e 5 — VARKIT 14 Teşrinisani 1934 HİKÂYE an e a Eli uzun mütercim üellifi: Desire Kosztolanyi Bizimle beraber işe başlamış | bie hararetle tavsiye ettim. Tabi ve hiç bir iz bırakmadan kaybo- lup gitmiş eski şair ve muharrir arkadaşlarımızdan bahsediyor - duk. Zaman zaman konuşmamı- za birer isim karışıyordu. “Onu hatırlıyor musunuz?,, sorgusuna karşı hepimiz başlarımızı zaif bir tebessümle sallıyorduk. Gözleri- mizin aynası önünde unutulduğu" nu zanettiğimiz ve hiç bir iş yap- madan çekilip gitmiş olan bir yüz geçiyor. Acaba o ne olmuştu? Hâlâ hayatta mı? Diye düşünü- yorduk. Oturanlardan biri ortaya Gallus ismini attığı zaman Carnel Esti dedi ki: — Zavalı Gallus.. Ona, yedi sekiz yıl evvel ne garip bir vazi- yette rastladım. Bildiğim bütün polis romanlarından daha acıkir, ve ayni zamanda bir polis roma- nı yüzünden fevkalâde meraklı bir sergüzeşt geçirmişti. Hepiniz onu az çok tanırsınız. O, ilhamı zengin, ateşli, içi kaynayan çok bilgili bir çocuktu. Beş altı lisan bilirdi. İngilizcesi de çok kuvvet- liydi. Hattâ Oxford ta dört sene- lik talebeliği sıralarında Prens de Galles ondan filoloji dersleri al - mıştı.Bütün bunlara rağmen Gallu sun meşum bir illeti vardı. Eline düşen her seyi aşırırdı. Denebi- lir ki bir saksagan kadar hırsızdı. Bir altın saat, bir telik, kocaman bir soba borusu, ona bunların hepsi aşırılabilir eşyadandır. O, çaldığı eşyaların şekline, hacmine veznine pek aldırmaz. Öyle ki çaldığı şeyler çok zaman ona bir fayda temin etmezdi. Onun ihtirasmı ve zevkini tat- min eden şey sadece “çalmak, idi. Biz, en yakm dostları onu doğru yola getirmek için çok uğ- raştık. Önce nasihatle, sonra da tehditle onu ikaza çalıştık. Bize hak vererek bu melun illetle mü- cadele edeceğini (ovaadederdi. Vaadederdi ama bütün mücadele- lerinin, mağlübiyetle neticelendi - ğini görürdük. Bir çok yabancı- lar onu cürmü meşhut halinde ya- kaladılar, tahkir ettiler. Buna rağmen biz gene onu ıslah için di- diniyorduk. Fakat bir gün Viyana — Peşte ekspresinde Moravyalı bir tacirin cüzdanmı aşırırken tacir onu ya- kaladı ve ilk istasyonda jandar - malara teslim etti. Ve hazret Budapeşteye ellerinde kelepçe ile teşrif etti, Bir kerre daha onu bu fena yok dan kurtarmak için mahkemede hasta olduğunu anlatmağa çalış- tık. Heyeti hakime bu iddiamı « zi dinlemedi ve onu tam bir hır- sız telâkki ederek iki sene hapse mahküm etti, Kânunuevvelin sisli bir günün- de ve Noelden bir kaç gün evvel tahliye edilmişti. O gün erkenden daireme aç ve sefil bir halde gel- di; ayaklarıma kapanarak kendi- sini bu vaziyette brrakmamamı, yardım etmemi ve iş bulmamı ri- ca etti. Yazı yazmaktan başka bir iş beceremezdi. Fakat kendi imza- siyle de yazı neşredecek vaziyet- te değildi. Dostlarımdan bir ta- ona İngilizceden tercüme edilmek üzere bir polis romanı verdi. Ki- tabın ismi, hatırımda kaldığına göre “Wenceslas köşkünün esra- rr,, idi. Gallus için bir şeyler yap- mış olmaktan doğan bir haz için- deydim. O da ekmek parası çı- karacak bir iş bulduğu için kendi kendisini tebrik ederek neşe ile tercümeye başladı. Kitabı şevkle tercüme etti, O kadar ki muay- yen müddetten evvel, üç hafta içinde tercümeyi tabie teslim ey- ledi. Aradan bir kaç gün geçmemiş- ti ki tabi beni telefona çağırdı.. Tavsiye etmiş olduğum adamın yaptığı tercümenin hiç bir işe ya” ramıyacağını ve bundan dolayı mütercime on para dahi veremiye- ceğini söyledi. Doğrusu çok hay- rette kaldım ve bir şey de anla - madım. Bir arabaya atlayarak soluğu doğruca kitapçıda. aldım. Tabi bir söz söylemeksizin tercümeyi elime tutuşturdu. Dostumuz ter- cümeyi makine ile temiz etmiş, sahifelerigüzelce o numaralıyarak renkli kordelalarla birbirine iliş tirmişti. Bunlar hep (o Gallusun hüneri idi. Çünkü o, edebiyat iş- lerinde gayet titiz ve meraklı bir adamdı. i Tercümeyi okumaya başlayın- ca şaşmdım. o Bunu gayet güzel cümlelerden dokunmuş ve asıl ki- | taptan daha üstün kıymete idi. Hayretle tabie, tercümede neyin eksik bulunduğunu sordum. Ki- tapçı mukayese edeyim diye gene bir şey söylemeksizin bana İngi- lizce metni verdi. Ve ben her ikisini de okuyum ca ayağa kalkarak kitapçıya hak- Ir olduğunu söyledim. Sebebini beyhudearamayın. E- minim ki bulamıyacaksmız. Ha - yır Gallusun tabie gönderdiği ter- cüme kendi hususi yazıları değil di. Bu, mükemmel, akıcı bir üs- sanatkârane, hattâ lubu olan, İİ Gün doğuşu çarşamba perşembe 14 9cl Teğr n )14 ?ei Teşrin 6 ŞABAN İ7 ŞABAN 045 84 Gün bası 162 18,81 Sabah namazı 6 ö Öğle namazı 1158 1156 İkindi saman 1436 1408 Akşam namaz 16.32 16,51 Yasi samazı 1897 185 İmsak ss 55 Yılın geçen günleri 318 119 Yıha kalan günleri 45 “ | RADYO | Bugün ISTANBUL: 18 Fransızot dere, 18,30 plâk ile tiyatro musiki neşriyatı, 20) konferans, 20,30 ajan haberleri, 21,20 #jans ve bora o haberleri, 21,90 radyo ve tango ve caz orkesiraları. 823 Kbrz. BUKREŞ 364 m. 13 - 15 Gündüz plâk neşriyatı, 18 karışık orkestra konseri, 19 haberler, 19,15 radyo orkestrası, 20 ilniversite, 20,20 piâk, 20,55 pik, 20,65 konrefana, 21 piyano o konseri, 2145 tagans! (Romen musikisi) 22,05 dans müsikiai 22,45 haberler, 23,10 dans musiki- si. 225 Khz. VARŞOVA, 1845 m. 18 Piyano - keman musikisi - müubtetif 18,35 şarkılar ve haf?” havalar — musahabe, 10,16 koro konseri, 19,45 iktasat, (o 20 sesli film parçaları (piik) 20,25 aktüelite, 20,30 merensilar, 20,45 muhtelif bahisler, 21 Viya- nadan nakil, 12 Choplnin eserlerinden mü- rekkep konser, 28,30 İngilizce neşriyat, 22,40 viyolonsel konseri, 23 konseri! reklâmlar, 23,15 dans musikliei ve hafif havalar, 23.09 kahvebane konserinin devamı. #45 Khz. BUDABESTE, 550 m. 18,30 Plâk konsert, 19 İngilizce dera, 19,30 hikâye, 20,39 Puççinin “MADAMN BUT- 'TERFLY,, operası, 23,20 haberler, 23,15 İm- re Magyari çingene orkeştram, 24,15 caz- bant. #41 Khz. BERLİN; 357 m. 18 Hafi? musiki, 18,40 kiz sporlarına ha- zırlık, 19,05 kadm neşriyatı, 1980 Anton Brueknerin ikinci senfonisi, 19,40 ev mus - kini ve şarkiları, 20,40 aktünlite, bahisler, 21,10 valeler, 21,35 milli neşriyat, 22 senfo- nik Bruckner konseri, 73 haberler, 2320 akşam dans musikisi, 592 Khz. VİYANA, 507 m. 18,05 Yani müşiki, 18 tibbi neşriyat, 19,25 muhtelif, 20,20 İtalya -İngiltere (dünya şampiyonluğu için Londrada yapılacak fut- bol maçı neticesi hakinda maltmat, 20,30 bando mızıka, 21,30 aktilalite, 22 “Der Yirbe Avgustin,, isimli Viyana şarkı derisi, 23 Es perantoca rmusahbe, 71,10 Holzar radyo or- kentrasr, 23,30 haberler — konserin devamı, 24,45 dans plâkları. » Yıllık toplantılar Tıp Fakültesi Talebe Cemiyetinden: 16 — 11 — 934 Cuma günü saat (44) te cemiyetimizin senelik Kongresi Üniversite konferans salonunda yapıla- cağından aza arkadaşlarım gelmeleri ri- ca olunur. BORSA (Hizalarında yıldız işareti olanlar üzer- lerinde 13 - 11 de muamele görenler dir.) Rakamlar kapanış flatlarını gösterir “Wenceslas köşkünün esrarı,, na (İl şiiriyet havası veren bir tercüme idi. - #PWX: Devamı yarın TEPEBAŞI ŞEHİR TIYATROSU TEMSİLLERİ Bu gece sant 20 de Madam San Jen Ş Komedi 3 Perde ve 1 başlangıç. Yazanlar: Vik- toryen o Sardu ve Emil Moro. Çeviren: Seniha Bedri H. Eski Fransız Tiyatrosunda Bu gece saat 20 de BU BIR İsebutBeldişeii RUYA ŞehirTiyalrosu | 100li Operet üç perde, Besteliyen: Ferdi Yazan: Selma Muhtar İstanbul Belediyesi İİ « Neryork 0791794) Viyanı | 4 Paris o 1208 (e Madi İ 4 bilse o 92575 | 4 Berlin « Brüksel O 33991)9 Varşera © 41968 4 Ana © 80.1490)# Badapeşir 41175 24387 | « Bükreş © 700282 06,D416) e Belgrat 347075 İ « Amsterdam Kizir) * Yokohama 27104 * Prç (8,9450) 4 Moskova 1091.25 Şark Değ Şir, Hayriye # Merkez Bankasi 48,00! | UV. Siporta Bomonti ii Şark mea —— je 1033TartBor. 1 20.25 ie: . İSMİ Tramvay malak « MI 2837) Rıktm » ahi T 94994 Anadolu! © 4824 Ergani istikrazı 97. |# Anadolu! | 45,25 | los AMA —,00) Anadela ii —,— —00)* Mümessili A 4055 3175 1730 | nın inşası esnasında elimizden al , olmuyor muyuz?...,, Adası! Dilimize çeri” ğ Kadınlar ik imeeiiee Yarın: Gerhard Hauptmann 14 Tavus annesinin gömülme me - il rasimine iştirak etmek (istemedi. | duğunu izah etti. Dedi Ki j Çok şükür onu.bu fikrinden vaz- “— Mis Laurence geçirtmeğe çalışmadılar. Oğlan | balta ne tatlı bir ses çik”” / &peyce zamandanberi (kadınlar | Sert ve endamlı şekli 0” şehrinden uzakta, kadınlar şehri- | muşaklık gösterdiği v nin yukarı taraflarında kendisi i- | mirden adaleye malik şii sin kamıştan bir kulübe hazırla- | nen zeytini renkli Al mıştı. Annesinin ölümünden ha * | balta darbeleri üzerin? sıl olan korku içinde Tavus kaçıp | çaları nasr etrafa s1çr gittiği zaman kadınlar onu bu ku- metli Warinko rend lübede aradılar, fakat oğlan orada büytük bir ustalık ğ yoktu. Nihayet onu Mis Lavren - Be ye hazir * ce'in kendisi için inşa ettiği kulü - bulunuyordu! Binamız” N benin içinde küçük Dagmar - Dio- ağ c data ile meşgul bir halde buldu - | fesi bittikten sorma Kiş sıl kalas parçalarını kesi (| ve dah tahtalarını döşi”. 8 Arkadaşlarımızın ber i yi fından görülen bi da birer birer suymağf f* yoktur. oLolo Smith'it p gozluk hususunda gayet duğuna isbat etti, han” gün rahat rahat üzöri"” 4 ğunuz Bambos koltukl?” il seridir. i cude gelmesine nasıl Bu hâdiselerden iki hafta son - ra kadınlar yeni bir toplanma bi - nasımın açılma resmi merasimini yaptılar. Bu binanın plânı Tor - gert Grimm tarafından tanzim o - lunmuştu. Sanayi mektebinden mezun olan bu kızın mimarlık işlerine de bi - raz aklı eriyordu. Ressam hanı - mın idaresi altında vücuda getiri - len bu pavyon hiç fena olmadı. Bahçıvanlık işlerine vakıf olan Hindistan cevizi di. dan dayanıklı ve elâstiki ; yapılarak koltukların üs şenebileceğini de vi Lambert öğretti. müdürümüz Madam da sizin yeyeceğinizi ve”? zi tedarik etti. o Sofi kurulmuş olarak buldu?” meyvasını çiy, pişmiş, “ mış, şekerlenmiş olars*” et, av kuşları kı / diğiniz kadar tattınız, ( cevizi kabuğundan » “| daklarımızla hurma niz. . Bu bardaklara aff Torgerd Grimm ne güsel / verdi! Körfezlerinde manın her türlü ren / İunan ve yalnız alanda)” pik, targfından tutulmıyas ” lıkları da unutmıyalıni” / Muçi Smithin malümatı saye « sinde Hindistan cevizinin yalnız cevizi yenmiyor ve suyu da içilmi- yordu. Ayni zamanda Hindistan cevizi ağacı da yavaş yavaş ke - reste olarak kullanmağa başlanı - yordu. Evvelce de yazıldığı gibi tah - lisiye sandallarının içinde işe ya - rayabilecek alât ve edevat bu - lunmuştu. Onun için destere, ren- de, burgu balta gibi aletler kâfi gelecek miktarda mevcuttu. Hat tâ bir dülgere, elzem olan çivi bi- le eksik değildi. Onun için ağaçların kesilmesi, destere ile biçilmesi, rendelenme- si, yerlere kazık kakılması, iskan- dil kullanılması mümkün olmuş - tu. Direkler dikilmiş, biribirle- rine keza direklerle bağlanmış ve nihayet hafif, fakat geniş denile- iy bilecek kadar büyük bir bina ya. | , Hanımlar, Mader., git Şulsuşir. Bubinaya sçrlnie resmi J; etti> Yakın dostlarımla esnasında “İyi Ümit Evi,, ismi bamdan di enleri bazi * verildi. Merasim esnasında reis lursam yirmi va df) hanım tarafından söylenilen nu- üsse gr s1dük tukta denildi ki: 4 'arist? “ Allah, hepimiz (tarafından e eri i bedi sevilen bir arkadaşımızı bu bina - per ari Her hangi bir medi ö leketi otomobille gesi çok tedfin mağazalar", İl edersiniz. Bu mağ Pa vi PTT LİE mamakla bize iyilik etmiş oldu. Öyle olsaydı. İnşa yarı kalacak ve hiç bir zaman tamamlanamı - yacaktı. Çünkü inşasına muvaf - fak olduğumuz bu belediye daire- tahellarmı, baçların sinin meydana gelmesinde hiz - kl ihtiyat olar meti dokunan faal, ceval ve emni- bulundurulduğunu #ö yet verici müşterek zihniyetimiz | mek oradada ölüm vi if yerine zaafa delâlet eden bir ü-| 4, Sükünetimi ve ” # mitsizlik geçtiğini görerek üzü - | muhafaza ettiğimi BÖ” lüyorum. Arkadaşlar, bu hal böy- | ffalbuki yaşım düşü” ri le edemez. Size yalvarı « sa ölüm orağmın €' yakl 4 rım, eski, daha doğrusu, ge- ya çekeceğine şüphe lee : ne dayanıklı taze bir gençlik ifa- | inle mukayese ed ye i de eden gençlerden olunuz. nümlar, hepiniz ©İ aba b Bu hayır kulübesi plânmı hiç | sunuz. Vi çekinmeden tasavvur ettiğimiz za- iğinizin bu j man bönlediğleiz yüksek siliye. | ae, Sole sik iade GEZEN ti yaşamak ne kadar parlak bir geçtiğini zannettiğini va şeydi, değil mi? Elimizdeki vasi” | sabırsızlık eteriyori ” talarla nüfusumuzun o vasıtalara | olmadıkça gene kadın olan nisbeti nazarı dikkate alı * | b; hali hazırı ve ağı nırsa Beni İsrail kadar iş görmüş | bali mevcut olamıY8' ederim. Fakat bir Reis Hanım, bundan sonra her | diniz. : a EE A ZE z gg” gi