MR A ve "5 ENDER İ; | adin asıl 1. dalı iy Prens, Ze dığı iş Di yapabilir. memleketinin istilâdan kurtulması , Ws Mane, eşini ele vermeğe karar vermişti. Arze- N Onâ giden gizli yolu göstereceğim. Sni serbest bırakınız! dedi. de. a Me âram açılırsa, bu ei iyi da İranvilâ- geçirmek fırsatmı ini, , andanı evvelâ Sayda Ko, dı Le ve sana bir hafta biz, ön Bu müddet içinde m edilmezse, sizi esir > .” ve memleketinizi a, Prensi bu tehdit karşı- ili P kalmıştı. Arzames' « a, le: leleken; si is ai 2 imizin o vergisini 4 Tiirayım,, Fazla para Ya Ole, cariye lâzımsa on- Mi “vim. Beni ve karımı İğ, akınız? AN yg, de, elçiler kat'i emri i Hiç bir anşalma tekli- Madan geri döndüler. Seçiyordu, Prensi memleketin ve k NE elden gideceğini anla- Ak snr sıkıştırdı: i iie haber gönder, İ- Si lim olsun. Yoksa he- 5 Olacağ 4d p cağIZ. 4 tensez inatçı bir kadım- A Ba, teni; Kardeşimi elimle düş- z a ra *demem. Ordusuna i dağların tepesine çil y Nk i bu cevap Sayda Prensini de sahibi bir kuman- ay Sayg “daha eskiden bili- iilve alel Prensinin karısı çok Yy lir bir kadındı. Mühle- apn Taa bir gün evvel ko - ile tahirrevana bine - Aaa, *dan Lab, ldi “ idi, “sn oğnes İlhme ya- hm Konalktamıştı, Tele, Uzaktan tahtrevan i. iç DE bir kadın e ie fırlayarak, nö- rdr; a kimdir? N muhafızları Arzame- bü ular.. Yerlere ka- z iyük İran ordusu selâmladıktan son- a Ydalı bir. esiregetir- Stag e Arzamesi görü hha, , dan indi.. Uzun çok ılariyle İran a sabuk yola ge- YYordu, et bişe iin Mi Sizi zahmetten © kendi ayağrmla Yi, Yordu, O, Arzames'in | — Kendinizi feda edeceğinize, kardeşinizi gönderseydiniz, daha iyi olmaz mıydı? — Sizin söz dinletemediğiniz bir adam, benim sözümü (dinler mi?! — Ona, memleketinizin işgal edileceğini söylemediniz mi? — Hayır... o Çünkü, ben onun yüzünü görmüyorum, — Onu besleyen siz değilmi mi- siniz? — Evet. Benim ekmeğimi, be- nim servetimi yiyor. Fakat, ben Hunları isteyerek vermiyorum. —Ya...?1 — Cebren alıyor... Gece bas- kinları yapıyor. Adamları ne bu- lursa alıp götürüyorlar. — Baskıncıları takip ettirmi - yormusunuz? — Ele geçmiyorlar. — Şimdiye kadar (böyle bir haydudu mutlaka tedip etmeli idi- niz! — Kendi başımıza yapamağa- muvaffak olamadığımız bu işi, büyük İran ordusundan bekliyor- duk, Arzames bu cevaptan mahcup olmuştu. Öyle ya..! Koskocaman bir or- dunun başaramadığı bir işi küçü- cük Sayda Prensliği nasıl yapsın- dı? Arzames güzel Prensesin neza- keti ve terbiyesi karşısında fazla siddet göstermeğe cesaret edeme - mişti, — Doğru söylüyorsunuz, dedi Zaros'u hâlâ elde edemedik. E- ğer bu hususta bana yardım eder» seniz, sizi af edeceğim. Memleke- tinizi istilâdan vaz geçeceğim! Saydalı Prenses, memleketinin istilâdan kurtulması için, kardeşi- ni ele vermeğe karar vermişti. O, yüksek dağın tepesine çıkan gizli yolları biliyordu. Arzames'e: — Beni serbest (o bırakırsanız, size biraderimin saklandığı tepe- yegiden gizli yolu göstereceğim! Dedi. (Devamı var) —— e e ra e a Atina bankasının istanbul şubesi işleri Atina bankasının İstanbul $u- besi 1926 senesinde kapanmış ve tasfiyesine başlanılmıştı. Tasfiye işi için İstanbul şubesinde iki avu- kat bulunuyordu. Şubenin tasfiye- si bitmiş ve davaları da meticelen- miş olduğundan İktısat vekâletine müracaat edilmiş ve şubenin ta » mamen Kaldırıldıiğını ve hiç bir yerle ilişiği olmadığı bildirilmiş - tir. Kostumlu baloda alınacak fotograflar Himayeletfal (Cemiyeti tarafından 6 Künunuevvel Perşembe akşamı veri- lecek kostümlü baloda fotoğraf çekmek hakkı kendisine verilmek üzere talip ©- lan fotoğrafçıların şeraiti anlamak üze re Himayeletfal Cemiyeti umumi mer- Kezine müracaatları, TICARET alınmasına baş- landı İ Avrupaya ve zak şarka mühim | satış yapan uyuşturucu maddeler | inhisar: afyon tüccarlarından af - yon almağa başlamıştır. İnhisar i- l | daresi ilk defa müşkül mevkide kalmış olan tâcirlerden afyon al-| | maktadır. İ 25 ikinci teşrinde Belgratta | Türk ve Yugoslav murahbasları - nm iştiraki ile bir toplantı yapıla- cak ve birleşmiş bir halde bulunan | iki inhisar idaresinin aralarında yaptıkları nizamnamenin pek pra- | tik bir şekil alması için konuşula” | caktır. | Yumurta yükseliyor | Son günler zarfında hububat, iftik, yumurta, tütün, ve afyon ih- racatımız fazlalaşmıştır. Bu mad- delerin stoku hemen hemen kalma mış gibidir. Yumurta ihracatmın bu şekilde fazlalaşması dahili pi - yâsayı da yükseltmiştir. Daha şim- | diden bakkallarda yumurta fiyat- ları üç kuruşa fırlamıştır. Elden a | Iman taze yumurtaların fiyatları | da çok yükselmiştir. Taze yumur- ta güç bulunmaktadır. Yunan incirleri Amerika- da ragbet görüyor Yunan incirlerinin ihracı hara - retlidir. Son zamanlarda 5,210,173 kilo incir satılmış ve'bunun 1 mil- yon 507,737 kilosu Tryesteye, 492 bin 107 kilosu da Amerikaya gön- derilmiştir. Yunan incirlerinin A- 3 — VAMI | VAKII'ın Edebi Tefrikası No. 74 - Tacirlerden afyon! Kanadı Yar UT alı Kuş Nakleden : Selâmi Izzet ii Bir müddet daha dalgın dü- şündü: — Pençereyi kapayorum. Şu| ışığı yak. Karanlık manzara gö- nüle kasvet veriyor, İ LE, — Sevdalıların rahatını mı ka- çıbrık. Selma ansızın gelmişti. Ko- casına baktığı için Süheylâya te- şekkür etti. Ayni zamanda da a- laylı bi tehdit savurdu: — Böyle giderse kocamın yal- nız seni sevdiğine inanacağım. Selma güzelleşmişti. Gözleri - nin içi gülüyordu. Beraberinde | Faruka benzer yeni birini getir» di. Ertesi gün kocasma, Sühey - lâya takdim etti. Bir hafta sonra bu züppe Şefiği bir köşeye çekti. Altı yüz lira borç istedi. Gelecek ay iade ede- cekti. Şefik ona ertesi gün için yazı- hanesinde randevu verdi. Züppe geldi. Şefik: — Sizi buraya istediğiniz altı yüz lirayı vermek için çağırdım, | dedi. Yalnız bir şartla. Bundan sonra sizi bir daha karşımda gör- miyeyim. Yoluma çıkmayın. Şu makbuzu imza ediniz ve buradan arabanızı çekiniz. Selma bir daha o delikanlıdan bahsetmedi. Fakat uyuşuk bir hal | aldı. Uyur gibi yaşıyordu. An- cak karakışta bu uykusundan u- yandı. Bir “yeni,, bulmuştu. Bu, Ferdi Bey isminde biriydi. rin takim edilmesinden sonra baş- lamıştır. Yunanistandan üzüm ve zeytinyağı ihracatı Yunanistanın üzüm ihracatı mevsimin ilerlemiş olmasından e - bemmiyetsiz bir mikdara düşmüş- tür. Şimdiye kadar Yunanistan - dan, Almanya, Avusturya, Polon- ya, Çekoslovakya, İsviçre ve İn - giltereye olmak üzere dört yüz yetmiş vagon taze üzüm gönderil - miştir, Geçen haftaiçinde Yunanistan- dan kilosu 37 drahmiden zeytin yağı satışları olmuş ve harice çok mikdarda yağ gönderilmiştir. Pamuk fiyatlarındaki yükselme Son on beş gün içinde Türk pa» mukları fiyatlarında yüzde on ile yirmi arasında bir yükseliş görül - müştür, Bu yükselişe sebep Al - manyanın Türkiyeden çok mik » darda pamuk almasıdır. m Bâtmadan vapur batıran- ların duruşmaları Batmadan batırılan Andreas K. vapuru tabkikatı ilerlemektedir. Bu işten suçlu olanlarm yakında sekizinci ihtisasda duruşmalarma başlanılacaktır. —— Koro heyeti Halkevinin açmış olduğu koro keyeti teşkili pek büyük bir alâka uyandırmıştır. Koro heyeti yirmi beş kişilik olacaktır. 1 Yeni Neşriyat amman Holivut Holivutun 14 Teşrinisani nüshası Sİ ğmı düşündükçe çileden çıkıyo » merikada gördüğü rağbet incirle » | Otomobili de vardı. Hem bu 8€-| İ fer harici vaziyet kurtarıldı. Fer- yaptım. Fena değil. Kralice ye gelince... di Selmaya kraliçe derdi, Süheylâ sözünü kesti: — Susunuz. Nankörlük mü e- deceksiniz? — Hayır, ğim.. Ferdinin yüzü bazan değişir, katılaşırdı. Süheylâ onun Faru- ku da, öteki züppeyi de tanıdığı» nı anlamıştı, Birdenbire sordu: — Faruk ne oldu? — Kendinden on beş yaş bü - yük zengin bir Ermeni ile evleni- yormuş... Duraladı, Süheylâya baktı: — Faruku tanıdığımı nereden biliyorsunuz? — Söylemiştiniz ya.. Süheylâyı tepesinden tırnağına kadar süzdü.. Gözlerinde hürmet- kâr bir hiddet vardı.. Bu küçük yamandı. Zekiydi ve... Tehlike- liydi.. Onu muhakkak bitaraf br- rakmak şarttı.. Yakalasa, öpse... Korktu Selmaya söyliyebilirdi. Başka yoldan yürümesi hayırlı doğruyu söyliyece - olurdu. — Benim de çocukluğum sizin- kine yakın bir halde geçti. Biz anlaşmak için yaratılmışız. İster misiniz sizinle dost, samimi arka daş olalım? Bir gün müdafaaya muhtaç kalabilirsiniz? — Beni düşman mı telâkki edi- yorsunuz? — Hayır, fakat Duraladı. Şaşaladı ve şaşkın - lıkla Süheylâyı kollarınm arasına İ di, Şakirle dost olmuştu. Ve bil Hasan Süheylâ ile meşgul oluyor - bu. Şefik bile aldandı. Ferdi uzun Boylu, sarışın, sevimli bir adam idi. Selma hissiyatını gizliyordu. Ferdi adeta eve yerleşmişti. Süheylâyı mütevazi yaşayışından kurtardı. — Bu kızcağızın üzerine giye cek iyi bir tuvaleti yok. Onu hep âyni entarilerle görmek ha - zin oluyor. Ve Şefik'ez — Bir iyilik ettiniz, tam ediniz dedi. Bu kızm istikbalini düşü - nüyorsunuz? Bu güzel kızın da yaşamak hakkıdır. Bu sözler tesirini gösterdi. Sü - Keylâ şıklaştı. Nermin fena kızı- yordu. Ferdiye karşı garip bir muhabbet beslemeğe başlamıştı. İlk kadınlık hisleri baş gösteriyor- du. Şefik'e gelimce, o etrafmda Kalabalık istiyordu. Her gün misafirleri vardı. Şe - fik Faruktan ve öteki züppeden ne kadar nefret etiyse bu “yeni,, ye güler yüz gösteriyordu. Fer- di haftada üç dört kerre yemek- lerini orada yiyordu. Ve Süheylâ ile yalnız kalmak fırsatını kaçır mıyordu. Yalnız kaldığı zaman kıza kur yapmıyordu. Şefikten, Selmadan bahsediyordu. — Karı koca hakkında bir şey demiyorum. Fakat Şakir kerata- nın biri... Bu kerata sersemin bir gün çok zengin bir adam olaca - rum. Sana bir de tuhaf şey söy- İlyeyim mi?, Nermin bana aşık. Geçen gün kKokladığım bir karen- fili usulca alıp sakladı.. Söndür- düğüm sigaraları biriktiriyor. Şe - çok güzel resimler ve zengin mündere- catia intişar etmiştir, fik Beyin zengin kızımı İzmaritçi aldı. Süheylâ şiddetle çekildi: — Rica ederim... — Darıldmız mı? — Hayır. > — Mazur görünüz, geyti ihti yari oldu. — Neden? — Yalnız tekrarlamayın. — Çünkü hoşuma gitmiyor, ma hiç gitmiyor. — Peki, Süheylâ ilâve etti: — Bunun intikamını almak 1s tiyeceksiniz. Yalnız, dikat edi - niz, kendinizi benden koruyunuz. — Beni tarassut mu ediyorsu - nuz? — Hayır, sadece gözlüyorum. — Buna hafiyelik derler, tahar- ri memurluğu derler, — Bu sözü korkmadan ağzını- za alabiliyor musunz? Tüyleri tersine okşanan bir ke- di gibi kabardı. Sonra yatıştı.. Kurnaz davranmak gerekti. Fa « ruku ve öteki züppeyi tanıdığını söylemekle budalalık etmişti, Ta- mir edilmez bir pot kırmıştı. Onlar zararsız birer mahluktu.. Halbuki Ferdinin azı dişleri ka - viydi.. Bir plân çizdi: Süheylâyı Şakirin başmâ sar - mak, sonra Selmayi kışkırtmak, kızm oğlunu baştan çıkarıp ev - lenmek istediğini söylemek. Bu, Hem kolay, Kem de eğlen- celiydi. Şakirle beraber geziyor lardı. Barlara gidiyorlardı. Bir gece Ferdi: — Kız dediğiniz Süheylâ gibi olur, dedi. Şakir Bey sevindi: — Bir gece onu da alırız. (Devam: var)