dudaklarım © kendi kendine hâreket etti: — Siz bilirsiniz! hazine m leyin; çıkmıştır. liye araştırma met fendinin de bu faaliyeti görülüyor: dan sonra Merkez ar” | taraflarında da ar39 i lacaktır. Bundan sonrası” a Birden bire ho beynimi tıkayacak çimde ürpermeler oldi" Yastıkların 8 ğım gözümden O gece sabaha korkunç ruyalar. yi mf gtet sö” Bu toplami$, * / çıbanın delinişi £' du. O geceden sonr* ! tıdan İZ Fakat ortada bir Nişanlı mı idik, ! Bilmiyordum. ( nıştığımız çok her Burada çok iyi a” : idim. ğ (Ergin) den m , İ muydu, bilmiyo